Selamen Selamen
Neden “Hanif İbrahim Milleti”nde ısrarcıyız bu kadar? 
Öncelikle herkesçe anlaşılmalı ki; bizler, “elçiler arasında
ayrım 
yapmayın” gereğince birini diğerinden üstün tutamayız;
“müşriklerden 
olmayın” uyarınca İsevi, Musevi, Muhammedi vb eğilimlerden
/ 
inanışlardan uzak durup “dini yalnız O’na” özgüleriz.
Ve yine herkesçe bilinmeli ki; Nuh’un gemisiyle taşınan 83
kişiden 
vakti gelince Lut ve put tüccarı Azer’in oğlu İbrahim çıktı.
O 
İbrahim de gitti babasına diklendi, putları kırdı, kavmine
kafa 
tuttu, onüç yaşında Rahman’ı aradı, hatta Cebrail’i
reddetti, Rahim 
olan Rabbinden peygamberlik bile istemedi ve nihayetinde Allah
onu 
dost edindi,  kuluna Halilullah / Halilurrahman dedi. 
Lut’un soyu kurutuldu, ama İbrahim’in soyu devam etti. 
Lakin... Eşi Sara’dan olma İsrailoğulları kendilerine gelen
elçileri 
öldürdüler, hep azgınlık ettiler ve de lanetlendiler. Diğer
eşi 
Hacer’den olma İsmailoğullarından Araplar ise, kendi
dillerinde 
indirilen Kur’an’ın hükümlerini anlamamaya / bilmemeye en
layık 
millet oldukları için, kafirlikte ve münafıklıkta en
şiddetli millet 
oldukları için, aşağılandılar.
Oysa ALLAH, soyunu değil de İbrahim’e inanacak olanları
kutsadı ve 
onları “İbrahim Milleti” diye adlandırdı.
Allah uğrunda O'na yaraşır bir gayretle didinin. O sizi seçmiş
ve 
dinde size hiçbir güçlük çıkarmamıştır. Babanız/Atanız
İbrahim'in 
milletini esas alın. Allah sizi, önceden de şu Kitap'ta da 
Müslümanlar / Allah'a teslim olanlar diye adlandırdı ki,
rasul sizin 
üzerinize bir şahid olsun, siz de insanlar üzerine şahidler 
olasınız. O halde namazı kılın, zekâtı verin ve Allah'a
sarılın. 
O'dur sizin Mevlâ'nız. Ne güzel Mevlâ'dır O, ne güzel yardımcıdır
O! 
(HAC 78)
Dikkat edilmeli ki, ayette “millete ebıküm ibrahim”
yazmaktadır, 
İbrahim için atanız / babanız / ebanız denmektedir.
Oysa Rabbimiz olan ALLAH, Ahzab 40. ayette “Muhammed, sizin 
erkeklerinizden hiçbirinin ebası değildir” diyerek,“Ben
Ehli 
Beyt’tenim... Resulullah soyundanım...” diyen sahte
seyyidlerin ve 
bu hikayelere inananların yalanlarını, tek bir ayet ile yüzlerine
vurmaktadır.
Ayetlerden AÇIKÇA anlaşılaşacağı üzere, İbrahim
atamızdır ve de 
bizlere “ATAMIZ İBRAHİM’İN MİLLETİ”ne uymamız
emredilmektedir. Hatta 
Bakara 140. ayette Rabbimiz sormaktadır: “Özbenliğini
beyinsizliğe 
itenden başka kim İbrahim Milletinden yüz çevirir?” 
Üstelik Resulullah efendimize de “Hanif İbrahim Milletine
uyması” 
emredilmektedir.
Bakara 135. ayette ALLAH “de ki” demektedir, Kur’an’ı
indirdiği 
Resulüne ve de hepimize: “Hanif İbrahim Milletinden olalım.
O 
müşriklerden değildi.”
Ayetlerden, İbrahim’in hem bir Hanif hem de bizlerin atası
olduğunu 
GÖREMEMEK için, bizlere Hanif olan İbrahim’in Milletine
uymamızın 
emredildiğini ANLAMAMAK için, ya Kur’an’ı hiç OKUMAMAK
gerekir, ya 
da hiiiiç AKLETMEMEK!
Yukarıdaki ve diğer ayetlerde kaç kez “ma kane minel müşrikıyn”
yazdığını gören insan, eğer azıcık aklını işletirse
şu gerçeği fark 
edecektir: Hanif İbrahim Milletine uymayanlar müşrikliğe 
düşmektedir...
Ne yazık ki bu böyle!
Yüzünü, Rum 30. ayet gereği, ALLAH’ın insanları üzerinde
yarattığı, 
eskimez ve aşınmaz olan Hanif Dine çevirmeyenler, ister
istemez 
şirke sapacaktır.
Mesela kimisi çıkıp “İsa ve / veya Üzeyir ALLAH’ın
oğludur” diyecek, 
kimisi çıkıp “Ya Resulullah ya şefaat” diyecek, kimisi
“Eşhedü enne 
Muhammeden Resulullah” diyerek Kalu Bela’da ALLAH’ın
yanına ikinci 
bir ilah gibi Resulullah’ı koyacak, kimisi de “Ey Habibim,
sen 
olmasan, sen olmasan, alemleri yaratmazdım” iftirasına /
yalanına 
inanacak ...vs ...vs.
Sonra da bu kimileri gelip “Hanif neymiş? İbrahim Milleti
neymiş?” 
diye soracaklar...
Hatta ayetteki “ancak müslümanlar olarak can verin” emrini
gösterip 
ukalalık yapacaklar, ama oradaki “ancak”ın “asgari 
gereklilik” / “gerek şart” olup “yeter şart”
olamadığını 
göremeyecekler. 
Zaten bu kimileri, kendilerini, Rum 30. ayetteki “lakin
insanların 
ekseriyeti bilmiyorlar”ın muhatabı da saymazlar. Oysa fırka
fırka 
bölünmüşlerdir ve her biri elindekiyle eğleşip
durmaktadır.
Zaten ALLAH da süre tanımıştır onlara, belli bir vakte kadar
kendilerini rızıklandırmaktadır. Olur ya, belki akledip
asgari 
müslümanlıktan başlarını kaldırırlar ve Kur’an’a uyma
ihtiyacı 
hissederler.
Ve Hanif İslam ile İslamiyet arasındaki fark hakkında, Hans’ın
konuyla ilgili -akıl sahiplerine yönelik- kısa açıklamasını
hatırlatırım:
“Kimse kimseden, resul, ya da aile, ya da şu bu olarak üstün
değildir. ‘TAKVA elbisesi’, üstünlük buradadır.
Elbisenin 
adı ‘Haniflik’ dinidir. İslam YETMİYOR gördünüz işte...
Öteki ehli 
kitap dinleri gibi tahrif oldu, iflas etti. Bir daha kendimize 
Müslüman demeyelim: BİZLER HANİF MÜSLÜMANLARIZ diyelim...
Allah 
boşuna mı bize Müslüman olduğumuz halde HANİF olma fazla
mesaisini 
yüklüyor? Yoksa Allah'ın Haniflik ile ilgili tüm bu
ayetlerinden 
kuşkulananlar mı var? 
Müslüman olarak ölmemiz ve bir de ‘Bugün sizin dininizi 
olgunlaştırdım... adını İslam koydum ve bundan razı oldum’
gibi 
ayetlerin kaç katı HANİF İSLAM önermesi var biliyorsunuz. 
Müslümanlık ‘İşin minimum, minimize’ edilmiş şekli.
Haniflik ASIL 
olandır. 
Hep söylerdim: Haniflik bir ‘’update’ değil; ‘upgrade’dir.
Yukarı 
versiyona geçelim. Çünkü İslam dininin ‘update’i ancak
SABİİLİK 
dinidir. ‘Upgrade’i ise kuşkusuz dinlerin Allah katında en
güzeli 
olan Hanif İslam dinidir.”
Selam Es Selam’a,
Selam İbrahim Milleti Haniflere...
Rabbi Zıdni İlmi (Amin)