Yazanlarda |
|
tr.explorer Newbie
Katılma Tarihi: 03 subat 2007 Gönderilenler: 2
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam ali aksoy bende yeni geldim, ama geç kaldık galiba. Kuvvetmira(blindpoint) arkadaş geçici süreliğine ara vermiş sanırım. girdiğimden beri takip ediyorum bu forumu. diğer konular çok maddeci olduğu için beni doyurmadı yazma gereği hala duymuyorum. İnsanı 5 duyu organıyla sınırlamak ne kadar doğru bilmiyorum. Bunların dışındakileride hadis nitekli yazılardan Arındır ma mak ne kadar yanlış bilmiyorum. Ve sizinle hemen hemen aynı şeyleri düşünüyorum.
Allaha emanet olunuz...
tr. explorer Team
|
Yukarı dön |
|
|
muvahhit Ayrıldı
Katılma Tarihi: 24 haziran 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 669
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam...3 şubat giriş.. şu an 6 şubat... konuları irdelemek için kısabir süre..ben üye olmadan evvel iyice forumu tkip etmiş ve üyelikten sonrada buna devam etmiştim...hala geçmiş forumları okumaktayım... bu kadar döküman var...okumak lazım
__________________ Herkes kendi ameliyle Allah’ın huzuruna gider
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
SELAM ALİAKSOY,
Yeryüzündeki pozisyonunu Kuran'a göre oluşturamayan topluluklar Kuran'ı olması gereken HUDA=YOLBİLGİSİ boyutundan "Sırlar Kitabı"boyutuna taşımayı marifet sayıp bundan özel zevk duyarlar.
Oysa İnsan yolcudur.Bilmediği bir alandadır.Ona gerekli olan da bilmediği bu alanı tarif edecek ve kendisini aydınlığa çıkaracak Huda'ya tabi olmasıdır.
Hayat ve Ölüm de "Kimin daha güzel eylem yapacağı"üzerine kurgulanmıştır.Bunlar da sır değil apaçık olumlu olumsuz çabalardır.
Var olmanın amacını bunun dışına taşırmak "İmtihan edilme" gerçeğine iman etmemekle eşdeğerdedir.
Kuran'ı mezarlık kitabı yapanlar,bilim kurgu kitabı yapanlar, birtakım sayıların şifre çözücü kitabı yapanlar amaç ve sonuç itibarıyla aynı yolun yolcularıdırlar.
Kuran Kıssaları bizim Dünyadan Cennet'e gidişimizi kolaylaştırma adına Kitaba konmuşlardır.Kimsenin fantazilerini sergilemeleri için değil.Onların karşılıklarını uzayda değil yerde hemen yanımızda aramak zorundayız.
İnşaallah devam edeceğiz..
|
Yukarı dön |
|
|
aliaksoy Uzman Uye
Katılma Tarihi: 05 subat 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 989
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam Sultan...
Görüşlerin için teşekkür ederim. Ben de bu meseleyi çok düşündüm. Abartıyor muyuz diye... Ama şöyle bir mantıkla yaklaşıyorum:
Şimdi Kur'an'da çok enteresan ayrıntılar var. İşte misaller:
Hz. Musa ile yol arkadaşının unuttukları balık meselesi, Haman'a emredilen kule yapım emri, Ashab-ı kehf kıssasındaki gümüş para, evirip çevirme, güneşin onların vücüduna değmemesi, halleri ile ilgili diğer bazı detaylar, Zülkarneyn kıssasının neredeyse tamamı, Yusuf suresinde rüya tabirinden bu kadar çok bahsedilmesine karşın tespitim yanlış değilse neredeyse her surede/ pek çok surede geçen gece kelimesinin hiç geçmemesi, görülen rüyaların detayları, tabirleri, bir günün bizim saydığımız yıllarla ifadelendirilmesi, karganın insana bir şeyler öğretmesi, Süleyman kıssasındaki hayranlık verici detaylar vs.vs.vs.
Sayacak olsam daha nicelerini sayarım. Yani düşünüyorum. Bunlar bize neden anlatıldı. Eğer sadece tevhid ve imtihanımızla ilgili bir öğüt verilecek idi ise bunlar dile getirilmeden de pekala meseleler izah edilebilirdi. Zira biz şunu biliyoruz: Kurandaki hiç bir şey ama hiç bir şey ne fazla ne eksik. Hiç bir kelime, hiç bir ayet sırf sözü uzatmak, yahut anlatışa bir derinlik katmak amacı ile bildirilmemiştir. Rabbimiz hikmet sahibidir.
Üstelik bizi sürekli alemleri incelemeye ve buralarda kendisinin varlığı hususunda deliller aramaya yönlendiren kim ? Allah değil mi ? Okuyan bir kimse iseniz elbette bilirsiniz. O halde düşünen, araştıran insanlar, olmalıyız.
Bunun pek çok delili var: Hz. Nuh'a yaptırılan gemi mesela... "Bizim emir ve gözetimimiz altında bir gemi yap" "Savaşta sizi koruması için ona (Davud'a) giyecek zırh sanatını öğrettik" Örnekler çoğaltılabilir. Yani burada Allah, teknoloji öğretiyor. İşaretler, ipuçları veriyor.
Bakın ben, batı bir buluş yaptığ zaman "bak işte bu Kur'an'da var" denilmesinden en çok rahatsızlık duyan insanlardan biriyim. Zira, bu bizim için bir övünç değil, cahillik ve akıl erdirmeyişimiz yüzünden ancak bir utanç olabilir.
Şimdi soruyorum size: İbrahim'in göklere bakım söylediği şu söz için ne dersiniz. "Rabbim. Sen bunları boşuna yaratmadın" Keza, Allah bize İbrahim peygambere kesin ilme erenlerden olması için göklerin ve yerin melekutunun / gizli bilgisinin öylece gösterildiğini bildiriyor. Gökleri bu şekilde temaşa eden İbrahim peygamber de böyle bir söz söylüyor. Şimdi, Hz. İbrahim'in bu sözü Kuran da anlatılmamış olsa idi, siz şu ana kadar olan imtihan inancınızdan ne kaybederdiniz. Bunlar hep bir altını cizme, dikkat çekme meselesidir. Zira, Aynı Allah sonra "..yerleri ve gökleri emrinize musahhar kıldığımızı görmediniz mi " buyuracaktır. Evet, yer neredeyse emrimize musahhar olacak. Gitmediğimiz yeri kalmayacak nerdeyse. Her yeri kurcalıyoruz. Dersler ve faydalar ediniyoruz. Peki ya gökler... Allah bunu vaad etti. "emrinize" dedi. Bu basit bir misaldir.
Mesela, Allah ashabı Kehf i bir sağa bir sola çevirdiğini söylemeseydi, biz O'nun onları uyutma konusundaki yüceliğinden/ilminden endişe mi edecektik. Yahut, hayır bu dünya bir imtihan yeri değil mi diyecektik. O zaman, bu tafsilat "boş yere" mi yapıldı. Elbette hayır. Rabb, bunları söylemekle neyi murad etti, bize neyi öğretiyor diye düşünmemiz gerekir. Kavrayamazsak ne yapacağımızı da Ali İmran, 7 de bize bildirmiş. Hepsi Rabbimizin katındandır, hepsine iman ederiz diyeceğiz. Ama ne zaman ki, imkanlarımız bunun hikmetini araştırmaya yetti, işte onun peşinden gidebildiğimiz kadar gidicez. Bunlar yönlendirmedir. İşarettir.
Sayılar meselesine gelince, bu hususta ben yorum yapmıyorum. Çünkü o iş, benim anlattıklarımdan daha farklı bir iştir. Sayılar daha kapalı meslelerdir yani. Yukarıda yazılanlar ise, işte apaçık okunup duruyor.
"Kime ilim verilmişse ona çok hayır verilmiştir" İşte, Nuh'a gemi yapmak için verilen bilgi, Yusuf'un rüyaların yorumu için öğrendikleri, Zülkarneyn'e verilen "sebep", İbrahim peygambere göklerle ilgili verilen bilgi, Adem'e öğretilen kelimeler / isimler .... İşte bunlar da ilimdir. Yani tabiat bilgisi ilimden başka bir şey değildir. Aynı Tevhit bilgisi gibi... Hepsi bir ilimdir.
Nihayet, sizin de söylediğiniz gibi iman etmek için bu bilgilerin hakikatinin bilinmesi zaruri değildir. Ama, bu bu meselelerin hakikatinin araştırılmayacağı anlamına da gelmez.
Selam ile...
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
SELAM ALİ AKSOY,
Değerli Kardeşim,çok uzaklara gitmeye gerek yok,siz hiç düşündünüzmü Kar neden yağar ve beyazdır?Neden Gökkuşağı o muhteşem renkleriyle bize gösterilir?Neden Ormanlardaki çam ağaçlarının rengi hiç solmaz da diğerleri solar?Kuşların uçması ile İneğin uçamıyor olması bize neyi anlatır?Rüzgarın taşıdığı yağmur bulutları yerde ki ölüleri nasıl diriltir?ve daha nice sonsuz ayetler..
Bu ayetleri anlama adına düzenini bozan mekan değiştiren "Araştımacı İslamcılar"gördünüz mü?
Siz,Halis Dini anlamak ve kavramak için İnek besleyip onun Halis sütünden içen kaç Muhlis gördünüz?
Dabbetül Arz'ın ne olduğundan ziyade söylediği :"Allah'ın ayetlerine ilgisiz kaldınız"ifadesini öne çıkaran bir topluluk gördünüz mü?
Ashabı Kehf,dönemlerinin İlahlarına Hurafelerine karşı Muhlis bir duruş sergiledikleri için Allah'ın o muhteşem mucizesi ile karşılaştılar.
Yine Musa Resul saraydan Allah'ın ayetlerinin çobanlığına talib olduğu için bugün bizim kavramakta zorlandığımız hadiselere tanık oldu.
"Allah Meryemi güzel bir bitki gibi besleyip büyüttü"Ayetinden hareketle Eşini ,Bacısını ,Kızını Meryemgibi hayatın yoğunluğuna sokmayıp İsa gibi insan nesilleri üretmeyi erdem sayan Müslimleri tanıyormusunuz?
Şimdi, çocuğuna bisiklet yerine Musa gibi iki kuzu alıp: Onlar Allah'ın ayetleridir,çocuklarım onların peşinden koşsun ,diyecek kaç Tesliman tanıyorsunuz?
Demem o ki,
Biz önce elimizin eriştiği İlahi malzemelerle Allah'ın istediği ilişkiyi bir kuralım,ondan sonra Allah'tan gelecek arkaplanı bekleme hakkımız olsun.
İmtihanı kazanacak olanlar da sadece Allah'ın TÜM ayetlerine yakinen ilgi duyanlar olacaktır.Uzayda fantazi arayanlar değil.VESSELAM.
|
Yukarı dön |
|
|
mirror Katilimci Uye
Katılma Tarihi: 13 mart 2007 Gönderilenler: 92
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
SULEYMAN İLE ZULKARNEYN AYNI KİŞİDİR VE KURANDA ISMİ GECEN 19 RESULDEN BİRİDİR,SULEYMAN'A BAKIR İLMİ VERILMIŞTIR VE DAVUD'DAN DEMIR ILMI MIRAS KALMIŞTIR
SULEYMAN BAKIR ILE ILE ANILAN TEK PEYGAMBER.
SEBE' suresi 12. ayet) Süleyman için de, sabah gidişi bir ay, akşam dönüşü bir ay (mesafe) olan rüzgara (boyun eğdirdik); erimiş bakır madenini ona sel gibi akıttık. Onun eli altında Rabbinin izniyle iş gören bir kısım cinler vardı. Onlardan kim bizim emrimizden çıkıp-sapacak olsa, ona çılgın ateşin azabından taddırırdı
www.yeniyorumlar.org
Hz. Süleyman Zülkarneyn.
Peygamberler tarihi ile ilgili kaynaklarda, hakkında en çok rivayet bulunan peygamberlerden biri olan Hz. Süleyman’ın, en genel özelliği, peygamberler tarihinin, en esrarengiz peygamberi olmasıdır. Hakkında onlarca, belki de yüzlerce ciltlik kitaba konu teşkil edecek kadar rivayet bulunmasına rağmen, en az anlaşılan peygamberlerden de biridir. Hz. Süleyman’la ilgili Kur‘an kıssaları, bugün bile çok az anlaşılabilen, birçok olağanüstü bilgiler ve haberler içermektedir.
Biz, söz konusu kıssalar üzerinde yıllarca düşünmemize rağmen, sadece kıssaların baş aktörü konumundaki peygamberin, isimlerini tespit edebildik, Hz. Süleyman-Zülkarneyn (a. s.)
Daha önce de belirttiğimiz gibi, belli bir peygamberin isimlerini tespit etmek için, Kur‘an’daki peygamber isimlerine ait kıssalar arasındaki, benzerlikleri tespit etmek gerekmektedir.
Tıpkı, aynı kişi veya aynı şeyin, değişik zaman ve değişik açılardan çekilen fotoğraflarını tespit etmek gibi.
«(Süleyman) “Rabbim” dedi. “Beni affet. BANA HİÇKİMSEYE VERMEDİĞİN BİR MÜLK (ve hükümdarlık) VER. Çünkü, sensin o çok lutfeden, sen.» (38/15)
Şimdi, yukarıda verdiğimiz ayetin vurguladığı ve Hz. Süleyman’ın yaptığı dua'ya, Yüce Allah’ın nasıl karşılık verdiğini görelim:
«Süleyman Davut’a mirasçı oldu ve dedi ki: “Ey insanlar, bize kuşların dili öğretildi. VE BİZE HERŞEYDEN BİR PAY VERİLDİ. İşte bu açık bir lütuftur.”» (27/16) Yukarıda verdiğimiz ayetten ve Kur‘an’daki diğer birçok ayetten, Yüce Allah’ın, cinleri, şeytanları, kuşları, karıncaları ve rüzgarı, Hz. Süleyman’ın emrine vererek, “herşeyden bir pay verdiği” ve duasının kabul edildiği açıkça anlaşılıyor. Konuyu dağıtmamak ve uzatmamak için, Kur‘an’daki söz konusu diğer ayetleri vermiyoruz. Arzu edenler, 21/78-81., 27/15-44., 34/10-12., 38/30-39. ayetleri tetkik edebilirler.
Tekrar hatırlatalım ki, Kur‘an’daki her peygamber, sadece kendine özgü veya kendisiyle özdeş belli özellikler taşır. Örneğin, Hz. İbrahim’in oğlunu kurban etmeye teşebbüs etmesi, Hz. Yusuf’un bir melek kadar yakışıklı olması, Hz. Musa’nın asası, Hz. İsa’nın babasız doğması gibi, her peygamber, bir veya birkaç kendine özgü belli özellikler taşır.
Ancak, İslam alimleri, peygamberlerin iki ayrı isim taşıdığını bilmedikleri için, her peygamberin, kendine özgü özelliklerinin olduğunu ve söz konusu özelliklerini de tespit edememişlerdir.
Hz. Süleyman’ın, kendine özgü en belirgin özelliğini, konu başında verdiğimiz ayetlerin birer ifadesi, en dar anlamda vurgulamaktadır.
“Rabbim dedi, beni affet, bana hiçkimseye vermediğin bir mülk (ve hükümdarlık) ver.”
“Ey insanlar, bize kuşların dili öğretildi. Ve bize herşeyden bir pay verildi.”
Ayetlerin bu ifadelerinden, Hz. Süleyman’ın, kendisine “herşeyden bir pay verilen”, çok güçlü, yegane hükümdar bir peygamber özelliğine sahip olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda, Hz. Süleyman’ın ikinci ismini tespit etmek için, Kur‘an’da, kendisine “herşeyden bir pay verilmiş”, çok güçlü bir peygamber olduğu anlaşılan, başka bir isim daha bulmak gerekmektedir.
«(Ey Muhammed) Sana Zu’l-Karneyn’den soruyorlar.
De ki: Size ondan bir anı okuyacağım.
Biz onu yeryüzünde güçlü kıldık ve ona HERŞEYDEN BİR SEBEP (istediği herşeye ulaşmanın yolunu, aracını) VERDİK.» (18/83, 84 S. Ateş çev.)
Kur‘an’daki Süleyman ve Zülkarneyn isimlerinin, aynı şahsa ait olduğuna en somut örnek, yukarıda dikkatinize sunduğumuz benzerliktir. Ayrıca, Süleyman isminin hediye (27/35, 36), Zülkarneyn isminin ücret (18/94, 95) kabul etmeyişi, muhataplarına karşı, her iki isme de geniş inisiyatif verilmesi (18/86, 38/39) her iki ismin de, kendilerine verilen büyük gücün, Allah’tan olduğunu vurgulaması (18/98, 27/40) isimler arasındaki diğer önemli benzerliklerdir.
Selam Dostlar
Suleyman ıle Zulkarneyn aynı kışler buna emın oldum.Suleyman Davudun mirasçisi ıkincı nesıl yada ıkı nesıl sahıbı yanı Zul karneyn,bu aynı zamanda iki boynuzda demek,doğu ve batıda buyuk guç elde etmış bır hukumdarı temsıl edebılır..Neden yahudıler tum peygamberlerı sahıplenmış,yeryuzunde sadece onlar mı var?Mesela Afrıka,hındıstan,Çın belkı konfuçyus,Arısto gıbı ız bırakmış buyuk düşünürlerde birer elçiydı??
Zülkarneyn eski Arapçada "iki boynuz sahibi" anlamına gelir. Ve bu söz, bazı kesimlerce "doğu ve batının hakimi" olarak yorumlanır. Çünkü o devirde doğu ve batı birleşemez olarak görülür, ikisinin bir arada yönetilebileceği düşünülmezdi. Bu yüzden "Zülkarneyn" isminin tarihte önemli bir yeri vardır. Bunu da ilk başaran Büyük İskender'dir
SEBE' suresi 10. ayet) Andolsun, biz Davud'a tarafımızdan bir fazl (üstünlük) verdik. "Ey dağlar, onunla birlikte (Beni tesbih edip) yankıyla ses verin" (dedik) ve kuşlara da (aynısını emrettik). Ve ona demiri yumuşattı
KEHF suresi 96. ayet) "Bana demir kütleleri getirin", iki dağın arası eşit düzeye gelince, "Körükleyin" dedi. Onu ateş haline getirinceye kadar (bu işi yaptı, sonra dedi ki: "Bana getirin, üzerine eritilmiş bakır dökeyim
SULEYMAN DAVUDUN MIRASÇISI ,ZULKARNEYN YANI BUYUK HUKUMDAR SULEYMAN KAVME DEMIRI YUMUŞATMA ERIME ILMINI GÖSTERIYOR,TUM SEDDI O YAPMIYOR DIKKAT EDIN,YANI BALIK VERMIYOR BALIK TUTMAYI ÖGRETIYOR.ÇİN ATASÖZU
Okumuş olduğum bir felsefe kitabında ise; Aristo'nun Büyük İskender'in öğretmeni olduğu yazılıydı. Başka kaynaklarda da Sokrates yazılı. Tam emin değilim bu bilgiden.
Büyük İskender fethettiği toprakları savaşla değil, bilim, sanat ve paraya fethederdi. İşi tatlı dille halletmek taraftarıydı.
"Zülkarneyn" Büyük İskender olma olasılığı fıkrımce yuksektır çunku tarıhteki en guçlu hukmdardır..
|
Yukarı dön |
|
|
mirror Katilimci Uye
Katılma Tarihi: 13 mart 2007 Gönderilenler: 92
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
ÇİN SEDDİ VE HZ ZULKARNEYN,YECUC MECUC
Uzaydan bakıldığında ince, uzun bir dere gibi görülebilen, insan eliyle yapılmış tek eser olan Çin Seddi, Çin'in kuzeybatısı boyunca uzanan dünyanın en uzun savunma duvardır. Kalıntıları Po Hay körfezinde deniz kıyısında başlar. Pekin'in kuzeyinden geçerek batıya yönelir ve Huang-Ho nehrini ikiye bölerek güneybatıya uzanır. Gobi Çölü'nün güneyinden batıya yönelerek devam eder. Savaş ülkelerin çağında(战国时代)M.Ö.403~M.Ö. 221, Çin seddinin temeli 20den fazla ayrı ayrı kırallık tarafından atılmıştı. Chu(楚国), Qi(齐国), Yan(燕国), Wei(魏国), Han(韩国), Zhao(赵国), Qin(秦国) kırallıkları birbirinden korumak için sınırlarında ilk setler inşa ettiler. Qin(秦国),Zhao(赵国),Yan(燕 2269 kıralıkları ise XiongNu(匈奴), DongHu(东胡), LinHu(林胡), LouFan(楼烦)ın saldırılarını durdurmak ve ülkenin kuzey sınırlarını koruma amacıyla da inşa ettiler. Çin'in ilk İmparator Shi-Huang-Ti, burayı boydan boya aşılmaz bir savunma duvarıyla kapatmaya karar verdi. M.Ö.221 yılında daha önceki krallıkların yaptırdığı duvarları birleştirek uzattı. M.Ö.3. yüzyıldan M.S.17. yüzyıla kadar Çinliler seddi uzatmaya devam etmişlerdir. Seddi onaran ve savunma amaçlı kullanan son hanedan Ming Hanedanı (1368-1644) olmuştur.
Egemenliklerindeki halklara hoşgörülü davrandıklarından dolayı onların da desteklerini alan Türkler, Çin’e sürekli olarak seferler düzenlediler. Çin, Türkleri ve Moğollar gibi bölgedeki diğer boyları engellemek için görkemli Çin Seddine ilaveler inşa etti. Halbuki o dönemde dahi Çin nüfusu, Türkler ve diğer milletlerin toplamının belki de on-onbeş katı kadar fazla idi. Ancak Çin Seddine yapılan ilaveler bile, Türkleri engelleyemedi. M.Ö. 150 yıllarında Mete’nin torunu Kun-Sin (M.Ö.160-126) döneminde Türklerin, Çin’in o dönemdeki başkentleri olan Çang-an’a girmelerine engel olamadı.
BİR ÖNCEKİ KONUDA BAHARAT YOLU VE TİCARET SAYESINDE ARAPLARIN TICARET SEHRI MEKKEDE HİNDISTAN VE ÇİN TARAFLARINDAKİ HIKAYELERDEN HABERDAR OLDUĞUNU ÖGRENDIK.ZULKARNEYNIN KISSASIDA BUNLARDAN BIRIDIR:
YECUC MECUC ÇİN SEDDINE SALDIRAN İKİ SAVAŞCI KAVIMDIR.TARIHI KAYNAKLARA GÖRE MOĞOLLAR VE TÜRKLERDIR.
Bana demir kütleleri getirin!" İki ucu tam denkleştirince, "körükleyin" dedi. Onu ateş haline koyunca da "getirin bana, üzerine erimiş bakır/katran dökeyim" diye seslendi.”
YECUC MECUC ÇİN SEDDINE SALDIRAN İKİ SAVAŞCI KAVIMDIR.TARIHI KAYNAKLARA GÖRE MOĞOLLAR VE TÜRKLERDIR.ÇİN SEDDİ CENGİZHAN ZAMANINDA AŞILMIŞTIR,KIYAMET ALAMETİ DEĞİLDİR.DUNYA TARIHINDE VE DEMİR ÇAĞINDA HİÇ BİR SED DEMIRDEN YAPILMADI,ÇOK UZUN VE BUYUK BİR SED İÇİN BÖYLE BIR DEMIR KAYNAGIDA IMKANSIZ,BUNDAN SONRADA BÖYLE BIR SED YAPILMAZ KORUMA AMAÇLI ARTIK FUZELER VAR VE KOMIK OLUR.
NEDEN KULLANILAN DEMIR BLOKLARI SEDLER ARASINDA BELLI MESAFELERDE BULUNAN KALELERDEKI DEMIR KAPILAR VE SURGULERİ İÇİN DUŞUNMUYORUZ?ÇIN SEDDI NIN EN ÖNEMLI SORUNU TAHTA KAPILARINDAN KALELERE GIREN DÜŞMANLARIYDI.TAHTA KAPILAR M.Ö 3.YUZYILDA DEMIR KAPILARLA DEĞİŞTİRILDI VE SED ONARIM GÖRDÜ.
DIKKAT EDIN SEDDI YAPAN 96YA GÖRE YINE KAVIMDİR, ZULKARNEYN ISE TEK BASINA BİR KİŞİDİR TUM SEDDI TYAPAMAZ AMA ILMINI ÖGRETIR,ONLARA DEMIR ILMINI ÖGRETIYOR VE BU SAYEDE SED ASILMAZ BIR ENGEL OLUYOR.
Kehf Suresi 99 O gün onları(İNSANLARI) bırakmışızdır, dalga dalga birbirıne karışırlar. Sûra da üflenmiştir; hepsini bir araya toplamışızdır.
Ya-sin Suresi 51 Sûra üfürülmüştür! Bak, işte kabirlerden,(İNSANLAR) Rablerine doğru dalgalar halinde akın akın gidiyorlar.
AŞAGIDA VAAD ÖLUMDUR KIYAMET ORJINAL METINDE YOKTUR.
ENBİYA 96. Nihayet Ye'cûc ve Me'cûc (sedleri) açıldığı ve onlar her tepeden akın ettiği zaman; 97. Ve gerçek vaad (ölüm, kıyamet) yaklaşınca, birden, inkâr edenlerin gözleri donakalır! "Yazıklar olsun bize! (derler), gerçekten biz, bu durumdan habersizmişiz; hatta biz zalim kimselermişiz." Okunuş Vakterabel va'dül hakku fe iza hiye şahisatün ebsarullezine keferu ya veylena kad künna fi ğafletim min haza bel künna zalimin
YASIN SURESINDE SUR' A UFLENDIKTEN SONRA INSANLARIN KIYAMETTE DALGALAR HALINDE OLACAĞI BELİRTLIYOR VE AÇIKKI ONLAR ZAMIRI TUM INSANLAR,YUZYILLAR ÖNCE YASAMIŞ SAVASÇI IKI KAVIM DEĞİL.ŞU ZAMAN Kİ TEKNOLOJIDE ARTIK FUZELER ÇAĞI DEMİR SEDLER ÇAĞI DEGIL.
Kehf Suresi 90 Bir süre sonra, Güneş'in doğduğu yere(UZAKDOĞU,ÇİNSEDDI) varınca onu, ona karşı kendilerine bir siper yapmadığımız(SABAHA GUVENLİ GIRMEYEN,EMNİYETSİZ) bir topluluğun üzerine doğar buldu
KEHF 90 GUNEŞIN DOĞDUĞU YER UZAKDOĞUYU BELIRTIYOR ÇOK AÇIK.
Kehf Suresi 90 Bir süre sonra, Güneş'in doğduğu yere(UZAKDOĞU,ÇİNSEDDI) varınca onu, ona karşı kendilerine bir siper yapmadığımız(SABAHA GUVENLİ GIRMEYEN,EMNİYETSİZ) bir topluluğun üzerine doğar buldu
Kehf Suresi 83 Sana Zülkarneyn'den de sorarlar: De ki: "Size ondan bir hatıra okuycağım."
Kehf Suresi 84 Biz onun için yeryüzünde güç ve saltanat hazırladık ve ona ulaşması için yol,vasıta eyledık..
Kehf Suresi 85 Bir yol tutup gitti.
Kehf Suresi 86 Nihayet, Güneş'in battığı yere varınca onu kara balçıklı bir gözede(BÜYÜK BİR PINAR,GÖL,DENİZ) batar buldu. Onun yanında bir de kavim buldu. Dedik ki: "Ey Zülkarneyn, ya bunlara azap edersin ya da haklarında güzel bir tavrı esas alırsın."
Kehf Suresi 87 Dedi: "Zulmedene azap edeceğiz; sonra Rabbine döndürülecek; O da onu görülmedik bir azaba çeker."
Kehf Suresi 88 "İman edip hayra ve barışa yönelik iş yapana gelince, onun için ödül olarak en güzeli var. Ve ona, buyruğumuzdan, kolay olanı söyleyeceğiz."
Kehf Suresi 89 Arkasından yıne yola koyuldu.
Kehf Suresi 90 Bir süre sonra, Güneş'in doğduğu yere(UZAKDOĞU,ÇİNSEDDI) varınca onu, ona karşı kendilerine bir siper yapmadığımız(SABAHA GUVENLİ GIRMEYEN,EMNİYETSİZ) bir topluluğun üzerine doğar buldu.
Kehf Suresi 91 İşte böyle! Biz onun yanında olan her şeyi bilgimizle kuşatmıştık.
Kehf Suresi 92 Sonra yine yola koyuldu.
Kehf Suresi 93 Nihayet, iki set arasında ulaştı. Setler arasında öyle bir topluluk buldu ki neredeyse söz anlamıyorlardı.
Kehf Suresi 94 Dediler: "Ey Zülkarneyn! Ye'cûc ve Me'cûc bu yerde bozgunculuk yapıyorlar. Onlarla bizim aramızda bir set yapman şartıyla sana vergi verelim mi?"
Kehf Suresi 95 Dedi: "Rabbimin beni içinde tuttuğu imkân ve güç daha üstündür. Siz bana bedensel gücünüzle destek verin de onlarla sizin aranıza çok muhkem bir engel çekeyim."
Kehf Suresi 96 "Bana demir kütleleri getirin!" İki ucu tam denkleştirince, "Körükleyin!" dedi. Onu ateş haline koyunca da "Getirin bana, üzerine erimiş bakır/katran dökeyim!" diye seslendi.
Kehf Suresi 97 Artık onu ne aşabildiler ne delebildiler.
Kehf Suresi 98 Dedi: "Bu, Rabbimden bir rahmettir. Rabbimin vaadi gelince onu yerle bir eder. Ve Rabbimin vaadi haktır."
Kehf Suresi 99 O gün onları(İNSANLARI) bırakmışızdır, dalga dalga birbirıne karışırlar. Sûra da üflenmiştir; hepsini bir araya toplamışızdır.
KIYAMET ALAMETLERİ KONUSUNDA ÇOK FAZLA SUİSTIMAL VARDIR KALDIKI BU KIYAMETI TASVİR EDEREK ANLATAN BİR SURE DEĞİL(ZİLZAL YADA KIYAMET SURESI GİBİ...).YECUC VE MECUC KAVİMLERİNİ KIYAMET ALAMETI YAPAN YAHUDI BOZMASI HADISLERDIR.KURAN KAHINLIK KITABI DEĞİLDİR,KIYAMET SAATİ ALLAH KATINDADIR.,PEYGAMBER BILE KONUDA BILGISIZDIR.CENGİZHAN ÇİN SEDDINI YUZYILLARCA ÖNCE AŞMIŞTIR,KIYAMET ALAMETİ DEĞİLDİR.
A'raf Suresi 187 Ne zaman gelip çatacak diye kıyamet saatini soruyorlar sana. De ki: "Ona ilişkin bilgi Rabbim katındadır. Onu, vakti geldiğinde belirginleştirecek olan yalnız O'dur. Göklere de yere de ağır gelmiştir o. O size ansızın gelecektir, başka değil." Sen onu iyice biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. De ki: "O'na ilişkin bilgi Allah katındadır, fakat insanların çokları bilmiyorlar."
Nahl (36) Yemin olsun, biz her ümmette şöyle tebliğ yapan bir resul görevlendirdik: "Allah'a kulluk/ibadet edin, tâğutttan kaçının. Sonra bunlardan kimine Allah kılavuzluk etti, kimine de sapıklık hak oldu. Şimdi, yeryüzünde gezip dolaşın da yalanlayanların sonu nasıl olmuş görün.
Mumin (21) Yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki kendilerinden öncekilerin sonları nice olmuş görsünler? Onlar, hem kuvvetçe hem de yeryüzündeki eserler bakımından bunlardan daha zorlu idiler. Ama Allah onları günahları yüzünden yakaladı. Ve Allah'a karşı bir koruyanları da olmadı.
ANLAMAMIZ GEREKEN ŞU KI BU MEDENİYETTE RABBINE NANKÖRLUK ETTIĞI ZAMAN YIKILMAYA YUZ TUTTU,KORUYANDA ZAMANI GELINCE HELAK EDENDE ALLAHTIR.KIYAMET GUNUNDE ALLAH HERKESI ORDA BULUŞTURUP HESAP GÖRECEKTİR,HER TURLU DAVA ORDA SON BULACAKTIR. KALDIKI ÇIN SEDDI MESHURDUR.ALLAHIN BAHSETTİĞİ MEDENİYETLERİ ÇÖL ARAPLARININ HEPSİ DAHA ÖNCEDEN BİLECEK DİYE BİR KURAL YOK.
A'raf Suresi 101 İşte o kentler/medeniyetler! Haberlerinden bir kısmını anlatıyoruz sana. Andolsun, resulleri onlara açık-seçik deliller getirmişti. Ama daha önce yalanlamış oldukları içim inanmadılar. Küfre sapanların kalplerini Allah işte böyle mühürler. TURKLER O ZAMANKİ ÇOĞU KAVIM GIBI SAVASCI BIR KAVIMDI VE ÇOK GÜÇLÜYUDÜ, BUNU INKAR EDEMIYIZ,KÖTU BİR ÖZELLIK DEGIL,KALDIKI ORTA ASYA TURKLERINDEN BAHSEDIYORUZ,YECUC MECUC' E YUKLENEN KÖTU ANLAMLAR KURANDAN ONAY ALMAZ ,ALDIĞIIMIZ GELENEKSEL DIN EGITIMINI BILINÇALTIMIZDAN ATIP SAF YORUMA ULAŞALIM.
Türkler ve Moğollar, asırlarca millet olma süreci içerisinde, siyasî mücadelelerin bir araya getirdiği iki asker milletdir. Coğrafî yakınlık da bu mücadelelere ikinci açıdan zemin hazırlamıştır. Çin yıllıklarında Jung ve Ti kavimleri adıyla geçen Hunlar ve Moğollar, aynı millet olarak telakki edilmişlerdir. Maişet membaları, kültürel yapıları ve askerî yaşayışlarındaki fark, Türklerin, Moğollardan bariz bir üstünlüğe sahip olduğunu göstermiştir. Türkler ve Moğollar, Çinliler tarafından ancak M.Ö (659) VI. yüzyılda tefrik edilebilmişlerdir.
YECUC MECUC ÇİN SEDDINE SALDIRAN İKİ SAVAŞCI KAVIMDIR.TARIHI KAYNAKLARA GÖRE MOĞOLLAR VE TÜRKLERDIR.ÇİN SEDDİ CENGİZHAN ZAMANINDA AŞILMIŞTIR,KIYAMET ALAMETİ DEĞİLDİR.DUNYA TARIHINDE VE DEMİR ÇAĞINDA HİÇ BİR SED DEMIRDEN YAPILMADI,ÇOK UZUN VE BUYUK BİR SED İÇİN BÖYLE BIR DEMIR KAYNAGIDA IMKANSIZ,BUNDAN SONRADA BÖYLE BIR SED YAPILMAZ KORUMA AMAÇLI ARTIK FUZELER VAR VE KOMIK OLUR.
NEDEN KULLANILAN DEMIR BLOKLARI VE ERİMİŞ BAKIRI SEDLER ARASINDA BELLI MESAFELERDE BULUNAN KALELERDEKI DEMIR KAPILAR VE SURGULERİ İÇİN DUŞUNMUYORUZ?ÇIN SEDDI NIN EN ÖNEMLI SORUNU TAHTA KAPILARINDAN KALELERE GIREN DÜŞMANLARIYDI.TAHTA KAPILAR M.Ö 3.YUZYILDA DEMIR KAPILARLA DEĞİŞTİRILDI VE SED ONARIM GÖRDÜ.
ARAPLAR DUNYANIN EN ESKI TICARET YOLLARINDAN BAHARAT YOLU ÇOK GENİŞ BİR COGRAFYA İLE IRTIBAT HALINDEYDI.HINTLILERDE DAHİL BİR ÇOK KAVİM MEKKEYE GELMEKTEDİR VE ÇOK UZAK DİYARLARDAKİ KISSALAR BİLE ARAPLARCA BİLİNMEKTEDİR YECUC MECUC KIYAMET ALAMETI DEGILDIR.KEHF 99 DAKİ DALGALANANLAR İNSANLARDIR.KEHF SURESI SEÇKİN KULLARDAN KISSALAR ANLATIR.ZULKARNEYN YURUR,KONUŞUR,BİR İNSANDIR.ZATEN HZ LOKMANDAN HEMEN SONRA ARAPLAR ONUN KISSAISINI SORAR.DUNYANIN GENİŞ BİR COGRAFYASIYLA ÇOK ESKI BIR TICARET YOLU BAHARAT YOLU SAYESINDE IRTİBATTA OLAN TICARET SEHRI MEKKE HALKI HZ ZULKARNEYNIN ANISINI HATIRASINI SORAR.
Kehf Suresi 99 O gün onları(İNSANLARI) bırakmışızdır, dalga dalga birbirıne karışırlar. Sûra da üflenmiştir; hepsini bir araya toplamışızdır.
Ya-sin Suresi 51 Sûra üfürülmüştür! Bak, işte kabirlerden,(İNSANLAR) Rablerine doğru dalgalar halinde akın akın gidiyorlar.
YASIN SURESINDE SUR' A UFLENDIKTEN SONRA INSANLARIN KIYAMETTE DALGALAR HALINDE OLACAĞI BELİRTLIYOR VE AÇIKKI ONLAR ZAMIRI TUM INSANLAR,YUZYILLAR ÖNCE YASAMIŞ SAVASÇI IKI KAVIM DEĞİL.ŞU ZAMAN Kİ TEKNOLOJIDE ARTIK FUZELER ÇAĞI DEMİR SEDLER ÇAĞI DEGIL.
BANA GÖRE ZULKARNEYN PEYGAMBERDIR.ÇUNKU:
ÖNCELİKLE KURANIN GELİŞ AMACINI, YAPISINI, RUHUNU İYİ ÖZÜMSEMELİ...KURAN BİR ÖĞÜTTÜR,KLAVUZLAYICI KİTAPTIR,KIYAMET SAATİ İÇİN ALAMETLER KAHİNLIK KITABI DEĞİLDİR.KIYAMET SAATİNE İLİŞKİN BILGI ALLAH KATINDADIR,BU ILGILI AYETTE USTUNE BASARAK VURGULANIYOR.KURAN PEYGAMBER ANILARINDAN BAHSEDER,HER KAVME DUNYANIN HER NOKTASINDAKİ TOPLUMLARA SAYISIZ PEYGAMBER GELMIŞTIR.KURANSA BUNLARDAN SINIRLI SAYIDA BAHSETMIŞ,AYRINTIYA GIRMEYEREK ALMAMIZ GEREKEN ÖGUT HEDEFLENMİŞTİR.
KEHF 83 TE ANI,KISSA,HATIRA DIYOR,ANLATIM TARZI GEÇMİŞ ZAMAN,ZULKARNEYNİN ANISI, KEHF SURESINDE LOKMANIN ANISINDAN HEMEN SONRA ANLATILIYOR ,ZULKARNEYN YURUYOR,INSANLARLA KONUŞUYOR,BİZİM GIBI BIR INSAN, FARKI YOK.
ZULKARNEYN'E VERİLEN NİMET MEKENNA KELİMESI ILE ANLATILIYOR.AYNI KELİME 6:6 DA YERYUZUNDE GEÇMİŞTE YASAMIŞ İNSANLAR İÇİN KULLANILIYOR.
6:6 Kendilerinden önce nice nesilleri yok ettiğimizi görmüyorlar mı? Sizi yerleştirmediğimiz bir biçimde onları yeryüzüne yerleştirmiştik. Onları nimetlere boğmuş(MEKENNA), ülkelerini ırmaklarla donatmıştık. Fakat günahlarından ötürü onları yok ettik ve onlardan sonra başka nesiller yetiştirdik.
AÇIKTIR Kİ VAHYE MUHATAP OLMUŞ MİSYON YUKLENMİŞ KURANDA SEÇKİN VE ÖVULMUŞ SAYDIĞINIZ ZATLAR İSMİ VERILSIN YADA HIKAYEDEKİ ÖĞÜTÜN ESPRISI İÇİN VERILMESIN,PEYGAMBERDİR İBARESİ YANINDA YAZILSIN YAZILMASIN, LOKMAN,ZULKAERYN,ELYESA,ZÜLKİF...VS HEPSİ PEYGAMBERDİR.NİCE PEYGAMBER KURANIN BILDIRDIĞI ÜZERE GELİP GEÇMİŞTİR.
Enbiya Suresi 85 İsmail, İdris, Zülkifl, hepsi sabredenlerdendi.
Sad Suresi 48 İsmail'i, Elyese'i, Zülkifll'i de an! Hepsi seçkinlerdendi.
MESELA HZ.ZULKIFL İÇİN DİREKT PEYGAMBERDİR İBARESİ YOK AMA PEYGAMBERLİK İBARESİ DİREKT GECEN HZ İSMAİL İLE BIRLIKTE ANILIP AYNI SINIFA SOKULUYOR.
YECUC MECUC Etimolojik Tahlil
Kur’an-ı Kerim’de iki ayrı yerde geçen(17) Ye’cûc ve Me’cûc kelimelerinin kökü konusunda farklı görüşler ileri sürülmüştür. Ragıb el-Isfehanî ve İbnü’l-Manzur gibi dil alimlerine göre bu kelimelerin aslı Arapça; Zemahşerî, Fahreddin er-Râzî, Beydâvî ve Ebu’l-Bekâ’nın da içlerinde yer aldığı cumhura göre ise bu kelimelerin aslı Acem (başka dillerden Arapça’ya geçme)’dir.(18) Bu kelimelerin Arapça olduğunu söyleyenler, türetildikleri kökler konusunda farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Ebu’l-Hasan el-Ahfaş, hemzeli (Ye’cûc ve Me’cûc) ve hemzesiz (Yâcûc ve Mâcûc) okunmasının caiz olduğunu söylerken,(19) Abdurrahman b. Hürmüz el-A’rec ve İmam Asım bu kelimelerin asıl harflerinin hemzeli olduğunu belirtmişlerdir.(20) Kelimenin kökünün “evece”, “ecece”, “mecece” veya “yecece” olduğu söylenmiştir. Musa Carullah, Ye’cûc ve Me’cûc konusunda yazdığı risalede Mısır krallarına Firavun, Amalika hükümdarlarına Âcâc, Roma krallarına Kayzer, Habeş krallarına Necâşî dendiği gibi Türk hükümdarlarına da Kaan denildiğini belirtmekte, Gog kelimesinin bu sözcükle arasında bir yakınlık bulunduğunu kaydetmektedir. Türkçe kaan sözcüğünün Âramice Kohen kelimesinden türediğini, Gökhan kelimesinden de türemiş olabileceğini belirten Cârullah, hatta Kohen sözcüğü “Kaan”dan alınmış, sonra da bundan kehanet kelimesinin bile türetilmiş olabileceğini ifade etmiştir. Musâ Carullah, Türkçe’dekinin zıddına Samilerin lügatlarında Gog kelimesinin başka kullanımlarının bulunmaması ve Ahd-i Atik’te Magog ülkesinin hükümdarı anlamına kullanılmış olması bu kelimenin aslının Türkçe olduğunu güçlendirdiğini de belirtmektedir.(21) Musâ Carullah der ki: “Ahd-i Atik sahifelerinde “Yâ” nida harfidir. Asıl isin “Cûc” kelimesidir. Rivayetçi müfessirler, Ahd-i Atik ve Ahd-i Cedit ile Talmud’un masallarını tamamıyla taklit ettikleri halde Ye’cûc sözüyle cûc sözünün gayet açık olan farklarına hiçbiri dikkat etmemiştir.”(22)
Bilimsel tefsirin öncülüğünü yapan müfessirlerden Kasımî ise Araplarca Kaf Dağı diye bilinen, Kafkas dağlarının arkasında Dağıstan bölgesinde bir dağ bulunduğunu, burada birine Akuk, diğerine Makuk adı verilen iki kavim yaşadığını, Arapların bunları kendi dillerinde Ye’cûc ve Me’cûc şeklinde ifade ettiklerini kaydetmektedir.(23)
Tarihi bilgilere göre bedevi ve vahşi olan ve milattan önce dokuzuncu yüzyıla kadar batıda ve güneydeki ülkelere saldıran batıda Miğer, doğuda ise Tatar diye isimlendirilen bu kavim milattan önce altı yüz yıllarında Karadeniz sahillerinde iken Kafkas dağlarından güneye inerek batı asyaya hücum etmişlerdir. O devirde kuzeydoğu bölgesi bugünkü Moğalistan topraklarına tekabül etmekte olup, buranın gezginci kabilelerine Mongol adı veriliyordu. Kaynaklara göre Mongol’ün aslı Mongog veya Monçuk’tur. Her iki halde de bu iki kelime Me’cuc kelimesine çok yakındır. Yunanlılar da bunu Mîgak diye telaffuz etmişlerdir. Ayrıca Çin tarihinde Yavaşî adında bir kabilenin adından söz edilmektedir ki, bu kelimenin zamanla tahrif edilerek Ye’cûc şekline girmiş hali olabilir.(24)
TEVRAT VE İNCİLDE GOG VE MOGOG(MOGOLLAR) SAVASÇI IKI KAVIM OLARAK BAHSEDER YUKARDAKİ BILGILERI DOĞRULAR.
|
Yukarı dön |
|
|
aliaksoy Uzman Uye
Katılma Tarihi: 05 subat 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 989
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam...
ENBİYA 96. Nihayet Ye'cûc ve Me'cûc (sedleri) açıldığı ve onlar her tepeden akın ettiği zaman; 97.
Ve gerçek vaad (ölüm, kıyamet) yaklaşınca, birden, inkâr edenlerin
gözleri donakalır! "Yazıklar olsun bize! (derler), gerçekten biz, bu
durumdan habersizmişiz; hatta biz zalim kimselermişiz."
Demek ayet metninde "kıyamet" geçmiyor da "ölüm" mü geçiyor...
Çok sığ yorumlamışsın...
Gerçekte her ikisi de geçmiyor. Yaklaşan vaad tir. Ölüm mü kıyamet mi? İkisi de yorum. Ama , Yecüc Mecüc meselesinin anlatılmasından sonra yaklaşan vaadin seddin yerle bir edilmesi olması çok daha akla yatkın. Zira, bu kavimden bahsedilen diğer ayetlerde;
Kehf Suresi 98 Dedi: "Bu, Rabbimden bir rahmettir. Rabbimin vaadi gelince onu yerle bir eder. Ve Rabbimin vaadi haktır." denilmiş...
Sorum şu; Türklerin batıya olan saldırıları öyle ansız saldırılar değildi. Türk ordularının gelmekte olduğu (onlar uzay aracı ile gelmeyip atsırtında geldikleri için) zaten biliniyordu.
Şu halde; gözleri belerten, dona kaldı olarak ifade edilen şey nedir ?
Selam ve dua ile...
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
|
Yukarı dön |
|
|
mirror Katilimci Uye
Katılma Tarihi: 13 mart 2007 Gönderilenler: 92
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam Dostum
Vaad ölum kıyamet sığ yorumu bana aıt değil meallerde sadece bu ıkı anlamı bulabıldım.Bana sorarsan vaad bir sözu bır sonu anlatmaktadır ve bu yıkılmaz saglam sanılan seddın yıkılmasıdır.Ben zaten bu sığ yorumun yanlışlığını ve Yecuc Mecuc ıle kıyamet arasında hıç bır ılişki olmadığını ortaya koymak için bu yazıyı astım.Eğer Çın seddı ıçın yorumlarsak bu sed saldırılarla en sonunda yıkılmıştır ve Çinlıler buyuk bır can kaybına ugramıştır,buda bir çeşit ilahı cezada olabılır..Konuda şu baslık dıkkatını çektımı?
SULEYMAN İLE ZULKARNEYN AYNI KİŞİDİR VE KURANDA ISMİ GECEN 19 RESULDEN BİRİDİR,SULEYMAN'A BAKIR İLMİ VERILMIŞTIR VE DAVUD'DAN DEMIR ILMI MIRAS KALMIŞTIR
Bence ılk sorun bu baslıkla ılgılı olmalıydı.
|
Yukarı dön |
|
|
|
|