Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 02 ekim 2005 Yer: Turkiye Gönderilenler: 17
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam ,
Mircan kardeş , bu ne sinir böyle ,
tabi ki Kur'an dışındaki bütün söz ve düşünceler ilahi değildir ; beşeridir ve hadis hükmündedir. açmış olduğun güzel bir konu ile ilgili tabi ki görüş ve eleştiriler gelecektir. bunu hastalık veya çamur atma şeklinde yorumlamanı doğrusu bir hanif dost olarak çok yadırgadım. bu tahammülsüzlüğünün sebebini bulamadım. bir çok yazını okuyup beğenmiş bir kişi olarak söylüyorum : yakışmadı
'' biraz sabredip olacakları bekleyemez miyiz?'' diyorsun.sabır güzel bir kavram, ancak yerinde ve usülünce kullanılırsa. '' ba 'de harabul BASRA '' pek bir faydası kalmaz.Dünya ' da adamlar 100 yıllık planlar yapıp stratejiler çizerken ; daha bir yapılanma olmadan , o yapılanmayı etkileyip şekillendirmeye çalışırken ; biz hadislerle ilgili yapılan çalışmada hiç müdahil olmayacak mıyız?hiç bir strateji oluşturmayacak mıyız? o halde bu konuda niye forum açtın söyler misin?tabi ki gelişecek olan bu olayın , hanif müslümanlar tarafından artısıyla ve eksisiyle değerlendirilmesi lazım. sana göre kenarda oturup olacakları yanlış sabır teatisiyle bekleyelim mi yani?yahu( senin kelimen) yemek piştikten sonra bunun ne faydası kalacak? biz şimdi bunları tartışacağımıza : hadis külliyatının başlı başına bir sistem olduğunu , Kur'an ın önünde sistematik bir engel teşkil ettiğini ; böyle lokal tedavilerle sorunun tedavi edilemeyeceğini ; diyanet işleri başkanlığına NASIL İLETİRİZ?hadis sisteminin komple kaldırılması ve tarihin karanlıklarına gömülmesi hususunda D.İ.Başkanlığına elektronik ortamdanda yararlanarak , hanif dostlar ve bize dost sitelerle müşterek veya ferdi olarak ; e mail yoluyla gibi nasıl istem yapalım?şimdi bunları tartişmalı ve bunları konuşuyor olmalı, fikirlerimizi birlikte, sabırla pişiriyor olmalıydık...yazık çok yazık...
eğer her şeye rağmen sizi üzmüşsem Hakkı nızı helal edin. benden yana da helal olsun.
Allah hepimizin Yar ve Yardımcısı olsun.
selam ve dua ile.
__________________ Andolsun ki, size öyle bir kitap gönderdik ki , bütün şanınız ondadır.Hala akıllanmayacak mısınız? 21 Enbiya 10
Hasan'ın eleştirisi ve İman nickli arkadaşımızın destekÇİ olması nedeni ile naçizane bir kaç şey yazmak istedim.Nefsimizi temize çıkarmak gibi bir gayemiz yok o nedenle savunma içerikli bir yazı yazmayacağım.Yalnızca yanlış anlaşılmaları düzeltmek şartlanan beyinlerin bundan sonra yazılacaklara önyargılı bakılmasını bir nebzede olsa engelleyeceği inancı ve umudu içerisindeyim.Bu arada iyiniyetli arkadaşımızın kendi ifadesi ile"herşeye rağmen" üzdüysem diye helallik istemiş.Ben sağdan soldan toplanan haklar ile cennete gitme planı yapmadığımdan geçmiş gelecek haklarımı bağışladım şimdiden,yalnız dikkat edelim ki bazı durumlar vardır ki kul razı olup hakkını helal etse bile Yaradan olmaz.
Hanif olan kin taşımamalı kimseye,hanif olan kucaklamalı herkesi,hanif olan kibirden uzak olmalı,aynı Allah’a inanan aynı peygambere iman eden KARDEŞlerine bu kadar önyargılı olmamalı.İyiniyet önemlidir dostlar.Hayata insanlara güzel,gülen,buğulu gözlerle bakabilmek. Haniflik bir ideal ulaşılması hem çok kolay hemde çok zor bir İDEAL ama o bizim laşmamız gereken son çizgi,çıkabileceğimiz en üst basamak,kazanacağımız son yarışın kulvarlarındayız.Yalnız bu yarış sadece kendimizle, geçebileceğimiz tek rakibimiz kendimiz (nefsimiz) yanımızda koşan diğerleri ise dostlarımız/kardeşlerimiz.Baktık ki zorlanıyorlar koşarken dilleri dışarıda su uzatmalıyız onlara mataramızdan,tökezlerlerse destek olmalıyız biraz yavaşlayıp.Evet önemli olan ipi göğüslemek dostlar yoksa başka birileri geçmek değil.
Malesef kendilerine yol olarak Allah’ın sadece Allah’ın yolunu seçenler virüslere karşı sağlam,bağışıklı bir kalbe ve bedene sahip olacakları yerde bazı hastalıklara çok kolay yakalandıkları gibi tedavi taleplerinede cevap vermiyorlar.
Kendini hanif olarak nitelendirenlerin çok ama çok dikkat etmesi gereken bir ayet.
Sevgili Hasan ve İman eleştirilerinizden sonra yazımı tekrar tekrar okudum,Mircan Allah’ın adi kullarından birtanesi nefs taşıdığı için hata yapma ihtimali her zaman mevcut.Önceki yaptığı sizce güzel şeyler yine sizin fikri yapınıza paralel olduğu için güzeldi.Bugün uymadığı için sıkıntı yaşıyoruz ama inanın o yazı şu an başka birileri için çok güzelJ
Demek istediğim beğenilmek kendi adıma hiç önemli değil ben yazarken kendim görmek daha kolay özeleştiri yapabilme adına yazıyorum yani yazdıklarım kişisel sorumluluğumun bir parçası sizlere tavsiyem bende bir kul olduğum ve söylediğim tek bir harfin bile ilahi olmamasını dikkate alarak eleştirilerinizi yapınız.
İletimde kendine yol olarak değilde biraz etiket(Adrivari bir ifade afbuyrun) olarak hanifliği seçenlere itiraz etmeye çalışmıştım.Kur’an dışında her SÖZÜ/HADİS i reddedenlerin kendilerininde bu kurala uymalarını istedim.Yine benzer şekilde TEFSİRleri şiddetle eleştirenlerin aslında en MARJİNAL tefsirleri yaptığını,Kur’ana ne akla hayale gelmedik gerçek adı altında saçmalıklar yamadıklarını üzülerek gördüm ve görmeye devam ediyorum.
Şimdilik bu kadar saygı ve sevgi ve SELAMlarımla...
Katılma Tarihi: 16 haziran 2006 Gönderilenler: 751
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Sevgili mircan kardeş
Eskiden matbaalarda sayfalar tek tek basılır, büyük
yuvarlak bir masaanın üzerine sayfa numarasına
göre basılı sayfa blokları yan yana fakat sayfalar
uçuşmasın diye birbirlerinin üzerine basacak şekilde
konur, çalışanlarda artık kaç kişiyse bu masanın
etrafında arka arkaya dolaşırken her bloktan birer
sayfa toplayarak kitabı oluştururlardı. Çok tekdüze bir
sıkcı bir işti.
Ama matbaa çalışanları bu işi yapmaya bayılır. Çünki
arkadan gelen yetişirse önündekine tekmeyi basar,
tekmeyi yiyen yetişirse kuyruk acısını önündekinden
çıkartabilir yada eksik veya fazla kağıt sayfa almadan
tur bindirip dilediğinin arkasına yetişme imkanıda
bulabilir. Ama kimse aradan çıkmayı düşünmez bile.
en çok okşanan bir sonraki harmanda ençok
okşayanın arkasına geçmek ister.
Yani öyle bir ah etmişsinizki sesiniz formun her
tarafından duyulacak diye korktum. kendi kuyruk
acımı unuttum. Yazılarımdan az çok tanıdığınızı
zannediyorum. Aynen sizin gibi benimde aklımın
erdiği hiç bir yanlışın arkasına sığınarak başkasını
eleştirmeyeceğimi biliyorsunuzdur heralde. yanlışım
varsa düzeltiniz benim sözlüğümde bunun adı
münafıklıktır.
Abdullah kardeşin eleştirisine gönülden katıldığımın
kanıtı akabinde forma asılan bardakçıoğlu
röportajıdır. allah korusun bilerek münafıklık da
yapmayacağıma göre, tevafuk işte. denk gelmiş bir
kerede ben okşamışım. Tarafınızdan okşandığım
yerleri inkar edecek değilsiniz herhalde.
Dabak sevdiği postu yerden yere vururmuş.
Boynumuz kıldan ince. Gönlünüzü almak için
sayfalarca yazarım ama zaten kullandığım
yazılımdan kaynaklanan yazı biçimim eleştiriliyor.
Eleştirinizi okudum dikkat çektiğiniz yönlere aynen
katılıyorum. Samimi ve içten fikir ve nasihatlarınızı
her zaman okumaktan zevk alıyor ve faydalanıyorum.
Yazımı laubali bulmayacağınızı ve kırılmayacağınızı
umuyor,
En içten SAYGI VE SEVGİLERİMİ sunuyorum.
Muhabbetle...
Diyanet boşuna uğraşıp durmasın ayıklamayla falan... Bizde hazır ayıklanmışı var onu verelim. Tamamını ayıkladık. Birşey kalmadı.. Burdan yetkililere sesleniyorum.. Boşuna ayıklamayla uğraşmayın sonuç belli. Sıfıra sıfır elde var sıfır oluyor....
__________________ Onlar, iman etmiş ve kalbleri Allah zikriyle yatışmış olanlardır. Evet, iyi bilin ki, kalbler Allah'ın zikri ile yatışır. (Rad 28)
DİYANET, KADINA ŞİDDETİ MEŞRU GÖSTEREN HADİSLERİ ATIYOR!!
Diyanet'ten hadis TEMİZLİĞİ
Okan KONURALP / HÜRRİYET Diyanet İşleri Başkanı Prof.Dr. Ali Bardakoğlu, Hazreti Muhammed’e atfedilen, ancak doğruluğu olmayan özellikle de kadına yönelik şiddeti meşru gösteren hadislerin temizlenmesi için düğmeye bastı.
Töre cinayetleri, bakire olmadığı gerekçesiyle evine gönderildiği için ağabeyi tarafından vurulan Yasemin Çetin’in ölümüyle yeniden gündeme geldi. Bardakoğlu, "Tahminlerimin ötesinde toplumsal bir travmayla karşı karşıyayız. Cinayetlerin önlenmesinde din adamları, kadın kuruluşlarıyla birlikte hareket etmeye hazır" dedi. Bardakoğlu, yaptığı açıklamada şunları söyledi:
KÖTÜ İMAJ
İslam dini, kadın hakları konusundaki olumsuzları besleyen, töre cinayetlerine, aile içi şiddete ve ayrımcılığa onay veren görüntüsünden, konumundan kurtarılmalıdır. Bu imaj, İslam dinine büyük bir haksızlıktır.
MEŞRU OLAMAZ
Bazı hadislere gönderme yaparak kadına yönelik şiddeti meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Oysa bu doğru değil, olamaz da. İslam teolojik anlamda da bir temizlikten geçecek. İlahiyat Fakülteleri’nde yapılan hadis çalışmalarında kadına yönelik şiddeti meşru gören pek çok hadisin, Peygamber Efendimiz’in hadisi olmadığı kanıtlandı. Rahmet Peygamberi’nden, ayrımcılık yapan, kadıları dışlayan, uğursuz sayan, kadınların dövülmesine onay veren, ötelenmesine imkan tanıyan bir hadis düşünebilir miyiz? Elbette hayır! Ancak bunlar toplumda gelenekler kendileri güçlü zemin bulabilmek için zaman zaman dinle beslenirler. Bunu dini bilgilere beslenmeyen yarı bilgili din adamları yapar. Şimdi biz dini olanla dini gösterilen arasındaki ayrımı netleştireceğiz.
2007’DE TAMAM
Kadın konusunda kitabımız hazırlanıyor. İslam’da kadının yerini en ayrıntılı ve doğru biçimde gösteren bir referans kitap olacak bu. Bu yıl içinde yayınlanacak. İkincisi de Kuran-ı Kerim tefsiri gibi, Hz. Muhammed’in hadislerinin günümüze nasıl taşınacağına dair, kapsamlı bir hadis çalışması. Toplam 5 cilt olacak bu referans kitap, hadislerle ilgili tartışmaları büyük ölçüde bitirecek. Kitap, 2007 yılında tamamlanacak.
Yahu bu hadisler yüzlerce yıl önce tasnif edilmemiş miydi? Hani bu işin bir ilmi vardı ve birileri bu ilimle herşeyi son şekline sokmuştu? Bize de sadece İMAN edivermek kalmıştı?
Hani hadis alimlerimiz gerekeni binyıl öncesinde layıkıyla yapmıştı.
Şimdi bu diyanete de ne oluyor? Nereden çıktı hadisleri tartışmaya açmak?
Şimdi bu ayıklama nasıl olacak? Mevzu=Uydurma etiketli hadisler zaten belli, onlar zaten ayıklanmış durumda. Uydurmaları tartışan zaten yok. Demek ki ayıklama işlemi SAHİH(!) hadisler arasından olacak. İşe bak...
Kütüb-ü Sitte'nin (ve diğerlerinin) HAKK(!) ve SAHİH(!) zırhı diyanetin eliyle delinmiş olacak. Gerisi de gelecek inşaAllah. Bu minik adım bu yüzden çok önemli.
Dün "hadisleri inkar edenler kafirdir" deniliyordu. Bugün "ayıklama" mazur ve gerekli görülüyor. Çok şükür Allah'ımıza...
Diyanet bu yaptığıyla Hadislerin Dokunulmazlığına ve böylece kutsallığına okkalı bir darbe vurmaktadır. Bu nokta neyin ayıklanıp neyin bırakıldığından çok daha önemlidir.
Kur'anın hadislere yedirildiği dönemler çoktan kapandı hamd olsun. Sıra Kur'anın yegane kutsal kitap olarak belirlenip Furkan, Ayıraç özelliğini işletmeye geldi.
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Okan
KONURALP / HÜRRİYET
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu�nun Hazreti Muhammed�e
atfedilen ancak doğruluğu olmadığı için temizleneceğini söylediği,
özellikle de kadına yönelik şiddeti meşru gösteren hadislerin bir
bölümü belli oldu.
Diyanet�in
kadını aşağılayan hadislerin temizlenmesi çalışmasına kadın
ilahiyatçılardan da büyük destek geldi. Kadınlara yönelik şiddeti,
ayrımcılığı, küçümsemeyi onaylayan hadisler olarak gösterilen ve
ayıklanması istenen sözlerin bazıları şöyle:
İsrailoğulları olmasaydı et kokmazdı; Havva olmasaydı kadınlar erkeklere ihanet etmezdi.
Kadınlar kaburga kemiğinden yaratılmıştır, onları düzeltmeye uğraşmayın. Onlardan eğrilikleriyle yararlanın.
Eğer kadın, eşi istekli olduğu halde ona cevap vermezse, cehennemdeki yerini hazırlasın.
Kocanın vücudu irin ile kaplı dahi olsa ve karısı onu yalayarak temizlese yine de kocasının hakkını ödemiş olmaz.
Ey kadınlar! Eğer kocalarınızın size olan haklarını bilseydiniz, ayaklarının tozunu yüzlerinizle silerdiniz.
Kadınların dinleri ve akılları eksiktir.
Kadınlar arasında iyi kadın, yüz tane karga arasında alaca bir karga gibidir.
Cehennem halkının çoğunun kadınlardan olduğunu gördüm.
Bir kadın, kocası kendisinden razı olduğu halde ölürse cennete girer.
Kadınların hayırlısı, erkeklerin yaramazlıklarına, kötü huylarına sabredendir, bu sabır onların cennete girmesine sebeptir.
Uğursuzluk üç şeyde vardır: Kadında, evde ve atta.
Dövme yapan ve yaptırana, yüzdeki tüyleri aldıran ve estetik için dişlerini seyrelttiren kadınlara Allah lanet etsin.
En büyük tepki Hz. Ayşe�dendi
Prof.
Dr. Beyza Bilgin (Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi eski Dekanı):
Kadına yönelik şiddetin meşrulaştırılmasında gelenek, eğitim, kültürün
yanısıra din de ister istemez rol alıyor. Özellikle Hz. Muhammed�e
atfedilen uydurma hadisler, kadına yönelik şiddetin ve ayrımcılığın
sürdürülmesinde gerekçe olarak gösteriliyor. Bu noktada, Diyanet�in bir
referans kitap hazırlığı içinde olması, uydurma hadislerden
kurtulunması adına çok önemli. Hz. Muhammed�e atfedilen sözlere yönelik
en büyük itiraz Hz. Ayşe�den gelmiş. Ebu Hureyye, peygamberin, �Namaz
kılarken önünüzden eşek, kara kufuryok ve kadın geçerse namazınız bozulur�
diye konuştuğunu rivayet eder. Hz.Ayşe, bu rivayete büyük tepki
gösteriyor ve Hureyye�yi ayıplıyor, peygamberin böyle bir sözünün
olmadığını savunuyor. Ancak bu ve buna benzer yüzlerce söz, peygamberin
hadisi olarak kabul ediliyor.
Şiddeti savunan peygamber olamaz
Dr.
Hidayet Tuksal: Hadislere baktığınız zaman iki tür peygamberle
karşılaşıyoruz. Bir tarafta kadınlara karşı son derece nazik ve kibar;
diğer tarafta ise şiddet dolu, ayrımcı, aşağılayan bir peygamber. Ben,
kadınlara yönelik şiddeti savunan ve onları aşağılayan bir peygamberin
olamayacağına inanıyorum. Bu nedenle malum hadislere itibar
edilmemesini savunuyorum. Bu hadislerin de uydurma, yanlış olduğu
bilimsel metotlarla ispatlandı. Bu noktada Diyanet�in çalışması çok
yaralı olacaktır.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma