Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
kaynağı benim anlamadın sanırım?Ayrıca burada yazılan yazılar nedense benim farklı niklerde farklı durumlarda karşı cephede karşıma çıkıyor! benim yazdıklarımı bana yazan bile oldu neyse konuya döeyim Forumları ve edipi takip edersen otomatikman rahat bi şekilde analiz yapabilirsin.Ayrıca yayınlanan kaynaklara baksan iyi olur.Bu yazıyı ağırlıklı olarak “Üzerinde 19 var,MüslümanDinAdamlarına19Soru” kitabının bazı bölümleri üzerine yazdım.Edip ve paralelindeki lerini takip edersen mesela geçmiş zamanlardan örnek vereyim bir yayınevi tarafından Mesaj: Kur'an Çevirisi (İstanbul, Kasım 2000) adıyla basıldı; mütercim râzı edilmiş olacak ki çeviride mezkûr iki ayet de yer alıyor. Oysa Reşad Halife'nin Edib Yüksel'in de katkıda bulunduğu Quran: The Final Testament (USA, Tucson, tsz.) adlı neşrinde ayetlerin Arapçası da, çevirisi de bulunmuyor. (s. 207; izahı için bkz. Appendix 24, s. 669-690) Mesela Bugün Kanada'da, Amerika'da ya da dünyanın bazı merkezlerinde Tevbe Suresi'nin son iki ayetinin çıkarıldığı Kur'anlar kütüphane raflarını süslüyorlar.
Bakın bunlara (edip gibileri) çok dikkat etmek lazım.Şimdi Bu Kur'an'ı eline alıp inceleyen bir insana deseniz ki: "Elinizdeki Kur'an yanlıştır, Tevbe Suresi'ne 2 ayet daha eklenmelidir"; o insan da size, "İyi ama Allah Kur'an'ı koruyacağına söz vermiştir. Neden iki ayet ekliyorsunuz Kuran'a?" derse, ona ne cevap verirsiniz? Bak şimdi iş nereye geldi....
Ayrıca başka forumlarda beni ararsan nikim bu değil özel mesaj atarsın.
Okunuş İnna nahnü nezzelnez zikra ve inna lehu le hafizun
Diyanet AçıklamalıKur an'ı kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız.
Y.N. Öztürk Hiç kuşkusuz, o zikiri/Kur'an'ı biz indirdik, biz; her hal ve şartta onu muhakkak koruyacak olan da biziz.
A. Bulaç Hiç şüphesiz, zikri (Kur'an'ı) biz indirdik biz; onun koruyucuları da gerçekten biziz.
Elmalılı OrJinal Şüphe yok o zikri biz indirdik biz, her halde biz onu muhafaza da edeceğiz.
soran olursa Kaynak furkan araştırma sistemi :)
Soru; Her ne kadar/burda olan veya olmayan bazı meallerde zikir ile kur'an parantezde gösterilse de zikri korumak ile kuran ı korumak aynı şeymidir?Buradaki zikir kastı tam olarak nedir?
İlginiz için şimdiden teşekkürlerimi sunuyorum herkese bol selam
Okunuş İnna nahnü nezzelnez zikra ve inna lehu le hafizun
Elmalılı OrJinal Şüphe yok o zikri biz indirdik biz, her halde biz onu muhafaza da edeceğiz.
soran olursa Kaynak furkan araştırma sistemi :)
Soru; Her ne kadar/burda olan veya olmayan bazı meallerde zikir ile kur'an parantezde gösterilse de zikri korumak ile kuran ı korumak aynı şeymidir?Buradaki zikir kastı tam olarak nedir?
İlginiz için şimdiden teşekkürlerimi sunuyorum herkese bol selam
Sâdece bu haklı soru bile, İslâm dünyasının Kurân araştırmalarında aldığı mesafenin ne kadar yetersiz olduğunu ortaya koymaya yeter!!!!
Elbette, bu soru 1400 sene boyunca pek çok akıl sahibi tarafından sorulmuş ve cevabı aranmış olabilir... Ancak, daha pek çoklarından sadece bir örnek olarak dikkatimizi çeken bu sorunun en iknâ edici cevâbına müslümanlar hâlen niye uzaktır...??
