Yazanlarda |
|
Akik Ozel Grup
Katılma Tarihi: 25 nisan 2005 Yer: Turkiye Gönderilenler: 450
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Papatya Yazdı:
Varmi burda % Yuzdeli iman modeli. Alsinda bakarsaniz % yuzdeli iman modeli savunanlari %yuzdeli olarak denize dogru goturmek gerek ama neyse ....
|
|
|
Slm
Sevgili papatya % lerden anlamam lakin hem cennet, hemde cehennemin farkıl boyut/derece/katlarının olduğu muhakkak. Bu konuda cennetle ilgili örnek verdik. Şimdi cehenneme bakalım:
Örneğin: Kaş göz işasretiyle yada ağzını yüzünü eğip büküp birilerini işaret ederk alaya alan küçük gören (Hümeze/lümeze yapan)=> Yani kibirli ve kendini üstün/kusursuz gören....Ve Mal biriktiren (Para/mal/dünyalık sevigisi) => Yetimi/yoksulu gözetmeyenler...
Bu iki gurubun HUTAME ye atılacağını söylüyor Yüce Allah:
104/1 Vay haline her hümeze ve lümeze’nin
104/2 Böylesi mal yığar ve onu sayar durur
104/3 Malının kendisini ebedi kılacağını sanır.
104/4 Hayır! Andolsun ki o, Hutame'ye atılacaktır.
104/5 Hutame'nin ne olduğunu bilir misin?
104/6 Allahın tutuşturulmuş ateşi
=============================================
Öte yandan, salih amel işlemeyenler, yani tartıları hafif gelenlerin ise HAVİYE ye atılacağını söylüyor Yüce Allah:
101/8 Kimin tartıları hafif gelirse,
101/9 O vakıt onun anası/sığınacağı yer haviyedir
101/10 Haviye'nin ne olduğunu idrak edebilir misin?
101/11 O, kızgın bir ateştir.
__________________ Asaf'ın miktarını bilmez Süleyman olmayan. Bilmez insan kadrini alemde, İNSAN olmayan.
|
Yukarı dön |
|
|
hanif Yasaklı
Katılma Tarihi: 31 mart 2005 Yer: Germany Gönderilenler: 380
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Bizim annelerimiz ,babalarımız,yakın akrabalarımız varda,peygamberlerin yokmu idi?Onlar kendi akrabalarını bizim kadar sevmesini beceremiyorlarmıydı.Yoksa biz onlardan daha mı maharetliyiz bu konuda
Yoksa işin içine duygusallık mı karışıyor.Bizimkileri ayrıcalıklı kılan ne
Enbiya
52- O zaman o, babasına ve kavmine: "Bu saygı gösterdiğiniz semboller nedir demişti.
53- Onlar: "Biz atalarımızı bunlara tapar bulduk" dediler.
54- İbrahim: "And olsun ki sizler de, atalarınız da apaçık bir sapıklık içindesiniz" dedi.
Ayıb etmiş Hz İbrahim değilmi ?
Enbiya
66- (İbrahim) dedi: "O halde, Allah'ın yanısıra da size hiçbir fayda ve zarar veremeyecek olan putlara mı tapıyorsunuz?"
67- "Size de, Allah'ınyanısıra taptıklarınıza da yuh olsun, siz hâlâ akıllanmayacak mısınız?"
kafirun
- De ki: Ey kâfirler
2- Sizin taptıklarınıza ben tapmam.
3- Siz de benim taptığıma tapıcılar değilsiniz.
4- Ben asla sizin taptıklarınıza tapacak değilim.
5- Siz de benim taptığıma tapacak değilsiniz.
6-Sizin dininiz size, benim dinim banadır.
zümer 64- De ki: "Ey cahiller! Şimdi bana o Allah'tan başkasına mı kulluk etmemi emrediyorsunuz?"
Tevbe 23- Ey iman edenler! Eğer babalarınız ve kardeşleriniz imana karşılık küfürden hoşlanıyorlarsa, onları dost edinmeyiniz. Sizden her kim onları dost edinirse işte onlar da zalimlerin ta kendileridir.
24- de ki; eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, kadınlarınız, akrabalarınız, kabileniz, elde ettiğiniz mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız evler ve meskenler, size Allah ve Resulünden ve Allah yolunda cihaddan daha sevimli ise, artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyin. Allah böyle fasıklar topluluğuna hidayet nasip etmez.
|
Yukarı dön |
|
|
Papatya Uzman Uye
Katılma Tarihi: 14 mart 2006 Gönderilenler: 211
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Akik Yazdı:
Papatya Yazdı:
Varmi burda % Yuzdeli iman modeli. Alsinda bakarsaniz % yuzdeli iman modeli savunanlari %yuzdeli olarak denize dogru goturmek gerek ama neyse ....
|
|
|
Slm
Sevgili papatya % lerden anlamam lakin hem cennet, hemde cehennemin farkıl boyut/derece/katlarının olduğu muhakkak. Bu konuda cennetle ilgili örnek verdik. Şimdi cehenneme bakalım:
........... |
|
|
hanif Yazdı:
....
Tevbe 23- Ey iman edenler! Eğer babalarınız ve kardeşleriniz imana karşılık küfürden hoşlanıyorlarsa, onları dost edinmeyiniz. Sizden her kim onları dost edinirse işte onlar da zalimlerin ta kendileridir.
24- de ki; eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, kadınlarınız, akrabalarınız, kabileniz, elde ettiğiniz mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız evler ve meskenler, size Allah ve Resulünden ve Allah yolunda cihaddan daha sevimli ise, artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyin. Allah böyle fasıklar topluluğuna hidayet nasip etmez.... |
|
|
simdi ne yapacagiz.......
__________________ Müslümanim diye hic utanmiyorum.... Mevsim Bahar..Ben artık özgur bir müslümanım. Bir elimde KURAN, Bir elimde bahar çiçekleri ve arkamda 1400 yıllık hurafe, hadis, mezhep ve şeyhlerın enkazı.
|
Yukarı dön |
|
|
Semazen Ayrıldı
Katılma Tarihi: 26 ocak 2006 Gönderilenler: 679
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Alperen Yazdı:
Hem bilerek ve isteyerek şirk koşmak, büsbütün şirke batmak kişiyi müşrik yapar. Fakat Müslüman olmanın yanında istemeden bir takım ŞİRK GÜNAHI işleyenlere de aynı etiketi vurmak kimsenin keyfine ve bakış açısına bırakılmış bir husus değildir. Bir kişiye “müşriksin” demek ayrıdır, “Şirk günahı işliyorsun” demek ayrı.
Kişi “Allah Birdir” diyorsa daha ona kimse “müşrik” diyemez. O kişi müslümandır belki de şirk günahı işleyen bir Müslüman.
|
|
|
Mesajımı, dar vakitte kaleme aldığım için görüşümün detaylarını veremeyeceğim... Özür dilerim..
Ancak, Sn. Alperen'den yaptığım alıntı, görüşüme tercüman oluyor...
Bununla beraber, Sn. Hanif'in değerli yorumu üzerine birkaç şey söylemek isterim...
Dedikleri gibi işin içine duygusallık karışması (eğer öyle ise?) normaldir. Hz. İbrahim dâhil olmak üzere pek çok peygamber yakınlarının açık münkir, müşrik durumlarına rağmen bahsedilen duygusallığı sergilemişlerdir... Bu çok insânî, çok vicdânî...
Fakat, Sn. Hanif'in müracaat ettiği âyetler bu mesaj zincirinde ele alınan konunun mutlak ve muhakkak boyutlarıyla ilgili ve ilişkili.... Oysa, Sn. Akik'in ilk mesajı ile forum gündemine yüklenen konu muğlak olanı aydınlatmak üzerine...
Selamlar,
Neyzen_Semazen
|
Yukarı dön |
|
|
Sufidede Newbie
Katılma Tarihi: 27 mart 2006 Gönderilenler: 27
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Alperen Yazdı:
Selam
Şirkin büyüğü küçüğü olur mu?
Tabiki olur. Şirk ile Haniflik arasında Ak ile Kara arasında olduğu gibi bir sürü ara ton vardır. Büsbütün müşrik olmak ile Şirk günahı işlemek nasıl olur da aynı görülebilir? Bilerek ve isteyerek şirk koşmakla, bilmeden ve istemeden müşrik bir tutum sergilemek tabiki iki apayrı haldir.
Hem bilerek ve isteyerek şirk koşmak, büsbütün şirke batmak kişiyi müşrik yapar. Fakat Müslüman olmanın yanında istemeden bir takım ŞİRK GÜNAHI işleyenlere de aynı etiketi vurmak kimsenin keyfine ve bakış açısına bırakılmış bir husus değildir. Bir kişiye “müşriksin” demek ayrıdır, “Şirk günahı işliyorsun” demek ayrı.
Kişi “Allah Birdir” diyorsa daha ona kimse “müşrik” diyemez. O kişi müslümandır belki de şirk günahı işleyen bir Müslüman.
...........
|
|
|
“Şirk günahı" acaba bir Gunah mi yoksa, insanlari kategorize edecek bir sifat mi ? Mesala Allahi 3 lemek SIFATI insani KAFIR yapiyor. Bunun tonu falan yok.
Sirk kosmak "SIFAT" degil "GUNAH" diyorsunuz.
|
Yukarı dön |
|
|
Akik Ozel Grup
Katılma Tarihi: 25 nisan 2005 Yer: Turkiye Gönderilenler: 450
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Semazen Yazdı:
Oysa, Akik'in ilk mesajı ile forum gündemine yüklenen konu muğlak olanı aydınlatmak üzerine...
|
|
|
__________________ Asaf'ın miktarını bilmez Süleyman olmayan. Bilmez insan kadrini alemde, İNSAN olmayan.
|
Yukarı dön |
|
|
Akik Ozel Grup
Katılma Tarihi: 25 nisan 2005 Yer: Turkiye Gönderilenler: 450
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Görebilene ince bir ayrımı gösterecek ayet:
98/6 Kâfirler, gerek kitap ehlinden olsun gerek müşriklerden olsun muhakkak, cehennem ateşindedirler. Orada ebedî olarak kalacaklardır. Onlar, insanların en şerlileridir.
__________________ Asaf'ın miktarını bilmez Süleyman olmayan. Bilmez insan kadrini alemde, İNSAN olmayan.
|
Yukarı dön |
|
|
ebuzer Uzman Uye
Katılma Tarihi: 18 mart 2006 Yer: Fiji Gönderilenler: 244
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
FASIKLAR HAKKINDA
(BAKARA suresi 26. ayet)
A. Bulaç |
Şüphesiz Allah, bir sivrisineği de, ondan üstün olanı da, (herhangi bir şeyi) örnek vermekten çekinmez. Böylece iman edenler, kuşkusuz bunun Rablerinden gelen bir gerçek olduğunu bilirler; inkâr edenler ise, "Allah, bu örnekle neyi amaçlamış?" derler. (Oysa Allah,) Bununla birçoğunu saptırır, birçoğunu da hidayete erdirir. Ancak O, fasıklardan başkasını saptırmaz. |
(BAKARA suresi 99. ayet)
A. Bulaç |
Andolsun biz sana apaçık ayetler indirdik. Bunları fasıklardan başkası inkâr etmez. |
(ÂLİ IMRÂN suresi 82. ayet)
A. Bulaç |
Artık kim bundan sonra yüz çevirirse, onlar fasık olanlardır. |
(ÂLİ IMRÂN suresi 110. ayet)
A. Bulaç |
Siz, insanlar için çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz; maruf (iyi ve İslam'a uygun) olanı emreder, münker olandan sakındırır ve Allah'a iman edersiniz. Kitap Ehli de inanmış olsaydı, elbette kendileri için hayırlı olurdu. İçlerinden iman edenler vardır, fakat çoğunluğu fıska sapanlardır. |
(MÂİDE suresi 25. ayet)
A. Bulaç |
(Musa:) "Rabbim, gerçekten kendimden ve kardeşimden başkasına malik olamıyorum. Öyleyse bizimle fasıklar topluluğunun arasını Sen ayır." dedi. |
(MÂİDE suresi 26. ayet)
A. Bulaç |
(Allah) Dedi: "Artık orası kendilerine kırk yıl haram kılınmıştır. Onlar yeryüzünde 'şaşkınca dönüp duracaklar.' Sen de o fasıklar topluluğuna üzülme." |
(MÂİDE suresi 47. ayet)
A. Bulaç |
İncil sahipleri Allah'ın onda indirdikleriyle hükmetsinler. Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, fasık olanlardır. |
(MÂİDE suresi 49. ayet)
A. Bulaç |
Aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet ve onların hevalarına uyma. Allah'ın sana indirdiklerinin bir kısmından seni şaşırtmamaları için diye onlardan sakın. Şayet yüz çevirirlerse, bil ki, Allah bir kısım günahları nedeniyle onlara bir musibeti tattırmak istemektedir. Şüphesiz, insanların çoğu fasıklardır. |
(MÂİDE suresi 59. ayet)
A. Bulaç |
De ki: "Ey Kitap Ehli, yalnızca Allah'a, bize indirilene ve önceden indirilene inanmamız ve sizin çoğunuzun fasıklar olmanız nedeniyle mi bizden hoşlanmıyorsunuz?" |
(MÂİDE suresi 81. ayet)
A. Bulaç |
Eğer Allah'a, peygambere ve ona indirilene iman etselerdi, onları dostlar edinmezlerdi. Fakat onlardan çoğu fasık olanlardır. |
(MÂİDE suresi 108. ayet)
A. Bulaç |
Bu, gerektiği gibi şahidliği yapmalarına veya yeminlerinden sonra yeminlerin reddedilmesinden korkmalarına daha yakındır. Allah'tan korkup-sakının ve dinleyin. Allah, fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez. |
(A'RAF suresi 102. ayet)
A. Bulaç |
Onların çoğunda 'verdikleri söze bağlılık' görmedik, ama onların çoğunu fasıklar (yoldan çıkanlar) olarak gördük. |
(A'RAF suresi 145. ayet)
A. Bulaç |
Biz ona Levhalar'da her şeyden bir öğüt ve her şeyin yeterli bir açıklamasını yazdık. (Ve:) "Şimdi bunlara sıkıca sarıl ve kavmine de emret ki en güzeliyle sarılsınlar. Size fasıkların yurdunu pek yakında göstereceğim" (dedik). |
(TEVBE suresi 8. ayet)
A. Bulaç |
Nasıl olabilir ki!.. Eğer size karşı galip gelirlerse size karşı ne 'akrabalık bağlarını', ne de 'sözleşme hükümlerini' gözetip-tanırlar. Sizi ağızlarıyla hoşnut kılarlar, kalbleri ise karşı koyar. Onların çoğu fasık kimselerdir. |
(TEVBE suresi 24. ayet)
A. Bulaç |
De ki: "Eğer babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, az kâr getireceğinden korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden evler, sizlere Allah'tan, O'nun Resûlü'nden ve O'nun yolunda cihad etmekten daha sevimli ise, artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyedurun. Allah, fasıklar topluluğuna hidayet vermez. |
(TEVBE suresi 53. ayet)
A. Bulaç |
De ki: "İsteyerek veya istemiyerek infak edin; sizden kesin olarak kabul edilmeyecektir. Çünkü siz bir fasıklar topluluğu oldunuz." |
(TEVBE suresi 67. ayet)
A. Bulaç |
Münafık erkekler ve münafık kadınlar, bazısı bazısındandır; kötülüğü emrederler, iyilikten alıkoyarlar, ellerini sımsıkı tutarlar. Onlar Allah'ı unuttular; O da onları unuttu. Şüphesiz, münafıklar fıska sapanlardır. |
(TEVBE suresi 80. ayet)
A. Bulaç |
Sen, onlar için ister bağışlanma dile, istersen dileme. Onlar için yetmiş kere bağışlanma dilesen de, Allah onları kesinlikle bağışlamaz. Bu, gerçekten onların Allah'a ve elçisine (karşı) nankörlük etmeleri dolayısıyladır. Allah fasıklar topluluğuna hidayet vermez. |
(TEVBE suresi 84. ayet)
A. Bulaç |
Onlardan ölen birinin namazını hiç bir zaman kılma, mezarı başında durma. Çünkü onlar, Allah'a ve elçisine (karşı) inkâra saptılar ve fasık kimseler olarak öldüler. |
(TEVBE suresi 96. ayet)
A. Bulaç |
Kendilerinden hoşnut olmanız için size yemin ederler. Siz onlardan hoşnut olsanız bile şüphesiz Allah, fasıklar topluluğundan hoşnut olmaz. |
(ENBİYÂ suresi 74. ayet)
A. Bulaç |
Lut'a da bir hüküm ve ilim verdik ve onu çirkin işler yapmakta olan şehirden kurtardık. Şüphesiz onlar, bozulmaya uğrayan kötü bir kavimdi. |
(NÛR suresi 4. ayet)
A. Bulaç |
Korunan (iffetli) kadınlara (zina suçu) atan, sonra dört şahid getirmeyenlere de seksen değnek vurun ve onların şahidliklerini ebedi olarak kabul etmeyin. Onlar fasık olanlardır. |
(NÛR suresi 55. ayet)
A. Bulaç |
Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va'detmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl 'güç ve iktidar sahibi' kıldıysa, onları da yeryüzünde 'güç ve iktidar sahibi' kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir. Onlar, yalnızca bana ibadet ederler ve bana hiç bir şeyi ortak koşmazlar. Kim bundan sonra inkâr ederse, işte onlar fasıktır. |
(NEML suresi 12. ayet)
A. Bulaç |
"Ve elini koynuna sok, kusursuz olarak bembeyaz çıkıversin, (bu,) Firavun ve kavmine olan dokuz ayet (mucize) içinde(n biri)dir. Gerçekten onlar, fasık olan bir kavimdir." |
(KASAS suresi 32. ayet)
A. Bulaç |
"Elini koynuna sok, kusursuz olarak bembeyaz çıksın. Ve (her türlü) dehşetten yana kanatlarını kendine doğru çek. İşte bunlar, senin Rabbinden Firavun ve önde gelen adamlarına iki kesin-kanıt (mucize)dır. Gerçekten onlar, fasık bir topluluktur." |
(SECDE suresi 18. ayet)
A. Bulaç |
Öyleyse, iman eden kimse, fasık olan gibi olur mu? Bunlar eşit olmazlar. |
(ZUHRUF suresi 54. ayet)
A. Bulaç |
Böylelikle kendi kavmini küçümsedi, onlar da ona boyun eğdiler. Gerçekten onlar, fasık olan bir kavimdi. |
(AHKAF suresi 35. ayet)
A. Bulaç |
Artık sen sabret; Resullerden azim sahiplerinin sabrettikleri gibi, Onlar için de acele etme. Onlar, tehdit edildikleri şeyi (azabı) gördükleri gün, sanki gündüzün yalnızca bir saati kadar yaşamış(olacak)lardır. (Bu,) Bir tebliğdir. Artık fasık olan bir kavimden başkası yıkıma uğratılır mı? |
(ZÂRİYÂT suresi 46. ayet)
A. Bulaç |
Bundan önce Nuh kavmini de (yıkıma uğrattık). Çünkü onlar da fasık bir kavim idi. |
(HADÎD suresi 16. ayet)
A. Bulaç |
İman edenlerin, Allah'ın ve haktan inmiş olanın zikri için kalplerinin 'saygı ve korku ile yumuşaması' zamanı gelmedi mi? Onlar, bundan önce kendilerine kitap verilmiş, sonra üzerlerinden uzun bir süre geçmiş, böylece kalpleri de katılaşmış bulunanlar gibi olmasınlar. Onlardan çoğu fasık olanlardı. |
(HADÎD suresi 26. ayet)
A. Bulaç |
Andolsun, Biz Nuh'u ve İbrahim'i (elçi olarak) gönderdik, peygamberliği ve kitabı onların soylarında kıldık. Öyle iken, içlerinde hidayeti kabul edenler vardır, onlardan birçoğu da fasık olanlardır. |
(HADÎD suresi 27. ayet)
A. Bulaç |
Sonra onların izleri üzerinde elçilerimizi birbiri ardınca gönderdik. Meryem oğlu İsa'yı da arkalarından gönderdik; ona İncil'i verdik ve onu izleyenlerin kalplerinde bir şefkat ve merhamet kıldık. (Bir bid'at olarak) Türettikleri ruhbanlığı ise, Biz onlara yazmadık (emretmedik). Ancak Allah'ın rızasını aramak için (türettiler) ama buna da gerektiği gibi uymadılar. Bununla birlikte onlardan iman edenlere ecirlerini verdik, onlardan birçoğu da fasık olanlardır. |
(HAŞR suresi 5. ayet)
A. Bulaç |
Hurma ağaçlarından her neyi kesmişseniz veya kökleri üzerinde dimdik bırakmışsanız, (bu) Allah'ın izniyledir ve fasık olanları alçaltması içindir. |
(HAŞR suresi 19. ayet)
A. Bulaç |
Kendileri Allah'ı unutmuş, böylece O da onlara kendi nefislerini unutturmuş olanlar gibi olmayın. İşte onlar, fasık olanların ta kendileridir. |
(SAFF suresi 5. ayet)
A. Bulaç |
Hani Musa, kavmine demişti ki: "Ey kavmim, gerçekten benim sizin için Allah'tan gönderilmiş bir elçi olduğumu bildiğiniz halde, niçin bana eziyet ediyorsunuz?" İşte onlar eğrilip-sapınca Allah da onların kalplerini eğriltip saptırmış oldu. Allah, fasık bir kavmi hidayete erdirmez. |
(MÜNÂFİKÛN suresi 6. ayet)
A. Bulaç |
Senin onlar adına mağfiret dilemen ile mağfiret dilememen onlar için birdir. Allah, onlara kesin olarak mağfiret etmeyecektir. Şüphesiz Allah, fasık bir kavme hidayet vermez. |
__________________ HAKİKATİ NERDE BULURSAN AL..
|
Yukarı dön |
|
|
ebuzer Uzman Uye
Katılma Tarihi: 18 mart 2006 Yer: Fiji Gönderilenler: 244
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
KAFİRLER HAKKINDA
BAKARA suresi 19. ayet
A. Bulaç |
Ya da (bunlar) karanlıklar, gök gürültüsü ve şimşek(ler)le yüklü, 'gökten şiddetli bir yağmur fırtınasına tutulmuş gibidirler ki, yıldırımların saldığı dehşetle'; ölüm korkusundan parmaklarıyla kulaklarını tıkarlar. Oysa Allah kafirleri çepeçevre kuşatıcıdır. |
(BAKARA suresi 24. ayet)
A. Bulaç |
Ama yapamazsanız -ki kesin olarak yapamayacaksınız- bu durumda kafirler için hazırlanmış ve yakıtı insanlar ile taşlar olan ateşten sakının. |
(BAKARA suresi 34. ayet)
A. Bulaç |
Ve meleklere: "Adem'e secde edin" dedik. İblis hariç (hepsi) secde ettiler. O ise, diretti ve kibirlendi, (böylece) kafirlerden oldu. |
(BAKARA suresi 41. ayet)
A. Bulaç |
Yanınızda olan (Tevrat)ı, doğrulayıcı olarak indirdiğime (Kur'an'a) iman edin; onu inkâr edenlerin ilki siz olmayın ve ayetlerimizi az bir değer karşılığında değişmeyin. Ve yalnızca benden korkun. |
(BAKARA suresi 89. ayet)
A. Bulaç |
Allah katından yanlarında olan (Tevrat)ı doğrulayan bir Kitap geldiği zaman, -ki bundan önce inkâr edenlere karşı fetih istiyorlardı- işte bilip-tanıdıkları gelince, onu inkâr ettiler. Artık Allah'ın laneti kafirlerin üzerinedir. |
(BAKARA suresi 90. ayet)
A. Bulaç |
Allah'ın kullarından, dilediğine kendi fazlından (peygamberliği) indirmesini 'kıskanarak ve hakka baş kaldırarak' Allah'ın indirdiklerini tanımamakla, nefislerini ne kötü şeye karşılık sattılar. Böylelikle gazab üstüne gazaba uğradılar. Kafirler için alçaltıcı bir azab vardır. |
(BAKARA suresi 98. ayet)
A. Bulaç |
Her kim Allah'a, meleklerine, elçilerine, Cibril'e ve Mikail'e düşman ise, artık şüphesiz Allah da kafirlerin düşmanıdır." |
(BAKARA suresi 104. ayet)
A. Bulaç |
Ey iman edenler, "Raina-Bizi güt, bize bak" demeyin. "Unzurna-Bizi gözet" deyin ve dinleyin. Kafirler için acı bir azab vardır. |
(BAKARA suresi 191. ayet)
A. Bulaç |
Onları, bulduğunuz yerde öldürün ve sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne, öldürmekten beterdir. Onlar, size karşı savaşıncaya kadar siz, Mescid-i Haram yanında onlarla savaşmayın. Sizinle savaşırlarsa siz de onlarla savaşın. Kafirlerin cezası işte böyledir. |
(BAKARA suresi 217. ayet)
A. Bulaç |
Sana haram olan ayı, onda savaşmayı sorarlar. De ki: "Onda savaşmak büyük (bir günahtır). Ancak Allah katında, Allah'ın yolundan alıkoymak, onu inkâr etmek, Mescid-i Haram'a engel olmak ve halkını oradan çıkarmak daha büyük (bir günahtır). Fitne, katilden beterdir. Eğer güç yetirirlerse, sizi dininizden geri çevirinceye kadar sizinle savaşmayı sürdürürler; sizden kim dininden geri döner ve kafir olarak ölürse, artık onların bütün işledikleri (amelleri) dünyada da, ahirette de boşa çıkmıştır ve onlar ateşin halkıdır, onda süresiz kalacaklardır. |
(BAKARA suresi 250. ayet)
A. Bulaç |
Onlar, Calut ve ordusuna karşı meydana (savaşa) çıktıklarında, dediler ki: "Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır, adımlarımızı sabit kıl (kaydırma) ve kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et." |
(BAKARA suresi 254. ayet)
A. Bulaç |
Ey iman edenler, hiç bir alış-verişin, hiç bir dostluğun ve hiç bir şefaatin olmadığı gün gelmezden evvel, size rızık olarak verdiklerimizden infak edin. Kâfirler... Onlar zulmedenlerdir. |
(BAKARA suresi 264. ayet)
A. Bulaç |
Ey iman edenler, Allah'a ve ahiret gününe inanmayıp, insanlara karşı gösteriş olsun diye malını infak eden gibi minnet ve eziyet ederek sadakalarınızı geçersiz kılmayın. Böylesinin durumu, üzerinde toprak bulunan bir kayanın durumuna benzer; üzerine sağnak bir yağmur düştü mü, onu çırılçıplak bırakıverir. Onlar kazandıklarından hiç bir şeye güç yetiremez (elde edemez)ler. Allah, kâfirler topluluğuna hidayet vermez. |
(BAKARA suresi 286. ayet)
A. Bulaç |
Allah, hiç kimseye güç yetireceğinden başkasını yüklemez. (Kişinin nefsinin) Kazandığı lehine, kazandırdıkları aleyhinedir. "Rabbimiz, unuttuklarımızdan veya yanıldıklarımızdan dolayı bizi sorumlu tutma. Rabbimiz, bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Rabbimiz, kendisine güç yetiremeyeceğimiz şeyi bize taşıtma. Bizi affet. Bizi bağışla. Bizi esirge, Sen bizim mevlamızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et." |
(ÂLİ IMRÂN suresi 13. ayet)
A. Bulaç |
Karşı karşıya gelen iki toplulukta, sizin için andolsun bir ayet (ibret) vardır. Bir topluluk, Allah yolunda çarpışıyordu, diğeri ise kafirdi ki göz görmesiyle karşılarındakini kendilerinin iki katı görüyorlardı. İşte Allah, dilediğini yardımıyla destekler. Şüphesiz bunda, basiret sahipleri için gerçekten bir ibret vardır. |
(ÂLİ IMRÂN suresi 28. ayet)
A. Bulaç |
Mü'minler, mü'minleri bırakıp da kafirleri veliler edinmesinler. Kim böyle yaparsa, Allah'tan hiç bir şey (yardım) yoktur. Ancak onlardan korunma gayesiyle sakınma(nız) başka. Allah, sizi kendisinden sakındırır. Varış Allah'adır. |
(ÂLİ IMRÂN suresi 32. ayet)
A. Bulaç |
De ki: "Allah'a ve elçisine itaat edin." Eğer yüz çevirirlerse şüphesiz Allah, kafirleri sevmez. |
(ÂLİ IMRÂN suresi 100. ayet)
A. Bulaç |
Ey iman edenler, eğer kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir gruba boyun eğecek olursanız, sizi imanınızdan sonra tekrar küfre döndürürler. |
(ÂLİ IMRÂN suresi 131. ayet)
A. Bulaç |
Ve kafirler için hazırlanmış olan ateşten sakının. |
(ÂLİ IMRÂN suresi 141. ayet)
A. Bulaç |
(Yine bu) Allah'ın, iman edenleri arındırması ve inkâr edenleri yok etmesi içindir. |
(ÂLİ IMRÂN suresi 147. ayet)
A. Bulaç |
Onların söyledikleri: "Rabbimiz, günahlarımızı ve işimizdeki aşırılıklarımızı bağışla, ayaklarımızı (bastıkları yerde) sağlamlaştır ve bize kafirler topluluğuna karşı yardım et" demelerinden başka bir şey değildi. |
(NİSA suresi 37. ayet)
A. Bulaç |
Onlar, cimrilikte bulunurlar, insanlara da cimriliği emreder (önerir)ler. Allah'ın fazlından kendilerine verdiğini gizli tutarlar. Biz o kafirlere aşağılatıcı bir azab hazırlamışızdır. |
(NİSA suresi 101. ayet)
A. Bulaç |
Yeryüzünde adım attığınızda (yolculuğa ya da savaşa çıktığınızda), kafirlerin size bir kötülük yapmalarından korkarsanız, namazı kısaltmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Şüphesiz kafirler, sizin apaçık düşmanlarınızdır. |
(NİSA suresi 102. ayet)
A. Bulaç |
İçlerinde olup onlara namazı kıldırdığında, onlardan bir grup, seninle birlikte dursun ve silahlarını (yanlarına) alsın; böylece onlar secde ettiklerinde, arkalarınızda olsunlar. Namazlarını kılmayan diğer grup gelip seninle namaz kılsınlar, onlar da 'korunma araçlarını' ve silahlarını alsınlar. Küfredenler, size apansız bir baskın yapabilmek için, sizin silahlarınızdan ve emtianız (erzak ve mühimmatınız)dan ayrılmış olmanızı isterler. Yağmur dolayısıyla bir güçlüğünüz varsa veya hastaysanız, silahlarınızı bırakmanızda size bir sorumluluk yoktur. Korunma tedbirlerinizi alın. Şüphesiz, Allah kafirler için aşağılatıcı bir azab hazırlamıştır. |
(NİSA suresi 139. ayet)
A. Bulaç |
Onlar, mü'minleri bırakıp kafirleri dostlar (veliler) edinirler. 'Kuvvet ve onuru (izzeti)' onların yanında mı arıyorlar? Şüphesiz, 'bütün kuvvet ve onur,' Allah'ındır. |
(NİSA suresi 140. ayet)
A. Bulaç |
O, size Kitapta: "Allah'ın ayetlerinin inkâr edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğinizde, onlar bir başka söze dalıp geçinceye kadar, onlarla oturmayın, yoksa siz de onlar gibi olursunuz" diye indirdi. Doğrusu Allah, münafıkların ve kafirlerin tümünü cehennemde toplayacak olandır. |
(NİSA suresi 141. ayet)
A. Bulaç |
Onlar sizi gözetleyip-duruyorlar. Size Allah'tan bir fetih (zafer ve ganimet) gelirse: "Sizinle birlikte değil miydik?" derler. Ama kafirlere bir pay düşerse: "Size üstünlük sağlamadık mı, mü'minlerden size (gelecek tehlikeleri) önlemedik mi?" derler. Allah, kıyamet günü aranızda hükmedecektir. Allah, kafirlere mü'minlerin aleyhinde kesinlikle yol vermez. |
(NİSA suresi 144. ayet)
A. Bulaç |
Ey iman edenler, mü'minleri bırakıp kafirleri veliler (dostlar) edinmeyin. Kendi aleyhinizde Allah'a apaçık olan kesin bir delil vermek ister misiniz? |
(NİSA suresi 151. ayet)
A. Bulaç |
İşte bunlar, gerçekten kafir olanlardır. Kafirlere aşağılatıcı bir azab hazırlamışızdır. |
(NİSA suresi 161. ayet)
A. Bulaç |
Ondan nehyedildikleri halde faiz almaları ve insanların mallarını haksız yere yemeleri nedeniyle (öyle yaptık.) Onlardan kafir olanlara pek acıklı bir azab hazırlamışızdır. |
(MÂİDE suresi 44. ayet)
A. Bulaç |
Gerçek şu ki, biz Tevratı, içinde bir hidayet ve nur olarak indirdik. Teslim olmuş peygamberler, yahudilere onunla hükmederlerdi. Bilgin-yöneticiler (Rabbaniyun) ve yüksek bilginler de (Ahbar), Allah'ın kitabını korumakla görevli kılındıklarından ve onun üzerine şahidler olduklarından (onunla hükmederlerdi.) Öyleyse insanlardan korkmayın, benden korkun ve ayetlerimi az bir değere karşılık satmayın. Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, kafir olanlardır. |
(MÂİDE suresi 54. ayet)
A. Bulaç |
Ey iman edenler, içinizden kim dininden geri döner (irtidat eder)se, Allah (yerine) kendisinin onları sevdiği, onların da kendisine sevdiği mü'minlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı ise 'güçlü ve onurlu,' Allah yolunda cihad eden ve kınayıcının kınamasından korkmayan bir topluluk getirir. Bu, Allah'ın bir fazlıdır, onu dilediğine verir. Allah (rahmetiyle) geniş olandır, bilendir. |
(MÂİDE suresi 67. ayet)
A. Bulaç |
Ey peygamber, Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer (bu görevini) yapmayacak olursan, O'nun elçiliğini tebliğ etmemiş olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Şüphesiz, Allah, kafir olan bir topluluğu hidayete erdirmez. |
(MÂİDE suresi 68. ayet)
A. Bulaç |
De ki: "Ey Kitap Ehli, Tevrat'ı, İncil'i ve size Rabbinizden indirileni ayakta tutmadıkça hiç bir şey üzerinde değilsiniz." Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun tuğyanlarını ve inkârlarını arttıracaktır. Sen de kafirler topluluğuna karşı üzüntüye kapılma. |
(MÂİDE suresi 102. ayet)
A. Bulaç |
Sizden önce bir topluluk onu sormuştu da sonra kafirler olmuşlardı. |
(EN'ÂM suresi 89. ayet)
A. Bulaç |
Bunlar, kendilerine kitap, hikmet ve peygamberlik verdiklerimizdir. Eğer bunları tanımayıp-küfre sapıyorlarsa, andolsun, biz buna (karşı) inkâra sapmayan bir topluluğu vekil kılmışızdır. |
(EN'ÂM suresi 122. ayet)
A. Bulaç |
Ölü iken kendisini dirilttiğimiz ve insanlar içinde yürümesi için kendisine bir nur verdiğimiz kimsenin durumu, karanlıklarda kalıp oradan bir çıkış bulamıyanın durumu gibi midir? İşte, kafirlere yapmakta oldukları böyle 'süslü ve çekici' gösterilmiştir. |
(EN'ÂM suresi 130. ayet)
A. Bulaç |
Ey cin ve insan topluluğu, içinizden size ayetlerimi aktarıp-okuyan ve size bu karşı karşıya geldiğiniz gününüzle sizi uyarıp-korkutan elçiler gelmedi mi? Onlar: "Nefislerimize karşı şehadet ederiz" derler. Dünya hayatı onları aldattı ve gerçekten kafir olduklarına dair kendi nefislerine karşı şehadet ettiler. |
(A'RAF suresi 37. ayet)
A. Bulaç |
Öyleyse, Allah'a karşı yalan uydurup iftira düzenden veya ayetlerini yalanlayanlardan daha zalim kimdir? Kitap'tan kendilerine bir pay erişecek olanlar bunlardır. Nihayet elçilerimiz, hayatlarına son vermek üzere kendilerine gittiklerinde onlara diyecekler ki: "Allah'tan başka taptıklarınız nerede?" "Onlar bizi (yüzüstü) bırakıp-kayboldular" diyecekler. (Böylelikle) Bunlar, gerçekten kâfirler olduklarına kendi aleyhlerinde şehadet ettiler. |
(A'RAF suresi 45. ayet)
A. Bulaç |
"Ki onlar Allah'ın yolundan alıkoyanlar, onda çarpıklık arayanlar ve ahireti tanımayanlardır." |
(A'RAF suresi 50. ayet)
A. Bulaç |
Ateşin halkı cennet halkına seslenir: "Bize biraz sudan ya da Allah'ın size verdiği rızıktan aktarın." Derler ki: "Doğrusu Allah, bunları inkâr edenlere haram (yasak) kılmıştır." |
(A'RAF suresi 76. ayet)
A. Bulaç |
Büyüklük taslayanlar (müstekbirler de şöyle) dedi: "Biz de, gerçekten sizin inandığınızı tanımayanlarız." |
(A'RAF suresi 93. ayet)
A. Bulaç |
O da onlardan yüz çevirdi ve (şöyle) dedi: "Ey kavmim andolsun, size Rabbimin risaletini tebliğ ettim ve size öğüt verdim. Şimdi ben, inkâra sapan bir topluluğa nasıl üzülebilirim?" |
(A'RAF suresi 101. ayet)
A. Bulaç |
İşte bu ülkeler, sana onların 'haberlerinden aktarmalar yapıyoruz.' Gerçekten, onlara elçileri apaçık belgelerle gelmişlerdi. Ama daha önceden yalanlamaları nedeniyle iman eder olmadılar. İşte Allah, inkâr edenlerin kalplerini böyle damgalar. |
(ENFÂL suresi 7. ayet)
A. Bulaç |
Hani Allah, iki topluluktan birinin muhakkak sizin olacağını vadetmişti; siz de güçsüz olanın sizin olmasını istiyordunuz. Oysa Allah, sözleriyle hakkın ve inkâr edenlerin arkasını kesmek (kökünü kurutmak) istiyordu. |
(ENFÂL suresi 14. ayet)
A. Bulaç |
İşte bu sizin; tadın bunu. İnkâra sapanlara bir de ateş azabı vardır. |
(ENFÂL suresi 18. ayet)
A. Bulaç |
İşte size böyle... Gerçekten Allah, kâfirlerin hileli-düzenlerini boşa çıkarıcıdır. |
(TEVBE suresi 2. ayet)
A. Bulaç |
Bundan böyle yeryüzünde (size tanınmış bir süre olarak) dört ay dolaşın. Ve bilin ki Allah'ı aciz bırakacak değilsiniz. Gerçekten Allah, inkâr edenleri hor ve aşağılık kılıcıdır. |
(TEVBE suresi 26. ayet)
A. Bulaç |
(Bundan) Sonra Allah, elçisi ile mü'minlerin üzerine 'güven duygusu ve huzur' indirdi, sizin görmediğiniz orduları indirdi ve inkâr edenleri azablandırdı. Bu, inkârcıların cezasıdır. |
(TEVBE suresi 32. ayet)
A. Bulaç |
Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Oysa kâfirler istemese de Allah, kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor. |
(TEVBE suresi 37. ayet)
A. Bulaç |
(Haram ayları) Ertelemek ancak inkârda bir artıştır. Bununla kâfirler şaşırtılıp-saptırılır. Allah'ın haram kıldığına sayı bakımından uymak için, onu bir yıl helal, bir yıl haram kılıyorlar. Böylelikle Allah'ın haram kıldığını helal kılmış oluyorlar. Yaptıklarının kötülüğü kendilerine 'çekici ve süslü' gösterilmiştir. Allah, inkârcı bir topluluğa hidayet vermez. |
(TEVBE suresi 49. ayet)
A. Bulaç |
Onlardan bir kısmı: "Bana izin ver ve beni fitneye katma" der. Haberin olsun, onlar fitnenin (ta) içine düşmüşlerdir. Hiç şüphesiz cehennem, o inkâr edenleri mutlaka çepeçevre kuşatıcıdır. |
(TEVBE suresi 55. ayet)
A. Bulaç |
Şu halde onların malları ve çocukları seni imrendirmesin; Allah bunlarla ancak onları dünya hayatında azablandırmak ve canlarının inkâr içindeyken zorlukla çıkmasını ister. |
(TEVBE suresi 85. ayet)
A. Bulaç |
Onların malları ve evlatları seni imrendirmesin; Allah bunlarla, ancak onları dünyada azablandırmak ve canlarının onlar inkâr içindeyken zorluk içinde çıkmasını istiyor. |
(TEVBE suresi 125. ayet)
A. Bulaç |
Kalblerinde hastalık olanların ise, iğrençliklerine iğrençlik (murdarlık) ekleyip-arttırmış ve onlar kâfir kimseler olarak ölmüşlerdir. |
(YÛNUS suresi 2. ayet)
A. Bulaç |
İçlerinden bir adama: "İnsanları uyar ve iman edenlere, muhakkak kendileri için Rableri katında 'gerçek bir makam' olduğunu müjde ver" diye vahyetmemiz, insanlara şaşırtıcı mı geldi? İnkâr edenler: "Gerçekten bu, açıkça bir büyücüdür" dediler. |
(YÛNUS suresi 86. ayet)
A. Bulaç |
"Ve bizi, kâfirler topluluğundan rahmetinle kurtar." |
(HÛD suresi 19. ayet)
A. Bulaç |
Bunlar Allah'ın yolundan engelleyenler ve onda çarpıklık arayanlardır. Onlar, ahireti tanımayanlardır. |
(HÛD suresi 42. ayet)
A. Bulaç |
(Gemi) Onlarla dağlar gibi dalga(lar) içinde yüzüyorken Nuh, bir kenara çekilmiş olan oğluna seslendi: "Ey oğlum, bizimle birlikte bin ve kâfirlerle birlikte olma." |
(YÛSUF suresi 37. ayet)
A. Bulaç |
Dedi ki: "Size rızıklanacağınız bir yemek gelecek olsa, ben mutlaka size daha gelmeden önce onun ne olduğunu haber veririm. Bu, rabbimin bana öğrettiklerindendir. Doğrusu ben, Allah'a iman etmeyen, ahireti de tanımayanların ta kendileri olan bir topluluğun dinini terkettim." |
(YÛSUF suresi 87. ayet)
A. Bulaç |
"Oğullarım, gidin de Yusuf ile kardeşinden (duyarlı bir araştırmayla) bir haber getirin ve Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin. Çünkü kâfirler topluluğundan başkası Allah'ın rahmetinden umut kesmez." |
(RA'D suresi 14. ayet)
A. Bulaç |
Hak olan çağrı (dua, ibadet) yalnızca O'na (olan)dır. Onların Allah'tan başka çağırdıkları ise, onlara hiç bir şeyle cevab veremezler. (Onların durumu) yalnızca, ağzına gelsin diye, iki avucunu suya uzatan(ın boşuna beklemesi) gibidir. Oysa ona gelmez. İnkâr edenlerin duası, sapıklık içinde olmaktan başkası değildir. |
(RA'D suresi 35. ayet)
A. Bulaç |
Takva sahiplerine vadedilen cennet; onun altından ırmaklar akar, yemişleri ve gölgelikleri süreklidir. Bu korkup-sakınanların (mutlu) sonudur, inkâr edenlerin sonu ise ateştir. |
(İBRÂHİM suresi 2. ayet)
A. Bulaç |
O Allah ki, göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. Şiddetli azab dolayısıyla vay inkâr edenlere. |
(NAHL suresi 27. ayet)
A. Bulaç |
Sonra (Allah) kıyamet günü onları aşağılık kılacak ve diyecek ki: "Haklarında (mü'minlere karşı) düşman kesildiğiniz ortaklarım hani nerede?" Kendilerine ilim verilenler, dediler ki: "Bugün, gerçekten aşağılanma ve kötülük kafirlerin üstünedir." |
(NAHL suresi 83. ayet)
A. Bulaç |
Onlar, Allah'ın nimetini biliyorlar, sonra da inkar ediyorlar; onların çoğu inkâr edenlerdir. |
(NAHL suresi 107. ayet)
A. Bulaç |
Bu, onların dünya hayatını ahirete göre daha sevimli bulmalarından ve şüphesiz Allah'ın da inkâr eden bir topluluğu hidayete erdirmemesi nedeniyledir. |
(İSRÂ suresi 8. ayet)
A. Bulaç |
Umulur ki, Rabbiniz size merhamet eder, fakat siz (bozgunculuğa) dönerseniz biz de (sizi aşağılık kılmaya ve cezalandırmaya) döneriz. Biz, cehennemi kafirler için bir kuşatma yeri kıldık. |
(KEHF suresi 100. ayet)
A. Bulaç |
Ve o gün, cehennemi, inkâr edenlere tam bir sunuşla sunmuşuz. |
(KEHF suresi 102. ayet)
A. Bulaç |
İnkâr edenler, Beni bırakıp kullarımı veliler edindiklerini mi sandılar? Gerçekten Biz cehennemi kafirler için bir durak olarak hazırlamışız. |
(MERYEM suresi 83. ayet)
A. Bulaç |
Görmedin mi, biz gerçekten şeytanları, kafirlerin üzerine gönderdik, onları tahrik edip kışkırtıyorlar. |
(ENBİYÂ suresi 36. ayet)
A. Bulaç |
İnkâr edenler seni gördüklerinde, seni yalnızca alay-konusu ediyorlar (ve:) "Sizin ilahlarınızı diline dolayan bu mu?" (derler.) Oysa Rahman (olan Allah)ın sözünü (Kitabını) inkar edenler kendileridir. |
(HAC suresi 44. ayet)
A. Bulaç |
Medyen halkı da (peygamberlerini yalanlamıştı). Musa da yalanlanmıştı. Böylelikle Ben, o inkâr edenlere bir süre tanıdım, sonra onları yakalayıverdim. Nasılmış benim (her şeyi alt üst edip kökten değiştiren) inkılabım (veya inkarım). |
(MÜ'MİNÛN suresi 117. ayet)
A. Bulaç |
Kim Allah ile beraber ona ilişkin geçerli kesin bir kanıt (burhan)ı olmaksızın başka bir ilaha taparsa, artık onun hesabı Rabbinin katındadır. Şüphesiz inkâr edenler kurtuluşa eremezler. |
(FURKÂN suresi 26. ayet)
A. Bulaç |
İşte o gün, gerçek mülk, Rahman (olan Allah)ındır. İnkâr edenler için oldukça zorlu bir gündür. |
(FURKÂN suresi 52. ayet)
A. Bulaç |
Öyleyse kafirlere itaat etme ve onlara (Kur'an'la) büyük bir cihad ver. |
(FURKÂN suresi 55. ayet)
A. Bulaç |
Allah'ı bırakıp kendilerine yarar ve zarar sağlayamayacak şeylere ibadet ediyorlar. Kafir, (asıl) kendi Rabbine karşı (şeytana) arka çıkandır. |
(ŞUARA suresi 19. ayet)
A. Bulaç |
"Ve sen, yapacağın işi (cinayeti) de işledin; sen nankörlerdensin." |
(NEML suresi 43. ayet)
A. Bulaç |
Allah'tan başka tapmakta olduğu şeyler onu (müslüman olmaktan) alıkoymuştu. Gerçekte o, inkâr eden bir kavimdendi. |
(KASAS suresi 48. ayet)
A. Bulaç |
Fakat onlara kendi katımızdan hak geldiği zaman: "Musa'ya verilenlerin bir benzeri buna verilmeli değil miydi?" dediler. Onlar, daha önce Musa'ya verilenleri inkar etmemişler miydi? "İki büyü birbirine arka çıktı" dediler. Ve: "Gerçekten biz hepsini inkar edenleriz" dediler. |
(KASAS suresi 82. ayet)
A. Bulaç |
Dün, onun yerinde olmayı dileyenler, sabahladıklarında: "Vay, demek ki Allah, kullarından dilediğinin rızkını genişletip-yaymakta ve kısıp-daraltmaktadır. Eğer Allah, bize lütfetmiş olmasaydı, bizi de şüphesiz batırırdı. Vay, demek gerçekten inkâr edenler felah bulamaz" demeye başladılar. |
(KASAS suresi 86. ayet)
A. Bulaç |
Kitabın sana (kalbine vahy ile) bırakılacağını umud etmezdin; (bu,) Rabbinden ancak bir rahmettir. Öyleyse sakın kafirlere arka olma. |
(ANKEBÛT suresi 47. ayet)
A. Bulaç |
İşte biz sana böyle bir Kitap indirdik. Bundan dolayı kendilerine Kitap verdiklerimiz ona iman etmektedirler. Bunlar (putatapıcılar)dan da ona iman edecek olanlar vardır. İnkârcılardan başkası bizim ayetlerimizi inkar etmez. |
(ANKEBÛT suresi 54. ayet)
A. Bulaç |
Azab konusunda senden acele (davranmanı) istiyorlar. Oysa cehennem, o inkâr edenleri gerçekten kuşatıp-durmaktadır. |
(ANKEBÛT suresi 68. ayet)
A. Bulaç |
Allah hakkında yalan uydurup iftira edenlerden veya kendisine hak geldiği zaman onu yalan sayandan daha zalim kimdir? İnkâr edenlere cehennem içinde bir konaklama yeri mi yok? |
(RÛM suresi 8. ayet)
A. Bulaç |
Kendi nefisleri konusunda düşünmüyorlar mı? Allah, gökleri, yeri ve bu ikisi arasında olanları ancak hak ile ve belirlenmiş bir süre (ecel) olarak yaratmıştır. Gerçekten, insanlardan çoğu Rablerine kavuşmayı inkar ediyorlar. |
(RÛM suresi 13. ayet)
A. Bulaç |
(Allah'a eş koştukları) Ortaklarından kendilerine şefaatçi olan yoktur; onlar, ortaklarını inkar ediyorlar. |
(RÛM suresi 45. ayet)
A. Bulaç |
(Bu, Allah'ın) Kendi fazlından iman edip salih amellerde bulunanları ödüllendirmesi içindir. Şüphesiz O, kafirleri sevmez. |
(SECDE suresi 10. ayet)
A. Bulaç |
Dediler ki: "Biz yer (toprağın için) de yok olup gittikten sonra, gerçekten biz mi yeniden yaratılmış olacağız?" Hayır, onlar Rablerine kavuşmayı inkar edenlerdir. |
(AHZÂB suresi 1. ayet)
A. Bulaç |
Ey Peygamber, Allah'tan sakın, kafirlere ve münafıklara itaat etme. Şüphesiz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. |
(AHZÂB suresi 8. ayet)
A. Bulaç |
Doğru olanlara doğruluk (ve bağlılık)larını (Allah'ın) sorması için. Kafirlere ise acı bir azab hazırlamıştır. |
(AHZÂB suresi 48. ayet)
A. Bulaç |
Kafirlere ve münafıklara itaat etme, eziyetlerine aldırma ve Allah'a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter. |
(AHZÂB suresi 64. ayet)
A. Bulaç |
Gerçekten Allah, kafirleri lanetlemiş ve onlar için 'çılgın bir ateş' hazırlamıştır. |
(SEBE' suresi 34. ayet)
A. Bulaç |
Biz hangi ülkeye bir uyarıcı gönderdikse, mutlaka oranın 'refah içinde şımaran önde gelenleri': "Gerçekten biz, sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyi tanımıyoruz" demişlerdir. |
(FATIR suresi 39. ayet)
A. Bulaç |
Yeryüzünde sizi halifeler kılan O'dur. Öyleyse kim inkâr ederse, artık inkârı kendi aleyhinedir. Rableri katında kafir olanlara kendi inkârları gazabtan başkasını arttırmaz ve kafir olanlara kendi inkârları kayıptan başkasını arttırmaz. |
(YÂSÎN suresi 70. ayet)
A. Bulaç |
(Kur'an,) Diri olanları uyarıp korkutmak ve kâfirlerin üzerine sözün hak olması için (indirilmiştir). |
(SÂD suresi 4. ayet)
A. Bulaç |
İçlerinden kendilerine bir uyarıcının gelmesine şaştılar. Kâfirler dedi ki: "Bu, yalan söyleyen bir büyücüdür." |
(SÂD suresi 74. ayet)
A. Bulaç |
Yalnız İblis hariç. O büyüklük tasladı ve kafirlerden oldu. |
(ZÜMER suresi 32. ayet)
A. Bulaç |
Allah'a karşı yalan söyleyenden ve kendisine geldiğinde doğruyu (Kur'an'ı) yalanlayandan daha zalim kimdir? Kafirler için cehennemde bir konaklama yeri mi yok? |
(ZÜMER suresi 59. ayet)
A. Bulaç |
"Hayır, Benim ayetlerim sana gelmişti, fakat sen onları yalanladın, büyüklüğe kapıldın ve kafirlerden oldun." |
(ZÜMER suresi 71. ayet)
A. Bulaç |
İnkâr edenler, cehenneme bölük bölük sevkedildiler. Sonunda oraya geldikleri zaman, kapıları açıldı ve onlara (cehennemin) bekçileri dedi ki: "Size Rabbinizin ayetlerini okuyan ve bugünle karşılaşacağınızı (söyleyip) sizi uyaran elçiler gelmedi mi?" Onlar: "Evet." dediler. Ancak azab kelimesi kâfirlerin üzerine hak oldu. |
(MÜ'MİN suresi 14. ayet)
A. Bulaç |
Öyleyse, dini yalnızca O'na halis kılanlar olarak Allah'a dua (kulluk) edin; kafirler hoş görmese de. |
(MÜ'MİN suresi 25. ayet)
A. Bulaç |
Böylece, o, katımızdan kendilerine bir hak ile geldiği zaman, dediler ki: "Onunla birlikte iman edenlerin erkek çocuklarını öldürün; kadınlarını ise sağ bırakın." Ancak kafirlerin hileli-düzeni boşa çıkmakta olandan başkası değildir. |
(MÜ'MİN suresi 50. ayet)
A. Bulaç |
(Bekçiler:) "Size kendi Resulleriniz açık belgelerle gelmez miydi?" dediler. Onlar: "Evet" dediler. (Bekçiler:) "Şu halde siz dua edin" dediler. Oysa kafirlerin duası, çıkmazda olmaktan başkası değildir. |
(MÜ'MİN suresi 74. ayet)
A. Bulaç |
"Allah'ın dışında (taptıklarınız)." Dediler ki: "Bizi bırakıp-kayboluverdiler. Hayır, biz önceleri (meğer) hiç bir şeye tapar değilmişiz." İşte Allah, kafirleri böyle şaşırtıp-saptırır. |
(MÜ'MİN suresi 85. ayet)
A. Bulaç |
Ama Bizim dayanılmaz-azabımızı gördükleri zaman, imanları kendilerine hiç bir yarar sağlamadı. (Bu,) Allah'ın kulları arasında sürüp-giden sünnetidir. İşte kafirler burada hüsrana uğramışlardır. |
(FUSSİLET suresi 7. ayet)
A. Bulaç |
Ki onlar, zekatı vermeyenler ve ahireti inkâr edenlerdir. |
(FUSSİLET suresi 14. ayet)
A. Bulaç |
Onlara "Yalnızca Allah'a kulluk edin" diye önlerinden ve arkalarından elçiler gelince, dediler ki: "Eğer dileseydi Rabbimiz melekler indirirdi. Bundan dolayı biz, sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyi inkâr edicileriz." |
(ŞÛRÂ suresi 26. ayet)
A. Bulaç |
O, iman edip salih amellerde bulunanlara icabet eder ve onlara kendi fazlından arttırır. Kafirlere gelince; onlara şiddetli bir azap vardır. |
(ZUHRUF suresi 24. ayet)
A. Bulaç |
(O peygamberlerden her biri de şöyle) Demiştir: "Ben size atalarınızı üstünde bulduğunuz şeyden daha doğru olanını getirmiş olsam da mı?" Onlar da demişlerdi ki: "Doğrusu biz, kendisiyle gönderildiğiniz şeye kafir olanlarız." |
(ZUHRUF suresi 30. ayet)
A. Bulaç |
Ancak kendilerine hak gelince, dediler ki: "Bu bir büyüdür, doğrusu biz ona (karşı) kafir olanlarız." |
(AHKAF suresi 6. ayet)
A. Bulaç |
İnsanlar haşrolunduğu (bir araya getirildiği) zaman, (Allah'tan başka taptıkları) onlara düşman kesilirler ve (kendilerine) ibadet etmelerini de tanımazlar. |
(MUHAMMED suresi 10. ayet)
A. Bulaç |
Onlar, yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı ki, kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görsünler. Allah, onları yerle bir etti. O kafirler için de bunun bir benzeri vardır. |
(MUHAMMED suresi 11. ayet)
A. Bulaç |
İşte böyle; çünkü Allah, iman edenlerin velisidir; kafirlerin ise, velisi yoktur. |
(FETİH suresi 13. ayet)
A. Bulaç |
Kim Allah'a ve Resûlü'ne iman etmezse, (bilsin ki) gerçekten Biz, kafirler için çılgınca yanan bir ateş hazırlamışızdır. |
(KAF suresi 2. ayet)
A. Bulaç |
Hayır, onlara kendilerinden bir uyarıcı gelmesine şaştılar da, o kafirler: "Bu şaşılacak bir şey" dediler. |
(KAMER suresi 8. ayet)
A. Bulaç |
Boyunlarını çağırana doğru uzatmış olarak koşarlarken, kafirler derler ki: "Bu, zorlu bir gün." |
(MÜCÂDİLE suresi 4. ayet)
A. Bulaç |
Ancak buna (imkan) bulamayanlar (için de) birbirleriyle temas etmeden önce, kesintisiz iki ay oruç (yüklenmiştir); buna güç yetiremeyenler altmış yoksulu doyursun. Bu (kolaylık), Allah'a ve O'nun Resûlü'ne iman etmeniz dolayısıyladır. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Kafirler içinse acı bir azab vardır. |
(MÜCÂDİLE suresi 5. ayet)
A. Bulaç |
Gerçekten Allah'a ve Resûlü'ne karşı (onların koydukları sınırları tanımayıp kendileri sınır koymaya kalkışmakla) başkaldıranlar, kendilerinden öncekilerin alçaltılması gibi alçaltılmışlardır. Oysa biz apaçık ayetler indirdik. Kafirler için küçültücü bir azap vardır. |
(SAFF suresi 8. ayet)
A. Bulaç |
Onlar, Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Oysa Allah, kendi nurunu tamamlayıcıdır; kafirler hoş görmese bile. |
(TEĞÂBÜN suresi 2. ayet)
A. Bulaç |
Sizi yaratan O'dur; buna rağmen sizden kiminiz kafirdir, kiminiz mü'min, Allah, yaptıklarınızı görendir. |
(MÜLK suresi 20. ayet)
A. Bulaç |
Rahmana karşı size yardım edecek olan kimmiş? Şu sizin ordunuz mu? Kafirler yalnızca bir gurur (kesin bir aldanış) içindedirler. |
(MÜLK suresi 28. ayet)
A. Bulaç |
De ki: "Haber verir misiniz; eğer Allah, beni ve benimle birlikte olanları yıkıma uğratır ya da bizi esirgerse, (peki) bu durumda kafirleri acı bir azabtan kurtaracak olan kimdir?" |
(HÂKKA suresi 50. ayet)
A. Bulaç |
Gerçekten o (Kur'an), kafirler için bir hasrettir. |
(MEÂRİC suresi 2. ayet)
A. Bulaç |
Kafirler için olan bu (azabı) geri çevirecek yoktur. |
(NÛH suresi 26. ayet)
A. Bulaç |
Nuh "Rabbim, yeryüzünde kafirlerden yurt edinen hiç kimseyi bırakma." dedi. |
(MÜDDESSİR suresi 10. ayet)
A. Bulaç |
Kafirler içinse hiç kolay değildir. |
(MÜDDESSİR suresi 31. ayet)
A. Bulaç |
Biz o ateşin koruyucularını meleklerden başkasını kılmadık. Ve onların sayısını inkâr edenler için yalnızca bir fitne (konusu) yaptık ki, kendilerine kitap verilenler, kesin bir bilgiyle inansın, iman edenlerin de imanları artsın; kendilerine kitap verilenler ve iman edenler (böylece) kuşkuya kapılmasın. Kalplerinde bir hastalık olanlar ile kafirler de şöyle desin: "Allah, bu örnekle neyi anlatmak istedi?" İşte Allah, dilediğini böyle şaşırtıp-saptırır, dilediğini böyle hidayete erdirir. Rabbinin ordularını kendisinden başka (hiç kimse) bilmez. Bu ise, beşer (insan) için yalnızca bir öğüttür. |
(İNSÂN suresi 4. ayet)
A. Bulaç |
Doğrusu biz kafirlere zincirler, demir halkalar (tomruklar) ve çılgınca yanan bir ateş hazırladık. |
(NEBE suresi 40. ayet)
A. Bulaç |
Gerçekten Biz sizi yakın bir azab ile uyardık. Kişinin kendi ellerinin önceden takdim ettiklerine bakacağı gün, kafir olan da: "Ah, keşke ben bir toprak oluverseydim" diyecek. |
(TÂRIK suresi 17. ayet)
A. Bulaç |
Sen kâfirlere bir mühlet ver, az bir süre tanı. |
(KEVSER suresi 3. ayet)
A. Bulaç |
Doğrusu, asıl ebter (soyu kesik) olan sana kin duyandır. |
__________________ HAKİKATİ NERDE BULURSAN AL..
|
Yukarı dön |
|
|
ebuzer Uzman Uye
Katılma Tarihi: 18 mart 2006 Yer: Fiji Gönderilenler: 244
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
münafıklar hakkında
NİSA suresi 61. ayet)
A. Bulaç |
Onlara: "Allah'ın indirdiğine ve elçiye gelin" denildiğinde, o münafıkların senden kaçabildiklerince kaçtıklarını görürsün. |
(NİSA suresi 88. ayet)
A. Bulaç |
Şu halde münafıklar konusunda ikiye bölünmeniz ne diye? Oysa Allah, onları kazandıkları dolayısıyla tepe taklak etmiştir. Allah'ın saptırdığını hidayete erdirmek mi istiyorsunuz? Allah kimi saptırırsa, artık sen ona kesin olarak bir yol bulamazsın. |
(NİSA suresi 138. ayet)
A. Bulaç |
Münafıklara müjde ver: Onlar için gerçekten acıklı bir azab vardır. |
(NİSA suresi 140. ayet)
A. Bulaç |
O, size Kitapta: "Allah'ın ayetlerinin inkâr edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğinizde, onlar bir başka söze dalıp geçinceye kadar, onlarla oturmayın, yoksa siz de onlar gibi olursunuz" diye indirdi. Doğrusu Allah, münafıkların ve kafirlerin tümünü cehennemde toplayacak olandır. |
(NİSA suresi 142. ayet)
A. Bulaç |
Gerçek şu ki, münafıklar (sözde), Allah'ı aldatmaktadırlar. Oysa O, onları aldatandır. Namaza kalktıkları zaman, isteksizce kalkarlar. İnsanlara gösteriş yaparlar ve Allah'ı ancak çok az anarlar. |
(NİSA suresi 145. ayet)
A. Bulaç |
Gerçekten münafıklar, ateşin en alçak tabakasındadırlar. Onlara bir yardımcı bulamazsın. |
(ENFÂL suresi 49. ayet)
A. Bulaç |
Münafıklar ve kalblerinde hastalık olanlar şöyle diyorlardı: "Bunları (müslümanları) dinleri aldattı." Oysa kim Allah'a tevekkül ederse, şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. |
(TEVBE suresi 64. ayet)
A. Bulaç |
Münafıklar, kalblerinde olanı kendilerine haber verecek bir sûrenin aleyhlerinde indirilmesinden çekiniyorlar. De ki: "Alay edin. Şüphesiz, Allah kaçınmakta olduklarınızı açığa çıkarandır." |
(TEVBE suresi 67. ayet)
A. Bulaç |
Münafık erkekler ve münafık kadınlar, bazısı bazısındandır; kötülüğü emrederler, iyilikten alıkoyarlar, ellerini sımsıkı tutarlar. Onlar Allah'ı unuttular; O da onları unuttu. Şüphesiz, münafıklar fıska sapanlardır. |
(TEVBE suresi 68. ayet)
A. Bulaç |
Allah, erkek münafıklara da, kadın münafıklara da ve (bütün) kâfirlere, içinde ebedi kalmak üzere cehennem ateşini vadetti. Bu, onlara yeter. Allah onları lanetlemiştir ve onlar için sürekli bir azab vardır. |
(TEVBE suresi 73. ayet)
A. Bulaç |
Ey Peygamber, kâfirlerle ve münafıklarla cihad et ve onlara karşı sert ve caydırıcı davran. Onların barınma yerleri cehennemdir, ne kötü bir yataktır o!.. |
(TEVBE suresi 101. ayet)
A. Bulaç |
Çevrenizdeki bedevilerden münafık olanlar vardır ve Medine halkından da nifakı alışkanlığa çevirmiş olanlar vardır. Sen onları bilmezsin, biz onları biliriz. Biz onları iki kere azablandıracağız, sonra onlar büyük bir azaba döndürülecekler. |
(ANKEBÛT suresi 11. ayet)
A. Bulaç |
Allah muhakkak iman edenleri de bilmekte ve muhakkak münafıkları da bilmektedir. |
(AHZÂB suresi 1. ayet)
A. Bulaç |
Ey Peygamber, Allah'tan sakın, kafirlere ve münafıklara itaat etme. Şüphesiz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. |
(AHZÂB suresi 12. ayet)
A. Bulaç |
Hani, münafık olanlar ve kalplerinde hastalık bulunanlar: " Allah ve Resulü, bize boş bir aldanıştan başka bir şey vadetmedi" diyorlardı. |
(AHZÂB suresi 24. ayet)
A. Bulaç |
Çünkü Allah, (sözüne bağlı kalıp doğru olan) sâdıkları sadakatlerinden dolayı mükafaatlandıracak, münafıkları da dilerse azablandıracak veya tevbe (nasib edip tevbe)lerini kabul edecektir. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir. |
(AHZÂB suresi 48. ayet)
A. Bulaç |
Kafirlere ve münafıklara itaat etme, eziyetlerine aldırma ve Allah'a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter. |
(AHZÂB suresi 60. ayet)
A. Bulaç |
Andolsun, eğer münafıklar, kalplerinde hastalık bulunanlar ve şehirde kışkırtıcılık yapan (yalan haber yayan)lar (bu tutumlarına) bir son vermeyecek olurlarsa, gerçekten seni onlara saldırtırız, sonra orada seninle pek az (bir süre) komşu kalabilirler. |
(AHZÂB suresi 73. ayet)
A. Bulaç |
Şundan ki: Allah, münafık erkekleri ve münafık kadınları, müşrik erkekleri ve müşrik kadınları azablandıracak; mü'min erkeklerin ve mü'min kadınların tevbesini kabul edecektir. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir. |
(FETİH suresi 6. ayet)
A. Bulaç |
Bir de; kötü bir zan ile zanda bulunan münafık erkeklerle münafık kadınları ve müşrik erkeklerle müşrik kadınları azablandırması için. O kötülük çemberi, tepelerine insin. Allah, onlara karşı gazablanmış, onları lanetlemiş ve onlara cehennemi hazırlamıştır. Varacakları yer ne kötüdür |
__________________ HAKİKATİ NERDE BULURSAN AL..
|
Yukarı dön |
|
|
|
|