5--------------------

 

“İmamlar”

Nikah helal olan ile Cima edildiğinde OTOMATİKMAN tazelenir. ÜÇGENE gerek yok ki... İmam??? Yani herbirimiz, namaz kıldıracak olan HERHANGİ BİRİMİZ imamdır. İmam olmanın ilk şartı. Bunun için MAAŞ almamak, dini SATMAMAK ve RUHBAN sınıfı olup "ALTIN-Gümüş biriktirmemek"tir (Bunların tümü ayettir). Altın gümüş biriktirdiklerinin anlamı "SÜREKLİ MAAŞ ALMAK" demektir. Çünkü bir "Para" ödeniyor ve BİRİKTİRMEK=SÜREKLİ gelen bir para=MAAŞ anlamında...

Kim benim nikahımı tazeleyecek ve 50 milyon bahşiş alacak (En düşük rayiç 50 milyonmuş). Diyorlar ki insan kaç kere ölür de cenazesi yıkanır? Kaç kere evlenir ? Eee bunlar da olmazsa AÇIZ diyor bizim İMAMLAR... Hemen buradaki camiinin müezzini ve İmamı aynen böyle söylüyorlar. Diyanet müessesinin de MAAŞLI ve Maişetli MEMURLARI'dır kendileri... Bordroları vardır... Lojman bedavadır. Buna MUKALLİT yani taklidi iman deniyor. Atalarından HAZIR MİRAS mirasyedicilik...

Tevbe 34- Ey iman edenler, şurası bir gerçektir ki, hahamlar ile rahiplerinin bir çoğu insanların mallarını haksız yere yerler ve Allah yolundan saptırırlar. Bir de altın ve gümüşü hazineye doldurup, onları Allah yolunda sarfetmeyenleri bu yüzden acıklı bir azap ile müjdele!

Bizim dinimizde RUHBAN yoktur, maaş yoktur... Bizim dinimiz de Papaz ve Haham yoktur... Bir Fatiha bilen her Halis kişi, DEVAMLI ve PARALI olmamak şartıyla namaz kıldırabilir ve o gün namaz kıldıran aranızdan her kim ise cemaatten birinin ÇAY ısmarlamasını bile REDDETMELİDİR. O gün için...

Bu ayette önceki Haham ve Papazlar gibi BİZİM MÜSLÜMAN PAPAZLARIN ACIKLI BİR AZABI var ki, ben değil; Allah GÖNDERİYOR bu azabı... "Eğer MAAŞ alıyorlarsa" ve de "Devamlı imam iseler", bu kişilerin ardında namaz kılarsanız, "VEYL o namaz kılanlara ki, kıldıkları namazdan GAFİL'dirler" uyarınca VEYL(Cehennem)e giderler...

Toplanın BİRİNİZ imam olsun. Bir kura bir sıra. Biriniz İMAM olsun bu gece... Yarın öğleden önceki TARAF namazını da başkası kıldırsın. Ama namaz kıldıran ASLA ücret almasın, bordroya bağlanmasın... Yoksa onlar Cehennemde kendine odun olur, eritilmiş ve içirilmiş olur...

Sahabe bir kere imamlık yapıp sırayı veriyorlardı. Birbirlerine ikram ediyorlardı. Ömer en arkaya geçerdi... Gerekçesi şuydu: "Bekir'in babası benden daha çok Ayet ezberledi". "Ali Okuma-Yazma biliyor, ben onun arkasında değil arkasının arkasında bile durmaya layık değilim". Bekir'in babası=Ebu Bekir.

“Evliya”

Ben hep Kur'an'dan konuşurum. Bu söylediklerimin hepsi Kur'an'da var. Kur'an çok DETAYLI ayrıntılı TAFSİLATLI bir kitaptır. Herşey en ince ayrıntısına kadar açıklanmıştır. Zülef dahil Allah'ın seçtiği tüm kelimeler 7 anlamlıdır (7 Zahirde 7 batında). Hatta 14 anlamlıdır. Hatta Nur-35 gibi 49 anlamlıdır. O kelimeler ve yazılışları çok önemlidir. Hatırlayınız:

Tayyare (uçak mı? yoksa Tayyar (Kuş mu)... DOĞRU   Ç O Ğ U L hangisi? Alihe mi İlahe mi? Ve şimdi sizden bir kelime daha rica ediyorum. Bir çoğul FACİASI daha bekliyor bizi çünkü...

Ankebut 41: Allah'tan başka dostlar edinenlerin durumu, kendine yuva yapan örumceğin durumu gibidir. Evlerin en dayanıksızı ise şüphesiz örümceğin yuvasıdir. Keşke bilseler.

El Veli Allah'ın ALLAH gibi ÖZEL adıdır. Allah+lar yapamadığın gibi Evliya+lar da yapamazsın. “Min dunillahi evliyae” yani "ALLAH+LAR NEYSE VELİ+LER de odur" diyor ayet. Allah'ın adları:Rahman+lar, Rahim+ler, Rezzak+lar, Ehad+lar, Wahid+ler olabilir mi?

“Dûnillâhi evliyâe”... Dûnillâhi=Allah'a yaptığınız gibi (çoğul kastediliyor), Evliyae yapamazsınız. Arapça DOST=HALİLdir başka yoktur. Veli =Koruyucu demektir (öğrenci velisi misali, velinimet misali). Sizi elinizden tutup (Kur'an ve Elçi indirip) Okul'a (Ahırete) götüren veliniz. VELİ ÇOĞUL OLMAZ.

La (İlahe/evliya) illa Allah/Veliy. Peki bu kadar VELİ-Evliya ne oldu? Paralı imamlarımız gibi MİSYONER sınıfı da REDDEDİLDİ. Gördünüz mü? Kalpleriniz mühürlü değil çünkü SİZ hanifsiniz. Gördünüz mü? Hani velileriniz, kutuplarınız, Ğavzlarınız ve ğavzı azamlarınız... Veli=Allah'tır. Allah DOST=Halil edinirse edinir (Halilullah ve Halilürrahman'ı anımsayınız).

Şunu söyleyebilirsiniz: Ben Mevlana'yım. Yani Velinin elinden tutup götürdüğü çocuğum... Mevlana Celaleddini Rumi, Mevlana Halidi Bağdadi. Enel hak = Ben ALLAH'ım diyemezsiniz. Bunu VELİ söyler, evliya söyler. Mevlana olan kişi Ene'l ABDÜL HAKK der. Hakkın=Allah'ın KULUYUM der bizzatihi kendisiyim demez... El-HAKK=Allah'ın adıdır GERÇEK demek değildir. Gerçek olarak kullandığınızda: Enel Filhakıyka dersiniz. Ben bir gerçeğim. Eğer bu işin Hakka'sı ve de Hukka'sı ve de HUKUK'u hep bu köktendir. En iyi bilinen şekli de HAKİKAT'tır. Hakikat gerçek demek değildir. Türkçe gerçek kelimesinin Arapça karşılığı El-Sah (Essah, sahi, sahici, Sahih dir).

Sahih hadis =HAKİKAT DEĞİLdir. Demek ki YALANI ÇOK KATMIŞLAR Kİ bir de SAHİH demek zorunda kalmışlar. “Bak bu hadis çok sahih, bu da az sahih". Evet Üniversitemizin İlahiyat bölümünde bunlar öğretiliyor şu an... Ma Kane HADİSen  Y Ü F T E R A (İftira atmak). Bu Kur'an HAKTIR diyor Allah ayetinde ve de Yusuf 111'i anlatıyor. Kur'an sizin HADİS'leriniz gibi İFTİRA değildir diyor ALLAH ama nasıl tercüme ediyorlar? "Kuran uydurulmuş bir söz değildir" diye...

Aslını yazamıyorlar, Çünkü HADİS ticareti yapılıyor. Sultanlar saltanatı HADİSLERE dayalı bi fıkıh ile yürütüyorlar. HAKK'ın fıkhı olan HuKuK'a dayandırmıyorlar. Allah Hukuğunu iplemiyorlar... Oysa topluca Allah'ın ipine tutunmamız emredilmiş. Lebbeyk Yarabbi. İpi tutmamı sağla... Rabbim İPİN UCUNU VER ELİME.

Evet Evliyalar ne olacak şimdi? Evliya masallarımız. O güzel menkıbelerimiz. Uçan seccadelerimiz. Evliyalarımızın kerametleri...?

“Ma - Su - Esir”

Aslında Esir Kur'an'da Ma'dır. Bunun SU olmadığını nereden anlıyoruz? Su size siz suya istila (Müstevil) olursunuz, ya batarsınız (Ğark) ya da üzerinde yüzersiniz (Bahriye). İşte buna İSTİLA deniyor. Ama ALLAH ARŞ'ı istila etmedi İSTİVA etti.

Bunun bir çok anlamından biri şu: İstila da siz "Ma"suya batarsınız, İstiva'da ise o MA (ESİR) SİZE TUTUNUR. Siz olmazsanız ESİR mahvolur. Esir'in su olmadığını bir tek harf farkından anlıyoruz: istiLa/istiva.

Kur'an meallerine bakın şöyle diyor: "Arş'ı İSTİLA etti ve Arş'ı SU üzerinde idi". Evlere şenlik mealperestlerimizin gaflarından biri daha.

“Yaşam - Ölüm”

Bildiğimiz yaşam şudur: "Kendine sığmayan kendi hacmına sığmayıp, başka bir uzaya sığan varlığa KARADELİK denir. Biz de öyleyiz: Ruh olarak evrenlere sığamayan fakat şu dünyaya "Sığabilen" birer karadelik... Eğer sıfır gramdan ağırsanız sizi bir AKDELİK iter...O Akdelik RAHİM'in en ucundaki PENCERE'dir... O zaman DOĞMUŞ BULUNUYORSUNUZ. Adınız canlı.... Cenin, bebek, çocuk, ilkgenç, genç, olgun, yaşlı vb... Sonra ölüm!... Bu kez sizi bir AKDELİK yutmuyor KARADELİK=KARA KABİR, mezar yutuyor. Toprak ile toprak (silisyum), kül ile kül (Karbon) olacak olan +70 kg'ı bırakıyoruz.

Büyük Kıyamet, Enbiya 104'de yazılı:

"O gün, göğü kitapların sayfasını dürer gibi düreceğiz. İlk yaratılışta başladığımız gibi, yine onu iade edeceğiz. Bu üstlendiğimiz bir vaaddir. Kuşkusuz biz onu yaparız".

Göğü=Bu evreni (Gök BİZİM GÖRDÜĞÜMÜZ GÖK=EVRENİMİZ) kitap (Paralel evrenlerden) bir TEK SAYFADIR. Biz bu sayfada yer alırız ve bu sayfa EĞRİDİR (Çekim etkisiyle eğrilmiş uzay-zaman). Eğrilik kavramı kuvviret, Tekvir ve Kürre kelimelerinde ve ilgili ayetlerde açıklanmıştır. Evren düz (ÖKLİD) değildir ya tekvir (Semer biçiminde) kıvrılmıştır, ya da Kürre (Riemann) biçiminde...

KVR kök kelimesinde teKViR, KUVviR ve KURRE (Küre) var... ”İlk yaratılışta başladığımız gibi, yine onu iade edeceğiz” = Yaratırız diyor ayet... Karadelik uzay-zamanı büzüyor ve hatta kağıt külah gibi (Rahman 33)
kıvırıyor. Böyle bir külahın ÇAPLARI oluşuyor (Aktarıssemavat). Bunları incelemiş, yazmıştık ve hatta çoğumuz biliyor olmalı... Bunun adı BÜYÜK KIYAMET...

GÖĞÜ (Ruh=Gök oluyor artık... Çünkü MADDE=ARZ değil artık) kitap (Hesap defteri) gibi düreriz.... diyor ayet.... Ve de uzay-zaman yani gök bir SAYFADIR. Hücreler (Atomlar ve bunları oluşturan kuantlar) ise birer DEMİR TOZU. O Demir tozları CANSIZ olarak kağıdın üzerinde serpilmi. CANLI denen şey, o kağıdın altındaki (Görünmeyen) mıknatıs (Akı çizgileri, seyelanlar).

O mıknatısın AKI ÇİZGİLERİ (Üç boyutlu hologramı) kağıdın altında olmasına rağmen kağıdın (Uzay-zamanın) üstündeki rastgele serpilmiş demir tozlarını (Hücreleri vb.) organize ediyor... Yani görünmeyen bir NİTELİK (Quality) görünen (Şu evrenin maddesi) NİCELİĞİ (Quantity) bir plan-proje gibi taslak gibi, kroki-eskiz gibi ÇİZİYOR... Bu doğumumuz idi...

Ölümde ise kağıdın altından "MIKNATIS" çekiliyor... Demir tozları yeniden darmadağın oluyor... (Ceset çürüyor) ve Enbiya-104'de Allah'ımız buyuruyor ki: "Sizi ilk kez nasıl yarattıysak", nasıl bir ilahi mıknatıs çizgileri ile "TOPLADIYSAK", aynı biçimde altınızdaki mıknatısı çekeceğim=Öleceksiniz. Ama bilin ki.... "Nasıl sizi İLK kez yarattıysam ve bundan da ACİZ değil idiysem, yine öylece ve yeniden yaratacağım. Bu bir VAAD'imdir" buyuruyor Allah... Bu da KÜÇÜK KIYAMET...

UYKU da KÜÇÜK ÖLÜM... Hergece "CANIMIZ" alınır... Allah dilerse SABAH bırakır... Bu ayeti biliyorsunuz daha önce de değinmiştim. GECE=KARADELİK, KARAKABİR, GÜNDÜZ=AKDELİK. Biz en başta bir mıknatıs çizgileri idik ortada çekeceğimiz demirtozları yoktu. Allah'ımıza "Kalu, bela" dedik... Yani O'nun bizim Rabbimiz olduğunu" tasdik ettik. Sınav başladı. Sınav gereği. Bu ahitleşme bize İLK NEFES İLE UNFUTTURULDU" ve SON NEFES İLE HATILATILACAK. Yani demir tozları=OL emriyle yaratılan bir niceliğe mıknatıs AKILARIMIZ ÜFLENDİ (Zaten evrenlerin tümü de böyle yaratıldı).

Bir hatırlatma: Nicelik (Madde, cansız alem) OL denince oluverir... ama NİTELİK=Ahseni takvim denen yaratılış biçemleri ise bir ressam (Musavvir=Tasvir edici) ALLAH'ın eskizleridir. NİTELİK OL emriyle değil, "ÜFLENME" ile cansız (Nicelik=Quantum) üzerine ELBİSE olarak giydirilir. Böylece nicelik ve nitelik birleşir ve adı da YAŞAMDIR. Niteliği (Üfürüleni) MAGNETİK ALAN, niceliği (Ol emriyle var edileni) ise ELEKTRİK ALAN olarak biliyoruz...

Bu ikisi üç biçimde olabilir:

1. Durgun elektrik alan=Kuantlar başıboş rastgele ve istatistiksel fizik ile indeterminizm yasalarına bağlı. Bu bildiğimiz CANSIZ MADDE evreninden ibaret...tüm evren yıldız külleri, güz-toz bulutları vb.

2. Durgun magnetik alan=sadece "Bedensiz bir varlığın" PLANI VAR. Madde yaratılmadan önce bizler bu alanda bekliyorduk. Magnetik alan bir "Üfürülme" olayı olduğundan Enbiya-104. ayetteki gibi, bir kağıdın dürülmesi gibi... Ama bu kağıdın dürülmüş olan İÇİNDE yer alıyor... Bu yuvarlanmış ve silindirize edilmiş kağıdın İÇİNDE olmayı daha önce anlatmıştık.

Demiştik ki: TÜNEL'dir. Süper sicim'lerdir (11 boyutlu). O tüneldir, tünel ağzı ve içidir 11 boyutludur. Hablilverid=Şahdamarı içidir. Hablillah=Allah'ımızın İPİ'nin içidir. Biz kul (Kukla ya da Pinokyo'larız) O İPLER ise bizim yaratıcımızın yönetim birliği... Oradan sayılı nefes geliyor... Oradan RIZKımız geliyor vb. Ve asıl olarak şunu söylemek istiyorum: O KAĞITTAN KÜLAH'ın içi HORN HOLE'dur.

Tüm karadelik-akdelik tünelleri olan Worm Hole'ların tümü CORN HOLE denen ve tüm mekanların (bedenlilerin gödeceği mekanların) bittiği yere = Sidretül Münteha'da BİTER... Bundan sonra Sabıkun ve Resulullah Mir'acı gibi ÖZEL BİÇİMDE yukarı bir kat vardır. Cebrail'in gidemediği bir yerdir orası. Tüm evrenlerin CORN HOLE'ları bir tek olarak HORN HOLE içinde toplanırlar. O NEFHİ SUR'dur. NEFH=ÜFLEME (Horn ama BOYNUZ BİÇİMİNDE) SUR=Evrenin ÖZTİTREŞİM eşdeğeri SES.

Öztitreşim, Semud kavmini yok eden ses, asma köprüyü yıkan klakson, soprano-tenorun SESİYLE kırdığı bardak vb. Nefhi Sur içinde işte orada RUHLARIMIZ yaşamakta. Doğmamışlar (Üflenmemişler) ile ölmüşler (üflendikten sonra yeniden rücu=VAKUM ile geri alınanlar.

Bizler NEFHİ SUR İÇİNDEN geldik. Biz sıfırdan mesela 70 kg. Küçük eksi xi, yi ve zi olan bu uzayda yer alan BİLİNÇ idik. Mıknatıs çizgileri idik... Ama ortada demirtozları yoktu... Sur bu... Üflemek için ÜFLENDİK RAHİME. Embrio olarak geliştik ve AKDELİKTEN doğduk gün ışığına... Biz o Sur'un (Kıvrılı ya da külah biçimi verilmiş kağıdın) içindeki MIKNATISın çizgileriyiz. Burada 7 boyutlu bir evren vardır. Dışımızda yani kağıdın dışında, külahın dış yüzeyinde ise 4 boyutlu ve genişleyen evren vardır.

Biz İSTEYEREK ya da İSTEMEYEREK bir mıknatıs akısı olarak dış yüzeyde yer alan cansız demir tozlarını çekmekteyiz. Yani "Mesafe UYGUN ise" çekmekteyiz... UZAK ise etkileyemiyoruz. Ya da ölüyüz/üflenmemişiz diyebiliriz...

RUH budur: Mıknatısın akılarının saklandığı kağıttan tünelin içinde saklı... Eğer kağıtın dış yüzeyinde uygun uzaklıkta demir tozları varsa, bizim ÜFLEME alanımız (Hologram etkinliğimiz) gereği BEDENLENİVERİYOR. Bazılarına bir kez biye yetmiyor: "Bize bir fırsat daha ver, günahlarımızı affettirelim" diyorlar Rabb’lerine. Ama o boynuz gibi olan SUR (Horn HOLE) ucu öylesine sivridir ki orada BERZAH (Boğaz) vardır ve deve iğne deliğinden geçerse onlara bu fırsat verilebilir.

Karadelik tekilliğinin yani en dar bölgenin BERZAH olduğunu hatırlıyoruz değil mi? İşte böylece İSTEYEREK ya da İSTEMEYEREKcanlandırılıyoruz ya da BİR DAHA doğalım diyoruz ama İSTEMEYEREK bu reddediliyor.

Daha basit anlamda ise aynı kutupların birbirini itmesi, zıt kutupların çekmesi (Elektromagnetizma budur). Nefh=Üflenti tutarı, Sur=Enstrüman, Nefh=Nefesimiz, Sur=mesela korna ya da horno denen çalgı...

Gerçek olan HAYAT=EBEDİYETTİR... Cennet ve Cehennemde EBEDİ kalınacaktır. ÖMÜR ise bu hayatın MİNİCİK BİR BÖLÜMÜ ÖLÜMLÜ olanıdır. Ömür içinde ÖLÜM, HAYAT içinde ise EBEDİYET vardır. Ölümsüzlük vardır. Bir kere ölmezsek, EBEDİYETE doğamazdık. “Her nefis ölümü tadacaktır”.

Dedik ki:

1. Salt statik bir elektrik alan (Demir tozları),
2. Salt statik bir magnetik alan (akılar, hologram akıları),
3. Her ikisinin birleştiği bir ELEKTRO-MAGNETİK DİNAMİK alan. Yani yaşam.

İşte biz bunu yapıyoruz. Üfürülmemiş hologram ya da ölmüş kişi değiliz ama HER İKİSİYİZ=ELEKTROMAGNETİK ALAN'ız. Günün 309 yılını UYUYARAK GEÇİRİYORUZ (Bir gün=BİN YIL). Kalan 2x 309 yılı da işyerinde ve dinlenerek yaşıyoruz. BİZ DİRİ İKEN elektrik ve magnetik alanlar BİRLEŞİKTİR. Yani her iki alan da KAĞIDA RESMEDİLMİŞ ve yataydır Ama şu uyku var ya! Bitişik ve çakışık olan elektrik(+70 kg) ile magnetik(-70 kg) bedenlerimiz DİPOL (Di=Çift Pole =Kutup) oluyorlar. Buna POLARİZLENME diyoruz.

Polarizlenmeyi ve Dipolarizasyonu aşağı-yukarı anlatmıştım. Uyku moduna geçtiğimizde bu iki alan birbirine DİKGEN olarak ayrılıyorlar. Elektrik alan YATAY olarak kağıdın yüzeyinde kalıyor (Yatay=Yatak), öteki de RÜYA görmek üzere sanki DİK OLARAK yukarı çıkıyor. Yani soyut (-70 kg. takyon olan) BEDEN GÖKÇEKİMİ gereği YUKARI düşüyor... Piri Reis'in çıktığı ve en uzunu Mir'ac olan DİKİNE bir yolculuğa çıkıyor (Resulullah bir günün bin yıl olduğu bu yolculuktan döndüğünde YATAĞI=YATAYI daha soğumamıştı ve gördüğünün de RÜYET=HOLOGRAM olduğunu ayetler bize açıklıyor. "Sana gösterdiğimiz Rüyet...." diyor ayet.

İşte ben bu DOĞRULTUYU yani DİKEYİ kastediyorum. Magnetik alan (Bilincimiz) YUKARI çekimine tabii oluyor. Arapça "Ruyet=Rcüyanın bilinçli, uyanık ve güdümlü olanı demek.

Sadece insan değil KÜLLİ ŞEY'İN yaratılmıştır. İnsan onun bir parçası (PAYDA'nın PAY'ıdır). Tüm şeylerin (Külli Şey’in) yaratılış amacı şudur: "ABD borcu”. ABİDlik=Gizli bir Hazine olan ve BİLİNİLMEYİ isteyen ALLAH'ın bizden aldığı bir sözdür. Bu söz bize DOĞUMDA UNUTTURULMUŞ olup ölümde son nefeste hatırlatılacaktır. Bizler YOKTAN VAR OLDUK. Bu bir doğumdur (Ruhlarımız YOK İKEN VAR edildiler bu İLK DOĞUM
olayımızdır). Sonra RAHİM'e ÜFLENDİK. Bu bizim İKİNCİ DOĞUM OLAYIMIZDIR. Her doğan varlık otomatikman ÖLÜME ADAYDIR. O halde BİZ BİR GÜN ÖLECEĞİZ (İdris bunun istisnasıdır). Sonra YENİDEN dirileceğiz ve HİÇ BİR ZAMAN ÖLMEYECEĞİZ.

Hatırlarsanız, ayette "Ey Rabbimiz, bizi İKİ KERE DİRİLTTİN İKİ KERE ÖLDÜRDÜN bundan bir çıkış var mıdır?".

“Sosyal ve Siyasi Parçalanma - Din-İnsan”

Tarihsel sürece bakınca bunu görürsünüz: Ama bunun bir sosyolojik formülasyonu da var. O da quantum teoremi istatistik ve olasılık matematiğinden (dinamik değişkenler gibi) geçiyor... Fakat sonuç şu: "Bir kavim kendini düzeltmez ıslah etmezse ALLAH da onları ıslah etmeyecektir". Niyet bireyde başlar. Önce bir NEFİS kendini ıslah eder. Sonra bu tekillik çoğul olur. "Bir kavim (zümre, inanç grubu) kendini ıslah etmeye yönelir". Ya da yönelmez ve ıslah/salih olanın karşısına İBLİS gibi dikilir. İnsanın bireyselliği psikolojik; fakat İnseyn=İki insan olarak SOSYOLOJİK toplumdur.

Temelden bir örnek verirsek: Bir H atomu ile bir O atomu "Hidroksil kökü=Hidroksit"tir (OH). 2 H atomu da bir moleküldür ve iki O da... Dikkat ederseniz "Sosyalleşme”de DEĞİŞİK EĞİLİMLER oluşmaya başladı. Bununla da kalmıyor: 2 H bir O ile birleşiyor ve BAMBAŞKA bir şey SU oluyor... H2O2=Hidrojen peroksit de var... H2O3 asit kökleri de var. Su var ağır su (deuterium ve tritium) da var... İşte bunlar SOSYAL AYRILIKLARIN, parçalanmaların ta kendisidir... Ama kalıcı değildir! İyonize olur mesela (Ölüm ya da göç gibi)...

Bir kavim nasıl helak olur:

1. Başka bir topluluğa memluk olur-köle olur ve içinde asimile olur (OH köklerinin bağlanması gibi).

2. H2O yararlı iken... 3b H2O2 ise O3 (Ozon ailesi) gibi AŞIRI TEMİZLEYİCİ=Öldürücüdür. Deterjan çamaşırımı yıkar tertemiz olur ama o temiz çamaşırı giyecek olan sahibi ise ÖLÜR (yaralanır, elleri tahriş olur). Eğer DİN için yaşarsanız bu örneğimdeki gibi ÇAMAŞIR temiz ama giyecek olan maalesef KİRLİdir (Ölüm bir kirlenme değil midir? Hangi mezar MİS gibi kokmuş ki?)

Bırakın DİN sizin için yaşasın... Siz din için yaşamayın (Millet mi devlet için vardır; devlet mi millet için vardır?) Allah'ın en güzel dini HANİFLİK "İNSAN" için vardır. Ama Müslümanlık adına işlenen çürümeler şöyle der: "Siz din için varsınız  köleler...". Kadınlar çift kat peçe takacaklar. Alışveriş yaparken "Konuşmayacak", istediklerini bir kağıda yazıp tezgahtara verecek, paranın üstünü elden almayacak, tezgaha konacak ve oradan alacak. Eğer pazarlık vb. sözkonusu ise erkek çocuk ya da 8 yaşından büyük kız çocuk götürecek. Soruları kulaktan kulağa bu çocuklar soracak... Ama bunların hiçbiri HANİF AKAİD'i değil... O halde DİN BİZİM İÇİN VAR! (dinsizlik de, hürüz biz).

Ruhun Bedene Girmesi”

Ana rahmine ruh 3. ayda girer. 19x5=95. Kur’an’da Rahim kelimesi 95 kez geçer. Bunu Ahmet Deedat hesaplamıştı 1970'lerde... İlk ondan duymuştum. 19 doğrudur, HAKTIR ama Batın ve batıl iki yönü vardır. Batındır çünkü Kur'an aritmetiğidir. Batıldır çünkü FİTNE=İmtihandır (Babilik ve Bahailik dinleri. Bizdeki temsilcileri de ahir zaman peygamberleri!). 19 bir İMTİHAN olarak getirilmiştir.

“Yetimler”

Allah'ın EN HAS KULU kimdir bilir misiniz? Allah evlat edinmez ama bir istisnası vardır: YETİM olanlar Allah'ın evladıdır... "Gördünüz mü dini menedeni? YETİMİ itip kakanı?... (Maun suresi). Onun için hep YETİMHANEDEN söz ediyorum... Hep bağışlarınızı oraya celbediyorum. Param yoksa gidip ciklet alıyor ve o yetimlerin BAŞINI okşuyorum. Allah'ın en çok sevdiği JEST. Bir yetimin başının okşanması BÜYÜK SEVAPTIR. Bir yetimin KUL hakkının yenmesi ise büyük ÇOK BÜYÜK GÜNAHTIR...

YETİM ALLAH'ın EVLATLIĞIDIR. Kulundan öte kul... Yetim acıkır, şefkate ihtiyacı vardır. Senin elin o dertli başını okşarsa ANNE ve BABA olur, o eli öperim ben. Yetimin başını okşayan ve onları ziyaret eden, okullardaki yetim öğrencilere VELİ olan ben o haniflerin AYAKLARINI da öperim.

Allah ayet ile CAMİSİNİ yıktırmıştır. Cami nedir ki? "Yeryüzünün tamamını size mescid yaptık"... Yeryüzü CAMİDİR. Camiler Allah'ın sembolik evidir. Ama bir gizli görevi daha var. Eğer Hanif isek bu gizli görevi, işlemeyen ve işletilmeyen MAUN edilmiş misyona İŞLERLİK kazandıralım. Nasıl mı? Her Cami aynı zamanda YETİMHANE, YURT'tur. Esirgeme Kurumunun şubesi olmalıdır. Makbuzlar oraya kesilsin, altın yaldız ile süslemeye değil camileri... Camiye götürdüğümüz o HALILAR niçin? Kendimiz için. Kuru yerde namaz kılmayalım diye... Namazı niye kılıyoruz? Kendimiz için... Allah'a ve başkalarına hiç bir yararı yok...

Kimse kimsenin İBADETİNi veya GÜNAHINI üstlenemez. Eğer böyle bir şey olsaydı, tereddüdsüz söylüyorum.. Başta Rahmetli müfide Atalay olmak üzere HEPİNİZİN hepinizin ATEŞE değmeyecek tüm günahlarını üstlenirdim. Tereddüd etmezdim. Hanif sencil ve vericidir. Yarışmaz, öne geçmez, İMECE ile yürür. Askerde erata yaptırılan "Mıntıka temizliği” gibi, bir saf halinde ve TEMİZLEYEREK yürür...

Bırakın beni, Bağdadi ve Allein'ları, bunları da bırakın... Ta Zülkarneyn ve Hızır'a gelin. Onlar bile BAŞA geçmezler. Onlar da sizin için var. BİZ+LER böyleyiz işte... (Ben+sen+o=B İ Z), (Biz+Siz+Onlar=BİZLER). O zaman biz sizden önde; siz ise onlardan önde değilsinizdir. HEPİMİZ (Bizler) BİR TEK MİLLETİZ. Ayrılık yok, rekabet yok, çıngar, öfke, kin, nefret yok...

Hanifler=BİZLER'dir. Biz derseniz karşısından bir de SİZ vardır ve ONLAR'da vardır. Ama bizler olursak, FURKAN GELİR, çünkü FARK kalkar ve bizler de FARUK (Farklı, Sabıkun ve mukarrebun) oluruz İnşaallah.

“Ahit Sandığı”

Fırat Nehri ve Kaf dağı... Bunlar efsanedir. Kafkaslar ile  Fırat'a teşmil edilmiştir. Oysa kelimenin kökeninde "Ephrates=İfritler" var... Kaf Dağı’nın altından çıkan İfritler nehri... İşte Ahit sandığı orada ve yakında bir gün "HİDROJEN/Fusion ENERJİ santralı olarak da gölge olarak da ortaya çıkacaktır". Ahit sandığı uygulamaya geçecektir.

Bizim grafikte de aslında H'nin sırrı var. Kurşun/uranyum çubuğu, Altın/Gümüş çubuğu, Demir ve Transferro elementler (pl) çubuğu, Bakır ve Trascupro elementler çubuğu.

Yatay olarak da çok sıvı HG ve az sıvı Sn yi de devreye aldınız mı, "ilk tepkime” başlar. Bu ilk tutuşturma A santralıdır. Şöyle ki: H bombasını patlatmak için önce A bombasını patlatırsınız ve açığa çıkan güç ile H bombası tetiklenmiş olur. İşte Uranyum ve Plutonyum BİR KEREYE mahsus tutuşturulur... Meşale tutuşmuştur atrık. Kurşun ve Demir radyoaktif olurlar. Pl ve U'nun görevini devralırlar ve artık Cu, Sn, Hg ve döteryum ile trityum yeterlidir H için... O olimpiyat meşalesi gibi tutuştu mu artık inanılmaz bir sürekli ENERJİ gücüdür. Öyle de güçlüdür ki, mesela yüzen kent, uçan kent yapabiliyorsunuz.

“Cariyeler - Evlilik - Mahremiyet”

"Cariyelerinizi fuhuşa zorlamayın". Bu ayet de size BİR TUHAF gelmiyor mu?

Bu olay Tevrat'ta var. Tüm insanlar Yahudi efendilerin Doğal kölesidir. O yüzden "İŞÇİ=Memluk ve memluke (Dişi) ile İŞVEREN = MALİK. Yani kızımız işveren değil işçi olduğundan, bir şirketin sahibinin yanında örneğin sekreterlik yapmaktadır... Yoksa 1001 gece masallarının haremi ve Cariyesi yok. Nikah gibi karşılıklı rıza ile herşey olur, İKİ TARAF rızası. Bu her türlü tanışma ve birlikteliğe karar vermekte TEK ŞARTTIR. İsten şef sekreter isterse Kraliçe ile emir eri hiç farketmez. Nikah=RIZA fakat karşılıklı. Kur'an böyle diyor...

Kur'an'ın cahil çevirmenleri ne diyor onu da siz okumuşsundur zaten... Allah'ım emri şu: "Hakkınızda  HAYIRLI olan BİRTEK EŞTİR". Allah BUNU SEVİYOR "Adaletle davranamayacağımızdan" bizim adımıza çekiniyor ve HAYIRLI olan Monogami'dir diyor...

Poligami İslam öncesinde ataerkil olan Araplarda vardı... Mormonlar gibi diledikleri kadar... (Muaviye’nin 200 kişilik bir haremi vardı. Hazreti Muaviye Radyallahü Anhü ya...). Bu taraflarını "Es" geçerler... Hazret'e.... Evet bundan ötesine "ISRAF" demiş. Cahiliye adetini de Kur'an'a uydurmuş. Nur-31. ayette ÖYLE YAZIYOR+MUŞ (!). Ayete baktım öyle bir şey yazmıyor. Muaviye öyle der de Osmanlı durur mu? O da Cevazı almış ya 2000 Cariyeli iki padişah var.

Nur suresindeki 31 ayetin sözkonusu yeri şöyle tercüme edilmiş: "Erkeklikten kesilenlerle hareminiz bir arada olur". Evet ayeti böyle tercüme ederseniz. Sonuçlarına da katlanacaksınız:

1. Homoseksüelleri haremimize buyur edip birlikte yaşayabiliyoruz.

2. Ya da genç çocukları bulup testislerini dağlayarak erkeklikten yok edip harem ağası yapabiliyoruz.

AYET ÖYLE DEMİŞ ÇÜNKÜ.... Haşa...

Elmalı daha insaflı: "Orada murad edilen, iktidarsızlar ve yaşlı erkeklerdir". Yani Padrinolarla ve iktidarsızlarla da birlikte yaşayabilir cümle evinizin hanımları (!). Ayetin aslı ÇOK YÜCE:

"Cinsel istek duyulmayacak kimselerle bir arada olabilirsiniz" diyor. Mesela ben böyle bir çok kadınla içiçe yaşadım ve hiç istek duymadım. Acaba ben de bir eksiklik mi vardı? Biri annem, biri kızkardeşim, ötekisi halam diğeri teyzem idi. Ve kızım ile birlikte yaşıyorum.

Oysa şu anti-haniflere bakınız: İki kardeş, birader... İkisi de yoksul ve evli, tek bir evde yaşıyorlar. Sadece yatak odaları farklı... Gel gör ki kadınlar beyaz yazmayı sadece gözleri dışarıda kalacak biçimde kapamışlar... Çünkü MAHREM oluyor öteki erkek... Şimdi AL VE DÜŞÜN şu "Erkekliğini hissetmeyen" kelimesinin anlamını...

İki kardeş ve aynı andan evden çıkmak ve eve dönmek zorundalar. Yer İstanbul Yedikule 50 metrekarelik evi yedikule zindanı yapmışlar kendilerine... Bunlar SÜNNET'i yaşıyorlar, Resulullah onlara şefaat etsin diye... İKİ KARDEŞ... İnanılır gibi değil...

Üçüncü de var sırada o bekar... Yaşı küçük... Ama eğer ağabeylerinden biri ölürse, yengesiyle evlenmesi TÖRE gereğiymiş. Mezheblerinin emriymiş... Onun için mezheb kelimesini söylediğimde insanlar ZIP'lıyor ! Dinlerini değil... Mezhebleştirilmiş törelerini seviyor insanlar...

Zemzem Suyu”

Dünyanın ilk çağlardaki kutbu tüm Arabistan ile sahra çölünün tamamıydı. Kutuplar şimdiki yerine çıkınca, Çad gölü ve ZEMZEM miras kaldı. Tonlarca buzun bıraktığı bir yeraltı galerisi var. Hicaz ve Asir'de petrol yoktur. Zemzem suyu ile ilgisizdir. Petrol Riyad ve Körfez'de var. Fosil yakıtlar belli ki, BAŞKA bir yerden gelmiş...

Örneğin: Hindistan yarımadası (Dekkan) Afrika'nın Madagaskar'ı ile Avustralya'nın ayrışmasından şiddetle öne çıkıp, bugünkü yerine yani Asya'nın karnına saplanmış ve Himalaya Alp sistemini oluşturmuştur. Bu arada "Arap yarımadası" da belli ki, gelmiş Afrika'ya bindirmiş (Kuzey Afrika KUTUP idi). Etki ve tepki ilkesi gereği, geriye zıplamış ve "Kızıldeniz olmuş". Hicaz sıradağları ise KUTUP Afrika’sından kopmuş, öteki (Körfez Hindistan kütlesi) BAE, Basra vb. bölgesiyle birleşmiş.

İşte o kutup sularının adı ZEMZEM'dir. O kutbun tam ortası ise ARAFAT (Zigzag) dağıdır, Zemzem onun altından kaynar. Hac Arafattır, Çad gölü de BİR ZEMZEM gölüdür diye düşünebilirsiniz. Zemzem’deki tek mucize Hz. İsmail'in bebek iken ayağının topuğunu vurması ile fışkırmasından ibarettir.  

“Süfyanizm”

  Ebu Süfyan islam öncesi ne yaptıysa onun yaptıklarını "İSLAM SONRASI" bu süfyani kimseler yapacak... Süfyanilik ile hem MESİH hem MEHDİ mücadele edecek. Çünkü bu iki kelime aslında aynıdır.

O illet kelime İbranice'den Rumcaya Sophianism diye girmiş, Arapçaya da Süfyani'lik diye. Sophianizm şudur: İbraniler TEK ALLAH'A inanan bir dine sahip olmanın avantajıyla diğer putperestlere karşı Allah'ın en sevgili kullarıydılar (Her anlamda, buna yyx de dahil). Musa Tur dağına çıktığında, kutsal mekan (Tur-u sina)  iki bölümden oluşur:

1. Vadi (Tuwa vadisi)

2. Zirve (Zifon, Sivon)

Tuwa vadisi Kehf suresinde adı geçen "İKİ BAĞDAN" birisidir ve ne mutlu ki bize aittir ama Sibon, Sivon, Sifon diye metinlerde yer alan kutsal dağdan esin ile Süfyanizm kelimesi ortaya çıktı. Museviler onu Arz-ı Mev'ud göç yoluyla Kudüs'e getirdiler. Mekke'nin doğusundüaki Arafat dağı ne ise, Kudüs'ün doğusundaki en yüksek tepe olan eski adıyla Sifyon şimdiki adıyla ZİON tepesi de aynıdır. Zigzag dağı=Arafat'tır. Karşı-Bağ sahibinin dağı ise Süfyan=Sion dağıdır .

Süfyan ile Siyon aynı TIPATIP iki kavramın İbranice ve Samice iki telaffuz biçimidir. Mesela Kandil, Candle, Kandel, Kandela. Özbeöz Türkçemize girmiş Kandil ile İngilizce Candle'ın aynı şeylerdir. İngilizce böyle KÖK kelimelerle dolu... Dress=İDRİS, yani terziliğin piri. Töre Türkçe, İbranice Torat ve Arapça Tewrat...

Hepimiz bir atadan geldik: Atamız hangi DİLİ konuşuyorsa o genetikten (Dil dudak, diş gırtlak harfleri vb.) aynı şeyleri konuşuyoruz.

"Siyonizm=Süfyanizm", EBEDİ ve EZELİ bir işbirliğidir. DTM ikizlerinin kamikazelerinin tamamı siyonist efendilerinin uşağı süfyanistlerdi. Karaçarşaf, Sünnet operasyonu, kep vb. tamamen İbrani-Arap melezi olan Ebu Süfyan aracığılıyla (Eslemna dedikten sonra) Müslümanlığa yamanmıştır.

“Zina”

Nur 2: Zina eden kadın ve zina eden erkekten herbirine yüz değnek vurun; eğer Allah'a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, Allah'ın dinini uygulamada bunlara acıyacağınız tutmasın! Ayrıca müminlerden bir grup cezalandırılmalarına şahit olsun!

Ezzaniyetü:

1.     Erkek ve kadının,

2.     İki kadının,

3.     İki erkeğin,

4.     İnsan-Hayvan arasında olan,

a) Amatör/Para karşılığı yapılmayan tür,

b) Para karşılığı yapılan zina=FUHUŞ.

Burada erkek ve kadın kelimesi yok, her biri var. Her tür ilişki hatta bestialite (hayvanlarla ilişki) bile (Tevrat'ta Hahamlar hariç hayvanla ilişki çok uzun uzun yer alır. Sadece Hahamlara helal gibidir)...

Ezzeniyetü vezzani= Bilin bakalım ne demek?

Zina tipi 4, zina yapanlar 2  (Fuhuş ve Zina). Kur'an'ın az kelimeyle bu çok anlatma özelliği (ve yukarıdan aşağıya okunma özelliği ve de misal kelimelerini deşifre ettirme özelliklerine hayranım). Zaniyyen=Tüm zina biçimlerini (dört türünü) ve yine çoğul olduğu için PROFESYONEL ve AMATÖR iki biçimini ele alıyor.

İlla ki zinayı kadın ve erkek arasına indirgerseniz, Zaniyen=Zinacılar kelimesi güme gider... Tıpkı Hımar=Üzüm şarabı demek gibi... Ve  Ezzaniyetü vezzani derken FUHUŞ VE ZİNA ikilisi de ÇOĞUL içine girmiş bulunuyor. Zina için hükümleri biliyorsunuz. Ev hapsi gibi. Fuhuş (para karşılıığı ve venüs hastalığı bulaştırma riski vb.) ise caydırıcı CEZA gerektiriyor.

Eğer o ülkede yabancı iseniz SINIRDIŞI EDERSİNİZ. Bir daha gelirlerse taciz edersiniz. Bir daha gelirler ve mükerrer suç işlerlerse (her karakolda günlük egzersizdir) hırpalarsınız. Ama seçilmiş kelime ÇOK önemli. Taciz CELDE ile yapılacak! CeLDe = CİLD =Cilde eziyet! Yani KAN ÇIKMAYACAK, çürük, morartı olmayacak... Amhari ve Danakil dillerinde GELDE=Söğüt dalı... Esnek kamçı değil; Esnek Sopa değil... Söğüt dalı sadece... Birgün alıp denersiniz bir kedinin bile canı yanmıyor, sadece "KINAMA" cezası biçiminde.

Şahitli de... Öyle alıp kapalı bir yerde tekbaşına bildiğinizi okumak değil... CELDE'yi Resulullah ve 4 halife hiç uygulamadılar (Celdeyi uygulamayanlara 6 Hadis ile RECM=Toprağa gömüp taşlayarak linç etmek İFTİRASI bile yaptılar. "Ma kâne HADİSEN YÜFTERA!".

Ayette “Miete Celdetiv” diyor. 100 sopa lafını oraya kim koydu? Mesela on sopa için "AŞRete Celde" diyoruz, yüz sopa için “ASRete Celde” diyoruz. Bana lütfen YÜZ kelimesini gösteriniz. Örneğin Kadir suresinde ELFİ=BİN kelimesi var apaçık orada duruyor. Bana burada YÜZ kelimesini bulur musunuz?

Ben tıpkı "taşlayarak öldürmek diye bir ayet varmış ya" onu BULAMADIĞIM GİBİ YÜZ SOPA kelimesini de bulamadım... Ya bakıp yazdığımız MEALLER nereden buldular acaba? Üç vakit ile beş vakiti (Hatta 55 vakitmiş) karıştıranların oyununa mı geldik yine?...

Ne diyor meal: "Zina eden kadın ve erkeğin her birine yüzer sopa vurun". Hayır öyle demiyor! Diyor ki: “Fuhuş biçiminde 4 türlü zinayı uygulayanlardan AKTİF olanının CİLDİNE eziyet edin”. AKTİF kelimesini bilinçli kullandım...

Bosna'da bir başka dram daha yaşadık. Gizli bir dram! Müslüman kadınlara Sırplar tecavüz ettiler ve hamile bıraktılar ve kimi kadını kocası/babası kendi öldürdü... Kızlarımızı Sırplar dışında da birkaç yüz seçmece teenager gençkız hamile kaldığında Müslüman babaları tarafından öldürüldüler, çünkü hamile oldukları otopside anlaşılıyordu. Bu talihsizlerin 6 ay'dan fazla (Nato ancak kıpırdadı) kışlalarda zorla tecavüz edildiği ve kurtarıldıktan sonra öldürüldüğü maalesef biliniyor.

Az değil 200 kadar hamile ve 15 yaş cıvarında kız evlatlarımız... İşte ikinci bir meal: "Kız çocukları böyle DİRİ DİRİ GÖMÜLDÜ". Sırp gömmedi: Çünkü, onun çocuğu olması ve sırp kanı taşıması, devşirilmesi İŞİNE GELİR. Bunun için tecavüz ediyordu SIRP zaten!...

Şimdi Arapçasına baktığımızda, YÜZ SOPA da yok. Sadece Cilde eziyet edin var. Cilde eziyet: Üç yaşındaki çocuğunuzu nasıl döversiniz? En kızdığınız anda? Öfkenize hakim olamadınız vurdunuz: Parmağınızın ucuyla dokundunuz yani... Yine de kıpkırmızı oluyor orası... KAN çıkmayacak, MORARTI olmayacak, sadece cilt KIZARACAK... CELDE (Cilde eziyet) budur. Sopa yok kamçı yok, demir ucuna takılmış jilet falan yok! Bir Söğüt dalı....

"Eşlerinize eziyet ediniz, onları dövünüz". Hayır öyle demiyor "ACİZ bırakın". AŞI NEDİR? Aşı ZAYIFLATILMIŞ KUDUZ mikrobu mesela, Tüberküloz mesela mikroplarının VÜCUDA VERİLMESİDİR. Kuduz vücudunuza veriliyor! Duyunca insanın kanı donuyor değil mi? Sapasağlam insana tetanoz aşısı yapılıyor... CELDE aşıdır... Utanır ve o FUHUŞ suçunu yapmaz.

Zinanın ise tek cezası vardır, Evde hapis tutup, bir çözüm yolu aramak. Zina'nın tek cezası gerçekten ev hapsidir, çare üretene kadar. Örneğin iki genci evlendirene kadar ya da eşler birbirini yeniden benimseyene ve/veya reddedip boşanana kadar EV HAPSİ... Üstelik orada ebediyen EVE hapsedin de demiyor. "Kadının hamile kalıp kalmadığını müşahede altında tutun" diyor. Ayeti size Diyanet nasıl yutturuyor? "Kadınları ölüm onları gelip alana kadar evde hapis tutun". Bu ayet içinize sindi mi? Allah böyle bir şey söyleyebilir mi? "Ölüm" kelimesi var ama böyle değil!

AİDS'ten haber veriliyor (eskiden frengi de ölümcül idi), çaresiz Venüs hastalıklarından söz ediliyor. Ne yapalım yani. Aids'liyi alıp bağrımıza basalım mı acaba? Ya da acıyıp onlarla evlenelim mi acaba? Görüyorsunuz değil mi Hanifdaşlar! Almışlar ZİNA ile ilgili ayetleri ne hale getirmişler. Tanıyana aşkolsun... Cebrail kardeşimiz bile tanıyamaz onları bu meallerden okusaydı...

Zina ve Fuhuş'u ayıralım. Fuhuş CELDE eziyet ve kınama cezalı. Hemcinsler, karşıt cinsler, hayvanlar ile yapıyan PARA KARŞILIĞI ZİNA=FUHUŞ ile iki gencin hiçbir maddi menfaate dayanmayan derin aşklarını sakın bir tutmayın. Yoksa Kur'an bizi çarpar! Cennet ve Cehennemi nasıl BİR tutarsınız? Nasıl ikisi de aynı şey dersiniz?

Gelelim ayete ne diyor: "Fuhuşun ölümcül etkilerinden dolayı ve haksız rekabetinden dolayı fahiş ve fahişenin yaptıklarına Allah'ın dini içinde acımayın. Bu acımayın nedir? Cilde eziyet! Ötekisinde ise (amatör Zina'da) ev hapsi.

ACIMAYIN dediği AŞI yapmaktan ibaret! Başka bir ayette "Kadını aciz bırakın" diyor. Yine aşı...

1.     Güzellikle uyar,

2.     Bir gün küskün dur,

3.     Üç gün arkanı dön ve yat,

4.     İki hafta kadar "Anne-baba" evine tatile gönder ve birbirinizi özleyin,

5.     Ayrı yaşayın,

6.     Üçte-bir boşanın,

7.     Üçte iki boşanın,

8.     Tamamen boşanın,

9.     Birbirinizi özleyip yeniden evlenin,

27 kez boşanabilirsiniz... İşte kadını ACİZ bırakan ÖNLEMLER bunlardan ibaret! "Kadını dövün" diyen mealler milletimize hayırlı uğurlu olsun! Artık kadınlar dövüyor... Ben ikinci ve dördüncü evliliğimde birer tokat yedim ve HİÇ vurmadım. Bu beni onursuz yapmaz. Erkekler çok seyrek fakat öfkelidir. Kadınlar çok sık fakat ASABİ'dir. Yani o an patlamışsa, anlayış gösterin... Hep erkekler patlayacak değil ya? Zaten konu kadın ve erkek değil ÖNCE İNSANIZ.

İnsan dayak yer/atar mı? Kur'an'ı size/bize nasıl yutturdu şu mealciler... İşte Allah bu konularda "Acımayın" diyor... Üstelik kadının da BOŞANMA hakkı var, erkeği BİR KEREDE boşayabiliyor (üç takside gerek yok). Yani DAHA SERT boşayabilir! Çünkü: KIZ ÇOCUKLARININ DİRİ DİRİ gömülmesini, bir kara kefen (Çarşaf da deniyor) içinde peçelenmiş, kalın tüller arkasında soyutlanmasına karşı KUR'AN !

Kırsal bölge: Kim hasadı ekip toplayacak? Çeşmeden suyu kim getirecek? Çiftlikte kim hayvanları sağacak? Savaş çıktı: Erkek gibi FATMA ninelerimiz mermileri cepheye taşırken AFERİN. Savaş bitti, Fatma nine sen yine karaçarşafını giy, içeri gir! Yok öyle şey!

Türk kadını ve aile düzeni anaerkildir! Evi kadın-ana yönetir. Tüm çocuklarına, damat ve gelinlerine ve torunlarına emir yağdırır! Ne çabuk unuttuk AMAZON Türk kadınını? Kentlerde: İşe gidecek kadın kim? Çocuğunu okula götürecek kadın, üniversiteye her gün devam eden genç kız. Pazara çıkan pazarcı kadın ve ondan alışveriş yapan bizim kadınımız... Kadını içeride DİRİ DİRİ GÖMEN ŞU ARAP ATAERKİL TOPLUM DÜZENİ OLMASIN SAKIN?

Hani islam ile HİÇBİR İLGİSİ olmayan bir ARAP töresi... Gerçekten Kur'an'ı anladınız mı? Yoksa anlatanların (!) yalancısı mı olduk? Yol ayrımındasınız... Olmak ya da olmamak!

O ayetler de tamamen çarpıtılmış. Kur'an'dan başka hiç bir kitap böyle "Gözünüzün içine baka baka” mealler ile YALAN haline getirilemez. Bu sadece Müslümanların yapacağı bir şer... Şeytan bile yapamaz bunu. Şeytan'ın bir Euzü besmelelik işi var! Çektin mi kaçtı... Peki bunlar nasıl kaçırtılacak? Euzü besmele de kâr etmez. Çünkü Euzü besmele cinlerden olan şeytanlar içindir, insanlardan olan ŞEYTANLAR için bu dünyada hiç bir etkisi yok.

 

“Kız Çocuklarının Diri Diri Gömülmesi”

Başka bir ayeti hatırlıyor musunuz? Tekvir Suresi 8’de: "Kız çocuğuna niçin diri diri gömüldüğü sorulduğu zaman..." diyor. Bu ayet "Cahiliye devrindeki çocuklarını gömen Araplar için değil; DAHA SONRAKİ İslam içindeki MÜSLÜMAN GENÇKIZLARI kastediyor. 7 anlamı var ya:

"Atatürk Türkiye’sinde İlkokul mecburi diye kızımı okula gönderiyorum. Bana kalsa 8 yaşında evlendiririm" diyen anne-babalarımızın oranı Türkiye'nin yarısıyıdı daha dün... "Kız çocuğunu okutmak gereksiz!" diyenler de evvelsi gün Türkiye'nin tamamıydı... Global bir Köy olan Türkiye'mizdeki örselenmiş zavallı cahil anneler ve ardındaki nineler neyin kurbanıydılar? Diri diri gömülmenin!

“12 yaşında beni evlendirdiler”, diyor şu nine... Görücü usulüyle... Bu ninelerin sayısı azmıdır? Elinizi vicdanınıza koyun! Müslüman KIZÇOCUĞU böyle gömüldü işte... "Beşikten mezara kadar KADIN ve ERKEK için “FARZ" olan  BİLİM'i nereye koyacağız şimdi? Allah'ın ilk ve son emri olan “OKU” ne olacak şimdi?

Kız çocuğuna NİÇİN GÖMÜLDÜĞÜ SORULDUĞU ZAMAN... böyle diyor ayet! Hem de diri diri ve dikkat ediniz "Mağdurecik olan kız çocuğuna soruluyor". Yani gömene değil! Alın ve düşünün lütfen! Acaba niçin KIZÇOCUĞUNA soruluyor... Kızçocuğu ne? Tanımla!

Anne olma yetisini kazandığı gün (7 ila 15 yaş...İklime göre değişir. Türkiye 11 yaş, İsveç 15 yaş, Arabistan, Güneydoğu Asya, Hindistan ve Güney Çin 6 ila 8 yaş). ANNE olabiliyor biyolojik olarak... Ama KIZ+ÇOCUK... İşte ayetleri böyle boyutlandırmaya alışın. Bu yedi anlamından biriydi.

 

“Cinler”

“La Havle Ve La Kuvvete Illa Billahil Aliyyil Aziim”. Allah'tan başka hiç bir kuvvet/erk yoktur. Ayetel kürsi... İçinde CİN kelimesi geçen ayetler ve sureler onları çok etkiler... Düşünün en beğendiğiniz bir karşıt cinsten mesela artist. Ona rastladığınızda etkilenirsiniz ama bundan daha etkili olan şey SÖZDÜR! O idealize ettiğiniz kişi, size doğru ilerliyor ve "Sizi sevdiğini" söylüyor... İşte bu şok edicidir. Kendinize gelmeniz birkaç hafta sürer... Sözkonusu ayetlerin de yaptığı bir ŞOKLAMA.

Cinleri öldürmenin de Kur’an'da yolları var. AMA CİNAYET YASAK! Siz ışık hızında giden bir İNSANI öldürüyorsunuz! Ya da ışık hızında gitmeyen BENİ öldürüyorsunuz İKİSİ DE CİNAYET... CAN öldürülmez (Can=Cinsan=Enerjiden insan ile maddeden Cin: İlki Cinler, ikincisi biz oluyoruz. Enerji madde eşdeğerlilik ilkesi gereği, ikimiz de birbirimize eşit olduğumuzdan ikimizin de bilincine C A N deniyor). Can hem insanın hem cinin ORTAK NEFSİ'dir. Can Farsça Hintçe değil HER DİLCEDİR.

CAN, CEN, FEN, Genom, Genial, Genius, Gon , Genetik, Cennet, Cenin, JEN, GEN, GİN, GENİİ, Gene (Hepsi cin demek). CAN=GEN. Genociyd (soykırım) dolayısıyla GEN=SOY da demek. Soy da kalıtım (Genom) demek değil mi? Gen=Can GİZLİDİR (Cennet=Gizli ülke). Generation (kuşaklar boyu genlerin ardışması). Üstelik her dilde var: Arapça Cann, Cin yanında bir de Yahya kelimesinde sakılıdır. Saklıdır çünkü Yahya (Muhyi=Hayat veren). Allah'ın adı iken Yahya'ya vermiştir onu... ve ismini gizlemiştir. John The Baptist. St. Jean, Juan, İvan, İan, Johannes, Ohannes, Hannes ve Hans ve Joao, Janos (Yanoş) Gian-Gianni. Dünyada ismi en çok kullanılar elçi YAHYA'dır.. Johnny go home! dermen dei, İvan go home! derken de, Almanlar ile HANS'lar diye dalga geçerken de, Jean C.Van Damne derken de, Don Juan, İan fleming derken de biz sadece ve sadece CAN diyoruz, yani YAHYA'nın adını kullanıyoruz.

Sizlere ben Hanifcan da diyorum... Hanifliğe CAN vereceğinizi bildiğimden. Yahya (CAN)=Johannes=HANS. Benim bile adım YAHYA bakınız. Dünyanın en YAYGIN İSMİ... Türkiye'de bile yeni kuşak çocukların tümü CAN üzerine isim alıyorlar. Can ve Cem moda oldu... İkisi de YAHYA.

 

“Alemler”

Evrendeki maddeler "Geçici"dir. Bunlar bir Bigbang ile olur ve DoomDay denen bir kıyametle biter. Bu madde bir üstteki SÜPER UZAYDAKİ GEON denen bir tek YAPIDAN elde edilir. Bir geonu yakalayamazsın. Çünkü Süper uzayda ZAMAN yoktur. O Allah'ımızın dilediği zaman bu uzayda (Zaman sahibi olup) patlar ve sonra belirli bir ömrü olup ÖLÜR (Kıyamet). Geonların böyle zamansız olmasına karşılık, bir üst sistem daha vardır:

Hyper Uzay (Sarfatti Uzayı, ya da Wheeler-Sarfatti SuperSpace’ çifti)... Çifti çünkü: Biri aşağı misal alemi, ötekisi Yukarı misal alemi... İşte yukarı misal aleminde HERŞEYİN BİR ÜSTÜ, HEYKELİ vardır ve SABİTTİR, yani geometro-dinamik yasalar yerine HOLO-STATİK yasalar vardır. İşte Süper Madde yani hiç bozulmayan ebediyen yepyeni kalan o madde, YUKARI MİSAL ALEMİNDEN, tümden ve gerçekten türer...

Cennetler de böyledir. Cennet 7 tabakadır. Bir de Cennet dışında başka bir yaratılış yani ÜÇÜNCÜ bir sınıfın gideceği ALLAH misafirhanesi olan Sabıkun Naim Cenneti var. Onunla birlikte 8 oluyor. 7+1 olarak düşünebilirsiniz. Orası ve Süper uzay ile (Arş, Kürsi, Levhi Mahfuz, Nefhi Sur, Kalem, Sidre, Cennet yapıtaşıları, Cehennem vb.) malzemesi de KALICIDIR çünkü ÖMÜR değil HAYAT (Ebediyet) sahibidir.

1 gün=1 güne eşit olduğunda yaşlanırsın ama bir gün=Bin yıl=365 bin gün RELATİVİTESİ işbaşına geçinceYAŞLANMAZSIN, YAŞLANMAZSAN ÖLMEZSİN. Daha da ileri giderek gençleşilen bir ülke daha var: Bir günün=50bin yıl olduğu bir hızla hareket eden bir sistem... 11 milyon gün sürüyor o bir tek gün.

1