Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Said-i Nursi' nin sayısız incisinden bir adette ben gündeme getireyim müsadenizle:
Abdulkadir Geylani de, Said-i Nursi'den ve eserlerinden söz ederek(!) Said-i Nursi hakkındaki vasıl olan cümlelerinden(!):
"Müridim batıda da olsa korurum onu..."
Cümle, cifir hesabıyla 1314 tarihini de gösterir. Abdulkadir Geylani'nin bu müridi, 1314 tarihinde de önemli bir tehlikeden kurtulmuştur. Şeyhinin yardımıyla. Abdulkadir Geylani bu tarihe işaret eden bu cümlesiyle: O önemli tehlikede, onun imdadına yetişeceğim demek istiyor.
"Eski talebelerim bilirler ki: 1314 ile 1315 ya da 1316 yıllarında 2 minare yüksekliğinde dağ gibi bir taştan ibaret olan Van Kalesi'nde çok eskiden kalma bir İn'in kapısına gidiyorduk. Ayağımdan kundurular kaydı. İki ayağım birden sürçtü. Tehlike; yüzde yüzdü. Çünkü hiçbir dayanak kalmamıştı. Tutunabileceğim hiçbir şey yoktu. İşte tam o sırada büyük bir dayanağa basmışcasına kendimi toparlayıp, 3 metrelik bir kavis çizerek mağaranın kapısına atılmışım... İşte Abdulkadir Geylani kasidesinde, hayat maceralarının önemli noktalarına işaret ettiğine göre: bu cümlesiyle de başımdan geçen bu tehlikeli olaya işaret ediyor demektir... Bütün bunlar tesadüf işi olamaz elbette..."
Şimdi bu iddiaların sahibi ben veya sıradan bir kişi olsa, bu zatın ardından gidenler bilmem neler derler? Herhalde normal akli yapıya sahip bir kişi olarak görmezler.
Ayrıca alt kısma mealini vereceğim ayetlerden de bihaberler herhalde.
"Gün olur, yüzleri ateşin içinde evrilip çevrilir de şöyle derler: “Vay başımıza! Keşke Allah’a itaat etseydik, keşke resule itaat etseydik.” Ve derler ki: “Rabbimiz biz, efendilerimize, büyüklerimize itaat ettik de bizi yoldan saptırdılar.” " 33/66,67. (ynö)
Muhabbetle...
__________________ Benliğin galebe çaldığı hiçbir yerde, vahiyden, adaletten ve merhametten bahsedilemez.
Müminlerdendir o erler ki Allah'a verdikleri ahde sadakat gösterdiler. Kimi adağını ödedi (canını verdi), kimi de beklemektedir. Onlar, ahidlerini hiç değiştirmediler.
Müminlerdendir o erler ki Allah'a verdikleri ahde sadakat gösterdiler. Kimi adağını ödedi (canını verdi), kimi de beklemektedir. Onlar, ahidlerini hiç değiştirmediler.
Müminlerdendir o erler ki Allah'a verdikleri ahde sadakat gösterdiler. Kimi adağını ödedi (canını verdi), kimi de beklemektedir. Onlar, ahidlerini hiç değiştirmediler.
[QUOTE=hayrullah41: "Halbuki, farkında olmadan küçümsediğiniz Muhammed (Selam ona ve Allah'ın bütün elçilerine, Allah'a tam teslim olan bütün ins, cin ve meleklerine olsun) HaktanSAPMAZ takma adını EN ÇOK hak edendir ki, buna rağmen Allah'ın açık uyarısı var, Allah yardım etmeseydi, neredeyse seni BİLE kaydıracaklardı, saptıracaklardı şeklinde. ancak küçümsüyorsunuz, ifadesini çıkarmış olmam, elbetteki, sizin yazdıklarınızın GENELİNDEN çıkardığım bir SONUÇTUR.
Ama onlara selam göndermemek için bahaneler üretmek, bilinç altında bir KİBİR göstergesi DEĞİL midir?
Farkında değilsiniz Allah önünde alnınızın SECDEYE varmadığının ve bunun yine size şeytan tarafından doğru/süslü GÖSTERİLDİĞİNİN.
