4-----------------

“Hz. Hızır-Hz. Musa Buluşması - Yuşa”

Kehf 71: Bunun üzerine kalkip gittiler; sonunda bir gemiye bindiklerinde, o gemiyi deliverdi; Musa: "Gemiyi içindekileri boğmak için mi deldin? Doğrusu saşılacak bir şey yaptın" dedi.

Hızır Musa'ya şunu söylüyor: "Bana UYACAKSAN" bu nasıl bir uyum olabilir? Zamana adaptasyon yani uyum... Aslında UYUM şu: Musa Hızır'a uyduğu gibi, Hızır da Musa’ya uymuş oluyor. Bu ortayol prensibinde iki önemli mekanizma vardır:

1. Uzayda ben yürürüm

2. Uzay bana yürür

Eğer Hızır Musa'ya uyacaksa o zaman "Yürümesi" gerekmektedir bu bir... Dikkat ederseniz. "KALKIP GİTTİLER" deniyor. Yani uzay size yürümüyor, siz uzayda yürüyorsunuz. Bununda bir bedeli var: Zamanda tersinmek...

Eğer bu ayeti başka Kur'anlardan da yazabilirseniz önemli bir şeyi daha farkedeceksiniz.

71: Bunun üzerine ikisi beraber yürüdüler. Nihayet gemiye bindikleri zaman, o kul (Hızır) gemiyi deldi. Musa, ona şöyle dedi:"Geminin içindekileri boğmak için mi deldin? Doğrusu çok kötü bir iş yaptın."

Evet iki meal arasında şu fark var: İKİSİ. Üçü değil ikisi. Musa, Yuşa ve Hızır. Neden üçü değil, neden ikisi?

a) Acaba Yuşa'ya "Biz gidiyoruz, sen bizi burada bekle mi dediler?"

b) Yoksa zaman yine TERSİNE mi yürüdü?

Musa 40 yaşında Tur dağında kitabeyi aldı. İsrailoğullarına getirdi. Zamanda geriye döndüler. Hızır ve Musa 17 yıl kadar gençleştiler. Yuşa zaten onaltı yaşlarındaydı... O da zamanda aynı miktarda geriye gidince YUŞA DOĞMAMIŞ oldu. İşte bu yüzden ÜÇÜ değil İ K İ S İ diyor Kur'an...

Kur'an mealleri arasında İKİSİ kelimesi önemli bir fark SONUCU değiştirmek için NEDENİ değiştirmekten ibaret... Yani tarihi değiştiriyorlar...

Tüm Kur'an meallerini adamlar oyuncak niyetine yazıp çiziyorlar.. Arapça da A demek ikisi demektir... Onu atlamış Elmalılı ve Diyanet... Oysa başından beri "İKİSİ " deyip duruyordu zaten Musa ve Yuşa için...

Zaman makinesi yok ama ortada HIZIR zamanı var... (DEHR). İkisi derken YUŞA doğmamış oluyor. Bu nokta çok önemlidir. Balık da zamanda geriye gidip ÖLMEMİŞ idi hatırladınız mı? YUŞA da aynı mekanizmayla GERİ gidip DOĞMAMIŞ oluyor... Ortada YUŞA yok... Ortada Yuşa'nın yaşı kadar zamanda geriye gitmiş 17 yaş daha genç bir Musa var. Musa biraz Hızır zamanına tabi, Hızır da Musa'nın zamanına... ORTAYOL bu işte...

Hızır'a uzay yürüyor, Musa ise uzayda yürüyor. İkisi birbirine TUTUNUNCA garip bir durum ortaya çıkıyor. Bu garip durumları birazdan inceleyeceğiz.

Yuşa ne demektir bilen var mı? (Yuşa peygamber ya da Yuşa Tepesi/Beykoz'dan söz etmiyorum). Kelime kökü Yeşu İbranice 17 demek, eşu=AŞR, yani on. Ye=Yedi (Sabbat=Sebit de yedi demektir). Ama En eski dil olan İbranice de 17 demektir. Yuşa orada bir peygamberin ismi değil. Seventeen bir delikanlının LAKABI durumunda (İngilizce TEEN diyoruz ya, thirteen'den nineteen'e kadar olan delişmen yaşlardaki gençler). İşte bunun İbranice adı Yeşu'dur.

Yeşu dişidir: Örneğin 13-19 yaş arası kız çocukları Havraya (Allah'ın evine) dienst-servant olarak verilirlerdi. Mabedi süpürür, temizler ve safiyetlikleriyle orada bir itikaf yaşarlardı. Hz. Meryem de bir Yeşu idi. Mabed bakıcısıydı (Rahibelik kurumu buna dayanmaktadır). Havra kıyafeti ise Cilbab diye iki parçalı bir karaçarşaf ya da kapalı pelerinden ibaretti. O kıyafet hem Müslümanlarda Karaçarşaf olarak hem Hristiyanlarda Rahibe kıyafeti (Manastır Cilbabı), Yahudilerde ise Kimi zaman kukuletalı bir pelerin idi. Rahibe kıyafetlerinin bir minik örneği de ilkokul çocuklarımıza (Şimdi Ortaokullar da buna dahil) giydirdiğimiz YAKA ve ÖNLÜK.

İşte bu RAHİBE kıyafetidir, Yahudi Meryem'den Hristiyan Meryem'e kadar açılan ve çocuklarımıza giydirilen ya da Arapların eldivenli, peçeli (Çift peçeli hem de). İşte bu moda İBRANİ kökenlidir. Bu havra manastır kızlarına Yeşu ve bunun gibi Rabbi ve Kohenlere verilen "Atuşağı=Seyis" çocuklara da Yuşa denirdi. Güçlü kuvvetli seyis olması açısından 17 yaş ideal ve kasların güçlendiği bir dönemdir. 18 ve 19'da daha birey ve asi oluyorlar. Buyüzden her nedense ye-aşru 17 yaş denmesi gelenek olmuş.

Yuşalarda ergenlik dönemleri üç aşamalıdır:

1. Doğunca Sünnet olurlar.

2. 13 yaşında ergenlik törenleri vardır.

3. 17 yaşında "Çırak, Yuppie iş adamı adayı vb. olurlar.. Gezmeye, yolculuğa kendi başlarına turistik geziye vb. gitmelerine izin verilir. İşte bu Yahudi geleneklerini bilseydiniz, hemen Yuşa'nın 17 yaş bir delikanlı olduğunu  bir bakışta görebilirdiniz.

Bunlar ayrıntı ama ÖNEMLİ çünkü burada "Şeytan ayrıntılarda gizlidir" DEMİYORUZ. Burada "YİŞA"nın anlamını veriyoruz, bunun için ayrıntı gerekli... Yuşa peygamber olan kişi bu değil yani... Bir de Beyktoz/İstanbul'daki Yuşa tepesi değil dedimdi...

Yuşa peygamberin ya da Musa'nın uşağı Yuşa'nın BEYKOZ'da ne işi var? Kur'an bunun için YUŞA ayrıntısına girmiş. Yoksa "Atlayıp geçerdi" bunları Mesela şöyle derdi: "Musa balığın denizde bir yol bulup görmüştü" dedi. Ama böyle değil ayet, Yuşa'yı da işin içine alıyor. Amaç 16-17 yaşındaki bir genci vurgulamak. İkisi üçüncü şahıs ile buluşuyorlar. Sonra Yuşa 17 yıl kadar geriye giderek "DOĞMAMIŞ oluyor". Musa'da 17 yaş geriye gitmiş oluyor. Hızır mecbur değil çünkü. O dilerse DEHR'de sabit bir yaşta kalır dilerse NEHR'e iner, her insan gibi olur...  (DEHR=Tehir edilmiş zaman ve NEHR=Akan büyük ırmak). Dehr zamanın tehiri ve aynı zamanda neden-sonuç Arapça SEBEB TEHİR demektir ki, çok dikkat etmeliyiz.

Hızır TEHİR (Sonuçta) kapsamında değildir. NEHR (Neden kapsamında da olabilmektedir). Ama HOLOGRAMINI uzun zaman koruyamamaktadır. Eyvah yine mi hologram demeyin. Çünkü çoğu insan bilir ki... (Bu anlatıldığı için değil, bu yazacaklarım canlı görüp dokunanlardan nakildir). Hızır ile tokalaşan onun sağ başparmağının elinden kopuk sanki havada durduğunu... Ve bir de gömleğinin hologramı altında karnı olmadığını bilir. Karnı belkemiğine dayalıdır. Ama bunu ona dokunan bilir. Tokalaşan da bilir...

Şaşırmanız gerekmiyor bu HIZIR'dır. Somut bir bedende iki organı gerçek ve somut değildir. Soyutttur. Başparmağının eline bağlantı eklemi ile Karnı yoktur... Onu ÖLÜMÜNE BİR TEK NEFES KALA DECCAL denen paralel evren yaratığı karnını aldı pençesiyle... ve bir de parmağını ısırdı. Hızır "Zamanın sonundan" geriye kaçtı. Ama son nefesinde karnını ve parmağını bırakarak.

Sevgideğer forumdaşlar bu söylediklerime saçmalık diye bakıyor olabilirsiniz ama unutmayınız ki Kur'an "Yukarıdan aşağı" da yazılıp meallendirilebiliyor.

Selam&Selam

“Argo-Nuh Tufanı”

İngilizce .NET sayesinde "Geleceğin ingilizcesi" olmaya gidiyor. Sanki bir şeyler "ARGO" ile başladı ama yerini bulacaktır. Dünyadaki en zor dil ARGO'dur... Tarihi Mısır'ın Hiyeratiklerine en eski Mısır Krallıklarının kodekslerine dayanır. Halktan başka bir dildir... Özeldir, rahipler de bu gizemli dili büyük bir serbestlikle kullanmışlardır. Yunanlılar da Argonaut'ların DİLİ olarak bunu benimsemişlerdir. Dünyanın neresine giderseniz gidin gemici dili bir Argonaut dilidir (İskele alabanda mayna vb.).

Şimdiki Mısırlılar Araplaşmış Hami ve Berberilerden ibaret. O argoca konuşan Mısırlılar ise bir beddua yediler (Musa'yı kovalayan Firavun milleti). Onlar şimdi dünyanın dört bir yerinde yaşıyorlar. Onlara ROMANO deniyor. Rindler başkanlığında. Çok özel bir dilleri var: Tam Argoca... Eski Mısır'ı KHUFU'nun dilini bile YAŞATIYORLAR. El Romano.Onlara Çingene diyoruz. Onlar devletsizdir. Onlar İsrailoğulları gibi SÜRGÜN'dür...

Gypsy=Zigano=Zingara=Zigeuner=ÇİGAN. Bu kadar lafın arkasında "HİYERATİK" ile yazılan "ARGONom dili var... Egypt kelimesi bile ARGO'ca Kıpti, Koptik demek ki herkes bilir... Çingenelere kıpti denir. Biri daha argoca (William Clinton der gibi). Artık o ebediyen BİLL Clinty'dir... Dikkat ediniz argoca tüm dünyada vardır. "Erketedeyken zarbolar enseledi" derken bu yazılmamış bir dilin bir edebiyatıdır... Argoca geçmiş ile aramızdaki tek bağdır... Argoca yaşayan bir ortak DİL'dir .

10.500 yıldan önce Thebes ve Sais rahipleri. Plato’na "Siz Yunanlar dünkü çocuklarsınız" diye sitemde bulunuyorlardı. 15 bin yıl öncesine dayanan ve batık bir atlantis uygarlığından söz ediyorlardı. Kur'an'daki Ad, Semud, Eykeli'ler Lut ve Nuh tufanlarının tamamı batık uygarlıklardır. Kimini suda boğduk, kimini bir ses ile helak ettik, kimini ise şiddetli bir rüzgar ile..." diyen ayetleri bilirsiniz...

Gazabın türleri var. Ama Nuh tufanı evrenseldir. 5 medeniyeti bitirmiştir. Bu medeniyetler şunlardır. Suvaga, Yağuse, Yeuke, Nisra ve Vidd (Vedda). Bunların her biri ayrıca bir kıta-devlet gibiydi... Bunları nereden biliyoruz? Bu putlar şahsındaki ayeti daha önce de yazmıştık.

71/23: 71/23. Ve dediler ki: Sakın ilahlarınızı bırakmayın; hele Ved'den, Suva'dan, Yeğus'tan, Ye'uk'tan ve Nesr'den asla vazgeçmeyin!

Allah beş eski uygarlığın adını-adresini veriyor. Mu kıtası BUDDHA (Vidd, Vedda, Ved), Okyanusya... Kalıntıları Maoriler ve Polinezyalılar. Özellikle MADAGASKAR ve Taiwan (Formoza) ahalisine bakınız bunların tümü aynı MALAYAN milletidir. 

 

“Nuh Tufanı - Piramitler - Kozmik Düzendeki Değişmee”

Dünyada 12 bölge var. İkisi kutup. Nuh tufanı oldu... Tufan aynen Velikovsky'nin söylediği biçimde oldu. Jüpiter JAPETH'in gözünden Venüs (Ziggura) kitlesi NOVA biçiminde atıldı. Venüs gezegeni Güneş’e doğru ivmelendi. Tietz Baade (Titus) sayısına göre Merkür'den sonraki yerini aldı, eşel bozulunca asteroid kuşağının bulunduğu bir gezegen de parçalandı. Bu boşluktan istifade Venüs şimdiki yerine fırlarken, Dünya ile kozmik sürtüşmelere girecek kadar yakınımızdan geçti.

Dünyanın ekseni eğrildi... (Mevsimler oluştu böylece). Med-Cezir yüzünden sular kabardı, Dünya 200 metre kadar su altında kaldı. Daha sonra buzullar yeniden toparlandı, Venüs duruldu ve yerini buldu. Venüs öncesinde Dünya da Pangea'nın varlığına ilişkin işaretler var. Yani sanıldığı gibi bir milyar yıllık serüven değil, 15 bin yıllık bir süreç bu.

Dünyada Adem ırkının bir çok mutantları vardı:

1. Albinolar

2. Dezoksidan pigmeler (Çok koyu renkli aborjinler gibi)

3. Mongol mutantları (Kromozom hastalığı: Ayette mongol hastalığı "Bir kısım insanları Domuza ve Maymuna çevirdik" biçiminde... Burada Şebek/şibk=Mongol hastalığıdır. Diğeri de Hınzır hastalığı.

Bunun iki türevi var:

a) Yaban domuzu gibi simsiyah

b) Evcil domuz gibi pembemsi bembeyaz

Yani birinde pigmentler oksitleniyor diğerinde de tersi (Soymetal gibi davranıyor). İşte size bembeyaz ve simsiyah iki insan ırkı (Hınzırlar) ile Mongol mutantlar (Şebekler). Böylece üç ırk var burada... Çok beyazlar, çok siyahlar, çok sarılar. Tabi bir de MERKEZİ ırk (Bildiğimiz kafkasoidler ve Alpin ırkları).

Bu 4 ırk Nuh'un 4 oğluyla özdeşleştirilmiştir.

A) Hamiler (Afrikan ırkı)

B) Samiler (Merkezi ırk)

C)YAM (Yammiler ya da Kenan, şimdiki Mongol ırkı)

D) JAPETH (Yabguz, Yağus, Yavuz vb.)

Bunlar da maalesef ALBİNO ırkını oluşturuyordu. Tevrat ve Enouch'un kitabı Nuh için "Hiçbir insan benzeyişinde değildi, tuz kadar beyazdı" demektedir. Ve ekliyor "Dünya da bildiğimiz dünya değildi, adalar hiç yoktu" deniyor (Piyasada İdris'in kitabı diye biliniyor. Tabii tahrif edilmiş durumda). Bir kere İdris as. Nuh'dan öncedir. Nuh onun çocuklarındandır. Tevrat'a ne kadar güvenilir bilemem. Kul kalemi oynatınca böyle çelişkiler doğuyor işte...

Nuh tufanı öncesi uygarlıkları yazmıştık sanırım (Vedd, Nesr, Yağus, Yeüke,Suvaga vb.) Her biri bir uygarlığa aitti. 15 bin yıl önce bu uygarlıkların tümü sular altında kaldı. Sulardan öte, Okyanus plakaları altında kaldı demek doğru olur...

Piramit teknolojisi o günlerin mirası.

1. Mısır merkez

2. Batı Hüsufu (İnka-maya-azteca, Toltek, Zapotek vb.)

3. Doğu Hüsufu (Pogodalar, Çadırı andıran teknolojiler ve basamaklı piramitler)

4. Merkez Hüsufu: Babilonya kulesi

Mısır-Babil merkez kabul edilir. Mısır Piramitlerine ve Babil kulesine ikisine birden Ziggurat deniyordu (Zigur, Zigra, Zühre=Venüs adına yapılmıştır). Batı yani Amerika için Zacuali (Ziggunratın İnka'cası) denen basamaklı piramitler vardı. Merdivenleri tam 365 adettir. Her bir basamak çıkışınızda, Güneş’in yıl boyunca ufukta hangi noktalarda olduğunu görürsünüz. Sonra bir de Devler Sofrası var. Üç adet... En iyi bilineni Stonehenge. O da ZÜHRE=VENÜS için yapılmış. Yine 365 gün üzerinden bir dev burç (Çark) oluşturulmuş.

Piramitler ve pogodalar da aynı amaçla yapılmış... Zacuali için Ma-Noa (Suların babası=Nuh) bu kuleyi yaptırmış ve kendine inananlarla birlikte boğulmaktan kurtulmuşlar (İnkalar gemi yerine KULEYİ tercih etmişler. Codekslerinde Nuh tufanı olduğu gibi anlatılmaktadır. Dileyen bunları araştırıp okuyabilir).

Kur'an'a göre Zülkarneyn'in yolculukları bu Kuleler yönünde olmuştur. Amerika'ya gider (Orada adı Zelcoatl'dır. Maya dilinde ejder/drago gemisi demektir). Sonra Doğuya gider (Paskalya adalarının bulunduğu bölgeye), sonra da Yecüc-Mecüc seddi tarafına gider...

Elbette üç ile sınırlı değildir Züklarneyn seferleri... Kur'an ünlü üç taneyi göstermiştir (Nasıl ki yüzbinlerce peygamberden sadece 28'i ismen verilmişse, Zülkarneyn için de durum aynı... Bir çok yolculuğundan üçü anlatılmıştır). Dünyanın bu belli başlı merkezleri birer PİRAMİT ile anlatılmıştır ya da (Nazca düzlüklerinde olduğu gibi devasa işaretlerle). Ancak şuna eminiz ki, tüm Kuleler (Piramit, Ziggurat, Zacuali, Pogoda vb.) yılın belirli zamanlarında Sirius takım yıldızını göstermektedir.

Turan kavimleri Sirius'a "Akyıldız anlamında Karyalduz" diyorlardı. Samilerde ise değişik rivayetler vardı. Kimine göre Süreyya kimine göre Süheyl yıldızı adını alıyordu.

Bir dikdörtgen düşünün ki, ortasından PAPYON kravat gibi biraz büzülmüş, biraz kum saatini andırıyor sanki... Bu Orion’un gökteki görünümü... 7 yıldız da deniyor . Yunanlılar Avcı diyor.

Sirius ise çok farklı: Hatta inanılmaz efsaneler türetmişler. Tibetliler mesela: DOGON denen Köpek bir ırktan söz ediyorlar. Dogonlar Sirius'dan gelmişler Sözde (!) Küçük köpek ve büyük köpek takım yıldızlarındaki en parlak yıldız bu... Süheyl (Orion) ve Süreyya (Sirius).

15 bin yıl öncesine dayanan bir Tufan (Atlantis)'den söz eder Mısır Rahipleri... Kıtalar batar, kurtulannlar ise Timeus'a göre (Platon anlatıyor bunları) eski Mısırlılardır (Koptikler, Kıptiler Egyptis'ler). Platon (Eflatun)un yaşadığı yılları biliyoruz. 2000 yıl da MS. için bırakırsanız. 12.500 yıl önce Tufan ya da buzulların çözülmesiyle batık kıtalar fenomeni yaşadığımızı da arkeoloji doğruluyor.

Kur'an bize 5 put adı altında 5 kayıp uygarlıktan söz ediyor. Yağus=Aslan (Arapça Esed, Turanca Parslevon), Esed=Aslan olduğu halde Allah kelimesinde Yağusa (Yafes) olan aslanı tercih etmiştir. Daha önce Arş'ı taşıyan dört yüzü olan ve her bir yüzü İnsan, Aslan, Boğa, Kartal olan Kerrubilerden söz etmiş hatta bir de Hermetik gravür postalamıştım.

İnsan (Kova burcu amblemi, Vedd)

Boğa (Boğa burcu amblemi ve Yeüke)

Aslan (Aslan burcu amblemi ve Yağus)

Kartal (Akrep burcu amblemi ve NESR...) (Arapça bilenleriniz NESR ve NİSRA'nın KARTAL anlamına geldiğini link edebilirler).

İşte bu dörtlü arş taşıyıcı kerrubi (Mukarrebun) meleklerin oldurduğu bir QYTMYR'dir...Antik yunanca sphynx, Kur'an'da KÖPEKLERİ de mağazanın giriş bölümünde ayaklarını uzatmış duruyordu... (Kehf suresi ayetidir). Kıtmir yani köpekleri bir SFENKS'dir. Sfenksleri bilirsiniz. İnsan yüzlü (Vedd), boğa bedenli, Aslan pençeli ve kuyruklu, sırtında muhtemelen manatları (Kartal) olan bir yapı... (Kanatları kopuk olabilir).

Ejder yıldızı Güney Yarıküreden görülebilen bir yıldızdır (Güney yarıkürenin kuzey limiti olarak Angkor vat Pogodaları gösterilmiştir). Ejder=Draco. Paskalya adaları heykelleri de 10500 yıllık. Yani 10.500 yıla kilitleniyoruz sanki...

Jüpiterden kopup üzerlerine uzun yıllar boyunca gelen ve geldikçe büyüyen, sonra da kozmik sürtüşmeler oluşturan ve Nuh tufanı gerekçesi olan Venüs'ü gösteren Zigguratlar yapıldı bence... Orion, Draco, Sirius vb. bir yana... VENÜS kopmuş geliyordu ve AY'dan bir kaç kez büyük görünüyordu. Gelgitleri öyle güçlüydü ki TUFAN oluverdi  (Velikovsky'nin bu fikrine güvenin ve World in Collision isimli kitabını okuyunuz).

Velikowsky'ye güvenin çünkü o bir ZAMAN yolcusudur (Einstein ekibinden. Einstein öldüğünde onun kitabını okuyordu). Yani orada yazılanlar DOĞRU olmalıdır, o kitap çok önemli... Çünkü Velikovsky BÜYÜK bir BİLİM ADAMI'dır. Gelecekte Venüs teorisi kabul edilecektir. O bunu ispatlamıştır. Jüpiter ve Venüs'ün atmosfer yapılarının tıpatıp aynı olması (Hele ki argon gazı oranı tıpatıp aynı)... Venüs sistemde TERSİNE DÖNEN TEK GEZEGEN'dir.

Bu onun oraya en baştan konmadığını, DAHA SONRA oraya geldiğini, yörüngesel (Sinüzoidal) gelişi sırasında negatif ivmelendiği ve dönü yönünün tersindiği belli olmaktadır. Hele ki, Mars ile Jüpiter arasındaki asteroid kuşağı (2000 iri diğer milyonlarcası ufak gezegencikler) malumunuzdur. İyi de bu gezegen niçin parçalandı?

İçtutunum yasalarına göre süredurumunu korumalıydı. Parçalandı, çünkü Jüpiter'i etkileyen NOVA (Fazla kütlenin dönme momentindeki değişmeler sonucu uzaya fırlatılması), asteroid kuşağını da etkilemişti. Yani orada bir gezegen vardı. Astronomik birim dünya-güneş arası mesafe olduğunda, 0 km Güneş ise astrobirimin 0,3 (Merkür) 0,7 (Venüs) 1,0 Dünya... Hatırlayacaksınız: 0-3-6-12-24-48-96... Bunlara 4 ekleyip sonra 10'a bölüyoruz. 0,4-0,7 böyle bulunuyor...

0.4 (Merkür), 0.7 (Venüs), 1,0 (Dünya), 1,6 (Mars), 2,8 ise O PARÇALANAN GEZEGEN. Yani Venüs'e yol verirken kendi gitmiş ve Neptün'ü de etkilemiş, astronomik birimleri kısmen bozmuştur. Aynıydı... Ama bir şeyler oldu. Vulcan yerine Venüs geldi. Bir gezegen parçalandı. Neptün (En dış gezegenimizdir. Çünkü Plutonun yörüngesinden daha geniştir) bundan etkilendi ve bir İSTİSNA olarak Tietz sayısında özel ayrıcalıklı bir duruma sahip. Vulcan ve Cupid hayali birer gezegendir. Pangea kıtaları gibi. Güneş sistemi de oluşurken TAŞLARIN matematiksel olarak yerine oturması için astronomlar "Vulcan, Cupid vb. gibi HAYALİ isimler kullanırlar. (Bu isimleri yunanlılardan alıyoruz tabii...)

Pluton sanıldığı gibi SON gfezegen değildir. Neptün yörüngesi uzun bir süre onu aşar ve Neptün en dış gezegen oluverir. Pluton ise içeride kalır). Güneş'in çapı ve kitlesi daha keşfi beklenen iki gezegene gebedir... Yani Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Asteroid, Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün ve Pluton dışında (Vulcan ve Cupid de olabilir). Yusuf babasına "Rüyamda Güneşi, Ay'ı ve 12 burcu/yıldızı bana secde ederken gördüm diyor.

Gezegen adlarına aldırmayın onlar relatiftir. Uranium=Uranüs, Neptunium=Neptun, Plutonium=Pluto gibi aynı mantıkla verilmiş isimler. Vulcan ve Cupid öylesine konmuş isimler. U, Ne, Pl.... sırasını ilerletin (Yunanca adlara bakınız) bunların üzerine İKİ gezegen daha koyunuz, çünkü on gezegen içinde Asteroid de var...

12. yıldız ise Yusuf'un kendisi oluyor. O yüzden 11 yıldızı diyor (Kendini saymıyor, çünkü kendine secde edemez). 12 kabile İsrael'in 12 çocuğunun adıdır. Rüyayı gören 12 kardeşten Yusuf’tur. Yusuf kendini saymıyor, kalan 11 biraderini kastediyor. Güneş ve Ay ise Baba ve Annesi oluyor.

Şamaş ERKEK TANRI'dır. KUMARA (Kamer) ise DİŞİ'dir. Ayrıca Astartee Baalbeki dişi tanrıçadır. (Ay tanrıça umay gibi). Mitra ise erkek tanrıdır ve RA içerdiğinden otomatikman GÜNEŞ'tir. İştar=Astarte'den geliyor. Vedd'lerde Sidharta anlamında... (Sider, Sitar, Sitare, Star, Stern, astarte, Sideral, Estella vb. sankritçe SİDERA, SİDHARTA 'dan geliyor. Farsça ve Kürtçe Sitare, İngilizce Star.

Arapça NECM=YILDIZ değildir. Ama artık o anlam yüklenmiştir. Gezegenler Kewkeb, Güneş=Şems. Güneş de bir yıldız değil midir? Ya da her yıldız bir güneş demek değil midir? GERÇEK anlamda yıldız ŞEMS'tir.

12. yıldızın keşfi için 50 yıl gerekir desem abartmamış olurum. Çünkü çok uzak. Güneşten ya da çevreden IŞIK almadığı için görünmüyor üstelik. (Gezegenleri bize gösteren GÜN ışığıdır. Ama 10, 11, 12 gezegenlerden bakınca, Güneşin büyüklüğü sıradan bir yıldız kadar olacaktır. Pluton'da olsaydınız, Güneş, biz Venüs'ü ne kadar görüyorsak o kadar uzak, küçük ve az parlak olacaktır. Yani arka fondaki yıldızlar içinde GÜNEŞ de bir noktacık olarak kaybolmuş olacaktır.

Topraksı gezegenler dışında kalanların tümü (gaz gezegenler) maalesef  güneşten yararlanamadıklarından donmuşlanrdır. Ancak uydularında yaşanabilir.

“Deccal - Hızır”

Armageddon savaşları... Deccal paralel evrenden bir yaratık demiştim. İki evren aynı anda (Biri olmazsa diğeri de olmaz) ilkesince birlikte yaratılırlar. İki evren iki ayrı odaktan genişlerler, iki evren en geniş noktaya ulaştıklarında, iki şişen balonun birbirine DEĞMESİ gibi, değme BİR TEK NOKTADAN olur. Örneğin bir bilya cam yüzeye BİR TEK noktadan (NUN) değer işte o ilk temas bir tuhaftır.

O değilen kapı Şİ'RA'dır. Orayı kırklar meclisi, GELECEĞİN WATCHERLERİ bekliyor. Bu evren C atomu Tuz ve Su. Öteki evren ise bunun tersi, tuz asidi ve Sudkostik. İkisi tepkimeye girerse ortaya NaCl ve H20 çıkar... C yerine Si(lisyum) H2O yerine Nişadır... Bunlara değinmiştik... Bizdeki SU o Deccal'lere ASİT etkisi yapıyor ve TUZ ise ölümcül oluyor. O temas kapısından bir yaratık DECCAL giriyor. Orada Şi'ra (Aynı kapıdan İsa'yı da bekleyen Allahlaw/Walhalla Armada'sı (Donanması) var.  O ilk temasta Armada GAD savaşını yapıyor ve Şi’ra’lılar vahşice öldürülüyor...

Armageddon savaşında yeniliyor DÜNYA... Yaratık dünyaya geliyor... Geldiği paralel evrede zaman bize oranla Asenkronize. Şimdi bu asenkronizasyonu anlatmalıyım.

Everenin ilk patlamasında şiddetli etkinliklerde ve ilk salisenin milyonda birinde madde ve antimadde BİTİŞİK olarak vardı. Yani daha iki adet % 50 olarak bölünmemişlerdi. Bir süre sonraki soğumayla birlikte MADDE ve ANTİMADDE birlikte yaratıldı (Biri olmadan diğeri olmaz ilkesini unutmayalım). Yani bir salise kadar ZAMANDA  İ L E R İ giderek yaratıldılar. Ancak Antimadde bizim tersimize zamanda İLERİ değil GERİ giden bir doğaya sahip... Yani enbaşta yaratılsalardı eşit ve senkronize (eşanlı) birlikte İKİ ZIT YÖNDE genişleyeceklerdi. Ama BİR SÜRE SONRA zaman İLERİ iken yaratıldılar. Madde (Biz) zamanda ileri giderken, Antimadde evreni ise KÜÇÜK BİR A S E N K R O N İ Z E farkla geri gitti. Bu evren-antievren ikilemesidir. Aynı anda iki ayrı odaktan "Biri bizim pozitif diğeri Negatif" olan BİR ÇİFT evren daha doğdu bunların da birer madde ve antimadde eşleniği vardı...

Aynı anda "Paralel evren çifti"  ve aynı anda "Antiparalel evren çifti ve bunların negatif-pozitif ve madde-antimadde çiftinçiftleri de oluştu. Bunların tümü bir süper uzayda (Aşağı misal aleminde) oluşmaktadır... Biz halen o evrenler kentinin içinde bir ODA'yız... Ama küresel bir oda... İki odaktan iki küre oda genişliyor ve eninde sonunda birbirine değiyor. Fakat bir ASİMETRİ (Asenkronizasyon farkıyla). Deccal'in bu zaman AVANTAJI var... Herkese her an yetişiyor ve sahte Cennet gösteriyor. Nişadır SU ikram ediyor. Kırklar meclisinin başkanı Dedem Santa Korkut işbaşında... Devreye giriyor ve Deccal'in "Asenkronizasyonunu negatif farkla (Sanal zaman saniyesiyle) önüne geçiyor... Herkese ulaşıyor... "Birazdan arkanızdan gelecek olan Deccal'dir. Size sahte Cennet ve sahte sulak ikram edecektir, inanmayın. Mecbur kalırsanız onun Cehennemine girin orada BUZ gibi sular içeceksiniz. O bir Hollowgramdır, Halloweengramdır... Onun suyu NİŞADIR'dır. Vücudunuzdaki tüm TUZ çekip alacaktır, yanılmayın..." Deccal bu işe çok bozulacaktır: Herkesi bir asenkronizasyon farkıyla yakalayan Deccal, iki adım önündeki (Zamanda iki saniye gibi) Hızır'ı yakalayamamaktadır. Kişileri BİR saniye geri alabilmekte olan Deccal, istidraclar göstermektedir... Öldürüp (Balığın canlanmasını anımsayınız, Musa öyküsünde...) yeniden diriltmektedir. Hızır'ın uyaracağı hiç kimse, ya da DEHR denen zaman enerjisi BİTİNCE. Deccal onu yakalayacaktır. Hızır'ı da her ölümlü gibi öldürecektir. "Külli nefsin zaikatül mewt" çünkü...

Hızır ölecektir, yani kendini feda edecektir... Çünkü Şi'ra kapısından başlayan istilaya TIKAÇ biri geliyor... O Şira'dan öteki evrene alınan ve "Ödeme dengeleme" gereği Deccal'e karşılık İADE edilen Ruhullah İsa'dır (Artık adı İsa değil Mesih/Messiah'dır). Hızır dahil hiç bir kimsenin öldüremediği DECCAL'i AYNI EVRENDEN aynı doğa yasalarıyla geldiği için birebir öldürme yeteneğine sahiptir... Ve de öldürür...

“Immanuel Velikovsky”

Velikovsky bu işi iyi biliyordu. O da ORADAYDI. “Worlds in Collison”ı yazarken... Ha/vet olarak oradaydı. Ayın görünmeyen yüzünün haritasını çizdi verdi ve aynen ÇIKTI. O oradaydı... Bunun anlamı şu olmalı:

Geleceğin çocuğu olan Velikovsky defalarca Ay'daki Luna Park'lara ve kolonilere gitmişti. Aristarkus Krateri’nden, Brahe Krateri’ne kadar heryeri biliyordu. Geçmişte bir kez daha VAR olunca, "Haritayı çizdi". Boşuna demiyorum adam oradaydı. Gözleriyle GÖRDÜ diye... Tutup da Jules Verne'nin hayali uzay gemisine binip Ay'a ve Jüpiter uydularına gitmedi herhalde.

1