Okunuş İnna nahnü nezzelnez zikra ve inna lehu le hafizun
Diyanet AçıklamalıKur an'ı kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız.
Y.N. Öztürk Hiç kuşkusuz, o zikiri/Kur'an'ı biz indirdik, biz; her hal ve şartta onu muhakkak koruyacak olan da biziz.
A. Bulaç Hiç şüphesiz, zikri (Kur'an'ı) biz indirdik biz; onun koruyucuları da gerçekten biziz.
Elmalılı OrJinal Şüphe yok o zikri biz indirdik biz, her halde biz onu muhafaza da edeceğiz.
S.a iyide kardeşim verdiğin bütün meallerde zikr kelimesine verilmiş mananın aynı olduğunu gördüğün halde bunu neden sorma ihtiyacı duyuyorsun? Yoksa görmüyor musun?
Arkadaşımızın aklına takılmış normaldir...Zaman zaman cevabı çok basit olan sorulara hangimiz takılmıyoruz ki...
Bu arada zikr ile Kur'an aynı şeymidir sorusu gündeme geldide benimde nicedir cevabını bulamadığım bir sorum geldi yine aklıma.Kur'andaki Allah'ın katı ifadesi.Malesef interneti çok sınırlı kullanabildiğim için ayetleri numaraları ile yazamıyorum.Kur'anda bahsedilen meleklerin gidip geldiği yine Kur'anda geçen edilen katımızdan şunu indirdik gibi ifadelerle kasıtedilen yer neresi.
Allah zamandan da münezzeh mekandanda,Varlğının başıda yok sonuda.
Öyleyse neresi bu Allah'ın katı?
Yardımcı olana bol bol dua edeceğim:)
Vaktim olursa ilgili ayetleride bulmaya çalışacağım.
KALEM [İ:2.34, R:68.34] Takva sahipleri için, Rableri katında nimetlerle dolu cennetler vardır. TEKVÎR [İ:7.20, R:81.20] Çok güçlüdür o elçi, Arş sahibinin katında saygındır. LEYL [İ:9.19, R:92.19] Onun katında hiç kimsenin, karşılığı verilecek bir nimeti yoktur/hiç kimsenin ona, karşılık olarak verilecek bir nimeti yoktur. KAF [İ:34.4, R:50.4] Toprağın onlardan neyi eksilttiğini pek iyi bilmişizdir biz. Her şeyi saklayıp koruyan bir Kitap var katımızda. KAF [İ:34.35, R:50.35] Orada onlar için istedikleri her şey var. Katımızda ise dahası da var. KAMER [İ:37.35, R:54.35]Katımızdan bir nimet olarak. Şükredeni işte böyle ödüllendiririz biz. SÂD [İ:38.25, R:38.25] Biz de ondan o günahı affettik. Katımızdan onun için bir yakınlık ve güzel bir gelecek var. SÂD [İ:38.40, R:38.40] Ve gerçekten, katımızda onun bir yakınlığı ve güzel bir geleceği vardı. SÂD [İ:38.47, R:38.47] Ve bizim katımızda onlar seçkin, hayırlı kimselerdendi. A'RAF [İ:39.131, R:7.131] Onlara bir iyilik geldiğinde, "Bu bizimdir!" derlerdi. Kendilerine bir kötülük dokunduğunda ise Mûsa ve beraberindekilerin uğursuzluğuna yorarlardı. Gözünüzü açın! Onların uğursuzluk kuşu, Allah katındadır, fakat çokları bilmiyorlar. A'RAF [İ:39.187, R:7.187] Ne zaman gelip çatacak diye kıyamet saatini soruyorlar sana. De ki: "Ona ilişkin bilgi Rabbim katındadır. Onu, vakti geldiğinde belirginleştirecek olan yalnız O'dur. Göklere de yere de ağır gelmiştir o. O, size ansızın gelecektir, başka değil." Sen onu iyice biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. De ki: "O'na ilişkin bilgi Allah katındadır, fakat insanların çokları bilmiyorlar." A'RAF [İ:39.206, R:7.206] Rabbinin katında olanlar, büyüklük taslayıp O'na ibadetten yüz çevirmezler; O'nu tespih ederler ve yalnız O'na secde ederler.
MERYEM [İ:44.13, R:19.13]Katımızdan bir kalp yumuşaklığı, bir temizlik verdik. Korunan biriydi o. MERYEM [İ:44.78, R:19.78] Bu adam gaybı mı öğrendi, yoksa Rahman katında bir söz mü aldı? MERYEM [İ:44.87, R:19.87] Rahman katında söz almış olandan başkaları şefaat imkânı bulamazlar.
YÛNUS [İ:51.76, R:10.76] Gerçek, katımızdan onlara geldiğinde şöyle demişlerdi: "Hiç kuşkusuz, bu, apaçık bir büyüdür." HÛD [İ:52.83, R:11.83] Rabbin katında damgalanmış taşlar. Zalimlerden çok uzak değildir bu. EN'AM [İ:55.109, R:6.109] Tüm yeminleriyle Allah'a yemin ettiler ki, eğer kendilerine bir mucize gelirse ona mutlaka inanacaklar. Söyle onlara: "Mucizeler ancak Allah'ın katındadır." Mucize geldiğinde de iman etmeyeceklerini anlamıyor musunuz? SEBE' [İ:58.10, R:34.10] Yemin olsun, biz, Dâvud'a katımızdan bir lütufta bulunduk. "Ey dağlar, onunla birlikte tespih edin ve ey kuşlar siz de." dedik. Ve onun için demiri yumuşattık SEBE' [İ:58.23, R:34.23] O'nun katında, bizzat kendisinin izin verdiği kimseden başkasının şefaatı/kendisinin izin verdiği kimseden başkası için şefaat yarar sağlamaz. Sonunda, kalplerinden korku giderilince: "Rabbimiz ne dedi?" derler. "Hakkı söyledi, O'dur Aliyy, O'dur Kebîr." FUSSILET [İ:61.38, R:41.38] Eğer büyüklük taslarlarsa bilsinler ki, Rabbin katındakiler hiç usanmadan, gece ve gündüz O'nu tespih ederler
selam selam
benim ilk etapta kopyalayacaklarım bu kadar ama arapçasına bakmadan kelimeyi türkçe aratınca ilginç sonuçlar çıkıyor
Benim anladağım buradaki kat ifadesi makam anlamında kullanılmış,Rab'bimizin yücelik, büyüklük sıfatlarına yakışır ölçüde.
O en büyük KAT,mevki sahibi
Bizler se KAT KAT aşağıdayız.
İlmim bilgim olmayan konuya daha fazla kişisel yorum KATmadan sanırım soruma kaynak oluşturan ayeti buldum.
Ali Bulaç 3- (Bu azab) Yüce makamlar sahibi olan Allah'tandır. Diyanet Vakfı 3. Yükselme derecelerinin sahibi olan Allah katından. Edip Yüksel 3. Yükseliş Yollarının Sahibi olan ALLAH'tandır. Elmalılı Hamdi Yazır 3-O, miraçların sahibi Allah'tandır. Süleyman Ateş 3. Yükselme derecelerinin sahibi Allah'tan. Yaşar Nuri Öztürk 3 Yükselme boyutlarının/derecelerinin sahibi Allah'tandır o.
Ali Bulaç 4- Melekler ve Ruh (Cebrail), ona, süresi elli bin yıl olan bir günde çıkabilmektedir. Diyanet Vakfı 4. Melekler ve Rûh (Cebrail), oraya, miktarı (dünya senesi ile) ellibin yıl olan bir günde yükselip çıkar. Edip Yüksel 4. Melekler ve ruh (vahiy/komutlar/Cebrail), elli bin yıla eşit bir gün içinde O'na yükselir. Elmalılı Hamdi Yazır 4-Melekler ve Ruh (Cebrail), süresi elli bin yıl tutan bir günde ona yükselip çıkarlar. Süleyman Ateş 4. Melekler ve Ruh, miktarı elli bin yıl süren bir gün içinde O'na çıkar. Yaşar Nuri Öztürk 4 Melekler ve Rûh, miktarı elli bin yıl olan bir günde yükselirler O'na.
Ayetleri Levhi Mahfuzda korunan ve ekleme yapılması imkansız Kuranın korunduğunu veya ilahi olduğunu bilmek için sadece 19 şifresıne ihtiyaç yok.Allahın isimleri 99 besmele 22 herzaman uymuyor.Tevbe suresıne 2 ayet ekleme ise kabul edılemez.Edip Yüksel faydali bir alim ama bu konudaki hesaplamaların bır kısmı zorlama,şifre bulunmadan önce Kuranın ilahi olduğunu korunduğunu kimse bilmiyormuydu?19 şifresi gercektende çoğu yerde uyuyor ama Kuranda her yerede uyacak dıye bır kaydede yok,Şuda var farzedelımkı Edıp Beyın dedıği gibi kıtap sayfalar,levhalar halınde degılde rakamsal olarak korunsun,mesela Emevı dönemınde Kurandaki bazı kelımeler değiştırılse,cumleler yokedılse bunları tekrar kım yerıne koyabılır 19 mucızesımı?Hayır 19 sistemı Kuranın bazı yerlerınde varsa bıle korumaz.Bir baska tartışma konusuda Edip Beyın kullandığı resmi iniş sırasının beserı olup olmadığı,bu konu ıle ılgili Kuran tertıbı hatalımı adlı lınki verıyorum:
Şu bir gerçek ki Allah, bir sivrisineği hatta onun da üstündeki bir varlığı örnek göstermekten sıkılmaz.Böyle bir durumda, inananlar bilirler ki o, Rablerinden bir gerçektir.Küfre sapmışlar ise şöyle derler: "Allah bunu örnek vermekle ne demek istedi?" Allah onunla bir çoğunu saptırır, bir- çoğunu da onunla doğruya ve güzele kılavuzlar.Allah onunla fasıklardan başkasını saptırmaz.
Gelelım ilgili ayetteki ifadede olması gereken ne?Niye sadece olaganustu anlamlar yakıştırmak yerıne önce en basıt ve yalını ,mantıklıyı almıyoruz?Bence önce basıt anlamı alınmalı..Çunku sıvrısınek bile iman arttırmaya veya saptırmaya bir vesıle oluyorsa cehennemdeki 19 melek sayısıda gaybten bır bılgı olarak cehennemı ınkar edenın dahada ınkarına veya kabul edenın 19 melek sayısınada görmeden inanarak ımanında artışa sebeb olur.Şuda varki Kuranın ıçınde yada uzerınde 19 vardır demıyor,cehennem atesıne bekçi 19 melek vardır dıyor dıkkat edın....
24 Şöyle dedi: "Bu, rivayet edilerek gelen bir büyüden başka şey değil."
25 "İnsan sözünden başka bir şey değil bu."
26 Onu sekara fırlatacağım.
27 Bilir misin nedir sekar?
28 Ortada bir şey bırakmaz, hiçbir şeyi görmezlik etmez o.
29 İnsan için tablolar/levhalar/ekranlar sunandır o/deriyi yakıp kavurandır o.
30 Üzerinde ondokuz vardır onun.
31-Biz cehennemin muhafızlarını hep melekler yaptık. Onların sayısını da inkâr edenler için bir sınav yaptık ki, kendilerine Kitap verilmiş olanlar iyice inansın,inananların da imanı artsın. Kitap verilmiş olanlar ve inananlar kuşkulanmasınlar. Kalblerinde hastalık bulunanlar ve kâfirler de: "Allâh bu misâlle ne demek istedi?" desinler.
Ayetlerde Kurana ve dine inanmayan yalanlayıp sırt çeviren nankör kafir bir kişi anlatılıyor.Üzerinde görevli 19 melek(zebani) olan cehennem ateşine atılacağı bıldırılıyor ve bu yakıp deriyi kavuran cehennem ateşinden insanlar için ibret ve öğüt tablosu var.
Ayetin başında bahsedılen ve cehennemi inkar eden kişi oraya gittiğinde onu 19 melek karşılayacaktır,bu kişi oysa bu bılgıye dunya hayatında sırt çevirmişti,masal bulmuştu,işte bahsedilen sınav budur,tüm kafirlerin Kitaptaki bılgılerın hepsi rabbımızın katındandır,biz teslım olduk demesi gerekmezmıydı?
Kitap’ı sana indiren O’dur.Onun ayetlerinden bir kısmı muhkemlerdir ki; onlar Kitap’ın anasıdır.Diğer ayetlerse müteşabihlerdir.Şu var ki, kalplerinde bir eğrilik ve bozukluk bulunanlar, fitne aramak, onun yorumuna öncelik tanımak için Kitap’ın sadece müteşabih kısmının ardına düşerler.Onun tevilini ise bir allah bilir, bir de ilimde derinleşmiş olanlar.Bunlar, “ona inandık, hepsi Rabbimizin katındandır” derler.Gönül ve akıl sahiplerinden başkası gereğince düşünemez.
Katılma Tarihi: 15 ekim 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 340
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam,
19 Konusu birçok başka yerde tamamen yanlış temelde tartışılmaktadır. O kadar yanlış temeldeki, dünyada hiçbir bilim dalı böyle bir tartışmaya prim tanımaz, reddeder. Zaten değerli arkadaşlar cifrle, matematikle herşeyin çok rahat çeşitli sayılara bağlanabileceğini gayet güzel aktarmışlar. Birbirinden değerli Hanifler, öncelikle Batinilik sapmalarını şiddetle reddetmeli ve 19 konusunu "Sekar" kavramı ile birlikte Kuran temelli apayrı bir patikada konuşmalı, fikir yürütmelidir. Kişisel görüşümce, Buradaki Anahtar kavram "Sekar" ,Anahtar konu ise Ebu Cehil olduğu tahmin edilen "yanlış ölçüp biçen" kişinin hareketidir. (Not: Velid bin Muğire olduğu konusunda da görüşler mevcut.)
Muddessir Suresindeki Ayetleri baştan alalım :
Olayın meydana gelişi :
Elmalılı Hamdi Yazır
16-Hayır! O Bizim ayetlerimize karşı alabildiğine inatçı kesildi.
Elmalılı Hamdi Yazır
17-Ben onu dimdik sarpa sardıracağım...
Elmalılı Hamdi Yazır
18-Çünkü o bir düşündü, ölçtü biçti.
Elmalılı Hamdi Yazır
19-Kahrolası, nasıl ölçüp biçti!
Elmalılı Hamdi Yazır
20-Sonra (yine) kahrolası nasıl ölçüp biçti!
Elmalılı Hamdi Yazır
21-Sonra baktı,
Elmalılı Hamdi Yazır
22-sonra kaşını çattı ve ekşiyerek surat astı.
Elmalılı Hamdi Yazır
23-Sonra ardına dönüp büyüklük tasladı:
Elmalılı Hamdi Yazır
24-"Bu, dedi, başka değil sadece ötedenberi nakledilegelen bir sihirdir,
Elmalılı Hamdi Yazır
25-insan sözünden başka birşey değildir!"
Alemlerin Rabbi'nin Gazabı ve Tehdit :
11-Bana bırak temtek olarak yarattığım o herifi,
26-Onu Sekar'a yaslayacağım.
Şimdi "Sekar"ın ne olabileceği yönünde fikir yürütelim, -ki aynı Surede ipuçları mevcut:
Elmalılı Hamdi Yazır
35-Sekar muhakkak büyüklerin biridir,
Elmalılı Hamdi Yazır
36-İnsanları ikaz etmek için;
Elmalılı Hamdi Yazır
37-içinizden ileri gitmek veya geri kalmak isteyen kimseleri!
Elmalılı Hamdi Yazır
38-Her nefis kazancına bağlıdır,
Elmalılı Hamdi Yazır
39-ancak sağın adamları,
Elmalılı Hamdi Yazır
40-Cennetlerdedir; soruşur dururlar
Elmalılı Hamdi Yazır
41-suçlulardan;
Elmalılı Hamdi Yazır
42-"Sizi Sekar'a sokan nedir?" diye;
Görüyoruzki, Din günü Cennette yer alanlar, Suçluları "Sekar" dan tanıyor. ve onlara bunun nedenini soruyorlar. Yani "Sekara Sürüklenen" bir şekilde artık "Cennetlik" olmayan yani "Cehennemlik" olan anlamında...
Şimdi önümüzde Sekar kavramı ile birlikte "Sekara Sürüklenme" gibi bir kavram daha oluştu. Kuran temelli düşünmeye devam edelim. "Sürüklenme" hepimizin bildiği gibi "istemediği bir yere zorla götürme" "kaçsa da bir tarafa doğru yöneltilme" gibi anlamlar içerir.
Şimdi de , 35 ve 37. Ayetleri tekrar okuyalım :
35- 37-Sekar muhakkak büyüklerin biridir, içinizden ileri gitmek veya geri kalmak isteyen kimseleri!
Şimdi Sureyi baştan itibaren tekrar alalım:
Elmalılı Hamdi Yazır
1-Ey (sarılıp) bürünen,
Elmalılı Hamdi Yazır
2-kalk artık uyar,
Elmalılı Hamdi Yazır
3-ve Rabbini artık büyükle,
Elmalılı Hamdi Yazır
4- elbiseni artık temizle,
Elmalılı Hamdi Yazır
5-pislikleri artık uzaklaştır,
Elmalılı Hamdi Yazır
6-çoksunarak (yaptığını çok görerek) başa kakma
Elmalılı Hamdi Yazır
7-ve Rabbin (rızası) için sabret!
Elmalılı Hamdi Yazır
8 Çünkü o boru (Sur) bir öttürüldü mü,
Elmalılı Hamdi Yazır
9-işte o gün çok zorlu bir gündür,
Elmalılı Hamdi Yazır
10-kafirlere hiç kolay değildir!
Elmalılı Hamdi Yazır
11-Bana bırak temtek olarak yarattığım o herifi,
Elmalılı Hamdi Yazır
12-kendisine uzun boylu servet verdim,
Elmalılı Hamdi Yazır
13-göz önünde oğulları,
Elmalılı Hamdi Yazır
14-hem kendisine bir döşeyiş döşedim (şeref ve itibar verdim)!
Elmalılı Hamdi Yazır
15-Sonra o daha da arttırmamın hırsı içindedir!
Elmalılı Hamdi Yazır
16-Hayır! O Bizim ayetlerimize karşı alabildiğine inatçı kesildi.
Elmalılı Hamdi Yazır
17-Ben onu dimdik sarpa sardıracağım...
Elmalılı Hamdi Yazır
18-Çünkü o bir düşündü, ölçtü biçti.
Elmalılı Hamdi Yazır
19-Kahrolası, nasıl ölçüp biçti!
Elmalılı Hamdi Yazır
20-Sonra (yine) kahrolası nasıl ölçüp biçti!
Elmalılı Hamdi Yazır
21-Sonra baktı,
Elmalılı Hamdi Yazır
22-sonra kaşını çattı ve ekşiyerek surat astı.
Elmalılı Hamdi Yazır
23-Sonra ardına dönüp büyüklük tasladı:
Elmalılı Hamdi Yazır
24-"Bu, dedi, başka değil sadece ötedenberi nakledilegelen bir sihirdir,
Elmalılı Hamdi Yazır
25-insan sözünden başka birşey değildir!"
Elmalılı Hamdi Yazır
26-Onu Sekar'a yaslayacağım.
Elmalılı Hamdi Yazır
27-Sekar'ın ne olduğunu bilir misin?
Elmalılı Hamdi Yazır
28-Ne bir parça kor, ne bırakır.
Elmalılı Hamdi Yazır
29-İnsana susamış bir susuzdur,
Elmalılı Hamdi Yazır
30-Üzerinde ondokuz vardır.
Elmalılı Hamdi Yazır
31-Biz o ateşin muhafızlarını hep melekler yaptık, sayılarını da sadece inkarcılar için bir fitne vesilesi kıldık ki, kitap verilenler kesin inanç edinsin, inananların imanını arttırsın, kitap verilenlerle, müminler şüphelenmesin, kalplerinde hastalık bulunanlarla kafirler: "Allah bununla mesela ne demek istiyor?" desin, işte böyle Allah, dilediğini şaşırtır, dilediğine de yola getirir. Rabbinin ordularını sadece kendisi bilir; ve o ancak düşünmek için insanlara bir öğüttür.
Şimdi 19 kavramının geçtiği Ayetin sonrasında ki şu kısma dikkat kesilelim :
kalplerinde hastalık bulunanlarla kafirler: "Allah bununla mesela ne demek istiyor?" desin.
