İBADETLER-1

 

"Kandil"

Kur'an'da bir tek KANDİL (gece) vardır: O da Leylei Kadir. Diğerleri yoktur ve kitabın hiçbir ayetinde misal içinde bile yer almaz. İnna=Biz, Enzelna=İndirdik, hu=Onu, Leyle tül=Gecesi, Kadr=Kadir, we ma Edrake?=İdrak ediyor musunuz, ma leyletül Kadr=Kadir gecesini,Tenezzelül Melaikete Melekler ve Ruh o gece tan yeri ağarana kadar inerler. Bir şenliktir... İşte bir tek gece vardır o da budur. Kur'an'da başka hiçbir gece yoktur. Kadir gecesi, birbirine en yakın iki galaksinin birbiri üzerinde "TUTULUMU" olur.

Bir örnek, ellerinizi çapraz olarak üstüste koyun. Yani çarpı gibi olsun. Sonra ellerinizi çevirip, üstüste getiriniz. İki eliniz tamamen üstüste çakışmış olacaktır. Tutulum budur. Allah herşeyi çift yaratmıştır. Güneşimizin de ikizi vardır (Büyük olduğundan karadelik olarak çöktü. Şimdiki güneşimiz onun bir uydusu durumunda). Samanyolu galaksimizin de tıpatıp ikizi var. Adı Andromeda. Bizimki gibi 8 kollu, bize en yakın ikinci galaksi fırıldaklar her 354 günde bir kere bizimkilerle üsüste gelmektedir.

Kadir gecesi odur ki, iki elin birbirine tıpatıp üstüste gelme günüdür. İçinizden KONDANSATÖR ilkesini anımsayacaklarınız olacaktır. Kondansatörde, bildiğiniz gibi radyo potansiyometresi esasına dayalı bir prensip vardır. Donanım, sabittir, ama öteki değişkendir, yani manuel olarak çevirince, kondansatör plakalarının "Alanlarının" değişkmesine küçülüp, büyümesine göre "Radyo istasyonlarını bulursunuz." Şu band şu metre de filan radyo istasyonunu bulmak gibi. Kondansatörde yalıtkan sabit tabakalar arasında döner pozisyondaki tabakalar, akımın şiddetini değiştirerek istasyonu bulmaktadır. Akım, yalıtkanlar hiç yokmuş gibi, şiddeti ne olursa olsun geçer gider ama asla yalıtkanlara zarar vermez. Bizleri 300-400 volt çarpar ve öldürür. Ama yüzbin volt, milyon volt gibi elektirk akımları öldürmez, adam yerine koymaz bizi bize dokunmadan geçer gider. Bu da "İnsanın kondansatör" prensibidir.

"Dedik ki, ey ateş İbrahim için serin ol!" Bu ayeti biliyoruz değil mi? Hz. İbrahim'i ateş yakmamıştı. Şimdi yakmayan ateşlerden söz edelim. Bir gemi yolunda giderken, birden magnetik bir deşarj ile vuruluyor. Sonra o gemiyi terk edilmiş başıboş buluyorsunuz. İnsanlar da yok ortada? Kahve fincanları sıcak, sigaralar yarım ve fakat İNSANLAR YOK acaba nereye gittiler?

Şimdi bunun laboratuar deneyini yapalım. Bir çelik gemiye bir kentin elektriğini verdiğinizde elektirk alanı kuşatan dev bir magnetik alan oluşur. Bu elektirk yakmayan öldürmeyen ateştir. Çünkü tayfalara bir şey olmaz (Olursa da kısmen görünmez olurlar, 6 ay kadar donup kalırlar vb.)

Elektriğin olmadığı bir kaç bölge sayabiliriz. Kondansatör, armatür halkaları, elektrik kaplı bir kürenin İÇİ, dinamo halkasının içi ve stroboskop küreleri vb. Biraz biraz EMİN BÖLGE ne demek anlar gibi miyiz?

Kur'an'da bu fenomenlerin MİSALİ "Ey ateş serin ol" ayetiyle genellenebilir.

Şimdi gelelim iki TABAKAYA. Biri samanyolu, diğeri Andromeda. Kondansatör prensibiyle dönüyorlar (Uzayın genişlemesi nabız gibi atma ve bu arada galaksilerin rotasyon yapması, fırıldak gibi dönmesi aslına göredir). Paralaks denen bir tür açı ölçme yöntemiyle, bu burgu hareketleri sırasında ikiz galaksiler birbirlerini eşit bir çift tabaka gibi kullanırlar. Aradaki uzay ise yalıtkandır. Elektrik akımının ise bir yönü vardır. Bu yönü Ankebut suresinde bulabilirsiniz

48- Sen ondan önce ne bir kitap okuyordun, ne de onu sağ elinle yazıyordun. Eğer böyle olsaydı batılcılar şüphe ederdi.

Bi YEMİNike. Yani sağ elin ile diyor ayet, farkettiniz mi? Bunun anlamı, solak çocuklarımızı dövmek değil. Elektrikteki sağ el kaidesini anımsıyor musunuz?

Andromeda üste gelince, Samanyolu da altında olunca andromeda üstündeki rahmani vibrasyonlar, birbiriyle çakışan iki elin parmakları arasından inerler. Bu iniş Sağ el kaidesine göredir. Yani akımın yönünde yayan (Emisyon) eden kutup andromeda ve absorb eden (Soğuran kutup) ise akımın yönü belli olmaktadır.

Andromeda'dan bize "Bir şeyler" inmektedir. İki galaksi tutulum halindeyken,

MKelaike=Takyonlar, Melaike=Melei Ala (Rahmani titreşimler), Melaike=Işıktan hızlı tetreşen vibrasyonlar (Esir, etherodynamics), Melei Ala'lar dizgesi, bir galaksideki, magnetik alan (Bizdeki güneş magnetosferi) sistemin tümünün "Ortalama/Averaj" magnetik haritası demektir. Bu muhteşyem bir haritadır. Anaforlar denizi gibi. O yüzden hiçbir şey diğerini tedirgin etmeden kendi yörüngesinde seyreder. Ama uzay boşluğundaki magnetik helislerin (Kıvırılı tünel ağzının boyutlarının) öyle bir gücü vardır ki inanılmaz.

Zaten Worm Hole=Kurtçuk deliği denen şeyler de bunların bize magnetik alanlar olarak girişiminden başka bir şey değildir. Uzay boş değildir. Gök ve yer arasındakileri görebilseydik küçük dilimizi yutardık. Kozmik ışınlar Kur'an'da ŞIHAB kelimesiyle anlatılıyor. Evet bize neler neler iniyor. Ama Kadir suresinde "Kur'an'ı" indirdik demiyor, ONU indirdik diyor.

“Ramazan - Oruç”

Bu gece sahur var. Bu gece ak iplik-kara iplik ile ayır edilene kadar yer ve içersiniz... Ak-kara iplik şudur: Işık lamba olmayacak (Ama hava da ayrıca bulutlu olmayacak) elinizdeki 10-12 punto kitabı (Gözünüz sağlamsa) okumaya başladığınız an ORUÇ girmiştir artık... Yani ağzınızı çalkalamış oluyorsunuz.... Artık yeme içme yok... Ta ki, akşam "12 puntoluk harflerle/fontlarla dizilmiş kitabı yine ışığın/lambanın olmadığı ya da Ay/Mehtabın yoğun olmadığı bir ortamda OKUYAMIYORSANIZ, orucu iftar edebilirsiniz...

Oruç yaz kış tutulduğundan, mutlaka havanın açık olduğu günler vardır. Sen onu kollayacaksın. NORMAL olanı kriter olarak alacaksın... Bu arada bir dakika durun bakalım... Niye biliyor musunuz? Akşam da "Ak iplik kara iplik keyfiyeti var". Bakın bakalım akşam ezanı okunsun... Alın bir gazeteyi, bir kitabı okuyun bakalım... Göreceksiniz ki 21 dakika kadar DAHA okuyabiliyorsunuz... (Bu Türkiye ortalamasıdır... Orhaneli örneğin, imsakiye ile bildirilen ezan'dan 24 dakika, İzkir ve Edirne 27 dakika sonra İFTARI açacak... Güpegündüz değil...)

Aslında bugün YENİ ay çıktı, sahur başlıyor (Diyanet'e göre yarın sahura kalkacaksınız), ama son gün tutmayıp, tam tersine BAYRAMLAŞACAKSINIZ.

Mesela orucu tuttuysanız, yarın ezan okunduktan (Türkiye için yazıyorum) 21/27 dk. sonra açacaksınız... Akşama kadar aç durup da 21 dk. önce orucu bozmayınız arkadaşlar... O kadar durmuşsunuz, 20 dakika daha durun ki, akiplik-kara iplik meselesi YERİNİ bulsun...

YENİ ay doğdu. Perşembe (Girdiğimiz gün) yani yarın saydığımız gün Ramazan'ın ilk günü. Örneğin, Londra yeni ay'ı bizden iki saat sonra gördü. Amerika kıtası daha GÖRMEDİ dolayısıyla İSKENDERUN körfezinden batıya doğru ve doğuya doğru iki saat dilimi var. Türkiye saat ayarı bu iki dilimi kaale almıyor bir tek sayıyor, dolayısıyla da İKİ ayrı başlama tarihi oluşuyor.

 “Ramazan”

Ramazan'ın bereketi El Alim'in İlmi üzerinize olsun. Ramazan çok hoş bir şey, "sağlıklı ve yolcu olmayan için". Şekeri düşen, acizlenen için de "Tutma, başkasını doyur" diye mükemmel bir "İMECE" yolu. Ramazan fakir doyurma bayramıdır aynı zamanda... Kurban'da evlere et girer. Ramazan da ise, diğer tüm mineraller, vegetaryen yiyecekleri... (Hububat, bakliyat vb.) Sonra şeker bayramı... Diabetler bayramı... Şeker kaybını regüle eder.

Ay ile ilgili takvim anlayışını bundan 6000 yıl öncelerde Hz. İbrahim koymuştu. Aylar 30,5 gün idi. Ay dünya çevresinde giderek kısalan bir peryod izler. Yani çekim etkisiyle dolanım süresi (peryodu) giderek kısalır. Belirli bir mesafeye gelince de (çekim etkisiyle) bu kez uzaklaşmaya başlar. Ay 6000 yılda yaklaştı ve sonra da uzaklaşıyor. Oruç 28 güne inmişti, şimdi 29 güne çıkıyor. Arada bir de buçuk var.

Bu yüzden iki saat dilimi geçen Türkiye'de İKİ ayrı BAŞLANGIÇ var. İskenderun üzerinden geçen bir meridyen (boylam) Türkiye'yi iki saat dilimine bölüyor. Doğuda kalanlar "Arabistan" saatiyle, batıda kalanlar ise "Balkan, Atina ve hatta Avusturya saatiyle. Aynı mantıkla da Mağrib (Libya, Tunus, fas, cezayir ve Atlas ülkeleri) İskenderun boylamı batısında kaldığı için BİR GÜN SONRA bayrama girecek ya da yeni Ay'ı idrak edecektir.

İskenderun batısında yaşayanlar ile doğusunda yaşayanlar şu buçuk yüzünden (Örneğin 365 tam 1/4 gün gibi) bir tek saat farkına rağmen, BİR GÜN gibi büyüyor. Nasıl ki, dört yılda bir Şubat 29 gün oluyorsa, maalesef aynı durum Bizim Ramazan sürecinde de geçerli.

Ay göründüğünde BAYRAM başlamış olacaktır. Diyanet AY'ı değil, kafasındaki takvimi (Sözde bilimselmiş) izleyen en cahil kurumlarımızdan biridir. Diyaneti ise devlet ya da kendisi değildir, VAKIF denen bir "Sünni, Hanefi, Zaman zaman Nurcu, zaman zaman resmen Nakşibendi bir YATIRIM'dır. Diyanet vakfı din işleri yüksek kurulunun tamamını işgal etmiştir.

Bazen AY güpegündüz öğleden sonra da görünür bilirsiniz, görmüşsünüzdür. AY'ın görülmesi Bir KAMERİ AY'ın bitmesi ötekinin girmesi demektir. Nasıl ki Günün iki tarafının namazını çok HASSAS olan S A L A T I   V U S T A belirliyorsa, ayların vasatı da "Şehri Ramazan Vusta'sıdır. AY tek göstergemizdir, başkaca bunun yerine geçecek HİÇBİR GÖSTERGE daha yoktur hanifdaşlar...

Ramazan diyanetten bir gün önce girdi. Küsuru nedeniyle 29 gün sürecektir. Bir gün önce başladık. Ay'ı gören (Yeni ay'ı)  İskenderun doğusu ve batısına "Göreceli" bir durum var. Ay Hakkari de Edirne'ye göre tam bir saat 34 dakika önce görünüyor. Akşamı idrak eden o gece Sahura kalkar. Sabah ya da öğlen doğması bir şey farkettirmez, o gece Sahuru haber veriyor AY... Ay'ı Mekke üzerinden geçen Meridyenden sonra gördük bunu unutmayın... Ay görüldü ve KOMŞU SAAT dilimlerinde (Küsur yüzünden) ORUÇ başladı. Bize de küsur yüzünden gecikmiş olarak yansıdı. Ay'ı ilk gören uydu fotoğraflarıdır.

Eğer biz AY'da bir kolonide yaşamış olsaydık, Dünya’nın doğuşunu görecektik. (Dünya da Ay'dan 4 durumda görülüyor: Hilal dünyalar ve Dolundünya gibi). Ay'ın tastamam 28 gün bir peryodu yok. Ancak bizler bu artık 16 saati eklemek zorundayız. Bu yüzden bazen Ramazan 30, bazen 28,5=29 gün oluyor. Gün değiştirme çizgisinden itibaren görünen yeni GÜNEŞ ve YENİ AY bilgisayarın sağ al köşesinde gördüğünüz takvime ait oluyor. Bu konuyu deşmek için ÇİZİM gerekli.

Bismillahirrahmanirrahim

Slm & slm Hanifcanlar, kadir/Kudret gecenizi kutlarım

Tarık, Ruh ve Meleklere de selam olsun. "O gece tan yeri ağarana kadar bir selamdır, selamettir".

“Oruç - İslam’ın Kolaylık Dini Olması”>

Hastayken oruç tutulamaz... Şişmanlık bile mazerettir oruç tutmamaya... Oburluk bile. Nasıl ki, yağmurun aşırısı gibi "Savaşmamak" emri varsa, her mazeret için de "Oruç tutmama" yetkisi var. Namazın KAZASI yok. Orucun var.

Neden? Çünkü, FAKİR DOYURMAYA BAHANE çıkıyor. Yani "Tutarsan SANA" sevap. Tutmaz da fakir doyurursan "İKİNİZE" de sevap. Fakat Orucun gerçek ölçüsü şudur: "ŞEKER ORANI". "Benim kanşekerim iyi" desen bile, bunun 30 günlük bir garantisi yok. Yani üçüncü gün şekerin düşer gibi... Aslında İslam çok ileri derecede KOLAYLIK dini. Haddinden fazla kolaylık ki ben bile zor tatmin oluyordum. Yağmur nedeniyle savaşmamak ya da seferdeyken BİR TEK rekat namaz kılmak vb.

Tüm ibadetler CENNET'te HARAM. Malum, Oruç tutamazsın, çünkü orası Nimetler deryası, yemezsen "Döverler" seni. Üstelik gece-gündüz yok. Yani iftar-sahur ve namaz vakitlerini nereden bileceksin? Zaten namaz da HARAM. Allah namazı bile eziyet sayıyor ve kuluna "Dünyada benim yoruldun, kıldın, artık burada ebediyen bunlar sana yasak, burada ye-iç eğlen... diyor.... Cennette "Kime Zekat vereceksin?" Herkes mülti zengin. Cennet'te Mekke nerede? Nereye Hacca gideceksin? Hatta Cennet'te "La ilahe illalah", sadece ana-kapı girişinde yazılı... "Kulum" diyor Allah'ımız, "Sen beni görmeden (Paradigmatik) İNANDIN, La İlahe İllallah" dedin. Öldüğün gün hatırladın bu ahdini... Hatırladın ve Cennet’imdesin... Eşhedü... Dünya içindi, imtihan içindi. Cennet'te sen benim "Tek olduğumu biliyorsun, bildiğin için buradasın" diyecek... "Sen kendini yorma, Kelimei Tevhid'i bile söyleme...." diyecek RAHMAN ve RAHİM.

Şu merhametin güzelliğine bakın dostlar... Allah bize alabildiğince ve olabildiğince "KOLAYLIK" sağlıyor... Ve biz "Acaba nasıl bir zorluk çıkarabiliriz?" diye insandan şeytanlar oluyoruz. Kahrolsun o fıkıh! Kur'an'da olmayanlarla yaratılmış İKRAH ettirici o fıkıh kahrolsun! Yaşasın HAKK (Hukullah), kahrolsun fıkıh... Fıkıh kelimesinden ikrah ettim.

Kur'an'da geçiyor bu kelimeler. Hizbullah gibi, Şer'ia gibi ama sizin karşınıza dikiyorlar eli bıçaklı Hizbullah katillerini bir de "ŞEİRAT İSTERÜK" diye bir laf. Haksız mıyım? Allah'ın mübarek kavram ve nosyonlarını alıyorlar eli kanlı terör örgütlerine isim yapıyorlar... Hizbullah "mış" diyeceğim ama AYET bu!... Allah'tan Ayetin devamı da var: “Siz Allah'ın hizbinden olun, şeytanınkinden değil”.... diye Resulullah'a da demiyor mu yaratanımız? "Sen Atan İbrahim'in dininden ol!"

Namazı, Orucu, Hacc'ı, Zekatı ve TEVHİD=HANİF parolasını Hz. İbrahim İSTEDİ, ALLAH KABUL etti... Allah bu ibadetleri "CENNETTE" istemiyor bu yüzden. Bunları DÜNYADA yapacağız. SAVM= 2 rekat x 3 vakit (Minimum... Maksimum sonsuz...). Namaz FARZ'dır, Allah'a açık kredi kartımızdan olan borcumuzdur. Ödenecek... (Cünup bile, toz-topraktan teyemmüm alır yine kılar, bu bahane değil).

Kadir Gecesi - Teravih Namazı”

Kadir gecesinin girdiği saat 17.21 (TSİ). Mecerre (Andromeda'nın Kur'an'daki adı) bize tam örtüşüyor. Kadir gecesi ve kadir günü var mı? Bunu çözmek için çok ipucu var: Örneğin "Rüzgarı Süleyman'ın emrine verdik...Onunla gündüz 6 aylık ve gece altı aylık yol alırdı" diyor ayet...

Mağarada uyanan Kehf ashabı "Bir gün(düz) ya da daha az diyorlar ama 309 yıl duruyor orada... Bugece Perşembe gecesi olmakla birlikte, Arabic olarak "CUMA gecesi"dir. Çünkü GECE önce gündüz sonra giriyor. Bunun gibi ertesi gün de KADİR günü mü? Hayır bu iş G E C E 'dan ibaret... İftarı açtığın saatten taa Fecre (Sahur ardına kadar) KADİR GECESİ. Melekler (Özellikle Azrail) ve RUH. Ayrıca TARIK bu gece indi/inecek .

Namazın inmesinden sonraki ilk Ramazan ayında normal namazlarını kılarken, Resulullah bu oruç süresinde bir tek gün  2 x 2 rekat özel bir namaz kıldı. Üçüncü 2 rekata da kalkacakken, herkesin arkasında kendini taklit ettiğini görünce sinirlendi ve namaza durmadı. Normal vakit namazını cemaatle kıldı, ancak o 2 x 2 çoğala çoğala bugün TERAVİH dediğimiz namaz oldu ve 20 rekata tamamlandı. O gün bugün kılıyoruz. Resulullah bir de bu taklitlerden kaçınmak için "İnziva” rica etti, Allah reddetti ve "İtikaf” izni verdi.

Yani İslamiyette uzlet-inziva yok, sadece Ramazan'da ve SON hafta içinde bir Camiye enterne olma hali var... Resulullah'ın sadece kendine ait olmak üzere "Özel namazı" bugün teravih diye herkesin namazı oldu.  Üstelik 20 rekat oldu ve  geceyarısından önce kılınıyor (büyük hata). İşte biz o namazı kılıyoruz. Bunu Yezid böyle istedi ve yapıyoruz. (Muaviye döneminde yoktu, oğlu Teravih'i icat etti). Bunlar bizim sapıklıklarımız bir kenarda dursun ama bir şeyi kaçırdık:

Resulullah niçin (Namaz indikten sonraki) ilk Ramazanın sadece BİR ÖZEL GECESİNDE bu namazı kıldı?

Bunun Hz. Ömer zamanında başlatıldığını söylüyorlar. Hz. Ömer'e çok iftira atıldı. Sözde Ömer demiş ki: "Birileri çıkacak ve Kur'an'da zina edenleri taşlayıp öldürün diye bir ayeti bulamadıklarını söyleyecekler. İşte onlar okun yaydan çıkktığı gibi dinden çıkacaklar" demişmiş miş miş. Kur'an'da böyle bir Recm ayeti varmış mı mış bir keçi gelmi miş miş o ayeti yemiş miş miş. Bunu Hz. Ömer de görmüş müş müş. Yani Kur'an eksik dedirtiyorlar Hz. Ömer'e. O asla demez halbuki. Allah ona son yanlışını İslamiyet öncesinde "Öz kız bebeğini dirdiri gömdüğünde" yaptırdı. O vicdan azabıyla asla ve asla bir yanlış yapamaz oldu... Ömer'in ağzından uydurulmuş hadisleri bir topla gör neler ne iftiralar var hayretler içinde kalırsın.

Bunlardan biri de bu olay. Muaviye zamanında bile bu yoktu. Oğlu Yezid zamanında namaz 6 vakite çıkarıldı. Halbuki Ali, Halife Osman'ın bu olayından sonra "Veyl, Allah'a kavuşma sırası bizdedir" dedi. Yani öleceğini bilen biri niçin 6 ay halifelik yapacağım diye Osman'ın ölümüne sevinsin? Bu mantıklı mı? Kendinin öldürüleceğini de biliyordu... Saltanat için... Onların taşeronu da "Harici" adı verilmiş (Zavallıların hiçbir şeyden haberi yoktu) bir gruptu ki, bunların tamamı Ebu Süfyan'ın has adamları ve kiralık katilleriydiler. Kabak Haricilerin başına patladı bundan sonra. Böylece kesin ayrım Sünni-Şii derin bir uçurum halinde oluşturuldu. O gün bugün birbirlerine düşmandırlar.  Halen de öyleler (En azından evlendirilemiyorlar).

Hz. Osman ev hapsine Ali bile alınmıştı... Zalim Haccac o dönem sıkıyönetim komutanı olmuştu sanki. Muavieye müdahele etmek istemedi, çünkü Mekke babasının idi. Babası Mekkenin Emiri ve bölgenin (Hicaz-Asir) Melikiydi.

Zalim Hacca adı üzerinde bir şeytandı. Bir araştırın bakın kaçbin Türk çocuk ve kadınını kılıçtan geçirip ömdürdüğünü... Haccac Osman'ın ardındaki GÖLGE halifeydi. Yumuşak olan Osman'ın SERT yanını temsil ediyor gibiydi ya da Sert olan Hz. Ömer'in geleneğini sürdürüyordu. Muaviye'nin baştan başkaldıramamasının nedeni de buydu: Haccacı Zalim'den çekiniyordu. Onun diskalifiye olmasından sonra Şam'dan ordusuyla Ali üzerine geldi... Ali Ehlibeyttir ve oğulları (Hasan-Hüseyin) ile torunları kadar AK-PAK saf ve Tertemizdir ve TÜMÜ şehit ailedir.

O aşağılık Kureyşliler içinden sadece Resulullah ve Ali dışında bir tek ADAM, MÜSLÜMAN çıkmadı... Ama Ebu Cehil ve Ebi Leheb gibi sayısız aşağılık çıktı... Hz. Ali masumdur. Ehli beytten Hasan Hüseyin Cafer ve Zeynel Abidin HANİF olarak öldüler, şehid oldular. Hz. Aişe çocuktu ve yaşça Ali en gençleri olduğundan onunla kendini ırkılıyordı. Hürrem Sultan kadar entrikacıdır anamız...

Hz. Ali'yi "Namus tuzağına" çekmeye çalışan ve Muaviye'yi Şamdan çağıran Kur'an yapraklarını Muaviye ordusunun mızraklarına taktıran, Hz. Hafsa anamız ile birlikte Resulullah'ı çok üzen Hz. Aişe anamızdır.

Bugün Kadir gecesi... Artık TABULARA kışkış diyelim. Anamız (Bu Allah'ın emridir)... Ayet onlara "Annemiz" demeyi emrediyor. Ama her anne GÜNAHSIZ mıdır? Anneye saygımız sonsuz da... Resulullah'ın burnundan getirdi Aişe anamız...

Diyelim ki benim öz Annem=Aişe olsun. Ben diyorum ki, "anneme saygım sonsuz üff bile diyemem ama, babama yaptıkları ile benim annem işe yaramaz bir kadın" Bunu söyleyebilirsiniz korkmayın. Çünkü ALLAH size bir GİZLİ izin verdi: "Resulullah'ın eşlerine ANNE" dememizi önerdi. Dolayısıyla HER ÇOCUK ANNESİNİ eleştirebilir. Eğer annemiz olmasaydı, Allah bize böyle bir ruhsat vermeseydi, şimdi O bir tabu olacaktı, Jean d'Arc falan olacaktı ve hiç eleştirilemiyecekti. Ama annem olduğu için eleştirebilmiyorum:

Diyorum ki "Benim Annem Aişe yaramaz bir annedir, keşke başkası annem olsaydı". Bunu demeye hakkımız var. Çünkü Ayet "Annenizdir" diyor (Öyle eleştirin). Bilmiyorum meramımı anlatabildim mi?

Resulullah 2 x 2 =4 rekat namaz kıldığında, o gece Kadir gecesiydi. Kur'an'ın Levhi Mahfuzdan ve Mecerre (Andromeda) örtüşme aralığından (Elektron mikroskobu gibi düşünün) inmesinin "İBRA DÖNEMİYDİ". İbra? İlk dönemin (Namaz öncesi) adı İKRA dönemidir. Namaz ve abdest ile Oruç vb.yoktur. Sonra İSRA dönemi başladı: Anlamı NAMAZ dönemidir (İbra Hesap demek değil; İsra da Geceyürüyüşü demek değil).

İkra ardından İsra'nın ilk yıl ibrasındaki Kur'an'ın indiği geceyi Resulullah yakalamış ve dört rekat namaz kılmıştı (Taklitçilerinden gına gelmişti, altında namaz kıldığı bir ağacı kutsal saymasınlar diye gözyaşlarıyla kestirdi.

Allah'tan ayet geldi ve kutsanmış ve kişiselleştirilmiş bir camii Ayet ile yıkıldı (Cami ALLAH'ın evidir, filan cemaatin falanca kişinin derseniz işte o cami derhal yıkılmalıdır). Neden Cami yıkılmalıdır, çünkü Cami yıkılır ve gider... Ama o çöreklenmiş yerleşik şeyh zihniyeti yıkılamaz. Firavun, Nemrut, Haman vb. hep doğacaklar... Onlar hiç ölmediler ki? Ebu Süfyan da ölmedi 2250'lerde hortlayacak olan o Ebu Süfyan'dır.

Namaz ve Oruç "Sizden öncekilere farz olduğu gibi size de farz oldu" diye Allah emriyle yeniden gündeme getirilmiştir. O gece fazladan (nafileden) namaz kılarak...  Ama Yezid tayfası onu 20 rekat x 30 gün yapınca, o gece arada kaynadı durdu. Resululah da itikafa çekildi. Yani sonraki ramazanlarda itikafa çekilip, Camiye kapandı. O zaman "Ramazan'ın Son Haftası itikafa çekildiği için "Kadir gecesi Ramazanın son haftası içindedir" dendi. Oysa VAHYİN kaynağını ve hele ilkinin "İKRA" diyen Vahyin ve getiren Meleğin bağlantısını Resulullah çok iyi biliyordu...

Yezid yüzünden Teravih kılıyoruz. 1300 yıldır KADİR gecesini kaybettik. Kaybettik ama bilimsel olarak (Mecerre) ve 1000 ay (83 ya da 84 yıl) olarak bunları Hubble sabiti denen bir uzayın genişleme katsayısına uyarlayabiliyoruz. Teravih'in ne kadar önemli olduğunu anladık mı?

İşte tepe tepe Teravih ve bol bol sünnet namazları kılarken "HANİF" namaz buharlaştı ve gitti. Kıldığımız o Maun Namaz sadece ve sadece bir TÖREN'dir, ibadet değildir. İbrahim babamız görseydi putları kırdığı gibi bunları balyoz ile beyinlerini patlatırdı. Eminim bundan... "Benim koyduğum ve kıldığım namaz bu muydu?" diyecektir çünkü... İbrahim milleti dışında kalan TÜM MÜSLÜMANLAR lanetlidir buna inanın. Bakın Vahhabilere, bakın Mollalara, bakın Talibanlara, bakın Hizbullah'lara, bakın tüm İslam ülkelerine...

Ben sadece Kur'an'ı naklettim. Yani Vahyi anlattım. Tefsir ve tevil etmedim, sadece OLANI verdim. Bir şey katmadım. Ayrıntıları gösterdim, detay verdim. Detay vermesem içine girip yaşayamazdık ki?

Abese suresinin naklen yayını gerekliydi ki oradaki PİSLİK adamın Ebu Süfyan olduğu ortaya çıksındı. Eslemna diyen Mekke Reisinin de aynı PİSLİK olduğu (Hucurat 14) ortaya çıksındı... Yezid, İbni Hakem, Zalim Haccac'ların birer "Sahabe olmadığı" ortaya çıksındı... Saltanatçıların Sultanların aşağılık olduğu ortaya çıksındı... Osmanlı'nın bile Ehlibeyt düşmanı olduğu ortaya çıksındı. Çıksın artık dedim, kötü mü ettim?

4000 saray mensubunun hiçbirinin adı Ali, Hasan Hüseyin, Cafer değildir dediğimde tarihçiler bile şaşırdı... Osmanlı hanedanını böyle kötülemesem "Vatan millet " edebiyatı içinde kaynayacaktı... Merak edilmesin ben herkesten daha Türk ve faşistim. Ben sadece SULTAN yani saltanatçıların Ard niyetli EdepsizAli olduklarını söyledim, milletime, tebalarımıza lafım yok...  200 çocuğu olan padişahımız bile var insan birinin adını "ALİ ya da MEHMET ALİ" diye koymaz mı? Koydurmamışlar işte... OL-DUR-MA-MIŞ-LAR işte...  Tabular yıkılmazsa olmuyor bu işler...

Hiç yok. Bir tek isim yok. Hepsi teker teker incelendi... Çeşnicibaşının oğlunu "Evlatlık almış" . Yeniçeri ağasının oğlu Bektaş'ı evlatlık almış (yanaşma deniyor). Onları özçocuklarının içine yerleştiremezsin... Yavuz'dan itibaren bir şeyler değişti. Değişti ki tam değişti...

Ceneviz, Venedik, Ukraynalı.... Ve Sophia. Osmanlı'nın ana tarafını saydım... Baba tarafının da sicili temiz değil: Yezidilerin akrabası. Ama biz bu pota içindeyiz, bu gemideyiz, bu tarihi sevmek zorundayız. Ben Türk'üm (Yemin ederim böyle hissediyorum). Bundan gurur duyuyorum. Belki pek çok kişi de aynı benim gibi düşünüyor.

Barış & Barış

1