Slm Slm
Mushaf'a ilk hareke konması Ziyâd bin Ebî Süfyân (Ziyâd bin ebihi
622-673) ~Irâq Vâlîsi iken,onuñ emriyle Ebû-l Eswed ed-Düelî (ölümü
688)'ye koydurtulmuştur.
Bu Vâlî Ziyâd, Mu~âwiye'niñ kardeşidir. Bu Ziyâd'ıñ
oğlu ~UbeydULlâh, Kûfe vâlîsi iken, Kerbelâ'da Hz. Hüseyn'i öldürme
emrini veren vâlîdir( ki bu sırada Emewî Halîfesi, amcasıoğlu Yezîd
idi).
Harflere ilk noktalarıñ konması ise 688-9'da
~AbdülMelik bin Merwân babası Merwân bin el_Hakem'den soñra Emewî
Meliki olduktan soñra, vezîri Haccâc-ı Zâlim bin Yûsuf eth-Theqafî
(661-713) ve Nasr bin ~Âsım(ölümü 707) ve Yaxyâ bin Ya~mer
(Ma~mer, Yağmur ölümü 746) tarafından yapılmıştır.
Bu AbdülMelik'iñ babası Merwân bin el-Hakem, Hz.
Osmân'ıñ amcaoğlu ve vezîridir, bu Merwân Hz. Osmân adına sahte bir
mektûp yazıp, Hz. Osmân'ıñ şehîd edilmesine sebep olan kişidir bu
Merwân bin el-Xakem, Cemel Vak~ası'nda Talxa we Zübeyr bin ~Awwâm ,
Hz. ~Ali'ye bîat ettikleri hâlde, Hz. Alî onlar dokunulmasını
yasakladığı hâlde Talxa'yı öldüren kişidir. Ve bu Merwân bin el-
Hakem, Mu~âwiye zamânında Medîne Wâlîsi iken Hafza anamız vefât
etmiş, Merwân, Hafza anamızıñ evindeki Hz. Ömer'den kalan Mushaf'ı
aldırıp, imhâ ettirmiştir, üstelik de bunu gelecekte neden Ömer'iñ
Mushafı ile Osmân'ı birbirinden farklı demesinler diye imhâ ettiğini
söylemiştir.Merwân , Qur'ân 4 Mushaf hâline getirilirken de Devlet'iñ
vezîri idi, dikkat edelim.
Hz. Osmân, mushaf hey'etini topladığında, Hz. Ömer'den
kalan mushafı, Hafza(Hafsa) anamızdan ister, geri vermek şartıyla bu
mushaf alınır. ResûlULlâh SS'ıñ mushafı; Ayşe anamız'ca Amir bin El-
Âs'ıñ tavsıyesiyle Sıffîn Savaşı'nda Mu~âwiye'ye verilmiş, onlarda
yırtıp yırtıp mızraklarıñ ucuna asmışlardır, bu güyâ bir savaş
hîlesidir. Hafza anamızdaki bundan daha soñra Ebû Bekr ve Ömer
zamânında derlenendir. Ayrıca her hey'et toplandığında yazılı ne
varsa toplatılmış, taş, kemik, deri... Qur'ân'dan olmayanlar imhâ
edilmiştir. Yalñızca günlük,güncei siyer yazıları imhâ edilmemiş,
bunlarda şimdi elimizde yok, Emewîler'iñ imhâ etikleri bellidir.
Arap yazısı için kaynaklar şunu yazar, Himyer (Yemen'de)
ve Nebat/Nıbtî (Sînâ, Ürdün,Güney Filistin,Kuzey Hicâz, Hawrân'da,
dewlet olarak M.Ö. 450 – M.S. 105) alfabelerinden çıkmadır, yâ da
daha açık bir ifâde ile şu yazılıdır, Mekke'ye (Hicâz'a) yazı Harb
bin Ümeyye zamânında girmiş (Harb bin Ümeyye zamânında demek, Harb
bin Ümeyye Hicâz Meliki iken demek, Harb bin Ümeyye , Abdul
muttalib'den soñraki Hicâz Meliki'dir) dolayısıyla yazı Mekke'ye Hz.
ResûlULlâh SS çocukken girmiştir.
Daha öñce Hicâz'da yazmayı bilenler Yahûdî hahamları
idi, "hıbr" kelimesi yazı mürekkebi demektir, bu yüzden okuma-yazma
bilenlere, hani bizde bir ta~bîr vardır "mürekkep yalamış" añlamında,
Araplar da bunuñ gibi yazı bilenlere "ahbâr" derler, o zamânlarda
hahamlar okuma-yazma bildiği için onlara ahbâr denmiş, Vahiy kâtibi
Hz. Zeyd bin Sâbit'iñ hahamlardan Himyer yazısını öğrendiği
nakledilir.
Arap yazısı için kaynaklar şunu yazar, Himyer (Yemen'de)
ve Nebat/Nıbtî (Sînâ, Ürdün,Güney Filistin,Kuzey Hicâz, Hawrân'da,
dewlet olarak M.Ö. 450 – M.S. 105) alfabelerinden çıkmadır, yâ da
daha açık bir ifâde ile şu yazılıdır, Mekke'ye (Hicâz'a) yazı Harb
bin Ümeyye zamânında girmiş (Harb bin Ümeyye zamânında demek, Harb
bin Ümeyye Hicâz Meliki iken demek, Harb bin Ümeyye , Abdul
muttalib'den soñraki Hicâz Meliki'dir) dolayısıyla yazı Mekke'ye Hz.
ResûlULlâh SS çocukken girmiştir.
Daha öñce Hicâz'da yazmayı bilenler Yahûdî hahamları
idi, "hıbr" kelimesi yazı mürekkebi demektir, bu yüzden okuma-yazma
bilenlere, hani bizde bir ta~bîr vardır "mürekkep yalamış" añlamında,
Araplar da bunuñ gibi yazı bilenlere "ahbâr" derler, o zamânlarda
hahamlar okuma-yazma bildiği için onlara ahbâr denmiş, Vahiy kâtibi
Hz. Zeyd bin Sâbit'iñ hahamlardan Himyer yazısını öğrendiği
nakledilir.
İmâm Ca~fer Sâdıq, ~AbdULlâh ibn-i Mes~ûd, Übeyy bin
Ka~b... Mushaflarınıñ başında el hamd yoktur, bu şu yüzdendir; el
hamd ile başlayan Hamdele Sûresi, aslında 5. Sırada inmiş ve yalñızca
3 âyettir. Bahsi geçen Mushaflar'dan elimizde olanı olmayanı var.
Bunlardan bahsedip kafa bulandıranlar var , bunu o yüzden yazdım. Ya
da gene Hz. Ömer ağzından uydurulmuş bir yalan; "filân sûre daha uzun
olacaktı soñrası nereye kayboldu?" demiş güyâ Hz. Ömer. Ayşe
anamızıñ, Übeyy bin Ka~b'ıñ, İmâm Ca~fer-i Sâdıq'ıñ kimi sûreleri
daha uzun okuduğu nakli ise elimizdeki Mushaflardaki sûreleriñ
âyetleriniñ birbiri içinde karışık olmasındandır. Baqara Sûresi'niñ
aslında 10-15 âyet kadar olduğu hâlde başka sûreleriñ olan 200'den
çok âyetiñ bu sûre başlığı altında toplanması gibi. Eksiksiz olarak
dizilmiş sûre Raxmân ve Kehf (Qalem 17-32 ile birlikte) ki aslında
dizilişe göre 19. sıradaki sûredir, içindeki (şimdiki sıraya göre 65.
âyetteki) "ledünnen ~ilmen" Mushaf'ıñ harf olarak ortasıdır.
"E~ûdhü b'İLlâh b'ism'İLlâh
El xamdü l'İLlâhi Rabbi l ~âlemîn er Raxmân ir Raxîmi
Mâliki yewm id dîni" buraya değin Hamdele sûresi, bundan soñrası 6.
Sırada inen Ebû Leheb (Tebbet, Mesed) Sûresi'niñ ve bu sûreniñ sonuna
eklenmeli.
Bu yüzden bu mushaflarda başta Hamdele sûresi yok, yoksa
elimizdeki Mushaf'ıñ eksik ya da artığı (fazlâsı) yoktur, yalñızca
sıralaması karışık bir metindir.
Ayrıca aşağıda yazılan âyetler de şöyle;
> "Rabbinin Kitabı'ndan sana vahyedileni oku. Onun kelimelerini
> değiştirebilecek yoktur. O'ndan başka bir sığınak da
bulamazsın" KEHF/27
" ve tilâvet et/dile getir vahyettiğimi saña Rabbi'niñ
Kitâbı'ndan yoktur mübeddil/tebdîl eden/bedellendiren O'nuñ
kelimelerini ve O'nuñ altındakilerden bir mültehad yoktur."
Burada añlatılan şu değil mi; mütercim/meâlci/tefsîrciler
kalkıp hem kelâm hem kelime hem qawl/kavil hem hadîs...
kelimelerini "söz" diye çeviriyorlar, bu ne demek? "ALlâh'ıñ
kelimelerini tebdîl etmek demek" değil mi?
> "Şüphe yok ki, o Kur'an'ı Biz indirdik. Biz; her halde onu
muhafaza da edeceğiz" HICR/9
" Doğrusu Biz , Biz Ez-Zikr'i tenzîl ettik , ve doğrusu Biz,
onuñ için elbette hıfzedenleriz"
Burada tenzîl edilen ne Ez-Zikr, baklaım şimdi EZ_Zikr başka
nerelerde geçiyor?
Âl-u Imrân 3/58
" İşte onu dile getiririz saña âyâttan/âyetlerden ve Ez-Zikr
ül Hakîm'den."
Dikkat edilsin "âyetler" ile "Ez-Zikr ül Hakîm" ayrı şeyler.
Xıcr 15/6
" ve dediler: ey o kimse ki Ez-Zikr tenzîl edildi , doğrusu sen
elbette mecnûnsuñ"
Buradan Ez-Zikr'iñ de ResûlULlÂh AS'a tenzîl edildiği
añlaşılıyor değil mi?
Naxl 16/43,44
" ve irsâl etmedik senden öñce onlar vahyeder olduğumuz
ricâlden/erkek-kadınlardan başkasını artık/o hâlde/öyleyse Ez-Zikr
Ehli'ne soruñuz bilmiyorsañız/bilmezseñiz/bilmeyecekseñiz" " El
Beyyinât ile ve Ez-Zübür ile ve inzâl ettik saña tebyîn
etmeñ/açıklamañ için insânlara onlara tenzîl edileni ve umulur ki
tefekkür ederler"
Buradan Ez-Zikr'iñ de ResûlULlÂh AS'a inzâl edildiği añlaşılıyor
değil mi?
Enbiyâ' 21/7 Naxl 16/43 ile ayni
Furqân 25/18
" dediler: Sen Sübhân'sıñ bize inbigâ etmez,etmeyecek/yakışmaz
Sen'iñ altındakilerden ewliyâ'/welîler edinmek ve lâkin onları
metâ~landırdıñ ve onlarıñ atalarını da Ez-Zikr'i unuttuncaya
değin /geri bıraktırıncaya değin..."
Furqân 25/21...29,30
" ..." "melâikeyi görecekleri gün işte o gün MÜCRİMLERE
büşrâ/müjde, muştu yoktur..." "..." "..." "..." "..." "..." "..." "
Kesinlikle bizi Ez-Zikr'den saptırdı baña geldikten soñra..."
" ve dedi Er Resûl/Muhammed AS ey Rabbim doğrusu kavmim ittihâz
ettiler/edindiler BU EL Qur'ân'ı mehcûr/hicret edilmiş, terk edilmiş"
YâSîn 36/11
" añcak Ez-Zikr'e ittibâ ednleri inzâr edersiñ/uyarırsıñ ve
Rahmân'dan Gayb ile haşyet edenleri...
Sâd 38/1
" Sâd, ve Ez-Zikr ısı/sâhibi El Qur'ân"
Demek ki Ez-Zikr ile El Qur'ân arasında bir ayrım var.
Sâd 38/8
" aramızdan oña mı Ez-Zikr inzâl oldu..."
Fussılet 41/41
" doğrusu ki onlar EZ-Zikr onlara gelince küfrettiler/örttüler,
inkâr ettiler"
Zukhruf 43/5
" Ez-Zikr'den safh olarak darb mı edelim/uzaklaştıralım mı
sizi..."
Qamer 54/17,22,32,40
" ve elbette El Qur'ân'ı Ez-Zikr için kolaylaştırdık..."
Qamer 54/25 Sâd 38/8
Qalem 68/51
" ve Ez-Zikr'i işitince kâfirler basarları ile seni neredeyse
izlâq edeceklerdi/izlâq edeyazdılar ve derler/diyecekler doğrusu o
elbette mecnûndur"
Enbiyâ' 21/105
" ve elbette ketbettik/bitidik/bitiştirdik, birbirne keledik,
yazdık Ez Zikr'den öñce Ez Zebûr'da..."
Dikkat Zebûr'dan öñce de Ez-Zikr var. Demek ki Hıcr 9'da korunan
ne ise El Qur'ân'dan öñce de vardı. Korunan elimizdeki kâğıd, yazı
mürekkep... değil.
Aşağıdaki âyet için de; yazıñızıñ altına yazıyorum
> 2) Nisa 4/94
>
> "Ya eyyühellezıne amenu iza darabtüm fı sebılillahi fe tebeyyenu ve
la
> tekulu li men elka "ileykümüs selame" leste mü'mina tebteğune aradal
> hayatid dünya fe ındellahi meğanimü kesırah kezalike küntüm min
kablü fe
> mennellahü aleyküm fe tebeyyenu innellahe kane bi ma ta'melune
habıra
> "
>
> Elmalili (Dogruysa)
>
> "Ey iman edenler, Allah yolunda adım attığınız vakit, iyice anlayın,
> dinleyin. Size İslam selamı veren kimseye -dünya hayatının geçici
> metaına göz dikerek- "Sen mümin değilsin!" demeyin. Allah katında
çok
> ganimetler vardır. Daha önce siz de öyleydiniz, Allah kerem buyurdu
da
> sizleri iman ile tanıştırdı. Onun için iyice anlayın, dinleyin!
> Gerçekten Allah, ne yaparsanız haberdardır."
Nisâ' 4/94'te "es-selâme" imlâ hatâsıdır, bu yazım yañlışı
Topkapı'daki Mushaflara , Medîne Mushafı'na (ve Medîne'dekine göre
basılmış, haccdan getirilen Su~ûdî Mushaflarına da bakılabilir),
Semerkand(Taşkent) Mushafı'na bakılırsa görülecektir, ayrıca 7
qırââte göre de bu kelime farklı yazılır, doğrusu "es-seleme"
olacaktır. Bir çok tefsîrci de bu yüzden añlamını "es-seleme" olarak
çevirmiştir.Şöyle ki;
Nisâ' 4/90'da " we eLQaW İLEY küm ÜS SELEME"
Nisâ' 4/91'de " we yüLQÛ İLEY küm ÜS SELEME"
Nisâ' 4/94'de "li men eLQÂ İLEY küm ÜS SELEME"
Naxl 16/87'de " we eLQaW İLÂ ALlâhi yewme izin İS SELEME"
Burada açıktır ki "ilqâ ilâ fülânin es seleme" demek,
teslîm olmak, barış teklîf etmek... añlamınadır.
Ayrıca; biz de Ehl El Kitâb'ız, kısaca yazıyorum
Baqarat 2/53
" hani Mûsâ'ya El Kitâb'ı ve El Furqân'ı vermiştik..."
Baqarat 2/231
" ... ALlâh'ıñ âyâtını hüzüv edinmeyiñ. ALlâh'ıñ size ni~metini
zikrediñ ve El Kitâb'dan saña inzâl edileni ve El Hikmet('ten)..."
Dikkat edilmeli ki El Kitâb'dan inzâl edilen var edilmeyen var.
Demek ki El Kitâb ile El Qur'ân arasında fark mı var?
Âl u Imrân 3/3,4
" saña El Kitâb'ı El Hakk ile tenzîl etti kendinden öñcekileri
tasdîkleyen olarak ve Et Tewrât'ı ve El İncîl'i inzâl etti" " öñceden
nâs için/insânlara hidâyet olarak ve El Furqân'ı inzâl etti..."
Dikkat edilmeli El Qur'ân kimileriniñ iftirâsı/uydurması gibi
öñcekileriñ hükmünü kaldırmamıştır, tersine onları tasdîkleyicidir,
Et Tewrât ortadan kaldırıldı El İncîl hîç yazılmadı yoksa onlar
eskimiş değil El Kitâb'dan onlar da tıpkı El Qur'ân gibi. 2/53 hatra
getirilsin.
Âlu Imrân 3/48
" ve oña/İsâ'ya El Kitâb'ı ve El Hikmet'i ve Et Tewrât'ı ve El
İncîl'i ta~lîm edecek/ediyor"
El Kitâb, El Qur'ân demek mi buña göre?
Ankebût 29/45
" Tilâvet et/dile getir vahyedileni saña El Kitâb'dan ve salâtı
iqâme et doğrusu salât fahşâdan nehyeder ve münkerden ve elbette
ALlâh'ıñ Zikr'i eñ büyüktür... "
"...El Kitâb'dan saña vahyedileni dile getir..."
Baña gene kızacaksıñız ama LÜTFEN yazıyı bütün olarak okuyuñ;
> Rabbenâ du~âsı da âyette geçtiği şekliyle namâzda
âyet olarak
> okunabilir, yoksa du~â şekli ile âyet şekli farklıdır, dikkat
edilmeli.
> Baqara 2/200,201 ; İbrâhîm 14/41 âyetlerine
> bakılsın.
LÜTFEN kendiñiz bildiğiñiz Rabbenâ duâsını okuyuñ ve LÜTFEN
yazdığım 2/200,201 ile 14/41'deki metinle karşılaştırıñ, FARKLI
olduğunu göreceksiñiz, siziñ bildiğiñiz duâ şekli Namazda okunamaz,
ama Qur'ân'daki âyet okunur. LÜTFEN DİKKAT. Burada bir çelişki yok.