HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an'da İnanç Konuları
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an'da İnanç Konuları
Konu Konu: namazda kuranı türkçe okumak Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
Semazen
Ayrıldı
Ayrıldı
Simge

Katılma Tarihi: 26 ocak 2006
Gönderilenler: 679
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Semazen

malcolm_x Yazdı:
selam arkadaşlar...ben size bir fikir vermesi açısından kendi namazımdan örnek vermek istiyorum...namazlarımda Kuranı arapça okuyor ama okuduğum sure ve duaların türçe anlamlarını tefekkür etmeye çalışıyorum...namaz dışında mümkün mertebe meal okuyor ve ayetlerin anlamlarını öğrenmeye çalışıyorum...Allahın hikmeti meal okudukça arapçayı yavaş yavaş anlamayada başladım. selam ve dua  ile ...

Yukarı dön Göster Semazen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Semazen
 
savana
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 30 nisan 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 1235
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı savana

kur'an dan belli başlı ayetleri okumak zorundayız?

 

Mesela ben, kur'an ın ilk ayetinden başladım ve her rekatta 7 veya 8 ayet okuyorum bu şekilde kur'an ın tüm ayetlerini sırayla namzların içine yayıyorum..Türkçe okuyorum, ne okuduğumu anlıyorum ve gerçek şu ki namazda aklım kesinlikle başka bir şeyle meşgul olmuyor..önceden kıldığım namazlarda belli başlı öğrenegeldiğim arapça duaları okumaktaydım ama sürekli düşüncelerim dağılıyor aklım başka yerlere gidiyordu ve açıkcası kıldığım namazdan bişey anlamıyordum.

kur'anın dua içeren ayetlerinin türkçesini bilelim ama arapça okuyalım diyorsunuz..her nekadar anlamını bilmiş olsam bile konuştuğum dil tükçe olduğundan bende aynı etkiyi bırakmıyor..bu tabi benim kişisel görüşüm başkalaı için geçerli olmayabilir..

ayrıca kuranın tamamının namazlarda okunması taraftarı olduğum için kuranın tüm  ayetlerinin arapça tellaffuzu ve türkce mansının ezberi benim için mümkün değil..gündüz çalışan biri ve akşamlarıda ev işleri vs meşguliyeti olduğundan..

şimdi benim sormak istediğim şu ,,,benim kıldığım namaz kuranda emredilen namazın edasına aykırımı?

Ve kılmış olduğum namazın amacı (ki bunu daha önce açıklamıştım kuranı anlayarak her gün namzlarda okuyarak onu kılavuz edinip sosyal yaşamımı yönledirmesini sağlamak)kuranda anlatılan namazın amacı mıdır?



__________________
O, yaratıp şekillendiren, âhenk veren ve düzene koyandır
Yukarı dön Göster savana's Profil Diğer Mesajlarını Ara: savana
 
sailamasr
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 23 nisan 2005
Gönderilenler: 543
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı sailamasr

selam selam

namaz kulluk borcumuzdur. kimimiz borç öder gibi kılar kimimiz sanki seviyormuş gibi kılar. ama neticede namaz bizlere imzalatılarak dünyaya gönderilmiş senetlerdir ve muhakkak ödenecektir. ama robot gibi kafamız başka yerlerde olup gönülsüzce borç ödemeyi düşünüyorsak,borcu kime ödediğimizin farkında olalım inşallah.

ahmet efendiye değil ALLAH'a bizleri yaradana borcumuzu ödüyoruz.

şüphe duymadan zevk alarak kılmaya uğraşalım. hem içimize siner hemde nefsimize gelen angarya duygusu (en azından benim için) kalkmış olur.

düşüncelerimdir,kimseyi bağlamaz.

 

selam selam

 

Yukarı dön Göster sailamasr's Profil Diğer Mesajlarını Ara: sailamasr
 
Alperen
Admin Group
Admin Group
Simge

Katılma Tarihi: 09 nisan 2005
Gönderilenler: 2974
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Alperen

Açıkçası ben bu Ana Dilde İbadet konusunda net bir kanaate varamadım.  Bu mevzuda birebir aynı düşüncede olduğumdan dolayı değil tartışmaya katmak için kurandakidin isimli siteden ilgili bölümü istifadelerinize sunmak istiyorum.

TÜRKÇE (ANA DİLDE) İBADET

Kuran'ın İslam'ının yaşanması için yapılması gereken en temel faaliyet Kuran'ın, dini yaşayacak toplumun ana diline çevrilmesidir. Kuran Arapça inmiştir ve orijinali Arapça'dır. Fakat Kuran'a göre Arapça, kutsal bir dil değildir. Kuran, her kavme Peygamberler'in gönderildiğini ve bu peygamberlerin kavimlerine kendi dillerinde mesajlar getirdiklerini söyler. Tevrat Hz. Musa'nın kavminin dilindedir, İncil de Hz. İsa'nın kavminin dilindedir. Hz. Lut'un vahiyleri kendi kavminin dilindedir, Hz. Nuh'unkiler de öyledir... Bu mesajları kutsal yapan Allah'tan indirilmiş olmalarıdır ve bu mesajların hiçbiri Arapça değildir. Allah'ın mesajı Arapça yazılabileceği gibi; Allah'a, dine karşıt sözler, putlara iltifatlar da Arapça yazılabilir. Arapça'yı Allah'ın özel dili, Cennet'in lisanı; Arapça harfleri Allah'ın özel harfleri, Cennet'in harfleri gibi gösteren zihniyet dini Araplar'ın tekeline sokmak isteyen Arap ırkçısı, mezhepçi zihniyettir. Fussilet Suresi 44. ayetten Kuran'ın Arapça olmasının sebebinin, Kuran'ın ilk olarak Arap toplumuna hitap etmesi olduğunu anlıyoruz. Kuran Allah'ın din gönderdiği her kavme kendi dilinde hitap etme adetinden dolayı Arapça'dır. Araplar'a dinlerinin yabancı dilde bildirilmesi saçma olduğu gibi, Türkler'e de kendi dilleri dışında bildirimde bulunmak saçmadır. Türkler'e kendi dillerinde bildirim ancak Kuran'ın çevirisi ile mümkündür.

Kuran'da geçen kelimeler, kavramlar Kuran'da geçmeden önce de Araplar'ın kullandığı kelimeler, kavramlardı. Kuran Allah dediğinde neyi kastettiği, domuz dediğinde domuzun ne olduğu, miras deyince mirasın ne olduğu, vasiyet deyince vasiyetin ne olduğu biliniyordu. Kuran evvelden varolan kelimelerle geldi. Kuran'ı okuyan bir kimse bu apaçık gerçeği rahatça kavrar. Kutsal olan Arapça veya kelimeler değil; Allah'ın bu kelimelerle, kavramlarla oluşturduğu Kuran'dır.

Arapça'yı kutsallaştırıp, dinin anlaşılmadan yaşanmasına sebep olanların düştüğü komik durumun bir örneği şöyledir: "Arap Bedevi kadınları ellerinde defler, yanık sesle türküler söylüyorlardı. Türkülerin konusu da deve etinin lezzetiydi. Bu etin kebabının, haşlamasının, kızartmasının ne kadar lezzetli olduğu yanık yanık, makam içinde anlatılıyordu. Töreni tertipleyen Osmanlı Teşkilatı Mahsusa Reisi Eşref Sencer Kuşçubaşı Bey bir de gördü ki, hazır ol vaziyetinde olan Anadolu'nun aslan yapılı Osmancık Taburu'nun erlerinden bazılarının Arapça deve eti kasidesini dinlerken göz yaşları şıpır şıpır damlıyordu. İyi Arapça bilen Eşref Bey şaşırdı, bir ere:

"Oğlum ne ağlıyorsun?" diye sordu. Hazır ol vaziyetindekiMehmetçik durumu değiştirmeden cevap verdi:

"Kumandanım bakınız ne güzel Kuran okuyor..."

Bu saf, pırıl pırıl yürekli Anadolu çocuğunun duyguları önünde gözleri dolan Eşref Bey dayanamıyor:

"Oğlum o bedevi kadınları kendilerine dağıtılacak olan deve etinin lezzetini anlatan kasideyi makamla okuyorlar, sil göz yaşlarını..."(Cemal Kutay, Türkçe İbadet, sayfa 61)

TüM KAVİMLERİN DİLLERİNİN YARATICISI ALLAH'TIR

Gelin ayrı dilleri, ayrı ırkları nasıl değerlendireceğimizi Kuran'ın aydınlatıcı ayetlerine başvurup öğrenelim.
Göklerin ve yerin yaratılması ile dilleriniz ve renklerinizin başka oluşu O'nun delillerindendir. Şüphesiz bunda bilgi sahipleri için deliller vardır.

30 Rum Suresi 22

Eğer Allah dileseydi sizi bir tek ümmet yapardı, ancak bu sizleri verdikleriyle sınaması içindir. Tümünüzün dönüşü Allah'adır.

5 Maide Suresi 48

Ey insanlar! Gerçekten biz sizi bir erkekten ve bir dişiden yarattık. Birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler yaptık. Allah açısından en üstün olanınız en çok sakınanınızdır.

49 Hucurat Suresi 13

Bu ayetleri örnek gösteren Cengiz özakıncı şunları söyler: "Kuran'ı benimsemiş bir kişi kendi bildiği dilden başka bir dille, kendi soyundan başka bir soyla, kendi toplumundan başka bir toplumla, kendi yazısından başka bir yazıyla karşılaştığında bunları Tanrı'nın bir ürünü olarak görecek, bir üstünlük ya da aşağılık duygusuna kapılmayacak, bunları tanımaya, anlamaya, öğrenmeye girişecektir. Daha açığını söyleyelim: Kuran’a göre bir Müslüman Arap, Türkler’in ulus olarak varlığını, dilini, yazısını ancak bir inceleme, araştırma, öğrenme, yararlanma konusu edinebilir. Türkler’in ulus olarak varlığını ortadan kaldırmaya, ya da eritmeye girişmesi durumunda Tanrı katında suçlu olacaktır. Türkçe'yi at, Arapça'yı kullan, ya da kendi yazını at, Arap yazısını kullan diyemez. öteki ulusları Araplaştırmaya yeltenemez. Eğer yeltenirse, bu girişimi Tanrı'nın buyruklarına aykırı olur. Geçmişte Tanrı'nın buyruklarını çiğneyen pek çok Müslüman Arap, Müslüman Türk çıkmış, Türkler'in dilini, yazısını Araplaştırmaya girişmiş ve bunu belli oranda başarmışlardır. Bundan 900 yıl önce kimi Arap, kimi Türk kandırıcı kişiler Tanrı ile Türkler'in arasına dilden bir engel koydular. Türkler'in Tanrı'ya Türkçe seslenmesinin Tanrı'yı kızdıracağını söyleyerek, Türkler'i bu yalana inandırdılar. Türkler Tanrı'nın yalnızca Arapça seslenişlere ilgi gösterdiğine kandırıldılar. Tanrı'nın yalnızca Arapça dilekleri, yakarıları işleme koyduğunu söyleyen bu tilkilere inanan Türkler ağızlarını Arapça sözcüklerle açtıklarında, kullanımdan düşürdükleri Türkçe sözcükleri peynir gibi yitiren kargalar konumuna düşmüş, dilleri bozulmuş, imgelemleri bulanmış, anlama, anlatma yetileri devingenliğini, diriliğini, türetgenliğini tüketmiş durumdadırlar." (Cengiz özakıncı, Dil ve Din, sayfa 120 ve 156)

Alıntıladığımız ayetlerden anlayacağımız gibi Arapça da, Türkçe de, İngilizce de, Fransızca da, tüm diller de Allah'ın isteğiyle oluşmuştur, tümü Allah'ın delilleridir. İnsanlar bu renkliliği yok etmeye değil, bu farklılıkların içinde kaynaşmaya, tanışmaya çalışmalıdırlar. Her dil bir güzelliktir. Hiçbir dilin kutsallığı yoktur. Allah'ın beğendiği bu çeşitliliği uydurma kutsal etiketiyle yok edenler Allah'ın kitabı Kuran ile çelişmektedirler.

Allah, meleklere Hz. Adem'in üstünlüğünü açıklarken, Hz. Adem'e isimleri öğretmesine ve Hz. Adem'in isimlerle tanımlamalar yapmasına dikkat çekmektedir. İsimlendirerek tanımlama, kelimelerle düşünme gibi dilin temel fonksiyonları, insanı üstün kılan özellikleridir. Hiç şüphesiz dilin bu tarz kullanımında, ne söylediğinin bilincinde olma unsuru vardır. Aklı işletme faaliyeti kelimelerle isimlendirmenin sonucunda yapılan bir faaliyettir. Kullanılan akıl ise insan olmanın ayırt edici özelliğidir.

Kuran'ın herkesin anladığı dilde, tercümesinden okunmasının önemini Prof. Dr. Beyza Bilgin de şu sözleriyle vurgulamaktadır: "Kuran'ın anlaşılması esastır ve vahiyler yoluyla tebliğ ve yol gösterme daima milletlerin konuştuğu dilde yapılmıştır. öyleyse, milletin fertleri, Allah'ın Kitabı'nı anlamak, ondaki haber ve öğütlerden yararlanarak terbiye olmak, davranış geliştirmek için, onu yabancı dilde değil, konuştukları dilde ve anlayarak okuyacaklardır. Böyle bir okuyuş temin edilmedikçe, Kuran belli bir zümrenin, bir azınlığın elinde kaldıkça, ondaki ilahi amaca yönelik yöntem etkinliğinin ve anlam zenginliğinin meydana getirebileceği bütün gelişmelerden mahrum kalınacaktır. Kuran'ın vahyolunduğu dönemde, Arap edebiyatı çoğunluğun ilgilendiği, zevk alarak izlediği bir alandı. Kuran, şiirle nesrin birleştiği bir üslûpla, yeni konulardan söz ediyordu.

Kuran'ı dinletmeyin. Kuran okunduğunda gürültü yapın, belki bu yolla ona galabe edebilirsiniz.

(41 Fussilet 26)

Anlamışlardı ki, Kuran dinlenir ve anlaşılırsa, onunla başa çıkamayacaklardır. Oysa geleneklerimizden gelen günümüzdeki okuyuşta, musiki ile okuyuştan etkilenmekten söz edilebilir ama o şiirli üslûp kullanılarak verilmiş olan haber ve öğütlerden etkilenmekten söz edilemez. Kuran'ı inanarak, güvenerek, sevgi ile okuyan insanlar, onu okurken, onda anlatılanları, onu üslubu ile anlayarak okusalar, bilgilenseler ve etkilenseler, duyguları o yönde aksa, o yönde içerik kazansa, neler olabilir, kabiliyetli müminler onları nasıl kullanır, bir düşünülse! Güzel sanatların bütün dalları, şiir, roman, film, tiyatro, müzik, estetik, gazete, dergi, radyo, televizyon gibi güçlü araçlar, onları kullanan inançlı insanların belleklerinde yüksek fikirlerle seslense, sevgiyi, güzelliği, temizliği, merhameti, adaleti, barışı ve yardımlaşmayı ifadeye dökseler, ülkede ince bir ruh hali, bir yüksek terbiye, bir bilgiseverlik, bir aydınlanma meydana gelmez mi? Meydana gelen bu aydınlık dışa vurmaz mı?! (1. Kuran Sempozyumu, sayfa 82)

OSMANLI DöNEMİNDE KURAN’IN YERİ

Allah dinde akledilmesini, ince ince düşünülmesini, araştırılmasını, emirlerinin uygulanmasını, kitabının rehber edinilmesini ister. Kişiler Allah'ın kitabının manasını bilmeden üzerinde nasıl inceden inceye düşünebilirler? Kuran'ın kendi üzerinde ince ince düşünülmesiyle ilgili emirleri Kuran'ın manası bilinmezse nasıl uygulanacaktır? Sonuçta kişiler dini yaşamak için, dinle ilgili bilgileri anladıkları dilden duymak veya okumak zorundadırlar. Geleneksel, mezhepçi İslamcılar kendi din adamlarının veya ilmihal kitaplarının Türkçe anlatımlarında bir sakınca görmemişlerdir. Onlar da herkesin Arapça öğrenmesinin farz olduğunu savunmamışlardır. İlmihal kitaplarının, kendi öğretileri doğrultusunda yetişen müftülerin, imamların, şeyhlerin dini Türkçe olarak anlatmasını normal görenler, Kuran'ın Türkçe'ye çevrilmesine karşı çıkmışlardır. Amaç kişi ile Allah arasına din adamlarının sokulması ve mezhep izahlarıyla yetişmiş din adamlarının ve mezheplerin izahlarının din diye sorgulamasız yutturulmasıdır. Oysa dinin tek kaynağı olan Kuran'ın çevirisi elde olunca kişilerin Allah'ın dini ile uydurulan dini ayırt etmeleri mümkün olabilmektedir.

Kuran'ın ancak Cumhuriyet döneminden sonra çevrilebilmesinin ve mezhepçi, gelenekçi grupların buna direnişlerinin altındaki temel neden budur. Bunlar, dinin mezheplerin tekelinden çıkmasına ve uydurmaların sorgulanmasına tahammül edememektedirler. Kuran'ın İslamının, Osmanlı tarihinde doğru dürüst ortaya çıkmamasının, çıksa da kökleşip yerleşmemesinin altındaki temel sebebin mevcut sistemin despotluğu ile beraber, bu çeviri yasağı olduğu kanaatindeyiz. çevrilemeyen, Arapça'sının bile matbaada basılmasına izin verilmeyen Kuran'ın ismi vardı ama kendisi ortada yoktu. "çok şanlı" diye nitelenen atalarımız ne yazık ki Kuran'ı çevirtmediler. Yıllarca günah dedikleri matbaanın günah olmasından vazgeçtiklerinde bile Kuran'ın matbaada basılmasının günahlığı devam etti. Hattatların el yazısı ile çoğalttığı, ender olarak bazı evlerde bulunan Kuran ise bulunduğu evlerde de bohçalar içinde saklandı. Bohçalar açılıp okunduğunda ise manası için değil, melodisi için okundu. Halk hiçbir konunun çözümü için Kuran'a müracaat edemedi. Şeyhülislamlar, şeyhler, imamlar halka dini öğretti. Onlarsa dini Sünnilik mezhebiyle eşitleyen, Sünniliğin halifesi olan padişaha itaatli kişilerdi. Böylece Sünni mezhepçi görüş kendini ayakta tutup, kendi devamını sağladı.

Kuran tercüme edilemez iddiası yanlıştır. Kuran "Allah birdir" diyor, tercüme ediyoruz; "Allah bağışlayıcıdır" diyor, tercüme ediyoruz; "Kuran her şeyi açıklar" diyor, tercüme ediyoruz; "Hz. Musa'ya Tevrat verildi" diyor, tercüme ediyoruz; "Kan içilmez, domuz yenmez" diyor, tercüme ediyoruz. Bunların hangisi anlaşılmıyor? Dillerde somut veya soyut kavramlar seslere dönüştürülür, bu sesler duyulunca o somut veya soyut kavram zihinde canlandırılıp, iletişim sağlanır. Dil bir iletişim aracıdır. Domuz kelimesini ele alalım. Domuzun Arapça'sı da, Türkçe'si de söylendiğinde somut varlık olan domuzun karşılığıdır. Şimdi Arapça'daki domuz kelimesini, Türkçe'ye çevirdiğimizde bunun nesi anlaşılmaz oluyor? İstiyorsanız domuz gibi somut değil, başka soyut bir kavramı ele alalım. örneğin Arapça'da "bağışlayıcı" manasına gelen "Gafur" kelimesini ele alalım. Arapça'da "Gafur" kelimesi g, a, f, u, r harflerinden oluşan bir titreşim oluşturur ve sesin bu titreşimleri soyut kavram olarak "bağışlayıcılığı" ifade eder. Eğer Türkçe'ye bir çeviri yapılırsa b, a, ğ, ı, ş, l, a, y, ı, c, ı harflerinin titreşimlerinden oluşan "bağışlayıcı" kelimesi "Gafur"un yerini alacak ve bu da aynı soyut kavramı ifade edecektir.

Çeviride ortaya çıkan bazı zorluklar, Arapça'dan Türkçe'ye çevirinin zorluklarından ziyade, kavramın Arapça'sının neyi ifade ettiğinin tartışmasından ortaya çıkmaktadır. Bu da bir çeviri sorunu değil, anlaşılma sorunudur. Araplar da bu sorunu Türkler kadar yaşarlar. Kuran'da anlatılan Yahudiler'in dinlerindeki kelimelerin yerlerini, manalarını kaydırma eğilimi dinimizde de yaşanmıştır. Kuran'ın kullandığı manadan farklı bir şekilde kelimeyi kullanma eğilimi, çeviriyle değil, anlaşılmayla ilgili bir çözüm konusudur. Bunun da baş sorumlusu dini uydurma izahlarıyla bozmaya kalkan zihniyetin, Kuran'ın kelimelerinin manasını kaydırarak Kuran'ı kendi arzularına uydurma çabalarıdır. Kuran'da aynı kelimenin farklı yerlerdeki kullanımı gibi noktaların irdelenmesiyle çözülebilen bu sorun, istisnai bazı yerlerde ortaya çıkar ve bahsettiğimiz şekilde titiz bir incelemeyle çözülebilir.

Türkler'in Arapça ibadeti birçok açıdan hatalıdır. Cengiz özakıncı bu sakıncalardan bir kısmını şöyle açıklamaktadır: "...Eğer Türkçe söylenirse Tanrı bu yakarıları işleme koymaz, kesin sonuç almak istiyorsanız, bu duaları Arapça yazın, söyleyin denilerek öğretilmektedir. Oysa bir Türk bu yakarıları Arapça'yı gereği gibi seslendirerek yapamaz. Arap dilinde öyle sesler vardır ki, bunlara boğaz sesleri denir, ancak Arap olanlar söyleyebilirler. İçinde böylesi Türk gırtlağına yabancı sesler olan Arapça sözcükleri bir Türk söylemeye kalkıştığında, o sesi çıkartamayacağı için, onu andıran başka bir ses çıkarır. Bu durumda Arapça sözcüğün anlamı da değişir. Tıpkı "sevmek" ve "sövmek" sözcüklerinde olduğu gibi, Arapça'da da küçük bir ses değişimi anlamı tersine dönüştürebilmektedir, çünkü bütün dillerde olduğu gibi Arapça'da da böylesi yakın sesli, ters anlamlı sözcükler vardır. Bir Arap Türkçe konuşurken nasıl "sev" diyeceği yerde "söv" diyebilirse, bunun gibi bir Türk de Tanrı'ya Arapça sesleneyim derken "fağfir lene(bizi yargıla, koru)" diyeceği yerde "fakfir lene(bizimle ilişkini kes, bize boşver)" diyebilir. çünkü Arapça'da bulunan "ğ" sesi çok özel bir sestir. Türk dilinde bu ses yoktur. Bir Türk özel bir eğitim almadıkça bu iki sözcüğün söylenişini birbirine karıştıracaktır. Görüleceği üzere Türk'ün Tanrı'ya kendi diliyle değil de seslendirmeyi beceremeyeceği Arapça sözcüklerle yakarması, her açıdan yanlıştır."(Cengiz özakıncı, Dil ve Din, sayfa 118)

SARHOŞVARİ NAMAZ

Kuran'da geçen; Kuran'ı rehber edinmemiz, Kuran'ın üzerine düşünmemiz ancak anlayacağımız dilde Kuran'ı okumamızla mümkündür. Namazda da gerçek manada Allah’a yönelmemiz ancak anladığımız dilde ne söylediğimizi bilerek namaz kılmamızla mümkündür. Namazı anlamadıkları kelimelerin tekrarıyla kılanlar, namazı bitirdikten sonra bir an dursunlar ve kendilerine Allah'a ne kadar yönelebildiklerini sorsunlar. Anlaşılmayan kelimelerle namazı kılmakta ve farkında olunmayan kelimeleri tekrardaki yarar ne olabilir? Allah'ın istediği şekilde aklı işletmek, Allah'ın delilleri üzerinde düşünmek, Allah'tan günahlara bağışlanma dilemek, ancak kişinin ne söylediğinin bilincinde olmasıyla mümkündür. Allah savaşta ve korku zamanında bile namaz kılmamızı özel tedbirlere bağlayıp emreder. Kuran'a göre kişilerin namaz kılmamaları gereken tek durum vardır;

O da kişinin ne söylediğinin farkında olmayacak şekilde sarhoş olduğu durumdur. Ne söylediğinin farkına varacak şekle gelen içkili kişinin bile Kuran'a göre namaz kılması gerekir.(Bakınız 4Nisa Suresi 43) Şimdi ne söylediğinin farkında olmadan namaz kılan, anlamını bilmedikleri sözlerle Allah'a dua edenler, bu ibadetlerinin Allah katında ne kadar makbul olabileceğini, Allah'ın isteğine bu ibadetlerin ne kadar uyabileceğini düşünmek zorundadırlar.

Ne yazıktır ki ülkemizde dinci gazete diye bilinen gazeteler, Kuran'ın anlaşılmasının gereksizliğinin baş savunucularıdır. örneğin bir gazetenin "Bir Bilen" köşesinde şu izahlar yazılmıştır: "Hiç kimseye Kuran tercümelerini tavsiye etmiyoruz... Kuran tercümesi okumak fayda yerine zarar verir... Herkesin Kuran'ı anlamasını tavsiye etmek büyük sapıklıktır... Kuran'ı hiç okumayıp sırf hayır ve bereket için evinde saklamak caiz ve sevaptır... Anlamadan Kuran okunmaz diyenler büyük sapıktır." Bu yüksek tirajlı gazetenin iddiaları hiç de şaşırtıcı değildir. Zaten Kuran'ın yüzyıllarca Türkçe'ye çevrilmesini engelleyen hep bu kafadır. Kuran'ın anlaşılması için çaba sarfedilmesi Allah'ın emridir. öyle ki Kuran'ın sırf anlamamız için kolaylaştırıldığı Kuran'da geçmektedir. Kuran'ı herkesin anlamasını tavsiye edenlere sapık diyenler başta Allah'ın bunu söylediğinden nasıl habersiz oluyorlar? Mezheplerinin hatırı için Allah'a bilerek veya bilmeyerek hakaret eden kafa kendisine "Bir Bilen" adını takmış. Bileni buysa, bilmeyeni nasıldır acaba! Böyle bilenler oldukça, Müslümanlar'ın kendi dışında düşmanlar aramasına hiç gerek yok, kendisini "bilen Müslümanlar" ilan edenlerin zihniyeti dine zaten en büyük zararı vermektedir.

Türkler'i Arapça bilmeseler bile Arapça ibadet etmeye zorlamak, Allah'ın bizden manasını anlamadığımız ibadetler istediğini iddia etmek; Arapça'yı kutsallaştırmanın, dini mantıksızlaştırmanın bir ürünüdür. Bildiğimiz dilde Allah'a daha bilinçli, daha güzel bir şekilde yönelebiliriz. Allah her dili bilmektedir.

http://www.kurandakidin.net/bolumler/40anadildeibadet.htm

 



__________________
Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Yukarı dön Göster Alperen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Alperen
 
Abdullah16
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 21 eylul 2005
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 727
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Abdullah16

Not:Abdullah ve Semazen aranızda nedense tuhaf bir negatiflik var.Lütfen üzmeyin beni:)

O kadar belli oluyor mu? :))

  Evet Semazen kardeş belli oluyor.Maalesef zatıalinizin geleneği terketme,Kuranın onaylamadığı yanlışları dışlama derdi yok.Gelenek adına varolanları  yeniden okuma adıyla öyle bir yorumluyorsunuzki,bakmışsınız gelenek yüzü pudralanmış,makyajlanmış yaşlı kadın gibi yeniden karşımıza çıkyor.

   Örneğin burada da namazda Kuranın her süresinin okunabileceğini ileri sürüyorsunuz.Bu nasıl yeniden okuma anlamadım.Salat yada namaz,Kuranın bütününü okuma ritüeliyse,asırlardır geleneğin kıldırdığı namaz kimin kötülüklerden kaçınmasına vesile olmuş?hergün camileri dolduran s.....ler hangi sorunlarını çözüp elbirlik olabilmişler?...

     Üslubunuzun güzelliği yazıkki,bilimsellik iddianızla örtüşmüyor ve eski alışkanlıkları yeni bir makyajla piyasaya sürüyorsunuz.Bazı arkadaşları üzmemek için çok açık bir üslup kullanmak istemedim ama olmuyor işte..



__________________
''Eğer biz bu Kur'anı bir dağın üzerine indirseydik,kesinlikle onun,Allah korkusuyla baş eğerek parça parça olduğunu görürdün..''Haşr:21
Yukarı dön Göster Abdullah16's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Abdullah16
 
Semazen
Ayrıldı
Ayrıldı
Simge

Katılma Tarihi: 26 ocak 2006
Gönderilenler: 679
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Semazen

Abdullah16 Yazdı:
Maalesef zatialinizin gelenegi terketme,Kuranin onaylamadigi yanlislari dislama derdi yok.

Bu görüse, foruma astigim mesajlarimin çogunu okuyarak vardiysaniz; benim de kendimi bir daha gözden geçirmemde (kendimi okumamda) fayda olabilir... :)

Fakat su dogrudur! Bendenizin Kurân'a bakisi bir seyleri terk etme ve baska bir seyleri de dislama merkezli degildir... Yâni, belli bir tarafi seçip ardindan Kurân'a yönelmek benim "Ikra" fermanindan anladigim degildir.....

Abdullah16 Yazdı:
Gelenek adina varolanlari yeniden okuma adiyla öyle bir yorumluyorsunuzki,bakmissiniz gelenek yüzü pudralanmis,makyajlanmis yasli kadin gibi yeniden karsimiza çikyor.

Mâdemki, yorumlarimizin makyöz vasfi agir basiyor; bu forumun varlik sebebine bagli olarak makyajin farkinda olan siz ve diger arkadaslar gerekli anti yorumlari gelistirebilirsiniz.... :) Forum bunun için var, öyle degil mi?

Abdullah16 Yazdı:
Örnegin burada da namazda Kuranin her süresinin okunabilecegini ileri sürüyorsunuz.Bu nasil yeniden okuma anlamadim.

Cevaplayacagim; insaALLAH.. :)

Abdullah16 Yazdı:
Salat yada namaz,Kuranin bütününü okuma ritüeliyse,asirlardir gelenegin kildirdigi namaz kimin kötülüklerden kaçinmasina vesile olmus?hergün camileri dolduran s.....ler hangi sorunlarini çözüp elbirlik olabilmisler?...

InsaALLAH, bu da cevaplanacak.. :)

Abdullah16 Yazdı:

Üslubunuzun güzelligi yazikki,bilimsellik iddianizla örtüsmüyor ve eski aliskanliklari yeni bir makyajla piyasaya sürüyorsunuz.

Cevaplarimizi verelim; "iddialarimizin bilimselligi ile üslûbumuzun güzelligi" arasindaki dengenin makyaj tarafini siz yeniden degerlendirirsiniz...

Simdilik tesekkürler...

Neyzen_Semazen

Not: Cevaplar çok yakindaa! :)

Yukarı dön Göster Semazen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Semazen
 
Semazen
Ayrıldı
Ayrıldı
Simge

Katılma Tarihi: 26 ocak 2006
Gönderilenler: 679
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Semazen

Alperen Yazdı:

Açıkçası ben bu Ana Dilde İbadet konusunda net bir kanaate varamadım.  Bu mevzuda birebir aynı düşüncede olduğumdan dolayı değil tartışmaya katmak için kurandakidin isimli siteden ilgili bölümü istifadelerinize sunmak istiyorum.

http://www.kurandakidin.net/bolumler/40anadildeibadet.htm

TÜRKÇE (ANA DİLDE) İBADET

.......... Kutsal olan Arapça veya kelimeler değil; Allah'ın bu kelimelerle, kavramlarla oluşturduğu Kuran'dır.

..............

SARHOŞVARİ NAMAZ

.......... Namazda da gerçek manada Allah’a yönelmemiz ancak anladığımız dilde ne söylediğimizi bilerek namaz kılmamızla mümkündür. Namazı anlamadıkları kelimelerin tekrarıyla kılanlar, namazı bitirdikten sonra bir an dursunlar ve kendilerine Allah'a ne kadar yönelebildiklerini sorsunlar. Anlaşılmayan kelimelerle namazı kılmakta ve farkında olunmayan kelimeleri tekrardaki yarar ne olabilir? Allah'ın istediği şekilde aklı işletmek, Allah'ın delilleri üzerinde düşünmek, Allah'tan günahlara bağışlanma dilemek, ancak kişinin ne söylediğinin bilincinde olmasıyla mümkündür. Allah savaşta ve korku zamanında bile namaz kılmamızı özel tedbirlere bağlayıp emreder. Kuran'a göre kişilerin namaz kılmamaları gereken tek durum vardır;

O da kişinin ne söylediğinin farkında olmayacak şekilde sarhoş olduğu durumdur. Ne söylediğinin farkına varacak şekle gelen içkili kişinin bile Kuran'a göre namaz kılması gerekir.(Bakınız 4Nisa Suresi 43) Şimdi ne söylediğinin farkında olmadan namaz kılan, anlamını bilmedikleri sözlerle Allah'a dua edenler, bu ibadetlerinin Allah katında ne kadar makbul olabileceğini, Allah'ın isteğine bu ibadetlerin ne kadar uyabileceğini düşünmek zorundadırlar.

Konumuzla direkt alâkası olan satırlar bunlar...

 

Yukarı dön Göster Semazen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Semazen
 
Semazen
Ayrıldı
Ayrıldı
Simge

Katılma Tarihi: 26 ocak 2006
Gönderilenler: 679
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Semazen

Sevgili Alperen'in referans verdiği siteden bir alıntı da bizden...

http://www.kurandakidin.net/bolumler/36inanckonularinamaz.ht m Yazdı:

Namazın en önemli bölümü ve özelliği ise namazda Allah'ın hatırlanmasıdır(zikredilmesidir). Nitekim 20Taha Suresi 14. ayetten namazın kılınmasındaki gayenin, Allah'ın hatırlanması olduğunu anlarız. Kuran'da, namazda Kuran okunmasına dair bir ifade geçmez. Fakat Kuran bize tanıtılırken, Kuran'ın "zikir" yani hatırlatma olduğu söylenir. Böylece biz namaz kılarken, edeceğimiz duada, Allah'a yakarışta, rehberimizin Kuran olduğunu anlarız. örneğin Allah'ın bağışlayıcılığı, merhameti, her şeyi yaratması, cenneti, cehennemi, bilgisinin sonsuzluğu hep Kuran'dan öğrenilir. Namazda da merhametli, bağışlayıcı... bir Allah'ın karşısında olduğumuzu bilir, ona göre Allah'ı zikreder(hatırlar), ona göre Allah'a yöneliriz.

Yani namazda illa ki Arapça Kuran okumak zorunda değiliz. çünkü namazda Kuran okuyun diye bir emir bile yokken, Arapça Kuran okumak gerektiği nereden anlaşılacaktır? Fakat namazda Allah'ı zikrederken Kuran'daki bilgileri kullanırız. örneğin Arapça "Kul huvallahu ahad" dememize illa ki gerek yoktur. Bunun yerine "De ki Allah birdir" şeklinde tercümesini okuyabiliriz. Veya "De ki" diye seslenişe gerek yoktur diye düşünüp "Allah birdir" diyebiliriz. Veya edeceğimiz duanın akışına göre "Allah'ım sen birsin..." şeklinde dua edersek, zikir olan Kuran'ın rehberliğinde zikir yapmış, yani Allah'ı hatırlamış oluruz. Kuran'ın bize verdiği mesaja, öğrettiği hatırlama şekline göre Allah'a yönelirsek, böylece Kuran'a göre namaz kılmış oluruz.

Bu şekilde namaz kılmanın, Arapça bilmeden, Arapça ayetleri ezberden tekrarlayarak kılmaktan daha iyi olduğu kanaatindeyiz. Çünkü kişi ezberlediklerini tekrarladığında çoğunlukla söylediği kelimelerin farkına varmaz. Beyinde kodlu olan sözler otomatik olarak ağızdan çıkar ve çoğu zaman kişi ne söylediğinin farkında değildir. Hele kişi bilmediği bir dildeki metinleri ezberleyip tekrarlıyorsa durum tam bir felaket olur. Arapça bilmeyip, her harekette aynı sözleri tekrarlayarak namaz kılanlara, kıldıkları namazların kaçında, söylediklerinin ne kadarının farkında olduklarını bir sorun, bir araştırın, bu şekilde kılınan namazın sakıncalarını anlayacaksınız. İnsan, yaratılışı gereği ezberden okuduğu sözleri düşünmeden tekrarlayabilir. Her gün, hep aynı ayetler bilinmeyen bir dilde tekrarlanınca, Allah'ı zikretme(hatırlama) yerine bilinçsizce tekrarlar yapılmış olur. Birçok kişinin namaz kılarken akıllarına başka şeyler geldiğini söylediklerine tanık olursunuz. Tabi ki ezber bir namazda akla namazla alakası olmayan çok şey gelebilir. Çünkü beyin ezberde olan bir şeyi söylerken düşünmek zorunda olmadığı için başka şeyler düşünebilir. Allah içkili kişilerin bile namaz kılmalarını istemiş fakat onlara bir şart koşmuştur: "Ne söylediğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayın" (4Nisa Suresi 43). Böylece Allah sarhoşların ne söylediklerinden habersiz oldukları için namaz kılmalarını istemediğini bildirmiştir. Peki ayık kafalıyken hem bilmediği bir dilde, hem de ezbere Arapça Kuran okuyup ne dediğini bilmeyenlerin durumunun bu sarhoşlardan farkı nedir? Bunların namazlarında yerine getirmedikleri unsur olan "Ne söylediklerini bilmek", sarhoşların yerine getirmediği unsurla aynı değil midir?

Kuran'da (2Bakara Suresi 45) sabırla, namazla Allah'tan yardım dilemek geçer. Peki ana dilinde namaz kılmayan kişi kendi özel derdiyle ilgili özel duygularını nasıl dile getirip de Allah'tan yardım dileyecektir. Ana dilde ibadete karşı çıkanlar, bu ayetin hükmünün yerine gelmesini engellemiş olmuyorlar mı? Kişiler sayılara, törenlere, açılara, teferruatlara boğulmuştur. Fakat Allah'ın en çok istediği unsur uygulanmamaktadır. Allah namazın gayesinin kendisinin hatırlanması olduğunu söyler. Mezheplerin anlattığı namaz şekliyle ayaktayken ellerin bilekten tutulması, rükuda sırtın açısı, secdede önce alnın, sonra burnun yere konuşu, oturuşta bir ayağın dik, diğerinin yatık oluşu gibi Kuran'da olmayan nice teferruatlar harfiyen yerine getirilir. Ama Allah'ın hatırlanması; bu Arapçaperestlik, ezbercilik, teferruatçılık yüzünden gölgelenir, engellenir. Eğer "Hayır böyle bir şey yok" diyorsanız, etrafta bahsettiğimiz şekilde namaz kılan birçok kişiyi sorgulayıp söylediklerimizin doğruluğunu tartın. Bu satırları yazanların bir çoğu da daha evvel mezheplerin anlattığı şekilde dini öğrenmeye başladıkları, o şekilde namaz kıldıkları için kılınan namazın nasıl olduğundan haberdardırlar. Düzgün kılınan namazla:

1 Allah hatırlanmakta, kişi ne söylediğinin farkında olmaktadır (20Taha Suresi 14).

2 Namazda huşu olmaktadır. Huşu kelimesine kalpsel ürperti, derin saygı manaları verilmektedir (23Müminun Suresi 2).

3 Namaz kişiyi çirkin davranışlardan ve fiillerden alıkoymaktadır (29Ankebut Suresi 45).

Düzgün kılınmayan bir namaz birçok kişi tarafından iyi bir niyetle yapılmış olabilir. Fakat sonuç yine de papağanvari bir tekrarlama ve sarhoşvari bir şekilde ne söylediğini bilmeden bir namaz olmaktadır. Bu yüzden kişinin ana dilinde ne söylediğini bilerek ibadet etmesi, papağanlıktan ve sarhoşvarilikten kurtulup, Allah'ın muradını yerine getirmesi için çok önemlidir. Ana dilde ibadet kişinin söylediğinin farkında olması demektir. Bu ise gerçek manada hatırlamanın(zikir) oluşması için zaruridir. Ana dilde ibadet, bir ruhsat, bir kolaylık olarak görülmemelidir. Ana dilde ibadet, kişinin yaratıcısı ile gerekli olan bağı kurması için olmazsa olmaz şarttır. Siz kitlelerin hepsinin ana dili gibi Arapça öğrenemeyeceği veya İslam'ın Arap ırkının dini olmadığı kanaatindeyseniz, bu fikri kabullenmekte zorlanmayacaksınız demektir.

Ayrıca Cin Suresi 18. ayete göre namaz kılınan yerlerde Allah dışında kimseye yakarılmamalıdır. Peygamberlerden, evliyalardan, ölmüşlerden yardım istemek Müslümana yakışmaz. Müslüman bir tek Allah'a yalvarır, gücün bir tek Allah'ta olduğunu bilir.

Eyvah! Ne yaptık böyle?!

Bir tarafta, Abdullah Bey'in cevaplanacak soruları beklerken, diğer taraftan kendi ellerimizle alıntı yaptık ve kendi görüşümüzü çürütecek argümanlar sunduk.... :))

Durumu kurtarmak için bol miktarda makyaj malzemesine ihtiyacım olacak... :))

 

Yukarı dön Göster Semazen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Semazen
 
sailamasr
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 23 nisan 2005
Gönderilenler: 543
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı sailamasr

selam selam semazen ve abdullah

yaptığınız konuşmalar bir aralar iskendercilerle atışmalara benzemeye başladı.

latifelere bayılırım hele akıl ve nezaket dolu olurlarsa. ama seviyeyi lütfen düşürmeyin

 

selam selam

 

Yukarı dön Göster sailamasr's Profil Diğer Mesajlarını Ara: sailamasr
 
Semazen
Ayrıldı
Ayrıldı
Simge

Katılma Tarihi: 26 ocak 2006
Gönderilenler: 679
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Semazen

sailamasr Yazdı:

selam selam semazen ve abdullah

yaptığınız konuşmalar bir aralar iskendercilerle atışmalara benzemeye başladı.

Selam Selam, Sailamasr!

Bahsettiğiniz "atışmalar"ı bilmiyorum... Bununla beraber, o atışmalara benzettiğiniz için bu durumdaki kendi payımı (kabahatimi) merak ediyorum??

sailamasr Yazdı:
latifelere bayılırım hele akıl ve nezaket dolu olurlarsa. ama seviyeyi lütfen düşürmeyin

Bendenize ait latifelerin kalitesinden sorumluyum... Bir seviyesizlik varsa özür borçluyum... Ancak, hayatta bir defa olsun seviyeyi düşürmek lüksünü bana çok görmeseniz..? :) Çünkü, bu konudaki becerimi gerçekten çok merak ediyorum...

Selam Selam,

N_S

 

Yukarı dön Göster Semazen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Semazen
 

<< Önceki Sayfa Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats