Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
HZ. İSA’NIN ÖLÜMÜ
Kurannesli.info'dan
alıntıdır
Tarih içinde
hakkında en çok yanlış inanca sahip olunan kişi belki de Hz. İsa’dır. Ona karşı
ilk haksızlığı Hıristiyanlar yapmış ve onun Allah’ın oğlu olduğunu iddia etmiş
ve onu Allah’a eş koşmuşlardır. Kuran’da Allah bu iftiraya cevap verirken
şöyle buyurur:
5/73- Andolsun,
"Allah üçün üçüncüsüdür." diyenler küfre düşmüştür. Oysa tek bir
ilahtan başka ilah yoktur. Eğer söylemekte olduklarından vazgeçmezlerse,
onlardan inkâr edenlere mutlaka (acı) bir azab dokunacaktır.
Hz. İsa’nın
hakkındaki bir diğer yanlış inanç da geleneksel İslam anlayışında vardır. Bu
inanca göre ise, Hz. İsa henüz ölmemiştir ve tekrar yeryüzüne dönecektir.
Özellikle bazı Kuran ayetlerindeki ifadelerin anlamları kaydırılarak, konu
çarpıtılmakta ve yanlış yorumlarla, sanki Kuran’da varmış gibi gösterilmeye
çalışılmaktadır.
Bu çalışmada
Kuran’da Hz. İsa’nın ölümünün nasıl anlatıldığı üzerinde duracağız ve yanlış
yorumlanan ayetleri gözden geçireceğiz.
1-
Kur’an’daki iki ayette açıkça Hz.
İsa’nın vefat ettiği bildirilir:
5/117- "Ben
onlara bana emrettiklerinin dışında hiç bir şeyi söylemedim. (O da şuydu:)
'Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin.' Onların içinde
kaldığım sürece, ben onların üzerinde bir şahidim. Benim (dünya) hayatıma
son verdiğinde (tevefa), üzerlerindeki gözetleyici Sen'din. Sen her şeyin
üzerine şahid olansın.”
3:55 ALLAH İsa'ya
şöyle demişti: "Senin dünyadaki hayatına son vereceğim ve kendime
yükselteceğim. Seni inkar edenlerden kurtaracağım ve sana uyanları Diriliş
Gününe kadar inkar edenlerin üzerinde tutacağım. Sonra, dönüşünüz banadır ve
anlaşmazlığa düştüğünüz konularda aranızda ben hüküm vereceğim."
Bu ayetlerde Hz.
İsa’nın vefat ( teveffa) ettiği açıkça vurgulanmaktadır. Teveffa ( توفىَ ) kelimesi “canın alınması” anlamına gelir. Kuran’da bu kelime
25 yerde geçer. Bu kelimesinin geçtiği ayetler şöyledir:
4:97 Kendilerine
zulmedenlerin canlarını alırken melekler…..
6:61 ……. Sizden
birine ölüm geldiği zaman elçilerimiz onun canını hiç vakit geçirmeden alırlar.
47:27 Melekler
canlarını alırken nasıl da (pişmanlık içinde) yüzlerine ve sırtlarına vururlar?
5:117 ….Aralarında
bulunduğum sürece onlara tanıktım. Canımı aldıktan sonra ise sen onların
üzerine gözetleyici oldun. Sen her şeye tanıksın."
16:28 Onlar ki,
nefislerine zulmedip dururlarken melekler canlarını alır.
16:32 İyi
durumdayken melekler canlarını almaya geldiklerinde,
10:46 Onlara söz
verdiklerimizin bir kısmını sana göstersek de veya canını alsak da,
13:40 Onlara söz
verilenlerin bir kısmını sana göstersek de, senin canını alsak da
40:77 ……ondan önce
hayatına son versek de, onlar bize döndürüleceklerdir.
8:50 İnkar edenlerin
canlarını melekler alırken bir görseydin!.....
10:104 …..Ben ancak,
sizin canınızı alan Allah'a taparım. İnananlardan olmakla emrolundum."
16:70 Ve sizi Allah
yarattı, sonra da yaşamınıza son verir.
32:11 De ki,
"Üzerinize görevlendirilen ölüm meleği canınızı alacak ve sonra Rabbinize
döndürüleceksiniz."
4:15 Kadınlarınızdan
fuhuş yapanlara karşı içinizden dört tanık getirin. Tanıklık ederlerse, onları,
ölünceye veya Allah onlara bir yol açıncaya kadar evlerde tutun.
7:37 …. Elçilerimiz
kendilerine gelip canlarını alırken….
3:193
"Rabbimiz, biz, 'Rabbinize inanın' diye imana çağıran bir davetçiyi
işittik ve inandık. Rabbimiz, günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört ve iyi
kişiler olarak canımızı al.
12:101 "Rabbim,
sen bana hükümranlık verdin ve rüyaların yorumunu öğrettin. Yeri ve göğü
ayırarak yaratansın. Dünya ve ahirette sensin benim Velim (sahibim). Canımı
Müslüman olarak al ve beni iyilere kat."
22:5 ………. Kiminizin
hayatına son verilir,
40:67 …….. Sizden
bazılarının canı daha erken alınır.
2:234 İçinizden ölen
erkeklerin geride bıraktığı eşleri…
2:240 Ölüp de geriye
eşler bırakan erkekleriniz,…
3:55 Allah İsa'ya
şöyle demişti: "Senin dünyadaki hayatına son vereceğim ve kendime
yükselteceğim. …..
Bu ayetlerden de
anlaşılacağı gibi teveffa kelimesinin anlamı “canın alınması”dır. Bunlar
dışında teveffa kelimesinin geçtiği iki ayet daha vardır. Bunlarda da yine
teveffa kelimesi canın alınması anlamında kullanılır. Ama bunun istisnası
vardır ve ayette de bu durum belirtilir. Uyku ile ilgili ayetler şöyledir:
39:42 Allah ölüm
anında nefsi (bilinci) alır; ölmeyenleri de uyku anında... Hakkında ölüm kararı
verdiklerini tutar ve diğerlerini de belli bir süreye kadar salıp gönderir.
Düşünen bir topluluk için bunda dersler ve işaretler vardır.
6:60 O'dur,
geceleyin sizi öldüren, gündüzün ne işlediğinizi bilen, belli yaşam süresi
dolsun diye gündüzleyin sizi dirilten... Sonra dönüşünüz O'nadır ve
yaptıklarınızı size haber verecektir.
Bu ayetlerde geçen
ifade de teveffadır. İnsanların uykusunda da canlarının alındığı bildirilir.
Uykuda olanların canları uyanınca verilmektedir. Ayette uykudaki ölümün
istisnası belirtilmiş ve canın daha sonra verildiği açıklanmıştır. Buradaki
istisna durumuna dayanarak tüm teveffa kelimelerinin uyku olduğunu iddia
etmek son derece yanlıştır. Çünkü diğer teveffa geçen ayetlerde uyku durumunda
olduğu gibi canın geri verildiğinden kesinlikle söz edilmez.
Hz. İsa ile ilgili
ayetlere tekrar bakılırsa, onun canının alındığı bildirilmekte ve daha sonra
verileceği yönünde hiçbir ifade bulunmamaktadır. Onun uykudaki gibi olduğunu
iddia etmek sadece konuyu çarpıtmaktan öteye gitmeyen bir çabadır. Eğer Hz. İsa
ile ilgili ayetlerdeki “vefat ettirme” ifadesini uyku olarak kabul edeceksek,
diğerlerini de böyle kabul etmemiz gerekir. Çünkü aynı kelime aynı şekilde
farklı yerlerde kullanılmaktadır. Örneğin: “4:97 Kendilerine zulmedenlerin
canlarını alırken melekler…..” Bu ayette geçen ifadeden hareketle bu
zulmedenlerde uyku halinde midir? Onlar da Hz. İsa gibi geri mi döneceklerdir?
Onların Hz. İsa’dan farkı nedir? Bu ve buna benzer sorular hep cevapsız
kalacaktır.
Ayette olan ifade
Hz. İsa’nın açıkça öldüğüdür. Bunun ötesinde tekrar ruhunun verileceğine dair
uyku ile ilgili ayetlerde olduğu gibi hiçbir açıklama yoktur.
Örneğin
peygamberimizin vefat ettirilmesiyle ilgili bir ayette de aynı teveffa kelimesi
geçer:
13:40 Onlara söz
verilenlerin bir kısmını sana göstersek de, senin canını alsak ( teveffa) da…
Bu ayetteki hitap
Hz. Muhammed’edir. Eğer vefat kelimesini uyku gibi kabul edilirse, buradan yola
çıkarak Hz. Muhammed’in bir gün döneceğini iddia edebilir. Bu ne kadar saçma
bir iddia ise Hz. İsa’nın gelişini yukarıdaki ayetlere dayanarak iddia etmekte
aynı ölçüde saçma bir iddiadır.
2-Hz. İsa’nın tekrar
yeryüzüne döneceği iddiasında bulunanların buna delil gösterilmeye çalıştıkları
ayetlerden birisi şöyledir:
Hani Allah, İsa'ya
demişti ki: "Ey İsa, doğrusu seni Ben vefat ettireceğim ve seni Kendime
yükselteceğim, seni inkar edenlerden temizleyeceğim ve sana uyanları
kıyamete kadar inkara sapanların üstüne geçireceğim. Sonra dönüşünüz
yalnızca Banadır, hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyde aranızda Ben
hükmedeceğim. (Al-i İmran Suresi, 55)
Bu ayette geçen
“sana uyanları kıyamete kadar inkara sapanların üstüne geçireceğim.”
ifadesinden yola çıkarak, sözde Hz. İsa’nın tekrar geleceğinin Kuran’da
bildirildiği iddiasında bulunulmaktadır. Bu senaryoya göre Hz. İsa yeryüzüne
dönecek ve dünya hakimiyetini kendisine inananlarla beraber kuracaktır. Oysa bu
tamamen Kuran’da anlatılmayan, vehme dayalı bir senaryodur.
Bu ayetin hiçbir
yerinde Hz. İsa’nın yeryüzüne tekrar gelişinden söz edilmemektedir. Hz. İsa’ya
uyanlar kıyamete kadar insanların üstüne geçecektir. Bu ayette vaat edilen
budur. Yoksa Hz. İsa gelecek sonra tüm insanları birleştirecek ve insanların
üstüne önder olacak gibi bir mantık ayette kesinlikle yoktur. Burada ayetin
anlamı kaydırılarak Kuran’da bildirilmeyen bir şeyi söylemek ve böyle bir sonuç
çıkartmak yanlış bir yaklaşımdır.
Burada kastedilen
Hz. İsa’ya iman edenler yani Müslümanlardır. Müslümanlar ona bir peygamber
olarak iman ederler. Müslümanların dünyada bir düzen kuracakları
açıklanmaktadır. Bunun için Hz. İsa’nın gelişi gibi bir ön şart yoktur.
3-Bu konuyla ilgili
olarak kullanılan bir ayet de şöyledir:
And olsun, Kitap
Ehlinden, ölmeden önce ona inanmayacak kimse yoktur. Kıyamet günü, o da onların
aleyhine şahit olacaktır. (Nisa Suresi, 159)
Bu ayette de dikkat
edilirse, yine Hz. İsa gelecek diye bir anlam ya da ima yoktur. Sadece Kitap
ehlinden olanların ölmeden önce ona inanacaklarını bizlere bildirmektedir. Bu
ayetten yola çıkarak Kitap ehlinin ölmeden önce Hz. İsa’ya inanması ancak onun
gelmesiyle olur. Öyle ise Hz. İsa gelecektir gibi yorumlar yapmak yanlıştır. Burada
ayette olmayan bir şart ortaya atılmış ve açıkça ayetin anlamı çarpıtılmıştır.
Bir kere ayette
Kitap Ehli’nden olanların kıyamete yakın bir zamanda Hz. İsa’ya iman
edeceklerine dair bir ifade yoktur. Bu ayette tüm Kitap Ehli kastedilmektedir.
Ayrıca ölümlerinden önce Kitap Ehli’nin iman etmeleri için Hz. İsa’yı görmeleri
gibi bir şart da ayete göre söz konusu değildir. Hz. İsa’nın sağlığında bile
onu görüp kitap ehlinden iman etmeyen bir çok kişi olmuş ve hatta onu öldürmeye
bile kalkmışlardır.
Bu olsa olsa böyle
olur mantığıyla bu sonuç çıkartılmış, Kuran’da bildirilen dışında ön yargıyla
ulaşılmış bir iddiada bulunulmuştur.
Ayrıca ayetin devamı
dikkatli okunduğunda çok önemli bir gerçek ortaya çıkacaktır. Hz. İsa
ölümlerinden önce kendisine iman edenlerin hakkında kıyamet günü aleyhlerinde
şahitlik yapacaktır. Bu ayetin Arapça metninde “aleyhim”( عليهم) ifadesi geçmektedir.
“Aleyhim” kelimesinin “onların üzerine” veya “aleyhlerine” anlamları vardır. Bu
kelime şahitik yapmak fiiliyle kullanıldığında bu şahitliğin olumsuz olduğu
yani aleyhlerine olduğu anlaşılmaktadır. Kuranda bu iki kelimenin geçtiği
ayetlere bakıldığında bu anlaşılacaktır.
Örneğin:
41/20-
Sonunda oraya geldikleri zaman, işitme, görme (duyuları) ve derileri
kendi aleyhlerine şahitlik edecektir.
Ayetin devamıyla
düşünüldüğünde kitap ehlinde ölümlerinden önce Hz. İsa’ya iman edenlerin
imanının makbul bir iman olmadığı anlaşılmaktadır. Aksine Hz. İsa onların
aleyhlerine şahitlik yapacaktır. Bu iman Firavun’un imanı gibi kabul edilmeyen
bir imandır. Üstelik burada söz edilen kitap ehli kıyamet gününe yakın olanlar
değil Hz. İsa’dan sonra yaşayan tüm kitap ehlini kapsar. Bunların hepsi
ölümlerinden önce Hz. İsa’nın Allah’ın elçisi olduğuna iman etmektedirler.
Fakat ölüm anından önce olan bu iman makbul bir iman değildir. Hesap günü İsa
onlardan şikayetçi olacaktır. Yukarıdaki ayetin önce ve sonrası okunduğunda
burada kitap ehlinden Yahudilerin eleştirildiği görülecektir.
Şimdi ayete başına
dönersek bu ayetin neresinde Hz. İsa tekrar yeryüzüne gelecek şeklinde bir
anlatım yada ima vardır? Neye dayanarak böyle bir sonuç çıkarılmaktadır?
Görüleceği gibi bu iddia sadece bir vehimdir ve bu yanlış yorumlar Kuran’a ait
değildir.
4- Zuhruf suresinde
ki bir başka ayet de yine anlamı dışında Hz. İsa’nın gelişiyle ilgili
kullanılmaya çalışılmaktadır. Ayet şöyledir:
Şüphesiz o, saat
için bir ilimdir. Öyleyse ondan yana hiçbir kuşkuya kapılmayın ve bana uyun.
Dosdoğru yol budur. (Zuhruf Suresi, 61)
Bu ayette o
sıfatının Hz. İsa olduğunu söyleyip, onun kıyamet saati için bir ilim olması
için ancak kıyametten önce gelişiyle olabileceği iddia edilmektedir.
Bu ayette geçen “o “
zamiri hakkında iki farklı görüş var. Biri “o “zamirinin Kuran’ı işaret ettiği
diğeri ise” o” zamirinin Hz. İsa’yı işaret ettiğidir. “O” zamirinin Hz. İsa’yı
işaret ettiğini kabul etsek bile, ayetin direkt anlamından Hz. İsa’nın yeniden
yeryüzüne gelişini söyleyen yada işaret eden bir ifade bulunmadığı
görülecektir. Bu ayette de diğerlerinde olduğu gibi bir ön kabul yapılıyor ve
Hz. İsa’nın kıyamet için bir ilim olması için ancak kıyametten önce gelişiyle
olabilir denilmektedir.
Örneğin bir başka
Kuran ayetinde “kıyamet yaklaştı “ şeklinde bir ifade bulunmaktadır. Günümüzden
14 asır önce de Kuran’ı okuyan bir kişi bu ayetle karşılaştığında kıyametin
yaklaştığını okumaktaydı. Fakat aradan 1450 yıla yakın bir zaman geçmiştir.
Hala kıyamet kopmamıştır fakat kıyamet bize yakındır. İnsanlık tarihine
göre yaşanan zaman ayetin ifadesiyle kıyamete yakın bir zamandır. Ama kıyametin
kopması daha asırlarda sürebilir veya yarın da kopabilir.
Bunun gibi ayetin
ifadesiyle Hz. İsa kıyamet için bir ilimdir. Yani Hz. İsa ile ilgili bir şey
kıyametin saatinin bilgisini verecektir. Fakat ayette Hz. İsa’dan hemen sonra
kıyamet kopacak gibi bir anlatım yoktur.
5- Hz. İsa’nın
tekrar yeryüzüne döneceğini bir an için kabul edelim. Bu durumda yaptığımız
kabul açıkça Kuran’daki ayetlerle çelişecektir.
Hz. İsa kendisine
kitap verilmiş bir nebidir. Eğer ikinci sefer gelecekse yine nebi olacaktır.
Onun ikinci gelişinde nebi olmayacağının iddia edilmesi açık bir saptırmadır.
Kuran’da Hz. İsa’nın nebiliğini ortadan kaldıran hiçbir ayet yoktur. Fakat yine
Kuran ayetinde Hz. Muhammed’in nebilerin sonuncusu olduğunu bildirilmektedir:
33/40- Muhammed,
sizin erkeklerinizden hiç birinin babası değildir; ancak o, Allah'ın Resûlü ve
peygamberlerin sonuncusudur. Allah, her şeyi bilendir.
Bu durumda Hz.
İsa’nın tekrar geleceğini söylemek bu ayetle açıkça çelişir. Çünkü son nebi Hz.
Muhammed’dir ve ondan sonra bir daha nebi gelmeyecektir.
6- Hz. İsa’nın
tekrar geleceğini iddia edenlerin, kendi görüşleri doğrultusunda kullanmaya
çalıştığı ayetlerden birisi de şöyledir:
4/157- Ve:
"Biz, Allah'ın Resulü Meryem oğlu Mesih İsa'yı gerçekten öldürdük"
demeleri nedeniyle de (onlara böyle bir ceza verdik.) Oysa onu öldürmediler ve
onu asmadılar. Ama onlara (onun) benzeri gösterildi. Gerçekten onun hakkında
anlaşmazlığa düşenler, kesin bir şüphe içindedirler. Onların bir zanna uymaktan
başka buna ilişkin hiç bir bilgileri yoktur. Onu kesin olarak öldürmediler.
Bu ayette geçen “onu
öldürmediler ve onu asmadılar.” İfadeden yola çıkarak Hz. İsa’nın öldürülmediği
ve asılmadığı dolayısıyla hala canlı olduğu ve tekrar yeryüzüne döndürüleceği
iddia edilmektedir.
Oysa ayet önyargılardan
sıyrılarak okunduğunda böyle bir anlatımın olmadığı açıkça anlaşılacaktır.
Burada söylenen şey Hz. İsa’yı öldürmeye çalışan kişilerin onu öldüremediği ve
asamadığıdır. Yani inkarcılar Hz. İsa’ya bir zarar verememişlerdir. Fakat bu
Hz. İsa’nın vefat etmediği ve tekrar yeryüzüne gönderileceği anlamına
gelmez. Örneğin: müşrikler Hz. Muhammed’i ne öldürebildiler ne de asabildiler.
Böyle olması Hz. Muhammed’in ölmediği anlamına gelmez. Hz. Muhammed başka bir
vesile ile vefat etmiştir. Yukarıdaki ayette de Hz. İsa’nın inkarcılar
tarafından öldürülmediği vurgulanmaktadır. Fakat bu başka bir vesile ile Allah
onu vefat ettirmiş ve kendi katına yükseltmiştir. Dolayısıyla da bu ayetteki
ifadelerde ne Hz. İsa’nın vefat etmediği gibi bir anlam vardır, ne de tekrar
yeryüzüne döneceğine dair bir anlatım mevcuttur.
Sonuç: Temel olarak
Hz. İsa’nın tekrar yeryüzüne dönüşüne delil olarak gösterilmeye çalışılan
ayetler bunlardır. Görüldüğü gibi ayetlerde bildirilen Hz. İsa’nın öldüğüdür.
Bunun ötesinde hiçbir ayette tekrar yeryüzüne döneceğine dair bir ifade yoktur.
Hz. İsa’nın tekrar
yeryüzüne dönüşü iddiası Kuran’a dayalı bir düşünce değildir. Bu düşünce
Hıristiyan etkisiyle uydurulmuş hadisler vasıtasıyla İslam dinine geçmiştir.
Günümüzde de bu konuyu suiistimal etmek isteyen kişiler tarafından
kullanılmaktadır. Bu suiistimallere karşı yapılacak en iyi tavır, olayları hep
Kuran’a göre değerlendirmek ve Kuran dışı bu tarz zırvaları tümüyle terk
etmektir.
http://www.kurannesli.org/forum2/forum_posts.asp?TID=112& ;
;PN=2
|