Selâm Selâm
      e~ûdhü b'İLlâh b'ism'İLlâh
      Nisâ'   4/86; "ve bir tehıyye/esenleme ile
tehıyyelendiğiñize/esenlendiğiñizde artık ondan daha iyisi ile
tehıyyeleyiñ/esenleyiñ ..."
     Yûnus  10/10 " onlarıñ da~wâsı/du~âsı orada `Sübhâne Ke
Allâhümme` ve tehıyyeleri/esenlemeleri orada `selâm`dır..."
     Hûd    11/69 " ve gelmişti rusülümüz/rasûllerimiz/elçilerimiz
İbrâhîm'e bir büşrâ/müjde,muştu ile dediler; `selâm`. Dedi;
`selâm`..."
     İbrâhîm   14/23 "... onlarıñ tehıyyeleri/esenlemeleri orada
`selâm`dır"
     Meryem  19/62 " işitmezler orada lağv/boş laf yalñızca
`selâm`..."
     Dhâriyât 51/25 " Oña geldiklerinde, hemn dediler; `selâm". Dedi;
`selâm`münkerler topluluğu"
     Wâqıã     56/26  " Añcak/yalñızca dendi  selâm selâm"
               
     Ayrıca Haşr Sûresi 59/23'te " O ALlâh ki Allâhlar yoktur , O El
Melîk El Quddûs Es Selâm El Mü'min El Müheymin El Ãzîz El Cebbâr El
Mütekebbir olan değilse..." açık olarak görülür ki Es-Selâm ,
ALlâh'ıñ adıdır, bu yüzden "Es Selâmü  ãley küm" diye selâm
verilemez, bu ne demek"ALlâh üzerine/üzerinde olsun" saçma bir
lâf.  "ALlâh'ıñ selâmı üzeriñe olsun" diye tercüme edenler
yalan/yañlış yazıyorlar, dedikleri tercüme şunuñ için olurdu "
selâmULlâhi aley küm" olmalı idi ki, bu kez de şu sorulur, kim bize
ALlâh'tan selâm getirebilir ki?
     Selâmün ãley ke ya da ãley küm; "selâm saña ya da size" demek de
abes/boşa/gereksiz, zâten karşımdaki kişiye selâm veriyorum saña ya
da size demeye ne gerek var?  Üstelik bu ibâreler Nebîlerce
kullanılmış Qur'ân'da,.
     Qur'ân'da geçen "selâmün ãleyküm" ibâreleri (Türkçe'de artık
selâmlaşma dediğimiz) esenleme sözü değildir, âyetlerde "selâm siziñ
üzeriñize" der,  ama bunlar birbiri ile karşılaşan kimseleriñ
birbirine bulundukları temennî/dilek değildir, "selâm, barış, selâmet
artık üzeriñize" demektir. ( En~âm 6/54, A~râf 7/46, Ra~d 13/24, Naxl
16/32, Meryem 19/47, Qasas 28/55, Zümer 39/73, Qâf 50/34)
    Beñzeri olarak " selâmün ãleyye(selâm bañadır)" ibâreleri de var
Qur'ân'da, bunlarda da görüldüğü gibi selâmlaşma değil bu ibâreler,
üstelik bu ibâreler yalñızca nebîler için kullanılıyor, başkası için
değil.  Yoksa burada Nebî'niñ kendine selâm verdiğini düşünemeyiz
değil mi? Böyle gülünç bir iddiâsı olan yoktur sanırım, bir kişi
kendisi ile karşılaşıyor(!) selâm diyoe kendine.(Hûd 11/48, Xıcr
15/46, Meryem 19/15, 33, 47; Neml 27/59; Axzâb 33/44; YâSîn 36/58;
Sâffât 37/79,109,120,130,181; Zukhruf 43/89; Qâf 50/34; Wâqıã 56/91;
Qadr 97/5)
    Arapça'da esenleme kelimesiniñ karşılığı; tehıyye, tehıyyâttır.
Nisâ' 4/86'da olduğu gibi "bir tehıyye/esenleme ile
tehıyyelendiğiñizde/esenlendiğiñizde..."
 

1