Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
selam tamerselin kardeşim sen burada kalkımış diyorsunki başörtüsü var ve buradaki herkeside sanki allahın hükmünü yargılaycı olarak görüyorsun peki kendinn allahın hükmüne hüküm eklediğinin farkındamısın hiç almış tek bir ayetlede insanları itahm ediyorsun peki bu ayetlere ne diyeceksin can kardeşim
Hüküm yalnız Allah'ındır. O kendisinden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru olan din işte budur. Ama insanların çoğu bilmiyorlar.
12 Yusuf Suresi 40
26Kendi hükmünde hiç kimseyi ortak kılmaz.
27Rabbinin kitabından sana vahyedileni oku. O’nun kelimelerini değiştirecek hiçbir kudret yoktur.
18 Kehf Suresi 26,27
Allah size kitabı detaylandırılmış bir halde indirmişken Allah'ın dışında bir hakem mi arayayım?
6 Enam Suresi 114
Rabbin asla unutkan değildir.
19 Meryem Suresi 64
Kitap' ta hiçbir şeyi eksik bırakmadık.
6 Enam Suresi 38
154 Size ne oluyor, nasıl hüküm veriyorsunuz?
155 Hiç mi hatırınıza getirmiyorsunuz?
156 Yoksa sizin apaçık olan bir deliliniz mi var?
157 Şayet doğru söylüyorsanız kitabınızı getirin.
37 Saffat Suresi 154-157
36 Neyiniz var? Nasıl hüküm veriyorsunuz?
37 Yoksa okuyup, ders almakta olduğunuz bir kitabınız mı var? 38 İçinde keyfinize uyanın sizin olduğu.
68 Kalem Suresi 36,37
yalnızca bir öğüt ve Mübin(apaçık) bir Kuran'dır.
36Yasin Suresi 69
İçinde Allah' ın hükmünün bulunduğu Tevrat yanlarında iken, nasıl oluyor da senin hakemliğine başvuruyorlar.
5Maide Suresi 43
İncil bağlıları Allah' ın onda indirdiğiyle hükmetsinler. Allah' ın indirdiğiyle hükmetmeyenler sapkınların ta kendileridir.
5Maide Suresi 47
Bunları Kuran'da türlü türlü şekillerde (sarf) açıkladık ki öğüt alıp hatırlasınlar. Fakat bu sadece kaçışlarını artırıyor.
17İsra Suresi 41
Andolsun bu Kuran'da her örnekten insanlar için türlü türlü açıklamalarda (sarrafna) bulunduk. İnsanların çoğu ise tanımamakta ayak diretmektedirler.
17İsra Suresi 89
Bak iyice kavramaları için ayetleri nasıl türlü şekillerde açıklıyoruz(nusarriful).
6Enam Suresi 65
Bu bir kitaptır ki, Hakim ve Her şeyden Haberdar olan, ayetlerini hüküm ifade edici (muhkem) kılmış ve sonra detaylandırıp(fussilet) açıklamıştır.
11Hud Suresi 1
Eğer yeryüzündeki ağaçlar kalem olsa ve deniz de arkasından yedi deniz daha katılarak kullanılsa; yine de Allah'ın kelimeleri tükenmez. Allah üstündür, bilgedir.
31Lokman Suresi 27
32 Kafirler dediler ki "Kuran ona toptan, tek bir defada indirilseydi ya” Biz böyle yaptık ki, onunla senin kalbini dayanıklı kılalım. Biz onu parça parça düzenleyip okuduk.
33Onların sana getirdikleri hiçbir örnek yoktur ki, biz sana gerçeği ve en güzel yorumu (ahsena tefsir) getirmiş olmayalım.
25 Furkan Suresi 32,33
17 Şüphesiz onu toplamak ve okutmak bize düşer.
18 O halde biz onu okuduğumuzda sen de onun okunuşunu izle.
19 Sonra onu açıklamak da bize düşer.
75 Kıyamet Suresi 17,18,19
Ey Rabbim! Benim toplumum bu Kuran' ı devre dışı tuttular.
25 Furkan Suresi 30
tamerselin şimdi gelelim sana haşa kuran içinde belkide milyarda bir insanın yaşayacağı bir şeyi bile detaylandırmışken sen hala başörtüsü var diyerek hangi detayı hangi mantığa göre yapıyorsun senin yaptığın şu an furkan suresi 32 33 ayetlerle birebir ölçüşüyor yaptığın sanki allahdan vahiy gelmemişde sen onu parçalaya parçalaya tefsir etmeye kalkışıyorsun bunun hükmüde kuranda ancak bunu kafirler yapar kardeşim ve sana bir şey daha söyleyimkuranda allah bir çok ayette hep derki biz cehennemi insanlarla dolduracağız der neden insanlarla diyor da insanla demiyor biliyormusun çünkü burada çoğunluğu bahsediyor allah ve kuranı kafirler okumayacağına göre allah kuranda azabından ve hiddetinden kimlerin sakınmasını istiyor hiç düşündünmü burada anlayacağın kardeşim müslüman gibi gözüküp güya kurana uyuyormuş gibi ona hükümler ekleyen fasıklara bu uyarılar anladınızmı şimdi yoksa kafirin kuranla zaten işi yok kaldıki kuran biliyorsun domuz eti yemeyi leş yemeyi ve kendi yolunda kesilmeyen hayvanları yemeyide haram kılmış ama bir yerde bir insan zorda kaldıysa haddi aşmamak üzere bunlardan yer bunu milyarda kaç insan yaşar hiç düşündünmü kuranın detayı işte bu diğer tarafdan genelin yaptığı ve kendincer ayıp bilinen inasının yapmakdan hoşlanmadığı insanın teyzesi halası kız kardeşi dayısı amcası g.b. birinci dereceden akrabaları ile evlenmeyi haram kılmış buna müslüman yada müşrik olan kimse zaten yapmıyor kendince bunu zulüm sayıyor bunun böyle olduğunu allahda biliyor kuranda bunu detaylandırmasındaki amac çok bilinip yapılanıda hiç akla gelmeyipde başa gelebilecek ender olaylarıda sanki yaşanacakmış gibi detayı ile vahyetti allah sanırım şimdi olayı daha da net olarak anlamana yardımcı olur bu ayetler sanmaki rabbin unutkan olsunda başınızı örtün demeyi unutsun bırak geleneğin din olarak dine sokulmasını gelenekçiler yapsın sen değil kardeş unutmaki ne zaman insanlar bir birini yıkayan iki el gibi olurlarsa herşey daha açık ve daha adil olacaktır umudum inşallah
Moderatör Notu: Bayan üyelerimize hakeret ettiğinden ötürü tamerselin'in üyeliği iptal edilmiştir.
Türkiye'de ve bazı İslam ülkelerinde müslüman kadının başını örtmesi istenmemektedir. Bunu istemeyenler genellikle dine ve gerçek dindarlara saygılı olduklarını söyler ve din dışılıkla suçlanmayı reddederler.
Bir taraftan da Müslümanlar dini hayatlarını Kur'an ışığında gözden geçirmeye başlamışlardır. Kur'an'a yönelme ile birlikte hurafelere karşı da savaş açılmıştır. Artık iki türlü müslümanlıktan söz edilmektedir; biri Kur'an müslümanlığı, diğeri Kur'an dışı müslümanlıktır. Kur'an dışı müslümanlıkla kastedilen geleneksel müslümanlıktır. Dindarların büyük çoğunluğu, geleneksel anlamda müslüman oldukları için Kur'an müslümanlığı başörtüsü yasakçılarının da ilgisini çekmektedir.
Bu yazıda başörtüsü yasakçılarının durumu sırf Kur'an ayetleri ışığında ele alınmıştır. Okuyucuya kolaylık olması için karşılıklı sohbet havası içinde yazılan yazı ile sizi baş başa bırakıyorum.
- Müslüman kadınların başlarını örtmelerine karşı çıkanlarla ilgili bir hüküm gerçekten Kur'an'da var mı?
- Elbette var. Müslüman kadınların başını örtmesi Allah'ın bir emridir. Allah'ın bir tek emrini bile kabul etmeyenin durumu Kur'an'da açıklanmıştır. Her müslümanın bunu çok iyi bilmesi gerekir. Şimdi ben sorayım, Kur'anda sapmanın ve saptırmanın simgesi haline gelmiş varlık hangisidir?
- Şeytan mı?
- Evet.. Şeytan, diğer adı ile İblis, meleklerle beraberken Allah ona ve bütün meleklere Adem için secdeye kapanma emri verdiğinde o bu emri kabul etmediği için kafir olmuştur. Konu ile ilgili ayetler şöyledir:
Vaktin birinde Rabbin meleklere demişti ki: "Ben, kurumuş çamurdan, değişken kara balçıktan bir insan yaratacağım.
Onu düzenleyip içine ruhumdan üflediğim zaman onun için secdeye kapanın."
Bütün melekler hemen topluca secde ettiler.
İblis öyle yapmadı. O, secde edenlerle beraber olmamakta direndi.
Allah buyurdu ki: "Ey İblis! Senin neyin var ki, onlarla birlikte secde etmedin?"
Dedi ki, "Kurumuş çamurdan, değişken kara balçıktan yarattığın insana secde edemem."
Allah buyurdu ki, "Öyleyse çık oradan, çünkü sen kovuldun. (Hicr 15/28-34)
Demek ki, İblis Allah'ın bir tek emrini kabul etmediği için kovulmuştur.
- Bir de kibirlenmesi var. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: "...İblis direndi, büyüklük tasladı ve kafirlerden oldu." (Bakara 2/34)
- Şeytanın kibirlenmesi, aslında Hz. Adem'e karşı değil, Allah'ın emrine karşıdır. Yani Allah'ın, çamurdan yarattığı biri için secdeye kapanmasını istemesi İblis'in ağırına gitmiştir. Bundan dolayı Allah ona,"...İn oradan, orada büyüklenmek sana düşmez, çık, sen alçağın tekisin" demiştir. (Araf 7/13)
- İblis bu haliyle Allah'ı inkar etmiş mi oluyor?
- Burada İblis Allah'ın bir emrini tanımamış oluyor. Bu da onun kafir olması için yeterli sayılmıştır. Yoksa iblis, Allah'ın ne varlığını, ne birliğini, ne yaratıcılığını ne de kudretini reddetmiştir. Kur'an-ı Kerim İblis'in saptıktan sonra,"..Doğrusu ben Allah'tan korkarım, Allah'ın cezası pek ağırdır." (Enfal 8/48) dediğini bildirmektedir. Allah'ın bazı emirlerini tanımamaya devam ettiği için bu sözü onu kafir olmaktan kurtaramamıştır.
- Doğru, Allah'a "Rabbim" diye hitap ediyor. Nitekim bulunduğu makamdan Allah tarafından indirilince şöyle demişti: "Rabbim! Hiç olmazsa, tekrar dirilecekleri güne kadar bana süre tanı." (Hicr 15/36)
- Buradan onun ahirete inandığı da açıkça anlaşılmaktadır.
- O zaman çok ilginç bir durum ortaya çıkıyor. İblis Allah'a inanıyor, meleklere inanıyor, çünkü zaten kendisi onların arasındaydı. Ahiret gününe inanıyor. İnanması gereken bir peygamber henüz yok, çünkü Hz. Adem daha peygamber olmamıştır. İndirilmiş bir kitap da yok. Bazıları böyle birini iyi bir müslüman sayabilir ama Bakara suresinin 34. ayeti onun kâfir olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Üstelik Kur'an'ın bütününe baktığınızda onun kâfirlikte en önde olduğu açıkça gözükür.
-İşte Allah'ın bir tek emrini tanımaması onun bu hale gelmesi için yetmiştir. Onun kâfirliği böyle başlamış, sonra da günah yükünü ha bire çoğaltmıştır.
-Dilden dile dolaşan bir söz var, deniyor ki, "Bir kimsenin kâfir olduğuna dair doksan dokuz, müslüman olduğuna dair bir delil bulunsa müftünün o bir delil ile amel etmesi gerekir."
- Böyle bir şey kabul edilemez. O sözün doğrusu şöyledir: "Bir tek konunun farklı yorumları olsa ve bu yorumlar kişinin kafir olmasını gerektirse ama bir yorumu da o kişinin kafir olmadığı şeklinde olsa müftüye düşen kâfir olmayacağına dair olan yorumu dikkate almaktır. Eğer o kişinin niyeti bu ise zaten müslümandır. Ama eğer niyeti böyle değilse müftünün onu kâfir saymamasının ona bir faydası yoktur[1]." Yoksa ayette olduğu gibi, kafir olmayı gerektiren bir tek söz ve davranış bile kişiyi Allah yanında kâfir yapmaya yeter.
- Başörtüsü konusunda, Allah Teâlâ'nın“Başörtülerinin bir kısmını yakalarının üstüne vursunlar....” (Nur 24/31) diye emri var; ama deniyor ki, ayette "başörtüleri" diye tercüme edilen kelime, humur kelimesidir. Bu hımar'ın çoğuludur. Bu kelime örtü anlamına da gelir. Burada başörtüsü yasakçıları lehine bir yorum yapılamaz mı?
- Evet ayette geçen, hımar (خمار) kelimesinin kökü hamr ( خمر) dır. Bunun anlamı bir şeyi örtmektir. Hımar (خمار) da örtü anlamında kullanılmıştır. Ama bu kelime Arap örfünde kadının başını örttüğü örtüye isim olmuştur. Bunun kadının başörtüsü anlamına geldiği eski Arapça sözlüklerde yazılıdır[2].
Bu ayet indiği zaman Araplarda hımar kelimesi kadının başörtüsü anlamındaydı. İçinde hımar kelimesi geçen çok sayıda hadis vardır ve bunlar kadının başörtüsü anlamınadır. Bunlardan üç örnek verelim:
1- Allah'ın Elçisi sallallahu aleyhi ve selleme ipekli kumaşlar getirilmişti. Ömer'e bir parça gönderdi. Üsâme b. Zeyd'e bir parça gönderdi. Ali b. Ebî Talib'e bir parça verdi ve dedi ki; Onu kadınların arasında hımar (başörtüsü) olarak parçalara ayır. (Müslim, Libas 7-2068)
2- Alkame b. ebî Alkame annesinin şöyle dediğini naklediyor: Abdurrahman'ın kızı Hafsa Allah'ın Elçisi sallallahu aleyhi ve sellemenin eşi Ayşe'nin yanına girdi Hafsa'nın üzerinde ince bir hımar (başörtüsü) vardı. Ayşe onu parçaladı ve ona kalın bir hımar (başörtüsü) giydirdi. (El-Muvatta, Libas, 4, hadis no 6)
3- Hz. Ayşe Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin şöyle dediğini bildirmiştir. "Allah adet gören bir kadının namazını başı hımarlı (başörtülü) olmadan kabul etmez." (Ebu Davud Salat 85, H. no 641)
Bugüne kadar, müslüman kadının başını örtmesinin Allah'ın emri olmadığını söyleyen bir tek mezhep çıkmamıştır. Uygulama da hep böyle olmuştur.
- Şu anda "Başörtüsünün serbest, türbanın yasak olduğu" noktasına gelinmiştir. Başörtüsü serbest dendiğine göre onlar lehinde bir yorum yapılamaz mı?
- Türban kelimesi Fransızcadır ve sarık anlamınadır[3]. Bu kelime Türkçemize de geçmiştir. Türkçe'de, sarık gibi kat kat olan, boyun kökünden alnın üstündeki tüy bitimine kadar saçları örten, kulağı, göksü ve boynu açıkta bırakan ve kadınların kullandığı bir örtü anlamındadır. Yasaklanan türban bu ise başörtüsüne bu manada özgürlük tanıyanlar Kur'an açısından Allah'ın bir yasağına karşı çıkmış olmazlar.
Ama son bir kaç yıldır bu kelime, ısrarla kadınların başörtüsü anlamında kullanılmaktadır. Bunlara göre türban, omuzları da örten başörtüsüdür. Ne gariptir ki, asırlardır müslüman Türk kadınının dışarda kullandığı başörtüsü omuzları da örter. Eğer türban bu ise neden şimdiye kadar bunu hiç bir sözlük yazmamıştır.
- Herhalde olayı Kur'an'a göre değerlendirenler pek azdır.
- Günümüzdeki müslümanlar henüz konuları Kur'an'a göre değerlendirme alışkanlığı kazanmış değillerdir. Allah Teâlâ Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruyor: "İnsanların çoğu ayetlerimizden gerçekten habersizdirler. (Yunus 10/92) Yukarıdaki ayetleri yazmam da Allah'ın bir ayetine karşı çıkan bir müslümanı, Kur'an'ın nasıl değerlendirdiğini göstermek içindir.
* Prof. Dr. Abdulaziz BAYINDIR, İst. Ün. İlahiyat Fak. Öğr. Üyesi
[1]- M. Alauddin el-Haskefî (öl. 1088 h.) ed-Dürr'ül-muhtâr alâ Tenvîr'il-ebsâr, (İbn Abidîn Haşiyesi ile birlikte), Mısır 1404/1984, c.IV, s. 249, Ridde bölümü.
[2]- Bakınız, İbn Manzûr, Muhammed b. Mükerrem (630-711 h.), Lisan'ul-Arab, Beyrut, 1410/1990, IV/257; Muhammed Murtaza ez-Zebîdî, Tâc'ul-Arûs, Mısır 10306, III/188.
[3]- Tahsin SARAÇ, Fransızca Türkçe Büyük Sözlük, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 1976, c.II, s.1325.
Deli_Veli yazdı: "- Müslüman kadınların başlarını örtmelerine karşı çıkanlarla ilgili bir hüküm gerçekten Kur'an'da var mı?
- Elbette var. Müslüman kadınların başını örtmesi Allah'ın bir emridir. Allah'ın bir tek emrini bile kabul etmeyenin durumu Kur'an'da açıklanmıştır. Her müslümanın bunu çok iyi bilmesi gerekir. Şimdi ben sorayım, Kur'anda sapmanın ve saptırmanın simgesi haline gelmiş varlık hangisidir?
- Şeytan mı?"
burada kuranda var diyerek Allahın unuttuğunumu söylüyorsun yoksa ve bunada güzel bir konuyu açarak hiç alakası olmayan konuyla bağlantı kurmuşsun insanın yaratılışı ve iblisin edasını.
şimdi gelelim senin konuna sen sanırmısın şeytan her şeyi şer olarakmı gösterir o şeytanki senin savunduğun başörtüsü kuranda var fikirini sana attırmış olmasın sonuç zaten aynı bu da Allahdan demek helal olana haram diyende allahdan demiş bunla senin savunduğun şeyin farkını açarmısın senin burada verdiğin ayetler insanın yaratılışı ve geçirdiği evreler yada evrimleri anlatan ayetler seni hiç beğenmedğin hatta tiksindiğin bir balçıkdan yaratılışnı anlatıyor bu balçık olayına karşı çıkan şeytanı anlatıyor.
o şeytanki bugünki kadar renkli olmayan bir ortamda bunu yapmış şeytan bile bugün renklerle dinlerle ve inançlarla çeşitli evrimler geçirdi işte karşımızda ben o şeytan kendisi allahın secde edin dediği şeye secde etmeyerek inatçı bir tavır sergilemiş şimdi bana hiç bir zaman demiyorki namaz kılma namaz kötü demiyor namaz kıl ancak ben senin aklını namazda karıştıracam hatta daha çok kıl diyor daha çok secde et diyor işte kuranda başörtüsü var diyenler daha çok secdeye kapananlar tabiki bu secde allah için değilde şeytan dürttüğü için.
daha çok yapılan secdelerden kasıt sadece allaha itaat edipde secde edenlerden değil ha bu arada sanmaki burdaki insanlar başörtüsüne karşılar şahsen karşı değilim savunurum ama allahın emri olarak değilde bir kimlik yaa özgürlük diye savunurum burdaki çok dostumuzda böyle düşünür.
__________________ hay aklımı seveyim gerçekden aklımı kiraya vermediğim içinde ayrıca çok mutluyum ayrıca aklımı kullandım diye arşimendede nbenzemedim sadece guranı okudum duydum ve uyguluyorum
senin o mavi yazıdan önce yazdıklarıan karşı kendimce bir yorum ve kuranı nasıl anladıysam onu anlatmaya çalıştım anlamayacak pek bir şeyde yok zaten ha amacım polemiğe girmekde değil eğerki bu konuyu ne sen kesinlikle kuranda var diyerek nede başkası kesinlikle yok diyerek kaşımayada gerek yok isteyen ben kuranı böyle anladım desin kapansın isteyende açsın saçını bırakalım herkes anladığı dini kendi yaşasın
__________________ hay aklımı seveyim gerçekden aklımı kiraya vermediğim içinde ayrıca çok mutluyum ayrıca aklımı kullandım diye arşimendede nbenzemedim sadece guranı okudum duydum ve uyguluyorum
Katılma Tarihi: 03 haziran 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 66
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Hasan Akcay Yazdı:
Oysa Arapça metindeki en yu'rafne ve la yu'zeyn ifadesinde la olumsuzluk eki "yu'zeyn"in önünde var ama "yu'rafne"nin önünde yok. Arapça metinde anlam tek ve kuşkudan arınmış. O da şu:
tanınmaları için ve eziyet edilmemeleri için
Bu noktaya dikkat etmek gerekiyor. Hayatî önemdedir. Çünkü İhsan Eliaçık bunu gözardı etmek suretiyle anlam karmaşası yaratmış; sonra karmaşayı istismar edip ilahî buyruğu çarpıtmış.
Cilbab kelimesinin, kökünü deşersek diye başlayıp, anlamlarını vermiş. Güzel. Celb etmek kökünden geliyormuş cilbab; yani dikkat çekmek.
Çok güzel. Sonra?
Cilbab dikkat çekmemek için alınan örtüdür, diyor. İşte bu hiç güzel değil. Çünkü gerçeğe aykırı. Bakın çatma alnın üstüne çatılan giysidir; çatılmayan değil. Kuşak, beli kuşatan kemerdir; kuşatmayan değil. Dolak, ayakların çarıktan yukarısına dolanan bezdir; dolanmayan değil. Sarık, sarılan giysidir; sarılmayan değil. Cilbab, celbeden yani dikkat çeken giysidir; dikkat çekmeyen değil.
O halde doğrusu: Yüce Allah inananların kadınlarına 33:59'da "Cilbablarınızı giymek suretiyle kendinizi tanıtın!" diyor; "tanıtmayın, örtün; saklayın!" değil. Cilbabın tesettürle zerre kadar ilgisi yok. Daha doğrusu bunlar zıt gerekçeli, zıt anlamlı şeyler.
Ayetin öncesine bakın. İnanan erkekler ve inanan kadınlar incitilmeyi hak etmedikleri halde onları incitenler... (33:ellisekiz)
hak etmedikleri halde -bigayri ma'ktesebû
Bu bir uyarı. İnananları incitenlere deniyor ki "İnsanlar incitilmeyi asla hak etmez. Buna rağmen inananları taciz ederseniz yakalanıp hesaba çekilirsiniz. O zaman sakın "Biz onların inananların kadınları olduğunu bilmiyorduk!" demeyin. İster tanımış olun onları, ister tanıyamamış. Farketmez. Çünkü hiç kimse incitilmeyi hak etmez.
Kaldı ki anılan "tahrik" ve "taciz"in ille de cinsel olmadığı besbelli. Çünkü erkekler de taciz ediliyor: İnanan erkekleri ve inanan kadınları taciz edenler - Vellezîne yu'zûne l-müminûne vel müminati...
İnanan erkeklerden münafık haytalara cinsel tahrik mi vaki olacak? Münafık haytalar inanan erkeklere cinsel tacizde mi bulunacak?
Taciz edenlerin arasında münafık kadınlar ve Medine'li Yahudi kadınlar da olabilir elbet. Onlar ne tür tacizde bulundular?
İslam olan kadınlara her halde laf attılar. "İslam oldun da atalarımızın dininden döndün sen! Dönek! Dönek!"
Belki de taş atıp fizikî tacizde bulundular; cinsel taciz asla değil
Hanif dostlara selam !
Hasan Akçay bey, size teşekkür sunuyorum. Arabça bilmediğim için kendimi suçladığım oluyor. sizin gibi artniyetsiz insanlar'a rastlayınca bir nebze rahatlıyorum. Vatan gazetesi yazarı Ruyhat Mengi makalesinde birtakım kelimeler kullandı.Zekariya Beyaz ı kaynak göstererek. Z.Beyaz'ı sevmiyor olmam sebebiyle R.Mengi nin yazdığı kelimeleri araştırmadan kabul edemem.
Kelimeler şöyle felyedribne = ayette kullanılan kelime
Allah eğer hımar kelimesi ile başın örtülmesini isteseydi hımarürres gibi bir vurgulama ile başörtüsü diyebilirdi Res kelimesi baş bölgesini vurgular ve örtü kelimesi hımar ile beraber bu kelimeler başörtüsünü net bir şekilde anlatırdı.
Fakat Ayette kapatılacak yerin yaka açığı olduğu da geçer. Hımarın başı kapatması değil ayette açıkça yaka dekoltesini örtmesi istenir.
Hımar kelimesi sırf başörtüsü manasına gelse bile bu ayetten başı örtmek değil yine yaka dekoltesini kapatmak anlaşılacaktı. Üstelik başörtüsünü Kuran'a maletmek isteyen zihniyet açık bir saptırma yaparak felyedribne fiilini salsınlar diye tercüme etmeye kalkmıştır. Böylece ayeti okuyan başörtüsünü yaka açıklarına salsınlar şeklinde okuyacaktır.
Oysa hiçbir şekilde darabe kökünden türeyen felyedribne fiili salsınlar manasına gelmez. Bu fiille örtünün yaka açığına konulması yani kapatılması anlaşılır. Kuran'da salsınlar, indirsinler manasında felyüdnine kelimesi kullanılır. Allah böyle bir ifade kullanmak isteseydi felyedribne fiili yerine felyüdnine fiilini kullanabilirdi. Bu örnek bize gelenekçi zihniyetin kendi zihniyetlerini doğru çıkartmak uğruna gereğinde Kuran'daki kelimelerin manasını kaydırmaktan çekinmediklerini göstermektedir.
Ayette kapatılacak yerin yaka açığı olduğu söylenir, baştan bahsedilmez. Zekeriya Beyaz kitabında başörtüsünün özel adlarının mikna ve nasıyf olduğunu açıklayarak, böylece hımar kelimesinin başörtüsü diye anlaşılmasının hata olduğunu söyler.
Arapça’da kadınların başlarına örttükleri şeyin özel adı hımar değil mikna ve nasıyf dır. Hangi Arapça sözlüğe bakılırsa bakılsın mikna _çoğulu mekanı_ ve nasıyf _sad harfi ile_ hanımların başlarını örttükleri kumaşın adı olduğu yazılıdır
__________________ Cinn 20= Deki Şüphesiz ben ancak Rabbime ibadet ederim ve O'na hiç kimseyi ortak koşmam
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma