KUR'AN' A GÖRE NAMAZ- 3

Kıble

Abdest

Rüku - Secde - Kade

Namazda Kadın Erkek

Namazda Yalnızca Kur'an Okunur

Nasıl 5 Vakit Oldu

Sabah Namazı - Şeytanın Vesvesesi

 

Maun Namaz

Maun Suresi - Cariye - Memluk - Malik

“Kıble”

İleride kolonilere yerleşeceğiz, gezegenlere ve uydu uçan kentlere... Kıble DÜNYA. Dünya’da isek Kıble Mekke. Mekke’de isek Kıble Beytullah. Beytullah'da isek onun DÖRT duvarı (iki doğu iki batı) her yanı kıble. Ve bir başka soru: İki kıble=Kıbleyn. Kuzey Amerika kuzeyinde meridyeni izleyerek kuzeye yöneldiğinizde Mekke üzerinden geçen boylam, harita üzerindeki Mekke'ye yönelmekten daha kısadır. Chicago'da mesela camiler İKİ KIBLE'ye de yönelebilirler, çünkü EŞİT. Hem Kuzeye hem de klasik Mekkeye dönebilirsiniz. Demek ki "Yüzünüzü nereye dönerseniz orası kıblenizdir" ayetinin 7 anlam ard arda çıkıyor.

 

“Abdest”

Maide 6: Ey iman sahipleri! Namaza duracağınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın; başlarınızı meshedin ve topuklara kadar ayaklarınızı meshedin. Eğer cünüp iseniz iyice temizlenin. ...

Ey iman edenler, namaz kılma niyetine (moduna) geçtiğinizde, yüzlerinizi=Kılsız bölge, saçsız bölge sınırları içinde ve parmaktan-dirseği de kapsayan iki kolunuzu ve erkekte saçın döküldüğü ön bölgeyi/kadında da aynı miktarı, ellerinizin ıslaklığıyla (meshetmek budur) ve ayaklarınızı (Aşık kemiği, bilek kemiği+topuk meshedin (Islaklık gezindirmek yeterli).

Bunun anlamı şu: Mesh üzerine meshetmek: erkekte temiz çorap üstüne, kadında çorap üstüne değmese bile TEYEMMÜM niyeti gibi elindeki nemi sıvazlayacaksın. ISLATMAK her sefer şart değil diyor...

Arapçadan direkt tevil ediyorum. FAĞSİLÜ=Islatmak demek yıkamak demek değil... Bir ıslak bez bile aynı topraklama işlemini görürü diyor. Ancak "TEMİZ OLDUĞUNA EMİN İSEN". Eğer değilsen, T E Y E M M Ü M 'e niyet edecekmişsin. Teyemmüm otomatikman tüm temizlik çabalarının yerine geçen bir joker idi (daha önce anlatmıştım). Eğer çamaşırın üstün necis ise temizlenmesi zaman ve teknik açıdan mümkün değilse jokeri kullanıp Allah indinde tertemiz sayılacaksın (Karanlıkta lağım çukuruna düşsek bile teyemmüm geçerlidir ve seni tertemiz yapar)

Teyemmüm olanaksızlıklar için geçerli... Yolculukta, su bulunmadığında, hava şartları elverişli olmadığında, savaşta, korku durumunda, hastalıkta, cünuplukta dahil, SU BULUNMADIĞINDA kullanılabilir.

Toprağın tozlu ve pisliksiz olması şartını getiriyor. Toz (Duvar bile geçerli bir tozdur) şart. Amaç bir elektrik deşarjı, nefatif elektriğin topraklanması (Teyemmüm=Topraklanma demektir) Teyemmümü de yüz ve el için kullanacaksın. Başka bir şartı yok. "Allah size zorluk çıkarmamaktadır, sizi teyemmüm ile TERTEMİZ kılacaktır. Bu bir kolaylık nimetidir ve umulur ki siz buna bile şükredersiniz de dini zora koşmazsınız". diyor ve ayet bitiyor.

Temizlik üç kademeli:

1. KURU: (Teyemmüm)

2. Ğasil ISLAK BEZ BİLE YETERLİ... Şiiler bunu aynen kabul ediyor ve su bulamadığında mevcut suyu kullanıyor (Bir bardak su ile havlu ıslatılır ve silinir).

3. Tam ıslak abdest/güsul

 

1. Duvardaki toprak yeterli

2. Islak bir bez yeterli

3. Denize dalmak/duşy almak yeterli (Gargara ve mazmaza yapılacak. Gargara ve mazmaza başka ayetlerde geçer).

Başa Dön

“Rüku - Secde - Kade”

Soru: Rüku ve Secde'de söylediğimiz "Süphanerabbiüyelazim" ve "Süphanerabbüyelala" sözleri yerine, örneğin "Allahuekber" diyebilirmiyiz? Bunları üç kez tekrarlamamızın nedeni, kaynağı nedir?

Allahuekber İLK kez en başta ve niyetten sonra geçerlidir. Sonrakiler BİLİNEN SÜNNETTİR. Azim ve ala da Sünnettir, Resulullah YAPMIŞTIR. Hadis değildir SİYER'DENDİR .

Ben şöyle yapıyorum, niyet/Allahüekber ile iftitah tekbiri, Euzübesmele ve sure (Fatiha gibi), amin demeden Allahüekber diyor ve rükuya varıyorum.

1. Dilersem üç kez ya da bir kez sübhane rabbiyel diyorum

2. Dilemezsem (Zamanım yoksa)

Allahüekber diye eğilip hemen Allahüekber diye kalkıyorum (28 yıldır rabbena lekel ve semiallahü limen hamidehi NAMAZ İÇİNDE ASLA OKUMUYORUM.

Ben 1 ve 2 iki alternatif gösterdim. 1 ve 2 = Örneğin bazen ellerimi bağlıyorum bazen aşağı bırakıyorum. Bazen ayaklarımı bitiştirip bazen açıyorum. Çünkü uygulamada ikisi de var ve tadili erkan gibi bir KALIP değil. 1 ve 2 bu anlama geliyor.

Soru: Kade şart mıdır? Kaynağı nedir? En son verilen selam şart mıdır, kaynağı nedir?

Kade şarttır. Çünkü Cenaze namazında kade ve secde yoktur ve bu nedenle namaz değil DUA'dır. Eğer yer kötü zemin ise kade yapmazsın ve ellerini birleştirip yere değdirmeden alnını üzerine korsun. Yani elin baş hizasında bile olabilir. Unutma: SADECE KOLAYLIK. SADECE KOLAYLIK üzerine salat kurgulanmıştır.

Ka'de=Kaide=Poponun yere oturması kavramı SECDE sırasında ZORUNLU GEÇTİĞİN bir harekettir.Yani ellerini dizine koymazsan EĞİLEMEZSİN. Eğer dizlerini yere koyup da eğilemezsen SECDE EDEMEZSİN. Secdeyn=Çift secde olduğundan. İki secde arasında bir KA'DE MECBURİ HAREKETTİR. Arada dikilip oturmazsan İKİ SECDE EDEMEZSİN. Demek ki Ka'de de VAR.

Selam şunun için var: Bir kişinin namazda mı yoksa namazı bitirmiş duada mı olup olmadığını bilemezsin. Bir kişi namazda ise ünden geçemeyeceğin için önünden geçebileceğini onun selamı bildirir. Selamdan sonra hemen pozisyonunu RAHATLATMALISIN ki, namazının bittiği bilinsin ve ona göre soru ya da önünden geçmek fiilleri oluşsun. Selam ayetlerde SEYAM vermek biçiminde Kade gibi GİZLİ olarak geçiyor. Açık olarak yoktur (Vardır da, işin teviline girip ayetleri bulup birbirine tevafuk edip, Selam ve Ka'de'nin gizli ama AÇIK detaylı olduğunu göstermek gerekiyor.

Başa Dön

"Soru: Namaz kılarken yaptığımız hareketlerde kadın ve erkek arasında gerçekten bir fark var mıdır? "

Hayır yoktur. Çünkü erkekler ve kadınlar yoktur İNSANLAR vardır. Kadının iftitah tekbirini alırken ellerini kulaktan aşağı tutması bir arap ataerkil adetidir. Kadının ellerini göğsü üzerinde tutması ise tamamen bir sapıklıktır.

Bir Hadis'e göre kadınları 75 cm. erkekleri 50 santim aşağı gömmek gerekiyormuş, öldüklerinde... Çünkü kadınlar PİSMİŞ ve PİSLİKMİŞ (Sahihi Buhari ve Müslim böyle diyor). Derine göm ki, kokmasın pisliklerin cesetleri... Erkekler mis gibi kokar ya, hele cesetleri mis..miss.

İftitah tekbirinde eli kaldırmak sünnettir.FARZ değildir. Elleri bağlamak ya da serbest bırakmak ikisi de FARZ değildir ve serbesttir. Kaldı ki "Ellerini göğsüne-beline bağlamak olayı, kadınlara iftira edilen PİSLİKLİKTEN kaynaklanıyor. Rükuda elleri dizlere koymak bir rahatlıktır (Namaz kolaylıktır, jimnastik zorunlu hareketleri değildir). Secde ederken de eller kolaylık olsun diye yere konuyor. Önemli olan ELLER değil; alnın yere değmesi... Yani bir insan KOLSUZ da olabilir ve kolunu kullanmadan namaz kılabilir ama BAŞSIZ ve ALINSIZ bir insan yoktur... (İslamiyet akıl dinidir malum) .

Başa Dön

Namazda Yalnızca Kur'an Okunur

Soru: Namazda yalnızca Kur'an okunur, bu tamam. Peki Kur'an'ı ana dilimizde neden okuyamıyoruz. Allah'ın birebir sözü olmadığı, tam bir çeviriri olmadığı ve 7 anlamı içermediği için mi?

Ben "Elhamdü lillahi Rabb'il alemiyn" dediğimde Arapça bilmediğim için bana çok fazla bir şey vermiyor ama "Hamd alemlerin Rabb'i olan Allah'adır" dediğimde yani tam olarak anlayarak okuduğumda bana etkili ve mantıklı geliyor. Namazı böyle kılmamız neden doğru olamıyor? Neden Allah'a tam olarak anladığım bir dilde ibadet edemiyorum?

Kur'an'dan KOLAYINIZA GELENİ OKUYUN demek. "KUR'AN'DAN " demek, bir de "KOLAY BİR SURE" demek. Açıkça belli değil mi? Onda şifre (Cifir vb var. Tılsım ve Şifa var). KOLAY olan sureleri bilmek (Anlamı da dahil) zorundasın çünkü: "SEN İÇLERİNDE OLUP DA NAMAZ KILDIRDIĞında" DİYEN AYETLERDE, senin "KUR'AN"dan KOLAY bir sure bilmen ve anlamını da zaten bilmen önerilmiş. İmamlığın şartı budur.

Tüm müslümanlar İMAMDIR. En azından bir surenin bir tek ayetini ve ARAPÇASI/Türkçesiyle bilecektir. Allah yüz yıllık ömür vermiş insanlara. Bunu bilmeye HİÇ Mİ ZAMANI olmadı 70 yılda... O sözler ORİJİNAL ALLAH KELAMIDIR. Allah'ın ağzından çıktığı gibidir. Tevrat, İncil vb. ORİJİNAL KELAM değildir.

1. Herkes imamdır. (Mecburi. Hayatında en az bir kez NAMAZ KILDIRACAKSIN)

2. Her imam=insan en az bir cümleyi ORİJİNAL olarak bilmeli tabii anlamını da bilmeli

3. Namaz bittikten sonra dilediği kadar kendi dilinden okusun.

Ama KLİŞE önemli. Klişe biçimcilik ve formel biçemlilik değildir. Klişe burada TEK TİP komuttur: "Böllük! Dikkat ! Selaaam DUR!" gibi. Herkes kendi dilinden (Kürtçe, ermenice, lazca vb.) derse, askerlik askerlik olmaz.

 

Allah rızası için Kur'an'ın BİR TEK YERİ bile doğru yazılmamış müfessirlerin tamamı müfsid olmuş. Çok sayıda ayet yerlerini düzeltmemiz gerekiyor.

Hatırlayınız NASR suresinin son ayetinin Maide üçüncü ayetin içinde bir yere RASTGELE konduğunu... Çok tehlikeli bir AYET kargaşası vardı: ÜÇ VAKİT namazı yok etmek için  "ÜÇ" lafı geçen bir ayeti diğeriyle "Bir sana bir bana" diye dizmişlerdi... Bu ve benzeri ayetleri hemen düzeltmemiz gerekiyor. Fatiha 6 ayettir, yedi yapıyorlar ve en başa koyuyorlar...

Son surenin (İza cae nasrullahi) son ayetini de (Ekmeltüm) başka bir yere devşiriyorlar. Nisa 103. Ayet diyor ki: "....Zira, namaz mü'minler üzerine indirilmiş Vakitli bir farzdır. Bunlar Sabah'tan öğleye; Öğleden akşama ve tüm gece olmak üzere namaz kılacağınız ÜÇ VAKİTTİR". Bu apaçık yazılı ya... Hemen 5 uğruna onu Nur-58 ile "Pirinç ve bulgur" misali karıştırmışlar.

Nur 58. Ey müminler! Ellerinizin altında bulunanlarla içinizden henüz ergenlik çağına girmemiş olanlar, sizden üç vakit izin istesinler; sabah namazından önce, öğleyin soyunduğunuz vakit ve yatsı namazından sonra. Bunlar, mahrem halde bulunabileceğiniz üç vakittir. Bu vakitlerin dışında ne sizin için ne de onlar için bir mahzur yoktur. Birbirinizin yanına girip çıkabilirsiniz. İşte Allah ayetleri size böyle açıklıyor. Allah alimdir, hakimdir.

Şimdi bu ayeti BU HALİYLE kabul ederseniz bir KOMEDİ daha ortaya çıkıyor: “Öğleyin soyunduğunuz vakit”... Yani SOYUNMAK ALLAH EMRİ oluyor... Kim olursanız olun mesleğiniz ne olursa olsun ÖĞLEN EVE GELECEK, PİJAMA-gecelik giyecek ve YATACAKSINIZ. Evet yanlış duymadınız. Ayeti böyle "KABUL EDERSENİZ" yani bozulmuş biçimiyle kabullenirseniz, herkesin (öğretmen, asker, polis vb.) gelip ÖĞLENLEYİN SOYUNUP uyuması ALLAH FARZI oluyor... Namaz kadar farz!!!

Bu nasıl böyle oldu biliyor musunuz? ÖĞLEN NAMAZINI kaldırıp yerine Öğlen uyuduğunuzda kelimesini korsanız işte böyle olur. Pijama giymek FARZ olur... Meksikalılar ve Araplar gibi Öğle uykusu farz olur. Siz ALLAH'ın böyle bir şey söyleyeceğine inandınız mı? Üstelik o ayette sayılan da Üç değil İKİ VAKİT.

Şiilerin üç vakti "DOĞUŞTAN" yani Namaz'ın FARZ olduğu ilk gün'e İLK ÜÇ VAKİTE dayanıyor... En eski İslam'a. Şiilerde ve 110 sayılı Sahabemizde üç vakitti. Ebu Süfyan namazanı kendisini dejenere etti. Oğlu Muaviye ise 6 vakit+Vitir'e çıkardı. Yezid ise Beşe indirdi ve bizim mezhebimizi kurduğu için Yezid'e bağlandık ve artık kendimize Sünni dedik. Sünniliğin ilk şartı da namazı orijinal üç yerine 5 vakit kılmaktır.

Başa Dön

Nasıl 5 vakit Oldu?

Üç ve beş şöyle ayrıldı: Kâinatın en iğrenç insanını hakem yaptılar. Ali ve Muaviye arasında tarafsız olacağı yerde, Muaviye'nin kendisine "Ben Halife olunca Şam valiliği boşalıyor. Oraya seni düşünüyorum" demesi üzerine Hz. Ali'nin yüzüğünü protokol dışına çıkarak Muaviye bir Süfyan'a taktı. Ondan sonra savaş çıktı. Bu arada hep ÜÇ vakit kılıyorlardı. İki taraf da üç vakit kılıyorlardı. Sonra Ali yenildi, oğulları ve tüm Ehlibeyt evrenin en zalim işkenceleriyle yok edildiler ve meydan aynı zamanda İslam denen maskara din saltanatı Muaviye bin Süfyan ile Yezid bin Emevi'ye kaldı.

Onlar namazı BEŞ vakit yaptılar. Kurdukları mezhebi de Sünneti Muhammedi olarak nitelediler. Buna HAK mezhebi dediler ve emrettiler namaz beş vakte çıktı.

Kesinlikle en büyük fitne TÜM ÇAĞLAR için SÜFYANİLİK fitnesidir. Ebu Süfyan, Ebu Yezid ve Yezid İbni Emeviye. Bu konuda kaynaklar var da... "Sünneti Muhammedi”=Yezidilik uğruna ya da mezheb taassubu uğruna GÖREMİYORUZ. Ötekiler Kızılbaş, Alevi ya.... Biz HAK mezhebindeniz ya...

Kur'an'ın okunması (anlaşılması) namazdan da ÜSTÜNDÜR. Kur'an İLİM ile okunurken NAMAZ kılmak HARAM'dır (bu ayettir). Kur'an'ın ORJİNALİNİ ben oluşturmaya çalışıyorum... Bir daha ceylan derisi, pişmiş kil vs. üzerinde Kur'an'ı bulamayacaksın. Kur’an bir İLİMDİR ve ilim adamı onun ORİJİNALİNİ Allah'ımızın digital ve 19 bazlı sistemi ile YENİDEN inşa edebilir. Yani pirinç ve bulgur ayıklanabilir YENİDEN...

Namaz kılmak HERŞEY değildir... Namaz kılmazsak GÜNAHTIR. Ama Namaz kılarsak da HİÇBİR SEVABI yoktur. Yani Namaz borçtur, kredi borcudur ÖDENECEKTİR. Bizim dışımızdaki Müslümanların kendileri namaz kıldığı için Cennet'i tapulamışlardır. Oysa kıldıkları ve kıldığımız hiç bir namazın sanıldığı gibi sevabı yoktur. Yani askere gitmek her milliyetçinin borcudur. Bunun için MADALYA verilmez... Üstün bir başarıda (gecenin bir yerine kalkıp kıldığınız fazladan namazda) MADALYA vardır.

Namaz KILINACAK Allah'ın emridir. Ama SEVAB beklemeyin. Sevab rızası için namaz kılan bizden değil. Biliniz ki namazınız "Borcunuzu silmektedir". Bunun için bir SEVAB beklemeyin diyorum (Ne tuhaftır ki SEVAB olan namaz, gece kalkıp kıldığınız namaz). Sizin FARZ namazlarınızın SEVABI SIFIR. Çünkü onun karşılığı en baştan verilmiş CENNET... Daha sevab mı bekliyorsunuz? Bekliyorsanız çok ayıp ediyorsunuz... Namaz sevab ve Cennet rızası için de kılınmaz, namaz ALLAH Rızası için kılınır Hanifcanlarım...

Eğer bu üç vakit x 2 rekat namazı kılmıyorsanız/kılmıyorsam ÇOK BÜYÜK bir  GÜNAH'tır. Bir günün bin yıl olduğu o mahşerde bir gün değil, YÜZ YIL bekletilebilirsiniz maazallah. Kıldığınız namazı göstermeyin, reklam etmeyin ve ona SEVAB da beklemeyin... Aksi halde ÖTEKİ  (Ali İmran 116-119'daki) Müslüman kardeşlerimize döneriz.

Gösteriş için namaz kılan MAUNcılara döneriz... Onların tek silahı şudur: "BİZ 5 Vakit namaz kılıyoruz". İşte dünyayı bunun üzerine kurmuşlar KAİDE bu. Acı olan şu: Biz bu namaz kılan dostlarımızı SEVİYORUZ ama onlar BİZİ sevmiyor.

Ali İmran:

116. Küfredenleri, kesinlikle ne malları ne de çocukları Allah'tan kurtaramayacaktır. Onlar, cehennemin sakinleridirler ve hep orada kalacaklardır.

117. Bu dünya hayatında yapmakta oldukları harcamaların durumu, kendilerine zulmeden bir kavmin ekinlerine isabet edip onu mahveden kavurucu soğuk bir rüzgara benzer. Allah, onlara haksızlık etmemişti, fakat onlar kendilerine zulmediyorlardı.

118. Ey iman edenler, sizden olmayanları dost edinmeyin; onlar, sizi şaşırtmakta kusur etmezler, sıkıntıya düşmenizi arzu ederler. Baksana, öfkeleri ağızlarından taşmaktadır; sinelerinin gizledikleri ise daha büyüktür. Eğer düşünürseniz, sizlere ayetleri açıkça bildirdik.

119. Sizler öyle kimselersiniz ki, onları seversiniz, onlar ise, bütün kitaba inandığınız halde sizi sevmezler. Sizinle karşılaştıklarında : "Biz inandık?" derler. Yalnız kaldıklarında ise size olan kinlerinden aleyhinizde parmaklarını ısırırlar. De ki: "Kininizle geberin!" Allah, kesinlikle bütün sinelerin özünü bilir.

"Ey iman edenler (104+110+114) sizden olmayanları (116-119) dost edinmeyin;". Onlar, sizi şaşırtmakta kusur etmezler, sıkıntıya düşmenizi arzu ederler. Baksana, öfkeleri ağızlarından taşmaktadır; sinelerinin gizledikleri ise daha büyüktür. Eğer düşünürseniz, sizlere ayetleri açıkça bildirdik.  "sizler öyle kimselersiniz ki, onları seversiniz", onlar ise, BÜTÜN KİTABA inandığınız halde sizi sevmezler". Onlar bizi SEVMEZ, biz onları seviyoruz...

Onlar, cuma namazındaki bildiğimiz ve sevdiğimiz cemaat, bayram namazında bayramlaştığımız cemaat. Şu bizim semt caminin tatlı imamı ve arkadaşımız müezzin, o genç adam... Şu ağır ağır camiye giden bastonuna yaslanmış, beş vakit namazını hiç kaçırmayan ve İmam hatip öğrencisi genç... Orada ilim-irfan CENNET satın alıyor... Arapça Kur'an okumayı öğreniyor. Bundan büyük bir sevab daha var mı? Hayırlı baba oğlunu böyle okullara gönderir ve orada Sünnet mezhebininin tüm cennet güzellikleri öğretilir.

Pamuk annem... O aksaçlı annem... Onu çok seviyorum... Mevlit okuttuğunda bana kızdı: "Sen Resullullah düşmanı mısın? Ben seni böyle mi terbiye ettim?". Pamuk annem devam etti: "Beş vakit namaz kılmazsan sütümü helal etmem". Ben bu saydıklarımın hepsini GERÇEKTEN seviyorum. Biliyorum ki o içimizdeki insanları siz de GERÇEKTEN seviyorsunuz... Ama onlar bizi GERÇEKTEN seviyorlar mı?

Hanif'im dedim... İl müftüsü şöyle diyor: "Profesör, Haniflik taa İbrahim dönemindeki eski ve tedavülden kalkmış din..." (Herhalde sabiilik ile karştırıyordu). Değil dedim, GELECEĞİN dini dedim. Beni SEVMEDİĞİNİ anladım, gidip dedikodu etti: "Bu dönme Hans, mezhebimizi bozmaya gelmiş". Herkes umacı gibi kaçtı benden.

Bir şey itiraf ediyorum: Ayete rağmen ben ONLARI ÇOK SEVİYORUM. Onlar içimizden birileri... Hatta pamuk annem... Nasıl sevmem ki? Müftüyü de seviyorum ama beni sevmiyorlar. Yemin ederim beni ve ben gibi düşünenleri sevmiyorlar.

Başa Dön

 Sabah Namazının Şahitli Olması - Şeytanın Vesvese Vermesi”

Nur Suresi 58’deki ayet PARÇACIKLARI, NİSA 103. ayetin devamı olarak orada YANLIŞLIKLA bulunuyorlar. Yani gerçek yerleri orası değil. Orada bildirilen İKİ VAKİT izindir: Biri gece uykusu; diğeri ise öğlen siestası. Halbuki 103. ayette ÜÇ NAMAZ VAKTİ bildiriliyor, İzin istemek ve dinlenmek ile ilgisi yok. Bu saltanat kurnazlıkları. Bir deli kuyuya taş atıyor o Yezid'in attığı taşı 40 akıllı çıkaramıyoruz. Ne yapalım ki Kur'an'ı bu haliyle korumak zorundayız. Çünkü elimizde BAŞKA BİR KUR'AN yok!

Salat-fecr oraya ait değildir. Geceye arapça Leyl denir. Gece kılınan namaza da İşa denir. Gündüze Nehar denir, gündüz namazlarına da Tarafeyn denir. ASLI budur.

Fecr, GÜNDÜZÜN İKİ TARAF NAMAZINDAN ilkinin BAŞLANGICIDIR. Sabah çok erken kalkılması için ve güneş doğmadan önceki kısa an olarak belirtiliyor. Kur'an'da ise "MEŞHUT" diye geçer, yani ŞAHİTLİ namaz. Erken kılınan GÜNDÜZ namazıdır ama öğleyin VUSTA'YA kadar kılınabilir...

Eğer sabahın SABAİ vakti kalkılırsa çok iyi bir gün başlangıcıdır. Akımetüsselat=Kalkıp kılınan namazdır (Ekymetüsselat da deniyor). Salatı vusta= Öğlen direği (Salat vakit anlamında, NAMAZ değil). Yani gölgenin en kısa olduğu GÖSTERGE DİREK. Aynı direk sabahleyin de en uzun gölgeyi veriyor: Salatı Fecr= DOĞU yönünde EN UZUN GÖLGE (Direğin gölgesi), yani sabah vaktinin girmesi:

Bu kısa zamanı şöyle anlatayım: Gece bitiyor ve nihayet göstergemiz olan direğin GÖLGESİ  birden görünür oluveriyor (Ak ve kara iplik AYIRT EDİLİYOR). Gölge ve ilk fecr ışıkları aynı renktedir: İKİSİ DE GRİ. İşte bu ANDAN itibaren AZ SONRA, Güneş’in DENİZDEKİ UFUKTA en tepe noktasını göstererek NOKTASAL ışıması ile MEŞHUT=Şahitli zaman bitiyor. Noktasal ışımayı, yazlıklarda denizde Güneş'in batmasından anımsayınız:

Dev bir kızıl küre oluyor ve ufuktaki sulara giriyor Güneş. Giderek de batıyor ve son bir kızıl pırıltı var. İşte o pırıltı ile yine AK ve KARA İPLİK ayırt edilemeyen o döneme kadar Salatı işa zamanı. Ancak gecenin İKİ TARAFI olmadığından sabah namazı gibi ŞAHİTLİ DEĞİL. Sabah namazının meşhut bölümü GÖLGE'nin geceden ayrılarak/sıyrılarak ortaya çıkması ile doğan şafak güneşinin (dağlar ardında değil, deniz ufkunda) ilk noktasal ışıması ile MEŞUT SABAH VAKTİ ortaya çıkıyor.

Olay şu: Nötrinolar (tau nötrinoları özellikle) VESVESE veren özel ve entelijans bir özelliğe sahipler. Cansız enerji gibi canlı enerji (Cin) olması neyse; canlı NÖTRİNO olması da o kadar doğal bir postulat. Güneşten çıkan bu cansız nötrinolar, Dünya’nın GÜNDÜZ olan bölümüne/kabuğuna çarpıyorlar. Madde ile hiç etkileşmediklerinden dünyanın içini saniyenin 25'de biri zamanda kat edip Dünya’nın öteki KARANLIK/GECE bölümünden DIŞARI çıkıyorlar. Aydınlık kabuğa OK YÖNÜ olarak “GİRDİ" biçiminde, öteki karanlık yarı küreden çıkması ise OK YÖNÜ GİRDİ değil “ÇIKTI” biçiminde oluyor. İşte şu amansız düşmanımız ŞEYTAN bu doğa kuvvetine zayıf nükleer kuvvetin ZAYIF NÖTR AKIMLAR denen bu Kurye (carrier) dalgalara meşhur VESVAİL'ini yüklüyor.

Vesvese ile geceler bir tuhaf oluyor, suçlar daha çok işleniyor, insanlarda bir tür kurt adam hastalığı başlıyor. Gece korkutuyor ve daha çok günaha zorluyor. Paranoya (Kur'an'daki adıyla ZANN) bir VESVESE hastalığıdır. Yani VEHİM değildir.

Cinler ve biz YÜKLÜYÜZ... Şeytanlar ise YÜKSÜZ. Ama bedenimiz denen kompleks yapıda içiçe tortul faz katmanları var. Bildiğimiz biyolojik ve mekanik bedeni izleyerek ikinci bir katman olarak Vital beden var. Bu biyosferde diğer tüm canlılarla kompleks yaşıyor fakat ayrıca kendisi de bir ÖZ yani ayrık kişilik olarak imza atıyor.

Kirlian beden dediğimiz bu ikinci ve enerji ve psikolojik bedenin şu meşhur ışıkları, galaksi gibi yanıp sönen ve sinir elektriği (Pion) ile doğrudan İLİŞKİLİ LED tipi ışıkları var ya... İşte onlar bu Zayıf nötr akımları (Nötrinotic Vesveseleri) aktarabiliyor.

Formül çok basit: Neutrino>>>Neuron ilişkisi. Dışa duyumlu olan PİON elektriği aynı anda İÇE de UYUMLU olabiliyor. Mimoza (Küstüm otu) gibi biyoelektroplazmik bedenimizin ışıması şudur:

NEFS denen GÖRÜNMEZ yapımız ile fizik dünya birbirine GİRİŞİM yapmışlardır. Yani o surronding ışıma bir GİRİŞİM dalgasıdır, nefsin göstergesidir AMA NEFSİN KENDİSİ DEĞİLDİR. Nefs daha “Souptile”dir. NÖTRİNO gibi son derece saydamdır. Şeytanın YÜKSÜZ yapısı NEFSİN YÜKSÜZ YAPISI AYNI olduğundan, VESVESE denen bir radyo yayınını çok rahatlıkla alıyor NEFSİMİZ.

Bu vesvese her nedense gün ışığında (okyönü Güneş’ten Dünya’ya) vesveseyi (Tau nötrinolarını) alıp emisyon ediyor. Ama gece tarafında yaşayanlar için ok=spin yönü ters. Bu vasfıyla da onu ABSORBEediyor, soğuruyor...

Kur'an ise geceyi yapabilen için tefekkür (FİKRA) yani bilim, bilimi beceremeyen için Kur'an'ı okuyup Allah'ı yad etmek (ZİKRA) yani Subh (Tesbih) ve uyku+ aile ile geçirilecek özel zamanlar (Çocuklar sizi özledi, bütün gün işyerinde idiniz. Sonra Chat var, bilgisayarda özel işler var... İki rekat namaz var, hobiler de var...). Geceyi böyle değerlendirmek VESVESE almamaya nedendir.

Vesvese mekanizması TOP quark >>>>>Taon nötrinosu>>>>>Muon Nötrinosu>>>>>> son olarak da Elektron nötrinosu (Cinler sadece bunu algılarlar). Şeytan ise ANTİNÖTRİNO yerine NÖTRİNOYU kullanıyor. Bu çok önemli: Çünkü antinötrino ZAMANDA GERİ GİDER (Üçüncü bileşeni dolayısıyla zaman oku terstir). Şeytanın ZAMANI özeldir: alternatif akım gibi ÖNCE zamanda İLERİ gider (Biz gibi) SONRA ZAMAN OKU TERSİNE döner ve gençleşir. İşte bunu 12 saat arayla yaptığını söyleyebilirim. Antinötrinolar zamanda geri gider... Nötrinolar da İLERİ, bir ileri bir geri... İŞTE MEŞHUD =Şahitli  M İ S A L i bunun için verilmiş.

Ayet açıkça diyor ki, "Ağzından çıkanı sadece senin kulağının duyacağı kadar” bu ayettir. İçinden sadece zikredebilirsin. Ama namazlar, özellikle SABAH namazı ŞAHİDLİ (Meşhud)dir. Sen tüm meleklerin imamı oluyorsun o sırada... Başta kiramen katibin melekleri olmak üzere, tüm melekler içimizden geçeni ASLA BİLEMEZLER (Allah'tan başkası asla bilemez). Yani ağzından çıkan sözü DUYUNCA yazarlar... Dolayısıyla fısıltıdaki tüm keskinlikleri bırakarak yumuşak fısıltıyla okuyacaksın. Yanındaki kimse ise seni duymamalı zaten onu şaşırtırsın...

 

Nötrinolar GÜNEŞTEN geldiği için (Güneş ışınlarının % 7'si Nötrino akımıdır) ve tam UFUK noktasında BİR TEK PIRILTI VERDİKLERİ için ZAMAN YENİDEN DÜZLEŞİYOR. Şeytanın eli kolu bağlanıyor (UNUTKAN OLUYOR, bize nasıl bir kötülük yapacağını hatırlamıyor). O dönüm noktasını hemen hemen vesvesesiz ve şeytansız geçiriyoruz, onun adı MEŞHUD namaz vaktidir.

Ben mutlaka o vakitte sabahı kılıyorum... Şeytansız yaşadığımız tek KISA AN... Veya vesvesesiz yaşadığımız an... O saatte tüm akıl ve ruh hastaları bile çok sakindir. Doğa mahmurdur... Karaciğer tüm toksinleri atmıştır ve zindedir. Hücreler içi boş çuval olmaktan çıkmış gürbüzleşmişlerdir. İşte o mahmurlukta hele bir de saba yelinde NAMAZ hem de Meşhut namaz çok hoş oluyor. Tadını bilen bilir. Allah'ımızın adlarından biri Vacid=Vecd ve Huşu veren, kulunu kişisel Mir'ac'a götüren, kulunun ayağına tenezzül eden vb. Al-Vâcid bu anlama gelmektedir. Huşuyu ve hazzı, mutluluk denen iç konforu ve hazzı libidoyu bile bu isim bize vermektedir.

Böylece vesvese ve de Vesvasil Hannas sırrını ortaya dökebiliriz. (Parabiology uyarınca). Vesvasil=Vesvese yükleyen, Hannas=Parabiyolojik (Biosferik) operatör... Biyosferin kendisi KURYE dalgadır. Ona mesajı yükleyen ise HANNAS yani BİLİNÇLİ bir varlıktır. İster Cinlerden ister insanlardan olsun...

 

NAMAZ İÇİNDE farz olan kıraat (Kur'an'dan ayet). İki rekat x 3 vakit işine gelen en kolayı fakat KUR'AN'DAN olanı okumak... Amin bile dememek. Amin Kur'an’da hiç bir yerde geçmez. Namaz sonrası Resulullah Amin demiştir ve dedirtmiştir. Hem de NAMAZ dışındaki Fatihalarda topluca Amin demiştir ve dedirtmiştir. Namaz dışında Amin'i ilk kullanan da Hz. İbrahim atamızdır. Fakat namaz içindeki Fatiha'ya amin demek (ayet olsaydı bozmazdı) namazı bozar. Diyelim birinci rekatta bozulmadı ama ikinci rekatta ikinci kez amin dediğinde NAMAZ iade ediliyor sahibine... Yani iki kez hata yapılmıyor. Hele ki, topluca namazda "Amiiiin" diye bağırıyoruz. Eyvah !

Babalarımız, annelerimiz, vs. biz onları çok seviyoruz. Bu ata dini... Hindular da, budistler de öyle. Mesela budistler ellerinde bir çan gezerler (Bu da onların AMİN'i). Gerçekten AMİN demek (Om mani padme hum derler). Yani bizim de amin dememiz bir tür ÇAN çıngırak çalmak değil mi? “Amin”i kullanın, 24 saat kullanın fakat, 6 erkat namaz içinde kullanmayın. 6 rekat içinde “Amin” yok. Amin diye bir ayet yok.

“Rabbena Atina”, “Rabbenağfirli”, ”Ettihıyyatü”, “Kunut Duaları”, “Allahülle Salli”, en başta Sübhaneke denen afet yoktur. “Semiallahü limen Hamideh”, “Rabbena Lekel Hamd”... Bunlar AYET DEĞİL, ilahi, şiir vb. Ben tamamını NAMAZ DIŞINDA okuyorum. “Allahülle Salli”yi namaz bitince okuyorum. Çünkü ilahidir, şiirdir AYET değildir. Zaten ayet olmayanı oraya koylduğunda ikinci bir hata daha var: "Allahümme saalli ala.........Muhammed” dediğinde bu ayet olmadığından Resulullah'ı Allah'ın NAMAZI içine monte ederiz ve ŞİRK koşmuş oluruz.

NAMAZ SADECE ALLAH'a matuftur.Tek mercii Allah'tır. Resullullah'a ait kasideleri, naat ve şiirleri korsak, bu kuralı çiğnemiş oluruz. O zaman biri çıkar ve der ki, Süleyman Çelebi'nin mevlidinden "Şefaat Ya Resulullah.... Amine hatun...”,vb ekler...

Resulullah'ın ANNE ve BABASI MÜSLÜMAN DEĞİLLERDİ. Bunu unutmayınız. Resullullah doğmadan önce vefat eden babası nasıl Müslüman olur? 40 yaşına gelmeden önce ölen annesi Amina hatun nasıl MÜSLÜMAN olur? Ve nasıl MELEKLER SAF SAF GÖKTEN İNERLER? Kabeyi tavaf ederler? Ve Amina hanım'a "Ol nurdanesi...dürdanasi" Resulullah'ı anlatırlar?

Başa Dön

1