3-
Kur'an siyonistlerin katledileceğini söylüyor. 300 yıl daha yaşayabileceğini söylüyor Kur'an...
1. Tüm Museviler, Adem'den son Yahudi peygambere kadar. (Kolay anlaşılsın diye mesela Musa diyelim) bu zincire inanır ve sonra gelen peygamberleri kabul etmez.
2. Ama üzerine bir kitap daha gelir: Yine Adem’den başlayarak bildiğimiz tüm peygamberleri (İshak, Eyyub, Yakub, İbrahim, vb.) kabul eder ve İsa son peygamberdir der. Ama kendinden sonra geleni kabul etmemecesine...
3. Oysa son olarak Hz. Muhammed gelir. O da Adem'den başlayarak tüm elçileri kabul eder. Musa'yı da İsa'yı da... Fakat Musa’ya inanan ne İsa'yı ne Muhammed’i kabul eder! İsa’ya inanan da Musayı kabul eder, Muhammed’i etmez.
Kur'an üzerine bir kitap daha gelmedi, bir din ve bir peygamber daha gelmedi. Açık senet veriyor Allah: "Kıyamete kadar da gelmeyecektir" diye. İşte bu mantığı işliyor Kur'an ve diyor ki, "Görmüyor musunuz, (anlattıklarımı)....ey ehli kitab halen benim aynı Allah olduğumu kabul etmiyor musunuz?". Çelişki İslamda değil. Çelişki şu:
1. Musa sondur, arkası
yoktur
2. İyi ama İsa geldi üzerine, yeni kitap geldi.
3. İyi ama aynı şeyleri yazan KUR'AN ve Muhammed geldi...
İşte bu mantığa iyi bakmalıyız. İslamiyet (Arapların dini olan İslamiyet değil) en son ve en iyi dindir. İSLAM, Musa'nın da diniydi, atamız İbrahim'in de diniydi, İsa'nın da diniydi. "De ki, "Ey ehli kitab, sizin ve bizim Allah'ımız AYNI VE TEK OLAN RABB'dır”. Rab kelimesi bile aynen...
Tarık bin Zeyyad gemileri neden yaktı biliyor musunuz? Süfyani saltanat halifeleri "Geri dön" emri vermişti Tarık Bin Zeyyad'a. Fakat o MAĞRİBİYDİ. Arap değil Berberi olduğundan sözünü dinlemedi ve gemileri yaktı. Çünkü Arap komutanlar geri dönmek üzereydiler. Elleri mecbur İspanya'yı fethettiler. Aynı durumu biz Kurtuluş savaşında yaşadık. Osmanlı ordusu teslim oldu ve İngilizler İstanbul'u ellerine geçirdiler
Haşmetlü, devletlu padışahımız bu kararı dinlemeyen ve GEMİLERİ YAKAN durumundaki Mustafa Kemal Atatürk'e geri dön emri vermişti... Bir başka padişah ise Plevne'den çekilmesi için Gazi Osman Paşaya emir vermişti. O da gemileri yaktı ve hünkar padişahını dinlemedi...
Biz Hanifler de böyleyiz... Hadis Müslümanları ile GEMİLERİ YAKTIK, köprüleri attık. Eğer Tarık Bin Zeyyad ARAP olsaydı geri çekilirdi ve hatta İspanyollar (Vizigot-Vandallar) bizi Arabistan'a kovalarlardı. İlk haçlı seferinde Araplar çöllere kaçtılar. Karşılarında tamamı Türklerden oluşmuş bir Selahaddin Eyyubi ordusu buldu. Tokadı yedi ve geri gitti Haçlı orduları. Tarık bin Zeyyad Arap (Sami) olmadığı için bir FATİH oldu. O Sami değil HAMİ ırkındandı.
Allah'ımız kulları içinde EN AZ SAMİLERİ seviyorsa benim ne suçum var? O Kur'an'ı ben yazmadım, Rabb’im yazdı ve Arapları aşağılıyor... SAMİ ırkını (İbranileri) da lanetliyor sevmiyor kulları olduğu halde... Kur'an'ı ben yazmadım, Allah yazdı ve ben kuşkusuz ben sadece Allah'ın yazdıklarının yorumcusuyum. ZENCİ olmak gibi ten renginizi seçemezsiniz. Ben de zenci olabilirdim. Afganı Afgan ve mesela İsveçliyi İsveçli yapan genetik faktörlerdir. Ben üç şey söylemek istiyorum:
Habil ve Kabil iki ALT GEN'dir. Bozuk TÜR katil Kabil'den türemiştir. İkinci olarak, genetik derken aslında iki sarmal değil; DÖRT sarmaldır. İkisi biyolojik olan bir çift sarmal, diğeri de psikolojik kalıtıma yönelik GÖLGE ikinci çift sarmaldır. Yani bizim DÖRT sarmalımız var: İkisi bedenimizde (Cesed), ikisi de aynası olarak EKSİ BEDENİMİZDE (bilincimizde) bulunmaktadır.
İslam tarihini, taptığımız ARAPLAR'ın en büyük üç ilahı olan Ebu Süfyan, Muaviye ve Yezid yazdı. O tarih halifeliği (demokrasiyi) değil, saltanatı, babadan oğula geçen oligarşiyi çok sever.
Sadece ben ALLAH'IN AHLAKIYLA AHLAKLANMAYA ve ALLAH'ÇA DÜŞÜNMEYE ÇALIŞIYORUM. Allah Yahudileri dünyalara üstün kılmıştır. HİÇ İSTEMEDEN bu ayeti savundum, çünkü ALLAH BUYURDU. Allah'a tam teslimim her HANİF gibi. Arapları aşağılayan ve Yahudileri lanetleyen Allah'tır, Hans von Aiberg değil! Hans sadece KUR'AN denen Allah kelamının BİREBİR SADIĞIDIR. Eğer Kur'an dışına çıkarsam beni uyarmaları için tüm Haniflere RUHSAT VERİLMİŞTİR.
Araplar MÜSLÜMAN değildir. MUSLİM=Müslüman demektir. Araplar ESLEMNA=TESLİM ALINANLAR'dır. Kur’an’da Arapların en şiddetli kâfir ve münafıklar olduğu, imanın kalplerine HİÇBİR ZAMAN İNMEYECEĞİ sadece "ELLERİ YUKARIDA eli mahkum TESLİM oldukları yazılı... O Ayetleri BEN YAZMADIM... Bedevi=Badiye'dir. Arab=Araptır.
Allah Ebu Süfyan’ı ABESE suresinde REZİL ediyor. Mekke Emiri Ebu Süfyan, Hucurat 14'de "Eslemna, eslemkna=Teslim oldum, canımı, malımı, saltanatımı bağışlayın" diyor. Allah canını ve malını bağışlatıyor. Saltanatı ise vermiyor Ebu Süfyan'a... Ama o alışmış ya, önce kendisi, sonra oğlu, sonra torunu bu saltanatı da ALLAH'ın HİLAFINA entrikayla zorla alıyor. Ve bizleri ARABİST yapıyor bu saltanat... İşte YAZILMAMIŞ TARİH budur.
Dört mezhebin ikisi Muaviye'ninki, ikisi de mezheb olmayan mezheb diye kendilerini arada kaynatmak isteyen Yezidilerin yutturmacası. Hanife ve Malik MEZHEB KURMADILAR. Hatta ölümden sonra adlarına mezheb kurulduğunu bilselerdi HİÇ BİR KİTAP YAYINLAMAZLARDI. Kısacası dostlar, bu dört mezheb olayına DÖRT KIRMIZI KART gösteriyorum. Yerine HANİF İSLAMI (en güzel din) öneriyorum.
Rûm:
30: O halde sen yüzünü bir HANİF olarak dine, Allah'ın insanları üzerine yarattığı fıtrata çevir. Allah'ın yaratışında değiştirme olmaz. Doğru ve eskimez din işte budur. Fakat insanların çoğu bilmiyor.
31: O'na yönelmiş kişiler olarak O'ndan korkun. Namazı kılın ve sakın şirke sapanlardan olmayın.
32: Onlardan ki, dinlerini parçalayıp fırkalar haline geldiler. Her fırka kendi elindekiyle sevinip övünür.
“Tarihin Değiştirilmesi”
Bize (Omnijective görüşe) göre "Bilimin reddetmediği, tam tersine haber verdiği her şey doğada vardır ve günün birinde mutlaka bulunacaktır" düsturuyla hareket ederiz . Biz de zaten tek tek hastalığı düzeltmek yerine, YENİDEN kurmaktan yanayız. Hiçbir hastalığı olmayan ve HERKESİN düzeni. Komünist'in istediği bu Ütopik Cennet de bu olacak, Kapitalistin istediği de... Yani komünizm ve kapitalizm ilk kez bu düzen içinde ve ÜTOPİK olmaksızın gerçel ve gerçek olarak aynı zevki paylaşacaklar.
Marx bu düzeni bizlere ZAMANDA GERİ GİDEREK “KOMÜNİZM” diye yutturdu. Oysa Mighty'nin WEMB düzenin ta kendisiydi... Köşeli yazılan W E M B harflerinden oluşan WEMB yi birleştirerek GAMALI HAÇ YAPAN alçak da Hitler'in babasıdır. Wemb arması şimdi Gamalı Haç gibi duruyor. Yani biri çıkıp bu armaya "Naziler" diyebilir. Karşı bağ kurnaz, bizim soylu ve yükselen değerlerimizi alıyor ve kullanıyor. Adalet-Kardeşlik-Özgürlük vs., masonların değil; BİZİM sözcüklerimizdir, kutsaldır hem de... Kardeşlik de... Ama gel gör ki, bu Masonik slogan olmuş. Kardeşlik (Uhuvvet)=Mason biraderliği, Big Brother Fraire vb. haline getirilmiş. Adler yerine vahşi Hitler getirilmiş. Parapsikoloji yerine Freudism psikolojisi ihdas edilmiş. Yani o kutsal terimleri ve sloganları kullanmaya korkar olduk...
ZULKARNEYN-Tarihin Değiştirilmesi”
Annemden yakındır bana Resulullah ve bizim paylaştığımız bir çok şey var. Benim de babam, ben doğmadan dört ay önce ölmüş. Annem doğurunca beni, toz olmuş gitmiş. Ben 18 yaşıma kadar ANNEM olduğunu bile bilmiyordum. Resulullah ile benzer yanımız çok!... Öksüzlük-yetimlik başta olmak üzere... Hira dağındaki, Hira mağarasının da anlamını bilirim. Hira-Kim'i bilirim... Hirakim ve Kehf'i... Rakim ve Kehf'i... O mağaraları bilirim ben! O mağaralar Cenin'e RAHİMDİR. Orada insanlar uyurlar. 9 ay da olabilir 309 yıl da olabilir! RAKİM >>> RAHİM'dir aynı zamanda, KEHF >>> HİRA'dır. Eğer Resulullah'ı Cebrail oraya geldiğinde görseydiniz, dehşetten korkarak geri kaçardınız (Ayeti anımsayınız).
Hira ile Şira arasındaki mesafe ise “OKU (rabbin emriyle ki o seni bir alaktan yarattı) OKU (rabbin kerem sahibidir)”. BİRİNCİ OKU >>> HİRA, İKİNCİ OKU >>> Şİ'RA idi... Hirakim >>> Walhalla, Şi'rakim >>> Allahlaw ve tabii anahtar da KEHF ve RAKİM kelimelerinde geçiyor. "Sen Ashabı kehf ve Rakim'i ayetlerimizden ŞAŞILACAK BİR ŞEY Mİ SANDIN?" diyor ayet! Halbuki şaşılacak bir şey DEĞİL Mİ? Ama bunun çok sayıda olacağını söylüyor ayet, ve şaşmamamız gerektiğini hatırlatıyor.
Mağarada 3 kişiydiler, 5 kişiydiler 7 kişiydiler... Mağarada... Sadece onlar mı? ADLER NEREDE ŞİMDİ? Adler bir gün Mighty olduğunu anladı/anlayaCAKtı. Ona geçmişte değil, gelecekte GÖREV verilmişti. Çünkü bir şey paranormal yoldan gelirse TAKAS edilerek gizli değişkeni gönderilir. En yaşlıları Karl Marx olmak üzere bir MIB grubu geldi. Karşılığında NORMAL olarak kendi çağına ait olan 5 kişi de KEHF'e girdi. Adler bunların başlıcasıydı. Alias Adler'in yerine Alois Hiedler (in oğlu) geçirildi.
Tarih bilim kurgu filmlerindeki gibi değişti. İngiltere Adler'e yenilmişti. ABD nükleer tehdit altındaydı. Nevada çölünde iki kasaba yok edilmişti (halkı boşaltılarak). Adler'in balistik mermileri Washington DC’yi bir DUHAN (mantar biçiminde duman) ile vuracak güçteydi. Adler'in ABD'ye verdiği deklarasyon şuydu:
1. ABD+Britanya Adaları+İrlanda+Yeni Zelanda+ Kanada+Avustralya+Güney Afrika Birliği TEK BİR DEVLET HALİNDE BİRLEŞECEKLER. Bu konfederasyon, diğerlerine (Slav birliği, Arap birliği, Bantu birliği vb.) de örnek olacaktı.
2. ABD Siyonizmi terk edecekti. Yahudiler hakkaniyetle ve servetleriyle birlikte Baja California yarımadasının tamamına iskan olacaklardı. Yani Arzu Mev'ud şimdi Meksika’da kalan o süngü gibi yarımadada, Pasifik’e bakan yarımadada kurulacaktı. Yahudiler de bu Dünya’nın insanı olarak ve EŞİTLİK İLKESİ GEREĞİ, bağrımıza basılacaktı. Yani Yahudi kendi dışındaki milletlere düşmandı ama bu durum ortadan kalkıyor ve artık birlikte dost kalıyorlar! Adler, Yahudi'ye bile eşitlik, barış ve Arzı Mev'ud getiriyordu.
Bu tarih BÖYLE YAZILMIŞTI. Ama Walhalla'dan MIB Ziontion Kampüsü kaçtı ve geldi. Tarih değişti. Gizli değişkenler uyarınca gelen 5 yerine 5 kişi "KEHF MAĞARASINDA" sekiz saatlik bir beklemeye alındılar. Onlar gözlerini açtığında 300 yıl geçmiş oluyordu. Ve Adler >>> Mighty oluveriyordu.
Messiah (Mesih İsa) da aynı biçimde YENİDEN Dünya’ya gelecek-sonra gerçek anlamda ölecekti! O da bir KEHF/mağarada 2000 yıl kaldı. Yani İKİ GÜN (Allah'ın bir günü bizim bin yılımızdır). İsa da, Mighty de iki özel anne rahminden kopup geldiler. Meryem (Mariah, Myriam) ve Adalaid (Danseden Kraliçe), Mesih ve Mehdi'nin anneleri!
Tarihi Değiştirmek”
1. Geçmiş ve gelecek yoktur. Şu an vardır. Bu görüşe göre AN yaşanır. Geçmişteki ölmüştür, gelecekteki doğmamıştır. Gerçek olan BENİM! Bu birinci görüş, eski Yunan’dan beri var. Ta ki Kuantum fiziği 1900 yılında ortaya atılınca bu görüş terk edildi.
2. Görüş: Kesinsizlik ilkesine göre, “Yolları Çatallanan Bahçe” gereği, türlü gelecekler ve türlü geçmişler vardır.
Belirsizlik matriksleri. Bu görüş maalesef IŞIK HIZINA kadardır. Işık hızı aşılınca belirsizlik değiştirgeçleri kalkar. Mesela r=2,7 olan elektron yarıçapı yani olasılık küresi/aralığı ışık hızında r=0 çapında olduğundan elektron ışık hızında intrinsic yani sonsuz özenerjili impuls/moment gösterir. DETERMİNE olur ve SONRUŞMAZ ENERJİ kazanır (Kur'an'daki adıyla NUR sonsuz özenerjidir, Nar ise enerjidir). Şimdi bu bizi üçüncü görüşe götürecek:
3. DETERMİNİST olarak zaman yolculuğu: Artık sonsuz ihtimal olasılık kalktığı için olasılık sayısı İKİYE indirgenir. Yani Schrödinger'in kedisi paradoksu kalkar. 0-100 arasındaki olasılıklardan 101 tane vardır. % = HİÇ OLASI DEĞİL KESİNKES OLANAKSIZ DEMEKTİR, % 0 OLASILIK SIFIR DEMEKTİR, % 100 ise OLASILIK TASTAMAM demektir. Yani olur mu olmaz mı diye bir ihtimal yok. İkili sistem devreye giriyor ve binary olarak 1 ve 0 diye yazılıyor. % 0 >>> O, % 100 >>> 1. Bu iki İSTİSNAYI DIŞARIDA TUTARIZ. Kalanlar içinde de bir istisna çıkar. Mesela % 49 ve % 51 indeterminedir. BİRİ olur öteki olmaz! Fakat öyle bir istisna var ki, TIPATIP AYNI >>> % 50 ve % 50. Bunun anlamı şu. YENİŞEMİYORLAR! HER İKİSİ BİRDEN OLUŞMAK ZORUNDA KALIYOR. A ve B ihtimali her ikisi birden AYNI ANDA AYNI EVRENDE OLUŞMAK ZORUNDA! İkisi de % 50 çünkü. .. Biz buradaki % 50'yi gördüğümüzde "İşte bu gerçek" diyoruz, çünkü ikinciyi görmemişiz. Ama öteki gözlemci ikinciyi de görüyor ve Yazı ile Tura aynı anda burada oluşuyorlar.
Örneğin: İki parçacığı çarpıştırdık antisi ile bu birbirini yok etti. İki tane gamma ışını çıktı (Fotona dönüştüler), iki zıt yönde gidiyorlar ışık hızıyla gidiyorlar. Siz bunlardan birini (Aynalı sisteme hapsettiğiniz birini) 45 açı derecesi ile polarize ettiğinizde ve bunu gözlemleyip tutanağa geçtiğinizde, yanınızdaki arkadaşınız hayretle şunu görüyor: Polarizlenmemiş öteki ışık (% 50 B ihtimali) aynı sapmayı yapıyor. Buradaki ne yapıyorsa, o da aynı şeyi yapıyor! Buyrun bakalım şimdi?
Mekanizmayı açıklayayım: İki ışık birbirinden diyelim ki 300 bin km. yani bir ışık saniyesi uzaklaştılar. Araya 600 bin km girmiş oluyor. Tam o anda A fotonunu polarizliyorsunuz, 600 bin km ötede normal giden foton BİRDEN (suddenly, plötzlich) aynı sapmayı yapıyor. 600 bin km öteden bunu nasıl haber aldı? Gelelim açıklamasına: İkisi de quantum bilgileriyle yola çıkmışlardı. Birinin quantum bilgisi değiştiğinde, ötekisi araya iki saniye girdiğinden aynı anda bu işi yapmamalıdır, GEÇ HABERİ olmalıdır ya da yoluna devam etmelidir. Ama öyle değil. Şöyle: Her ikisi, bir başlangıç noktasından iki zıt yöne açılmışlardı. Değişenin kuantum bilgisi ZAMANDA GERİYE giderek, başlangıç noktasına ve oradan da diğer fotona ulaştı. Bilgiyi aldı ve AYNI HAREKETİ yaptı. YANİ ZAMANDA GERİ GİDEREK bilginin değiştiği noktaya ulaştı. ZAMANDA geri gitmek ise "Yola çıkmadan geri dönmek, yola çıkmadan amacına ulaşmak" demek. Evrende her foton izotroptur. Yani birbirinin bilgisinden haberdardır. Evren biliyorsunuz homojendir. Bu homojenlik/türdeşlik ise evrenin polarizlenen bölümünün diğerlerini ANINDA haberdar etmesidir.
Homojenlik teoremini ZİG ZAG öğretisi olarak ve benim başkanlığımda terk ettik. Ona HOLOGRAM teoremi dedik. Evrendeki bir birim (Foton, parçacık vb.) bir hologramın TAMAMINI, yani evrenin bütününü taşımaktadır. Hologram odur ki, resimden farkı üç boyutlu olmasıdır. Resmi paramparça ederseniz, en küçük biriminden bir bütün elde edemezsiniz. Fakat, üçboyutlu (Laser reflektörüyle aydınlatılmış) hologramı bir tek fotonundan resmin tersine TÜM FOTOĞRAFI (Evreni) yaratırsınız. Hologram teoremi de "Zaman içinde ışıktan hızlı olarak her bir birimin çıkış noktasına ulaşılması" anlamındadır. Bu yüzden evren aslında HOLOGRAFİK evrendir. Tasavvufçuların, özellikle Yesevi'nin dediği gibi HAYAL/Holo'dur evren, biz bir rüya görüyoruz.
Hologram teoremi şunlar üzerine kuruludur: A ve B ihtimalleri % 50 olduğundan her ikisi de oluşur ve bu da HOLOGRAM'ı oluşturur. Bunlara ANTİNOM'lar denir. Basit Laser teoreminden öte hologramlar vardır evrende: Hollygram gibi. Madde için Hologram teoremi geçerlidir ama sanal madde için Hollygram teoremi geçerlidir. Bunu da antinom denen bir tür binom'un anomalisiyle açıklarız. Kavramlar içinde kaybolmamanız için hemen kısa keseyim:
İmajiner sayılardaki anomali (abnormal dediğimiz) şöyledir: A ve B eşitliğini nominal olarak yazalım: %+50'dir ama bunu sanal/kompleks sayılarla yazdığımızda şunu görürüz: %-50. Hoppala! Yani % 0'dan da küçük bir sayı! Ne olacak şimdi? V-1 gibi bir sayının olasılığı da (-) olmak zorunda...
Şimdi gelelim bildik fakat unutulmuş bir başka konuya: A ve B olayları birer "Gizli değişkendir", birbirlerini bir tünel boyunca öderler. Bu tünelin adı kuantum köpüğüdür (Worm Hole, Wurmloch). A ve B arasında OSMOS denen bir hemzemingeçit vardır. Buna ödeme-dengeleme geçidi denir. İşte iki foton arasındaki zamanda geriye gitmeyi bu mekanizma yapıyor. Evrenin iki en uzak ucuna bile gitseler bu iki foton aslında bir tünelin iki ucudur. Ne var ki bu tünelin uzunluğu hem evren çapı kadardır (Tüneli açınca öyle görünür), hem de tüneli kapayınca BİTİŞİK olduğu görülür. Aradaki mesafe değil iki ışık saniyesi, iki trilyar ışık yılı bile olsa, QUANTUM TÜNELİ sıfır kalınlığında olduğundan, İKİ FOTON, yani hologram çifti birbiriyle EŞ DAVRANIŞA geçerler. Böylece, ışık hızı aşılmadan, fakat aradaki mesafe ne olursa olsun iki foton aynı davranışa girerl er, yani ışık hızını ihlal etmeden ZAMANDA GERİYE GİDERLER!
Şimdi özetliyorum. Kuantum öncesi klasik görüşe göre "Dün ölü, yarın doğmamıştır”. Yani doğmamışın gidip de geçmişteki annesini öldürmesi mümkün değildir. Annesi zaten ölüdür, kendisi de doğmamıştır. Bu elbette makrofizik için geri bir düşünceydi. Bohr grubu da Kuantum-Heisenberg ilkesine göre türlü gelecekler ve geçmişlerden söz ettiler. Feynman, daha da ileri gitti. Geçmiş de BU ANDAN GERİYE gidip “Yolları Çatallanan Bahçe” (Kur'an'da BAĞ/Kampüs) durumunda dal-budak veriyordu. Ben Danimarka'da doğdum ama bu benim ŞU ANKİ KONUMUMDAN kaynaklanan bir hatıra. Aslında geçmiş de açıldı ve çatallandı ve Hans Danimarka'da değil mesela Patagonya'da doğdu. Tüm ülkelerde ve kentlerde doğdu Hans!
Bohr-Feynman (Geçmişlerin toplanması) görüşü mümkün değildir. Mümkün olurdu ama, kesinsizlik ilkesi ışık hızını aşınca ya da aşmadan zamanda geriye gidince AYNI KALSAYDI olurdu bu ihtimal. Ne var ki, ışık hızı aşıldığında takyonlar veya zamanda geri gidildiğinde kesinsizlik/indeterminizm BİTER yerine %-50 gibi bir çift anomali gelir. Negatif ihtimal yani... Feynmann ve Bohr'a göre siz gidip annenizi geçmişte öldürebilirsiniz. Fakat anneniz için daima ayrı bir geçmiş ve sizin için de ayrı bir gelecek vardır. Mesela, bir çatallanan gelecekte, siz ölüsünüzdür, diğerinde sağ. Siz ölü olduğunuzdan annenizi gidip öldüremiyorsunuz. Anneniz sağ (A annesi) fakat bu tarafta siz sağsınız, geçmişe giderek annenizi öldürüyorsunuz. Anneniz diyelim ki 7 yaşında iken öldürdünüz, o zaman siz DOĞURULMAMIŞ olacaktın ız, yani var olmayacaktınız. O zaman var olmayan nasıl gider de var olan annesini öldürür?