Anlıyoruzki, Bu kısım, yani kafirlerin ve kalplerinde hastalık bulunanların "Allah ne demek istiyor" diye sorguladığı 30. Ayettir. Yani :
30-Üzerinde ondokuz vardır. / Muddessir-30
Kuran'ın ilk vahyoluşunun günlerinde Bir olay meydana geliyor. Ebu Cehil olduğu tahmin edilen kişi yanlış bir ölçüm yapıyor, yüzünü ekşiltip Kuran'a "bu sadece öteden beri nakledilen bir sihirdir" iftirasında bulunuyor. İşte ötelerden nakledilmeyen ve hiçbir açıklaması da bulunmayan bir Kavram = 19. Tam bir meydan okuma. "Üzerinde 19 vardır!" "hadi söyle Ebu Cehil ya bu nerden nakledilmiş?" "Ne demek bu?" Tabiki tüm Ebu Cehillere hitap.
Kuran'ın eskilerin masalları insan sözü, sihir olduğunu iftira eden Ebu Cehillerin söyleyebileceği tek bir cümle vardır: O cümle de:
"Allah bununla mesela ne demek istiyor?"
Cümlesidir.
Şimdi "Sekar" ve "Sekara Sürüklenme" kavramlarına tekrar dönelim.
Benim görüşüme göre Sekar, Hesap gününde insanların kendi benlikleriyle muhatap olarak "bir Ayna misali" karşılacakları ve kaçmak isteseler dahi yüzleşecekleri, Geri geri kaçacakları, Dünyada yaşarken ki "Allah bununla mesela ne demek istiyor" acizliğini defalarca yaşayacakları ve suçluların her seferinde perişan halde ezilecekleri, Affedilen ve Ödüllendirilenlerin ise "Dünyada da Tüm Gaybe ve Tek İlah'a" inandıkları için hiçbir şekilde etkilenmeyecekleri bir olgudur. Çünkü onlar Kuran'ın Allah Kelamı ve Elçi ile insanlığa ulaştırılan bir Rahmet olduğuna iman etmişler, içinde "masal" ya da "sihir" iftirasına yönelmemişlerdir. O İnananlar için "Elif, Lam, Mim" "Oruç Tutunuz" "Zina Etmeyiniz" "Üzerinde 19 vardır" Ayetlerinin "İnanç sağlamlığı ve Tam bir bütün olarak İman etme" noktasında hiçbir farkı yoktur. Vahye bütünüyle İman ederler. Böyle olduğu için Sekar'a sürüklenmezler. Düşünceme göre Bir anlamıyla Sekar, Her benliğin Gerçek Ölçülerinin ve Ölçmelerinin doruğudur. Dünyada yanlış ölçenler orada -istemese de- kaçsa da- tam ölçerler. Ve 19 kavramının tamamen Hesap günü ile ilgili olduğu konusunda buradaki en çok ipucu veren Ayet "11-Bana bırak temtek olarak yarattığım o herifi" Ayetidir.
Doğrular Alemlerin Rabbi'nindir.
Eklenti : Sayın Hakkı Yılmaz'ın "Sekar" açıklamaları:
Sekar:
a) Sekar`ın sözcük anlamı “Güneş’in, sıcaklığıyla beyne acı vermesi” demektir. Araplar aşırı sıcaklarda “سقرته الشّمس sekarethü ş şemsü (Güneş onu şiddetle yaktı)” derler. Ayrıca “aşırı sıcak bir gün” anlamında “يوم مسمقر yevm ün müsemgırun” deyimini kullanırlar. “Sekar” açıklanan anlamı dolayısıyla cehennemin özel isimlerinden birisi olmuştur. Dişildir (Müennes-i semaî) ve özel isimdir. (Lisan ül Arab; Cilt 4, S. 671)
b) Sekar sözcüğüne Rabbimiz 28-30. ayetlerde yeni bir anlam yüklemiştir:
“Sekar, üzerine ondokuz konulmuş, beşer için fevkalâde levhalar yapan, sürekli tutmayan yok da etmeyen bir şeydir.” Bu tanıma göre biz bu nesneye bu gün için “BİLGİSAYAR” diyebiliriz.
Not: Kendisinin ve Edip Yüksel'in 19 sayısı ile ilgili yorumlarına katılmıyorum.
__________________ "Bak işte günler!Biz onları insanlar arasında dolandırır dururuz. Allah bu sayede iman edenleri bilecek, sizden tanıklar edinecektir."3:140
--BLOG--
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma