9--------------------------------------------------------------------------------- 

 

“Biyoloji - Astroloji”

“x” ve “y” bir sembol yani onların biçimi ama nasıl ki kuarklarda renk dinamiğinde üç renk İZAF ediyorsak (Aslında renkli değil elbette, çünkü fotondan sayısız kez daha küçüktür quarklar) PAN-SPERMIA teoremimizde de X ve Y'yi kromozomların biçimi gibi düşünüyoruz.

DNA sarmalı MADDİ olarak iki tanedir. Ama kök içinde eksi 4900 kg olan ÖTEKİ bedenimin de bir çift sarmalı var. RUH ve beden birbirine tam bu noktadan tutunuyorlar. Bedensel özellikler çift sarmaldan geliyor ama arka-gizli planda ise RUHSAL özellikler geliyor. Onlar da bir çift sarmal. Helix zaten her şeyde var. Şöyle daha kolay anlatabilirim:

-70j bedenime ait bir çift sarmal var. Bir de normal bedenime (+70 kg) ait bir çift sarmal var. Bunlara dört direk diyoruz. 7 ve 9 direkleri RUH yani eksi bedenimize ait. Bildiğimiz öteki çift sarmal ise 1 ve 3 direkleri. Maddi yani babadan anneye geçen ve orada SARMAL olan bir çift bizim fiziki özelliklerimizi belirler (Negro, Mongol vb.).

Eğer KÜRSİ modeline bakarsanız şunu göreceksiniz: Orada 1, 3, 7 ve 19 gibi dört direk var. 19 diyorum çünkü 9 ASAL değildir. İkinci hatta (enleme yazılanlar fosfatlardır) 11,13,17 ve 19'u göreceksiniz. Oysa bunun üstünde 19 üstünde 9 yazılıydı ama 9 asal değildi. Buna rağmen direğe adını vermekteydi. 9 direği gibi... 3'ler direği, 1'ler ve 7'ler direği gibi. 19 sayısının bu özelliği boşuna değil. RAKİM olarak 19, burada KEHF olarak Arş katları, Kürsi ve benzeri HOLOGEOMETRİYİ ortaya çıkarıyor. Yani tüm asal sayılar düz olarak sıralarsanız adı RAKİM (Holografisi olmayan salt matematik). Fakat benim CİFİR tablosundaki gibi ARŞ, DÖRT direk ve arada katlanabilir 7 tabaka ile ana tabaka gibi ilginç bir HGM (Holo-Geo-matrix), ya da HOLOGRAM vechesi ortaya çıkıyor. Bu şekilde dizilmesine de KEHF deniyor (Rakim matematik, Kehf ise Geometri demektir).

Bilidiğimiz iki sarmal ikisi de BİRER tane olarak anne ve baba adaylarına (eşlere) bölüştürülmüş. Cinsel buluşma ile bu ikisi de buluyor ve birbirlerine dolanıyorlar. İkisi de buluşuyor: Tuhaf ama doğru olan şu ki, aslında anne ve baba cinsel olarak buluşmuyor. Aslında kalıtım materyali olan bir tek sarmal buluşturuluyor. Bu sarmal ötekiyle sarmaşıyor. Sonra "İyi ki doğdun bebek" esprisinin startı verilmiş oluyor. Buluşanlar 3 ve 1 direkleri ama görmediğiniz arka planda bakalım neler oluyor? Berzah yani ruhların bulunduğu yer ile Dünya’mız arası 50 bin yıl tutan 1 tek gündür. Ruh (ve özel melekler) ona BİR TEK günde çıkarlar ve/veya inerler. Bu yola "Gümüş kordon mesafesi denir" ve eksi bedenimizin bildiğimiz GÖBEK bağı yerinden çıkar. Tek farkı, boyunun 50.bin yıla eşit bir TEK gün boyunda olması, yani çok uzun... Göbek bağımız gibi o da aynı öneme sahip. İkisi de göbek bağı zaten. Biri gümişi renkte, öteki bildiğimiz organik renkte, biyolojik renkte ve YER ile GÖK birbirinin yansısıdır.

Yerde ne oluyor bir bakalım? (Söylediklerimi müstehcen olarak almayınız. CİFİR BİLİMİ gereği söylemek zorundayım). Erkek testislerine "BİR TEK DNA sarmalı olan mesajcısını yüklemiş". Erkek Rakim (Zeker) ve kadın KEHF (Mağara). Rakim, Kehf'i aşıyor ve Allah'ın dişi cinse verdiği KENDİ ŞUBESİ olan Rahim'e doğru gitmesini sağlıyor. RAHİM, ER-RAHİM olan Allah'ımızın YUKARIDAKİ asıl Rahminin YERDEKİ şubesi. Rakim, materyalini Kehf'e (Vagine) devrediyor. Anne adayı bunu alıyor, Rahime yani KEHF arkasındaki bir BERZAH'a taşıyor. Rahim ağzı bilinir ki pek dardır. O da insanın BERZAH'ı yani genital olarak en dar yeridir. Emanet (döllenmiş over) yeni mağaraya giriyor ve artık "50 bin yıllık bir yola" yukarıya çıkıyor.

Ana Rahmi aşağıda, ALLAH RAHİM'i yukarıda... Aşağıda bunlar olurken yukarıda neler oluyor? Bir gün süren bir yolculuk gibi görünmez bir DİREK gidiyor ve BERZAH alemi (Karadelik tekilliklerinin öteki adı Berzahtır) kapısına dayanıyor. İçerisi iki boynuz içi düşünün, bir kapısı var ama iki ayrık ucu var (Boynuz derken hani boru gibi çalınan klasik haberleşme aygıtını gözönünde canlandırın). Bu boynuz çiftinin doğasına Yin ve Yang diyoruz (Hunnes ve Künnes/ Chaos ve cosmos). Bu sözünü ettiğim SUR BORUSUDUR YUKARIDA, şekli ise kadın genital haritasının neredeyse aynısıdır (Dikkat ediniz erkek değil, dişi haritası). Sağ ve sol “ovarium”lara ayrılan bir RAHİM ve onun önüde KEHF durmaktadır. Cinsel buluşma küçük bir alanda gerçekleşirken, aslında süper makro kozmos da daha geniş ölçekte cereyan etmektedir. Bunu şöyle kıyaslayalım: Bebeğin göbek kordonunun boyu ile 1 gün=50 bin yıl olan bir göbek kordonu... Yani astronomik bir thales teoremi... O küçük alanda herşey olurken, yukarıda aynısı olmaktadır. Aşağıda 3 ve 1 direkleri (çift sarmal) iş görürken, yukarıda 7 ve 19 direkleri işbaşındadır. Kaçınılmaz olarak yukarıda psişik profil çıkarılmaktadır ki adı BURÇ davranış bilimi gibi bir şey... Aşağıda anne ve babanın ortak benzeri bir genin oluşurken (Kafkasyalı, Afrikalı, Asyalı, Amerikan yerlisi vb. Göz rengi, pigmentleri vb.). Cenin (Embrio) ruhsal karakterizasyonru ise YUKARI yapılmaktadır. Bu kesinlikle BURÇLARLA ilgilidir. Size ait işlem Doğum gününüze üç ay eklediğinizde ortaya çıkar.

Örneğin 01.12.1971... Doğum yerinizi belirleyen başta boylam sonra enlemdir. Bunun gökyüzüne yansısına kuliminasyon ve decliminasyon denir ki, GÖK paralel ve meridyenleri demektir. Doğum yeriniz ÇOK önemlidir ve doğacağınız YERİ belirleyen yukarıdaki Cul. ve Dec. yani enlem ve boylamın kesiştiği yer 1 günlük dikme ile aşağıda tastamam doğduğunuz yere ulaşır. Onun karşısına uçak bile çıksa, o kişi uçakta doğar.

Uzay bir geometridir üç boyutlu...Bir de zaman denen dördüncü boyut var. Bunu yukarıda BURC (Çoğulu “buruc”, “burçlar”, Sanskritçedir, Almancası “burg”, daha kuzeyde “borg” vb. BURG >>> Kale burcu demektir. Bir DİŞLİ ÇARK demektir). Nitekim böyle bir BURÇLAR ile dolu SEMA >>> GÖK olduğunu Kur'an ayeti bize açıkça anlatır. O bir dişli çarktır. Dünya çevresindeki izafi burçlar en küçük dişli çarktır (Mesela saniyeyi gösterir). Sonra dakika turu atan dev bir dişli çark (Burc) var ki, o da evren balonunun içbükey zarına yapışıktır. Şöyle daha iyi anlaşılacaktır:

Dünya’dan baktığınızda ve ŞU BURÇ dediğinizde onu oluşturan takım yıldızlar bir düzlem yani kâğıt üzerindeki noktalar gibi değildir. Kimi evrenin 10 milyar yıl ötesinde bir kuazar, kimi galaksinin Orion (Avcı) kolunda, kimi doğrudan bir başka galaksinin ta kendisi... Bu üç farklı şey AYNI DÜZLEMDE imiş gibi algılanır. Oysa aralarında üçüncü boyutta inanılmaz uzaklıklar vardır. İşte biz ona Müzeyyen Sema BURÇ çarkı diyoruz (Söylediklerim ayettir, ben ayet dışı konuşmam. Şu ana kadar ne söyledimse ayettir. Ayetlerin numarasını arayarak veya yazarak zaman yitirmek istemediğimden, çabuk geçiyorum. Beni anlayanlar anladı umarım). Müzeyyen Sema'dan sonra bizim EVREN yerini Süper Uzay’a bırakır, sonra o bir günlük yol ve yukarıda devasa bir BURÇ çarkı. İşte o da evrensel bir analog saatin sanki en büyük çarkıdır. Birinin diğerini döndürmesi çaplarıyla ve diş sayılarıyla belirlidir ya... Yukarıdaki çarkın bir diş atması ötekini faraza yüzbin kez döndürüyor ve aşağıdaki 12 dişliden oluşmuş burç çarkımız ise yüzmilyonlarca kez dönmek durumunda. Bunlar rakam olarak almayın, sadece teşbihtir (Çarkları bulmak için evrenin yarıçapı 10 üzeri 77 cm.den yola çıkarsanız, iyice aklınız karışacak diye böyle eskilerin usulü yazmaya çalışıyorum, yoksa aciz değilim, on dakikada hesaplar buraya yazarım. Üstelik parametresi de çok az formüllerin). Eskiler derlermiş ya; "Kuş uçuşuyla 500 yıllık yolda filan yıldız var diye... Niye 500 niye mesela 499 değil, 507 değil? Ben de eskiler söylemiyle yazmaya çalışıyorum, bu bir gereklilik.

Yukarıda bakalım Aralık 1'de doğan biri için bakalım en büyük çark ne diyor? Önce anne-baba işlemi doğum tarihinden ÜÇ ay sonra olmuş. Yani 1 Mart 1971 yılında... Buna 9 ay gün eklerseniz, 01.12.1972 olacaktır. O gün arkadaşımız doğacaktır. Arkadaşımızın dört direğe göre belirtici (karakter belirleyen) özellikleri şunlar:

1 direği için YAY BURCUNDAN, 3 DİREĞİ İÇİN (1 Mart=BALIK) burcundan ve yukarıdaki 7 direği için doğduğu coğrafik noktadaki ZAMAN önemlidir ve bu onun İKİNCİ KARAKTERİDİR. Yani arkadaşımız bir gün bir şekilde kişiliği bölünürse, Yükselen burcu ne ise o karakterde olacaktır ve 9/19 yani dördüncü direk için batan burç önemlidir. Eğer yükselen burcu Koç ise alçalan (ufukta batan) burcu 180 derece tersiyle Terazi’dir. Arkadaşımız TERAZİ özelliklerini alamayacaktır. Terazi nasıldır? Ayrıntıcı, kararsız, sanata ve rahata düşkün, böbrekleri (hanımlarda yumurtalıkları) sıkıntılı vb.dir. Yükselen burç KOÇ demiştik. Yay burcundan olan bu arkadaşımız yükseleni Koç ise, sabırsız atılgan, çok aceleci ve çok KARARLIDIR, saniyede karar verir ki alçalan burç Terazi bu kararı 365 günde bile veremeyebilir. Karakteri getiren özellik sanal bir çift DNA (Göbek kordonu olarak düşünün) ile belirlenir. Mesela babada ressamlık yeteneği varsa bu 12 ayrı burçtan olan 12 çocuğunda şunlar da çıkar. Önce Boğa, Terazi, Balık, Yay... Yani babanın (dili şivesi dahil) her bir özelliği 12 çocuğundan UYGUN olanda çıkar. Tümü ressam, müzisyen değillerdir.

Yukarıda neler oluyor devam edelim: Baba adayı anne adayını aşınca, bir günlük yolu da aşmış oluyor. Rahim Berzah’ına emanet bırakılınca, yukarıdaki Sur borusu (Ki bu da bir rahimdir) Berzah’ına ulaşılmış oluyor. Yumurta aşılanıp foliküllere hareket ettiğinde, yukarıdan BURÇ ÖZELLİĞİNE HAVİ olan ve DOĞUM sırası bekleyen BİREY (Bilinç, ruh), Allah'ın EMRİNİ alıyor. Allah'ın emri ise onun ÜFÜRÜLMESİDİR. Nefhi Sur (Üflemek=Nefh, Sur=Boru, çalgı, boynuz) üflüyor. BİRAZ ÖNCE Allah'ımıza Kalu bela/elestiküm misakı veren ve daha hiç doğmamış ruh SEÇİLMİŞ olarak Rabb’in emri gereği RUH olarak ve ana rahmine bağlı bulunan (Göbek kordonu) bağını izleyerek bir tek günde embrio içine üfleniyor... Ve hoşgeldin bebek! 1, 3, 7, ve 9 (19) direklerinin dörtlü spirali, sarmalı, helisi bizim fizyolojik ve de psişik yapımızı BURÇ dosyası içinde oluşturuyor.

Önce burç dekodu: 27 kasım 1972 Türkiye ortası doğumlu biri için1-99=Burcu Yay. Güneş Yay Burcu’nda. Güneş demek AKDELİK olarak temsil ediliyor. Yani o gün bebek gün ışığını görüyor. Yaklaşık bir hafta önce doğmuş. Sağ ayak baldırı doğuştan hassas, sportif bir kaza geçirebilir (Ben fal bakmıyorum KABA bir havas çözüyorum). 73-99 durumunda ve bununla kesişen Balık burcu çizgisi 47 konumunda. İnanılmaz derecede özgürlüğüne düşkün bu candaşımız. Çok bol uyku uyuyor, uyku öncesi uzun hayaller kuruyor ve çok sayıda rüya görerek, dinleneceğine biraz yorgun kalkıyor. 97-83 çizgisinde, "ASLA ELEŞTİRMEYİNİZ" tamamen arkadaşlığı kopartır ve sertleşir ve ağır eleştirir karşısındakini. 97-89 çizgisinde ise son derece neşeli, konuşkan ve grubun gözbebeği... Her perşembe neşelidir ama ÇARŞAMBA günleri SOMURTUR, sıkılır, yenilik coşku arar. Çok iyi bir aşıktır. Din duygusu gelişkindir ve bu yolda felsefenin tüm kapılarını çalıp, 2002 yılında tatmin olmuş. 47-71, Terazi ve Kova burçlarına çok düşkün. Bu iki burçtan kadın-erkek gördü mü o tarafa çekiliyor. Zarar gördüğü burçlar ise 37-61. İkizler burcunu gıcık buluyor. Başak’tan ise nefretleri okuyor ama büyük aşkı da Başak olmaz mı? Bak şimdi!

Bundan öte bir kitap bile yazılabilir. Harut ve Marut'un Geldanilere (Kaldelilere yani Babile öğrettiği göksel bilgilerdendir). Bunlar moral bozucu da olabilir: "Bu hanım olmaz, boşanacaksın, ölümüne sadece 3 yıl kaldı" diye söylerseniz o insan ne olur bilin bakalım? Ben olsam ölmeden kendimi bir şekilde öldürttürürdüm herhalde.

 

“Tek Yanlı-Çift Yanlı Kuvvetler”

Aslında dört kuvvet yok, iki takım kuvvet var: Tek yanlı kuvvetler, çift yanlı kuvvetler. Çift yanlı kuvvetler duran dalga gibidir. Yani zıt iki yönden aynı düzlemde birbirlerine rastlayıp da DURAN dalga fenomenini yaşayan kuvvetlerdir. Bu kuvvetler (ki dörttür) aslında 2x4 kuvvettir. Elektro kuvvet, Magnetik kuvvet. İkisi birden Elektro-magnetik kuvvet adını alır ve yanlışlıkla tek bir kuvvet sanılır. Oysa Elektrik kuvvet, evren YÜZEYİNDE, yani bildiğimiz evrendeyken, Magnetik kuvvet, açılmamış 7 kuvvetin tünel ağzında hemen kapı eşiğinde durmaktadır. Buna kuantum fiziğinde "Tünel süreci" denir ki, Worm Hole ya da bunların oluşturduğu kuantum köpüğü kapsamında yer alırlar. Burası Süper Uzay’dır! Elektrik kuvvet AÇILAN 4 boyutta yer alan SOMUT/reel sayılardan oluşurken ve ölçümlenirken, 7 boyutlunun bize TEĞET duranı, yani KEHF kapısında ellerini uzatmış KITMİR gibi bize de değen kuvvet gizemli magnetizmadır.

Diğer çift yanlı kuvvet ise, çekirdek içindeki üç interaktif kuvvet çiftidir. En bilineni "Güçlü Nükleer Kuvvet”tir. Bu çekirdekten dışarı çıkamaz. Bunun çıkan bölümüne "Zayıf çekirdek kuvveti" denir. Yani Güçlü Nükleer Kuvvet'in salınan bir bölümüne Zayıf Nükleer Kuvvet denir. Bunu niçin salar? Çünkü çekirdek dengesini, enerji sakınımını gerçekleştirmek için... Aynı durum gezegenlerde/yıldızlarda da vardır. Buna NOVA denir! (Süpernova ile karıştırılmasın, tamamen farklılar). Mesela Jüpiter'de yalpanın neden olduğu ve Japeth denen bir GÖZ bölgeden fırlatılmış olan VENÜS gezegeni var. İçtutunum dengesi gereği Jüpiter iki gözünden birini feda etmiştir. Venüs ve Jüpiter atmosferleri tıpatıp aynıdır. Güneş sisteminde bir başka TIPATIP gezegen daha yoktur. Ay bile Dünya’ya hiçbir şekilde benzemez. Bu makro sistemdeki NOVA'nın aynısı çekirdek kuvvetlerinde de vardır. Sanki atom çekirdeği, içtutunumunu ve korezyon kuvvetlerini kurtarmak için, Zayıf Nükleer Kuvveti kısmen NOVA biçiminde bırakır. Bu da Nötrino denen parçacıklardan ibarettir. Zayıf nötr akımlarda, hayalet madde dediğimiz nötrino, etkileşmeden, güçlü nükleer kuvvetin novasını dışarı atar ve evren tıkabasa bu nötrinolarla doludur. Nötrino, Foton, Kuark ve Gluon, bunlar PARÇACIK ama FERMİON kategorisindendir.

"Gökler ve yerler bitişik iken ayrıldı" ifadesinde; fermionlar MADDEYİ, yani el ile tutulan gözle görüleni (ARZ), diğer takım ise BOZON (Bosone), gözle görülmeyeni fakat KUVVET alanlarının etkimesinde rol alan Virtuel (zımni) parçacıkları oluştururlar. Bunlar MADDEYİ oluşturmaz ve maddeye dönüşmezler. Bunlar sadece boşluktaki KUVVET alanlarıdır, kuvvet taşıyan değiş-tokuş parçacıklarıdır. O yüzden Kur'an, "GÖK" demektedir. Yer olan MADDE kapsamındakidir. Aslında ikisi de kuanttırlar. Mesela fotonlar... ARZ (Fermion) olan fotonlar bize ısı ve ışık verirler. Maddeyi oluştururlar (İki foton çarpışırsa, bunlar mesela elektron-antielektron ÇİFTİNİ üretirler. Yani maddeye dönüşebilirler). Ne var ki, öteki fotonlar, mesela, mıknatısın bir demir iğneyle etkileşmesindeki kuvvet alanlarını taşırlar, bunlar da bildiğimiz FOTONLARDIR. Ama farkı şudur: Bu fotonlar asla ışımazlar ve ısı vermezler. Birbiriyle çarpıştığında asla bir çift parçacığa (Örnekteki elektron-pozitron çifti üretimi/Pair Production) dönüşmezler.

Şimdi gelelim yeniden zayıf çekirdek kuvvetine... Nötrino olan MADDİ parçacıktır yani Fermiondur. Ama nötrinoları bıraktıran w+, w-, ve w0 böyle değillerdir. Bunlar bozondur. Nötrino gibi madde değillerdir. Zayıf nükleer kuvvet ile elektromagnetik kuvvet birbirlerine değerce en yakın olanlardır. O halde, evrenin başlangıç dönemlerinde bu ikisi BİRLEŞİK iken ayrılmış olmalıdırlar. İşte birleşik Alan Teoremleri’ne göre Elektromagnetik kuvvet ve Zayıf çekirdek kuvveti bir dönem bitişikti. Buna ELEKTRO-ZAYIF kuvvet denmektedir ve bunun ünlü ORTAK parçacığı (BOZONU) Zo yüksüzüdür ve denel olarak bulunmuştur. Elektro-zayıf kuvvet ise güçlü nükleer kuvvet ile büyük birleştirme teoremlerine göre BİTİŞİK idi. Bu üçü bir demet olan kuvvetin parçacığı Leptokuarklar (ileride Gulon Denizi diye ad değiştirecektir) önermesidir. Pekiyi bu üç kuvvetin fermiyonu leptokuarklar ise BOZONU nedir? İşte onun adı HİGGS bozonlarıdır. O bozanlar şimdi yok! Çünkü evrenin EN ÖNCE ve en sıcak döneminde oluştular. Evren soğuyunca da vedalaştılar.

 RABBİ ZIDNİ İLMİ

SELAM SELAM

1