Selam Selam
Sonsuzluk Kulesi II. Cilt'ten, “Elif Noktaları” ile “Tesadüfen 
Yaratılmadık” bölümlerinin devamı >>
MUTLAK MİSAL ALEMİ
Üst katın özelliği, ihtimale, hayale, düşe, düşünceye yer 
vermeyişidir. Oradaki her varlık, “tümden ve gerçek” olarak 
yaratılışındaki ilk biçimiyle, sabit-statik ve stabil kalır, hiç 
iptal olup bozulmaz. Biz, bu kararlı ve değişmez kesinkes biçimi 
bozamayız, çünkü onu bozacak tasavvuru bulamayız. Dolayısıyla onlar, 
bizim biçimlendirmemizden münezzehtir.
Bilim, matematik sayesinde görmediği alanlara denklemlerle uzanır. 
Eğer sonsuz ötesi, Cantor matematiği devreye girmeseydi, “Tanrı 
Süper Uzay içinde kıstırılmış” ve –haşa- böylece “mekan” da isnat 
edilerek, sadece zamandan münezzeh diyecektik. Çünkü sonsuz tane 
ihtimal içinde, en yüksek ihtimale sahip olarak biçimlenebilecek, 
Süper Uzayın yaratabileceği bir basit Tanrı (yaratık) olarak 
kalacaktı.
Sonsuz ötesi matematiğin bulduğu Elif noktasına bağlı (Sonsuz+1)
lerden kurulu “Mutlak Misal Alemi”, maddecinin kıstırdığı ve Süper 
Uzay tarafından yaratıldığını ileri süreceği bir Tanrı oluşumuna 
bilim olarak izin vermez!
Çünkü, sonsuzdan da büyük Elif noktalarından Elif (sonsuz ötesi kez 
sonsuz ötesi) kadarıyla , Hyper Uzay oluşur. Hyper Uzayın yapısı 
Elif noktalarıdır.
Bu Elif noktalarından yalnızca birini aldığınızda, ondan “sonsuz” 
sayıda Süper Uzay oluşturursunuz. Bu Süper Uzaydaki bir aknoktadan 
da sonsuz tane kainat oluşturursunuz.
Olayı aşağıdan yukarıya doğru incelersek, sonsuz tane paralel 
evrenden oluşan bir bütün kainat, Süper Uzaydaki bir aknoktacıktır. 
Çünkü evrenler bu aknoktadan yaratılmıştır.
Dinimizde “Mutlak Misal Alemi” diye bildirilen ve bu kararsız Süper 
Uzay üstündeki “kararlı enerji uzayı”na (sonsuz ötesi matematik 
diliyle) “Hyper Uzay” adını sorumsuzca vermemiştim.
Hyper Uzayda Allah’ın bütün yarattıklarının, her zerre, her kürre, 
her melek (ki sayıları sonsuz kez sonsuzlarla ölçülür), her varlık, 
öz ve akla gelebilecek “var” namına her şeyin “MUTLAK BİÇİMİ” çok 
boyutlu olarak vardır. Hz. Cebrail 600 kanatlıdır ve biz bunu 
eksiltip çoğaltamayız. O, “Sultan gücün harcıdır. Eğer o melek, 
Süper Uzaylı olsaydı kanadını rüyamızla yaralardık. 
Süper Uzayın dinamik belirsiz geometrisine karşılık, Hyper Uzayda 
her şey kalıcı ve biçimli olması nedeniyle, Süper Uzayda görmeye 
fırsat bulamadığımız her an olan-biten her şeyin orada hepsi sabit 
bir biçimde vardır. Yani Süper Uzay, Hyper Uzayın bir yansısıdır. 
Eğer Hyper Uzay olmazsa Süper Uzay da biçimlenemezdi.
Hyper Uzay, kendi dışında ne varsa, her şeyi kuşatmıştır. Bütün 
evrenler onun içindedir. Tardyon, takyon, lukson, 7 gök, 7 yer, 
trilyonlarca paralel kainat, bilinmedik alemler, Süper Uzay ve bütün 
mekanların “SONSUZU”, bu Hyper Uzay tarafından kuşatılmıştır.
Sonsuz tane aknoktadan oluşan Süper Uzaydan da “sonsuz tanesi” ancak 
bir “Elif noktası” tutmaktadır.
Bir başka deyişle, “düşlere bağlı sonsuz tane Misal Aleminin yanında 
bir noktacıktır.”
Sonsuzluk Kulemizin tabanı arz, bir üst katı Süper Uzay, ikinci katı 
Elif noktalarının bulunduğu Hyper Uzay olduğuna göre, daha ikinci 
katta aklımız durmaktadır.
Elbette bu akıllara durgunluk veren şokun en büyüğünü tek başına 
karşılamak zorunda bırakılmıştım. Sonsuzluk Kulesine tırmanmam, 
sonsuza kafa tutmam isteniyordu, ama nasıl tırmanacağımı ben dahil 
hiç kimse bilmiyordu. Her zamanki gibi “imkansızın ötesine geçerek 
mümkün olanı görmek için” yeniden kollarımı sıvadım ve Allah’ın 
izniyle Arş alemleri olan Ervah (Ruhlar) alemi, Gayb (Gizli 
alemler), Emir (Determinist alem) ve Mana (Anlamlar) aleminde 
uzanabildim. Bu arada “Süper madde alemi olan” Arş, Levh, Kalem, 
Kürsi, Sur Borusu (Berzah) alemlerinin de bilimsel açıklamasına 
ulaşabildim. Bütün bunlar, sadece ve sadece BİLİM ile girilebilecek 
özel katmanlardı.
Bu çözümlere ulaşmam için bana cifir anahtarı olan ve aynı zamanda 
bu iki cildin ismini veren “Sonsuzluk Kulesi”, Mü’min-64. ayette yer 
alıyordu.
“YERİ (Sonsuz bir kulenin) İLK KATI, GÖKLERİ DE DİĞER KATLARI GİBİ 
İNŞAA EDEN ALLAH’TIR.”
(Hans Aiberg)