Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
(9.2) İslamın aile kurumuna verdiği önem
Ateist:Bir adamın, evlatlığından boşanan kadınla evlenmesi sosyal açıdan hiç önemli değil, çok az kişiyi ilgilendiren basit mi basit bir olay. Hakkında ayet indirecek kadar abartmanın ne lüzumu vardı?
Cevap:
Ateist yanılıyor çünkü İslamın aile kurumuna verdiği önemin ayırdında değil. Oysa İslamda aile Allah kadar önemlidir. Örneğin Nisa 1’de belirtilir bu:
Allah’ı... ve aileyi düşünün.
Vettaku allahe... vel erham.
Açıklaması:
İslamî barış düzeninin kurulmakta olduğu o ana baba günlerinde her halde pek çok sahipsiz çocuk vardı. O kadar ki özevlat sahibi kimseler de kendilerini sorumlu görüp onları sahiplenmek zorunda kalıyordu.
Ve bu, sorunlar üretiyordu:
Özevlat ve evlatlıklar arasındaki sürtüşmeler, evlatlığın özevlat sayılması yüzünden ailenin kimyasının bozulması... Ve aile kurumunun bu nedenlerle sarsılması.
Oysa Cahilî kargaşadan İslamî barışa geçerken tutunacak bir dal gerekiyordu. Yuvarlanan bir kar topu gibi giderek dağ kadar büyüyecek ve sığınak arayan yitik insanlara kol kanat gerecek bir kurum.
Görünen o ki İslam, bu görevi aileye vermiş; o yüzden ailenin üstüne titriyor.
Babalarınızın evlenmiş olduğu eski üvey anlarınızla evlenmeyin, diyor (Nisa 22) ama hemen ardından ekliyor: ama geçmişte kalanlar başka –illa ma kad selef.
İki kızkardeşi bir arada eş edinmeyin, diyor (Nisa 23) ama aynı istisna ifadesini hemen ekliyor: illa ma kad selef.
Ve karı üstüne karı almayı yasak eden Ahzab 52, bundan sonra kaydıyla iniyor –min ba’dü. Yani bundan önce karı üstüne karı alınarak kurulmuş olan aileler dağıtılmayıp varlığını sürdürecek.
Amaç, kuma-kızkardeşlerden oluşan aileler dahil, mevcut aileleri ne pahasına olursa olsun ayakta tutmak.
Aileye böylesine ihtiyaç duyup önem veren İslamî hareket, evlatlığı özevlat sayan hurafenin aileyi sarsan tehdidine her halde göz yumamazdı.
(9.3) Söz bağının kan bağı sayılması şirktir, zulme yol açar.
İddia: Hz Muhammed, Zeyneb’i bir karı daha edinmek için aldı.
Bu da doğru değil. Çünkü yalnızca bir araçtı o evlenme. Allah’ın elçisi evlatlığı özevlat sayan Cahilî hurafeyi yıkmak için Zeyneb’le evlendi.
Bilindiği üzere, bir adamla evlatlığı arasındaki bağ sözeldir. Yani adam, yetkililere başvurup iyi bir baba olacağına söz verir ve çocuğu nüfusuna geçirtir. Daimi olmak zorunda değildir bu sözleşme; istenirse iptal edilebilir çünkü "DNA"ya bağlı değildir.
Baba ile özoğul arasındaki kan bağı ise Allah tarfafından kurulmuş olup daimidir çünkü asla değişmeyen "DNA"ya bağlıdır.
Kitab’ın "sünnetullah" dediği bu tür varoluş yasaları asla değişmez.
Örneğin Allah güneşi doğdan getirir; hiçkimse onu batıdan getiremez (2:258). Tıpkı bunun gibi evlatlık asla özoğul olamaz çünkü hiçkimse onun "DNA"sını değiştiremez (33:4).
Peki, evlatlığı özoğul saymanın ne sakıncası var?
Sözel bağ, kan bağı sayılınca sözel bağı kuran insanlar rableşir. Ve böylece ortaya çıkan şirk, toplumun kimyasını bozar ve zulümlere yol açar.
O yüzden Yüce Allah’ın "Bağışlamam!" dediği tek günahtır şirk (4:48, 126).
Örneğin ZİHAR denen hurafeye göre bir adam karısından bıkınca ona "Bundan böyle senin sırtın benim için anamın sırtı gibidir," derdi. Ana ile yatmak söz konusu olmadığı için adam karısıyla yatmak yükümünden kurtulur ama onu ailede tutmayı sürdürürdü; kadını ücretsiz bir hizmetçi gibi çalıştırıp sömürürdü. Bundan büyük zulüm olur mu?
Evlatlığın özevlat sayılması ise biyolojik ana babanın aile ocağını söndürüyordu. Bu da büyük zulümdü.
İslam, zulme şu sözlerle son verdi:
Allah, bir adamın içine iki kalp koymamıştır ve ziharladığınız karınızı ananız, evlatlığınızı özoğlunuz yapmamıştır. Bunlar SİZİN ağzınızdan çıkıveren sözler. Oysa gerçeği Allah söyler ve yolu Allah gösterir (33:4).
Özetle, çözülmek zorunda olan sorun şirkti; karısızlık değil. Ayrıca Hz Muhammed’in zaten gereğinden fazla eşi vardı. Dünyevî açıdan mevcut eşlerine bile yetişemiyordu (33:28-29).
Zeyneb’le belki hiç yatmadı (2:236-237; 4:23; 33:49).
|