Yazanlarda |
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Benim ciddiye aldığım yazılara örnek olarak, Sayın, Malik bin nabinin savını gösterebilirim, Allah kısmet ederse Salat desteğinin Sözel mi yoksa Dini yayma şeklinde fiilsel bir destek mi olduğu konusunda sizlere çalışma takdim edeceğim. Zira benim görüşlerine değer verdiğim diğer bazı kimseler, benimle aynı fikirde olmayıp Malik bin nabi gibi düşünmekteler, düşüncelerine hareket noktası olarak aldıkları bir çalismayi cevaplandırmamı istediler. Onlara cevap şeklinde hazırlayacağım bir çalışmayı kısmet olursa bu konunun bir devamı olarak foruma asacağım.
SELAM ÜSTAD, İNŞ. ALLAH KOLAYLIK VERSİN ÇALIŞMALARINDA, AYETTEKİ SELAM KISMI ÜZERİNDE BİRAZ DAHA DÜŞÜNEBİLRİZ İŞİN SÖZEL BOYUTUNA NE KADAR İLİNTİLİ DİYE, BENİM DÜŞÜNCEM DE DE DÜZELTİLECEK YERLER OLABİLİR, İNŞ. YAZINI BİTİRİNCE İSTİŞARE EDERİZ, ALLAH YARDIMCIN OLSUN,
SULTAN ABLA, ALLAHTAN BAŞKASINA KURBAN OLMA HA, NE DERSİN,BU DAHA KUR'AN'İ DEĞİL Mİ.
SELAM VE DUA İLE
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam İblissavar,
Konuya şaklabanlık yaparak girmeseydin eminim ki doğrunun hangi tarafta olduğunu kavrayabilirdin.Kalem suresi itaat edilmiyeceklerin listesini verirken 'alaycıları'da listeye ikinci sıradan dahil eder.
Tekrar makaleye gelelim,
Sözkonusu yazı da Salat konu ediliyor olmasına rağmen hiçbir Allah Resulünün ismi yok.saydığıma göre üç kez Peygamber üç kez de Peygamberimiz ifadesi geçiyor.Hepsinde kasdedilen Muhammed resul.
Yazar diyor ki:"Ben asla ayrım gözetmem"Peki diğer Allah resulleri:"Kuran bu konuyu anlatırken bizi de konuya dahil etti,sizse bizi hiç zikretmediniz"dediklerinde yazarın vereceği makul bir cevap olabilir mi?
F.Hüdür bizi muhatab alır ya da almaz,alması için de söze 'abi'diye de başlayacak değiliz.Lakin F.Hüdür'ü bu konu da eleştiren sadece ben değilim.HakGelenek,apolat,M.Bin Nebi de aynı eleştiriyi kendisine yönelttiler.Bu site de yazan herkes Kuran'dan yapılan eleştirileri ciddiye almak zorunda aksi takdirde Haniflik iddiası hava da kalır.
Neden "Peygamberimiz"?
Çok tehlikeli ve itici bir ifade dışlayıcı,ayırıcı,küçümseyici bir çağrışım yaptırıyor.Vurgu sadece bir Resule diğerlerine değil.Oysa sistemin çözülebilmesi bütünlüğünün bozulmamasına bağlı.
Peki bunu "Yalnız Kuran"diyen insan niçin kullanır?Bakın biz hiçbir yazımız da kullanmadık kullanmayız da.Ben sorunun diğer Resulleri sevmemek olduğunu da düşünmüyorum.Çünkü bunu ancak "Muhammedperestler" yapar.
İblissavar,bu sitenin ve H.D.Türkiye sitesinden birçok yetkin arkadaş(SafBilgi dahil)bu kelimeyi kullanıyorsunuz.Diyorum ki:Sebep peygamberleri sevmemekten ziyade "Peygamberlik" kelimesinde gizli olmasın?Acaba 1400 yıl önce ölmüş birisini "Peygamberimiz"yaparak "Birilerinin" Sn.Adalet arkadaşın deyimiyle "İmamların,Önderlerin" önümü kesilmek isteniyor?Ne dersiniz?
Bu çözülüp yerli yerine oturtulmadığı sürece ne bu sitedekiler ne de diğer sitedekiler salat'ı yerli yerine oturtamaz.Safbilgi bayağı yaklaşmış Fereç Hüdür 1400 km.uzağında.
Sadece sesli düşünüyorum yanlışım varsa lütfen düzeltin ama sadece Kuran'dan olmak kaydıyla.
Sıfatlara fazla takılmayın Kuran,Amca dayı,hala,teyze,baba,anne'nin dışında abla,abi,hz.,bey,hoca,yenge,enişte,damat vs.sıfatları Muhlisliğe uygun bulmadığından kullanmaz siz de kullanmayın.
Selametle.
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Hanif Düşünen Türkiye sitesinden Safbilgi yazdı:
Nebilik yani Allahtan vahıy almak,haber getırmek şekinde elçilik son
nebi Muhammed ile bitmiştir ama resulluk yani gönderılmış bir mesajı
,Allahın ayetlerını, insanlara ulaştırıp tebliğ rolunu
ustlenmek,islamı,Kuran bilgisini yayma şeklinde elçilik ise devam
etmektedir.
Peygamber kavramını hem nebı hem resul sıfatları bırlıkte aynı kişide
barındığında kullanıryoruz ve sakınca görmuyorum.Ama kendımıde katarak
özeleştiri yaparsam hazret kelımesını kullanarak kutsallık verıyoruz ve
yanlış yapıyoruz.Bir yanlışta son nebi Muhammed için peygamberimiz
dememiz,oysa tum peygamberler bizimö peygamberımızdır ve ayırım
yapmamız ögutlenmıştır,hepımızı bu yanlış dıl ve kullanım
alışkanlığından kurtulmaya davet edıyorum...
YORUM:Aslında yoruma gerek bıraktırmayacak bir özeleştiri ancak,Allah'ın doğrularına teslimiyet noktasında örneklik teşkil etmesi açısından kardeşimizi tebrik ve takdir ediyorum.
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Neden "Peygamberimiz"?
Çok tehlikeli ve itici bir ifade dışlayıcı,ayırıcı,küçümseyici bir çağrışım yaptırıyor.Vurgu sadece bir Resule diğerlerine değil.Oysa sistemin çözülebilmesi bütünlüğünün bozulmamasına bağlı.
Peki bunu "Yalnız Kuran"diyen insan niçin kullanır?Bakın biz hiçbir yazımız da kullanmadık kullanmayız da.Ben sorunun diğer Resulleri sevmemek olduğunu da düşünmüyorum.Çünkü bunu ancak "Muhammedperestler" yapar.
selam sultan abla elinize sağlık, konu salatla ilgili olunca olyın bu boyutuna dikkat edememiştim, ağzımızdan çıkan nitelemelere gerçekten dikkat etmeli, Allah'tan başkasına kurban olmayın derken de buun söylemeye çalışmıştım,
fereç abi de inşallah bu konuyu dikkat almalı, müslümanlar yoksa siz uyaranları sevmiyor musunuz ayetinin nüzulunu yaşamalı artık,
ayrca abla veya abi gibi sıfatlar benm için samimiyet ifadesidir, ayrıca yaşları benden büyük olanlara bu şekilde hitap ederim genelde,yazınızda bunununla ilgili bir kaç satır görünce kendi adıma kullanış amacımı belirteyim istedim,
Muhmmed alemlere rahmet de lut dış kapının mandalı mı diye çıış yapan bir abimi hatırladım şimdi,
, bazen sözler bilç altımızı yansıtır, belki bir sözdür nolack deyip geçmemeli, nasraniler bir sözlernin kurbanıydı, hassasiyetinizden ötürü. Allah razı olsun, onlar lafı dinler en güzeline uyar, sözün en güzelini de Rahman söyler,
selam ve dua ile
|
Yukarı dön |
|
|
iblissavar Uzman Uye
Katılma Tarihi: 06 subat 2007 Gönderilenler: 363
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam Sultan, Hemen yağ gibi üste çıkıp kendi alaycılığını es geçiyorsun ya neyse büyüklük bizde kalsın.Son resülümüzle ilgili tespitlerine katılıyorum.Aslında şu içinde bulunduğumuz ortam daha çok Musa resülümüzle ilgili ortamı yansıtıyor gibi ve bununla ilgili olarakta bir yazı astım. Ama burada konu salat olduğu için siz bir zahmet Kuranda salattan ne anladıklarınızı yazarmısınız?Çünkü birşeye değildir diyorsunuz ama ne olduğunu kendi ifadelerinizle ortaya koymaktan niçin kaçınıyorsunuz? Yoksa her söylediğin doğru olsun ama her doğru her yerde söylenmez diyenlerdenmisiniz?
__________________ ŞEYTANDAN VE ONUN EVLİYASINDAN KAÇINMANIN EN İYİ YOLU,ŞEYTANA KÜLAHINI TERS GİYDİRMEKTİR!
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam Malik Bin Nebi,
Değerli ilgi ve katkına teşekkür ederim.Sanırım İktibas forumda ki Malik Bin Nebi de sensin,ayrıca orada Nartkan kardeşi de takip ediyorum.Yazdıklarınızdan da çokça istifade ediyorum Allah razı olsun.
Kardeşim,bütün çabamız Allah'ın tariflediği Halisliği zedelemeyen Muhlisler olabilmek.Bir bardak sütün içine düşen en ufak yabancı cisim bizi onu içmekten alıkoyuyorsa Rabbimiz Dininde de böyle hassas olmamızı istiyor.
Kuran kime nasıl hitap edeceğimizi boş geçmemiş tanımlamış.Amca,Hala
teyze nasıl belirtilmişse isteseydi Abi,Abla,Enişte vs.sıfatları da net olarak tariflerdi.Biz Kuran'a tabi olan kardeşler birbirimize ya direkt ismini ya da kardeş diyerek hitap ediyoruz.Yaşı ne olursa olsun.
Kuran'ı yaşamakta budur,yoksa lafla peynir gemisi yürümediği gibi Putları yıkmanın da başka bir yolu yoktur.Bu sebeple kardeşlerimiz ufuklarını daha geniş tutmalı alışıla gelmiş batıl gelenekten süratle uzaklaşmalıdırlar.
Site de bunun öncülüğünü yapacak birçok kardeşimizin mevcut olduğuna içtenlikle inanıyorum.
Son olarak,
Sen beni "abla" yaptın ama ben bayan değilim ayrıca sen merak etme Allah'tan başkasına kurban olmam.Söyledğim söz deyim olmuş bir ifade bana ait değil yine de hassasiyyetin güzel.
Selametle
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam İblissavar,
Site de yenisin sanırım.(gerçi seni gözüm bir yerlerden ısırıyor ama..)Astığım tüm yazıları iyice bir oku!Bak bakalım sakladığım gizlediğim bir şeye denk gelecekmisin.
Evet haklısın konu Salat,ancak bu konu içerisinde başka doğruların ve yanlışların oluşmayacağını göstermez.Senin de kabul ettiğin bir doğru koyabilmişiz ortaya.
Şunu diyorum:Salat Muhammed Resulle başlamamış eğer siz buradan başlatırsanız,
1-İlahi sistemi bölersiniz
2-Allah Resulleri arasında ayrım yapmış olursunuz
3-Kuran bütünlüğünü bozacağınızdan isteseniz de doğru sonuca ulaşamazsınız,
Çünkü,
Muhammed'in, Dindeki yeri neyse Zülkifli'nin,İdris'in yeri de birebir aynıdır.
Batıl geleneğin "Namazı"nın Kuran'a göre Salat'ı İkame etmeyle yakından uzaktan hiçbir alakası yoktur.Doğrusu aşama,aşama (We rattilil Kurane tertile)ortaya çıkmaya başlamıştır,biraz sabırlı olmak lazım.Ondan önce yaşanacak çok şey var demek ki.
Selametle
|
Yukarı dön |
|
|
Fereç Hüdür Uzman Uye
Katılma Tarihi: 28 subat 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 48
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam , Salatın Maddesel olduğunu savunan bir yazıya, verdiğim cevabı sizlerin görüşüne takdim ediyorum, ilginizi çekeceğini umarım, ben hatadan masum bir kişi olmadığımdan bütün yazdıklarım Kuran ölçüsüne göre eleştiriye açıktır. Şu var ki, eleştirilerin belli bir sevide olmasını, “Peygamberimiz sözüyle, Muhammed peygamberi diğer peygamberlerden ayırdın, yoksa diğer peygamberleri kabul etmiyor muzsun gibisinden benimle ilgisi olmayan abuk sabuk iddialar“ olmamasını beklerim. Kuran peygamberimizden özel olarak bahseden ayetlerle doludur, yoksa bu tür iddiaları yapanlar, Allah’ında peygamberler arasında ayırım yaptığını mı düşünüyorlar. Konu bazında şahıslardan özel olarak tekil bir şekilde bahsedilir, peygamberimiz nitelendirmesinden kasıt bize özel olarak gönderilen peygamberimiz Muhammedi (Allah’ın rahmet ve bereketi onun üzerine olsun) Ahzab süresi 56. Ayetinin olan ilgisini vurgulamak içindir, Allah’ta bu ayette onu özel olarak konu etmektedir. Kuran’dan mealen:
- Muhakkak ki, Allah ve melekleri Peygamber üzerine selâtta bulunurlar. Ey imân etmiş kimseler!. Onun üzerine selâtta, teslimiyetle selâmda bulunun. 33/56
Bana gelen yazıya verdiğim cevap aşağıdaki gibidir:
Salat konusunda göndermiş olduğunuz iki çalismayi inceledim, benim şimdiye kadar yapmış olduğum çalismalarimda hareket noktam İslam da inanç birliğinin sağlanması için Kuran’a çagirma şeklinde yapmış olduğum çalismalardi, bazen zorunlu olarak Oruç Namaz gibi fıkhı konulara konulara deyindimse de bunlar konu gereği zorunlu olarak yapmam gereken çalışmalardı, şunu samimiyetle söyleyeyim ki, hiçbir zaman Peygamberimize ve diğer peygamberler veya müminlere sözel olarak salavat getirmeye birilerinin karşı çıkacagı veya İslam da ki tesettüre özellikle baş örtüsüne Müslüman iddialı olarak birilerinin karşı çıkacağı hiç aklıma gelmemişti bu durum tarihte rastlanan bir durum olmadığı gibi, hiçbir tereddüde yer bırakmayacak şekilde lafzen salat ile tesettürün baş; örtüsünün İslam’ın farzlarından bir farz olduğu bana göre kesindir.
Daha önceleri İslam dinine yapılan saldırılarda Peygamberimiz Muhammed (Allah’ın Rahmet ve bereketi onun üzerine ve bütün peygamberler üzerine olsun) adına uydurulmuş hadis rivayetleriyle saldırılar yapılmıştır, evvelki sofistler dahil hiç kimse Peygamber adına uydurulmuş bir rivayeti referans göstermeden, Kuran’ı ve Peygamberi açıktan karşisına alarak İslam iddiasıyla, İslam dinine saldırmamıştır. Son zamanda ise özellikle Sofist Reşad Halife’nin müritleri tarafından, Allah’a, Peygambere ve birçok İslam’i kavramlara Müslüman iddialı olarak açıktan ve doğrudan sözel saldırılar yapılmıştır ve yapılmaktadır. Bu kimseler sofistike metotlarla İnsanların çogunun Kuran’daki İslam ögretisinden habersiz oldukları bir zamanı ve ortamı fırsat bilerek Kuran İslam’ını öğreti maskesi altında akıllarına geleni sıralamaktan çekinmemislerdir. Bu işte o kadar ileri gitmişlerdir ki Salat kavramını çarpıtmaya çalışmalari diğer söylediklerinin yanında basit kalır, Öyle ki, Tevbe süresinin 128 ve 129. Ayetlerini sofistike oyunlarla açıktan açığa red etmektedirler, buna rağmen maalesef kendilerine inanan kimseler bulabilmektedirler, Kuran’dan ayet inkar etmenin Kuran’ı red ve İslam dininde küfür olmadığını değil Müslüman iddialı kimseler Putperestlerin dahi kabul edebileceğini düşünmüyorum, bir putpereste dahi Kuran’dan ayet inkar etmek Kuran’ı inkar etmek değildir desek sanırım söylediğimize güler. O zaman kendilerini Müslüman tanımlayıp bunlara inanlara şunu sormak lazım, Kuran’dan ayet inkar etmek küfür değilse size göre küfür nedir. 19 cu olarak tanınan bu kimselerin 19 safsatalarına hem kendi sitelerimde hem de çesitli forumlarda bir çalisma şeklinde cevap verdim bak. www.mubin.net çalisma incelendiğinde iddialarının boş ve tutarsız bir safsata olduğu kolayca görülebilir. Sofizm çok eski devirlerden beri süre gelen bir akımdır, Şöyle ki:
Öncelikle , bu iddiayı ortaya koyan Reşad Halife'nin kimliğine bakalım, 18 Kasım 1935 yılında Mısır'da Şâzeliye tarikatını lideri olan Abdul Halim Muhammed Halifenin oğlu olarak dünyaya geldi, sofist bir ailenin çocugu olarak sofizm ortamında yaşadı. Şöyle ki: "Babası, Abdul Halim Muhammed Halife mühendislik ögreniminden sonra, Mısır'da on binlerce bağlısı olan şazeliye tarikatının lideri oldu. Oğlu Reşad'a olan güveni ve sevgisinden ötürü, şeyh Abdul Halim, Tarikat'ın ismini Reşad-el şazeliye olarak değiştirdi. “
( Alıntı: http://72.14.207.104/search?q=cache:KsMTbIcpZuoJ:19.org).
Kûr'an konusunda yaptığı "Üzerinde 19 Var" iddiası Sofizm mesleğinin icrası neticesinde, hakikatin inkarıyla üretilmis bir Safsatadan başka bir şey değildir.İnsanları çesitli amaçlarla kandırmak için Safsata üretimi, Sofizm mesleğinin en temel yöntemlerinden biridir. Safsata ilk bakışta doğru gibi görünen fakat yakından bakıldığında sahteliği açığa çikan, kendilerini ele veren yanlış çikarsamalar ve sahte iddialardır.
Tipik olarak Sofistin kimliği şöyledir :
Eflâtun’un Sofist isimli kitabında belirtilen. “Maddi menfaate erişmek için kullanmış oldukları tipik yöntemleri ve özelliklerinden” örnekler :
"1- Sofist, fazilet ögretimi perdesi altında para kazanmak için , asil ve zengin gençler peşinde koşan bir avcıdır.
2- Sofist, fazilet üzerine söz ve ögretim alışverişi yapan bir bezirgandır.
3- O perakende sattığı malı, ya başkasından alıp satar, yahut da kendi yapar satar.
4- Münazara (karşilaşma) iyi ve doğru veya başka türlü genel kavramlar üzerinde olursa ona Eristik denir. Sofist, eristik sanatını para için icra eden kişidir. Eristik sanatını kazanç sağlamak için profesyonel olarak icra edip, geçim vasıtası yapan sofistler soru ve cevap usulünü, yani Zenon’un diyalektiğini bir söz güreşi haline getirmişlerdi. Bu usulü her konuda tatbik ediyor ve karşisındakini tezatlar içine düşürmek suretiyle yenmeyi amaçlıyorlardı. Bir hakikate varmak için değil, şaşirtmak, tenakuza düşürmek ve çürütmek için konuşuyorlardı. karşisındakinin cevabı ne olursa olsun onu çikmaza sokmayı amaç edinmişlerdir. Bu tarife uygun en iyi misalleri Euthydemos’ta görüyoruz. İki kardeş Sofist kendilerini söz güreşinde pehlivan ilân ediyor, herkesi her konuda çürütebildiklerini iddia ediyorlardı. Bunların kanıtlarının birçoğunu Aristo, Sofistik kanıtlar adlı eserine almıştır. “Bunların kullandığı metot, Sokra tik diyalektiğin bir karikatürüdür. Sanatları Eristiktir. Maharetleri doğruyu da, yanlışı da çürütmektir. Dinleyenleri ne söylerse söylesin, gene onu çürütmektir.
5- Sofist bir şarlatan bir hokkabazdır: Aldatıcı hayaller ve yalanlar imal eder. Var olmayanı var, var olanı da yok kılar. Böylece “Sofistlik” adında bir sanat vardır, konusu yalan ve yanlıştır. Sofistlik bir fikir sahtekârlığı, sofistler de fikir şarlatanları olarak tanınmıştır.
6- Hayatta, yanlış söz vardır, o halde yanlış düşünce, yanlış hüküm, yanlış kanaat ve yanlış hayal de vardır. Madem ki yanlış sözle yanlış kanaatin varlığı bir gerçektir, öyle is, varlıkların taklidleri mümkündür ve bunları yapmak gücünden bir aldatma sanatı doğabilir. O da sofistliktir.
Sofist hakkında yazılan bu tarifleri şu şekilde özetlemek mümkündür. Sofistlik: 1) Bir tenakuzlar sanatıdır; 2) Yalnız kanaatler üzerine kurulu taklit sanatının alaycı (bilerek samimiyetsiz) bölümü ile mime tik sanatına girer; 3) Fantasmalar imal eden cins ile hayaller imal etme (hokkabazlık = illusionisme) sanatına bağlanır; 4) Sanatının da söz cambazlıkları bölümünü kendisine faaliyet alanı seçer; bu da meydana getirme sanatının, Tanrılık değil de insanlık bölümünün hayaller imal eden şekline girer. İşte, “kanı ile, şeceresi ile” Sofist budur." (Batı Klasikleri. Sofist, Eflatun, M.E.B. 1988 yayını, Çeviren, Mehmet KARASAN, Alıntılar yer yer ön sözden yapılmıştır.)
Sofistler için, Dünyada bağlanılması gereken hiçbir inanç ve hiçbir fikri hakikat yoktur. Amaçları ise yalnızca nefislerinin hevası ve maddi menfaat sağlamaktır. Bunu sağlamak için yukarda belirtilmiş olan metotları kullanırlar. Hakikatleri inkar ettiler, hakikatlerin inkarı ise insanlığın son sözü olamaz, hakikatler insanlığı aydınlatan ışıklardır; onları inkar insanlığı karanlığa gömmektir. 19 Safsatasının üretilmesi Sofizmden kaynaklanan bozuk düşüncenin ürünüdür. Bu zihniyetten dolayı, Reşad Halife'nin, sofist olarak 19 Safsatasına inanmış olması ihtimali düşünülemez, bu safsataya inanıp hırsla onu savunanlar, onun müritleri konumunda olan ve Reşad Halife'nin söyledikleriyle Meczup hale gelmiş olan kimselerdir. Reşad Halife, 19 iddiasını söylendiği gibi, güya tesadüfen rastladığı hakikatlerden hareketle üretmis değildir, iddia orijinal olmayıp,önceleri, Kûr'an'dan bağımsız olarak başkaları tarafından ortaya konmuş veya 19 sayısı iddiaları yapanlar tarafından kutsanmıştır.
Bana iletmiş olduğunuz ve Hakkı Yılmaz isimli şahsa ait olduğu yazının sonuç kısmından anlaşılan “Salavat geirmek/salavatı şerife” başlıklı yazı bana göre tipik bir 19 cu sofist mantığıyla hazırlanmış bir çalışmadır. Çalışmanın içeriği incelenip Kuran ile karşılaştırıldığında bunu kolayca görmek mümkündür, şöyle ki:
(devamı aşağıda)
__________________ Kûran İslam Dininin Tek Kaynağı ve Tek Rehberidir
|
Yukarı dön |
|
|
Fereç Hüdür Uzman Uye
Katılma Tarihi: 28 subat 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 48
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
“ Salavat geirmek/salavatı şerife
Maalesef din diye inandığımız ve yaşadığımız Ku’an’daki halis/saf Allah’ın dininden başka bir şey durumundadır. Dil-din ilişkisi açısından hareketler yüzlerce kavramın içi boşaltılmış, binlerce sözcüğün anlamı saptırılmak suretiyle kimsenin işine yaramayan (din tüccarları hariç) bir ucube din ortaya konmuştur.
“Salavat getirme”, “salavatı şerife okuma” da yukarıda değindiğimiz maddelerden bir tanesidir. Ki bu konuya ahzab suresinin 56. ayeti yanlış mealler verilmek suretiyle ve de yanlış tebyinlerle (onlar maalesef tefsir diyorlar) tahrifat yapılmıştır. Öyle ki çesit çesit salavatı şerife modelleri (salaten tünciye, salat an nariye, salatı terficiye vs. gibi) oluşturulmuş ve bu model model salavatları okumak her ibadetin önüne geçirilmiştir. Dikkat ederseniz görürsünüz ki camilerde imam namaz sonrasında okuduğu duadan (yaptığı dua değil, zira o da şablon) sonra “lillahil fatiha” der. Yani,Allah için bir Fatiha okuyun der. İşte bu sırada fatiha okumaz, Herkes “Allahümme salli ala seyyidina… diye salavat okur. (Buna iyi dikkat ediniz.) Şefaat buna bağlanmış ve salavat getirmekle ilgili onbinlerce hadis uydurulmuştur.İşte ayet. Herhangi birkaç mealden sunalım, sonra da olması gereken meali sunalım ve gerekli talileri yapalım.
Şü phesiz, Allah ve melekleri Peygambere salat ederler. Ey iman edenler, siz de ona salat edin ve tam bir teslimiyetle ona selam verin.
(Ali Bulaç)
Şü phesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selam edin (Diyanet meali)
Ş u bir gerçek ki, Allah ve melekleri, o Peygamber`e salat ederler/onun şanını yüceltirler. Ey inananlar! Siz de ona destek olun/onun şanını yüceltin ve ona içtenlikle selam verin. (Y. Nuri Öztürk)
Muhakkak ki, Allah ve melekleri, peygambere hep salat ile ikramda bulunurlar. Ey iman edenler, haydi ona teslimiyetle salat ve selam getirin! (Elmalılı)
Salavat :
Bu meallere ve daha yüzlercesine bakarsanız görürsünüz ki Allah ve melekler peygambere salavât getirirmiş, Müslümanlar da getirmeliymiş. Yani diğer bir ifadeyle, onlara göre Allah kendi yaptığını, meleklere yaptırdığını biz mü’minlere de yaptırtmak istiyor ve bunu kesin ve vurgulu olarak emrediyor.(!)
Nedir bu salatta bulunmak, salavat getirmek?”
Böylece Mealler dahil sözel yapılan bütün Salavat çesitlerine karşi çikarak salatın kesinlikle sözel değil, maddi ve fiili olduğunu ısrarla savunuyor, bunu içinde Kuran’ın manasından bağımsız olarak, ahzab suresinin 56. Ayetini şöylece meallendiriyor:
“ Konumuzdaki “sellimû” ve “teslimen” ifadeleri ise mezidattan “tef’il” babından emri hazır ve mastardırlar. Bu babda anlam: “emin etmek, korumak, güvenlik sağlamak”’tır.( “Sellemehüllah, Allah onu korudu, onun güvenliğini sağladı.” diye kullanılır. Burada mana: “ve tam bir güvenlik sağlamak suretiyle Peygamberin güvenliğini sağlayınız!” demektir. Yoksa “padişahım çok yaşa”, “yaşasın kral” misilli şeyler bir şey ifade etmez. Padişahı çok yaşatmak için, kralın yaşaması için canla başla çaba harcamak gerekir. Laf ile lak lak değil.
Ş imdi bahsimizde yer alan âyetin manası şöyle olur:
Ahzap suresi âyet 56:
“ Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamberi destekliyorlar/ ona yardım ediyorlar/ onun için gerekeni yapıyorlar. Ey mü’minler! Siz de ona destek olun ona yardım edin/ onun için gerekeni yapın ve onun güvenliğini tam bir güvenlikle sağlayınız!”
Böylece vefat etmiş olan peygamberimizin güvenliğini “Tam bir güvenlik sağlamak suretiyle sağlamakla yükümlü olduğumuzu ileri sürüyor, hem de nasıl padişahım çok yaşa gibisinden sözlerle değil canla başla çaba harcamak gerekir. Laf ile lak lak değil.” demektedir. Sözel salatı red edip, işi maddiyata dökmesinin amacını şu sözlerle net bir şekilde açıklıyor:
“ Allah ve melekler gerekeni sürekli yapıp duruyorlar: (yusallûne, fiilimuzâri sıygasıyla vârid olduğundan bu mânâyı mutazammındır.) Gerekeni yapacak olan, destek olacak olan, peygamberin güvenliğini sağlayacak bu işe çaba harcayacak olan, yerinde oturmayıp kalkıp kımıldayacak olan kısaca bu işle yükümlü olan biziz, biz mü’minleriz.
Peygamber bu gün aramızda olmadığına göre bu görevi destk ve güvenlik sağlamayı toplumda peygamberlik misyonunu (Rasülüllah`ın Medinedeki konumunu; Kur`an`ın tebliği ve tebyinini, İ,müslümanların devlet başkanlığı görevini) sürdüren kişi ve kurumlara yapmalıyız. Ama padişahım çok yaşa! diyerek değil.”
Böylece savın sahibi olarak kendisini peygamberin yerine koyarak, peygamber vefat edip gitmişse ne gam diyor, bizler varız, ona yapacağınız salavatları lafla değil bizlere maddiyat sağlayarak yerine getirebilirsiniz demektedir. İşin içeriğinin maddiyat olduğunu sözel salavatı red ettiği “Ama padişahım çok yaşa! diyerek değil.” sözleriyle belirtmektedir. Anlamak isteyen için, sözel salat kavramını neden yok etmek istediği bellidir.
(devamı aşağıda)
__________________ Kûran İslam Dininin Tek Kaynağı ve Tek Rehberidir
|
Yukarı dön |
|
|
Fereç Hüdür Uzman Uye
Katılma Tarihi: 28 subat 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 48
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Ahzab süresi 56 geçen “sellimû” ve “teslimen” kelimelerinin manası ile yaptığı iddianın uzaktan yakından hiçbir ilgisi yoktur, tam bir teslimiyetle peygamber Salat ve selam edin, onu överek Allah’tan kendisine rahmet istemenizde kararlı olun sakın ola ki bazen de haşa ondan, onu yerme ve eleştirme hatasına düşmeyin demektir. Zira böyle bir durumda ona salat ve selamda tam bir teslimiyetten söz edilemez. Size daha öncede belirttiğim gibi salat bir destektir, fakat hareket noktası sözel olan maddi; parasal yön içermeyen bir destektir. Hele din ögretisi paraya dayalı olarak yapılan bir öğreti değildir, peygamberlerin hiç birisi dini öğreti için herhangi bir maddiyat talep etmemiştir, hele hiç kimse çıkıp ta kendini peygamberle özdeşlestirmek suretiyle, kendini peygamber yerine koyamaz, her kim olursa olsun neyse ancak kendi şahsiyetinin temsilcisidir. Aksi takdirde sahte peygamberlerin sayısını sayamayız.
Bütün iddialarına rağmen yazısının içeriğinde kendisi tarafından yapılmış müteaddit sözel salat örnekleri vardır, şu ifadelerine bakalım Şöyle ki:
Allah’a salat etmesi: “Allah Cc” ifadesi kendisi tarafından Allah’a yılmış bir salattır. Kendisi Allah için Cc (Celle Celelehü) diyebilecek fakat ona göre örnegin hiç kimse salat amaçlı olarak “Allah’u Ekber” diyemeyecek.
Kuran’a salat etmesi: “âyeti celileyi” ifadesinde kendisi tarafından kullanılmış celile sözcüğü Kuran’a sözel bir salattır.
Peygambere salat etmesi: “peygamber efendimize” ifadesi kendisi tarafından peygamberimize yapılmış sözel bir salattır. Kendisi peygamberi taltif için salattan başka bir şey olmayan efendimiz ifadesini kullanacak buna rağmen iddiasına göre hiç kimse sözel olarak peygamberimiz için güzel sözler sarf edemeyecek, neden mi peygambere salat söz konusu olunca sözel boş lafları bırak, peygamber namına bana maddiyat ver ki salatın salat olsun diyor, işte sofist mantığı ve yöntemi budur, İşin aslına bakarsan hakikat inkarcıları olan sofistlerin sözel olan hiçbir kavramla islami olsun veya olmazsın hiçbir ilgileri yoktur, bu tür şeyler onların umurunda bile değildir. Onların yaptığı şey kavramlarla oynamak suretiyle dikkatleri üzerlerine çekip dünyevi menfaat sağlamaktır. Zira kendi deyimiyle “Laf ancak laklakadır, esas olan maddiyattır.”
Sahabelere salat etmesi: “Sahabe-i kiram” ifadesinde kendisi tarafından kullanılmış kiram sözcüğü sahabelere sözel bir salattır.
İş lerine geldiği zaman sözel salat edenler, sırf menfaatleri gerektiriyor diye salat kavramını maddiyata dökerek, başkalarının sözel salatına karşi çikmalari gerçekten ibret alınacak bir durumdur, Kuran’ın salatla ilgili hiçbir ayeti maddi destekle ilişkilendirilemez, örnegin kuşların salatı, kafirlerin el çirpip ıslık çalarak tezahürat yapmaları veya ölüler üzerine salat edilmesinin konu edilmesi hep maddi kavram dışında sözel salatlardır, Yeri geldikçe Allah yolunda para harcanır bu harcamanın kavramı sadakadır, salat değildir, salat ayrı şey sadaka ayrı şeydir. Salat kavramını sadaka kavramı içine koyup, salatın yerine getirilmesine mani olmaya çalışmak İslam dininde kabul edilebilecek bir şey değildir.
Fereç HÜDÜR
__________________ Kûran İslam Dininin Tek Kaynağı ve Tek Rehberidir
|
Yukarı dön |
|
|
|
|