Farkında değilsiniz, Allah adına verilen HÜKÜMLERİ haklı olarak eleştirirken, KENDİNİZİN de HÜKÜM verdiğinin!!!
Elbette bu yorumlarım FARKINDA OLMADAN yapan beyinlere/gönüllere. FARKINDA olarak, BİLEREK Allah ile aldatanlar ise o çetin gün geldiğinde zaten ortaya çıkacak.
Vesselam!"
**********
Sayın yetkili Arkadaşım!
Bu iki oldu benim yazdığımı sildiniz. Lutfen taraflı davranmayın! Yukarıdaki, şahsıma yönelik ifadeler çok mu masumane? Açıkça kafir, şeytan, sapık... demeyi mi bekliyorsunuz? Daha önce de kimi arkadaşlara birileri açıkça hakaretler etti. Mesela Feridun 45'e.. Ama onları silmediniz! Bana Muhammed'i küçümsüyorsun diyor. Allah'ın Resulü Muhammed'i küçümsemek kafirliğin danıskası değil de nedir? Küçümsediğimi, yazılarımın genelinden çıkarsadığına göre, "bilmeyerek..." ifadesi yapılan küfrî hakaretin hafifletici nedeni olamaz. Aksine, daha da ağır bir hakaretin beyanıdır.
Allah'a kibrinden dolayı secde etmemek, Allah'ı inkarın en azgın olanı değil midir? Ben, şeytanla eşdeğer, Allah'a secde / iman etmemekle itham ediliyorum, Siz bunu hakaret saymıyorsunuz!!!
Lutfen aşağıya tekraren yazdıklarımı bu sefer silmeyin! Silmeyin ki, okuyucu hangilerinin hakaret olup, hangilerinin hakaret olmadığını kıyaslayarak değerlendirebilsin!
........
Benim yazıp da sizin hakaret deyip sildikleriniz, aşağı yukarı şöyleydi:
Merhaba Hz. Hayrullah r.a., k.s., ve ve hazretleri!
Şimdi bu ön ve ardıl hitaplarla seni büyüttüm mü? Demek ki (öyleyse), bundan önce sana bu tarz hitapta bulunmadığıma göre, sana hep hakaret ettim!
Senin adın da Hayrullah.. Hayrullah da ne demek? Gerçekten sen hayrulla mısın?
Sen kim, şeytanı anlamak ne!
Muğalata yapmaya devam et lutfen!
Dilerim, bir gün Kuran'daki secdeyi ve salatı anlarsın!
Said-i Nursi' nin sayısız incisinden bir adette ben gündeme getireyim müsadenizle:
Abdulkadir Geylani de, Said-i Nursi'den ve eserlerinden söz ederek(!) Said-i Nursi hakkındaki vasıl olan cümlelerinden(!):
"Müridim batıda da olsa korurum onu..."
Cümle, cifir hesabıyla 1314 tarihini de gösterir. Abdulkadir Geylani'nin bu müridi, 1314 tarihinde de önemli bir tehlikeden kurtulmuştur. Şeyhinin yardımıyla. Abdulkadir Geylani bu tarihe işaret eden bu cümlesiyle: O önemli tehlikede, onun imdadına yetişeceğim demek istiyor.
"Eski talebelerim bilirler ki: 1314 ile 1315 ya da 1316 yıllarında 2 minare yüksekliğinde dağ gibi bir taştan ibaret olan Van Kalesi'nde çok eskiden kalma bir İn'in kapısına gidiyorduk. Ayağımdan kundurular kaydı. İki ayağım birden sürçtü. Tehlike; yüzde yüzdü. Çünkü hiçbir dayanak kalmamıştı. Tutunabileceğim hiçbir şey yoktu. İşte tam o sırada büyük bir dayanağa basmışcasına kendimi toparlayıp, 3 metrelik bir kavis çizerek mağaranın kapısına atılmışım... İşte Abdulkadir Geylani kasidesinde, hayat maceralarının önemli noktalarına işaret ettiğine göre: bu cümlesiyle de başımdan geçen bu tehlikeli olaya işaret ediyor demektir... Bütün bunlar tesadüf işi olamaz elbette..."
Şimdi bu iddiaların sahibi ben veya sıradan bir kişi olsa, bu zatın ardından gidenler bilmem neler derler? Herhalde normal akli yapıya sahip bir kişi olarak görmezler.
Ayrıca alt kısma mealini vereceğim ayetlerden de bihaberler herhalde.
"Gün olur, yüzleri ateşin içinde evrilip çevrilir de şöyle derler: “Vay başımıza! Keşke Allah’a itaat etseydik, keşke resule itaat etseydik.” Ve derler ki: “Rabbimiz biz, efendilerimize, büyüklerimize itaat ettik de bizi yoldan saptırdılar.” " 33/66,67. (ynö)
Muhabbetle...
Değerli Öğrenci Kardeşim!
Size de teşekkürlerimi arz ediyorum.
İzninizle verdiğiniz ayeti biraz farklı çevereceğim:
33/66-67: Kendileri ateşte çevrilecekleri zaman diyecekler: "Keşke Allah'a, dolayısıyla Resul'e uysaydık! Ve (şunu da) dediler (diyecekler): Rabbimiz! Biz beylerimize ve üstadlarımıza uyduk, sonuçta onlar da bizi Yol'(un)dan alıkoydular."
8.Gizli fısıldaşmalarından men edilip sonra men edildikleri şeye dönenleri; günah, düşmanlık ve Peygamber'e isyanı fısıldaşanları görmüyor musun? Onlar sana geldikleri zaman, seni Allah'ın selamladığı biçimde selamlıyorlar. Ve kendi kendilerine: "Söylediklerimiz dolayısıyla Allah bize azab etse ya." derler. Onlara cehennem yeter; oraya gireceklerdir. Artık o, ne kötü bir gidiş yeridir.
Allah'ın kulu ve elçisini Kuran'da nasıl selamladığını,ona nasıl hitab ettiğini iyi araştırmak ve anlamak lazım...
Selametle...
__________________ Şüphesiz en doğrusunu Allah bilir...
İzninizle verdiğiniz ayeti biraz farklı çevereceğim:
33/66-67: Kendileri ateşte çevrilecekleri zaman diyecekler: "Keşke Allah'a, dolayısıyla Resul'e uysaydık! Ve (şunu da) dediler (diyecekler): Rabbimiz! Biz beylerimize ve üstadlarımıza uyduk, sonuçta onlar da bizi Yol'(un)dan alıkoydular."
Muhabbetle.
Saygıdeğer Haktansapmaz;
Tarihi süreç içerisinde Şafii'nin temelini attığı ve akabinde değişik ve bambaşka bir dini anlayışın ortaya çıkarıldığı negatif değerlendirmeye atfınızdan dolayı teşekkür ederim.
Yüzyıllardır "etiullahe ve etirrasule" ifadesinden hareketle, Allah ve Resuluna itaatin birbirinden tamamen farklı iki itaat mercii olduğu iddasında bulunulup, Allah Resuluna atfen sayısız yalan ürettiler. Neticede doğal olarak gerçeğinden farklı bambaşka bir din icad ettiler.
Sizin bu önemli konuya, yani "vav" bağlacını kimi zaman "yani" anlamında (vavı beyaniye yada vavı tefsiriye) kullanımı şekliyle gerekli açılımınız için teşekkür ederim.
Bu başlık altında devam eden malum şahısla ilgili münazaraya, bir tarafın erken havlu attığı kanatindeyim. Yoksa daha malum kişiyle ilgili konuşulması gereken çok şeyler(!) olabilir. Eğer isterlerse malum zatı kıyıdan köşeden savunma cihetine giden bazı arkadaşlarımızla devam edebiliriz. "Yürekli olan şimdi yazsın !!!!!!!!!!!!!!!!" şekliyle meydan okuyupta primitif söylemlere girilmeden kaçmak ne denli doğru bir yaklaşım. Evvela sorulan soru ve savunulan zatla ilgili ortadaki gerçeklerin izah edilmesi lazım gelmez mi?
Muhabbetle...
__________________ Benliğin galebe çaldığı hiçbir yerde, vahiyden, adaletten ve merhametten bahsedilemez.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma