MİLAT VE TARİH İLE İLGİLİ YAZILAR

 

 1-

 

“Milad”

Milad=Millenium. İkisi aynı kökten geliyor. Kimi diyor ki Milad=Mevlid (Doğum). Ama öyle değil. Milat iki KAMPUS için de geçerli. Düşman kamplar anlamında söylüyorum. Miladın tarihi 26 Ağustos. Bütün bu patırtılar o günden beri tezgahlandı. Bizimki Haniflik Mehdianizm, onlarınki ise Süfyanizm. Süfyaniler o kadar alçaldılar ki, şimdi Yahudilerin TAŞERONLUĞUNU yapıyorlar. Onların (Siyonistlerin) planına bizim müslüman geçinenlerin taşeron olması. Crusade lafı bunun için tezgahlandı. Dünyada en cahil ve en geri kalmış ülkeler, sırayla 300 dolar GSMH ile, Sudan, Irak ve İran. Crusade aynı zamanda HAÇLI SEFERİ DEMEKTİR. Hristiyan cihadı. Aslında karşısında durması gereken MÜSLÜMAN ALEMİ. Böyle bir alem olmadığından, bir avuç kurmaya MİLAD bırakılıyor.

Cihad Hristiyanlara karşı değil süfyanilere karşı olacaktır. Yani müslüman müslümana cihad edecektir. Ne demekse? Gelecekte, hristiyanlar HAZRETİ İSA'ya bırakılmış, Müslümanlar ise MEHDİ'ye Tuhaf ama gerçek... Eskiden Cihad gayrı müslimlere yapılırdı. 300 yıl sonra kadar Cihad Müslümanın müslümana yaptığı bir eylem olacaktır.

Zaten farkında değil misiniz? Şu olan bitenleri bir düşünün bakalım. Bize en büyük tuzağı kim kurdu? O tarih geri geldi.Yani öne alındı ve Milat dendi. Zig-Zag lağvedilecek yerine Tic-Toc diye bir birleşik grup kurulacaktı. O tarihten söz ediyoruz. Zig-zag kamuoyuna açıklanacaktı. Açıklama işi de bana düşüyor.

Herşey baştan protokollerle belliydi. Amerikan Başkanlarını örneğin, namuslu insanlardan seçmezler. Çünkü tehdit edemezsin, dürüsttür falan... Ama Monica işi başından beri biliniyordu. Yani Clinton ile Yahudi (Soyadı Levinski=Levili oğlu) Monica zaten bir tezgahtı. Olay senatörlüklerinrde başlamıştı, Beyaz Saraya taşmıştı.

Bush'un da "Hazır tutulan" bir skandalı var. Arkansa valisi döneminde Monica ile birlikteydi. O Yahudi kadın, Beyaz Saraya stajyer geldi. Bilin bakalım niçin geldi? Tanıdıktı zaten, metresini getirdi hepsi bu. Orada tanışmışları oynadılar. Ama Cia tersini söyledi ve iki üç kadın ile flört resimlerini de yargıya sundu. Amerikan sistemi böyledir. Evet bunlar, Monica vb. hep bir "Gaf" ürünüdür.

Şimdi şöyle bir BASİT MİSAL ile girelim. Biri var ki, Usame gibi masumları öldürtmeye taşeronluk yapıyor. Biri daha var ki, bir deniz savaşını kazanan kilit GEMİ... Biri daha var ki, çocuklarının eline mirası kalmıyor. Bu birileri TARİHİ YAZMIŞLARDI. Yani olan olmuş herşey bitmişti. Tarih yazılmıştı, herşey bitmişti. Ama "KADERİN DEĞİŞMESİ DE KADER" oluverdi. Bu birilerini organize eden BİRi yani HIZIR saatleri geri aldı, ileri aldı ve değiştirdi bir şeyleri... O usame tiynetli kişi daha çocukken, yani günahsızken öldürüldü. Böylece bir çok ders verildi.

l. Tarih değiştiği için ileride o çocuk tarafından öldürülecek olanlar kurtuldu. Sanki ikiz binalara uçak çarpmadı

2. Beşikte öldürülen çocuk ile Allah'ın yeni verdiği çocuk AYNI ÇOCUKTUR.

Yani biri öldü ama, yine de ölmedi. Yaklaşık 30 ay sonra yenisi geldi. O yenisi de öldürülen çocuğun aynısıdır. Ama Anne ve Baba hayırli evlat istediklerinden UDALARI değiştirilmiştir. Dua'nın gücüyle tarih de değiştirilmiştir. Dua bahane ama KİLİT oluyor. Dua olmasaydı. Anne ve baba bu zalim bir kral olacak olan oğullarının elinde dinden çıkacaklardı.

TARİH DEĞİŞTİRİLDİ. Aynı çociuk "GECİKMELİ" olarak ve "ÇOK İYİ BİR EVLAT OLARAK” aynı anne babaya verildi. O çocuk iyi işler yaptı. İlki olan kendisinin tersine ÇOK İYİ VE HAYIRLI İŞLER... İşte bu iyi ve kötü çocuklar o düşman kamplar.

“Adler - Tarihin Değiştirilmesi”

1943 yılında Almanya'nın başında bulunan ADLER (Hitler değil) Rusya'ya değil; İngiltere adlarına çıktı. Adaları fethetti. Rusyada donmaya gitmedi. Faşist, Nazi de değildi. Çok çok iyi bir insandı. Amacı eşit paylaşımlı 12 blok devletten oluşmuş hakça bir sistemi kurmaktı.

Bu arada teknolojiyi öne aldı. Atom bombasını da imal etti. (Hitler'in tersine) Böylece V-3 Roketleriyle Amerika'yı tehdit etti. ABD'nin Arizona çölünde ilk atom bombasını denediği yere, hem de hiroşima-nagazaki kentleri yerine iki bombayı balistik ile gönderdi. Amerika böyle bir şey karşısında şaşırdı. Şartlarını sordu Adler'e. Adler "Siyonizm, çıkarcılık, Dünyayı Yahudi Tüccarların eline vermek yok" dedi. 12 ülke bir araya gelecek. Patron yok, konsey (şura) var. Eşit-eşgüdümlü paylaşılacak. Zengin ve fakir olmayacak. Sokakta yatan ve trilyarder her ikisi de olmayacak. Herkes DOLAR bazında diyelim MİLYONER OLACAK. Rusya'da aynı duruma girdi. Ama Çernobil denen bir kentte patlatılan Adler A-Bombasıyla teslim oldu. Yahudi diye bir hegemonya kalmadı. Yahudiler de tam tersine EŞİT olarak katılımdaydılar. He rkes gibi onları da sevgiyle kucaklamıştı Adler!

Aradan bir kaç asır geçti. İnsanoğlu ışıkhızından yansıma tekniklerini buldu. Zamanda yolculuğu denedi. Önce deney yaratığı (kurbağa insan hibridi bir dişi denek) gönderildi. Geçmişte onun ölü olarak bulunduğu TARİH'de okununca, bu yolculuğun başarılacağı anlaşıldı.

Hybrid ile şunu kastediyorum: At ve eşek aynı familyadan ama hybrid olduklarından, çiftleşmelerinden KISIR DİŞİ olan KATIR doğar. O otopsi yapılan deney yaratığının filmini siz sahte mi sanıyordunuz? Hani dişi olduğu açıkça belli olan (Katır=Hybrid bu). O filmde hiçbir hile yok. O filmdeki kurbağa+insan deneki olan kısır dişi halen şu sırlar çekmecesinde zaklı... Bu bir otopsinin canlı çekilmiş fotoğrafıdır. Ama Roswell ile yaşıttı bu... Roswell olayı ile aynı peryod.

Nasıl ki, Ruslar uzaya en önce Laika denen bir Köpeği, Amerikalılar da bir maymunu gönderdilerse TT için de ilk yaratık bu denek idi. Şimdi biz Time Travelling ile ilgili fikir jimnastiği yapıyor gibiyiz. Evet zamanda "GERİYE" yolculuğun kaçınılmaz ve önlenemez bulunuşundan sonra, deney yaratığı TARİHTE yer aldığı için tüm dünyanın ortak kullandığı bu deney merkezi, Kur'an'da NUR 36'da bildirilen ve Necm suresinde Şİ'RA diye bildirilen özel bir koloni düşünün.

“İki Bağ Sahibi”

Miladı anlattık. Millenium dedik, iki kampusun "Zaman savaşlarının yansısı" dedik. Milat=Millenium 26 Ağustos'tur. Zaman Zelzelesi sonucu kendiliğinden ortaya çıkan bir tarih. Üstelik Türk tarihinde de mümtaz/seçkin bir yeri var. Büyük zaferin öncesi. 26 Ağustos 1071 nedir? Malazgirt. Bunlar rastlantı mı bilmiyorum ama. Düşman iki kamp için aynı tarih olarak başladı. Bu düşman kamplar iki surede geçer ve iki kez MİSAL olarak anlatılır. MİSAL denince bu bizim işimiz. İki BAĞ (Kamp, düşman kamp) biri Kehf suresinde geçiyor.

40: Belki Rabbim bana, senin bağından daha iyisini verir;  senin bağına ise gökten yıldırımlar gönderir de bağ kupkuru bir toprak haline gelir.

32: Onlara, şu iki adamı misal olarak anlat: Bunlardan birine iki üzüm bağı vermiş, her ikisinin de etrafını hurmalarla donatmış, aralarında da ekinler bitirmiştik.

33:İki bağın ikisi de yemişlerini vermiş, hiçbirini eksik  bırakmamıştı. İkisinin arasından bir de ırmak fışkırtmıştık.

35: (Böyle gurur ve kibirle) kendisine zulmederek bağına girdi. Şöyle dedi: "Bunun, hiçbir zaman yok olacağını sanmam."

36: Kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Şayet Rabbimin huzuruna ötürülürsem,hiç şüphem yok ki, (orada) bundan daha hayırlı bir akıbet bulurum.

37: Karşılıklı konuşan arkadaşı ona hitaben: "Sen, dedi, seni  topraktan, sonra nutfeden (spermadan) yaratan, daha sonra seni bir adam biçimine sokan Allah'ı inkar mı ettin?

38: Fakat O Allah benim Rabbimdir ve ben Rabbime hiçbir şeyi ortak koşmam.

39: Bağına girdiğinde: Mâşâallah! Kuvvet yalnız Allah'ındır, deseydin ya! Eğer malca ve evlatça beni kendinden güçsüz görüyorsan (şunu  bil ki):

40: Belki Rabbim bana, senin bağından daha iyisini verir; senin bağına ise gökten yıldırımlar gönderir de bağ kupkuru bir toprak haline gelir.

41: Yahut, bağının suyu dibe çekilir de bir daha onu arayıp  bulamazsın.

42: Derken onun serveti kuşatılıp yok edildi. Böylece, bağı uğruna yaptığı masraflardan ötürü ellerini oğuşturup kaldı. Bağın çardakları yere çökmüştü. "Ah, diyordu, keşke ben Rabbime hiçbir ortak koşmamış olsaydım!"

43: Kendisine Allah'tan başka yardım edecek destekçileri olmadığı gibi kendi kendini de kurtaracak güçte değildi.

44: İşte burada yardım ve dostluk, Hak olan Allah'a mahsustur. Mükâfatı en iyi olan O, en güzel âkıbeti veren yine O'dur.

45: Onlara şunu da misal göster: Dünya hayatı, gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, bu su sayesinde yeryüzünün bitkisi (önce gelişip) birbirine karışmış; arkasından rüzgârın savurduğu çerçöp haline gelmiştir. Allah, her şey üzerinde iktidar sahibidir.

46: Servet ve oğullar, dünya hayatının süsüdür; ölümsüz olan  iyi işler ise Rabbinin nezdinde hem sevapça daha hayırlı, hem de ümit  bağlamaya daha lâyıktır.

 

Bir de kalem suresi 17 ila 33 arası ayetlerdeki "İKİ BAĞ SAHİBİ"  var, Çünkü 32. ayet diyor ki: Onlara şu iki adamı MİSAL ver. Misal olunca pas bize atılıyor. 45. Ayet de öyle: Dünya hayıtının MİSALİ diye başlıyor.

17,18: Biz, vaktiyle "bahçe sahipleri"ne bela verdiğimiz gibi, onlara da bela verdik. Hani onlar (bahçe sahipleri), sabah olurken (kimse  görmeden) onu (mahsullerini) devşireceklerine yemin etmişlerdi. Onlar istisna da etmiyorlardı.

19,20: Fakat onlar daha uykudayken Rabbinin katından  (gönderilen) kuşatıcı bir âfet (ateş) bahçeyi sarıverdi de, bahçe kapkara kesildi.

21,22: (Beri tarafta ise) onlar, sabah olurken: Madem devşireceksiniz, hadi kendi mahsülünüzün başına gidin! diye birbirlerine  seslendiler.

23,24: Derken: Aman, bugün orada hiçbir yoksul yanınıza  sokulmasın! diye fısıldaşa fısıldaşa yola koyuldular.

25: (Evet, yoksullara yardıma) güçleri yettiği halde, onları yardımdan mahrum etmek niyet ve azmi ile erkenden yola düştüler.

26: Fakat bahçeyi gördüklerinde: Mutlaka yolumuzu şaşırmış  olmalıyız! dediler.

27: Yok yok, doğrusu biz mahrum bırakılmışız!

28: İçlerinden en makul olanı şöyle dedi: Ben size "Rabbinizi tesbih etsenize!" dememiş miydim?  Rabbimizi tesbih ederiz; doğrusu biz (kendi kendimize) yazık  etmişiz, dediler.

29: Rabbimizi tesbih ederiz; doğrusu biz (kendi kendimize) yazık etmişiz, dediler.

30: Ardından, kabahati birbirlerine yüklemeye başladılar.

31: (Nihayet) şöyle dediler: Yazıklar olsun bize! Gerçekten biz azgın kişilermişiz.

32: Belki Rabbimiz bize bunun yerine daha iyisini verir. Çünkü biz (artık) rabbimizi (O'nun hoşnutluğunu) arzuluyoruz.

33: İşte azap böyledir. Ahiret azabı ise elbette daha büyüktür. Keşke bilselerdi!

 

Görüldüğü gibi BAĞ (KAMP, PARK) ya da PAKT anlamına geliyor. İki bağ iki (zıt) kamp demek. Kampus=Park demek Park=Borg=Burg=Burç demek. Bu sonuncusu arapça KALE demek. Yani içeride bir kale, çevresinde ise koruğanların bulunduğu bir ekilir-biçilir bahçe gibi...  Bilirsiniz Parklar kent (Burg, Burç) yanında ya da içinde olur. Kap'lar da SEYYARDIR. Karargah sabit, Ordugah ise SEYYARDIR. Ordugah=KAMP'dır. Park=Bağ ise sabittir.

Bu kadar ayrıntıya niye girdiğimi görebilirsiniz sevgideğerler. Allah'ın şanına böyle basit bir olayı anlatmak yakışmazdı. Nitekim bu anlattıklarına : M İ S A L demektedir. Misaller de bildiğiniz gibi Ankebut-43 içinde anlatıldığı üzere Kur'an'ın EN EN EN ZOR tarafıdır. İşte burada bu EN ZORU başaracağız inşallah.

Orada şöyle yazıyor: "Şu Allah'ın verdiği misaller var ya, onları tüm insanlara veriyoruz, ancak ALİM olan anlıyor"        

BAĞ kelimesini didikledik. Bağ dan kasıt, bir dünya düzeni. İKİ BAĞDAN KASIT iki ayrı dünya düzeni. Eşit şartlarda yola çıkıyorlar. Biri başarılı ve Allah yolunda, diğerinin ise "BİR ALLAH"ı var elbette Yahowa. O da inanıyor. Ama biri HAK YOLUNDA.

Eğer Tevrat'ı iyi okuyanınız varsa bilecektir ki, Yahudi inancında herşey dünyada olup bitecvektir. Aden (Bugünkü Aden, Hadramut ve kısmen Yemen) Buraya sırf yahudiler için bir cennet (Kur'an'da ADN Cenneti) kurulacak. Diğer başka milletler ise çölde ebedi kalacaklar. Yani kıyamet dünyada olacak. Yahudilere dev bir VAHA kurulacak. Diğer milletler ise kafir olduktan sonra (Yahudi olmayan herkes kafirdir bile demiyorlar. Doğuştan Yahudi olmanız gerekiyormuş.)

Tevrat'ta, Kıyamet=Dünya

Mahşer=Arap çölleri

Aden=Sırf Yahudi Cenneti

Onların inançları bu ne yapabiliriz ki? İşte bu yüzden onların dünyası çok dar. Evren=Dünyadır. Bulutlar üzerinde Allah (Yahowa) var. Arada bir aşağıya iner. Oğlu olan Ezra (Üzeyir) ile güreş tutar. Üstelik oğlu onu yener. Allah(1) da oturup ağlar ve üzülür. Aden'de kendini bahçeye sürgün eder. Saltanatını da Ezra'ya verir. Oysa Kur'an Üzeyir için ne yazıyor?

9:30. Yahudiler, Uzeyr Allah'ın oğludur, dediler. Hıristiyanlar da, Mesîh (İsa) Allah'ın oğludur dediler. Bu onların ağızlarıyla  geveledikleri sözlerdir. (Sözlerini) daha önce kâfir olmuş kimselerin  sözlerine benzetiyorlar. Allah onları kahretsin! Nasıl da (haktan bâtıla) öndürülüyorlar!

Öldükten sonra Yahudiler mezardan çıkacaklarmış. Ne varsa bu dünyada varmış. Onlar ADN hurmalıklarına, biz de volkanlara çöllere. Cennet ve Cehennem inancı Tevrat'da böyle. Tevrat'da uzay yok. Şima=Sema dediği, bildiğimiz kuşların uçtuğu yüksekliklerden ibaret. Yıldızlar ise minicik ışıkçıklar. Yani yanlarına gitseniz de göründükleri kadar küçükler. Allah bu minicik kainatı şitti yom yani Altı günde yaratmışmış. Sitte Yewm=altı fün. Yedinci gün yorulup istirahat ediyor. O arada insanlar da kabirlerinde uyuyor. Sekizinci gYOM0Yevm ise hep birlikte diriliyoruz. Gün=Yom=Yevm

Şaşırmayın, çünkü Arapça ve İbranice KARDEŞTİR. İsmail ve İsrail'in dilleridir. Şalom=Selam, Al Malek=El Melik gibi Yakub döneminde dil ayrılmamıştı. İkisi de babalarının dili olan Sankritçeyi konuşuyorlardı. Ama İshak'tan sonra 12 kabile halinde İsrail=İbranice dili oluştu. Çünkü İbrahim’in (Yafes dili) iki eşi vardı. Sara=Samice konuşan, Hacer=Hamice konuşan. İsmail oğulları Hamice (Arapçanın babası), İsrail oğulları, Samice (Sami dillerinin babası, İbranicenin anası). Yani ikisi birer ayrı dil değil bizdeki Oğuzca ile Kazakça gibi.

Şu anda İsrailoğullarının 2 kabilesi var. On kabile kayıptır. Aslında onların da yeri var. Filistinliler ve geniş ölçekte bir Önasya Arabı, doğrudan  Müslüman olmuş ve erimiş Yahudilerdir. Nasıl ki Süryaniler Hristiyan Araplar ise aynen öyle... Asimile olmuşlardır. Çünkü ayetlerde "Yahudilerin, ataları olan İbrahim'in duası  gereği, kiminin müslüman olduğu söylenegelmiştir. Yaşayan  iki kabile ise Tevrat'a göre Lut as.ın iki kızından peydah olmuş.

Yani Lut gölüne diğerleri gömülmüşler. Tevrat'ta Lut'un iki kızının babalarını şarapla sarhoş edip, koyunlarına girdiklerini ve babalarından iki çocuk doğurdukları birinin adının Amonoğullar, ötekinin de  Moaboğulları olduğu ve iki yahudi kabilesinin oradan türediği yazılı.

Halbuki biz biliyoruz ki, Melekler önce İbrahim as.a Babil'e uğradılar. Sonra da Lut gazabı için Sodam ve Gomorre kentlerine geldiler. Oysa İsrailoğulları Hz. İbrahim'in soyu değil mi?

Burada nasıl bir çelişki var? Israiloğulları Yakup’tan sonradir. Çelişki burada. Niçin Lut ve iki kızından "YAHUDİ" ırkı türesin. Daha İbrahim ve Lut evliler ve birinin iki kızı ötekinin bir oğlu var (Diğeri sonra doğdu). Bunların ikisi de yahudi değiller ki. Yahudi (Yuda) İshak'ın soyundandır.

Laf lafı açıyor. Biz Kur'an'daki İKİ BAĞ sahibinin başına gelenleri "ZAMAN İÇİNDE" başına gelenleri irdeliyorduk. Onlardan birisi ADN (İng. Eden=Cennet) yani Tevratçı grup, diğeri de MİLLETİ İBRAHİYM'ciler. Bu TEVRAT ile KUR'AN savaşıdır da denebilir. Süfyanistler ile Mehdistlerin de savaşıdır. Ama işin içinde İNCİL YOK. Çünkü Hristiyanlar ile gelecek olan MESİH İsa uğraşacak. Müslümanlar ile de Hanifler tutuşacak. Yani daha önce söylediğim gibi, Cihad Müslümanın müslümana Cihadı biçiminde olacaktır. Müslümanlar BİRLİK olunca, Mehdianizm kurulunca görevi Mesih devralacaktır. Yani Mehdi' de elekli olacaktır.

666. sırada asal sayı var. Lynx'de deniyor. Deccal’in sayısı. Armageddon savaşları geçmişte olmadı sadece... Gelecekte de olacaktır. Yahudilerin Messiah'ı (Mesih) Deccal ve Müslüman ve Hristiyanların Messiah'ı İsa Mesih .Bütün hristiyanların (Müminlerinin) tamamı müslüman olacaktır.

Hz. İsa gelecektir. Geri dönecektir. O da diyecektir ki: İşte ben geldim. Ben son elçi Hz. Muhamme'e ve onun indirdiği  Kur'an'a tabiyim. Artık eski ahit safsatası bitmiştir. Şimdi en yeni Ahit (The Newest Tastment) Kur'an var. ben müslümanım "La ilahe illallah, Muhammeden Resulullah"

Atatürk gibi. Yani bir sürü kargaşa içinden, Çanakkale'de başarmış bir Albay ortaya çıkacak. Artık bu Mehdi'nin önlenemez yükselişidir. Atatürk bir Albay idi. Sayısız kurmay ve paşa vardı ama sadece o başardı. Karabekir paşa ve Fevzi paşa vb. istemediler liderlik vb. istemediler. İstemeyince ne yapacaksın ki? Otomatikman Atatürk bu işte zirve oldu.

Zamanda üç değişiklik oldu.

Albay M.Kemal yenilecekti. Bir İngiliz alayı Çanakkale’yi geçecek olan önemli bir güçtü. Tıpkı Hızır'ın deldiği gemi gibi. O gemi, delinmeseydi, zalim hühükümdar savaşı o gemi FARKIYLA kazanacaktı. Bir İngiliz Alayı da Atatürk'ü yenecekti. Ama zaman polisi bir 1N ile gelip o İngiliz Alayını bir tür Bermuda EMagnetik alanı ile gelecege taşıdılar. Böylece Hızır'ın o gemiyi batırması gibi bir İngiliz Alayı da yok oldu.

O kimseler öldürülmedi. Sadece zamanda ileri fılatıldılar. Zaten şeytan üçgeni fırtınalarında kayboylan tüm yolcuların gittiği yer de üç asır sonrası. Çok komik ama, orada karşılanıyorlar ve durum kendilerine açıklanıyor. Her nedense elektromagnetik ışımalar hep 300+9 yıl oluyor. Yani 2001 yılında ışınlanan biri 2310 yılında var oluyor.

Şimdi Kehf'i hatırlayın, paraları 309 yıl sonra antika olmuştu. Ama kendilerine mağarada uyumaları 8 saat gibi gelmişti.  8 saat= 300*9 yıl ederse, 24 saat kaç yıl eder. 927 yıl. Diyelim ki yuvarlar hesap BİN yıl olsun. Bir günün bin yıl olduğu bir ayet hem Kur'an'da, Hem İncil'de hem Tevrat'ta var. Üç kitap birden bunu yazıyor. Üstelik Kur'an'da bir günün 50 bin yıl olduğu ayeti de cabası. Demek ki, şimdi kaybolan biri 8 saat sonra cebindeki günümüz parasıyla, hatta gazetesiyle 8 saat=300+9 yıl sonraya gidecektir.

1914'te kayboyan İngiliz alayı şimdi 2223 yılında. Ceplerinde sterlin, penny yanlarında o günün gazetesi vardı belki de. Ama gittikleri yılda, o paralar antika gazete ise, 309 yıl öncesine aitti. Böylece Atatürk'ü kınayanlara, ona Deccal diyenlere aldırmayın. Allah seçti ayet var: Hatırlarsanız "We Li külli KKawmin Had" diye yazmıştım. İşte bu Ayet bile ATATÜRK kokuyor. Eğer o olmasaydı, el kadar bir yerde ve Taliban rejimi ile  yönetilecektik.

Benim bir sözüm vardır: EN BÜYÜK LAİK ALLAH'TIR diye... Yani Allah kulu ile arasına ÜÇÜNCÜ şahıs istemiyor Allah o kuluna şahdamarından da yakın olarak direkt ve dolasız tecelli ediyor. Ama biz tersini söylüyoruz, "Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır" diye

Üçüncü şahısları Allah ile aramıza sokuyor ve onlardan şefaat diliyoruz. Haniflik DİREKT ALLAH'tan istemektir. Allah ağır işitmez özürlü değildir, kulaklık kullanmaz. Bu konuda Kur'an'da Şuara suresi sonunda,

221- Şeytanların kime ineceğini size haber vereyim mi?

222- Onlar, günaha, iftiraya düşkün olan herkesin üzerine inerler.

221- Şeytanların kime ineceğini size haber vereyim mi?

222- Onlar, günaha, iftiraya düşkün olan herkesin üzerine inerler.

223- Onlar, (şeytanlara) kulak verirler ve onların çoğu yalancıdır.

224- Şairler(e gelince), onlara da sapıklar uyar.

Burada iki tanım var. İlki şeyhler, ikincisi de evliyalık iddiasında bulunan çoğu sapık tasavvuf ileri  gelenleri. Ama ayet, dikkat edin gerçek tasavvufçuları koruyacaktır. Ayetleri sonuna kadar yazalım, bu intikam ortaya çıkacaktır.

225, 226- Onların her vadide şaşkın şaşkın dolaştıklarını ve gerçekte yapmadıkları şeyleri söylediklerini görmedin mi?

227- Ancak iman edip iyi işler yapanlar, Allah'ı çok çok ananlar ve haksızlığa uğratıldıklarında kendilerini savunanlar başkadır. Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akıbete) döndürüleceklerini yakında  bileceklerdir.

Oradaki kelime İNTİKAM'dır. Bir başka mealden yazarsanız 227'de intikam alacakları yazılıdır. Haksızlığa uğrayan TASAVVUFÇULAR, Muhyiddin'i Arabi, İbni Haldun, Hoca Ahmet Yesevi Öğrencileri ve onların öğrencileri olan Hacı Bektaş Veli, Yunus Emre, Hacı  Bayram Veli, Mevlana vb. Bakın bizim insanlarımıza neler yaptılar?

1