Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
kuranislami.com'dan alıntıdır
27.04.2002 Tarihli "Ceviz Kabuğu" programına, konuyla ilgisi
dolayısıyla Prof. Dr. Mikail Bayram’da katıldı. Telefon bağlantısı ile
yayına katılan ve Mevlana ve Mevlevilik üzerine görüşlerini aktaran
Bayram, program sunucusunun daha önce hiç duymadığı fakat İKTİBAS
okurunun yakındığı bildiği görüşlerini söyleyince "kızılca kıyamet"
koptu. Bu ilginç tartışmayı bilgilerinize sunmakta yarar gördük.
HULKİ CEVİZOĞLU- Profesör Doktor Mikail Bayram hattımızda.
İyi geceler Sayın Bayram.PROF.DR. MİKAİL BAYRAM- İyi geceler efendim.
HULKİ CEVİZOĞLU- Buyurunuz, sizin bir bilim adamı olarak görüşlerinizi
rica ediyorum; Konya Selçuk Üniversitesi Tarih Bölümü Başkanısınız,
buyurun. PROF.DR. MİKAİL BAYRAM- Efendim, öncelikle oradaki konuşmacı
arkadaşları selâmlıyorum ve anladığım kadarıyla da, bana, daha çok
Mevlana ve Mevlana etrafındaki oluşumlarla ilgili sorular tevcih
ediliyor. Bu münasebetle adımdan söz edildi, onun için ben bu konuya
yönelmek durumundayım. Tabiî, bu konuyu işlerken de, elbette tarihçi
olmam hasebiyle tarihî olaylarla paralel olarak konuyu izah etmeye
çalışacağım. Az önce konuşmacılar da söylediler, 1243 yılında Moğollar
Kösedağ zaferini kazandıktan sonra Anadolu'yu istila ettiler. Hatta
Erzurum'da, Erzincan'da, Tokat'ta, Sivas'ta, Kayseri'de büyük katliamlar
yaptılar, yağma hareketleri yaptılar ve özellikle Tokat'ta, Moğol Ordu
Komutanı Baycu Noyan Kayseri'yi muhasara ettiği zaman, Kayseri
çevresinde toplanmış olan Moğol askerleri arasında Mevlana'nın hocası
Şems-i Tebrizî'nin müritleri de mevcut idi. Bunlara Kalenderiler tabir
ederler. Şems-i Tebrizî bir Kalenderi dervişidir, bir Kalenderi
şeyhidir. Hatta bu Kalenderiler, Moğollarla birlikte Kayseri surlarından
gedik açıp şehre girmeye çalışıyorlardı. Ve şehre girdikten sonra da
Moğollar burada çok büyük bir katliam yaptılar. Eğer tarihçiler mübalâğa
etmiyorlarsa, onbinlerle ifade edilen Ahi ve Türkmenler burada katliama
tâbi tutuldular. Ahiler ve Türkmenler burada katliama tâbi
tutulurlarken, Mevlana'nın hocası olan Kayseri'deki Seyyid
Burhaneddin'in, eteğine paralar, altınlar saçtılar. Buradan şunu demek
istiyorum: Kalenderi dervişler ve Mevlana'nın hocaları olan kişiler çok
daha önceden Moğollarla irtibat hâlindeydiler ve Moğollarla teşriki
mesai ediyorlardı ve özellikle de Şems-i Tebrizî ve Şems-i Tebrizî gibi
olan bazı kişileri de ajan olarak istihdam ediyorlardı. Olay sadece
Mevlana'yla sınırlı değil, Şems-i Tebrizî'yi de ajan olarak
kullanıyorlardı. Şems-i Tebrizî Moğol ajanı idi ve Moğol ordularının
içindeydi. HULKİ CEVİZOĞLU- Sayın Bayram, siz kocaman bir
Üniversitenin Tarih Bölümü Başkanısınız. PROF.DR. MİKAİL BAYRAM- Evet
efendim. HULKİ CEVİZOĞLU- Tarihî bir bilgiyi veriyorsunuz, kaynağınızı
da verin lütfen. PROF.DR. MİKAİL BAYRAM- Kaynağını da vereyim.
Bakın, İbni Bibi, Cavlaki dervişleri Moğollarla birlikte Kayseri
surlarından gedik açmaya çalıştıklarını İbni Bibi söyler. Tarihî
vesikaları da o zaman yeri geldikçe söyleyeyim. Ve yine Mevlevî
kaynaklar, Moğollar Kayseri'de bu kadar büyük bir katliam yaptıktan
sonra Seyyid Burhaneddin'e paralar verdiler ve nitekim Seyyid
Burhaneddin'in türbesini de, bu olaydan iki sene sonra Seyyid
Burhaneddin vefat etti, Seyyid Burhaneddin'in türbesini de Moğollar inşa
ettiler. HULKİ CEVİZOĞLU- Şems-i Tebrizî'nin Moğolların ajanı olduğunu
söylediniz, onun kaynağını sormuştum. PROF.DR. MİKAİL BAYRAM- Şimdi
ona geleceğim. Şimdi mademki kaynağını soruyorsanız hemen söyleyeyim.
Bakın, Şems-i Tebrizî'nin "Makalât" diye bir eseri var. Şemsi
Tebrizi'nin Makalât'ını okursanız, orada birçok yerlerde Moğollar'la
ilgili olarak Şems-i Tebrizî Moğollara muhalif olanlarla mücadele
etmektedir. HULKİ CEVİZOĞLU- Ama, yani bu ajan olmasını mı
gerektiriyor? PROF.DR. MİKAİL BAYRAM- Evet, Moğolların aleyhinde
bulunanlara şiddetle hakaret ederek onları susturmaya çalışmaktadır.
HULKİ CEVİZOĞLU- Burada bu mu kaynağınız? PROF.DR. MİKAİL BAYRAM-
Evet, budur kaynağım; ama ileride yine kaynaklarımı söyleyeceğim.
Mevlana'ya gelince kaynakları daha detaylandıracağım. HULKİ CEVİZOĞLU-
Ama yapmayın; yani bugün de, işte Avrupa Birliği konusunda bilim
adamları, gazeteciler farklı görüş savunuyor, birbirlerini
eleştiriyorlar, suçlayanlar var; o zaman birbirlerini eleştiren
insanlara hep ajan mı diyeceksiniz? Yani, Tarih Bölümü Başkanı bir
profesör olarak Şems-i Tebrizî'nin Makalât eserinde Moğollara övgüler
var ve onlara karşı çıkanlara ağır eleştiriler var diye, siz buradan
yola çıkarak bir bilim adamı duyarlılığıyla, sorumluluğuyla Şems-i
Tebrizî'yi ajan olarak mı değerlendiriyorsunuz? Sayın Bayram...
PROF.DR. MİKAİL BAYRAM- ... Moğolların ajanıdır demektir. Nitekim, bir
kaynak da söyleyeyim size... Teşriigulervah adında bir eserimiz var.
Bunu yazan Anadolu'lu bir kadıdır. O kadı, bazı şeyhlerin, bazı
dervişlerin, özellikle de Kalenderi dervişlerin Moğollara ajanlık görevi
yaptıklarını söylüyor. Meselâ Barak Baba'yı söylüyor, adını vererek, "Bu
Kalenderi derviş Moğolların ajanıydı" diyor, "Mahmut Han’ın ajanıydı"
diyor. HULKİ CEVİZOĞLU- Mevlana'ya gelelim; Şems-i Tebrizî'yi
konuşuyoruz, onu söyleyin. PROF.DR. MİKAİL BAYRAM- Şems-i Tebrizî'yi
konuşalım. Şems-i Tebrizî, Makalât'ında birçok yerlerde, bir yerde değil
birçok yerlerde Moğolların aleyhinde konuşanları susturuyor. Moğollara
alt yapı yapmaya çalışıyor, Anadolu insanını Moğollara itaat etmeye
çağırıyor. Mevlana da bunu yapıyor. HULKİ CEVİZOĞLU- Yani buradan ne
sonuç çıkar ki?.. PROF.DR. MİKAİL BAYRAM- Dolayısıyla, "Mevlana Moğol
ajanı olamaz" çırpınışları, bu çırpınışlar boşa olan çırpınışlardır, hiç
kimse bunu inkâr edemez. Bakın,Mevlana "Fihi Mâ Fih" adlı eserinde, eğer
önünüzde varsa açıp okuyun, ben tercümesinden söyleyeyim, sayfa 100-103
sayfaları; orada Moğolların Reisi Cengiz Han için diyor ki Mevlana;
Cengiz Han, Allah'tan mesaj aldı ve Allah'tan aldığı mesajla Cenabı
Allah Cengiz Hana demiş ki, "Halkını, kavmini topla, şu zalim
Harzemşahlar ülkesine yürü, onları kahret." Dolayısıyla, bakın bu olay,
bu olayı Mevlana'nın kendisi anlatıyor, başkaları Mevlana hakkında
anlatmış değil bunu. Ve az önce siz söylediniz, Mevlana'nın Moğollar
hakkında söylediği bir söz söyleyin dediniz, işte ben onu söylüyorum. Bu
sadece bir tanesidir. HULKİ CEVİZOĞLU- Peki nasıl oluyor Sayın Bayram,
nasıl oluyor, bu dediğinizi belki başka kaynaklarla da
destekleyeceksiniz, eğer ikna olmazsa Sayın Zeybek de sorar size, ben de
şimdi soruyorum; peki, bunların doğru olduğunu varsaysanız bile, nasıl
oluyor da bu kadar tutulabiliyor Mevlana, bu kadar gönüllerde yer
edebiliyor? Bunun açıklaması şu mudur... Biz 2002 yılında yaşıyoruz, bu
olay 1243 yılında ya da ne bileyim 13'üncüyüzyılda olmuştur, yani "o
güne bakarak bugün değerlendirme yapmak yanlıştır" şeklinde mi cevap
veriyorsunuz? PROF.DR. MİKAİL BAYRAM- Oraya da geleyim, Fakat,
öncelikle elimize aldığımız bu konuyu, bu meseleyi bir hâlledelim, çünkü
çok itirazlar oldu, bu meseleyi biraz vuzuha kavuşturayım. Şimdi, Şems-i
Tebrizî 1244 yılında Konya'ya geldi, Mevlana ile görüşmeleri oldu.
HULKİ CEVİZOĞLU- Bir şey soracağım, pardon. Bu görüşlerinizi,
söylediklerinizi ve şu anda söyleyeceklerinizi bilimsel plâtformlarda
daha önce tartıştınız mı? PROF.DR. MİKAİL BAYRAM- Tabiî tabiî, yazdım
ben bunları, ben bunları defalarca yazdım. HULKİ CEVİZOĞLU- Bunları
ilk defa söylemiyorsunuz yani. PROF.DR. MİKAİL BAYRAM- Hayır efendim,
ilk defa söylemiyorum, 30 senedir yazdım... HULKİ CEVİZOĞLU- Nasıl
tepkiler aldınız diğer bilim adamlarından? PROF.DR. MİKAİL BAYRAM-
Hulki Bey, 30 senedir bunları yazıyorum, bugüne kadar bir Allah'ın kulu
bir satır cümleyle bana itiraz edemedi, itiraz etmeleri de mümkün de
değildir. Şimdi bakın, Mevlana'nın eserinden örnekler vereyim, çok
önemli bir örnek vereyim. Moğol Hükümdarı, İlhanlı Hükümdarı Hulagu Han
Bağdat'ı fethettikten sonra, Bağdat'ta son Halifenin oğlu Ez-Zahir
Billah Mısır'a kaçtı ve Baybars ile birlikte Mısır'da halifeliğini ilân
etti. Şimdi Mevlana Mesnevî'sinde "Mısır Halifesinin Hikâyesi" diye bir
hikâye anlatır ve çok terbiyesizce bir hikâyedir, ben burada ifade
etmiyorum. Çünkü, o kabak hikâyesinden daha edep dışı bir hikâyedir.
Orada meselâ Mevlana Sultan Baybars'ı ve Mısır'a kaçan Ez-Zahir Billah'ı
tahkir ediyor, rezil etmeye çalışıyor ve böylece Hulagu Hanı
desteklemeye çalışıyor. Bakın yine Mevlevî eserlerde, Menakıbıl
Arif'inde anlatıyor, bunu teyiden başka bir şey de var. Menakıbıl
Arif'inde diyor ki, Mevlana etrafındakilere şu mesajı veriyordu: Diyordu
ki, "Hulagu Han Bağdat'ı muhasara ettiği zaman askerlerine emir verdi,
üç gün üç gece atlarına ve askerlere yemek yedirmediler, atlara su ve ot
yedirmediler, yem vermediler. Atların tutmuş olduğu bu oruç hürmetine
Cenabı Allah Bağdat'ın fethini Hulagu Hana müyesser kıldı." Bunu Mevlana
anlatıyor, Mevlana'dan naklen veriyor. Başkaları bunları yazıp da
Mevlana'ya veya Mevlana'nın çevresine iftira etmiş veya hakaret etmiş
değil, bunları kendi eserlerinde yazıyorlar. Sonra Mevlana'nın kişiliği
ve şahsiyetiyle ilgili de bir şeyler söylendi. Mevlana, Mansur Hallaç
gibi, Bayezdid-i Bestami gibi, Ebul Hasan Garagani gibi, Şakıki Belkı
gibi İranlı, İran kültürünün ürünü olan mutasavvıfların yolunda bir
mutasavvıftır ve bu mutasavvıflar Hulûliye mezhebindendir, Mevlana da
Hulûliye mezhebindendir. Bakın, Meslevî'sinde Bayezid-i Bestami hikâyesi
var. Orada Mevlana Hulûl felsefesini anlatır. HULKİ CEVİZOĞLU- Ne
demek Hulûl felsefesi? PROF.DR. MİKAİL BAYRAM- Hulûl felsefesi, yani
Allah insanlara hulûl eder. Bu Hristiyanlıktan gelme bir inançtır da.
Çünkü, Hristiyanlıkta biliyorsunuz, apoklif Hristiyan mezheplerde
diyorlar ki, özellikle Nasurîler diyorlar ki, "Hazreti İsa bir beşer
olarak dünyaya geldi, fakat sonra Cenabı Allah Hazreti İsa'ya hulûl etti
ve Hazreti İsa'nın şahsiyeti ilâh oldu, Allah oluverdi." Böyle bir
mezhep var. İşte bu anlayışın İslâm dünyasındaki uzantısı da
Hulûliyecilerdir. HULKİ CEVİZOĞLU- Mevlana'nın bir rubaiyesi var,
bakın ne söylüyor, belki bugünleri görerek söylemiş, belki o günler için
söyledi. Diyor ki, "Ben hep yaşadım kul olarak Kur'ana, topraktım
ömrümce Muhammed yoluna..." PROF.DR. MİKAİL BAYRAM- "Men deste-i
Kur'an'a mekta candarem, men hâk-i pay-i Muhammed'i muhtarım"; bunları
bana okumayın, bunları bana okumayın, ben onların Farsçasını okudum
Hulki Bey. HULKİ CEVİZOĞLU- Sayın Bayram, izin verin de Türkçesini
okuyayım. Diyor ki Mevlana; "Ben hep yaşadım kul olarak Kur'ana,
topraktım ömrümce Muhammed yoluna. Gerçeklerden apayrı anlam çıkaran
haksızdır, usanç verir bu sözlerle bana" diyor. Acaba gerçeklerden
farklı bir anlam mı çıkarıyorsunuz? PROF.DR. MİKAİL BAYRAM- Önce bu
rubai, bu dörtlük Mevlana'nın Divan-ı Kebir'indedir. Bakın, bu Divan-ı
Kebir denilen eser Mevlana'ya ait bir eser değildir. Ben Divanı
Kebir'in, orijinal başlığıyla söyleyeyim; Divan-ı Kebir Ezan-ı Mevlana
Mis" başlığıyla. Divanı Kebir Mevlana'nın eseri değildir. İran'da bir
tebliğ sundum ve İranlı bilim adamları, bilim çevreleri benim bu tezimi
kabullendiler ve sonra kendileri, özellikle İran'da çok tanınan
Abdulkerim Suruş Bey, benim bu telkinlerimden sonra Divanı Kebir'de
Mevlana'ya ait olan şiirlerin miktarı yüzde 30 veya yüzde 40
miktarındadır. Dolayısıyla, Divan-ı Kebir'den bazı şeyleri okudukları
zaman, Divan-ı Kebir'in Mevlana'ya ait olmadığını da bilmeleri gerekir.
Birtakım yanlışlıklar yapılıyor... HULKİ CEVİZOĞLU- Demin okuduğum
sözler ona ait değil mi? PROF.DR. MİKAİL BAYRAM- Hayır, Divan-ı Kebir
ona ait değil. HULKİ CEVİZOĞLU- Peki, şu sözlerde mi ona ait değil?
Bakın, diyor ki, sizin eleştirilerinize burada olmadığı için sözleriyle,
eseriyle cevap verecek tabiî; diyor ki, "Ülkem bu benim, yerim bu,
yurdum işte, geldim nicedir kök saldım memlekete. Düşman gibi görseniz
de düşman değilim, ben Hintçe konuşsam bile Türküm yine de" diyor.
PROF.DR. MİKAİL BAYRAM- Efendim, hele o hiç, o hiç Mevlana'ya ait değil.
Çünkü Mevlana'nın o orijinal Divan-ı Kebir nüshalarında da bu mevcut
değil. HULKİ CEVİZOĞLU- Ama bakın, bunu da yazan kim, onu da
söyleyeyim size. Şimdi bunu yazan, Türkiye'nin, Sayın Zeybek'in de eski
meslektaşı, Türkiye'nin ilk Kültür Bakanı Talat Halman'ın Türkiye İş
Bankası'ndan çıkan Candan Cana isimli kitabı, Sayın Halman yazıyor bunu.
PROF.DR. MİKAİL BAYRAM- Efendim, ben onları biliyorum. HULKİ
CEVİZOĞLU- Yani, Türkiye'nin ilk Kültür Bakanı, şu anda Bilkent'te
öğretim üyesi, kocaman İş Bankası yayın yapıyor, bunları bilmiyor da
Mevlana'nın eseri diye mi bize yutturuyor. PROF.DR. MİKAİL BAYRAM-
Onlar, evet maalesef maalesef. HULKİ CEVİZOĞLU- Yapmayın. PROF.DR.
MİKAİL BAYRAM- Çok üzülerek söyleyeyim, bugüne kadar hep Mevlana
hakkında yalanlar uyduruldu. NAMIK KEMAL ZEYBEK- Şimdi Hocanın yalan
uydurmadığını kim biliyor. HULKİ CEVİZOĞLU- Ben de onu soracaktım. Bir
dakika, sizin mi doğru söylediğinizi, Talat Halman'ın mı, İş Bankası
yayınlarının mı, bugüne kadar okuduğumuz Mevlana kitapları mı,
hangisinin yanlış, hangisinin doğru olduğunu nasıl anlayacağız?
PROF.DR. MİKAİL BAYRAM- Efendim, ben diyorum ki, bakın Mevlana'nın
Divanının orijinal nüshası Mevlana Dergâhında bulunuyor. Divan-ı
Kebir'in iki tane orijinal nüshası orada var. Bu rubai orijinal
nüshalarda mevcut değil. Sonradan Mevlana'ya uydurulmuş, izafe edilmiş
şiirlerdir. Divan-ı Kebir böyle oluşmuş. Divan-ı Kebir aslında bir
antolojidir. Ben Divan-ı Kebir'de 18 ayrı şairin şiirlerinin bulunduğunu
tespit ettim. Bu şairler arasında Mevlana'dan sonra yaşamış olan şairler
de var. Hatta Divan-ı Kebir'de Mevlana'dan sonraki olaylara, Mevlana'nın
ölümünden 7 sene, 10 sene sonraki olaylara değinen şiirler var. O
şiirler Mevlana'ya ait değildir. Bunları her bilen konuştuğu için,
maalesef ayakları da yere basmadığı için, bu sefer Mevlana hakkında
uydurma haberler, uydurma bilgiler yaydılar. Maalesef Türkiye, işte o
yalan bilgilerle hayatiyetini sürdürmeye çalışıyor veya bilim çevreleri
o yalanlarla hayatiyetlerini sürdürmeye çalışıyorlar. HULKİ CEVİZOĞLU-
Şimdi diyelim ki bunların hepsi yalan, bir tek siz doğrusunuz, öyle bir
varsayımda bulunalım. Bunun neresi kötü? Diyelim ki, Mevlana diye birisi
de yok, bunun hepsi mitolojik bir hikâye, öyle olduğunu varsayalım, ama
bugün herkes buna inanıyor. Hem Mevlana'ya inanıyor, hem Mevlana'nın bu
sözleri söylediğine inanıyor. Diyelim ki, size göre hem Mevlana yok veya
var ama, o dönemde, 13'üncü yüzyılda Moğolların ajanıydı, ama bugün
bizim toplum olarak inandığımız Mevlana'nın yeri yüce bir yerde. Bunun
ne sakıncası var, toplumsal birlik bütünlüğü sağlayıcı bir unsur değil
mi? Yabancılar bizim hep değerlerimizi alıp... İSMAİL NACAR- O zaman
böyle bir program yapmayın Hulki Bey, yani gerçek Mevlana'yı halka
tanıtmayın. HULKİ CEVİZOĞLU- Bir dakika, bir dakika. Değerlerimize hep
sahip çıkıp elimizden alıyor. Biz bunun etrafında birleşsek, bu yalan da
olsa güzel sözler değil mi, yani bunun ne sakıncası var? PROF.DR.
MİKAİL BAYRAM- Efendim, ben esas onu tebarüz ettirmeye çalışıyorum.
Şimdi, Mevlana zamanında Anadolu'da bir grup insanlar, bir grup aydınlar
Moğolları destekliyorlardı. HULKİ CEVİZOĞLU- Bugünü soruyorum.
PROF.DR. MİKAİL BAYRAM- Bir kısım insanlar da Moğol emperyalizmine karşı
isyan ediyorlar, genellikle Ahiler ve Türkmenler Moğol iktidarına karşı
isyan durumundaydılar. Dolayısıyla, Mevlana o dönemde Moğolların yanında
yer alarak Türkmenlerle mücadele etmiştir. Hacı Bektaş'a ağır
hakaretlerde bulunmuştur, Nasrettin Hoca'ya ağır hakaretlerde
bulunmuştur, Sadrettin Konavi'ye ağır ağır hakaretlerde bulunmuştur.
NAMIK KEMAL ZEYBEK- Hacı Bektaş'a nerede hakaret etmiş, öğrenebilir
miyiz; evet, sorun onu. PROF.DR. MİKAİL BAYRAM- Bütün bunları yaparken
hedefi, Moğollara hizmet etmektir. Moğollar da kendisine para
veriyorlar. Bakın, bir defasında Moğol Veziri Tacettin bir defasında
Mevlana'ya 700 dinar para gönderdi ve bu gönderdiği paralar da,
Türkmenlerin mallarını müsadere etmiş, Türkmenlerin mallarından,
müsadere ettiği mallardan Mevlana'ya 700 dinar göndermiş. 700 dinar 70
deve parasıdır. HULKİ CEVİZOĞLU- Sayın Bayram, bugünü soruyorum, şimdi
13'üncü yüzyılı bırakın, 800-900 sene geçmiş aradan. PROF.DR. MİKAİL
BAYRAM- Moğollar Mevlana'yı desteklediler, onu söylemek istedim.
Moğollar Mevlana'yı desteklediler, Mevlana'yı Anadolu'nun şeyhi, "Şeyh-i
Rum" yaptılar. Mevlana'ya intisap etmeyenlerin şeyhliğini kabul
etmediler, özel bir ferman çıkardılar. HULKİ CEVİZOĞLU- Sayın Bayram,
bir daha söylüyorum, olmazsa sözü alacağım sizden. Bir daha soruyorum,
bugüne gelin, yani Moğolları bıraktık 800 sene önceden. PROF.DR.
MİKAİL BAYRAM- Bugüne gelince, ben bugünü de söyleyeyim mademki ısrar
ediyorsunuz. Mevlana'yı bugün reklâma eden, Mevlana'yı anlatan bizim
yerli ulema değildir. Mevlana'yı Avrupalılar lanse ediyorlar. HULKİ
CEVİZOĞLU- Niye, Avrupalılar Moğol soyundan mı geliyor? PROF.DR.
MİKAİL BAYRAM- Şundan dolayı: Çünkü, Mevlana'nın felsefesinde
emperyalizme yatkın insan yetiştirme Mevlana'nın hedefidir. O dönemde
Moğollar Moğol emperyalizmine yatkın insan tipi yetiştiriyordu,
yetiştirmeye çalışıyordu, dolayısıyla Mevlana'nın felsefesi bu yönüyle
Anadolu insanını Batı emperyalizme yatkın hâle getirme çalışmalarıdır.
İSMAİL NACAR- Misyoner faaliyetleri de onun için giriyor, oradan
giriyor. PROF.DR. MİKAİL BAYRAM- Dolayısıyla, bunu Nicolson gayet iyi
biliyor, bunu Anna Masalla gayet iyi biliyor, Annamary Schimmel gayet
iyi biliyor; dolayısıyla Avrupalıların Mevlana'ya sahip çıkmaları
Anadolu'yu sömürgeleştirme felsefesinin bir uzantısıdır. HULKİ
CEVİZOĞLU- Yapmayın, çok şaşırtıcı şeyler söylediniz Sayın Bayram.
PROF.DR. MİKAİL BAYRAM- Evet efendim. HULKİ CEVİZOĞLU- Bir dakikanızı
rica ediyorum. Şimdi Avrupalı olmayan, Türk olan birisi var hattımızda,
az önce bağlanmıştı, Sayın Bayraktar Bayraklı.
Bu görüşlere zannediyorum katılmıyor; Sayın Bayraklı, buyurun cevap rica
ediyorum sizden. PROF.DR. BAYRAKTAR BAYRAKLI- Şimdi ben, çok insanlar
üzerine duruldu bu gece, ben bu açıdan çok üzüldüm. Yani, Mevlana şöyle
dedi, dedi de yok, dedisi yok, Mevlana şöyleymiş, Ahmet Yesevî
böyleymiş, Muhiddin Arabî böyleymiş. Hiçbir tanesi fikirlerine,
sistemlerine, onların ortaya koyduğu düşüncelere gitmediler. Bakın,
orada arkadaşımız Esat Bey, "İnsan, konuşan Tanrı'dır" dedi, burada şirk
var. İnsan Allah'ı inkâr ettiği zaman yine Allah mı konuşuyor, insanı
gıybet ettiği zaman Allah mı konuşuyor? Yapmayın bu işi. Bu adamın
görüşlerini tezyif etmeniz lâzım, bunları çürütmeniz lâzım. Orada yanlış
konuşuyor, siz hâlâ Mevlana oldu Moğolcu, olmadı Moğolcu; bu mesele
midir? Orada felsefe üretmeniz lâzım, düşünce üretmeniz lâzım. Kişiler
üzerinde durdunuz, tasavvufun prensiplerini, ilkelerini, insanı
olgunlaştırmasından bahsetmediniz, tuttunuz insanlarla kişilerle
uğraştınız. Bakınız, Mikail Bayram tarihçi bir adam, Mevlana tezyif
etmek için, küçültmek için, Avrupalılar Mevlana'yı bunun için konuşuyor,
tutuyormuş, emperyalizmciymiş. Mevlana'nın kitaplarını okudu mu Allah
aşkına? Nasıl okudu bunları da, nasıl anladı bunları da bu felsefelerden
nasıl emperyalizm felsefesi çıkartıyor; ben bunu anlayamıyorum. Bakınız,
ben Divan-ı Kebir hakkında bir doçentlik tezi yaptırdım, Mesnevî
hakkında doktora tezi yaptırdım, Fihi Mâ Fih hakkında master tezi
yaptırdım, Mecalis-i Saba'sı hakkında master tezi yaptırdım. Baştan
aşağıya Mevlana'nın kitaplarını okumuş biriyim ben; yapmayın bu işi,
Allah aşkına yapmayın. Kur'an-ı kerimi tamamen konuşturuyor Mevlana,
farkında değilsiniz. Tuttunuz efendim, Mevlana Moğol şeyiymiş,
emperyalizm yapmış; ne alâkası var Allah aşkına yahu? Böyle bir sistem,
bu kadar büyük bir filozofa, bu kadar büyük bir filozofun karşısına, bir
düşünür, bir mütefekkirin aleyhine nasıl konuşur bir tarih kürsüsü
profesörü, benim aklım almıyor. Tarihçi olduğu için felsefesini
anlamıyor adamın. Yani, Mevlana'nın felsefesini anlamadığı için, Fihi Mâ
Fih'yi nasıl savunuyor. Fihi Mâ Fih'in özü nedir? Ne diyor Fihi Mâ
Fih'te? İnsan eşittir düşünce. "Düşünmeyen adam hayvandır" diyor.
Düşünceyi bu kadar öne çıkaran, aklı bu kadar öne çıkaran Mevlana'yı
nasıl kalkar emperyalist söylersiniz. Mesnevî'sinde sevgi, insan
sevgisini işliyor, Divan-ı Kebir'inde ilâhi aşkı işliyor; siz nasıl
böyle konuşuyorsunuz Mevlana hakkında "emperyalist felsefe yapılmıştır",
benim aklım almıyor. Bunlar nasıl ilim adamlarıdır, nasıl düşünürdür
bunlar, nasıl kitap yazıyorlar ben anlamıyorum. Bir insanın aleyhine,
bir insanı tezyif etmek için, kötülemek için böyle konuşulur mu?..
İSMAİL NACAR- İlmî hareket ettiğin zaman anlayacaksın Hoca; belgeli ve
bilimsel konuştuğun anda anlayacaksın. PROF.DR. BAYRAKTAR BAYRAKLI-
Esat Bey, orada bir söz söyledi, bak onun üzerine konuşsanıza. İSMAİL
NACAR- Esat Beyin tahribatı devede tüy bile değil, esas tahribat orada.
PROF.DR. BAYRAKTAR BAYRAKLI- "İnsan konuşan bir Tanrı'dır" diyor.
PROF.DR. MİKAİL BAYRAM- Hulki Bey, müsaade edin cevap vereyim. İSMAİL
NACAR- Esas tahribat orada. PROF.DR. BAYRAKTAR BAYRAKLI- Bunun üzerine
konuşsanıza, o insanla konuşsanıza. Bırakın şimdi bu fertleri, kişileri.
PROF.DR. MİKAİL BAYRAM- Efendim, Bayraktar Bayraklı arkadaşım kendisini
tasavvufçu addediyor, tasavvufu bildiğini söylüyor, fakat
konuşmalarından öyle anlıyorum ki tasavvuftan hiç haberi yok. İSMAİL
NACAR- Doğru. PROF.DR. MİKAİL BAYRAM- Mevlana İrancıdır, İranlıdır ve
İranî tasavvufun mümessilidir. Bakın Ahmet Yesevî'den söz ediyor, Ahmet
Yesevî de Türkmendir, Türk mutasavvıfıdır, Türk kültürüne uyumlu olan
bir tasavvufî harekettir. Dolayısıyla, Mevlana İranlıdır. Türkçe bilmez.
Kendisi Türkçe bilmediği gibi oğulları da, oğlu da Türkçe bilmiyor.
Müteaddit yerlerde de söylerler. HULKİ CEVİZOĞLU- Ne sakıncası var
bunun? PROF.DR. MİKAİL BAYRAM- Yani, Türk mutasavvıf değil, İranlıdır,
İran tasavvufunun Anadolu'daki temsilcisidir. HULKİ CEVİZOĞLU- Sayın
Bayram, işi bu tarafa götürürseniz, Hazreti Muhammed de Türk değildi, o
da Arapça konuşurdu. PROF.DR. MİKAİL BAYRAM- Onun için söylemiyorum
Hulki Bey, yani İran tandanslı, İran kültürünün mahsulü olan bir
mutasavvıftır, onu söylemek istiyorum. Dolayısıyla... HULKİ CEVİZOĞLU-
O zaman da Hazreti Muhammed'i Araptır diye eleştirebilirsiniz.
PROF.DR. MİKAİL BAYRAM- Anadolu'ya geldiği zaman da, Anadolu'da ve
çevresinde İranî bir çevre vardı. O İranî çevrelere hitap ediyordu. Daha
sonra Moğollara hitap etti, Moğollara hizmet etti, hayatı boyunca
Moğollara hizmet etti, sadece kendisi de değil oğulları da. Çok önemli
bir şey söyleyeyim. Mevlana, oğlu Alaaddin Çelebi'yi Moğollara karşı
isyan ettiği için oğlu Alaaddin Çelebi'yi bir müridine öldürttürdü,
oğlunun cenaze namazını dahi kılmadı; bakın, bunu biliyorlar mı? Öyle
Mevlana havarisi kesiliyorlar; Mevlana oğlunu öldürtmüş, oğlunun cenaze
namazını dahi kılmamıştır. Bunu Mevlevî kaynakların hepsi yazar. HULKİ
CEVİZOĞLU- Peki, ben şimdi sorumu sorayım, bu da önemli bir şey; bugün
dünya üzerinde Moğolların devamı olan bir ırk, bir devlet var mı? Yoksa
bu mitolojik bir tartışmadan ibaret mi şu anda konuştuğumuz? PROF.DR.
MİKAİL BAYRAM- Moğolistan var, bugünkü Moğolistan Moğolların devamıdır.
PROF.DR. BAYRAKTAR BAYRAKLI- Hulki Bey... HULKİ CEVİZOĞLU- Sayın
Bayraklı, buyurun. PROF.DR. BAYRAKTAR BAYRAKLI- Ben kendimi
mutasavvıfçı olarak söylemedim, bir defa ben mutasavvıfçıyım demedim,
ben tasavvufun bir İslâm düşüncesi olduğunu söyledim, Mevlana'nın bir
İslâm düşünürü olduğunu söyledim, bir mutasavvıf olduğunu söylemedim.
Bir İslâm düşünürüdür bu kişi, filozoftur. Bu ister İranlı olsun, nereli
olursa olsun, bu arkadaşımız Mevlana'nın satırlarından hangi ayetlere
işaret ettiği hakkında bir çalışma yapmış mıdır? İSMAİL NACAR-
Tamamını ezbere bilir. PROF.DR. BAYRAKTAR BAYRAKLI- Alâkası yok, sen
hangi ayetlere işaret ettiğini biliyor musunuz?
Bu Mikail kardeşimiz, acaba Mevlana'nın satırlarından hangi ayetlere
telmihte bulunduğunu hiç düşündü mü acaba? Mevlana'nın Kur'an bilgisine
ne kadar sahip olduğunu biliyor mu acaba? HULKİ CEVİZOĞLU- Tamam,
cevabını alalım. PROF.DR. BAYRAKTAR BAYRAKLI- Biz İranlı olduğu için,
İranlı olabilir, biz onu savunmuyoruz, biz Batılı bir düşünürü de
savunuyoruz, biz John Duvi'yi de savunuyoruz, biz John Lock'u da
savunuyoruz, Descartes'ı da savunuyoruz. PROF.DR. MİKAİL BAYRAM-
Kardeşim, Mevlana Hulûliye mezhebindendir. PROF.DR. BAYRAKTAR
BAYRAKLI- Kaldı ki Mevlana bir İslâm düşünürüdür. Yok oğlunu öldürmüş,
yok şunu öldürmüş; kardeşim, Allah aşkına siz bırakın bunları, biz
Mevlana'nın felsefesini ortaya koyalım, iyi taraflarını, kötü
taraflarını, felsefesinin İslâma uygun olanını, olmayanını, insan
doğasına aykırı olanını, olmayanını ortaya çıkaralım, bunu tartışalım.
Mevlana Moğolcuymuş, değilmiş, bunlar bize bir şey kazandırmaz, bugünkü
insanlığın problemlerinden bir şey çözmez. Eğer biz ilim adamıysak,
Mevlana'nın düşüncelerini ortaya yere koyalım. Mevlana şurada haklıdır,
şurada haksızdır diyelim, şurada hata yaptı, burada İslâmîdir, burada
İslâm dışıdır. Yok İranlıymış, neymiş, ne olursa olsun beni
ilgilendirmez. Ben onun Müslümanlığını kabul ediyorum, Müslüman
düşünürdür, İslâm düşünürüdür ve büyük bir filozoftur ve metafizik
felsefesinde doruk noktasındadır; ben bunu söylüyorum. HULKİ
CEVİZOĞLU- Peki, Sayın Bayram katılıyor mu acaba buna? PROF.DR.
BAYRAKTAR BAYRAKLI- Bu kadar.İyi akşamlar diliyorum efendim. HULKİ
CEVİZOĞLU- İyi akşamlar Sayın Bayraklı.
Sayın Bayraklı'nın bu sözlerine katılıyor musunuz Sayın Bayram?
PROF.DR. MİKAİL BAYRAM- Mevlana büyük bir filozoftur, Mevlana büyük bir
şairdir; ben bunlara hiçbir şey demiyorum. Mevlana, son derece hayal
gücü yüksek olan bir şairdir. Ben Mevlana'yı 18 yaşından beri orijinal
eserlerinden okuyorum, öyle yamalı bohça gibi de değil, tertipli olarak,
düzenli olarak okumuşumdur. Dolayısıyla, Mevlana'nın felsefesine
gelince, Mevlana'nın felsefesi, az önce dedim, Hulûliye felsefesine
mensuptur; birinci husus bu. Tasavvuf yolunda ise, tasavvufî meslek ve
meşrebinde ise, "Seyri Sülûkî Enfüsi" yolunu tutan bir mutasavvıftır.
HULKİ CEVİZOĞLU- Nedir Türkçesi bunun? PROF.DR. MİKAİL BAYRAM- Seyri
Sülûkî Enfüsi'nin anlamı şudur: İnsanların, müritlerin kendi
benliklerini düşünerek ruhlarındaki derinlikleri teşhis etmeye çalışmak
suretiyle onlara o yönde zikirler, vird'ler yaptırmak suretiyle onlara
belli bir kıvam vermeye çalışan bir tasavvufî mekteptir, tasavvufî
eğitim metodudur. HULKİ CEVİZOĞLU- Aynı zamanda bir tarikattır
diyebilir misiniz? PROF.DR. MİKAİL BAYRAM- Tarikat değil, hayır,
Mevlana bir tarikat kurmadı. Mevlana bir feylesof olarak Mevlevî
tarikatının fikir birikimini yapmış bir adamdır. Sadece kendisi de
değil, babası da öyledir, Şems-i Tebrizî de öyledir... HULKİ
CEVİZOĞLU- Peki, şu anda tarikat mıdır? Şu anda nedir Mevlevîlik?
PROF.DR. MİKAİL BAYRAM- Mevlevîlik şu anda bir tarikattır, ayini,
tertibi, düzeni olan bir tarikattır. Sonra Hulki Bey, bir hususu ihmal
etmememiz lâzım. Daha sonraki asırlarda, Osmanlılar çağında Mevlevî
tarikatı bir Türk tarikatı hâline dönüştü. Çünkü, Mevlevî tarikatına
giren Türk mütefekkirler, Türk fikir adamları Mevlevî tarikatının
yolunu, yöntemini değiştirdiler, hatta Nakşibendiliğe yaklaştırdılar; bu
ayrı bir şey. Fakat ben Mevlana'nın fikriyatı üzerinde duruyorum,
Mevlana'nın düşüncesi üzerinde duruyorum, ben Mevlana'nın Anadolu'ya ne
verdiğini, neler sunduğunu belirlemeye çalışıyorum. HULKİ CEVİZOĞLU-
Ama şu anda Mevlanacılık, Mevlevîlik zararlı bir felsefe mi? PROF.DR.
MİKAİL BAYRAM- Evet, zararlı bir felsefedir. HULKİ CEVİZOĞLU- Bugün?..
PROF.DR. MİKAİL BAYRAM- Çünkü, az önce bakın Gazali'yi tenkit ettiler,
haklı olarak tenkit ettiler, Mevlana işte o yolun adamıdır. Sezgici bir
filozoftur, akla muhaliftir. Mevlana, "Aklı Kur'an kundrahim Mustafa"
dediği zaman, "aklı Mustafa'nın yoluna hayran et" dediği zaman
akliyeciliği yermektedir. Mesnevî'indeki kel papağan hikâyesinde
akliyecileri yermektedir. Bunları okuyanlar anlamıyorlar. Bakın,
Bayraklı işte bunu okumalıdır, bunları okumalıdır. Mevlana
Mesnevî'sinde, ismini de vererek Fahreddin-i Razi'ye hakaret etmektedir,
Fahrettin-i Razi'yi tahkir etmektedir. Neden dolayı? Akliyeci olmasından
dolayıdır. Dolayısıyla, Anadolu'nun fikren geri kalmasında, Anadolu'nun
ilmen geri kalmasında, Ahiliğin dağılmasında... Mevlana'nın adamları Ahi
Evran'ı öldürdüler, oğluyla beraber, oğlu Alaaddin Çelebi'yle birlikte
Ahi Evran Nasreddin Mahmut'u Mevlana öldürttürdü. Bakın, bunları
bilmiyorlar. Dolayısıyla, "Mevlana Anadolu'ya ne vermiş" dediğimiz zaman
bunları göz önünde bulundurmamız lâzım. Felsefe olarak Anadolu'ya ne
getirmiştir, bunları bilmemiz lâzım. Ayakları yere basmadan konuşan
arkadaşlar, bu meselede önce ayaklarını yere basmalıdırlar. Mevlana'yı
Mevlana'nın eserlerinden öğrenmelidirler. HULKİ CEVİZOĞLU- Peki Sayın
Bayram, çok teşekkür ediyorum size. Bunu bir başka zaman, bugün
Mevlana'yı savunanlar, Mevlana dernekleriyle ya da vakıflarıyla, bugünkü
savunucularıyla birlikte sizi de bir araya getiririz, onu tartışırız, bu
boyutunu.
Çok teşekkürler. PROF.DR. MİKAİL BAYRAM- Söylemek istediğim çok
şeyleri söyleyemedim. HULKİ CEVİZOĞLU- İnşallah onu başka bir gece
yaparız, ama çok ilginç ve yankı uyandıracak sözler söylediniz. Tabiî
birçok insan da sizin bu sözlerinizi ilk defa duyuyor zannediyorum, her
ne kadar bilimsel plâtformlarda tartıştığınızı söyleseniz de.
İyi geceler, teşekkürler size. PROF.DR. MİKAİL BAYRAM- Teşekkür
ederim.
Kaynak: http://www.kuranislami.com/tasavvuf/mevlana.html
İlgili Başlıklar:
İrin küpü patladı - Mevlana
Mesnevi İslami Bir Eser midir?
Mesnevi Vahiy ile yazılmış?
Mevlana bir Moğol ajanı mıydı?
Mevlana ne anlama geliyor?
Mevlana sahte bir Peygamber değil mi
Mevlana'dan apaçık Şirkler
Mevlana'dan Porno Hikaye: Tasavvuf Masalı
Mevlana'nın Moğollarla ilişkiler
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
|