2----------------------------------
“Besmele - İkra”
Rahim=ana, Rahman=baba. Ana'sız-baba'sız yaratılan ilk insanın ANA-BABASI olan ALLAH... Yani besmele demek: İsim-Allah-Annem gibi-Babam gibi. Bi=Başlarım değil, by (Almancada bei gibi) by Bus gibi ya da Beim Gott=Allah adına der gibi. Bi=Adına/Allah/Şefkat/Hoşgörü. Bir anlamda bu besmele... İKİNCİ anlamı olarak: Bi=Begin (Alm. Beginnen=Başlamak). İsm=İsmiyle başlamak... Ama o ismi bilmiyoruz: Onu Allah bize ilk ayette de söylemiyor.
"İkra”. Oku. BİSMİ(İsmi İLE=By Name/Yani In the name of Allah derkenki gibi). Rabbi(Rabb) KE=SENİN Rabbinin adıyla oku...
Soru şu:
1. Rabb ne demek?
2. Rabb’in adı ne?
3. Neden Rabb’in adını vermeden Rabb’in adını vermişçesine sanki biliyormuşuz gibi böyle hitap ediyorsun?
4. Okuma yazma bilmiyorum neden OKU diyorsun?
5. Neyi okuyacağım?
6. ..7...77 BİN SORU...
O kendi adını vermeden kendi adıyla okuma bilmeyenden okumasını istemektedir. Daha ayet inmemiş elde bir kitap yok ve olmayan OKU'nuyor.... Şaşılacak bir şey değil mi Hanifcanlar?
“Namazı Bozan Unsurlar”
AMİN evrensel bir kelimedir. Fakat fatihayı okuyup (NAMAZ İÇİNDE) amin derseniz namaz bozulur (Bir Amin namaz bozuyorsa, siz Sübhaneke okuyanın namazının kaç kere bozulduğunu varın bir düşünün). Amin’i ve Sübhaneke'yi okuyorum ama namazdan ÇIKINCA.
Namazı şunlar bozar (Ayetlerden derlenmiş ve süzülmüş bir özet)
1. Katı
2. Sıvı
3. Gaz
Olan bir artığın bevli yollardan (Ön ve arka boşaltım sistemimiz) çıkması. Sadece kadınlara has olmak üzere bilinen akıntılar bile namazı değil abdesti bozar . Kadın dilerse hayız ve nifas halinde bile abdestini (namaz abdestini) alarak namazı bırakmadan kılabilir. Namazda bunlar abdesti bozan şeylerdi. Namaz şartlarından şunları yapmamak da namazı bozar:
Vakit farzı: Girmemiş vakite niyet edenin namazı sakıt olur. Kur'an'dan olmayan bir şeyi bir tek HECE bile okumak namazı bozar. İkindi ve Yatsı'ya "FARZ" diye niyet etmek tüm ömürboyu namazları toptan bozan bir afettir (MAUN suresine bakınız). Allah'ın farz etmediğini FARZ ettirtmek namazı bozar. Daha bunlar çok uzun ama “Amin” de içinde.
Eğer bir paralı imamın arkasında namaz kılıyorsan ve seni ezan okunur okunmaz "Gel hemen arkamda dikil" diyorsa, sana ikişer rekat daha fazla farz icat edip, iki vakit de kafadan koyuyorsa bu şu demektir: Senin namazının hayrına ENGEL olunuyor.
107/7. Ve hayra da mani olurlar.
Namazın MAUN olup iade edilir. "Uydum imama" yüzünden SEVABINIZ heba olmuştur... Keşke aranızda cemaat olsaydınız da maaşlı olmayan bir imam ardında bu namazı kılsaydınız. Allah günün iki tarafı diyor, sabahtan öğlene ve öğlenden akşama iki dilim (bunu en kısa gölge=öğle ayırıyor), ama koşun hemen ezan okununca gidin denmiyor ki. Yani Gündüzün içinde kılınan Akşam'a bir de YATSI denen uydurma namazı koydunuz o da yetmemiş gibi bir de geceyarısından sonra kalkıp kılınacak olan VİTİR'i eklediniz. Bu nasıl bir din?" diye sorarlar adama ve bu namazlar geri gelir yüzümüze çarpılır...
Kur’an Okumak - Hadis Okumak”
İşte Hanifcanlar hepiniz bu KUR'AN'I "OKU"yorsunuz. Ben ise "OKU"TMANIM. HİÇ BİR YERDE "ŞAKA ve HADİS ve de KÜÇÜMSENECEK" bir tek kelime olmayan Kur'an'ın OKUTMANI'yım (Arapça muallim). ARDniyetsiz olmaktan söz ediliyor ve bir de elbette güsul abdesti istiyor. Ama Kur'an okumak Namazdan da önemli olduğundan, oturduğunuz yerden duvarın mevcut tozundan iki farzıyla bir TEYEMMÜM alıp yine okuyabilir bir cünub kişi. Namazdan önemli olan bu Kur'an'ı tam temizlenmiş olmak için AYET gereği EUZÜ BESMELEYLE okuyunuz. En kısa biçimi şudur: "E*uzübillah-Bismillah”. Bu da yeterlidir ve ardından içinizden sadaka Allah diye kısaca bitiriniz (Başka şeylerler karışmasın diye, mesela hadislerle...). Uzun uzadıya “sadaküllühül azim” demeniz gerekmez. Allah zaten SIDK ve Muazzamdır. Euzübillah.....en son: Sadaka Allah. İlki sesli, ikincisi içinizden.. Eğer dinleyen varsa dışarıdan da olabilir. Yani sesli söyleyebilirsiniz.
NASIL BU en eski din OLAN haniflik KOLAYLIYOR MU YOKSA ZORLAŞIYOR MU? Euzü besmele, Sadaka ve Kur’an okunurken namaz kılınmasının yasak olduğunu daha önceki üç chat içeriğinde vermiştim.
Lebbeyk "Elimden tut yukarı yanına al beni" demek. Bunu dilerse Allah yapar Ama Şeytandan beni elimden tut yanına al denemez. Euzü billahi mineşşeytanir Racim dediğinizde, Allah dilerse değil OTOMATİKMAN şeytanı kozmik şıhablarla bombardıman eder. Kaçar mecburen...
Nötrinolar tamamen hayalettir ama çok az da olsa iki nötrino çarpıştığında (Trilyonlarda bir ihtimal) bundan somut bir NÖTRON oluşabiliyor. İşte o RACİM (Taşlama)den söz ediyor ayet. Bir Nötron radyoaktiftir. Çekirdek dışında sadece 13 dakika kararlı kalır. Sonra bir proton, bir elektron ve bir antinötrino bırakır. Yani bu kez ondan bir H atomu doğmuş olur. Bu çok zor ve belki de milyar yılda bir oluyor (evrenin ömrü 16 milyar yıl). Tunguska da şıhabın ağırlığı evrenin ilk yaratılmasındaki şiddetli mini karanoktalarla ağırlıkça eşit. O da ayrı bir mekanizma tabii (Şıhab Şıyhab, Şahab deniyor). Onu da söyleyeyim, ben her yazdığımı ayetten yazıyorum. Hatta şu bile ayet:
A'raf 185: … Peki, bu Kur'an'dan sonra hangi hadise iman ediyorlar?
Oradaki HADİS sözünü "Yalan ve boş söz diye çeviriyorlar" gel de gülme. Kendilerinin ne mal olduğunu ortaya koyuyorlar.
Câsiye 6: İşte bunlar, Allah'ın âyetleridir ki, onları sana hak olarak okuyoruz. Hal böyle iken Allah'tan ve onun âyetlerinden sonra hangi hadise inanıyorlar?
Mürselât 50: Artık bundan sonra hangi hadise iman edecekler?
Okuyun ve AĞLAYIN. Hadis kudsi, mübarek diye bizleri kandırdılar. Okuyun Hanifcanlar okuyun. Hadisler resmen ve ismen AŞAĞILANIYOR. Allah sifonu hadislerin üzerine çekmiş... Halen anlamayacak mıyız? Ayetse koy sepete, hadisse at çöpe... Hanif ve Hadis müslümanın farkı bu işte... Bir de aradaki HAFİFler var.
Lukman 6: İnsanlardan öyleleri vardır ki, Allah yolundan bilgisizce saptırmak ve o yolu oyalanma aracı yapmak için hadis eğlencesi satın alırlar. İşte böylelerine rezil edici bir azap vardır.
Şu da önemli: “Hadis eğlencesi satın alırlar”. Arapçasında resmen belli: “hadiysin”. Bunun tersi de belli: Haniyfin. Hadis (HA-di-th ince S ile yazılır) Hadise diye bir laf da yoktur. Vak'a=Olay vardır. İşte to be or not to be. Evet biz EMEVİ tufasına getirildik. Onların yolundan namazlarımızı rezil edip, çarçur etmeye kandırılmışız. Bu virüslü bir din, hadisler de Kur'an'ı tahrif ve tahrip etmek için bir “Troyan Horse”.
Nasıl, Hadis ve Hafif eski dinler mi güzel onlardan daha eski olan Hanif din mi güzel? Allah katında bu dinden daha güzel var mıdır hakikaten? Şeytanların kimin üzerine indiğini haber vereyim mi? Şuara Suresi’nde bunlar söyleniyor (Şeyhlere, ve teslim olanlarına vb.).
“Ramazan Bayramı”
Bilimden ötesi yalandır. Çünkü "BİLİM" Allah kanunları=Sünnetullah'tır ve hiç şaşmaz. Yani son söz ALLAH yasaları olan fizik kurallarıdır. Maaş alan imamın arkasında namaz kılamaz, 5 vakit kılamaz, bayramda el öpmek için bekler. Hz. İbrahim "İki yeni ay arasında" oruç tutmuştur. Bu süre içine ister 28 ister 29 isterse 30 gün girsin, o ayın adı RamaDhana-sudra'dır (Arap takvimi denen şey aslında bir Hindiyye takvimidir).
Ramazan bu gece tam 23:00'de İstanbul'u terk ediyor ve "Bayram" giriyor. Hz. İbrahim babamız Bayramı çok önemsedi ve kendisi "Dikte" ettirdi Rabbine... Ramazanı "Dünya hayatı" çilesine ve "Bayram"ı da Ahirete benzetti. 70 gün sonra da "Kabeyi" inşa edip, İLK tavafını yaptı. O inşaat DÖRT gün sürdü, onu da Bayram yaptı...
Biz en eski dinin tüm kurallarını uyguluyoruz. İbrahim'in "Yasakladığı" günlerde oruç tutmanın bir alemi yok.. Adı üzerinde Bayram=Cennet günleri anlamında ve Cennet'te Oruç tutmak HARAM'dır. O halde Bayramda (Cennet'te) oruç tutulmaz. Bayram namazı da farz ve VACİB DEĞİLDİR... Sünnettir. Resulullah bunu Cenaze namazı gibi "Yarı secde=Rükunla kılmıştır". Cenaze namazı gibi bayram namazı da aslında namaz değil Resulullah işlerindendir (Affair anlamında, Almanca Affaeren,Türkçesi amel, hasenat vb.). "Allah'ın İŞİNE bak" der gibi... Bu da Resulullah işlerinden ve uygulamalarındandır.
Sabah namazının FARZI yanında bayram "İşi" eline su dökemez elbette... Bayram namazının amacı (cenaze namazının amacı toplanıp defnemek) BAYRAMLAŞMAK, küskünlerin barış=selam’laşması. Büyüklerin hatırlanması, mezardaki büyüklerin de bunun yanında hatırlanmasıdır. En önemlisi de "KÜÇÜKLER" dir. Ramazan bayramı aslında ALLAH tarafından konmuş bir "23 NİSAN BAYRAMI"dır. Sevinç ve coşku çocuklaradır... Yetimlere... Kurban bayramıda öyle... Et yüzü görmeyen fakirlerin neredeyse bir aylık protein nevaleleri çıkıyor...
Bayram namazı Vacib diye yutturulmuştur. Ancak NAMAZ değildir, rüku yeterlidir. Yani Cenaze namazında rüku ve secde yoktur. Bayram namazında da secde yoktur yerine rüku vardır. Hatta önünüzdekinin sırtında kılabilirsiniz. Önemli olan "Rüku edenlerle rüku etmek"ten ibarettir.
Süfyani bayram namazına da el attı... VACİB dedi. Sadece "Gecenin bir yerinde kalkılıp kılınan ve DİLEK kipi ile farz edilmemiş olan Vitir Vacib'dir. Bayram namazı Vacib değildir (aslında namaz da değildir, bir tür cenaze namazı gibidir). Namaz değildir bir "Şükran Günü"nden ibarettir. Bu Şükran Gününü tüm İbrahim çocukları (İsmail ve İsrail soyu) uyguluyorlar. Onlar Hindi yiyorlar biz de bayram yemeği ve ikinci bayramda da bol bol et yemeği... Kurban da VACİB değildir (adarsanız Vacib=Vecibeli olur). Yahudiler Tavuk ve Hristiyanlar hindi "kurban" ederlerdi. Şükran günü o günlerin anısıdır. İşte o 7 bin yıllık Hz. İbrahim geleneğidir...
Yani "ehli kitab ile bir çok şeyimiz temelde ap-aynı... Bayram ziyafetinizin, sahuruhuzun, iftarınızın bir Thanksgiving=Şükran Yemeği olduğunu bilerek hareket edersek daha evrenrsel oluruz.
“Kur’an’ı Sevmek”
Kur'an'ı beğenmeniz çok iyi. Onun DOSTU olduğunuza işaret. Yani Kur'an’ı SEVMEK HANİFLİK alametlerindendir. Kur'an'ın lezzetini aldın mı bir kere artık onu bambaşka bir gözle okuyacağınızdan eminim.
Şimdi eski adına hiç bir yere gidemezsiniz. Eskiler size lezzet değil "Suçluluk duygusu" verir artık... Lezzeti BİLİMsel HANİFLİK verir. Bu din, bu Kur'an ÇOK farklı artık. Eski tabuları yıkın kurtulun. Artık kuluçkadan çıkmak zamanı, kozadan çıkıp uçmak zamanı. Taassub ve bunun pompası olan Hadislere artık dönmeyiniz. Şeytanın ayetlerini değil, Allah'ın ayetlerini biz inceliyoruz.
“Selam ve Selam”
"Oku rabbinin adıyla........Oku insana kalemle yazmayı öğretti..." derken İKİ KEZ OKU var... "İKİ KEZ İMAN var ". İKİ KEZ SELAM VAR. Selamün Aleyküm derken, Aleyküm=Senin üzerine kelimesi SIRADAN bir kelimedir ama SELAM ise KUTSALDIR ve Barış demektir. O halde Selamün Aleyküm'den Selam kalsın, aleyküm yerine ve Selam deyin. Selam ves Selam olsun. Allah bunu bize yakıştırıyor. Üzerine kelimesi yerine bir daha BARIŞ denecek yani Selam ve Selam. Zor ama dilinizi alıştırmaya bakınız. Belki tabular böyle minicik nüanslardan başlayarak yıkılacak, kimbilir! Bilmeyenler için söylüyorum, İslamiyette Selam Vakıa 26 ALLAH tarafından TAVSİYE edilmiştir. Bu tavsiye CENNET malıdır. Cennet üstü Cennet malıdır.
Vakıa:
25. Orada boş bir söz ve günaha sokan bir laf işitmezler.
26. Söylenen, yalnızca "selâm, selâm" dır.
Evet 26. ayetin Arapçası şu "Selam vesselam". Aleyküm Selam'ı bırakmalıyız. Bir edattır "Üzerine, sana" kelimesi gibi. Zamir/Edat/Zarf vb. bunlar kutsal değildir, atılabilir. SELAM=Barış/İslam kutsaldır atılamaz. O halde atılabilirin yerine BİR DAHA SELAM'ı ekleyelim. Atmak işi BEYNİMİZDEN atmak olmalı aynı zamanda...
Selamün aleyküm diyene selam vesselam deyiniz. Siz ona selam vereceksiniz, "Selam ves selam" deyiniz, sorarsa şöyle açıklayınız "Sana zahmet olmasın diye bir de senin yerine SELAM dedim... Selamına selam dedim". Bunu esselamün aleyküm ve... demek ise Ayette şöyle nitelendirilmiş: Boş bir söz ve günaha sokan bir laf yalnızca "selâm, selâm".
Önce beynimizden atmalıyız. Çıkarıp atmalıyız ve o iki ayeti anımsamalıyız. O iki ayet Cennet üstü Cennet (Sabıkur ve Mukarrebun) İÇİN GEÇERLİDİR. Cennet'in üstündeki başka bir Cennet için, Arş'ın altındaki Süper CENNET için geçerlidir. Orada boş söz yok (Altta var). Orada karşınızdaki adına da kendinize selam veriyorsunuz (Alttaki Cennette ise Esselamü aleyküm ve Rahmetullahi ve Bereketühi dedikten sonra hal-hatır sorarak ve protokolle "BOŞ SÖZLER" olarak uzattıkça uzatıyorsunuz... Buradan götürdüğünüz tüm alışkanlıklarınız ve son nefese kadar olan bilginiz ve de saplantılarınız, inatlarınız, dayatma ve diretmeleriniz, nefsinizin ıslah olamayan kişisel projeksiyonlarını da ORTADAKİ CENNETE taşıyorsunuz...
Enbiya 27. Onlar O'nun sözünün önüne geçmezler; onlar yalnız O'nun emriyle iş yaparlar.
Enbiya 28. O, onların önlerindekini de arkalarındakini de bilir. Onlar, O'nun hoşnutluk verdiklerinden başkasına da şefaat etmezler. Ve onlar O'nun korkusundan titrerler.
Enbiya 29. İçlerinden her kim, "Ben O'nun dışında bir ilahım" derse böylesini cehennemle cezalandırırız. Zalimleri işte böyle cezalandırırız biz.
Evet bunlar melekler. Sadece melekler... Onların CEHENNEMİ, ilk aknokta (Bigbang) patlaması. O nokta onları TEKİLLİK BİÇİMİNDE yutuyor (bizdeki karadeliğin bizi yutmasıyla özdeş).
Meleklerin de cehennemi var. Hatta onları donduracak bir soğuk fusion benzeri mekanizma bile var. Melekler takyonlardır (sıfırdan küçük imajiner kütledir), dolayısıyla ışıktan hızlıdırlar. Işıktan katına göre milyonlarca kez hızlıdırlar. Bir gün=bin yıl gibi, 50 bin yıl gibi... Yani kimi melek ışığın bin yılda aldığı yolu alıyor bir tek günde, ya da 50 bin yılda katedilen yolu alıyor...
Takyonların son hızı nedir? Sonsuz mu? Hayır! Şimdi C=Işık hızını işaretleyip bir ÇEMBER çizelim. Saat yönünde giderek ışık hızının katlarında hızlanırlar Nereye kadar? Çember sizi getirip sıfır Kelvin (Mutlak soğuk) noktasına yani HAREKETİN durduğu yere, evren ısısının HİÇ olmadığı bir yere getirecektir. ISI HİÇ YOKSA NAR ve NUR da DONMUŞTUR (Energy ve Enoorgy). İşte meleklerin sonu geliyor... BİZİMLE BİRLİKTE BİR TEK ALLAH KALICI (Hüvelbaki)... Kalan Fani/geçici. O gün hiç kimse Allah'ımızın "Bugün mülk kimindir?" sorusuna yanıt veremeyecektir. Allah'ımız kendini yanıtlayacaktır: "Bugün mülk Vahidül Kahhar olan Allah'ındır. Mutlak soğukta tüm YARATILANLARIN KABZEDİLMESİNE (tutuklanmasına) KIYAMET deniyor. Hiçbir melek de yaşayamayacaktır. Ruhu kabzedilecektir.
Sonsuz hızda giden melekler, bizim MİNİMUM hızımız olan 0 derece Kelvin'in GERİSİNDE KALDILAR. Işık hızı meleklerden daha hızlı oldu böylece... Işık hızı cinleri; fakat Kelvin hızından ışık hızına olan aralık ise İNSANI temsil ediyor.
İNSAN EN HIZLI oluveriyor birden. Aşağıların aşağısında olmasına rağmen YUKARILARIN EN YUKARISINDA oluveriyor.
En şerefli yaratık insandır amenna.... Bu antropik görüş değil, bu FİZİKMAN da böyle... Maymunlar da kediler de var ama... Onların yegane AKILLISI (Akıl=Bilim üreten) kuşkusuz TEK BAŞINA İNSAN, yani BİZLERİZ. Allah'ın bu nimetine hamdolsun, şükürler olsun. İyi ki bir CİN ya da MELEK değiliz. İnsanız biz, Haülifeyiz=Şerefli, Halifeyiz=Nankör. Hamd olsun Hamid Rabb’imize...
İnsanların en şereflileri için de Elhamdülillah. Resulullah (Ümmet), İbrahim (Millet), Mesih ve Mehdi var ve O YOLUN YOLCUSU BİZLER VARIZ... BİZLER AYRICALIKLIYIZ! Eşrefi mahlukatın şerefyablarıyız... Ehli Kitap’ın tamamı (Hristiyanlar ve Yahudiler) Cehennem’de yanacak ve gecikmeli olarak CENNETE girecekler. Cennet Ehli Kitap’ın imanlıları için kuruldu ama o Sabukun/Mukarrebun/Naim, üçüncü sınıf var ya... İşte bizler ORAYA adayız... Aşağısı kurtarmaz bizi... Büyük oynayacağız.
Allah Latif'tir, LATİFE sever ve Allah bizlerin NAZINI da sever... Nefsimiz Allah'ımıza, "Sen sana ben bana" dediğinde, Allah bunu da çok sevmiştir. Nefsin kendisine DİRENMESİNİ sevmiştir... Allah LATİF'tir, latife sever... Latif olduğu için latife yapmamıza izin verir. Alim olduğu için ilim yapmamıza izin verdiği gibi, Allah dilerse İSTİHZA=ALAY bile eder... Bakara suresindeki "Bir ineğin kurban edilmesi" olayını anımsadınız mı? Hani cimri Yahudiler ineğin kılını-tüyünü soruyorlardı (sırf kendileri kesmemek için, cimrilik onların ilk karakteridir). O konuyu ayet şöyle bir latife ile tamamlıyordu: "NEREDEYSE KESMİYORLARDI" İşte bu BİR LATİFEDİR. "Neredeyse kesmeyeceklerdi!", doğrudan Allah latifesidir. Allah Latife sever, latife yapanları da...
Tüm müminler eninde sonunda Cennet’e gireceklerdir. Bir gün=50 bin yıl olan bir takvimde, mesela on ya da yüz ya da bin yıl Cehennem eziyeti göreceklerdir (bunu 365 x 50 bin yıl ile çarpacaksınız). Cehennem’den çıkamayacak olanlar bellidir:
En altta münafıklar, onun üstünde kafirler, onun üstünde (Siccin) Şeytan, bundan üsttekiler ise dinlerin iniş sırasına göre bir yukarı çıkarak Cehennem’i boşaltacaklardır. Cehennem kazanının kapağı ebediyen örtülecektir.
Kafirler/münafıklar deyince nedense yine aklıma Araplar geldi... Yahudiler LANETLİDİR. Onların pek azı müstesna Cehennem’deki MÜRTED (Kitabı elleriyle değiştirip insanları dinden çıkaranlar anlamında) de ebedi hapis olacaklardır.
Münafık şudur: Mümin ile mümin görünüp, tırnaklarını kemiren ve Kaide/Taliban/Ayetullah/Vehhabi kafalı olan herkes. Özellikle bu katta yani en dipte kazana yapışarak yanacak olanlar ise, Emeviye sultanları, Amr İbnül As,vs.
HARDAL TANESİ kadar iman eninde-sonunda insanı CENNETE götürecektir. Ama bizim Cennet ile işimiz yok. Cennet ORTA KAT... Bunun İlliyyin'ini istiyoruz. Yukarıların yukarısını. Yani Allah'ımıza en yakınlaştırılmış, Allah ile dost edinilmiş, Allah'ın konukevi olan MAKAMI İBRAHİM cennet üstü Cennet’ini istiyoruz. Benim NEFSİM bunu istiyor. NEFSİME ENGEL olamıyorum. Nefsimin peşinden gidiyorum. Nefsimi seviyorum (kendimi değil). Oraya gidemezsem Cehennem’in kazanının altına yani doğrudan ATEŞ bölgesine 19 ALİM'in gideceği yere giderim diye ödüm patlıyor.
Siz benim gösterdiğim KUR'AN hedefine gidin, orada bekleyin, BELKİ ben de gelirim... Çünkü yapacağım EN UFAK BİR YANLIŞ beni mahveder... 19 Zebani ile ebedi kalırım. ALLAH'IMDAN AYRI KALIRIM. Cehennem’de ve Cennet'te de ALLAH’IMIZDAN AYRIYIZ... Bir tek şansımız var: EN ÜSTTEKİ yere, Hanifler yurduna gitmeliyiz ki Derviş ile Rabb’inin hasreti bitsin. Cennet'i istemiyorum. Siz de istemeyin...
Allah gerçekten LATİFE sever. Ya Latif biz burada seni hamd ile zikrediyor ve tesbih ediyoruz, senin kitabını okuyoruz. Ya Rabbi bizim bu LATİFEMİZİ kabul et, ya Rabbi bizler senin KURBANINIZ. Kurbanlar yurdu MUKARREBUN'u istiyoruz. Kurban ediyoruz nefsimizi Karib'ler misafirhanende. Ya Rabbi, bu dünyadaki DİNE değil, dine tapanlara değil, DİN GÜNÜ OLAN o günün sahibi sana tapıyoruz, Maliki Yevmiddin'e... Biz din için yaşamıyoruz, biz KULLUK için yaşıyoruz, yani Hanifiz...
Ramazan'dan itibaren 100.gün HAC bayramıdır. Hac “Haram Aylar”dadır. 111 gün kadar HACC yapabilirsiniz ama Hac bayramı "TÜM İSLAM LİDERLERİNİN TOPLANDIĞI" ve sanki CUMA HUTBESİ gibi ÖZEL BİR TOPLANTI günüdür. Geceleri İslam liderleri toplanıp dört gün boyunca evrensel-İslami kararlar alırlar...
Kurban, kelime kök olarak ALLAH'a sunudur. Allah'a borç vermektir. KENDİM NASIL YAPIYORUM? Kuşkusuz törelere saygılıyım ve hayvan haklarına da... Yediğim bir köftenin ya da kıymanın bir hayvanın kesilmesinden dolayı soframa geldiğini de biliyorum. Balığı tutmam, tutamam (Bu benim yufka yürekliliğimdir, lakabım “karınca ezmez”dir). Balığı balıkçıdan alırım ve yerim. Eti de kasaptan... Bilirim ki mezbahaya giren hayvan kesilmiş, kasaba nakledilmiş ve perakende olarak bana satılmaktadır. Onu alırım ve yerim.
Bir kurban şeklim daha var (bunlar benim fikrim): Kurbana ödeyeceğim parayı KASABA ödüyorum sonra da Yetiştirme Yurdu ya da Darülaceze ya da Öğrenci Yurdu vb.ye çekilmiş, ayıklanmış olarak gönderiyorum. O kurbandan kendime et ayırmıyorum, ayrıca kendim için satın alıyorum. Bana gönderilen dostların kurban etlerinin tamamını ONLARIN HAYRI niyetiyle (Hanif hanife sevab ısmarlayabilir) dağıtıyorum. Bu benim fikrim.
Kurban sadece LİDERLERİN HACC BAYRAMINDA değil; 111 gün süren HAC'ın hangi haram ayında gitmişseniz, o gün kesilir. Böylece bir anda 4 milyon hayvan toprağa gömülmemiş ve ziyafet yılın üçte-birine yayılmış olur... Yani yılda 111 gün kurban kesebilirsiniz, HAC'dan sayılır. Hacılarla aynı anda kesmişçesine...
Örnek veriyorum: 29 Nisan 2002 günü hacca gidip Hacı olabilirsiniz. Ya da burada kaldıysanız, o gün de KURBAN bayramı gibi kurban kesersiniz (kestirirsiniz).
HANİFLİK BÖYLE. Kur'an'a endeksli. İŞİNİZE
GELİRSE. Ya Müslüman olursunuz, ya da Hanif Müslüman. Allah'a borç veriniz...
Yetim bulun başını okşayın, bir kedi yavrusunun başını okşayın, bir DİKEN dikin,
ağaç bulamazsanız...
İleride kolonilere yerleşeceğiz, gezegenlere ve uydu uçan kentlere... Kıble DÜNYA. Dünya’da isek Kıble Mekke. Mekke’de isek Kıble Beytullah. Beytullah'da isek onun DÖRT duvarı (iki doğu iki batı) her yanı kıble. Ve bir başka soru: İki kıble=Kıbleyn. Kuzey Amerika kuzeyinde meridyeni izleyerek kuzeye yöneldiğinizde Mekke üzerinden geçen boylam, harita üzerindeki Mekke'ye yönelmekten daha kısadır. Chicago'da mesela camiler İKİ KIBLE'ye de yönelebilirler, çünkü EŞİT. Hem Kuzeye hem de klasik Mekkeye dönebilirsiniz. Demek ki "Yüzünüzü nereye dönerseniz orası kıblenizdir" ayetinin 7 anlam ard arda çıkıyor.