Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
İslam'da Cihad'ın Anlamı
İslam'da cihad ne için meşru görülmüştür? Cihadın gayesi kafirleri yok etmek ve yeryüzünde Müslümanlardan başka kimse bırakmamak mıdır? Cihad herkesi tek tek müslüman yapmak için mi vardır? "Allah yolunda savaş" ne anlama geliyor? "Gaza namıyla dindaş öldüren biçare dindaşlar" cihad sevabı mı almaktadır?
Çoğu İslami kavram gibi "cihad"ın da anlam kaymasına uğradığını görüyoruz. Kur'an'daki savaş ayetlerini dikkatle incelendiğimizde sadece "zulüm ve zorbalığın" savaş sebebi sayıldığı görürüz. Bakara 193. ayetinde "fitne"nin kaldırılması ve "din"in egemen kılınması için Müslümanlar savaşa teşvik edilir. Ayet doğru çevrildiğinde şu anlam ortaya çıkmaktadır.
"O halde artık baskı ve zulüm (fitne) kalkıncaya ve din (adil otorite) Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın..."
Bu ayetin yeryüzünde kendi halinde yaşayan her gayr-i müslimi değil; baskıcı, despot, tiranî zalim otoriteleri hedef aldığı anlaşılıyor. Çünkü bu otoriteler haklarını baskı altında tutmakta ve en ağır zulümleri işlemekten çekinmemektedirler. Halbuki insanlar kendi fıtratlarıyla baş başa kalabilecek özgürlük ortamını bulabilseler Allah'ın dinine meyledebileceklerdir. İşte Allah bu ortamı oluşturmak için cihad edilmesini emrediyor. Ayetin sonunda şöyle deniliyor: "Zulmedenlerden başkasına düşmanlık yoktur..."
Demek ki gıtal anlamında "cihad'ın" sebebi her tür baskı, zorbalık ve tiranlık anlamına gelen zulüm... Gayret, çaba, uğraş anlamında "cehd'in" sebebi ise İslam ve insanlık için yapılan her türden sivil faaliyet... Şura 42. ayetinde de zulme ve zorbalığa yol verilmemesi emrediliyor; "Haksız yere yeryüzünde zorbalık yapanlara ve insanlara zulmedenlere asla yol verilmemelidir. İşte can yakıcı azap bunlaradır."
Ayette "asla yol vermemek" (innema's-sebilu) tabiri dikkat çekicidir. Yani yeryüzünde zulüm ve zorbalığa geçit verilmemeli, fırsat tanınmamalı, meydan onlara bırakılmamalı denmek isteniyor... Eğer yol verilirse fesat çıkacak, dünya harap olacak, insanlar zulmün ve zorbalığın pençesinde inleyip duracaklar... Nisa 75. ayetinde ise zulüm ve zorbalık altında kalmış erkekler, kadınlar, çocuklar, ezilmiş çaresizler için niçin savaşılmadığı sorulur. İşte savaş (qıtal) anlamında cihad bu durumda olanlar için savaşmak olmaktadır. Kur'an'da savaş ekseni olarak zalim-mazlum çelişkisinin ortaya konduğunu görüyoruz. Bunun dışındaki iman-küfür de dahil hiç bir çelişkinin savaş sebebi sayılmadığını, nerede zulüm varsa harekete geçmenin farz kılındığını, mazlumun Müslüman olmasının şart koşulmadığını, davranışları zulme ve zorbalığa dönüşen herkesin savaş hattının öbür tarafında değerlendirildiğini görüyoruz.
Oysa genelde cihad "Müslümanlara yapılan zulmü" ortadan kaldırmak için savaşmak olarak anlaşılıyor ve "bizden" olmayanlara kayıtsız kalınabiliyor. Bize dokunmuyorsa sanki zulüm ve zorbalık değilmiş gibi davranılabiliyor. Halbuki "zulüm" zararı bütün herkese dokunan davranışlardır. Bunun için mazluma dini sorulmaz. Buradan Kur'an'ın "zulme karşı cihad" espirisi ile, Müslümana muazzam bir evrensel misyon yüklediği ve insanlık çapında çok büyük bir vizyon çizdiği anlaşılıyor olmalı. Bunu idrak edenin gözlerine uyku gireceğini sanmıyorum.
R.İhsan ELİAÇIK
__________________ En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir.
Birbirini anlamayan...
Can Yücel
|