Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
"Dayanağınız nedir? Kur'ansa Kur'anın hangi
ayetine,Allah'ın hangi emrine muhalefet edildiğini yazınız.Bende açıkça
sizden özür dileyeyim ve antikatılımbankacıları arasındaki yerimi
alayım.Siz bu eleştirilerinizle aslında Bakara 275e muhalefet etmiş
oluyorsunuz.
En azından Savananın farklı yaklaşımları ve bu faizci düzenden bıkmış insanların alternatif arayışları seni ikna etmiş olmalıydı.Oysa senin bütün yaklaşımın çalınmış minareye kılıf giydirmekten başka birşey değil.
Yüce Allah faizle-alışveriş arasındaki farkı
gösterip,hangisinin helal hangisinin haram olduğunu açıkça
belirtmiş.Bundan sonra iman sahiplerine doğru alternatifleri üretmek ve
uygulamak düşer.
Biz de bunu söylüyoruz.Katılım bankalarının esasta yaptıkları şey parayı satmanın hileli yolu.benim kendi paramla 100 liraya alacağım şeyi bana üstüne kar payımız deyip 10 lira daha koyarak kazık yememe yardımcı olan adil(!)sistem.Tam bir şark kurnazlığı olan bu sinsi sömürü sistemiyle insanları kandırabilirler ama Allah'ı kandıramazlar.
İsmail kardeşin STL sistemi veya insanlara karz-ı hasen(güzel bir borç verme) sisteminin hanif müslümanlar tarafından yaygınlaştırılması temennisiyle.
__________________ ŞEYTANDAN VE ONUN EVLİYASINDAN KAÇINMANIN EN İYİ YOLU,ŞEYTANA KÜLAHINI TERS GİYDİRMEKTİR!
Katılma Tarihi: 24 haziran 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 669
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam... .Bir yıl önce 1000 lira borç veren adam, bir yıl sonra yine bin lira
alırsa,paranın yılda %10 değer kaybına uğradığını düşünürsek,en az 100
lira zarar etmiş olur. Çünkü bin lira, bir yıl sonra 900 lira değerine
düşmüştür. O halde bu adamı ziyana sokmamak için paranın yılda uğradığı
değer kaybını vermek lazımdır. Bu bir fazlalık değil, adamın kendi parasıdır.
işte sorun burada barış kardeşim...neden bir malın fiyatı habire yükseliyor.. normal olmayan bir olgu içinde uzun yıllar yaşandığında bu durumu kurana dahi uydurma ve uydurmaya çalışma gayretleri yine kuran adına ortaya sürülüyor..bu normal değil...fertlerin bunu kurana uydurma çabası ise hiç normal değil..
bir malın fiyatının devamlı artış gösteriyor olması..o memleketin içinde olduğu batağı göstermektedir.. iç ve dış borç tutarından toplamda nerdeyse daha fazla faizin ödeniyor olması memleketim insanın kazancında geleceğinde sömürünün olduğunu açıkça göstermektedir..bu borçlarla zaten yurdum insanı yaşamaya alışmış iyice olayı kanıksamıştır... bu normal değil.. enflasyonun sıfır olduğu bir memlekette malın fiyatı asla artmaz..10 yıl önce ki bir bardağın fiyatı 1 ytl ise 10 yıl sonrada aynı kalır.. yaşar nurinin paradan zararın önlenmesi için vadeliye gelen artış faiz değildir dediği söylemini kabul etmiyorum... değişim için bin değil yüzbinlere ihtiyaç var...
__________________ Herkes kendi ameliyle Allah’ın huzuruna gider
Katılma Tarihi: 15 mart 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 40
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam Muvahhit kardeş,
1-Kuran ın bize öğrettiği en önemli davranış biçimlerinden bir tanesi : her başımıza geleni aleyhimize algılamamaktır.
Bu kural dahilinde enflasyona bakarsak, enflasyonunda faydaları vardır. Benim dediğim sistemde enflasyon insanların birbirine borç vermesini tetikleyen ve hatta zorlayan bir unsurdur.Eğer insanlar parayı kullanıma sokarlarsa ve yardımlaşırlarsa sonuçta ekonomi canlanır ve enflasyonda düşer.
2- Hak ve batıl kavramı:
Para gerçek olmayan bir şeydir ve hiç bir zaman gerçeğin yerini tutamaz. Para insanların alım gücünün göstergesidir. Gerçek olan alınan satılan şeylerdir. Mesela ben bu yıl çamaşır makinesi alabilirim, yada tasarruf eder bir sonraki seneye kadar bekleyebilirim. Eğer ben bir sonraki sene aynı paramla çamaşır makinesi alamıyorsam burada zarardayım demektir.
Yada ben arkadaşıma borç vermek için isteklerimi erteleyebilirim. Ancak enflasyonlu ortamda borç veriğim için isteklerimi ertelemiş değil vazgeçmiş olurum. Bu nedenle arkadaşımın isteklerini ertelemesi bana daha makul gözükür. Borç vermek sadece alım gücüne erteleme yapmalıdır. Senin paranı tüketip alım gücünü yok etmemelidir.
İşte bu nedenle enflasyonlu ortamda borç verirken STL(sabit lira) yani enflasyon oranında artışı olan bir değerle borç verilmelidir.
Enflasyonlu ortamda nakit paranın değerini helal yollardan korumanın en baş yollarından birisinin borç vermek olduğunu göreceksiniz. Gidin istediğinize sorun, ve deyinki : ben sana ortalama bir araba parası borç vereceğim, sende 5 yıl sonra bana ortalama bir araba kaç para ise ödersin. Ben seni sömürmüş olur muyum deyin.
Burada zulüm gören olacağını sanmıyorum.
3. Muvahhit dedi : yaşar nurinin paradan zararın önlenmesi için vadeliye gelen artış faiz değildir dediği söylemini kabul etmiyorum
Bu fikri savunmamızda Y.Nuri nin bir etkisi yok. Böyle dediğini de bilmiyordum. Savunuyorum çünkü adalet bunu gerektiriyor.
4.Muvahhit dedi : değişim için bin değil yüzbinlere ihtiyaç var...
Ben oturdum hesapladım. 10 kişi yetiyor. Değişimin %10 gücünü elimizde tutuyoruz.
Katılma Tarihi: 24 haziran 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 669
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam ismail.. Enflasyonlu
ortamda nakit paranın değerini helal yollardan korumanın en baş
yollarından birisinin borç vermek olduğunu göreceksiniz. Gidin
istediğinize sorun, ve deyinki : ben sana ortalama bir araba parası
borç vereceğim, sende 5 yıl sonra bana ortalama bir araba kaç para ise
ödersin. Ben seni sömürmüş olur muyum deyin.
sömürü bukalemun gibi renk değiştirebilir..
farkeden ne ismail kardeşim...enflasyonlu ortamda her an herşey olabilir.. bırakın parayı adam borç altın alıyor...almasına da yerine vermeye kalktığında almış olduğu değerden daha fazlasını ödemek zorunda kalıyor ve zorlanıyor haliyle hatta aldığına dahi bin pişman olabiliyor diyelim ki faizler fiyatlar fırladı gitti..o kişi de o araç değeri kadar parayı o an yüksek olarak ödemeyecek mi?tersinden düşünürsen de bu ne kadar akla mantığa uygun...buradan çıkan sonuç bu enflasyonlu düzen içinde bu gidişatı kanıksamak ve ona göre yaşamaya çalışmak mı doğru yoksa birey şeklinde de olsa buna red çekmek mi?kılıf uydurmaya çalışmak mı işin doğrusu.. kusura bakma ben buna kılıf uydurmak diyorum..madem emeksiz kazanç doğru değil o halde bu tevillerden vaz geçilerek müslümanların bu ortamda dine uygun tavırları nedir bunlar konuşulmalı.. neyse ben böyle düşünüyorum...düşüncelerinize de saygım var..
__________________ Herkes kendi ameliyle Allah’ın huzuruna gider
Allah'ın izin verdiği en azından karşı çıkmadığı birşeyi yapmak neden kılıf yada haram olsun.Bu sözü söylemeye bizi yetkili kılan nedir?
Eğer elimizde başka bir kitap varsa ve ona gör hüküm veriyorsak durumumuz gerçekten acı,dikkat ediyorumda yorumlar sadece kişisel olmaktan öteye gitmiyor,Kur'an ayetleri referans gösterilmiyor.Ve ayetlere göre yapılan örnekli uygulamalar ilimsizce eleştiriliyor.
10 defa dedim yine diyorum katılım bankası reklamı yapmak için yazmadım bunca şeyi.Sadece katılım bankaları buna büyük ölçüde çözüm getirdiler,sistemdeki mevcut ekonomik yapımızdan kaynaklanan yanlışlıklarda zamanla düzelecek dedim.Buda bir kenara Allah indinde asıl ticaret bu olmalı dedim.Yani murabaha.
Ama daha temiz,daha uygulanabilir bir sistem varsa onuda kabul ederiz.Hemde canla başla.Yalnız öneriler mevcut sisteme bir süreliğinede olsa entegre olabilecek durumda olmalı.Öyleki şu anki ekonomik yapıyı bir anda değiştiremeyiz ve bu süreçte insanları hem ekonomik hemde dini açıdan sıkıntıya düşürmek istemeyiz.
İsmail kardeşin sabit ytl fikrinden çıkardığım, enflasyona endeksli borç.Para kazanma amacı güdülmediği ve sebebpsiz zenginleşmeye neden olmadığı ve hatta para satma olarak değerlendirilemeyeceğinden fikre sıcak bakıyorum.
Katılma Tarihi: 15 mart 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 40
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam,
Kendi uydurma değerlerimize gerçek gibi bakarsak daha çok tartışır dururuz.
TL, Dolar, Euro... Bunlar bizim uydurduğumuz değerler. Para bir kağıttan ibaret. Dileyen, dilediği kadar basabilir. Merkez bankası piyasaya fazla para verip vermediğini ben takip edemem. Etsemde işe yaramaz. Enflasyon oranı zulüm değildir. Bu yıl kaç adet ekmek , kaç kilo peynir alacaksan, 10 sene sonra aynı miktarı istiyorsun. Hepsi bu.
Asıl zulüm bu yıl 1000 ekmek parası verip, iki yıl sonra 500 ekmek yada 4 sene sonra 250 ekmek geri almaktır. Bu borç verene zulümdür. Ben bu durumda borç vermek istemem. Verirsem bunun adı borç değil, zekat olmuş olur.
Uygulayabileceğimiz ve uygulamak isteyeceğimiz bir şeyler düşünmek lazım.
Katılma Tarihi: 24 haziran 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 669
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam.. sistem sistem dediğiniz nedir ki..biri faiz diğeri faiz..
275. O ribayi yiyenler, seytanin bir dokunusla çarptigi kisinin kalkisindan baska türlü kalkamazlar. Bu böyledir, çünkü onlar, "Alis-veris de riba gibidir." demislerdir. Oysaki Allah, alis-verisi helal, ribayi haram kilmistir. Kendisine Rabbinden bir ögüt gelip de yaptigindan vazgeçenin geçmisi kendisine, isi Allah'a kalmistir. Yeniden ribaya dönene gelince, böyleleri atesin dostlaridir. Sürekli kalacaklardir orada.
277. Iman edip hayra ve barisa yönelik degerler üreten, namazi kilan, zekâti verenler için Rableri katinda kendilerine özgü ödülleri vardir. Korku yoktur onlar için. Tasalanmayacaklardir onlar...
278. Ey iman sahipleri, Allah'tan korkun. Ve eger inaniyorsaniz ribadan geri kalani birakin.
279. Eger bunu yapmazsaniz, Allah ve resulünden bir harp ilanini duymus olun. Tövbe ederseniz, mallarinizin esaslari/ana paralariniz sizindir; ne zulmeden olursunuz ne de zulme ugratilan.
280. Eger borçlu zorluk içinde ise eli genisleyinceye kadar beklenir. Borcunu sadaka olarak ona bagislamaniz sizin için daha hayirlidir; eger bilirseniz.
281. Korkun o günden ki, onda Allah'a döndürüleceksiniz. Sonra her benlige kazanmis oldugu tam bir biçimde verilecektir. Onlar hiçbir zulme ugratilmayacaklardir. 130. Ey iman sahipleri! Ribayı öyle kat kat katlayarak yemeyin. Allah'tan korkun ki kurtuluşa erebilesiniz. 161. Ve ribayı almaları yüzünden -oysaki ondan yasaklanmışlardı- ve haksız yollarla insanların mallarını yemeleri yüzünden onların küfre sapanlarına korkunç bir azap hazırladık. 39. İnsanların malları içinde artsın diye riba olarak verdiğiniz, Allah katında artmaz. Allah'ın yüzünü isteyerek verdiğiniz zekâta gelince, işte onu verenler kat kat artıranların ta kendileridir.
40. Allah'tır ki siz iyaratmış, sonra rızıklandırmıştır. Sonra sizi öldürüyor, sonra diriltiyor. Peki, ortak koştuklarınızdan biri var mı, bunlardan birşeyi yapabilecek! Yücedir, arınmıştır onların ortak koştukarından O.
41. İnsanların ellerinin kazanmış oldukları yüzünden denizde ve karada bozgun çıktı. Allah onlara, yaptıklarının bir kısmını tattırıyor ki geri dönebilsinler.
42. De ki: "Yeryüzünde dolaşın da öncekilerin sonunun nasıl olduğuna bir bakın! Onların çoğu şirke sapan insanlardı."
43. Allah tarafından ertelenmesi söz konusu olmayan bir günden önce, yüzünü güçlü ve eskimez dine döndür. O gün herkes bölük bölük ayrılacaktır.
44. Kim küfre saparsa inkârı kendisi aleyhinedir. Barışa ve hayra yönelik bir iş yapanlarsa, kendi benlikleri için yer hazırlarlar.
45. Çünkü Allah, iman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanları, öz lütfundan ödüllendirecektir. O, nankörlükleri sevmez.
44. Bunun üzerine onlar, iplerini ve değneklerini ortaya attılar ve dediler: "Firavun'un onur ve yüceliği aşkına biz, evet biz galip geleceğiz."
45. Mûsa da asasını attı. Bir de ne görsünler, o onların hüner olarak ortaya getirdikleri şeyleri yalayıp yutuyor.
46. Bunun üzerine büyücüler, secdelere kapandılar.
47. Dediler: "İnandık âlemlerin Rabbi'ne."
48. "Mûsa'nın ve Hârun'un Rabbine."
49. Firavun haykırdı: "Ben size izin vermeden ona inandınız ha! Anlaşıldı, o sizin hepinize sihirbazlığı öğreten büyüğünüz. Yakında bileceksiniz. Yemin olsun, ellerinizi, ayaklarınızı çaprazlamasına keseceğim ve yemin olsun sizi toptan asacağım."
50. Dediler: "Zararı yok, biz nasıl olsa Rabbimize döneceğiz,
sisteme mevcut işleyişe sabah amade olarak uyananlar günün ortasında sistemi herşeye rağmen reddedenler olarak karşımıza çıkıyor... sizce bu apaçık anlaşılması gereken bir kıssa değil mi?
__________________ Herkes kendi ameliyle Allah’ın huzuruna gider
Enflasyon miktarını (paranın satın alma gücündeki eksilmeyi) tespit etmek için bazı fıkıhçılar altını esas (ölçüt) almayı teklif etmektedirler. Ancak günümüzde altın da istikrarlı bir ölçüt olmaktan çıkmıştır. İktisadî, psikolojik ve milletlerarası birçok hadise ve faktör, altının değerine ve altına karşı talebe tesir etmekte, altın fiyatlarında büyük iniş ve çıkışlara sebep olmaktadır. Bu sebeple paranın değer kaybının miktarını tesbit için, tarafları zarara uğratmayacak ve faiz almaya da sebep olmayacak daha müstakar ve sağlam ölçülere ihtiyaç vardır. Sağlam verilere dayandığı takdirde indekslerden ve hükümetin resmen açıkladığı enflâsyon nisbetlerinden faydalanmak mümkündür. Ayrıca yiyecek, giyecek, mesken (inşaat) gibi bazı temel maddelerin fiyatlarında meydana gelen artışların ortalaması esas alınabilir. Nihayet ticârî ve sinâi kredi ve borçlarda, üzerinde çalışılan, üretilen, alınıp satılan madde esas alınabilir. Özellikle tüketim için yapılan borçlarda alacaklının, değer kaybını asgarî nisbetten alması İslâm ahlâkı ve sosyal adalet ve dayanışma prensiplerine uygun olacaktır.
Bir müslüman bir akit ve anlaşma yaparken gelir ve giderinde, akdin sonucunda faizi öngörmemiş, faizi akde sokmamış olursa, borcun ödenmesi geciktiğinde, vadesinde ödeme yapılmadığında -gecikme dönemi içinde meydana gelen- enflasyon farkı ödemeye dahil edilir. Aksi halde borçlu borcunu tam değil, eksik ödemiş olur. Eğer borç, Allah rızası için ödünç para vermeden hasıl olmuş bulunursa ödeme zamanının geçmesi, vadenin gelmesi ve geçmesi sözkonusu olmaksızın ödeme enflasyon farkı ile birlikte yapılır.
Eğer akit banka ile yapılmış ise; yani bankaya mevduat yatırılmış veya kredi alınmış ise bu da bir akittir, ancak burada akde faiz dahil edilmiştir, belli bir zaman sonunda şu kadar faiz alınacak veya verilecektir, bu alış-veriş akdin hükmüne dahildir. Müslümanın işte böyle bir akdi yapması caiz değildir. Ödeme zamanı geldiğinde alınan veya verilen faiz enflasyonun altında kalsa bile bu durum, başta yapılan faizli akit günahını ortadan kaldırmaz. Bir kimse, daha sonra evleneceği bir kadınla -evlenmeden, nikah akdi yapmadan önce cinsel temas yapsa bu zinadır; daha sonra onunla evlenmek niyetinde olması ve zamanı gelince evlenmesi zina günahını ortadan kaldırmaz.. Ayrıca bankaya yatırılan paralar yüksek ve reel faizlerle isteyene kredi olarak verildiği için, mevduat sahibine parasının reel faizi verilmese bile bu paraya reel faiz tahakkuk etmiştir, banka bu faizi almıştır ve buna mevduat sahibi razı olmuştur. Bankaya para yatıran ama bankanın kazandığı reel faizi (bunun bir kısmını) almayan, bankaya bırakan mevduat sahibi eğer haramdan sakınmak isteyen bir mümin ise, bilerek reel faiz alan kimseden daha büyük bir yanlışa düşmektedir; çünkü bu ikincisi hiç olmazsa -haram işleyerek- dünyasını kurtarmıştır, birincisi ise hem haram işlemiş, hem de dünyevî bir menfaat elde etmemiştir.
Harika bir fetva.Kahramanı tebrik etmek lazım.Çağın önemli bir sorununu hemencecik çözü verdi.
Hayatında,bir bakkal dükkanı çalıştırmamış,iki müslümana iş vermemiş,devlete vergi,ssk ya muhtasar ödememiş,ömrü eviyle,fakülte arasında geçmiş,zavallı ve klasik bir ruhban,ancak böyle bir fetva verebilirdi.
Çünkü adam hipnoz halde,kendisini hala Hz.Ömer devrinde zannediyor.Dünyanın değiştiğinin,dünyaya,temeli faize dayanan kapitalist bir sistemin hükmettiğinin farkında bile değil.
Allah bu dini,bu tür ruhbanların temsiliyetinden korusun.
Katılma Tarihi: 15 mart 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 40
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
naci celik Yazdı:
Harika bir fetva.Kahramanı tebrik etmek lazım.Çağın önemli bir sorununu hemencecik çözü verdi.
Hayatında,bir bakkal dükkanı çalıştırmamış,iki müslümana iş vermemiş,devlete vergi,ssk ya muhtasar ödememiş,ömrü eviyle,fakülte arasında geçmiş,zavallı ve klasik bir ruhban,ancak böyle bir fetva verebilirdi.
Çünkü adam hipnoz halde,kendisini hala Hz.Ömer devrinde zannediyor.Dünyanın değiştiğinin,dünyaya,temeli faize dayanan kapitalist bir sistemin hükmettiğinin farkında bile değil.
Allah bu dini,bu tür ruhbanların temsiliyetinden korusun.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma