Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Aramızdaki anlaşmazlığın nedenini bir türlü anlayamıyorum, Ben hiçbir zaman birilerin sözlerini Kur'an'a yamama gibi bir niyetim olmadı olamazda, Mezhepciliğide, Cemaatciliğide, Tarikatcılığıda savunmadım bu forumda ama birileri fikirlerimden dolayı beni biryerlere oturtmak istiyorlar.
Bakın arkadaşlar Ben bir Kur'an aşığı olarak tekrar tekrar hemde üstüne basarak söylüyorumki, İslam ümmeti ne cektiyse bu ayrımcılıklardan bu bölünmüşlüklerden çekti, bunların tek tek sebeplerini burda yazmanın imkanı yok ama tek birşey söylemek lazımsa o da Kur'an'ı rehber edinemediğimizden kaynaklanmaktadır. Yukarıda saydığım bir çok cemaati dinlediğiniz zaman hep Kur'an'dan dem vururlar ama yaşantılarına baktığımız zaman cemaat liderlerinin sultasından kurtulamamışlık vardır. o yüzdendirki vahdetin oluşması için Kur'an'a dönmekten başka bir çıkar yolumuz yoktur.İslam ümmetinin hali ortadadır.
İşte ben diyorumki, insanlara Kur'an'ı götüreceksek, insanlara Kur'an'ı sunacaksak bu işi Kur'an'i doğrultuda yapmak gerekir.
Şimdi, Kur'an bize peygamber hakkında neler diyor burda ayet ayet sunmayacağım ama özet yapmak gerekirse, Allahı sevmenin peygambere uymaktan geçtiği, herhangi bir işimizde konuyu Allah ve Resulune götürmemizi, onda bizler için güzel örnekler olduğunu daha bir sürü örnek vermek mümkünken Allah Resulunun sahih hadisleri hakkında bu kadar kötümser olmamak lazım, hele hele bunu Kur'an'a rağmen yapmamak lazım.
Selam ve dua ile
__________________ Yanlız sana ibadet eder ve yanlız senden yardım bekleriz.
Eğer düşüncelerin yukarıdaki gibiyse, sanırım sen kendini anlatamamışsın. Forumdaki ilk yazı Kuran ayetlerindeki Allah resullerinin sözleriydi. Yani gerçekten sahih olan hadisler. Niçin bunlardan rahatsız olur tavırlarda yazı yazdın. En azından böyle algılandı.
Diyorsunki:
"Bakın arkadaşlar Ben bir Kur'an aşığı olarak tekrar tekrar hemde üstüne basarak söylüyorumki, İslam ümmeti ne cektiyse bu ayrımcılıklardan bu bölünmüşlüklerden çekti, bunların tek tek sebeplerini burda yazmanın imkanı yok ama tek birşey söylemek lazımsa o da Kur'an'ı rehber edinemediğimizden kaynaklanmaktadır."
Kuranı rehber edinme konusunda bizimle hemfikirsin. O zaman delilleri tekrarlamama gerek yok, Kuran dinin sınırlarını kesin bir biçimde çizmekte, açık, çelişkisiz, eksiksiz, bize her türlü misali vermektedir. Burada anlaştık mı ?
Şimdi sahih hadisler konusuna gelelim. Sahih hadisler olarak sen hangilerini anlıyorsun bilmiyorum. Ama bu hadisler kişiden kişiye değişmekte. İşte sana çok şikayet ettiğin bir ayrılık kaynağı.
Hadi sahih hadisler konusunda anlaştık diyelim. Sence hadisler dinin sınırlarını Kuran gibi net olarak çizebilecekmi, yoksa dine gölgeli, içinden ne çıkacağı belli olmayan bir alan mı eklenecek ?
Sence aktarılan bu sözler çelişkisiz olabilecek mi ? Kuran eksiksiz ise, kendi kendini açıklıyor ise, bize her türlü misali getirmiş ise, bu sahih hadisler bize daha ne kazandırabilecek?
Dinimizle ilgili herşey Kuran'da var ise niçin tehlikeli sulara yelken açalım. Böyle bir maceradan sadece basit sıyrıklarla kurtulamayacağımızı tarih gösteriyor. Ahiret yurdu için ise böyle bir maceraya hiç gerek yok.
Bugün için resule uymanın anlamı Kuran'a uymaktır. Resul'ün yaptığı da Kuran'a uymaktı. Yüce Allah o ayetleri indirirken resulünde bir insan olduğunu ve bir gün öleceğini elbette biliyordu ve belirtmişti. O nedenle bize korunmuş, çelişkisiz, eksiksiz, açık bir kitap gönderdi.
Kuran'a uyan söz ister peygamberimiz tarafından söylenmiş olsun isterse bir başkasından, bunu güzel örnek olarak almamızda elbetteki bir mahzur yok. Bu doğru bir davranış örneği olabilir. Ama bunun tersi doğru değildir. Yani güzel bir davranış örneği din değildir, bu örnek mutlaklaştırılır, dini bir hüküm haline getirilirse dinin kapsamını değiştirmeye girer, Allahın hüküm alanına girer. Sende kabul edersin ki bazı sözler tekrarlana tekrarlana bir müddet sonra dini hüküm gibi algılanmaya başlıyor. Hatta Kuran'a uygun dediğimiz sözler, daha sonra Kuran'ı açıklamakta kullanılır hale gelebilir.
Bu nedenle sahih hadisleri dinin kaynağı yapmak son derece sakıncalı. Onlar olsa olsa bizim için güzel sözler, kabul edilebilir sözler, örnek olabilir.
Bak güzel kardeşim burada birilerinin sözlerini tartışmıyoruz, tartıştığımız kişi (hadis) Allah Resulunün sözleri, peygamber dışında kim ne söylerse söylesin ve bunlar İslam'a uygun arz ettsin dediklerin tabiki doğru ama öğle bir ince noktayı kaçırıyorsunuzki işte bunu anlamak çok zor.
Sözlerini tartıştığımız insan, kendisine iman etmemiz gereken biri ve bu iman ettiğimizi idda ettiğimiz şahıs biliyoruzki kendi hava ve hevesinden konuşmaz, Kur'an mihenk taşı olduktan sonra korkulacak hiçbirşey yoktur. Kaldıki bizler hadis diye söylenen her sözü kabul etmemiz zaten imkansız.
__________________ Yanlız sana ibadet eder ve yanlız senden yardım bekleriz.
Kaçırdığımız ince noktayı anlamakta gerçekten zorlanıyorum.
Peygamberimiz elbette Allahtan almış olduğu emirler doğrultusunda konuşmuştur. Buna hiçbir şüphemiz yok.
Maide 48-49
Sana da Kitap'ı hak olarak indirdik. Kitap'tan onun yanında bulunanı tasdikleyici ve onu denetleyip güvenilirliğini sağlayıcı olarak...O halde onlar arasında Allah'ın indirdiğiyle hükmet, Hak'tan sana gelenden uzaklaşıp onların keyiflerine uyma. Sizden her biri için bir yol/şerîat ve bir yöntem belirledik. Allah dileseydi sizi elbette bir tek ümmet yapardı. Ama size vermiş olduklarıyla sizi imtihana çeksin diye öyle yapmamıştır. O halde hayırlarda yarışın. Tümünüzün dönüşü Allah'adır. O size, tartışmış olduğunuz şeylerin esasını bildirecektir.
Sen de aralarında, Allah'ın indirdiğiyle hükmet. Onların keyiflerine uyma. Dikkat et de Allah'ın sana indirdiğinin bir kısmından seni uzaklaştırıp fitneye düşürmesinler. Eğer yüz çevirirlerse bil ki, Allah onları bazı günahları yüzünden belaya çarptırmak istiyor. Zaten insanların birçokları doğru yoldan iyice sapmış bulunuyorlar.
Kuran zaten mihenk taşı ise, Allahın peygambere emri bunlar. O halde peygamberimizde bu emirler doğrultusunda hareket etmiş ve Allah müslümanların da ona uymasını, onu desteklemesini istemiştir.
Şu anda peygamberimiz hayatta olmadığına göre ona en iyi nasıl uyabiliriz. Elbette Kuran'a uyarak. Peygamberimizin Kuran'la hükmettiğine en ufak süphemiz mi var ? Allahın razı geldiği dini anlatan daha kesin bir söz mü var ?
Birbirini tutmayan peygamberimize atfedilen bir sürü hadis ve rivayetin doğruluğundan 100 % emin olmanın imkanı var mı ?
Gayet iyi biliyor olmalısınız ki, kimi hadis toplayıcılar "her güzel sözün peygamberimizden olduğunu" kabul etmekte hiç bir mahzur görmemişlerdir.
Peygamberimize yapılan uyarının güzelliğine bak, "Dikkat et de Allah'ın sana indirdiğinin bir kısmından seni uzaklaştırıp fitneye düşürmesinler." Aynen bizim için de geçerli değil mi ?
Kuran'ı dinin tek kaynağı kabul ettikten sonra, Kuran mihenk taşı olduktan sonra elbette korkulacak hiçbir şey yok.
Peki "sahih hadisler" den beklentimiz nedir. Bunu anlamakta güçlük çekiyorum.
Kuran eksik mi ? Onu mu tamamlayacak?
Yukarıdaki ayetlere göre peygamberimiz Kuran ile hükmetmiştir, o halde hükümlerin hepsi Kuran'daolmalı. Peygamberimizin ağzından duyulmuş olan en güzel sözler de, Kuran'dan okumuş olduğu ayetler olmalı.
Değerli kardeşim, işte işin en ince noktası burası... asıl burayı kaçırmayalım...
Tespitlerinde tabiki hata yok zaten hem fikir de sayılabiliriz, burada önemli olan nühans bir insanın islamı yaşamasında peygamberi örnekliğinin olup olmaması yatıyor, Kur'an ana kuralları koymuş ve bu kurallar ışığında Resulunden onu açıklamasını istemiştir.Şimdi bizler bu kurallar konusunda peygamberin sahih örneklerini mi kabul edelim, yoksa birilerinin din diye (mezhep,tarikat , cemaat vb) koymuş oldukları kurallaramı tabi olalım.
Bir diğer konu, peygamberin hayatta olmadığı konusu, bu yanlışı maalesef çok yapılıyor olması, evat resulullah hayatta değil, ama örnekliliği kıyamete kadar sürecektir. Yoksa bu konudaki Kur'an ayetlerini belli bir zamana haps ederiziki bundan Allaha sığınırız.
__________________ Yanlız sana ibadet eder ve yanlız senden yardım bekleriz.
Zaten birilerinin din diye koymuş olduğu kuralları kabul etmiyoruz. Peygamberimizin olduğunu iddia ettiğin güzel örnekler Kuran'a uygun ise onu da reddetmiyoruz, hatta daha da ileri giderek Kuran'a uygun her güzel örneği de onaylıyoruz.
Ancak Kuran'ı açıklamak için hadisleri temel almayı kabul etmediğini umuyorum. Kuran kendi kendini açıklayan bir kitap olduğundan kesinliği hiçbir zaman ispat edilemiyecek olan hadislerle Kuran'ı açıklamaya kalkışmak girilebilecek en tehlikeli yol.
Peygamberimizin örnek oluşu elbet kıyamete kadar sürecektir, ama nasıl ? Peygamberimizi hiçbir kesinliği olmayan hadislerden mi öğrenmek istersiniz, yoksa kesin olarak Allah sözü olan Kuran'dan mı ? İster peygamberimizin olsun, isterse başkasının Kuran'a uyan her güzel sözü kabul ettikten sonra, endişeniz nedir.
Kuran ayetleri dinin çerçevesini hadislerden daha iyi çizmiyor mu ? Hadisler olmayınca Kuran neden belirli bir zamana hapsolsun. Kuran da bize gerekli olan herşey, ne eksik ne fazla olmamak üzere anlatılmamış mı ? Kıyamete kadar geçerli olacak şekilde inmiş olan, kıyamete kadar insanlığa yol gösterecek olan, kıyamete kadar peygamberimize vahyedilenleri muhafaza edecek olan Kuran nasıl belirli bir zamana hapsedilebilir ki. Buna imkan var mı ?
Dinimiz asıl hadisler, sünnet yorumlarıyla belirli bir zamana hapsedilmiş, kapsamı hadis yorumlarıyla kısıtlanıp, saptırılmamış mı ? Örnekleri gözümüzün önünde durmuyor mu ?
Bilmiyorum yorumların kişisel görüşlerin mi, yoksa selefilik yorumlarından mı esinleniyorsun ancak ben görüşlerimi yeteri kadar açıklıkla ifade ettiğimi umuyorum. Sözün kısası Kuran'ın eksiksiz bir yol gösterici olduğuna inanıyorum ve peygamberimizi örnek alıyorum ancak peygamberimizi Kuran'dan tanımayı tercih ediyorum. Bu yolun en kolay, en doğru yol olduğuna inanıyorum.
Evet Kur'an'ı açıklamak için sahih hadisleri tabiki temel almayı kabul ediyorum yoksa seninde kabul ettiğin peygambere ait güzel örnekler Kur'an'a uygun ise onu reddetmiyoruz anlayışının bir anlamı kalmazki,
Ama bu cümlelerim sakın yanlış anlaşılmasın, Kur'an kendini zaten açıklamış, açık, serih bir kitaptır. Burda önemli olan peygamberin din konusunda koyduğu hükümlerdir ve şundan emin olabilirsinki güzel kardeşim o hadisleri incelediğimiz zaman Kur'an'a uymayan tek bir sahih hadis bulunmaz. Bir örnek istersen namazın 5. vakit oluşu.
Yorumlarımında sadece kendi görüşüm olduğunun altını cizerek belirtmek istiyorum. Ama şunuda belirtmek isterimki maalesef birileri tarafından, buna ailemde dahil vahabilikle, haricilikle, selefilikle suçlandım çünkü fikirlerimde Kur'an'a uymayan hadislerin reddi, Kur'an'ı tek baş vurulması gereken rehber ve islam adına ortaya adılan mezhepcilği ayaklarımın altına almam vardı.
__________________ Yanlız sana ibadet eder ve yanlız senden yardım bekleriz.
Selefilik ile ilgili sorumun nedeni, aslında kendime sormuş olduğum "nerede anlaşamıyoruz acaba" sorusunun sana yansımasıydı. Yoksa etiketlemek ya da suçlamak gibi bir maksadım yoktu. Yanlış anlaşıldıysam özür dilerim.
Aslında son yazmış olduğun yazıda, eğer dil sürçmesi ( yoksa klavye sürçmesi mi desem ) yoksa, farklı düşündüğümüz noktaları yakalayabildiğimi sanıyorum.
Birincisi, hem Kuran'ın kendi kendini açıkladığını kabul ediyorsun, hem de Kuran'ı açıklamak için sahih hadisleri temel aldığını söylüyorsun. Burada Kuran'a ek yorumlar dayatmak maksadı yoksa başka ne maksat olduğunu anlayamıyorum. Hem hadislerin sahih oluşunda Kuran'ı temel alacaksın hem de Kuran'ı açıklamak için hadisleri kullanacaksın. Kavramları birbirine karıştırıp anlaşılmaz, müphem bir hale getirmek için daha iyi bir yöntem olamaz.
Niçin kendi kendini açıklayan bir Kuran varken hadisleri temel alalım ?
İkincisi, "Burda önemli olan peygamberin din konusunda koyduğu hükümlerdir" şeklinde bir ifade kullanmışsın. Oysa Kuran'a bakıldığında peygamberimizin hiçbir şekilde din konusunda Kuran'a ek bir hüküm koyamıyacağını görmemiz gerekir. Peygamberimizin görevi Kuranı tebliğ etmek ve Kuranla hükmetmektir, yoksa hüküm koymak değildir. Hükmün sahibi Allahtır. Peygamberimizin hükmetmesi ancak vahiy doğrultusundadır. Peygamberimizin bu vahiyler doğrultusunda vermiş olduğu hükümler ve uygulama ise bizim için güzel örneklerdir. Bunların günümüze ulaşanları içinde Kuran'a uygun olanlar var ise uygulamada bir mahzur görmeyiz. Ancak kaynağının 100 % peygamberimiz olduğunu söylemek ise çok aşırı iyimserlik olur.
Hepimiz günlük hayatımızda aradan bir gün bile geçmeden, hiçbir art niyet olmasa bile, nice sözün, olayın farklı bir biçimde anlatıldığına tanık olmaktayız. Bu da son derece normal. Bırakın günleri, yüzlerce yıldır farklı olduğunu düşündürecek bir neden mi var.
Bir kere olay insan sözüne döküldü mü, o sözün içine o insanın tüm algılama mekanizması girer ve bu da her insanda, koşullara da bağlı olarak farklı farklı ortaya çıkar. Kısacası insan sözünün içinde, insan yorumu her zaman vardır. Emin olan Allah sözüdür. Söz bu konudan açılmışken düşündüreceğini umduğum bir fıkra :
Albay, binbaşıya : -Yarın güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir şey değildir. Erleri talim elbiseleri ile talim meydanına getirin de olayı görsünler. Bende orada bulunup kendilerine gerekli bilgiyi verecegim. Şayet yağmur yağarsa, tabii bir şey göremeyiz .O zaman erleri, üstü kapalı talimgaha götürürsün.
Binbaşı, yüzbaşıya : -Albayın emri ile yarın sabah saat dokuzda güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir olay değildir. Şayet hava kapalı olursa bir şey görülemeyecektir. Bu durumda tutulma, kapalı talimgahta gerekli talim elbisesiyle yapılacaktır.
Yüzbaşı, teğmene : -Albayın emri ile yarın sabah dokuzda talim elbisesi ile güneş tutulmasının açılış merasimi yapılacaktır. Şayet yağmur yağarsa ki bu durum pek görülen bir olay değildir, Albay kapalı talimgahta gerekli bilgiyi verecektir.
Teğmen, başçavuşa : -Yarın sabah dokuzda hava güzel olursa, talim kiyafeti ile albay tutulacak. Kapalı talimgahta yağmur yağarsa, alayın meydanında manevra yapılacak. Çünkü bu her zaman görülen bir olay değildir.
Basçavuş, askere : -Yarın sabah saat dokuzda kapalı talimgahta Albayı tutacağız. Sabah hepiniz talim techizat ile hazır olun.
Askerler kendi aralarında : -Yarın sabah bizim basçavus Albayı tutuklayacakmış
Sevgili elmuh, gecenin ciddiyetindenmi dir nedir binbaşı hikayesi ne güle güle karnım ağrıdı. Allah'ta seni Güldürsün.
MSER1 kardeşimizin Sahih hadisler hakkında verdiği bilgilere teşekkür eder katılımlarımı bildiririm.
Senin kuran hakkında ki görüşlerinde doğru. Peki hangisi doğru ?
Aslında ikinizde aynı kaynakta hemfikirsiniz. Tabiki bende.
Şimdi kuranı okurken arapça biliyormuyuz. Türkçe çevirilerine bakıyoruz. Aynı ayeti başka başka kişiler başka başka yorumlar katabilir dime.
İşte bunu tefsir eden resullullahtır. Kim kuranı açıklarsa açıklasın ona inanmakmı yoksa resule inanmakmı? hangisi daha güvenilir bir kaynak. Ama öncelikle hadislere ihtiyaç yok kanısını aklımızdan kaldırmak lazım. Ben buna inanmıyorum. Hadis tabanlı din tabiki değil, Temek kitabımız kuran , açıklayıcısı resuldur. Buna inanıyorsak , günümüz insanlarının çıkardığı bir meale önyargısızca hemen iman ediyoruz. Ama o peygamber zamanının alimlerine şüpheli yaklaşıyoruz. Bence çelişki veya Kibirmi? İnsanın aciz olduğunu Allah insana hergün göstermektedir. En basitinde Tuvalet olayı bile insanın yapmakla mecbur olduğu Allah'ın koyduğu (insan biyolojisi) bir kanundur. Kimse ben çıkmıyorum diyemez. Bu bizim acizliğimizi gösterir. Bir dürü örnek var bunun için. İnsan bu kadar aciz ve toplumsal bir varlık iken (sosyal bir varlık) nasıl ben kendime yeterim diye düşünebilir. Demekki sosyal ve toplumsal varlık olan insan birbirinden bilgi alacak yardımlaşacak. Alimlerimizin fikirlerine danışacak, dinen aklının ermediği veya takıldığı yerleri onlardan öğrenecek.
Yok ben bunları yapmam kendim kendime yeterim dersek Dinde reform yaparız anlamadan. İşte derler ki Kaderyok, Kadın hayızlıyken namaz kılar, sirat köprüsü olsa nolur olmasa, gibi (formda okudurğum ve aklıma gelenler) şeyler ileri sürülür. Onlara göre doğru NEDEN peki?
İnsan bile bile yanlış yaparmı? demekki onlara mantıklı gelen bişi var. İşte ben böyle ve birsürü daha konular hakkında bu şekilde düşünmenin Hadisleri toptan silmelerinden kaynaklandığını görüyorum.
Bu formdan ve bu gibi düşünen insanları duymadan önce bir hadis duymuştum. Sahihliği konusunda araştırma yapmadım. Aslında şimdi ona bakacağım Hadis Şu;
" Bir Zaman Gelecekki bir furya türeyecek , Sadece kuran vardır Hadis yoktur (benim sünnetime) diyecekler. Onlar sapıtmıştır."
Allah için bende düşündümki ; yaa nasıl insan müslüman , niye böyle düşünsünlerki. Bilebile böyle düşünmez birinsan.Eğer maksadı farklı değilse.
Şimdi görüyorumki formdada okudum. Haklı sunduğu gerekçeler var. Bazen ben bileşüphede kalıyorum. Çünkü ben dinin her ilmine vakıf değilim. Cevapsız kaldığım noktalar var.
Kısaca ben derimki ; Kuranı KErimi okuyalım , Arapçadan Türkçeden Mealde Tefsirden. Fakat anlam çıkarmaya çalışmayalım. Bizdaha ne kadar kaç sene üzerinde eğitim gördükki. Bunun üzerinde 7 yaşından ömrünün sonuna kadar Allah için yanan kalpler var , peygamber için anasnı babasını feda edenler var. bunlar peygamber için yapınca şirk mi oluyor. Peygamber bizi doğru bir adrese götürmeye çalışırken onauyanlar acaba peygambere insan olarakmı tapıyor anlamına gelir?
Mesela sizyolunuzu kaybettiniz. İyi niyetlibir adam sizi adresinize ulaştırsa ama yolda giderken size telkinde bulunsa , buraya basma burada yürüme benim arkamdan beni takip ederek yürü derse uymayacakmısın. Çüünkü o yolu biliyor. Sana oraya basma derken sana zarar gelmesin istiyor. Sen buna uymakla ona tapmışmı olursun yoksa asıl hedefine gitmeye çalışmışmı olursun?
Sevgiyle kalın
__________________ De ki: «Allah Teâlâ'ya ve Peygambere itaat ediniz, eğer iraz ederlerse şüphe yok ki Allah Teâlâ kâfirleri sevmez.»..... Ve Allah Teâlâ'ya ve Peygambere itaat ediniz ki, rahmete erdirilesiniz.......
".. Kuran'a bakıldığında peygamberimizin hiçbir şekilde din konusunda Kuran'a ek bir hüküm koyamıyacağını görmemiz gerekir. Peygamberimizin görevi Kuranı tebliğ etmek ve Kuranla hükmetmektir, yoksa hüküm koymak değildir. Hükmün sahibi Allahtır.
Peygamberimizin hükmetmesi ancak vahiy doğrultusundadır. Peygamberimizin bu vahiyler doğrultusunda vermiş olduğu hükümler ve uygulama ise bizim için güzel örneklerdir. Bunların günümüze ulaşanları içinde Kuran'a uygun olanlar var ise uygulamada bir mahzur görmeyiz. Ancak kaynağının 100 % peygamberimiz olduğunu söylemek ise çok aşırı iyimserlik olur."
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma