ehlisunnet Katilimci Uye
Katılma Tarihi: 25 kasim 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 46
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam Safbilgi
Eğer senin tabir ettiğin yobazlık Kuranı şiar edinen resulu rehber edinen ler içinse Grurla söylüyorum BEN YOBAZIM... Sen kendine şimdi bir lakab bul. Hep lakap takmak olmaz dime.
Bende dinde reform yapmaya çalışan din düşmanı desem ağırmı olur?
Bu cümlelerle nereye varacaz. Ben yukarıda yazdıklarımı tasvip etmiyorum ama bakın Etkiye tepki kuralı vardır, Söylerseniz cevap alırsınız. Anlaşıldımı.? Ben seviyeli bilgiye aç Allah'ına razı olacak diye çırpınan kardeşlerimizle yazışmak istiyorum. Çirkin ithaflar sahibine dir.
Sorularına Cevaplar;
Demişsinki;
BAŞÖRTÜSÜ EMRİ KURANDA YOKTUR,KURANDA GÖGÜS YIRTMACININ KAPANMA EMRI VARDIR,SAÇ AVRET YERİ ,ÇİRKIN YER DEGILDIR
Şimdi akıllı arkadaşım ne mantıktır sendeki bilmemki , birilerinin sözleriyle hareket edersen böyle olacağı belli zaten.
Bak arkadaşım şimdi sana güncel den örnek veriyorum. Ayete binaen oku bakalım ;
İsra 23 Anneye ve Babaya öf deme ayeti.
Şimdi herşeyi kurandan arayan zihinler. Ben annemi sopayla döversem ve bu kuranda yok dersem bana kim karşı çıkabilir.
Kuran ne diyor öf deme , eee ben öf demedimki Sopayla dövdüm. EE Ne olacak şimdi. Kuranda yok. Kuranda sopayla dövmeyin yazıyor mu KARDEŞİM dövelimmi şimdi?
Allah ayetinde ;
(Mümin kadınlara söyle: [Yabancı erkeklere bakmaktan] sakınsınlar, ırzlarını korusunlar, [el, yüz gibi] görünen kısmı hariç, ziynetlerini [Saç ve gerdan gibi ziynet takılan yerleri] göstermesinler, başörtülerini yakalarına kadar [saç, kulak ve gerdanlarını] örtsünler!)
Bu ayette ziynetlerini saklasınlar birde yakalarını örtsünler denmiş.
Hımm demekki Allah kadınların yakalarını örtmesini ama bacaklarını açmasınımı istemiş. Başları açık olsun ama yakaları kapalı mı olsun demiş. NEREDE VAR BU AYET?
Yukarıda verdiğim sopa örneği gibi GÜLÜNÇ düşünüyorsunuz. Hangi akla ve mantığa sığar sizinki yaaa.
Ne dediğinizin farkındamısınız siz. Söylediklerinizden şu anlaşılırki Kadin yakalarını örtsün gerisi önemli değil. Açık gezsin.
Bakın arkadaşlar Allah Bir konu için onun en hafifini bildiriyor. (İşte anlatmak istediğimiz Kuran teferruat kitabı değildir kısmı burası) yani Allah yakanızı kapatın derken bu ayrıntıyıda ekliyor. Yani başınızı bacaklarını kapatınca yakalarınız da açık kalmasın. Aynı Sopa örneği gibi. Anneye öf bile deme (Ama kuranda yazmışmı anneyi sopayla dövmeyin diye, Peki nasıl anlayacağız bu ayeti ; Anneye öf bile deme olarak. yani bırakın taşkınlık yapmayı ÖF BİLE DEMEYİN)
Şimdi Yakalarınızı kapatın diyen Allah , Namahrem yerleri kapatırken yakalarınızıda unutmayın demektedir.
Eğer bu mantıkta giderseniz İsra 32 de bildirilen ayeti de size göre yorumlarsak (din oldu oyuncak) . Ayette diyorki Zinaya yaklaşmayın. Zina kelime manası olarak o işi yapmaktır. Ben şimdi ayete göre beğendiğim kadını yatağa atıyım ama zina etmiyim. ama her halti yiyim. EE Kuranda zina yapmayın diyor bende yapmadım desem olurmu?
Bu ayetin manası Zinaya yaklaşmayın derken zinaya götürecek sebeplerede yaklaşmayın demektir. Nedir bu sebepler; Çıplak kadına bakmayın (namahrem yerlere) , onları öpmeyin , öpüşmeyin vs..
Böyle anlarsak eğer ayeti hayatımıza doğru tatbik etmiş oluruz. Ama Kuranda açık aramak gibi Hadiside atınca herşeye açık bir kitap haline gelir.
İşte Arkadaşlar Herkes kurandan anlam çıkarabilseydi ALLAH resulune (Kur’anı insanlara açıkla) demezdi.
Kuranı Kerimin 17 ayetinde Resule tabi olun emri var. Ayet numaralarını vermiştim.
UYARMADI DEMEYİN;
Bir kadın başörtüsü takmaz ise kafir olmaz. FAKAT Kapanmak lüzümsüzdur derse KAFİR olur. (Ayet ve hadisi direk inkar etmiş olur)
Sevgiyle kalın
__________________ De ki: «Allah Teâlâ'ya ve Peygambere itaat ediniz, eğer iraz ederlerse şüphe yok ki Allah Teâlâ kâfirleri sevmez.»..... Ve Allah Teâlâ'ya ve Peygambere itaat ediniz ki, rahmete erdirilesiniz.......
|
apolat Uzman Uye
Katılma Tarihi: 11 kasim 2006 Gönderilenler: 28
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam Ehlisünnet,
Başlattığın konu ile ilgili olarak bir de şu açıdan bakmanı teklif ediyorum.Şöyle ki,
Bizler yaratığız tııpkı çiçek, böcek,koyun,keçi gibi.Birisi tarafından üretilmiş mamul hale getirilmiş varlıklarız.Yani fabrikanın bir bölümünde koyun,keçi,bir bölümünde çiçek,toprak üretildiği gibi,bizlerde insan bölümünde üretilmişiz.
Şimdi yeni bir otomobil aldığımızı düşünelim.Şayet otomobilimiz benzinle çalışan bir araçsa ona dizel arabaya koyulan mazot asla konmaz.Çünkü onu yapan mühendis yapısına en uygun yakıtı,lastiği ve diğer unsurlarını en uygun bir şekilde tasarlamış ve aracı o şekilde üretmiştir.
Bizim bu araca yapacağımız her türlü müdahale araca üstesinden gelemiyeceğimiz zararlar verecektir.
Bir insanın plastik bir ürün yemesi düşünülemez.Çünkü plastik insanın üreticisi tarafından yenilebilirler içerisine konmamıştır.Beşer ürünüdür Allah'ın imalatı değildir.İnsanın yapısına onarılmaz zararlar verir.
Sözler ve bilgide bunun gibidir.İnsanı Allah ürettiği için sadece onun sözleri(hadisleri) insanın kalbiyle uyumluluk gösterir.Hiçbir beşer sözü(hadisi) kime ait olursa olsun Allah sözü gibi insanla uyumluluk gösteremez.
Arabımızın sağlıklı yol alabilmesi için ona en uygun yakıtı koyuyorsak bizimde''süreli yolculuğumuzu''en güzel bir biçimde tamamlayabilmemiz için yakıtımızı sadece yapıcımız olan Allah patentli olanlardan seçmek zorundayız.Önceki resullerimiz bunun mücadelesini verdilkleri gibi Muhammed resul de bunun mücadelesini vermiştir.İşte muhlislikte,haniflikte,muhsinlikte bunun içinde gizlidir.Bu bizim yer yüzünde bulunan herşeyle ilşkimizin sadece Allah'ın tariflediği şekilde olması gerektiğini göstermesi açısından da oldukça önemlidir.Allah Rab'tır.Her şeyi en güzel şekilde bakar,büyütür,korur,gözetir,hiç kimseye muhtaç etmez,en kararında verir.
Allah'ın verdikleriyle yetinmeyenler araçlarını devirmeye mahkumdurlar.Bugün 'İslam Dünyası' nın yaşadıkları bunun en bariz göstergesidir.Bu toplulukların yaşadıkları Allah'ın bilgisi dahilinde olmaktadır.Yeryüzündeki kavganın aslı kavimlerin birbirini ezmesi değil,insanın 'tariflemede'Allah'la yarışa kalkışmasıdır.Bunun dışındaki sebep arayışları gerçeği saptırmak ve örtmekten ibarettir.
Senin paralelinde düşünenlere siteye asılmış muazzam bir yazıyı 'ALAK SURESİNİN İLK BEŞ AYETİ'ni dikkatlice okumaya ve düşünmeye davet ediyorum.
Rabbimiz bizleri her alanda sadece onun verdikleriyle yetinenlerden kılsın.
|
safbilgi Yasaklı
Katılma Tarihi: 25 agustos 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 841
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
"KURAN'I MESAJ İÇİN KOLAYLAŞTIRDIK; YOK MU ÖĞÜT ALAN?"
Muhammed Peygamberin vefatından kısa süre sonra cahiliyye devrinin kabileciliğini ve putperestliğini hortlatan münafıklar, birçok müslümanı öldürmüşler ve Emevi'lerin başlattığı şeytani halifelikle birlikte islam'ın mesajını tahrif etmek ve onu ortaçağ Arap kültürüne dönüştürmek için maaşlı dinadamlarını seferber etmişlerdir.
İslam dininin biricik kaynağı olan Kuran'ın anlaşılmaz, detaysız ve yetersiz olduğunu ileri süren müşrik dinadamları, yalnız Allah'a özgülenmesi gereken dini Allah + Peygamber + sahabe + tabiin + mezhep imamları + mezhepte müctehitler + eski alimler ve şeyhler + daha sonra gelen alimcikler ve şeyhciklerden oluşan bir anonim şirketin ortaya koyduğu bir beşerî din çorbası haline dönüştürdüler. (Lütfen şu sure ve ayetlere bakınız: 7:29; 9:31; 16:52; 39:2,11,14; 40:14,65; 42:21; 98:5).
Zamanımıza kadar etkileri süren bu felaketli dönemde Kuran'ın yeterli olmadığı inancı yaygınlaşmış ve ciltlerle hadis ve fıkıh kitapları uydurulmuştur. Bu "mişna"ları kabul etmeyenler sapık ve mürted (dinden dönenler) olarak damgalanmışlar ve hatta işkenceler altında katledilmişlerdir. Ebu Hanife, hadis uydurukçularının gazabına uğrayan ve Emevi ve Abbasi zalimlerinin işkencehanelerinde çile çeken mazlumlardan sadece birisidir. Oldukça şiddetli bir devlet terörünün estiği o günlerde Kuran'a rağmen bambaşka dinler oluşturulmuştur. Kurandaki kavramların anlamını kaydırmak için seferber olunmuştur. Peygamberin okuma yazma bilmediği yalanından, onun insanların gözlerini kızgın çivilerle oyup çölde ölüme terkettiği iftirasına kadar... Taşla öldürme iftiralarından, Kuran'da nasih-mensuh ayetler bulunduğu şeklindeki melanete kadar... Aç bir keçinin yiyerek Kuran'dan çıkardığı taşlama ayetinden, halktan korktuğu için onu Kuran'a sokamıyan hazrete kadar... Mezhepçiliğin kutsanmasından, şefaat mitolojilerine kadar... Hacerül esved denilen işaret taşının putlaştırılmasından, peygamber mezarının ziyaretinin faziletlerine kadar... Peygamberin 30 erkeğin cinsel gücüne sahip oluşundan, sahabenin kadınlarına koşarken orgazm oluşlarına kadar... Aişe anamızın 53 yaşındaki Peygamberle evlenirken 9 yaşında olduğu yalanından, Peygamberin bir gecede 9 kadinla cinsel ilişkide bulunuşuna kadar... Peygamberin Medine'de bir Yahudi tarafından büyülendikten sonra haftalarca şaşkın şaşkın dolaşmasından, açlıktan ötürü zırhını bir yahudinin yanına bir kaç kilo arpa karşılığında rehin bırakmış olarak ölmesine kadar... "Alim"lerin icmasının dini kaynak oluşundan, "sevadül azam" yani "büyük karaltı" masallarına kadar... Miracta Allah ile namaz pazarlığından, ayın mucizevi bir biçimde yarılıp bir parçasının Ali'nin bahçesine düşmesine kadar... Dinden dönenin öldürülmesinden, namaz kılmayanın dövülmesi veya öldürülmesi gerektiğine kadar... Erkeklerin kadınlardan üstün oluşundan, hayızlı kadınların camiye girmemeleri ve Kuran'a el sürmemelerine kadar... kadınları eşekler ve kufuryoklerle aynı kategoride değerlendirmekten, cehennemi kadınlarla doldurmaya kadar... haremlik ve selamlık yoluyla kadınları hayattan soyutlamaktan, kadınları peçe ve çarşafla örtüp kimliklerinden soymalarına kadar... Erkeklere altın ve ipeğin haram kılınışından, müziğin resmin ve satrancın haram edilişine kadar... Boşama haklarını gasbederek kadınları köleleştirmekten, erkeğin ağzından kazara çıkan bir kaç sözle aileleri dağıtmaya kadar... Zekatı senede bir kereye indirmekten, Haccı birkaç güne sıkıştırmaya kadar... Namazı üç vakitten beşe çıkarmaktan; sünnet, nafile ve teravih namazları uydurmaya kadar... Hayvanlarla ilgili yüzlerce haramlar uydurmaktan, Kureyş'in ağız zevkinin bu konuda dini ölçü kabul edilmesine kadar... Hilafetin Kureyş'in hakkı oluşundan, "la ilahe illallah" demedikçe insanları öldürmenin gerekliliğine kadar... Sakal bırakmanın ve sarık sarmanın faziletinden, kabak sevmemenin peygambere hakaret sayılmasına kadar... Peygambere uymanın hadis kitaplarına uymakla eş anlamlı oluşundan, hadislerin ayetleri iptal edebileceği küstahlığına kadar...
Profesyonel din adamları, insanları Kuran'dan uzaklaştırmak için Kuran'ın zor, anlaşılmaz ve mücmel olduğu yalanını yüzyıllarca empoze ettiler. Kuran'ın anlaşılması için yüzlerce ciltlik rivayet kitaplarının didik didik edilmesi gerektiğine kananlar, Kuran'ı öğrenmeye vakit bula-madılar. Vakit bulanlar ise kafalarını binlerce hurafeyle doldurduklarından ve üstelik Kuran'ı bunlara muhtaç kabul ettiğinden onu anlama şansını baştan kaybettiler. Nitekim, Allah'ın korunmuş Kelamını korunmamış kul sözlerine muhtaç görenler, Kuran'ın anlaşılmasının zor olduğunu iddia edip durdular.
Seneler önce İlahiyat fakültesinin bazı öğretim görevlilerinin katıldığı bir açık oturuma dinleyici olarak katılmıştım. Oturumun konusu "Kuran'ın Anlaşılması" üzerine idi.
Oturuma katılan fıkıh hocası, "fıkıh ve fıkıh usulu bilin-medikçe Kuran anlaşılamaz," dedi. İslam tarihi hocası ise "İslam tarihi bilinmeden Kuran anlaşılamaz," dedi. Tasavvufçuya göre "Tasavvuf kavranmadıkça Kuran anlaşılamaz" dı. Hadis hocasına göre de "Hadis ve hadis usulu bilinmeden Kuran anlaşılamaz" dı.
Açıkoturuma katılan dört öğretim görevlisi Kuran'ın anlaşılmazlığında ittifak ve hatta "icma" etmişlerdi. Fıkhı, hadisleri, tasavvufu, ve İslam tarihini anlamak ve doğruları yanlışlardan ayırmak için Kuran'ın, her şeyden önce Kuran'ın bilinmesi gerektiğini söyleyeceklerine; tam tersi bir yolla Kuran'ın önüne yüzlerce ciltlik külliyatı ve çelişki dolu uydurmaları koyuyorlardı.
Muhammed peygamberin biricik şikayetinin "halkının Kuran'dan uzaklaşması" hakkında olması çok ilginç (25:30). Buna rağmen, son peygamberin halkı, daha hicri 1. yüzyılda hadis üretim fabrikaları kurmaya başladı. Bu felaketli davranışın sonucunda Kuran'ı anlamaya verilen mesai alabildiğine azaldı, bunun yerine binlerce çelişkiyi içeren ilkel rivayetler üzerinde ihtisaslaşma baş gösterdi. Rivayet kitaplarını değer-lendirmede ortaya çıkan ihtilafları kurumlaştırıcı usul ve mezhep çalışmalarıyla bu şeytani tuzak güçlendirilerek orijinal evrensel mesaj Arap, Yahudi ve Hristiyan kültürlerinin karması bir din haline dönüştürüldü.
Peygambere yakıştırılan yalanların Hadis ve Sünnet adıyla anılacağını önceden bilen Tanrı, Hadis (söz) kelimesini ayetlerden başka bir söz için kullandığında genellikle kötü bir anlamda kullanır (12:111; 31:6; 33:53; 45:6; 52:34; 66:3). Sünnet (ya-sa) kelimesi de sürekli "Tanrı'nın sünneti" olarak tanımlanır (33:38,62; 35:43; 40:85; 48:23). Dahası, Hadis ve Sünnet'in yanında uydurulan üçüncü öğreti olan İcma (toplu karar) kelimesi de Allah hariç kimin için kullanılmışsa olumsuz bir anlamla mahkum edilir (20:60; 70:18; 104:2; 3:173; 3:157;10:58; 43:32; 26:38; 12:15; 10:71; 20:64; 17:88; 22:73; 54:45; 28:78; 7:48; 26:39; 26:56; 54:44...).
Kuran'ı yeterli görmeyen inkarcılar, Tanrı tarafından Kuran'ı anlamaktan engellenmişlerdir (17:45; 18:57). Çok ilginçtir ki, Kuran'ı kaynak olarak yeterli görmeyenler Kuran'ın anlaşılması ile ilgili ayetlerin bizzat kendilerini anlamamışlardır. Nitekim, 7:3; 17:46; 41:44; 56:79 ayetleri, "hem-tez-hem-kanıt" olan özgün bir dille kanıtı tezin içine gömen birer sanat eseridir.
Hemen hemen tüm Kuran ciltlerinin arka kapağında Arapça üç ayet yer alır. Elinizdeki Kuran'a bakarsanız büyük olasılıkla 56:77-79 ayetlerinin yazıldığını göreceksiniz. Bütün Kuran'ın içinden neden bu ayetler icma ile seçiliyor merak ettiniz mi? Neden, ellinin üzerindeki isim-sıfatı arasından sadece bir kez burada geçen "Kerim" (Şerefli/Yüce) seçiliyor? Neden Kuran için sıkça kullanılan Zikr (Mesaj), Hakim (Hikmetli), Mübin (Apaçık), Nur (Işık) gibi kelimeler değil de bu ayette geçen Kerim? Neden bu ayet? Neden örneğin, Kuran'ın anlaşılır bir kitap olduğunu üstüste dört kez vurgulayan ayet değil (54:17,22,32,40)? Veya neden 12:111; 15:1; 17:9; 17:88; 17:89; 30:58; 41:3; 55:2 . . . ayetlerinden biri değil? Mesajın "dirileri" uyarmak için gönderildiğini bildiren biricik ayeti içeren YaSin suresini, inadına ölülere hasredenlerin niyetlerinden kuşkulanmaya hakkımız var (36:70).
Kuran'ın bilgisine sahip olanlarınız bu sorunun cevabını iyi bilirler: Müşrik din adamları, bu üç ayeti (56:77-79) icma ile anlamamışlar ve anlamadıkları biçimiyle onların halkın büyük çoğunluğunu Kuran'dan uzaklaştırabileceğini düşünmüşlerdir. Nitekim onlar bu ayetlerin anlamını, abdestsiz olanların Kuran'a DOKUNMAMAları olarak çarpıtırlar. Hayızlı kadınları "pis" olarak değerlendirdiklerini de düşünürsek, anlamı icma ile çarpıtılmış bir ayeti en popüler ayet ve o ayette geçen Kerim kelimesini en popüler sıfat haline getirmelerinin şeytani bir melanetin ürünü olduğu anlaşılır. Kuran'ın bir cep kitabı, bir başucu kitabı olmasını engellemek, Kuran'ı rafa kaldırmak ve duvara çivilemek amacını güden plan ne yazık ki büyük oranda başarıya ulaşmıştır. Kuran, bir tren gibi, yüksek voltajlı bir trafo veya cin gibi çarpacak tehlikeli bir nesneye çevrilmiştir. Kuran, anlaşılması çok zor, dokunulması tehlikeli, ve ulaşılması imkansız "yüce" bir kitap olunca, hoşgelsin hadisler, sünnetler, mezhepler ve din ticareti yapan parazitler.
Günümüz "Müslümanlarının" bildiği ve uygulamaya çalıştığı İslam, yüzyıllar boyu, din adamlarının uydurdukları kurallarla öylesine bozulmuştur ki Muhammed'in bildirdiği islam diniyle ilgisi kalmamıştır. "Ulema" geçinen din adamları, o kadar çok şeriatlar, haramlar, çarşaflar, peçeler, gıdasal yasaklar, sakallar, sarıklar, istincalar, istibralar, misvaklar, sağ ayaklar, sol ayaklar, hadisler, sünnetler, şefaatler, hazretler, efendiler, kerametler, melanetler, evliyalar, şerifler, seyyitler, hırkai şerifler, kılı şerifler, takiyyeler, takkeler, tespihler, tekkeler, mezhepler, tarikatlar, şatahatlar, muskalar, istihareler, hülleler, hileler, türbeler, nafileler, mekruhlar, menduplar, sevaplar, müstehaplar, fetvalar ve palavralar uydurmuşlardır ki İslam dinini Allah'ın doğadaki ayetleriyle çelişen, karmaşık ve yaşanmaz bir dine çevirmişlerdir. Müslüman halkların dünyanın bu kadar gerisinde kalmalarının en önemli sorumluları bu müşrik dinadamları ve onları kullanan politikacılardır. Tanrı bu durumu düzeltmek ve mesajını hurafe ve bidatlerden arındırmak için "büyüklerden biri" diye nitelediği mesajı gönderdi bize (74:30-35).
Maalesef, bugün müslümanlık iddiasında olanların büyük çoğunluğu, Muhammed peygamberin tebliğ ettiği din yerine onun baş düşmanları olan Ebu Cehil'in ve Ebu Leheb'in savunduğu şirk ve cehalet dinini izlemektedirler. Ne var ki Allah'ın verdiği söz gelmiş ve yüzyıllardır anlaşılmaz ve yetersiz diye damgalanarak köşeye atılan Kuran'ın mesajı karanlıkları dağıtmaya başlatmıştır.
Ördükleri örümcek ağlarının ve cehalet duvarlarıyla oluşturdukları karanlıklarının dağılacağını hisseden profesyonel dinadamları ve onların kör izleyicileri büyük görültüler koparabilir. Bu çevirinin halka ulaşmaması için ellerindeki tüm imkanları kullanabilirler; hakaret, iftira ve yaygaralar ile gerçeğin işitilmesini engellemek isteyebilirler.
Çırpınışları boşunadır. Zira, mesaj tüm aydınlığıyla artık dünyayı aydınlatıyor. Ne ülkelerin sınırları bunu engelleyebilir, ne despot yönetimlerin yargıçları ve yasaları, ne de engizisyon mantalitesine sahip olanların fetvaları. İslam'da reform gerçekleşecek ve din sadece Allah'a has kılınacaktır. Allah'a Hamdolsun.
Kuran, tüm Kuran, başka şey değil sadece Kuran.
|