2---------------------------------------------------------------

Şimdi kuralı evrenselleştirelim. Chaos (Düzensizlikten) COSMOS (Düzene) bir gidiş var. Gidişi Osmos gerçekleştiriyor: Chaos>>OSMOS>>C+OSMOS

Bunlar sayesinde entropi (Chaos=Düzensizlik) ölçüsü de ortaya çıkıyor. Haos (Hunnes) ile Kosmos (Künnes) bunlara Yin Yang da deniyor.

Tekvir 16-17. ayetler...

Orada "Künnes'e ve Hunnes'e andolsun" diyor ALLAH

15- Fela uksimü bilhunnesi

16- Elcevaril künnesi

Yani HUNNES ve KÜNNES'i gördünüz mü? "Yani YUVASINA AKIP GİTMEK DİYE BİR ŞEY YOK" Elindeki kur'an'ı canı istediği gibi çeviren zararlı biri. İlmin yetmiyorsa, yazmayacaksın arkadaş diye Ahırette sorarlar adama...

Hunnes=Kaos ve Künnes=Kozmos ÇOK evrensel, çok çok eski, Allah'ın ilk öğrettiği dinsel kavramlardandır. Kore Bayrağında bile onun sembolü var . Budistler Yin ve Yang derler. Pekiyi Cosmos ile chaos (Künnes ile Hünnes) arasındaki OSMOS nedir?  

OSMOS denen TÜNEL. Tünelin içi NÖTR'dür zaten. Tünelin yüzeyi (Dışta) Magnetik alandır. Hablilverid=Şahdamarı planı budur. Şimdi bu kayıp parçanın ardına düşelim. (Bilmediğimizin ardına düşmek değil, kayıp parçanınardına düşmekten söz ediyorum). Hunnes ve Künnes'i birbirine bağlayan "GİZLİDEĞİŞKENLER GEÇİDİ" yani ödeme-dengeleme tünelleri vardır. Karadelik-Akdelik tüneli (Worm Hole gibi). Allah bize "ŞAHDAMARIMIZRDAN DA YAKINDIR" derken, bu damarın içinde herşey olur biter, ama dışında olan bizler içeride ödenenleri bilmeyiz. Kayıp parçayı bulmak için yeniden “Denizin Yarılmasına” dönelim.

Araya bir OSMOS duvarı (Geçidi, tüneli) oluşturuldu. Kablolu tüp geçit gibi mi acaba? İlahi nizamda bir elektroliz olayı mümkündür, geçide ihtiyaç yok. Su dediğin nedir 2H bir Oksijen. İşte deniz oracıkta ayrılıvaerdi. H2 ye O'ya eletkroosmotik olarak. O ayrışmadan çıkan iki gaz basıncı suyun kapanmasını önledi. Musa ve ümmeti salimen bu kanaldan geçtiler, deniz dibinde yürüyerek. Oradan "Nötral bölgeye" yani yemin edilen yere "Tur'u sina"dağı yamacına çıktılar. Arkada kalan firavun ve ordusu üzerine deniz kapanıverdi.

Bir noktada kapanmadı. O noktada "BALIK " canlanmıştı  ve azık torbasından kaçmış denize girmişti ya? Firavun'da aynı noktada "Yarı Canlı" kaldı. Yani ona deniz yiyicileri ve mikrorganizmalar zarar veremedi. Sapasağlam olarak ve Kıyametin ortanca alametlerinden biri olarak karaya vurdu.

O bölge çok ıssıdır (Sina). Bir cesedin bulunduğu bildirilene ve Savcı oraya gelene kadar 4 gün geçmişti. Yani biraz biraz çürümenin nedeni budur 6 bin yıl boyunca bir şey olmadı ama, kıyıya vurunca hızla bozuldu. Tam bir secde halindeydi. Dolayısıyla bozunma yüzünden ve taşıyanlarında hatası nedeniyle secde         durumu biraz yana doğru kaykılmış oldu. Sudan ateşi ateşten suyu çıkaran, kurudan yaşı, yaştankuruyu çıkaran vb. böyle 11 ayet var.

Sudan ateş çıkar mı? Malum yakıcı bir gaz olan Hidrojen ile yanıcı bir gaz olan Oksijenin H2O biçiminde birleşmesi demektir bu. Onları birleştiren ve ayıran OSMOS denen gizli (Spesifik) bir TÜNEL'dir. Mucizeler Allah katındadır. Yani bu ayete göre "Mucizeler Tünel içindeki ALLAH"katındandır.

Mesela Hz. İbrahim'i yakan ateş neden serin bir su oldu dersiniz? Ah şu Hidrojen ile Oksijen! bir de şu OSMOS (Hablilverid).

Evrensel Kural olduğunu söyledim zaten Hunnes ve Künnes'in. Evren kuralı Chaos-Kosmos ve (Üçüncüsü) Osmoz üzerine kuruludur. İki kutup (Tin ve Zeytun) ile üçüncüsü ise "Emin/nötr bölge ya da sina). Daha sonra ise KUDÜS ve MEKKE.

Urfalılar balıklı gölün ateşten suya dönüştüğünü söylüyorlar. Yani ateşin olduğu yerde tam tersine su oluşmuş. İçinde de "Yuşa"nın balıkları diyorlar... İncelemeye değer. Çünkü Urfa'da 7 peygamber mezarı olduğu söyleniyor. Bir Türkiye için 7 resulullah Mezarı çok çok yüksek bir rakam. Yani lehimize. Hz. İbrahim'in mezarının Urfa'da ve balıklı göl altında olduğunu "Hızır Tezkiresi" de yazıyordu. Urfa=Arapça ODA (Türbe) demektir aynı zamanda. Bunun nedeni de Haniflerin babasıdır. Evet gerçekten kutsanmış bir bölge.

“N.Ex.TranSCienCenTerminal - Geleceğin Bilimleri”

NEXT=gelecek zaman, komşu zaman (Genelde arada üç asır vardır. Bermuda'da kaybolanlar da üç asır sonrası ağırlanırlar. Çünkü zamanda ileriye gezmenlik=Z.i.g yapmışlardır.)

N'yi dışarlarsan EXTRA kalıyor=Görevimiz Extra bilim dallarını da öğretmek. 65 bilim dalına tamamlamak. Cebir'e eksi-artı sayı skalasından başka eklenen soyut (Kompleks sayılar) skalası ile bir ARTI oluşturuldu. Bu + biçimindeki grafige bir de yukarıdan "Gözün" ile artının  sıfır noktası" arasında bir DİKME (z koordinatı) ekleyerek ÜÇLÜ bir cebir skalası ve/veya bir xyz (En boy, yükseklik ve/veya eksen, apsis ve ordinat ekleyerek, zamanı'da dahil ederek bir ALGEBRA ötesi ALCHİFREE yani Al-Şifre bilimi yapabilirsin. Böylece 6.dereceden 11.dereceye kadar denklemler kurarak, PARAMETRELERİ külliyen silebilirsin.

İşte bu EXTRA bilim dallarından biri... Herşey için. Cebir'i bir sayılar kümesi olmaktan kurtarıp (Kur'an'da adı Rakim) onu işlevlendirebilirsin. Yani geometrisini kurarak (Kur'an'da adı KEHF=Topoloji) istediğin konuda istediğin bulguyu yaparsın. Bunların yeni adları var:

Meta-Matik (Metafizik gibi), MateMatriss, GeoMatrix. Bunları kullanarak Holografikler elde edebilirsin:

1. Halu-Grafi (Halusinasyon Hologramı)

2. Halau(Halo)grafikler.

3. Hole-grafikler (Black-white-Worm) H O L E-grafikleri

4. Holly-grafikler (Meleklerin biçimlerine kadar uzanan inanılmaz bir hologram dizisi)

5. Whole-grafikler.

İngilizce Whole “Külli Şey'in” demektir. Allah Külli şey'in (Her bir noktasal koordinatı) bir araya getirdi. Whole-gram bu anlamda. Her bir nokta da ise

a. Ya çifttir:

aa. Antisi ile birlikte antinom'dur. Yani eşleniktir.

bb. Ya da özdeştir. İki nokta Binom'dur.

b. Ya tektir MONOM'dur: Yani Mono-Nome'dur=MoNom. Bunlar yaratıklardır.

Bir de Allah ruhundan ÜFLER ya. Ol der o şey oluverir. O şey bize eklenmez ya da Allah'tan eksilmez. Buna da NONOM=None Nome, Non-nom deniyor. Allah'ın dilemesi bir katalizant. Allah eksilmiyor katalizant ol/üf yine yaratıcıya dönüyor. Allah'ın bu durumuna da son olarak:

6. WHOO-LOG-RAM deniyor.

Açalım:

Who=İngilizce Kim demek. Whoo biçiminde olduğunda ise he, she it olmayan YARATICI demektir. Whoo=HUU okunur. Sanki Hu=Hüve gibi. Log=Bilgisayar Log in'i gibi ise de aslında Analogy=Benzeşmek. Yani Allah'ın bizi kendi suretinde yaratması. Allah'ın bizi kendisine benzetmesine ve Ahseni Takvim=En güzel biçimde/kıvamda yaratmasına rağmen Allah bize hiç benzemez dolayısıyla biz de Allah'a benzemeyiz.

Bu ANA+LOG'un paradegmatik olarak ANA'dan yoksun olmasıdır. Yani geriye salt LOG kalır. RAM da sanki bilgisayar deyimi gibi duruyor ama. Rastgele=Random bellek değil bu. Allah rastgele yaratmaz, rastlantı, random Access yoktur. Bu yüzden Log ve Ram'i, Kerem, İkram, Keramet vb. en doğrusu da İKRAM gibi düşünün, Hüvel İkram gibi.

WhoologRam budur. Allah'ın bizi KENDİ suretinde ama "Muhalefetün Lil Havadis” yani bize benzememek kaydıyla yarattığını düşününüz. Vacibülvücud=O kendinden vardı. Kıyam bi nefsihi=Kendinden Kaim, kayyum idi. Dolayısıyla hep sıfatlara girmek zorunda kalıyoruz.

Allah'ın sıfatlarını şimdi daha iyi anlıylor muyuz? Bu okullarda din derslerinde sayılan sıfatı subutiyye, zatiyye ötesinde bir şey. Allah hep şöyle sorar: "Ma Edrake?" İdrak ediyor musunuz? Evet bazen iki kere de sorar. Bazen üç dört kere yerine YEMİN ederek sorar.

Vakıa 76'da ne diyor: “Andolsun yıldızların yerine (Karadeliklere). Bilseniz bu ne BÜYÜK bir yemindir” demiyor mu?

Evet CHAOS (Haos okunur), sonra da Cosmos (Künnes). Chaos ve Kozmos/Hunnes ve Künnes. Arada da Compansating channel, Compance Canale, yani OSMOS var.

Ve gelelim, bu üç skalalı bilim meta-matik ve geomatrix bilimlerinden HOLOGRAM (Hayal, hülya, halusinasyon) elde etmeye. Düşünce fotoğrafçılığı... Düşüncenizin resmini çeken Cerenkov ışımalarını kaydeden fotoğrafçılık ile Kirlian yüksek alan fotoğrafçılığı. Buradan "Psikolojik" resimler çekebiliyorsunuz. İster DÜŞ ve Hayallerden isterseniz parmak ucundan. Orada çekilenler HOLOPLAZMA bilimidir. Holografik kıvam (Hülya'nın takvimi) İDEOGRAM=Düşünce formlarının resmedilmesi, İdeoplazma. Bunların kıvamlandırılarak Somutlaştırılması Biyoplazma fiziği ve Alşimist (Simyevi) parabiolojisi...

İşte şu ana kadar saydığım çok kısa özetlediğim bu bilim dalları R.E.Zone'A gereği verilecektir. Oysa bunları 2050 yıllarında ZigZag insanlığa sunacaktı. Yani şu ana kadar NEXT'ten sonra EXTRA'yı anlattım. Bunlar bilimin EXTRALARI'dır ve Para ile Meta yerine geçer (Parapsikoloji, Metafizik gibi) Yani bu iki önek eyerine EXTRANS dersiniz. Extra+Trans demek. Trans=Ötesi demek. Yani Ultra, Hyper, Super vb yerine geçen bir terim. Bir de infra yerine... Trans-Science=BİLİM ÖTESİ BİLİM demektir. Şimdiye dek bulduğunuz bilimlere EKLENECEK olanlar.

Next+Extra+Trans+ScienCENterminal. ScienCENTER=Bilim merkezi. Terminal =Bilimin uç noktası, dayandığı son yer, ya da öteki adıyla WALHALLA. Hani Allah'ın adının anıldığı EVLER (Koloni) biçimindeki adıyla ALLAHLAW.

“Amaç-Araç”

Amaç ve araçlar etap etaptır. Evreleri vardır. Örneğin atomaltı partiküller araçtır amaç=Atomdur. Atom araçtır amaç moleküldür. Molekül araçtır amaç makromoleküldür. Makromoleküallerde araçtır amaç organellerdir. Organeller de vasıtadır erek olan Organlar (Mesela bir hücre)dir. Atom hücreye benzemez. Hücre de araçtır amaç örneğin bir tohumdur. Hücre canlıya üyedir ama ona benzemez. Tohum (Enfus=Sübje) araçtır AMAÇ o tohumun yetiştirdiği (örneğin) dev bir çınar ağacıdır. O da araçtır. Amaç Ormandır. Amaç dünyadır. Güneş sistemine araçtır, amaç sistem ise bu kez bir üst platformda Galaksiye üye olduğundan o da araçtır. Galaksiler de bir üst sisteme bağlıdırlar (Meta galaksiler, lokal evren sektörleri vb.). Bunlar da araçtır AMAÇ EVREN'dir. Evren ise sonsuzda biridir Süper uzayın. Süper uzay'da bir üst sistemin ARACIDIR. Böylece tırmanır ve sonuca ulaşırız:

"KULLUK İÇİN YARATTIM/BENİ BİLMELERİ İÇİN". Bilmek ise BİLİM İLE OLUR. Bilim ALLAH'ı bilmek olan A S L İ ve T  E  K  yaratılış gayemize hizmet eden tek araçtır. Bunun için Kur'an'ın ilk farzı O  K  U  ile başlar kitabımız. Mana alemi diye bir şey yoktur. Bu evrenin üç uzay koordinatının karşı taraftaki üç soyut koordinatla birleşmesi (Birbirlerinin uzantılarıdır) ve daha önceki sohbetlerimde anlattığım HOLOGRAM olayı MANA ALEMİNİN TA KENDİSİDİR.

İnsanın mana alemi Halusinasyondur (HALUGRAMM). Evrenin ise HALAUGRAMM'dır (Halogram). Bunları birbirine bağlayan bir köprü yani HOLE=Delik ya da tünel süreci vardır. Bunun adı da HOLE-GRAMM'dır. Sonra daha yukarı gidersiniz. Orada ise Kutsal biçimler vardır. Bunlara da HOLY ya da HOLLY GRAM denir. Artık Kozmos bitmiştir. Kaos vardır. Yani düzenler bitmiş yerini düzensizlik anaforları almıştır. Onların her biri bir ihtimal olup sonsuz ihtimal/olasılıktır ve bütününe Allah'ımız KÜLLİ ŞEY'in demektedir. HollyGramlar buradan oluşur. Yani tümü (İngilizcesiyle yazıyorum) WHOLE-GRAMM'dır.  (Külli şey'in=Whole article)

En başta ALLAH (WHO_WEL İQRAM vardı. Ondan sonra HOLOGRAM ve hiyerarşisi ortaya çıktı. Yani MANA ALEMİ dediğiniz şey şu saydığım tüm HOLOGRAFİK yapıdır. Mana=Mücerret=Soyut (Kompleks sayılar) matematiğinden ibarettir. Mesela kalbe düşen korku, beyne giren düşünce eksi yönde bin kilodur bunun gibi bir şey HOLLYGRAFİK EVREN. Demek ki olay sadece Laser ve hologramı değilmiş. Evrenin kendisi HOLOGRAM hiyerarşisidir. Bizim şu dünya yaşamımız ise bir HALÜGRAM'dır. (Hayal, hülya kelimesinin latince ve sankritçesi Holo ve Halau'dur. Hayale tıpatıp benziyor değil mi?

“Duhan” -2

Duhan 7 anlamlı (Hava kirliliği Atom mantarı, Çernobil gibi sessiz patlamalar, çevre kirliliği vb.den başlayarak çok anlamı var. Sessiz kirlilik ya da sessiz patlama örneği Çernobil gibi daha bir çok olay olacaktır). Ama bunlar kaza eseri değil bunlar daha ileri teknoloji dönemlerinde olacaktır. Yakın bir gelecekte.

Kolonizasyona geçmek şart oldu. Kültür ortamında Mars'ı ve Merkür'ün alaca karanlık bölgesine iskan şart. Ay'a da öyle. Çünkü Duhan demek DÜNYA KARANTİNA'ya alınacak demektir. Duha'nin İngilizcesi öyle İng.Kur'anlarda okuduğunuz gibi değil... İncinerate=Yakıcı şekilde yoketmek demek.

"Sahya-Fonon"

Sayha supersonic ses demek. Bu sesin havaya ihtiyaç duymadan büyük bir enerji birikimi yaparak havasız ortamda (Uzay-zamanda) yürütülmesi birimidir. Fonon'un havaya ihtiyacı yoktur. Yani gazları sıkıştırıp gevşettirmez. Fonon, doğrudan UZAY-ZAMANI kasıp-gevşetir. Hani uzay zaman küreydi ya? Yani eğriydi... İki tip eğriliği vardır ki, fonon iki tipi de CEBREN oluşturur. Birincisi küre gibi konveks dışarlak uzay (Gevşeme) öteki izleyen hali ise içerlek semer gibi uzay (Riemann uzayı ile Konkav olan ve eyer biçimindeki öteki çukur uzaya da Lobatchewsky uzayı dendiğini anımsayalım) .

Fonon odur ki: Ses dalgası hava ortamına ihtiyaç duyar Burada fonon yoktur, kulağımızdaki sinir uçlarına gelen bir dizi titreşim vardır. Duymayabiliriz de... Ancak FONON (Phoneon) öyle değil: Ağzımızdan çıkan HER SÖZ istisnasız olarak GÖKKUBBE denen bir devasa teleskopta odakta (Kiramen katibinde) toplanıyor. Hiç bir söz kaybolmuyor. Bunu çıkıp da uzayda aramayınız... O gideceği yeri biliyor. Allah'ımızın adı HABİRÜ haberdar olan, haberdar eden anlamında... O bir SATELİT gibidir. Her sesi Seriul-Hısab duyar (Semi) ve ilgili abonelere linkler (Kiramen katiplerine). Fonon sanki enfrasonik ya da ultrasonik bir SES FOTONU gibi davranır.

Yaşayalım da görelim: Ses bile kuantlaşıyormuş... Üstelik ahırette bir de vücudumuz konuşacak... Ben bir Hırsız isem, orada da inkar edersem. Elim konuşacak: "Ya rabbi kulun yalan söylüyor, beni kullanarak, milletin parasını hortumladı" diyecek.. Bilin bakalım nasıl diyecek????

Ahırette (Mahşerde) HAVA yoktur. Nasıl konşulur acaba?

FONONLA. Sesin şu özelliği vardır. Belli bir yere kadar şiddetini yitirir ve duyulmaz olur (16 ila 20 bin Hertz'den ötesini bilemeyiz). Işık da öyle... ışık demek E=hV (Planck sabiti çarpı dalgaboyu). Bu fotonun tanımı. Işık bir sokak lambasından uzaklaşıldıkça görünmez olur ama E=2hV biçiminde yazarsanız adı LASER olur, onbinlerce km öteye hiç dağılmadan noktasal olarak ve tek bir dalgaboyunda gidiverir. FOTON böyle. Ya Fonon? O da böyle...

Kohorent bir FONON aradaki mesafe ne olurae olsun, hiç dağılmadan ve havaya ihtiyaç duymadan istenilen yüzmilyarlarca km. öteye gider. Ahıreti anlatıyorum... Ve sorumu yineliyorum: 

El-Ayak ve organlarımız nasıl konuşacak? Azalarımız konuştuğunda bize ŞAHİT olacakları için zaten duymak ZORUNDAYIZ. Telepati ise bireyseldir (Özel telefon gibidir, iki üç kişi arasında bir konferans ötesine geçemez yani toplu bir telepatide PARAZİT yüzünden hiçbirşey anlaşılamaz.

Bir klakson Boğaziçi köprüsünü yıkabilir. FONON da EVRENİ yıkabilir. Şimdi olayı ters çevirelim: Köprü de tersinerek KLAKSON olarak “K o n u ş a b i l i r”. Soprano frekansı yakaladı ve koca operadaki çok uzaktaki bir bardağı kırdı, ya da tersine BARDAK Soprano'yu konuşturdu. Elimiz ayağımız üyelerimiz burada SOPRANO durumunda, biz ise BARDAK durumundayız.

“Futuroloji”

Strasbourg yakın gelecekteki TEK bayraklı Avrupa Birleşik Devletlerinin (United States of Europe). Daha sonra da bir Avrupa devleti kurulacak EUROPAN adında. Pan-Avrupa anlamında yani.. Bu da tekrar bölünecek. Bu kez ortak kültür devletleri kurulacak. Örneğin FLAND (Belçika kuzeyi, tüm Hollanda, Lüksemburg ve Güney Afrika birliğinin üç eyaleti) flamanlar devletini oluşturacak. Bu tek bir STATE... İkincisi SKLAND (İsveç, Danimarka, Norveç, İzlanda, Fer Öer vb.). Üçüncüsü Almanya, Pomeranya Almanyası, Avusturya ve Schweiz İsviçre ALMAN kantonları) devleti. Bunlar "GERMENİSTİK" olarak birleşeceklerdir. FLAND+SKLAND ve D-Land, F-Land=Flamanlar ülkeleri S=Skandinav ülkeleri. D-Land, Deutschland (Aslı Teutesland=Tötonların ülkesi demektir). Mesela halen Almanyla'da Teutonia ormanları var.

“Dancing Queen - Futuroloji”

Bir şarkı var ki Gracelend gibi çok önemli. Agnes, Björn bestesi. Onlara ABBA da deniyor. 2050 müziği tarzı o işte... Danseden kraliçe. "You were the Dancing queen". O şimdiki isveç kraliçesi değil aslında... İleride öyle bir sistem oluşturulacaktır ki... Düşünün bir Cumhurbaşkanı var... Bir de başbakan... Yetkileri belli ayrıklıkları belli... Ya da bir kentte Vali var ayrıca Belediye başkanı var.. Şimdi şöyle bir düşünün: Cumhurbaşkanı=KRALİÇE, Başbakan=Onun kocası ya da partneri... Vali=Kraliçe, Belediye başkanı=Onun eşi... Bu ikili bir liyakattır. Evet böyle bir sistem sizi rahatsız eder mi?

Mesela: Sayın Cumhurbaşkanımızın eşi=KRALİÇE kendileri de BAŞBAKAN... Ya da bir kentin valisi=Kent kraliçesi anlamında=Fürstin, eşi/ortağı ise kentin belediye başkanı. Hangisi mayor işini daha iyi biliyorsa o Burgermeister ya da meisterin olur. Biri vali (Düzine sisteminin valisi), diğeri ise o kentin (Hansa=Kendine yeterli kent devleti, site devleti demektir) Belediye başkanı  (Makropol kentlerde onlara Herzog da deniyor olabilir mi acaba?).

Böyle bir sistem ilk kez yürürlüğe konsa sonra da bu ÇİFT kalkıp bir dansetselerdi, bu şarkıya ben Dancing Queen derdim. Yani neden dancing King (Danseden kral değil de kraliçe?). Çünkü bu SİSTEMİN ilkini haber veren bir DANS. Mesela Tansu Çiller ile (elbette eşi değil) partneri olan diyelim ki Sayın Sezer ikisi aynı köşkte, biri protokol-formalite ve veto vb. işleriyle, diğeri de protokolden tam arındırılmış salt devlet işleriyle uğraşıyor. Halbuki bu sistemde iki taraf da protokol ve merasim-seramoniyle ilgileniyor... Köşkte kokteyl var, Yarın da Anıtkabir'e gidilecek,CBaşkanı dönüşünde karşılanacak (İmza Çiller). Bu başbakan iş yapabilir mi? 

§         You can dance, you can jive

§         Having the time of your life

§         Ooh, see that girl, watch that scene

§         Digging the dancing queen

§         Friday night and the lights are low

§         Looking out for a place to go

§         Hm, where they play the right music

§         Getting in the swing

§         You come to look for a king

§         Anybody could be that guy

§         Night is young and the music's high

§         When you hear the right music

§         Everything is fine

§         You're in the mood for a dance

§         And when you get the chance

§         You are the dancing queen

§         Young and sweet, only seventeen

§         Dancing queen

§         Feel the beat from the tambourine

§         You're a teaser, you turn 'em on

§         Leave 'em burning and then you're gone

§         Looking out for another

§         Anyone will do

§         You're in the mood for a dance

Şarkının sözleri çok önemli:

§         Siz dans edebilirsiniz, jive yapabilirsiniz

§         Hayatınızın zamanını alarak

§         Bakınız o kıza bakın, sahneyi izleyin

§         Cuma gecesi ve ışıkar dimlenmiş

§         Bir yere bakıyor gitmek için

§         Hm Doğru müziğin çalındığı yere

§         Ritme uyuyor

§         Kralı aramak için geldiniz

§         Herhangi biri o olabilir

Bu iki cümleye dikkat çok dikkat. Burada PARTNER herkes olabilir

§         Gece genç ve müzük yüksek

§         Doğru müziği duyduğunuzda

§         Herşey iyi olur

§         Dans için havya girdiniz

§         Ve şansı yakaldığınızda

§         Siz danseden kraliçesiniz

Evet SEÇİM ile bir şans...

§         Genç ve tatlı, sadece onyedi (yaşında)

§         Danseden kraliçe

§         Tambourine'den gelen ritmi hisset

§         Siz şakacısınız, cilvelisiniz siz onu sarhoş ediyorsunuz

§         Onları ateş içinde bırakıyor ve gidiyorsunuz

§         Başka birini arıyorsunuz

§         Herkes yapabilir

§         Dans için havya girdiniz

Gerçekten HERKES yapabilir. Herkes kraliçe olabilir. Ya da partneri. Kraliçe'nin evlendiği kişi KRAL olabilir ya da tersi. Ama bu KAN, soyluluk asalet vb. değil, royality değil.

Bu mesaj dolu... Joyce gibi, Graceland gibi.

JİVE??? Çok basit bir örnek... Klasik çağda bir hamburgerciyi çok yaşlı müdürler yönetirdi. Mahkeme suratlı adamlar ya da yaşlı başlı ahçılar falan... Sonra "Çağmızımn hızına " ya da schnell İmbiss=Fast Food'a uygun olarak bu adamlar yavaş ve çağdışı kaldılar... Yeni müdürlerin yaşı 17 oldu... Halen de öyle... 19 yaşındaki müdüre "Yaşlı" deniyor fastfood dünyasında... Şöyle bir burgercilere uğrayıp, müdürlerin-müdirelerin yaşlarını bir istatistik ediniz. Evet acaba bu genç müdürlerin yaşları niçin bu kadar küçük? Niçin bu kadar gençler? 15 yaşında bu işe giriyor iki yıl sonra yönetici, dört yıl sonra merkezde yönetici. Buna dikkat ettiniz mi?

Artık çağımız lahmacunu ya da kebabı saatlerce bekleme çağı değil. Hızlı okuma kursları... Bilgisayarlardaki hızlılık yarışı değişime kolay adapte olurlar. Danslar bile hızlı ve deli...

1