HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Yeni Çıkan Mehdiler, Resuller Köşesi
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Yeni Çıkan Mehdiler, Resuller Köşesi
Konu Konu: hanifeler Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
hasan oktem
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 11 temmuz 2006
Gönderilenler: 109
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasan oktem

ebuzer Yazdı:

Üstad vefat etmiştir.Ona direk birşey soramam.Ayrıca tahrif edildiğine kanaat getirdiğim için muhatabım merhum saidi kürdi değil ,lakin risaleler ve içindeki hayali müellifidir.( İncilin,tevratın,zeburun,hadislerin tahrif edildiği gibi Risalelerin de tahrif edildiğine kanaatlıyım..)

------------------

 

 Çünki Şialığın bilhassa ğulatı şia ve Rafiziliğin etkileri Risalelerde ayan beyandır.Örneğin:HZ. ALİ 'YE KİTAP VERİLDİĞİNİ VEYA RİSALETE ORTAK OLDUĞUNU VEYA CEBRAİLİN ALİ'YE SAYFA İNDİRDİĞİNİ R A F İ Z İ LER HARİÇ KİMSE SAVUNMAZ..OYSAKİ İSMİ AZAMIN veya sekinenin veya celcelutiye duasının cebrail tarafından veya peygamberimiz elinden Ali'ye ve beytine has olmak üzere verildiğini Risalelerde ayan beyan var.Bu inanç yetmez , BU BİR NEVİ VAHİY VESİKALARINDA ,RİSALELER MÜJDELENMİŞ (BUNU ALİ BİLE FARK EDEMEMİŞ) BUDA YETMEZ HAYALİ MÜELLİFİNİN VELADET TARİHİ,TEDRİS TARİHİ,ESARET TARİHİ, PAK CİFİR EBCET HESABLARIYLA ŞİFRELENEREK VERİLMİŞTİR. TÜM BUNLAR YETMEZ 33 AYETTE ALLAH AYRIYETTEN VAHYİ METLUV OLAN KURANDA YAKİN VE SARİH BURHANLARLA BUNU KULLARINA BİLDİRMİŞTİR.HATTA BUDA YETMEZ RESULULLAH BİLE BUNU FARK ETMEMİŞTİR.

  ANCAK VE ANCAK ; bazı gün ve gecelerde yakin derecatta ,Risalelerin hayali müellifine perde arkasında veya kalbe ihtar olunmuş.Yani bu remiz ,işari burhanlar ,sarih vaziyette malum olmuştur.

 BİLMEYENLER SİKKE İ TASDİKİ ĞAYBİYEYE VE 18,LEMA ya bilhassa bakabilirler.Tabiki bu husus nerdeyse risalelerin her yerinde mevcut.

---

Değerli kardeşim Abdullah , risalelerde okadar kurana ters malumatlar varki ,nerden başlayacağımı bile tam kestiremiyorum..nerden tutarsam elimden kalıyor.

---

Risaleleri ve hayali müellifini övmeyi ve bunu sürekli gündeme getirmeyi bırakıp hakikatli okursan ,biiznillah doğruya hepberaber ulaşacağız.

Selam..Selam öz nefislerini rabbe teslim eden RABBANİYYUNA ve dostlarına olsun.

 

selam ebuzer,

yazını okudum ve çok istifade ettim.korunmamış beşeri ürünlerin uğradığı tahrifatlar ve korunmuş tek vahy olan Kur'an a ittiba etmemiz gerektiği konusundaki görüşlerinden dolayı , yüce Allah'ın senden razı olmasını dilerim.

selam ve dua ile

Yukarı dön Göster hasan oktem's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasan oktem
 
ebuzer
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 18 mart 2006
Yer: Fiji
Gönderilenler: 244
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı ebuzer

RİSALE-İ NUR’DA HURUFÎLİK

Murat KAYACAN

 

Bitlis’te doğmuş olan Said Nursi yaşadığı dönemde Milis Kumandanı olarak Pasinler cephesinde Ruslarla çarpışmış (1915), Anadolu’nun çeşitli illerinde tebliğ faaliyetlerinde bulunmuş, bu nedenle tutuklama ve hapis cezalarına maruz kalmış, dünya barışı, ırkçılığın zararları, şuranın önemi, ihtilaftan uzak durmanın gerekliliği, Allah’ın varlığının net bir şekilde ortaya konması, komünizm belasına karşı Hıristiyanlarla ittifakın önemi gibi konuları Müslümanların gündemine taşımış gayretli bir Müslümandı.

Bir dönem aktif siyasette bulunsa da daha sonraları yazdıklarının büyük bir kısmını toplayarak Risale-i Nur adı altında birleştiren Said Nursi, cumhuriyetin kurulmasının ardından kendisini siyasete değil ama tebliğe memur bir kişi olarak görmüş, siyasetle dolaylı olarak ilgilenmeyi tercih etmiş ve Risale-i Nur’u elinin ulaşabilidiği her yere götürmeye çalışmıştır. Bu çalışmamızda Said Nursi’nin Kur'an tefsiri olarak takdim ettiği bu eserindeki hurufî âyet yorumları üzerinde duracağız. Örneklere geçmeden önce Risale-i Nur’un tefsir ilmi açısından değerine işaret edeceğiz. Sonra da cifr ve hurufiliğin ne olduğundan bahsedeceğiz. Ardından da söz konusu ayetleri klasik tefsirlerden yorumlarla birlikte verip, bu ayetlerin cifr hesabından yararlanarak hurufîlik yöntemiyle nasıl anlamlandırıldığına ve ayetlere verilen yeni anlamlar doğrultusunda karşımıza nasıl âyet çevirileri çıkacağına işaret edeceğiz. Amacımız Allah rızası için büyük çaba gösterdiğine hüsn-ü zan beslediğimiz bir zatı sürekli tenkit etmek değil, bazı ayetleri Kur'an’a uygun bir şekilde ele alıp alamadığını ortaya koymaktır.

A. Risale-i Nur’un tefsir olduğu iddiası

Usül açısından bir eserden beklenecek şey, menkul ve makul oluştur.  Yani Müslümanca yaşama konusunda imal-i fikredenler hem vahye kulak vermeli hem de vahiyle irtibatlı bir tefekkür içine girerek içinde yaşadıkları zaman ve mekânın fıkhını belirlemelidirler. Her ne kadar Said Nursi kendisinin son derece aklî izahlar yaptığı kanaatindeyse de birazdan işaret edeceğimiz gibi eserdeki âyet yorumları genel itibarıyla mahsus (hisse dayalı)tur. Çünkü eserin “ilham edilen ve kalbe gelen” sözler olduğu değişik bölümlerde zikredilir. Yazarın hislerine tercüman olan bir eser, Kur'an-ı Kerim’i anlamada bize pek fayda sağlamaz çünkü amaç doğru anlama değil, içe doğan duyguları dile getirmektir. İkinci bir seçenek daha vardır ki o da bu eserin gerçekten Allah tarafından ilham edilmiş olmasıdır ancak bu da Allah hakkında delilsiz bir zan beslemek olur.

Said Nursi, Kur'an’ın tefsiri olarak sunduğu Risale-i Nur’da, tefsir ilmi açısından pek dikkate alınamayacak hesaplar yapar, tevillere girişir ve sözler söyler. Bu eserin tefsir olup olmadığından söz etmeden, tefsirin ne olduğun üzerinde biraz durmak yerinde olur.

Tefsir Kur'an’ın tümünü, bir bölümünü ya da bir konusunu ele alan eser demektir. Kur'an’ın başından sonuna kadar yorumunu yapan tefsirlere teczii, bir konu etrafındaki ayetleri ele alanlara da konulu tefsir denilmektedir.  Bu anlamda Risale-i Nur, Kur'an’ı bırakalım bir sureyi bile baştan sona ele alan bir eser olmadığı için yaşadığı dönemden örnek verecek olursak, bir Fî Zilâli’l-Kur'an, bir Tefhîmu’l-Kur’an değildir. Konulu tefsir kapsamına sokulacak bölümleri olsa da bu bölümler konu ile ilgili ayetlerin önemli bir kısmının ele alınıp tartışılması şeklinde değil ama bir kısım ayetlere temas etmek şeklinde ele alınmış, bazen de ele alınan konu ayetlerden ziyade hadislerle kanıtlanmaya çalışılmıştır. 

Her ne kadar Tefsiru’l-Besmele şeklinde çalışmalar yapıldığını hesaba katıp, Risale-i Nur’a yine de tefsir gözüyle baksak, o zaman Said Nursi’nun görüşünün aksine onu Allah’a değil, Said Nursi’ye atfetmek zorunda kalacağız. Çünkü her tefsir eseri kaleme alanın görüşlerini içerir. Aksi takdirde beşer üstü bir metin olduğunu kabul etmek gerekir ki, bu tür metinler Allah tarafından sadece peygamberlere gönderilir ve Peygamberlere gönderilen bu ilahî metinlere de tefsir denmez.

Ayrıca bir tefsircinin Kur'an’da yine Kur'an’dan ve Hz. Muhammed (s)’den bahseden ayetleri eserinden ve kendisinden bahsediyormuş gibi yorumlaması kabul edilemez. Zira o zaman her tefsirci böyle bir yönteme başvurup eserinin sorgulanamaz olduğunu iddiaya kalkışır ki bu, Kur'an’ı doğru anlama imkânlarını son derece daraltır.

Kur'an vahiydir. Risale-i Nur’un “vahyin malı olması” (Sekizinci Şua - s.941)  iddiası da en iyi ihtimalle onun da diğer kitapların üstünde olduğunu çağrıştırır ki bu iddia da doğru kabul edilemez. Beşerî bir metnin vahyin malı olması kanıtlanamayacak son derece iddialı bir sözdür. Ayrıca bu Risale-i Nur’un tefsir olması iddiasıyla da çelişir. Çünkü Allah’tan gelmiş olsa ona tefsir değil, vahiy denir. Eserindeki tefsir ilminde itibar görmeyecek yorumları ile bu eserin “vahyin malı” oluşu arasındaki tezadı da izah mümkün değildir. Çünkü vahiy ile çelişen yorumların Allah’a atfedilmesi gibi büyük bir zannı bünyesinde barındırmaktadır.

“Mahrem Bir Suale Cevap” başlığı altında, “Neden senin Kur'ân'dan yazdığın Sözler’de bir kuvvet, bir tesir var ki, müfessirlerin ve âriflerin sözlerinde nadiren bulunur? Bazen bir satırda bir sayfa kadar kuvvet var; bir sayfada bir kitap kadar tesir bulunuyor." sorusuna, “Ekseriyet itibarıyla öyledir.” diye cevap vermesinden yola çıkarak kendisinde diğer müfessirlere göre üstün bir mevki gördüğünü söyleyebiliriz. Yine aynı yerde bu eserin bu derece vasıflı olmasını onun kendisine “acz ve zaafına, fakr ve ihtiyacına merhameten” verilmesine bağlaması çelişki gibi görünse de Said Nursi’nin yapmak istediği, eser ile kendisi arasına fark koyarak ilk etapta ürünü arka planda da kendisini öne çıkarma çabasıdır. Bu sayede eser sıradanlıktan kurtulmakta, kendisi de itibar kazanmaktadır.

Said Nursi eserinin yetkinliğini Allah’a bağlar: “Bazen tevazu, nimete nankörlük olur. Bazen da nimetlerden bahsetmek övünme olur. İkisi de zarardır. Tek çare ne nankörlük ne de övünmektir. Meziyet ve yetkinlikleri sahiplenmeyerek onları Allah’ın verdiği bir nimet olarak göstermektir.” (Yirmi Sekizinci Mektup - s.523). Ancak tefsir ilmi açısından oldukça zaaflı olan bu eserin kendisine atfedilmesi daha edepli bir tavır olurdu. Keşke bu eserin diğer tefsirlerden farklı olarak iyi düşünülüp taşınılmış, ümmetin ufkunu açacak bir şekilde yazıldığı konusunda genel bir kanaat oluşsaydı ve eseri, yazarı değil de Kur'an ile çağımızın problemleri arasındaki irtibatı kurmak isteyen müminler takdir etseydi. Çünkü bir yazarın kendisini ve eserini sürekli övmesi, değer artırıcı değil ama düşürücü bir etki yapar.

B. Cifr ve Hurufîlik

Tefsir örneklerine geçmeden belki de en makul olanı ayetleri anlamlandırma konusunda Risale-i Nur’da sıkça başvurulan cifrin ne olduğunu ortaya koymaktır. Arapça bir kelime olan cifr (ya da cefr) sözlükte “duvarları tam örülmemiş kuyu (Firuzâbâdî, 1995: 331) ve dört aylık olduğunda annesinden ayrılan keçi yavrusu” (İbnu Manzur, IV, 142) anlamlarına gelir Terim olarak da çeşitli metotlarla gelecekten haber verdiği iddia edilen ilmi veya bu ilmi kapsayan eserleri ifade eder. Çeşitli metotlarla geleceği keşfetme merakı İslâm öncesinde yaşayan eski ümmetlere kadar uzanır. Keldâniler, Asurluluar, Babilliler, Mısırlılar ve daha sonra Yahudilerle,  Hıristiyanlar arasında yaşayan kâhinler, müneccimler ve bazı mistiklerin kâinatın sonu, devletlerin akıbeti gibi konularda çeşitli haberler verdikleri bilinmektedir.  Ancak Gazali’nin belirttiği gibi harflerin belli anlamlar ve sayısal değerler ifade ettiği konusunda hiçbir tutarlı ve ilmi bir delil yoktur (Metin Yurdagür, 1993: VII, 215-218). Kur'an apaçık bir kitaptır. Onu cifr ve ebced bilenin daha iyi anlayacağına dair sağlam bir bilgi söz konusu değildir. Said Nursi de adını hurufîlik koymasa da bu kapsamda görülebilecek cifr ile Kur'an’dan ve bazı şahsiyetlerin eserlerinden Hurufîlerinkine benzer sonuçlar elde etmeye çalışmıştır.

Said Nursi, Kur'an’ın ifadelerini bazı hesaplara tabi tutarak bazı çıkarsamalarda bulunur. Ancak elde ettiği sonuçlar ilmî değildir. Onun harf sayıları üzerine yaptığı hesaplar, harflerin esrarına dayanan bâtınî akım olan hurufîliğin (Aksu, 1998: XVIII, 408-412) kurucusu kabul edilen Fadlullah-ı Hurufî’nin (ö. 796/1314) çabalarını andırmaktadır. Fadlullah, Kur'an’ın gerçek anlamının kendisi tarafından anlaşıldığına inandığı için kendisinden “Kitaptan bir ilmi olan kimse” (Neml, 27: 40) olarak bahsetmiştir. Fadlullah, “Bu, Allah’ın fadlıdır.” (Maide 5/54), “Bu, Rabbimin fadlındandır.” (Neml, 27: 40) mealindeki ayetlerde olduğu gibi Kur'an’da geçen bütün “fadl” kelimelerinden kendisinin kastedildiğini, insan yüzünde de “fadl” isminin okunduğunu ileri sürmüştür (Aksu, 1995: XII, 277-279).

Biraz sonra vereceğimiz Risale-i Nur’daki sıkça başvurulan cifr hesabı konusunda aslında Said Nursi de iyimser değildir: “İlm-i cifir, meraklı ve zevkli bir meşgale olduğundan, gerçek görevden alıkoyup meşgul ediyor. Hattâ, kaç defadır Kur’an’ın sırlarına karşı o anahtar ile bazı sırlar açılıyordu; kemâl-i iştiyak ve zevk ile müteveccih olduğum vakit kapanıyordu. Bunda iki hikmet buldum: Birisi,  yasağına karşı edep dışı davranma ihtimâli var. İkincisi, açık Kur'anî esaslarla ümmete ders vermek hizmeti, cifr ilmi gibi gizli ilimlerden yüz derece daha üstün bir meziyeti ve kıymeti sahiptir. O kutsal görevde kesin deliller ve muhkem kanıtlar sûiistimâle imkân vermezler. Fakat cifir gibi, belli kurallara bağlı olmayan gizli ilimlerde suiistimal girip şarlatanların istifade etmeleri mümkündür. Zaten hakikatlerin hizmetine ne vakit ihtiyaç görülse, ihtiyâca göre bir miktar verilir.” (Dokuzuncu Lem'a - s.599). Said Nursi bu yaklaşımını eserini yazdığı dönemde dikkate alsaydı da cifr gibi aslı astarı olmayan hesaplamalarla ayetlere anlam vermeye kalkmasaydı, eseri elimizdekinden daha ilmî olurdu.

Cifr ilminin nasıl bir şey olduğu üzerine kısa bir bilgi verdikten sonra Risale-i Nur’da genellikle bu hesaba dayalı olarak yapılan hurufî âyet yorumlarından bazılarını ele alabiliriz.

 

C. Kur'an’da Risale-i Nur’a işaret ettiği iddia edilen ayetler

Acaba, Risale-i Nur'u, Kur'ân  kabul eder mi? Ona ne nazarla bakıyor?" şeklindeki bir soru karşısında Said Nursi, Kur'ân'dan istimdat eylemiş ve birden, otuz üç âyetin açık anlamının teferruatı türündeki tabakalardan, işarî anlam tabakasında bir kuvvetli karine bulunduğunu, bir saat zarfında hissetmiştir. Kanaatinde hiçbir şek, şüphe, vehim ve vesvesesi kalmamıştır. Zaten Said Nursi ayetin açık anlamı ya da işarî anlamının tümü budur demediği için sorun yoktur. Külli işarî anlamların her asırda bir cüzü vardır. Risale-i Nur dahi bu asırda o işarî anlam tabakasının tümünün bir üyesidir. Ve o ferdin önemli bir vazife göreceğine, eskiden beri ulema arasında cifirle karineler ve belki hüccetler gösterilmiştir. Kur'an’ın icazına dayalı bu nevi gaybî işaretlere itiraz edilmez (Ek Kastamonu Lahikası; On Beşinci Şua - s.1151-1152).  Said Nursi’nin hissettiği gaybi işaretlere niçin itiraz edemiyoruz? Çünkü her yazarın Kur'an okuyarak gaybî işaretler gördüğünü söylemesi mümkündür. Ancak görüldüğü söylenen bu işaretlerin hepsi sorgulanabilir, itiraz edilebilir kanaatlerdir. Yazarın bu yaklaşımı, hissidir.

Said Nursi eserine Risale-i Nur adını vermesini hayatı boyunca her yerde karşısına nur kelimesinin çıkmasına bağlarken onu en çok etkileyen âyetin de, "Allah, göklerin ve yerin nurudur (aydınlatıcısıdır). O'nun nurunun temsili, içinde lamba bulunan bir kandil gibidir. O lamba bir billur içindedir; o billur da sanki inciye benzer bir yıldız gibidir ki, doğuya da batıya da nisbet edilemeyen mübarek bir ağaçtan çıkan yağdan tutuşturulur. (Bu öyle bir ağaç ki) yağı, nerdeyse, kendisine ateş değmese bile ışık verir. (Bu ışık) nur üstüne nurdur. Allah dilediği kimseyi nuruyla hidayete iletir. Allah insanlara (işte böyle) misal verir; Allah her şeyi bilir." (Nur, 24: 35) ayeti olduğunu söyler. Said Nursi’ye göre ayetin, “Yağı, nerdeyse, kendisine ateş değmese bile ışık verir.” cümlesi Risale-i Nur’a ve müellifine işaret eder. Risale-i Nur okuyan başka esere ihtiyaç kalmadan âlim olur. Said Nursi de ateşsiz yanar, tahsil için külfet ve ders meşakkatine muhtaç olmadan kendi kendine nurlanır, âlim olur. Ayetin bu cümlesinin elektriğe, Risale-i Nur’a ve Said Nursi’ye işaret ettiği hakikattir. Yanlış anladıysa da Allah’a sığınır (Birinci Şua - s.833). Said Nursi bu ayeti yanlış anlamıştır. Zira âyette “nur” kelimesi, Allah’ın, göklerin nurunun sahibi (Zemahşerî, 1995: III, 234) ve her şeyin kaynağı olduğunu ifade edip O’nu övmek için (Kurtubî, 1995: VI/2, 237)  kullanılmıştır ve ne doğrudan ne de sembolik olarak Risale-i Nur ve Said Nursi’ye işaret etmektedir. Bediuzzaman’ın bu mesnetsiz çıkarsaması için biz de Allah’ın onu bağışlamasını dileriz.

Yine, “Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar.. Fakat kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlamayı diliyor.” (Tevbe, 9: 32) ayetinde “nur” kelimesinden kastedilen, Hz. Peygamber (s)’in nübüvvetinin doğruluğuna dair deliller (Râzî, 1997: VI, 32)  ve Allah’ın dini (Taberî, 1995: VI/2, 149)  iken, Said Nursi, Risale-i Nur olduğunu söylemektedir. Ona göre bu ayet açıkça Risale-i Nur’un o nur-u İlâhînin bir lem'ası olacağı ve düşmanları tarafından gelen şüphe karanlıklarını dağıtacağını işarî anlamıyla müjdeler (Birinci Şua - s.844). Said Nursi’nin verdiği anlamı kabul ettiğimizde ayetin meali şöyle olur: “Allah'ın nuru olan Risale-i Nur’u ağızlarıyla söndürmek istiyorlar, Fakat kâfirler istemeseler de Allah onu tamamlamayı diliyor.” 

Kur'an, her vahyin anlaşılmak için geldiğini bu gerekçeyle vahyin dilinin peygamberin içinde yaşadığı toplumun diliyle aynı olduğunu belirtir: "Hak dini onlara açıklasın diye, her peygamberi Biz kendi kavminin lisanıyla gönderdik." (İbrahim, 14: 4) Bu ayeti cifirle, ele alan Said Nursi risaletin ve nübüvvetin her asırda veraset noktasında, vekilleri bulunması kuralıyla, bir sembolik anlam yönüyle Risale-i Nur'u özel bir iltifatla üyeleri arasına dahil eder. Ayrıca ayet bu eserin Kur'an dili olan Arapça değil ama Türkçe olmasının takdir edildiğini gösterir (Birinci Şua - s.847) Ayetin içeriğinin bırakın dilini Risale-i Nur’un kendisiyle hiçbir ilişkisi yoktur. Risale-i Nur’un ağdalı bir Türkçe ile yazılması tamamen Said Nursi’nin tercihidir. Elimizde bu tercihin Allah tarafından yapıldığına dair hiçbir bilgi söz konusu değildir.

Cifr bilgi elde etme yolu olarak görülünce Kur'an’dan laikliği çıkarmak da zor olmaz: “Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk, sapıklıktan ayırt edilmiştir. Artık her kim tâğutu inkar edip, Allah'a inanırsa, sağlam bir kulpa yapışmıştır ki, o hiçbir zaman kopmaz. Allah, her şeyi işitir ve bilir.” (Bakara, 2: 256) Risale-i Nur’da bu ayetin cifr ve ebced hesabıyla hem laikliğe hem de Risale-i Nur’un gelişine işaret ettiği ifade edilir (On Birinci Şua - s.984). Bu ayetteki “…sağlam bir kulpa yapışmıştır.” ifadesinin de Risale-i Nur’a işaret ettiği ileri sürülür (Birinci Şua - s.837). Bu durumda ayetin anlamı şöyle olur: “Dinde zorlama yoktur. Çünkü laikliğin gelmesiyle doğruluk, sapıklıktan ayırt edilmiştir. Artık her kim tâğutu inkar edip, Allah'a inanırsa, o kimse sağlam bir kulpa Risale-i Nur’a yapışmıştır ki, o hiçbir zaman kopmaz. Allah, her şeyi işitir ve bilir.” Ayetteki “sapasağlam kulp” ifadesine iman (Taberî, 1995: III/1, 29), İslâm, “Allah’tan başka ilah yoktur.” (Kurtubî, 1995: II/1, 257) şeklinde hemen hemen aynı anlama gelebilecek doğru anlamlar verilmişken, bu ifadeden Risale-i Nur’un kastedildiğini söylemek eserin ilmî açıdan değerini düşürmekten başka bir şey ifade etmez.

Said Nursi açıkça olmasa da cennetliklerden olduğunu da Kur'an’dan çıkarır: “O gün insanlardan şakîler ve saidler vardır." (Hud, 11: 105). Ayette şakîler günahları nedeniyle ateşi (Zemahşerî, 1995: II, 413), saidler de mükafatı hak eden kimseleri (Râzî, 1997: VI, 399)   kastedilirken, Said Nursi yaptığı cifr hesabıyla bu ayetin de kendisine ve Risale-i Nur’un yönüne işaret ettiğini söyler (Birinci Şua - s.834). Bu durumda kendisi cennetle müjdelenmiş kişiler arasına girer.

Said Nursi’ye göre “De ki: Rabbim, beni doğru yola iletti.” (Enam,  6: 161) ayeti de Risale-i Nur’un hazırlanma tarihine işaret eder. Ayetin cifrî hesabı da Said Nursi’nin geçirdiği fikri değişim tarihi olan 1316’ya işaret eder (Birinci Şua - s.837). Bu yorum doğru kabul edildiğinde ayetin Türkçe anlamı şöyle olur: “Ey Said Nursi de ki: Rabbim, beni doğru yola olan Risale-i Nur’a kavuşturdu.” Halbuki ayetin devamında, “Dosdoğru dine, Allah'ı birleyen İbrahim'in dinine. O, ortak koşanlardan değildi.” denilerek dosdoğru yoldan kastedilenin Allah’ın gönderdiği din (Taberî, 1995: V/2, 146) olduğu gayet net bir şekilde ortaya konmaktadır.

Said Nursi, "Kime hikmet verilmişse, işte ona pek çok hayır verilmiştir." (Bakara, 2: 269) ayetinden kendisinin kastedildiğine inanmaktadır. Ona göre Risale-i Nur’un Sözler kısmı bu ayetteki sözlerin sırrına mazhardır (Dördüncü Mektup - s.354). Halbuki ayette Allah’tan bir nimet olarak söz ve fiillerinde isabet edebilen kimselere verilmiş olan bu nimetin büyüklüğüne işaret edilmektedir (Taberî, 1995: III/1, 126)  Müslüman ahlakı kişinin kendisini övmesiyle, hele hele ayetlerin kendisine işaret ettiğini söylemesiyle bağdaşmaz.

Said Nursi’ye göre, "Nitekim içinizden size bir peygamber gönderdik. O size âyetlerimizi okuyor, sizi temizliyor, size kitabı ve hikmeti öğretiyor. Size bilmediğiniz şeyleri öğretiyor." (Bakara, 2: 151) âyeti, Bakara, 2: 129, 269 ayetlerinin küllî ve genel anlamlarına Risale-i Nur da kastî olarak dahildir (Birinci Şua - s.837). Bu durumda Said Nursi Kur'an’da kastedilen hikmetli, Kitab’ı ve hikmeti öğreten ve insanlara bilmediğini öğreten kişi” olmaktadır ve bu iddiayı desteklemek için yine cifr hesaplarından faydalanmaktadır.

Kur'an, kendisinin ve Rasulullah (s)’a itaatin her ikisine inanan onları doğrulayan ve doğru yolu bulan kimselere bir nur (Taberî, 1995: XIII/3, 318), bir ışık (Kurtubî, 1995: IX/1, 240)  olduğunu ifade eder: “Ey inananlar! Allah'tan korkun, O'nun Resulü'ne inanın ki size rahmetinden iki pay versin, sizin için ışığında yürüyeceğiniz bir nur yaratsın ve sizi bağışlasın. Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir.” (Hadid, 57: 28). Bu ayete, "Karanlıklar içinde size bir nur ihsan edeceğim ki o nur ile doğru yolu bulup onda gidesiniz." şeklinde meal veren Said Nursi, âyet için, “Allah’a hamdolsun, Risale-i Nur bu kudsî ve küllî anlamının parlak bir ferdi olduğu gibi,  ayetin orijinalinde geçen nuran, kelimesindeki an kısmı, tenvin sayılırsa 1318 sayısıyla Resâilü'n-Nur yazarı eğitimden yazarlık görevine ve mücahidâne yolculuğa başladığı zamanın beş sene evvelki zamanına ve birçok ayetin işaret ettiği 1316 tarihindeki önemli bir fikrî değişimden iki sene sonraki zamana denk gelir ki, o zaman Risale-i Nur’un hazırlanmasının başladığı aynı tarihtir. İşte bu nurlu âyet, hem anlamca, hem cifirce tevafuku, Kur'an’da bir araya gelişi tesadüfî olamaz.” (Birinci Şua - s.836) şeklinde bir yorum yapar. Bu durumda ayetin anlamı şöyle olur: “Ey inananlar! Allah'tan korkun, O'nun Resulü'ne inanın ki size rahmetinden iki pay versin, sizin için ışığında yürüyeceğiniz bir Risale-i Nur  yaratsın ve sizi bağışlasın. Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir.” (Hadid, 27: 28)

"Andolsun ki, biz sana tekrarlanan yedi âyeti (Fatihayı) ve yüce Kur'ân'ı verdik." (Hicr, 15: 87)  ayetinde muhatap Hz. Peygamber (s)’dir. Ve ona Fatiha suresi ya da diğer uzun surelerden (Zemahşerî, 1995: II, 564) içinde mesellerin, haberlerin ve ibret verici olayların olduğu 7 uzun surenin kastedildiği ifade edilmektedir (Taberî, 1995: VII/2, 68)   Said Nursi bu görüşlerden ilkini benimsemesinin yanında ayetin cifr hesabıyla Risale-i Nur’a da işaret ettiği kanaatindedir (Birinci Şua - s.834). Bu durumda ayete şöyle meal verilebilir. "And olsun ki Said Nursi Biz sana, her zaman tekrarlanan Risale-i Nur’u ve Kur'an’ı verdik."

Allah emirleriyle, dilemesiyle (Zemahşerî, 1995: II, 350) vaadiyle (Râzî, 1997: VI, 288)  hakkı takviye eder: “Allah, hakkın hak ve gerçek olduğunu kelimeleriyle ispat eder, günahkârların hoşuna gitmese de.” (Yunus, 10: 82) Said Nursi’ye göre ise bu ayetin külli anlamı bu zamanda Risaletü'n-Nur’dur. Ayrıca ilahî lafızdaki harfler yaklaşık olarak 998 sayısına o da Risaletü'n-Nur'un 998 rakamına denk düştüğü için âyet Risale-i Nur’a işaret eder. Ayette geçen kelimât (kelimeler) da Risale-i Nur’un bölümlerinden Sözler’e işaret eder (Birinci Şua - s.836). Bu durumda ayetin anlamı şöyle olur: “Allah, hakkın hak ve gerçek olduğunu Risale-i Nur ile ispat eder, günahkârların hoşuna gitmese de.”

Said Nursi yaptığı şartlı cifr hesaplarıyla, "Ey Peygamber, eğer insanlar senden yüz çevirirse, sen de ki: Allah bana yeter. Ondan başka ibâdete lâyık hiçbir ilâh yoktur. Ben O’na tevekkül ettim." (Tevbe, 9: 129) ayetinin Risale-i Nur’a özellikle de İşârâtü'l-İ'câz adlı bölümüne işaret ettiğini söyler (Birinci Şua - s.838). Bu durumda ayetin meali şöyle olur: "Ey Risale-i Nur! İnsanlar senden yüz çevirirse, de ki: Allah bana yeter. Ondan başka ibâdete lâyık hiçbir ilâh yoktur. Ben Ona tevekkül ettim."

Kur'an, Allah’ın dinine yardım edenlerin, hizmet eden askerlerin (Kurtubî, 1995: III/2, 162), Allah’ın dinini din edinen ve O’na itaat edenlerin galip geleceğini söyler: "Şüphesiz Allah'a tâbi olan topluluk gerçek galiplerin tâ kendisidir." (Maide, 5: 56) Risale-i Nur’da bu âyetin cifr hesabıyla 1350 sayısına denk geldiği ve bu tarihin de Risale-i Nur’un öğrencilerinin görüntüdeki yenilgilerine ancak manevî anlamdaki galibiyetlerine ve kendilerine kurulan tuzakların boşa çıkmasına dair Rumi 1350-51 ve 52 tarihlerine tam olarak denk geldiğine işaret edilir (Birinci Şua - s.839). Bu durumda da ayeti şöyle meallendirirsek yanlış yapmış olmayız: "Şüphesiz Allah'a tâbi olan Risale-i Nur talebeleri, gerçek galiplerin tâ kendisidir."

Allah Hz. Muhammed (s)’e Kur'an’dan müminleri cehalet ve sapıklıktan kurtarıcı, körlükten kurtarıcı rahmetini gönderir. Müminler de ondaki Allah’ın farzlarını (Taberî, 1995: IX/1, 190) yerine getirirler: "Biz Kur'ân'dan, iman edenler için bir şifa ve rahmet kaynağı olan âyetler indiriyoruz. Zalimlerin de ancak zararını artırır." (İsra, 17: 82) Ayette indirilen şeyler Kur'an’ın ayetleridir, başka bir şey değil. Said Nursi’ye göre ise bu ayet Kur'an’a işaret ettiği gibi Kur'ân'ın semasından ilhâmî bir surette gelen şifadar nurlara da işaret eder. İşte, o Risaletü'n-Nur, Said Nursi’ye olduğu kadar Risale-i Nur talebelerine de çoğu zaman şifa olmuştur. Demek Resâili'n-Nur bu âyetin bir işarî anlamına dâhildir. Buna delil de ayetin “müminlere şifa ve rahmet olan” kısmının cifr hesabıyla 1339 ederek, Resâili'n-Nur bu asrın mânevî ve müthiş hastalıklarına şifa olmakla meydana çıkmaya başlamasına denk gelmesidir. Bu, Said Nursi’nin kanaatidir ve kanaate itiraz edilmez (Birinci Şua - s.839).  Bu durumda ayetin Türkçesi, “Biz Kur'ân'ın semasından mü'minler için bir şifâ ve rahmet olan Risale-i Nur’u indiriyoruz.” şeklinde olur. Ayrıca kanaate itiraz edilemez demek ona çok üstün bir yer biçmektir.

Risale-i Nur’da, "Nitekim içinizden size bir peygamber gönderdik. O size âyetlerimizi okuyor, sizi temizliyor, size Kitabı ve hikmeti öğretiyor. Size bilmediğiniz şeyleri öğretiyor." (Bakara, 2: 151) ayetinin “Sizi temizliyor, size Kitabı ve hikmeti öğretiyor.” kısmının cifr hesabıyla 1338 olduğu, Kur'an’ın hikmetini Avrupalı filozoflara parlak bir surette gösterebilen ve gösteren Risalei'n-Nur yazarının Dârü'l-Hikmeti'l-İslâmiye’de Kur'an’ın hikmetini savunduğu, hattâ İngiliz Başpapazının sorduğu ve 600 kelimeyle cevap istediği altı sorusuna altı kelimeyle cevap vermekle beraber inzivaya girip bütün gayretiyle Kur'ân'ın ilhamlarından Risale-i Nur'un meselelerini iktibasa başladığı aynı tarihe tamamen uyum gösterdiği ifade edilir (Birinci Şua). Bu yorum esas alındığında ayetin meali şöyle olur: "Nitekim içinizden size bir peygamber gönderdik. O size âyetlerimizi okuyor, sizi Risale-i Nur ile temizliyor, size Kitabı ve onun hikmetini gösteren Risale-i Nur’u öğretiyor. Size bilmediğiniz şeyleri öğretiyor."

"Bu kitabın indirilişi, Azîz ve Hakîm olan Allah tarafındandır." (Zümer, 39: 1) Ayetteki “indirilen”, Kur'an-ı Kerim (Taberî, 1995: XII/2, 226)  ikinci ihtimal de Kur'an’ın bir suresidir (Zemahşerî, 1995: IV, 106). Ancak Said Nursi’ye göre, Casiye ve Ahkaf surelerinin başında da bulunan bu âyet, Risaletü'n-Nur'un ismine ve kendisine, hem yazılması ve hem de yayılmasına sembolik anlamıyla işaret eder. İşareti onun bir eksikliği değil, gayb dilindeki manevî mucizesinin bir gereğidir. Kur'an’ın bu ayetinin işarî anlamlarından birisinin bu zamanda ortaya çıkan Risale-i Nur’a yönelik oluşunu Risale-i Nur okuyan herkes onaylar (Birinci Şua - s.841). Yani Said Nursi şöyle demek istiyor. Ayetin işarî anlamlarından birisi de, “Bu Risale-i Nur’un indirilişi, Azîz ve Hakîm olan Allah tarafındandır.” şeklindedir. Yani ona göre âyet, “Kitab’ın indirilişi” derken hem Kur'an’ı hem de Risale-i Nur’u kastediyor (Birinci Şua - s.842).

Kur'an, kendisinin Rahman ve Rahim olan Allah’tan Cebrail aracılığıyla (Râzî, 1997: IX, 537)  Hz. Peygamber (s)’e indirildiğini (Taberî, 1995: XII/3, 114) şöyle ifade eder: "Hâ mim. (Bu vahyin) indirilişi, Rahmân ve Rahîm olan Allah’tandır." (Fussilet, 41: 1-2) Said Nursi bu ayetin işarî anlamıyla ve şartlı cifr hesabıyla Risale-i Nur’a işaret ettiğini söylemektedir (Birinci Şua - s.843). Verilen bu anlam doğrultusunda ayetin anlamı şöyle olur: "Hâ mim. Bu Risale-i Nur, Rahmân ve Rahîm olan Allah tarafından indirilmiştir."

Rabbimiz bize sapıklığı ve doğru yolu istiareli bir şekilde karanlıklar ve nur kelimelerini (Zemahşerî, 1995: II, 516) kullanarak anlatır. O, insanları Kur'an ile küfür, cehalet ve sapıklık karanlıklarından, iman ve ilim nuruna (Kurtubî, 1995: V/1, 295)  ulaştırır: "Elif lâm râ. Bu bir kitap ki, insanları Rablerinin izniyle karanlıklarından nûruna çıkarman, güçlü ve hamde lâyık olan Allah'ın yoluna kavuşturman için sana indirdik." (İbrahim, 14:1) Said Nursi bu ayetin “Rablerinin izniyle nura” kısmındaki “nur” kelimesinin Resaili’n-Nur’a mutabık olduğunu, yine şartlı cifr ile Risale-i Nur’un bölümü olan İşârâtü'l-İ'câz’a işaret ettiğini söyler. Yine ona göre ayetteki “güçlü ve hamde lâyık” kısmı Arapça orijinali hesaba katıldığında Sultan Abdülaziz ve Abdülhamit dönemlerine işaret etmektedir (Birinci Şua - s.845). Bu durumda ayetin şöyle bir çevirisi mümkün olur: "Elif lâm râ. Bu bir kitap ki, insanları Rablerinin izniyle karanlıklarından Risale-i Nur’a ulaştırman, Sultan Abdülaziz ve Abdülhamit’in yoluna kavuşturman için sana indirdik."

"Görmedin mi? Allah nasıl bir misal verdi. Güzel bir söz, kökü (yerde) sabit, dalları gökte olan güzel bir ağaç gibidir.” (İbrahim, 14: 24) ayetinde geçen ve kelime-i şahadet, iman (Taberî, 1995: VIII/1, 266), kelime-i tevhit, Allah’ı yüceltme, O’nu övme, bağışlanma dileme, tövbe, ve dua (Zemahşerî, 1995: II, 531)  olarak yorumlanmış olan “güzel bir söz” ifadesi Said Nursi’ye göre Risale-i Nur’a tekabül eder. Bu çıkarsama cifirle önce yanlışlıkla 1002 olarak hesaplanmıştır. Doğrusu 1011’dir. Elde edilen sayı -13 farkla da olsa- Risale-i Nur’un makamına tevafuk eder. Hem böyle makamlarda, böyle büyük yekûnlarda bu gibi küçük farklar zarar vermez (Kastamonıu Lâhikası - Mektup No: 38 - s.1594). Ayeti Said Nursi’nin anladığı şekilde tercüme edersek meal şöyle olur: "Görmedin mi, Allah nasıl bir misal verdi? Risale-i Nur, kökü (yerde) sabit, dalları gökte olan güzel bir ağaç gibidir.”

Kur'an Hz. Muhammed (s) için, "Seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik." (Enbiya, 21: 107) ifadesini kullanır. Hz. Peygamber (s) hem dinde hem dünya işlerinde rahmettir. Dinde rahmettir çünkü geldiğinde insanlar cehalet ve sapıklık Ehl-i Kitap da kitapları konusunda ihtilaf içindeydi. O gelince onları doğru yolu gösterdi. Hükümleri, helal ve haramları belirtti (Râzî, 1997: VIII, 193) . Dünyada da rahmettir. Çünkü onun gelişiyle zilletten, savaşlardan kurtulup dininin bereketiyle zaferlere kavuştular.   Said Nursi ise bu âyetin işarî anlamıyla o alemlere rahmet olanın aynası ve Kur'an gerçeğinin hakiki bir tefsirine Risale-i Nur’a işaret ettiğini söyler (Sikke-i Tasdik-i Gaybî - s.2101). O zaman ayete şöyle meal verilebilir: “Ey Risale-i Nur! Seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik."

Sonuç

Görüldüğü gibi Said Nursi’nin ele aldığımız ayetleri anlamlandırken başvurduğu anlama biçiminin tefsir usulü açısından bir değeri yoktur. Hele hele “kanaate itiraz edilemez”  demesi yorumlarını sorgulanamaz hale getirir ki bunu kabullenmek mümkün değildir. Klasik tefsirler olsun, çağdaş tefsirler olsun hiçbirisi bu ayetleri böyle anlamlandırmamıştır, kendi fikirlerini sorgulanamaz konumda göstermemişlerdir. Said Nursi’nin ve Risale-i Nur’un Kur'an’da işaret edilen bir müellif ve eser olduğu iddiası vahyî temellere sahip görünmemektedir. Bir ayeti anlamlandırırken, ayetteki cümle yapısı, ayetin bağlamı ve Kur'an bütünlüğü içindeki yeri dikkate almak gerekir. Ne yazık ki, Said Nursi bu yolu takip etmemiş, ayetleri tefsir ederken hurufîliğe eğilim göstermiş, ebced ve cifr hesapları yaparak, kendisinin ve eserinin isminin Kur'an-ı Kerim’de geçtiğini muhtemel gördüğü lafızlarla özdeş addetmiş, kendisini ve eserini kutsal bir konuma taşımaya çalışmıştır. Bunu yaparken nispeten estetik bir yolu seçmiş, ısrarla kendisini değil “ürünü”  ön plana çıkarmayı tercih etmiştir.

 

 Kaynakça

 1-Aksu, Hüsamettin, “Fadlullah-ı Hurufî”, İslâm Ansiklopedisi, TDV, Yay., İst., 1995.

 2-Aksu, Hüsamettin, “Hurufîlik”, İslâm Ansiklopedisi, TDV, Yay., İst., 1998.

 3-Erdeğer, Bülent Ş., “Apaçık Kur'an’ın Şifresi Olur mu?”, Haksöz, S. 140, 2002.

 4-Firuzâbâdî, Muhammed b. Yakub, el-Kamusu’l-Muhît, Daru’l-Fikr, Beyrut, 1995.

 5-İbnu Manzur, Ebu’l-Fadl Cemâluddîn, Lisânu’l-Arab, Daru Sadır, Beyrut, ts.

 6-Kayacan, Murat, “Kur'an-ı Kerim’i Okuma Biçimleri”, Haksöz, S. 96, 1999.

 7-Kurtubî, Ebû Abdillah Muhammed, el-Câmi’ li Ahkâmi'l-Kur'an, 11 c., Daru’l Fikr, Beyrut, 1995.

 8-Nursi, Said, Risale-i Nur, www.ahmetberk.cjb.net. (Bu internet sitesi, Nesil Yayınları’ının 2 cilt  olarak neşrettiği Risale-i Nur’u esas almıştır.)

 9-Râzî, Fahruddin, et-Tefsîru’l-Kebir, 2. bs., 11 c., Daru İhyai Turasi'l-Arab, Beyrut, 1997.

10-Taberî, Muhammed bin Cerir, Câmiu'l-Beyan an Te’vîli Âyi’l-Kur'an, 15 c., Daru'l Fikr, Beyrut, 1995.

11-Yurdagür, Metin, “Bedir Gazvesi”, İslâm Ansiklopedisi, TDV, Yay., İst., 1993.

12-Zemahşerî, Mahmud b. Ömer, el-Keşşâf an Hakâiki Ğavamidi’t-Tenzîl ve Uyûni’l-Ekâvil fî Vucûhi’t-Te’vil,  4 c., Daru’l-Kütübi’l-İlmiye, Beyrut, 1995.

(www.muratkayacan.com)



__________________
HAKİKATİ NERDE BULURSAN AL..
Yukarı dön Göster ebuzer's Profil Diğer Mesajlarını Ara: ebuzer
 
melekisrafil
Yasaklı
Yasaklı


Katılma Tarihi: 11 ekim 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 70
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı melekisrafil

NUR RİSALELERİNE ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM   (RİSALE-İ NUR'UN İÇYÜZÜ )  ABDULLAH TEKHAFIZOĞLU

Yukarıdaki kitabı okudum.

Ama tatmin olmadım,doyurucu değil,Kin,nefret içermektedir.Neredeyse Saidi Nursiye Kafir denmekte.Bu çok yanlış.Bir müslüman bu kadar rencide edici sözlerle tenkit edilmez.Binlerce zındık taifesi varken.Allah diyeni bu kadar elleştirmek.Bir art niyetliliktir..



__________________
melekisrafil
Yukarı dön Göster melekisrafil's Profil Diğer Mesajlarını Ara: melekisrafil
 
asım
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 14 agustos 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 1700
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı asım

bence...
said nursi bir insan dır....
hatası kusuru olabilen bir insandır...
samimi bir mümin gayretli bir müslümandır...
allah için canını verecek her türlü sıkıntıya katlanacak ahlakta biridir...
zamanında elinden geldiği kadar bilebildiği kadar anlayabildiği kadar islam için bişeyler yapamaya çalışmıştır...
yazdığı eserlerde gerçekten çok faydalı yaklaşımları hoş izahları vardır...
ama eleştirilen  hatalı yönleride olmuş ve bunların bazılarında da doğruluk payı vardır...
etrafındaki sevenleri tarafından ifrat derecede gösterilen bağlılık hem kendisinin hemde eserlerinin üzerinde de etkisini göstermiştir...
bu aşırı derecedeki sevgi bağlılık gösterisi olumsuz birtakım telakkilerin oluşmasına zemin hazırlamıştır...
bunların farkında olmak ve bu kabil doğru olmayan anlayışları düzeltmek gerekir...
elştirilerde haklılık payları olmasına rağmen bu aşırılıklardan onlarda payını almıştır...
aşırı yüceltmede aşırı yermede yanlıştır...
bu iki davranış birbirini  doğurmakta ve beslemektedir...
kanaatimce hatalı olduğu noktalar bilinmeli ama bu hataların da affedilebilecek hatalar olduğu görülmelidir...
aynı zamanda yararlı görüşleri alınmalı ve istifade edilmelidir...
kendisini bir din kardeşim olarak severim hatalarının ve hepimizin hatalarının affedilmesini temenni ederim...





__________________
O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Yukarı dön Göster asım's Profil Diğer Mesajlarını Ara: asım
 
melekisrafil
Yasaklı
Yasaklı


Katılma Tarihi: 11 ekim 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 70
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı melekisrafil

Ben risalei Nuru tamamen okudum.Fakat toplantılara gitmiyorum.Bediüzzamanı çok seviyorum.Büyük bir islam alimidir ve islam oğrunda acayip hizmet vermiştir.Allah rahmet etsin.

Ancak oda bir beşerdir hataları olabilir.zaten kendiside sağlığında kusursuz olduğunu söylemediği gibi.İslamın bir hizmetcisi olarak bir tellalı olarak kendisini nitelemiştir.Onu eleştirmek yanlıştır.Gayri müslimlere hizmet edilmiş olur.

Asla tefrikaya yer vermeyen,ona haksızlık yaparak 28 yıl mahkeme mahkeme dolaştıran zalimlere dahi hakkını helal etmiş bir kişidir.Kendisi kürt olmasına rağmen ırkçılığı esas almamıştır.

Gönüllü olarak savaşa katılmış,rusyaya esir düşmüş,2,5 yıl esarette kalmıştır.

Bir çok insanın müslüman olmasına veya imanının gelişmesine vesile olmuştur.

Bir insanın iyi tarafından ve ilminden yararlanılır,varsa eksikliği yanlışlarını almazsınız.kendisine bırakır,kendi hatalarınızla oğraşırsınız.Veya zındıka ile mücadele edersiniz.Ama insaflı davranmak imanın yarısıdır.Haddi aşmak müslümana yakışmaz.

Allah Kuranı Kerimde buyuruyorki (Alimler gökteki yıldızlar gibir.)ve(Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olurmu?.)diyerek.İslam alimlerinin faziletinden bahsetmektedir.

Bilmeden,tanımadan,hamasi bir şekilde,nefsani davranıp alimleri yermek,en büyük hatalardan biri olsa gerek.

Bir insanın bir hatasından dolayı onu,kınamak,safdışı etmek, öldürmek gibi bir  cinayettir.



__________________
melekisrafil
Yukarı dön Göster melekisrafil's Profil Diğer Mesajlarını Ara: melekisrafil
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

İsrafil Hocam,

Bir göründün, Arapça'yı mükemmel bildiğini söyledin,  Mükemmel bildiğin arapçandan istifade ederiz diye çok sevindik, kemal-i edple, anlamada sıkıntı çektiğimiz bazı arapça ibareleri,cümleleri, kelimeleri, ifadeleri sormak için izininizi istedik, selam verdik, selamımızı bir gün sonra tekrarladık, karşılık alamadık, üzüldük, acaba başına bir şey mi geldi diye! Şimdi tekrar göründüğüne sevindim. Aman hocam, eteğini öptüğüm ne olursun bir daha kayıplara karışmayasın. Sana ihtiyacımız var, sana yönelteceğimiz çok sorularımız olacak, izin ver de o mükemmel arapça bilginden istifade edelim! Mükemmel arapça bilen böylesine allameler ya bulunmaz, bulunsalar da tenezzül buyurup bu sitelere uğramazlar.

Değerli hocam, yazdığınız ayetlerin, lutfedip sure ve ayet numaralarını da yazarsanız kolay bulmamıza yardım etmiş olursunuz, Mesela,(Alimler gökteki yıldızlar gibigirbuyurduğunuz ayetini Kuran'da bulamadım. Bu ayetin bulunduğu sure ve ayet numarasını geciktirmeden yazar mısınız? Lutfen!

Muhabbetle. 

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
melekisrafil
Yasaklı
Yasaklı


Katılma Tarihi: 11 ekim 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 70
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı melekisrafil

hasan oktem Yazdı:

 

selam Alperen,

sözkonusu kitap ile ilgili linkin düzenlenip, talebimin iletilmesi hususunda müteşekkirim. bu link in ,Risale-i Nur'dan ve ona övgü dolu yazılardan başka şeyler okumamış / duymamış olan nurculuk dini mensubları için yararlı olacağını düşünüyorum. 

saygılar

_______

Nuerculuk diye bir din yoktur,Hanif diyede bir din yoktur.İslam dini vardır.Olayı saptırmaya kimseninde hakkı yoktur.Yeni dini uyduracaksın.Hanif=Tek Allah inancı diyebilirsin.Nurculuk adı altında islamı anlatıyorlar diyebilirsin.Nurculuk dini diyemezsin.Bunların hepside müslümandır.



__________________
melekisrafil
Yukarı dön Göster melekisrafil's Profil Diğer Mesajlarını Ara: melekisrafil
 
gondolcu
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 07 haziran 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 450
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı gondolcu

haktansapmaz Yazdı:

İsrafil Hocam,

Bir göründün, Arapça'yı mükemmel bildiğini söyledin,  Mükemmel bildiğin arapçandan istifade ederiz diye çok sevindik, kemal-i edple, anlamada sıkıntı çektiğimiz bazı arapça ibareleri,cümleleri, kelimeleri, ifadeleri sormak için izininizi istedik, selam verdik, selamımızı bir gün sonra tekrarladık, karşılık alamadık, üzüldük, acaba başına bir şey mi geldi diye! Şimdi tekrar göründüğüne sevindim. Aman hocam, eteğini öptüğüm ne olursun bir daha kayıplara karışmayasın. Sana ihtiyacımız var, sana yönelteceğimiz çok sorularımız olacak, izin ver de o mükemmel arapça bilginden istifade edelim! Mükemmel arapça bilen böylesine allameler ya bulunmaz, bulunsalar da tenezzül buyurup bu sitelere uğramazlar.

Değerli hocam, yazdığınız ayetlerin, lutfedip sure ve ayet numaralarını da yazarsanız kolay bulmamıza yardım etmiş olursunuz, Mesela,(Alimler gökteki yıldızlar gibigirbuyurduğunuz ayetini Kuran'da bulamadım. Bu ayetin bulunduğu sure ve ayet numarasını geciktirmeden yazar mısınız? Lutfen!

Muhabbetle. 



sn. Haktansapmaz,

Sizin sorularınıza cevap verebileceğini sanmıyorum.

Melekisrafilin profiline bakarsanız...22 yaşında olduğunu ve gereksiz

laflar ettiğini görürsünüz.yakında kendini üstad  v.b ilan ederse şaşırmayın.




__________________
saygılarımla

Aaydın
Yukarı dön Göster gondolcu's Profil Diğer Mesajlarını Ara: gondolcu Ziyaret gondolcu's Ana Sayfa
 
melekisrafil
Yasaklı
Yasaklı


Katılma Tarihi: 11 ekim 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 70
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı melekisrafil

haktansapmaz Yazdı:

İsrafil Hocam,

Bir göründün, Arapça'yı mükemmel bildiğini söyledin,  Mükemmel bildiğin arapçandan istifade ederiz diye çok sevindik, kemal-i edple, anlamada sıkıntı çektiğimiz bazı arapça ibareleri,cümleleri, kelimeleri, ifadeleri sormak için izininizi istedik, selam verdik, selamımızı bir gün sonra tekrarladık, karşılık alamadık, üzüldük, acaba başına bir şey mi geldi diye! Şimdi tekrar göründüğüne sevindim. Aman hocam, eteğini öptüğüm ne olursun bir daha kayıplara karışmayasın. Sana ihtiyacımız var, sana yönelteceğimiz çok sorularımız olacak, izin ver de o mükemmel arapça bilginden istifade edelim! Mükemmel arapça bilen böylesine allameler ya bulunmaz, bulunsalar da tenezzül buyurup bu sitelere uğramazlar.

Değerli hocam, yazdığınız ayetlerin, lutfedip sure ve ayet numaralarını da yazarsanız kolay bulmamıza yardım etmiş olursunuz, Mesela,(Alimler gökteki yıldızlar gibigirbuyurduğunuz ayetini Kuran'da bulamadım. Bu ayetin bulunduğu sure ve ayet numarasını geciktirmeden yazar mısınız? Lutfen!

Muhabbetle. 

_____________

(ZÜMER suresi 9. ayet):

أَمَّنْ هُوَ قَانِتٌ آنَاء اللَّيْل 16; سَاجِدًا وَقَائِم 11;ا يَحْذَرُ الْآخِرَ 77;َ وَيَرْجُ 08; رَحْمَةَ رَبِّهِ قُلْ هَلْ يَسْتَوِ 10; الَّذِين 14; يَعْلَمُ 08;نَ وَ الَّذِين 14; لَا يَعْلَمُ 08;نَ إِنَّمَا يَتَذَكّ 14;رُ أُوْلُوا الْأَلْب 14;ابِ


Diyanet Açıklamalı: Yoksa geceleyin secde ederek ve kıyamda durarak ibadet eden, ahiretten çekinen ve Rabbinin rahmetini dileyen kimse (o inkarcı gibi) midir? (Resûlüm!) De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür

_________

Peygamberimizde:(alimler gökteki yıldızlar gibidir.)diye buyurmuştur.(Buhari-Müslim)

Bu meyanda ayetler çoktur.

(BAKARA suresi 129. ayet):

رَبَّنَا وَابْعَث 18; فِيهِمْ رَسُولاً مِّنْهُم 18; يَتْلُو عَلَيْهِ 05;ْ آيَاتِكَ وَيُعَلّ 16;مُهُمُ الْكِتَا 76;َ وَالْحِك 18;مَةَ وَيُزَكّ 16;يهِمْ إِنَّكَ أَنتَ العَزِيز 15; الحَكِيم 15;


Diyanet Açıklamalı: Ey Rabbimiz! Onlara, içlerinden senin âyetlerini kendilerine okuyacak, onlara kitap ve hikmeti öğretecek, onları temizleyecek bir peygamber gönder. Çünkü üstün gelen, her şeyi yerli yerince yapan yalnız sensin.

_______

Allaha itaat eden,Resulünede itaat edecektir.

(MÂİDE suresi 63. ayet)


Diyanet Açıklamalı Din adamları ve âlimleri onları, günah olan sözleri söylemekten ve haram yemekten menetselerdi ya! İşledikleri (fiiller) ne kötüdür!

Peygamberimizde bir alimdir ve alimler gökteki yıldızlar gibidir diyorsa inanırım.Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olurmu?.Allah buyuruyorki:(Men etaallah,ataerresule ve ulül emri minkum.)Allaha itaat eden Resulüne ve sizden olan emirine itaat etsin.

selamlar

 

 



__________________
melekisrafil
Yukarı dön Göster melekisrafil's Profil Diğer Mesajlarını Ara: melekisrafil
 
melekisrafil
Yasaklı
Yasaklı


Katılma Tarihi: 11 ekim 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 70
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı melekisrafil

gondolcu Yazdı:
[QUOTE=haktansapmaz]

İsrafil Hocam,

Bir göründün, Arapça'yı mükemmel bildiğini söyledin,  Mükemmel bildiğin arapçandan istifade ederiz diye çok sevindik, kemal-i edple, anlamada sıkıntı çektiğimiz bazı arapça ibareleri,cümleleri, kelimeleri, ifadeleri sormak için izininizi istedik, selam verdik, selamımızı bir gün sonra tekrarladık, karşılık alamadık, üzüldük, acaba başına bir şey mi geldi diye! Şimdi tekrar göründüğüne sevindim. Aman hocam, eteğini öptüğüm ne olursun bir daha kayıplara karışmayasın. Sana ihtiyacımız var, sana yönelteceğimiz çok sorularımız olacak, izin ver de o mükemmel arapça bilginden istifade edelim! Mükemmel arapça bilen böylesine allameler ya bulunmaz, bulunsalar da tenezzül buyurup bu sitelere uğramazlar.

Değerli hocam, yazdığınız ayetlerin, lutfedip sure ve ayet numaralarını da yazarsanız kolay bulmamıza yardım etmiş olursunuz, Mesela,(Alimler gökteki yıldızlar gibigirbuyurduğunuz ayetini Kuran'da bulamadım. Bu ayetin bulunduğu sure ve ayet numarasını geciktirmeden yazar mısınız? Lutfen!

Muhabbetle. 

[/QUO

_____________

sn. Haktansapmaz,

Sizin sorularınıza cevap verebileceğini sanmıyorum.

Melekisrafilin profiline bakarsanız...22 yaşında olduğunu ve gereksiz

laflar ettiğini görürsünüz.yakında kendini üstad  v.b ilan ederse şaşırmayın.


TE]

______________

Böylemi tartışacağız?,Böylemi kardeş olacağız.

utanmadan Şimdi tek kuran diyeceksin,(amenna),şimdi (ayetlere inandığını söyliyeceksin)amenna.

Be kardeşim.

  1. İftiranın günah olduğunu kuranda bulamadınmı?.
  2. Yalanın,kuranda haram olduğunu bulupta inanmadınmı?.
  3. İftiranın Günah olduğu kuranda yazılı değilmi?.
  4. Kuran müslüman kardeşini kınamayımı emrediyor.
  5. Kuran kafadan,işkembeden atmayımı emrediyor.
  • Alaylı tavırla(snhaktan sapmaz)demekle neyi kastediyorsun?.Maksadın ne?.
  • (sizin sorularınıza cevap verecağını sanmıyorum) derken neyi fitlemek istiyorsun?.
  • (pofilime bakıp 22 rakamını görünce) ne düşündün?,yalancı olduğumu anladın değilmi?.Doğru 22 yazılıydı hatalı yapmıştım ve düzelttim.1955 doğumluyum,anladınmı?,yinede hakaret etmek istemiyorum.
  • Hem 22 yaşında olsam ne fark eder,akıl baştamıdır,yaştamıdır.
  • Korkarım bu seferde bunak dersin.Allah islah seni etsin.
  • Gereksiz laflar ettiğimi,edecağımı nerden anladın?,sana vahiymi geldi?,işkembedenmi attın?.sui zanmı yaptın?.
  • Kendisini üstad ilan eder,diyorsun,öyle bir niyetim yok,ben kendimi ifade etmeye çalışıyorum.Fakat sana kırk yıl üstadlık yapabilirim.Çünkü zır cahilsin.
  • Benkendimi ilan etmiyecağım,ihtiyacımda yok. 
  • Ama sen yolunu şaşırmışsın, sen şaş,zaten şaşırmışsın,Allah doğrultsun.

Seni müslüman kardeşim olmaya davet ediyorum.

Müslümanım,ehli sünnetim.

Gelelim kardeşimizin sorduğu soruya.

O kunuyu işlerken(Alimler gökteki yıldızlar gibidir)dedim,Hadis değilde ayetttir dedim,onu düzeltirim o hadistir ve gerçektir.sen inanmıyabilirsin.Beni zorlamaya hakkın yoktur.Ve(Alimler paygamberlerin varislaridir)çünkü Peygamberler eşya değil,para değil,ilim bırakırlar,Dini miras olarak bırakırlar.o miratan bende nasibimi aldım.Allaha şükürler olsun.

Bana yazmazsan hakkımı helal ederim.

selamün aleykum.



__________________
melekisrafil
Yukarı dön Göster melekisrafil's Profil Diğer Mesajlarını Ara: melekisrafil
 

<< Önceki Sayfa Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats