Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Rsale-i Nur ile müsemma kitapların müellifi Said, "Bunları yazmış mı yazmamış mı?" tartışması gereksizdir. Said öleli kaç yıl oldu ki! Ölüm yılı 1960. Ben o zaman 10 yaşındayım. 1965'ten itibaren onun müntesiplerinin dersleriyle tanıştım. O dönemler eski yazıyla yazılmış teksir makinalarıyla çoğaltılmış el yazmaları risalelere her tarafta ulaşıla biliniyordu. Bunların bir kaçı da dedemin kütaplığında mevcut idi.
Ben mezkur Said'e hazret demediğim, ona selam olsun demediğim için, yeriliyorum. Bunu da kibrimden yapıyorum, deniyor. Said ile beraber yaşadın mı deniyor. Ben Said'i yazdığı yada ona atf edilen kitaplarıyla tanıyorum. O kitaplarda yazılı olanlar ile değerlendiriyorum. Kitapları leba leb şirk ile doludur. Benim Saidin şahsı ile alıp veremediğim bir husus olamaz. Bu kitapları kitleleri saptırıyor. Düşüne biliyor musunuz; daha hayatında ona "Bediuzzaman" adını yakıştırıyorlar. Bunun, Allah için Kuran'da kullanılan "Bediussemavati velerd" ile arasında ne farkı vardır? Said'in buna bir itirazı olmuş mudur? Ayrıca kibrimden dolayı, şeytanın aldatmasıyla namaz kılmamakla; Allah'ın huzurunda secde etmemekle itham edildim, Hayrullah tarafından. Bunların yanında bir de Allah'ın Resulu Muhammed'i küçümsediğimi ekliyor. Bütün bunları da yazdıklarımdan çıkarsadığını söylüyor... "Selam ona /onlara" dememiş olmam onu/ onları küçümsediğim anlamına gelir mi? Bunun anlamı, "ne mutlu ona/ onlara" demektir. Kısaca hepsi bu.
Biraz daha açık sorayım Hayrullah'a: Siz Kuran'dan namazı kıldığınız şekliyle çıkarabiliyor musunuz? Bugün kılınan namazı hiç görmemiş, duymamış, okumamış olsaydınız, bugünkü mevcut meallerden dahi okusaydınız, bu şekilsel namazı çıkarabilir miydiniz? Kuran'da, şayet varsa, namaz, bazı parçaları bir birinden uzak, başkaları tarafından bilinmeyen yerlere katili tarafından gömülmüş faili meçhul cesede benziyor. Kimi parçaları da yakılmış, külü havaya savrulmuş bu cesedin! Bu farklı yerlere gömülmüş parçaların bu cesede ait olduğunu ve nerelere gömüldüğünü ancak cinayeti işlemiş olan tarafından bulunup bir araya getirilebilir!
Kuran'da mevcut anlayışın şekliyle secdeyi bulabilir misiniz? Dahası, zaman ve zeminle snırlı bir secdeyi Kuran sözkonusu etmişmidir? Yer ve göklerin ve ikisi içindekilerin, insanın dışındaki her varlığın ve her gücün secdesi süreklidir, kesintisizdir. İnsanın secdesi de aynen diğer varlıkların secdesi gibi her zaman ve mekanda kesintisiz olması gerekmez mi?
"Onlara ne oluyor da iman etmiyorlar; Kuran kendilerine okunduğunda secde etmiyorlar. Hayır, kafirler yalanlıyorlar."
Hani İblis (kibirli mahluk, insanın Hak'tan uzak, Hakk'a inad, düşman tarafı), ilk ağızda, hemen red ediyor, kabul etmiyor, boyun eğmiyor, iman etmiyor ya! Melekler ise, derhal secde ediyor; kabul ediyor, boyun eğiyor, iman ediyor ya!
Secde imanın, boyun eğmişliğin ta kendisidir ve İman asla tecezzi kabul etmez.
Muhabbetle.
|