Yazanlarda |
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
cin13 Yazdı:
Selamlar.
Y.N. Öztürk�ün bahsettiğiniz kitabı bende mevcut. Bahsedilen çalışma açılımıma faydalı olmuştu. Tavsiyeniz için teşekkürler. Yoksa siz bir makale okudunuz ve bilim-teknoloji-sanayi karşıtı mı oldunuz?
Yaşar Hoca'ya yönelik ilginizden haberdar olduğum için onu tavsiye ettim.Karşıt olmamız yalnızca Kuran kaynaklıdır.
çoban Yazdı:
Bir şeyin zararı faydasından çoksa Kuran'dan onay alması düşünülemez. Dünya da aklı selim hiçbir kul teknolojinin faydasının zararından çok olduğunu söylemez. |
|
|
Teknolojinin faydaları zararından fazladır. Böylece beni ve benim gibi düşünen yüzbinlerce bilim insanını da akl-ı selim olmamakla itham etmiş oldunuz. Bu başlığa cevap yazmamın nedeni ülkemizdeki bilim ve teknolojiye yönelik çalışmaları hor, anlamsız ve zararlı gören zihniyetin yansımalarını bu başlık altında da gördüğüm içindir. ABD ve Avrupa�yı niçin yüzyıl geriden takip ettiğimizi anlayamamış zihniyetin.
Çıkış noktanız yanlış değerli Dostum."İlerleme" tanımınız doğru değil.ABD ve Avrupa tarihin hiçbir döneminde "Muslim"lerden ileride olamadılar,Allah'ın imtihanına göre.
Bilim, kutsal bir zihinsel etkinliktir. İnsan aklının en yüce ürünlerindendir. Teknoloji ise bilimin somutlaşmasıdır. Teknoloji, daha keskin deneyler yapabilmek için geliştirilen yöntem, araçlar ve bunların yan ürünleridir. Teknoloji, bu döngü içerisinde bilimin gelişmesine yardımcı olur.
Teknoloji sadece Allah'ın izni ve gözetiminde 'kısıtlı-sınırlı'yapılabilir.(Nuh'un gemi yapması gibi)Onun dışında insan bu alana bulaşmamalıdır.
Bilim sadece teknoloji üretmez. Bilim, aynı zamanda evreni, insanı, yaratılışı ve Yaradan�ı anlayışımızı geliştirir, ufkumuzu artırır. Teknoloji, bu amaç için gerekli araçları üretir.
Sadece korku üretir.Bununla birlikte Dünya'yı yaşanmaz kılar.
Örnek vereyim: Evrenin genişlediğini keşfetmek, hem dini hem felsefi hem de bilimsel sonuçları olan önemli bir olaydır. Bu keşif ise zamanının teknolojik olarak en üstün teleskoplarıyla olmuştur.Başka bir örnek : Wilkinson Mikrodalga Anizotropi Sondası, birkaç yıl önce, evrendeki arkaalan ışımasındaki küçük farklılıkların büyük patlama kuramını desteklediğini keşfetmiştir. Bu ve diğer kesiflerin felsefi,dini ve bilimsel devrimlere neden olduğunu burada yazmıştım.
Başka/Batıl kültürlerin "kusmuklarıyla" avunmak Hanif bir Mümine yakışmaz.Sözkonusu buluşların hiçbirisi Mümin'in ahiret sürecini etkilemez.Bize düşen Salih amel üretmektir.
Dolayısıyla bilim ve teknoloji sadece kendi sahalarında kalmaz, insanın diğer ruhsal ve zihinsel ürünlerine de katkı yaparlar. Bilim-felsefe, bilim-din, bilim-sanat ilişkilerini « felsefeye giriş » kitaplarından ayrıntılı olarak öğrenebiliriz.
Teknoloji�nin zararının faydasından çok olduğunu iddia etmek için tüm bu verileri alt alta yazıp, eksilerini artılarından çıkarmak, daha sonra teknolojinin Kuran�dan onay almadığını iddia etmek lazımdır.
Yanlış önerme! Önce Kuran'a sormak lazım diye düşünüyorum.
Bu çok zorlu bir iddiadır. Burada,birbirimizle iletişim kurmamızı sağlayan, Kuran�dan onay almadığını iddia ettiğiniz teknolojidir.
Teknolojiyi yadsımak aslında mümkün de değildir. Teknoloji sözlük anlamı olarak uygulama ya da sanat bilimi demektir. Taştan oyma bıçak da, taş tekerlek de zamanının teknolojisidir. Alet kullanmaya başlayan insan, teknolojiyi kullanmaya başlamış demektir. Bu bilim tarihinden de öncedir. İnsan ve teknolojiyi, diğerinden ayrı düşünmek bu yüzden mümkün değildir.
Teknolojisiz dünyanın fertleri olsaydık bugün dünya'nın kaplumbağaların ya da öküz başının üzerinde durduğunu sanıyor olacaktık. Ya da « Acaba, Allah bu söylediği ile ne demek istedi ? » diyecektik. Allah'ın yerleri ve gökleri incelememizi tavsiyesinde mutlaka bir hikmet vardır.
Atalarımız, İbrahim,İsmail,Davut,İsa,Musa,Muhammed'in sözünü ettiğin teleskoptan yoksun olmaları onların iman değerlerinde bir düşüşe sebep olur mu?
Güneşin nasıl ısı ve ışık yaydığını keşfetmek iyi, ama bunu hidrojen bombası yapmak için kullanmak kötüdür.
Tekrar edelim : Sorun, bilim veya teknoloji değil-asla olamaz, insanın bunu hangi amaçlar ile kullandığıdır.
Atom Bombasını Hak uğruna kullanacak bir zümre varmıdır acaba?Bunu nasıl başaracağını doğrusu çok merak ediyorum.Bilen söylesin.
Y.N. Öztürk�e bir soralım. Sanayi ve teknoloji mi kötü diyecek yoksa bunları sömürü için araç edinen insanlar mı ?
Sor,ancak politik davranabilir!
Saygılar.Sevgiler. |
|
|
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
ÖZBEN YAZDI:
Sizin söylediklerinizden Allah'ın teknolojiyi kullanmamızı istemediğini anlıyoruz o zaman neden bilgisayar kullanıyorsunuz?
Sevgili Özben,haklısın ancak hiç olmazsa benim koyunlarım da var.
Selametle.
|
Yukarı dön |
|
|
özden Katilimci Uye
Katılma Tarihi: 11 mayis 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 97
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
çoban Yazdı:
ÖZBEN YAZDI:
Sizin söylediklerinizden Allah'ın teknolojiyi kullanmamızı istemediğini anlıyoruz o zaman neden bilgisayar kullanıyorsunuz?
Sevgili Özben,haklısın ancak hiç olmazsa benim koyunlarım da var.
Selametle.
|
|
|
Selamlar, yazımda dikkat çektiğim diğer noktalara bir cevap vermemişsiniz?
Karşıt olmanızın; Kuran'dan kanıtlardan kaynaklandığını söylüyorsunuz ama bir tane bile kanıt getirdiniz mi ya da ben fark etmedim?
Atomun parçalanması örneği ile anlatılmak isetenen ya atom bombası yapımı ya da enerji üretimi. Ve tabi atom bombası insan katletmek dışında da insanlar için bilimsel yarar sağlamak amaçlı kullanılabilir. Jeolojik çalışmalarda vs.
__________________ Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşcesine..
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
İstek Üzere konuya katkısı olur düşüncesiyle Hanif Düşünen Türkiye forumundan alıntılıyorum:
Naci ÇELİK
Sanayi ve
teknolojiyi şiddetli bir şekilde eleştiren ve bulaşılmaması gereken alan olarak
ilan eden Yüce Allah
Sevgili apolat.Bu tesbiti hangi kitaba dayanarak yaptın.Bir örnek ver de,biz de
öğrenelim.
Selam ile.
Apolat
Selam
Naci ÇELİK,
Sizinle 'Hanif Dostlar da'da epeyce uzun tartışmalarımız olmuştu,bazen
'övdüğünüz' bazen 'dövdüğünüz' cinsten..
Ancak yine de oradan ayrıldığınıza üzüldüğümü bilmenizi isterim.Kuran'la
yetinip ondan olabildiğince fotoğraflar çıkarma çabanızı takdirle karşılamakla
birlikte,yine aynı fotoğrafları hayata dokunur olmaktan çıkarmanızıda
yadırgıyorum doğrusu.
Aslında sanayi konusu Kuran'da hemen anlaşılabilecek konular içerisinde en
başlarda gelenlerdendir.Ancak çevirilerde taklitçi mantık işlediğinden görmesi
gerekenler bile görememişlerdir bu yüzden.
Size Yüce Kuran'dan konuya ışık tutacak çok önemli bir ayeti yazıp,diğerlerini
bu anlamda değerlendirmenizi rica edeceğim:
"Allah bir şehri örnek verdi:Güvenlik ve huzur içindeydi,rızkı heryerden
bol bol gelmekteydi;fakat Allah'ın nimetlerine nankörlük etti,böylece Allah
Sanayi (yeSNAun)olarak yaptıklarına karşılık,ona açlık ve korku elbisesini
tattırdı."16/112
Selametle
HakSorgu
Sad-Nun-Ayn = yapmak/yaratmak/inşa etmek/bina etmek, bir şey
çalışmak, beslemek, yetiştirmek/büyütmek.
sun'un - tamamlanan/bitirilen aksiyon/hareket,
masna'un (pl. masani) - sarnıç/havuz/su deposu, palas, hisar/kale,
iyi/güzel inşaat, büyük kale/hisar.
san'atun - yapma, yapma/yaratma sanatı.
Ve darabellahü meselen karyeten kanet aminetem mutmeinnetey ye'tiha rizkuha
rağadem min külli mekanin fe keferat bi en'umillahi fe ezakahallahü libasel cui
vel havfi bima kanu yasneun
Ve verir Allah mesel şehri emin ve mutmain olan rızkları bol her mekandan gelen
de nankördüler nimetine Allah'ın sonra tattırdı Allah giysisini açlık ve korku
ile ne olmuşsa sanaat
Ve Allah Allah'ın nimetlerine nankör olan, rızıkları her mekandan gelen emin ve
mutmain olan bir şehri mesel verir ki ne sanayi/yapıldı/sanat oldu onunla açlık
ve korku elbisesini tattırmıştır.
Bence Allah insanları Rab sıfatıyla terbiye etmek istemekte ve insanoğlunu
kendi özelliklerini yansıtan bir varlık biçimine yani ademe hazırlamaktadır.
İnsan ademdi ve yine adem olacaktır. Daha evvelindeki ayetlere bakılırsa
insanoğlu sürekli doğru yola çağırılmakta ve hatta bunun yöntemi açıklanmakta
ancak insanlar yine de aldırış etmeyip, yeryüzünde kendi bildiklerine hareket
etmektedirler. İnsan azla yetinmiyor...Aç gözlülük gani... Bu terbiye yavaşta
olsa zamanla olacak ve müminler bu sürece dahil kalacaklardır. Ve bir gün
insanlar Alalh'ın istediği kendi özelliklerini yansıtan yani taşıyan varlıklar
olacaktır. Ancak bu vücud şeklinin mevcudiyeti nasıl olacaktır onu Allah bilir.
İnsan sürekli evrim geçiriyor. Yamyam olan insan yamyamlığı bırakıyor. İnsan
hayvani duygularını ilk önce terk edecek. Bir sonraki kuşak öngörümce
Amerika'dan çıkacak. Azla yetinebilen bir nesil. Yani çağdaşlaşma devam edecek.
Bu sürecin bölgemizdeki başlatıcısı Atatürk'tür... Bununla beraber bu
ilerleyişte Allah bizleri üçe ayırıyor.
1. Öncüler: Bunlar vicdanın kendisi olup doğrudan Adem'e secde etmeyi
becerebilmiş ve Adem olmuş kişilerdir. Bu kişiler terbiyeyi hızlı bir biçimde
almışlardır ve özlerine dönmüşlerdir. Öncekilerden çok sonrakilerden ise
sayıları çok azdır. "Hak erenler" de denir.
2. Sağın adamları: Bunlar iyi kötü ayrımındaki iyi kısımdır. Yani Allah'ın
terbiyesini bir noktaya kadar aklederek ondan sonra ise vicdanlarının sesine
kulak vererek icra etmeye çalışan. İyiliği emredip kötülüğü men eden.
İnsanoğluna hizmet eden kısımdır. İnsanoğlunun daha çağdaş(çağdaşlığın anlamını
iyi irdelemek gerekiyor) seviyeye gelebilmesi için mallarıyla canlarıyla çaba
sarfederler. Bu kişiler yiyip-içmek, seks yapmak, boş işlerle uğraşmak, maddeye
bağlı kalmak, mal üstüne mal yığmak gibi dünyevi cezbedici şeytan işi şeyleri
bir kenara bırakıp evrimlerinin ilerlemesi için çaba gösterirler. Sanatkarlar,
bilim adamları, erenler(hak eren değil) gibi ruhuna daha çok kulak veren
kişilerdir. İşleri güçleri insanlığı ademe bir nebze daha yakınlaştırabilmeye
çalışmaktır yani esma-ül hüsnaya doğru yol almaktır.
3. Solun adamları: Bunlar iyi kötü ayrımında kötü tarafı temsil eden, dünya
bağımlısı, maddeye önem veren, insanın bu halde kalacağını sanan,
yemek,içmek,seks, mal yığma gibi olguları hep ön planda tutan gruptur.
Yeryüzünün çoğunluğu bu gruba yakındır. Bu gruptan kurtulmanın yolu insanın
önce benliğini şeffaflaştırması ardından ruhuna kulak vermeye çalışmasıdır.
Aksi durumda durumları seviyelere göre ölüm sonra çığlık sonrası cehennem ile
arındırılmak ya da sonsuza dek yok olmaktır.
Ben böyle tahmin ediyorum ki apolatın sanayi ve teknolojiye karşı Allah
tespitine katılmıyorum. Ayette bahsedilen ilerlemeyi sağlayan teknoloji ve
sanayi men edilmelidir değil, o kendi ilerleyişlerinin kullanıldığı yöndür.
Fark edilirse ne san'a ettilerse onunla tattırıldı diyor. İnsanoğlunun
ilerleyiş sürecinde ayette geçen açlık ve korku giysisi müteşabihen
insanoğlunun aymazlığına, aç gözlülüğüne, dünya zevklerine bağımlılığına
karşılık getirilen kıtlık-felaket durumudur. Kaynakların inanılmaz bir hızda
tüketilmesini, keşiflerin barışa yönelik değil savaşa yönelik kullanılmasını
aksettirmektedir. Bu bir adalet dengesidir. Ben nükleer silahların ortaya
çıkışın haksızlığa uğramışlar için bir denge unsuru olduğunu düşünüyorum
örneğin. Ama kimileri için ise vaktiyle savaş malzemesi idi. Yeryüzünde ne
olursa olsun bunun insanoğlunun evrimi için hiç bir önemi yoktur. İnsanoğlu
adem olana kadar yani koruk üzüm gibi asil olana kadar bu evrim devam
edecektir.
Apolat
Selam
Haksorgu,
Genel itibarıyla yazını okuduğumda söylediğime muhalif bir bakış açısından
ziyade, savımızı daha da kuvvetlendirici bir tarz gördüm yazınızda.sadece son
paragrafın birinci cümlesindeki 'katılmıyorum' kelimesi hariç.
Ayeti senin de meallendirmenden anlaşılıyorki,Allah'ın her türlü
rızıklandırmasına rağmen yöneliş sanayiye olursa, otomotiğe bağlanan İlahi
sistem gereği toplumlar korkuya kapılacaklar.Bu gün yeryüzünün net fotoğrafı da
budur.
Şöyle bir örnek verelim;
Bir köy düşünün,onların geçimini sağlayacak her şey zaten Allah tarafından
gönderiliyor.Hayvanlar,bitkiler,su,barınak..Bir zaman sonra köye bir fabrika
kuruluyor.Köydeki rençberliği zahmetli ve küçük gören köylü fabrikaya işçi
olarak kaydoluyor.İşte Allah buna sapma diyor.Kendine ait olandan olmayana
doğru bir yöneliş.Bunun karşılığı olarakta sanayi ve teknolojinin arkasına
yüklediği 'korku ve açlık libasını'giydiriveriyor.Nerede sanayi varsa orada
korku vardır.Hem işçide hem de patronda.Bundan kurtulmanın tek yolu Allah'a ait
olanlarla iştigal etmektir.
Nasılki bir sürü kitabın içinden Allah'a ait olanı bulup yetindiğimizde
kalplerimiz sukunet bulduysa, yeryüzündeki tüm varlıklar arasından da Allah'a
ait olanları bulmak bize İlahi bir görev olarak yüklenmiştir.Başka türlü huzura
varamayız.
Konuyla ilgili diğer 18 ayeti de okursanız (bakın şu işe bu da 19 çıktı!)
sanıyorum bakış açılarımız kardeş olacaktır.
Selametle.
Naci ÇELİK
Sevgili apolat.Diğer adıyla Sultan.Burada olmana sevindim.İnşallah
birbirimizden istifade ederiz.Uzun süre önce sizinle tanışmıştık.Bizim eve
gelmiştiniz.Hanifdostlarda karşılaşınca sizi çıkartamamıştım.Ama neden
sonra,benim sadık dostum ve her zaman yanıbaşımda olan Erol"un da yardımıyla
sizi hatırladım.Bize geldiğinizde,sizinle konuştuklarımızdan,aklıma kalan ve
hatırladığım tek şey,sizin çak samimi ve mütevazi bir hak aşığı olduğunuzdur.O
görüşmemizden hatırımda kalan tek şey bu.Sizin fikriyatınızı,müslümanlık
anlayışınızı,öğrenebildiğim kadarıyla,hanifdostlardan öğrendim.Bana göre,iyi
bir düşünür,iyi bir okuma(Kur"an") ehlisiniz.Benim için önemli olanda
olanda budur.
Bana göre siz,alemleri kapsayan,alemlere hitap eden Kur"an"ı,sadece
bu dar ve kısa aleme indirgeyerek okumaya çalışıyorsunuz.Bundan dolayı da
ayetleri budayarak düşünmek zorunda kalıyorsunuz,tüm müslümanlar ve tüm islam
ve dinler dünyası gibi.
Hayat,sadece bu gezegende ortaya çıkıp,bu gezegende son bulmuyor ki,Kur"an
sadece bu gezegene veya yaşamımızın,sadece bu safhasına hitap etsin.Yani
müslümanlar veya dinler dünyası,Kur"an"ı,adeta ateist bir bakış
açısıyla okuyor.
Selam Haksorgu,
Genel itibarıyla yazını okuduğumda söylediğime muhalif bir bakış açısından
ziyade, savımızı daha da kuvvetlendirici bir tarz gördüm yazınızda.sadece son
paragrafın birinci cümlesindeki 'katılmıyorum' kelimesi hariç.
Ayeti senin de meallendirmenden anlaşılıyorki,Allah'ın her türlü rızıklandırmasına
rağmen yöneliş sanayiye olursa, otomotiğe bağlanan İlahi sistem gereği
toplumlar korkuya kapılacaklar.Bu gün yeryüzünün net fotoğrafı da budur.Evet.Yeryüzünün
net fotoğrafi budur.Ama bu fotoğraf bugün oluşmuş bir fotoğraf değil.Yeryüzüne
ve insanlık tarihine hep korku,açlık,sömürü,kan ve göz yaşı hakim
olmuştur,bundan böylede,böyle olacaktır.Bu durum,peygamberler döneminde de
böyle idi.
Sizin sözünü ettiğiniz ilahi sistem burada yok.Ve olmayacaktır.Burada şeytani
bir sistem var.Ve bu sistem kıyamete kadar geçerli olacaktır.Çünkü Allah iblise
böyle söz vermiştir.Sizin sözünü ettiğiniz sistem,Allah"ın müminlere
vadettiği çevresi mübarek kılınmış gökteki Mescidi Aksa"dadır.
Şöyle bir örnek verelim;
Bir köy düşünün,onların geçimini sağlayacak her şey zaten Allah tarafından
gönderiliyor.Hayvanlar,bitkiler,su,barınak..Bir zaman sonra köye bir fabrika
kuruluyor.Köydeki rençberliği zahmetli ve küçük gören köylü fabrikaya işçi
olarak kaydoluyor.İşte Allah buna sapma diyor.Kendine ait olandan olmayana
doğru bir yöneliş.Bunun karşılığı olarakta sanayi ve teknolojinin arkasına
yüklediği 'korku ve açlık libasını'giydiriveriyor.Çok komik.Nerede sanayi varsa
orada korku vardır.Yapma dostum.Taş devrinde veya sanayi öncesi dönemlerde
korku,açlık,zorluk,çok daha fazla vardı.Çünkü o zamanlar,yeryüzündeki caydırıcı
güçler,bugünki kadar güçlü ve örgütlü değildi.Hem işçide hem de patronda.Bundan
kurtulmanın tek yolu Allah'a ait olanlarla iştigal etmektir.Seni anlıyorum
dostum.Sen,insanlara ve insanlığa ötenazi yapmayı teklif ediyorsun.Neden
anlamıyorsun.Bu dünyada Allah"a ait hiç bir şey yok.Allah bu
dünyayı,insanın ve şeytanın hükümranlığına vermiştir,belli bir süreliğine.
Nasılki bir sürü kitabın içinden Allah'a ait olanı bulup yetindiğimizde
kalplerimiz sukunet bulduysa, yeryüzündeki tüm varlıklar arasından da Allah'a
ait olanları bulmak bize İlahi bir görev olarak yüklenmiştir.Başka türlü huzura
varamayız.Dostum sen,eşinle beraber kovulduğun cenneti ariyor ve
özlüyorsun.Çünkü burada huzur,muzur yok.Bu dünya hayatı bir fitnedir,okumadın
mı?Yani bu dünya hayatı,bir işkence ve imtihandır.
Konuyla ilgili diğer 18 ayeti de okursanız (bakın şu işe bu da 19 çıktı!)
sanıyorum bakış açılarımız kardeş olacaktır.
Yaptığın yorumla ilgili ayete gelince:
"Allah bir memleket halkını misal verir.Onlar emin ve nimet içinde
idiler.onlar her taraftan rızıklanıyorlardı.Fakat Allah"ın nimetlerine
nankörlük ettiler.Allah da yaptıklarından dolayı onlara korku ve açlık elbisesi
giydirdi."
Dostum.Ayetin dikkat çektiği yerdeki insanların tümü,istisnasız,nimet ve
mutluluk içinde idiler.Çünkü ayetin hitabı,söz konusu yerdeki insanların tümünü
kapsar.Yeryüzünde böyle bir şehir veya böyle bir memleket var mı? Örneğinünyanın
en zengin ve müreffeh devleti İsviçredeki tüm insanlar,mutlu ve nimet
içindemidirler.Orada aidisli,kanserli,hatta yoksul mutsuz ve ümitsiz insanlar
yok mu?Dostum.Kur"an"son derece realist bir kitaptır.Öyle genelleme
veya faraza kabilinden konuşmaz.
Dostum.Ayetin dikkat çektiği yer,ilk yaratıldığın ve eşinle beraber şeytana
kandığınız,sonrada kovulduğunuz yer olan cennettir.Yani siz en güzel bir
şekilde ve en güzel bir ortamda yaratılmış ve yaşarken,şeytana uyarak nankörlük
ettiniz.Sizin o yaptığınızdan dolayı da,Allah sizi,korku ve açlığın kol gezdiği
bu dünyaya sürgün etti.Yani sen ve eşin,böylesine bir suç işlemiş,birer açık
hapishane mahkümusunuz.Böylece ne adam olduğunuda öğrenmiş ol
Ayetin dikkat çektiği,yesneun kelimesi,yapmayi,meydana getirmeyi veya işlemeyi
vurgulayan bir fiildir.Bina yapmayı da vurgular,fabrika yapmayı da
vurgular.Bana göre,makine veya teknolojiyi veya sanayiyi sembolize eden,en
güzel ayet,samirinin meydana getirdiği veya yaptığı,böğürmesi olan buzağıdır.
Selam ile.
Selametle.
Apolat
Muhterem
Naci ÇELİK,
Şahsıma yönelik kıymetli ifadelerinizden dolayı çok teşekkür ederim.Beni
hatırlamanıza sevindim.Sizi 1999 yılında en son deprem olduğunda arayıp
hal-hatırınızı sormuştum.Ondan sonra bir daha görüşmek nasip olmadı.Üç akşam
beni fuar'dan alıp daha sonra otelime bırakan yardımcınız Erol'a,osırada
evinizde birlikte sohbet ettiğimiz yanılmıyorsam ismi Kadir olan arkadaşa,oğlunuza
ve kızınıza ve de bize üç akşam hem sohbetiyle hem de konukseverliği ile
ikramda bulunan değerli eşiniz Nedret Hanımefendiye saygı ve muhabbetlerimi
iletiniz lütfen.
Sevgili Naci ÇELİK,
Size o yıllardada Kuran'dan hareketle Allah'ın tabiattaki ayetleriyle ilişki
kurduğumuzu bu amaçla İnek ve koyun beslediğimizi kısada olsa
anlatmıştım.Bilmelisinizki biz yapmadığımız şeyi söylemiyoruz.Şimdi de
İneğimiz,koyunlarımız ve diğer hayvanlarımız var.Bunlar Allah'a ait
olanlar.Tıpkı Kuran gibi.Onu insana ait olan hadislerden,uyduruk rivayetlerden
nasıl ayırdıysak diğer insani üretimlerden İlahi üretimleri ayırmak
zorundayız.Bizim imtihanımız budur ve bunun adı Kulluk/İbadettir.Sizin ve diğer
dostların söylediği gibi basit bir şekilde geçiştirilemez.
Tartıştığımız konuları minder dışına taşırmanızı doğru bulmuyorum.Tıpkı
çözemediği hesabı 'bilinmeyenlere'atan muhasebeci gibi.Bakın size çok net bir
örnek vereyim;
NACİ ÇELİK YAZMIŞTI:
"Evet.Yeryüzünün net fotoğrafi budur.Ama bu fotoğraf bugün oluşmuş bir
fotoğraf değil.Yeryüzüne ve insanlık tarihine hep korku,açlık,sömürü,kan ve göz
yaşı hakim olmuştur,bundan böylede,böyle olacaktır.Bu durum,peygamberler
döneminde de böyle idi.
Sizin sözünü ettiğiniz ilahi sistem burada yok.Ve olmayacaktır.Burada şeytani
bir sistem var.Ve bu sistem kıyamete kadar geçerli olacaktır.Çünkü Allah iblise
böyle söz vermiştir.Sizin sözünü ettiğiniz sistem,Allah"ın müminlere
vadettiği çevresi mübarek kılınmış gökteki Mescidi Aksa"dadır."
Bu şekilde cevap veriyorsunuz.Bakalım Yüce Kuran kimi doğruluyor:
"Hepiniz oradan aşağı inin "dedik.Benden size bir HUDA ulaşırda kim
bu yol bilgime uyarsa artık böylelerine hiçbir korku yoktur.(HAVFUN)Onlar
kederlede yüzyüze gelmeyeceklerdir."2/38 Yani Allah'ın ayetlerine
tutunanlara korku,morku yok.Olay nerede olacak?Aşağı inilen
yerde,yeryüzünde."Mescidi Aksa"da değil.Çok net,çok anlaşılır
biçimde.
Bizim Sanayi için kullandığımız 16/112'deki korkuda (HAVFİ).
Sonuç olarak:
Dünya da korkudan uzak durmak mümkün.Sanayi ve teknolojiden uzak durup yalnızca
Allah'ın ayetlerine sarılmak şartıyla.Verdiğim bu örnek cevabi yazınızı yeniden
gözden geçirmenizi gerektiriyor sanırım.
Dediğim gibi,bu konu gerçekten çok önemli bir konu.Bir ölçüde Hac'da,Salatı
İkamede,buna bağlı.Çünkü,Muhlislerin merkezi Halis mekanlardır.
Selametle.
|
Yukarı dön |
|
|
Mircan Uzman Uye
Katılma Tarihi: 25 agustos 2005 Yer: Turkiye Gönderilenler: 1277
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
çoban Yazdı:
ÖZBEN YAZDI:
Sizin söylediklerinizden Allah'ın teknolojiyi kullanmamızı istemediğini anlıyoruz o zaman neden bilgisayar kullanıyorsunuz?
Sevgili Özben,haklısın ancak hiç olmazsa benim koyunlarım da var.
Selametle.
|
|
|
Selam,
Koyun beslemek teknoloji kullanma günahını affettiriyormu? Eğer öyle ise teknolojiyi mümkün mertebe hayatında kullanan biri olarak (Bilgisayar,cep telefonu,elektrik, bilimum elektrik ve elektronik ev ve ofis aletleri) kaç adet koyun beslemem gerekiyor. Bu soruya cevap yazarken lütfen bir devenin kaç inek, bir ineğin kaç koyun ettiği gibi bilgileride yazınız.
Çoban oldum derken Allah dışında birilerinin sürüsüne koyun olmuşsunuz da farkında değilsiniz.Rab'bim yardımcın olsun...
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam Mircan,
Anlamaya çalışmaktan ziyade 'saldırgan' bir uslubu yeğliyorsun.Allah senden Koyun'u değil,Kul'u olmanı istiyor.O sebeple yanlış alanı derhal terket!
Ayrıca,şu misalimi dikkatlice düşün:
Bir insan eşyasını kamyona yükleyip Allah'a daha yakın olma adına sahih bir ortama doğru yönelirse Rahman ona :"Niye Kamyon'la gidiyorsun?" demez.
Teknolojiyi kullanmak 'haram'değil,Halis yolculuğa çıkmamak haramdır.
Selametle/ÇOBAN
|
Yukarı dön |
|
|
adalet Uzman Uye
Katılma Tarihi: 02 ekim 2006 Gönderilenler: 1195
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Gösterişin yeni simgesi
New York ya da Los Angeles gibi, İstanbul
da bir arabalar şehri haline geldi. İstanbul'da toplu taşıma
araçlarıyla, yerin altındaki ulaşım sistemlerinin geliştirilmediği
için, bir yerden bir yere gitmek, her gün tekrarlanan sürekli bir
işkencedir. Ana yoldaki bir trafik kazası ya da bir yol yapımı,
yolların saatlarca tıkanmasına sebeb olur. Her gün İstanbul trafiğine
çıkan yüzlerce yeni araba, günlük hayatı kolaylaştırmaktan daha çok
zorlaştırmaktadır.
Bangkok'ta yaşayanlar, trafik tıkandığında
arabalarını bırakıp, gidecekleri yere zamanında varmak için, bisikletle
giderlermiş. Bu yüzden, Bangkok'ta herkes arabasının bagajında,
gerektiğinde yararlanmak için, bir bisiklet taşırmış. İstanbul'da da,
toplu taşıma sistemleri geliştirilmez ve her gün yüzlerce yeni araba
yollara dökülürse, herkes arabasının bagajında bir bisiklet taşımak
zorunda kalacak. Yakında İstanbul'u, Ankara ve İzmir gibi, büyük
Anadolu şehirleri izleyecek.
Genç ya da yaşlı herkesin rüyalarına giren
arabalar, büyük şehirlerdeki günlük hayatı altüst ederek, yaşanmaz hale
getiriyorlar. Şehirlerde yalnızca işe başlama ve işten çıkma
saatlarında değil, günün her saatında cadde ve sokaklar, arabalarla
dolup taşmaktadır. Arabalar şehirlerde olduğu gibi, insanların gönlünde
de büyük yer tutuyorlar. Artık her ülkede arabalar, hayatın bütün
boyutlarının vazgeçilmez bir parçası haline geldiler. İnsanların iç ve
dış dünyaları, arabalar tarafından düzenli bir biçimde işgal
edilmektedir.
Kültürel çoraklaşmanın büyük bir hız ve
yoğunluk kazandığı ortamda, arabalar seküler insanın gözünde kutsal bir
konuma yükselerek, dokunulmazlık kazandılar. Arabalar, bütün dünyada
güç ve statü göstergesi oldular. İnsanların değerleri, sahip oldukları
bilgilerden daha çok arabalarının marka ve modellerinden kaynaklanıyor.
Bu yüzden, arabalar gösteriş yapmanın en etkili ve en önemli aracı
haline geldiler. Artık hiç kimse tek arabayla yetinmiyor. Gücünü
arabadan alan herkesin, mutlaka birden fazla arabası vardır.
Sosyologlar, araba (car), soğutucu (cooler) ve
renkli televizyondan (colortelevision) oluşan bu üç c'ye Japon
toplumunun, neredeyse taptıklarını gözlemlemişler. Japonlar gibi, bütün
toplumların gözünde arabalar, derin bir kutsallık kazandıkları için,
herkesin aklını başından alarak, insanlığı sonu gelmez bir gösteriş
yarışına sürüklüyorlar. Bunun için, dünyadaki trafik kazalarında
savaşlardan daha çok insan ölüyor. Arabalar her yıl yüzbinlerce insana
tabut oluyorlar.
Kültürel çoraklaşma hız ve yoğunluk
kazandıkça, arabaların kutsallığı akılalmaz boyutlar kazanmaktadır.
Onlar kültürel zenginliğini yitirenlerin elinde ihtiyaçları karşılayan
bir araç olmaktan çıkıp, istekleri karşılayan bir “sihirli lamba”ya
dönüşüyorlar.
Güçlü insan, Necip Fazıl gibi: “Gökte çakıyor haber/Geber çelik put geber” diyebilen insandır.
Arabada yok olan, arabayla yok olur.
Gösterişte yarışan, ölümle yarışır.
Araba ölüme koşan tabuttur. (N.Gürdoğan Yeni Şafak)
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam ile
sanayi toplumu araçlarla oluşan toplummu yoksa arçaları tüketime dayanan toplummu düşünmeye devam, kur'an da yapılan araçlar,
Dedi ki: "O, benim asamdır; ona dayanmakta, onunla davarlarım için ağaçlardan yaprak düşürmekteyim, onda benim için daha başka yararlar da var." (TAHA SURESİ / 18)
musanın asası, yaprak dökmek için kullanılan bir araç, musa bu asayı yaparken Rabbin bir ayeti olan ağacı değiştirmekle mi suçlanacak, musa yaprakları elleri ile daha yavaş dökerken asa ile daha kolay ve hızlı yapacak, peki, asa doğa da orjinali olan bir araç mı hayır,
Bizim gözetimimiz altında ve vahyimizle gemiyi imal et. Zulmedenler konusunda bana hitapta bulunma. Çünkü onlar suda- boğulacaklardır." (HUD SURESİ / 37)
nuh'un gemisi, gemi oğada orjinaliolmayan bir araç, gemi yapan nuh orjinali olmayanı yaptığı için ne durumdadır.Eğer Allah dediği içinsmazursa nuh'un gemisi o zaman musa asayı Allah'a sormadan yaptığı için hatada mı.
"Gerçekten Ben, Ben senin Rabbinim. Ayakkabılarını çıkar; çünkü sen, kutsal vadi olan Tuva'dasın." (TAHA SURESİ / 12)
ayakkabı doğada orjinali olmayan bir araç yüryüşümüzü daha da kolaylaştırır.
Dağlardan güvenli evler yontuyorlardı. (81)hicir,
orjinali olan dağa ev yapmak kınanırken,
Allah, size evlerinizi (içinde) "güvenlik ve huzur bulacağınız yerler" kıldı; ve size hayvan derilerinden hem göç gününde, hem yerleşme gününde kolaylıkla taşıyabileceğiniz evler; yünlerinden, yapağılarından ve kıllarından bir zamana kadar giyimlikler-döşemelikler ve (ticaret için) bir meta kıldı. (NAHL SURESİ / 80)
bu tarz evlerse övülmüş, aynı araç ama kullananların ellerinde kınana ve övünen halinde şekil değiştiren.yünü kesmek için bir araç, yünü eğirmek için bir araç, yünü dokumak için bir araç, hepsi de birbrileri ile bağlantılı,
"Geniş zırhlar yap, (onları) düzenli bir biçime sok ve hepiniz salih ameller yapın. Gerçekten ben, sizin yaptıklarınızı görenim" (diye vahyettik). (SEBE' SURESİ / 11)
doğa da orjinali olmayan bi raraç zırh, doğadan demir madenini sökerek doğadaki ayet mi bozulmuş, yoksa Rabb ondan doğada tesbih/ilinti/bağlantı kurmasını mı istemiş, petrolü çıkarmak kötü, demiri çıkartmak ii mi,Ve ayet davuta zırhın ne olduğunu tarif etmiyor, davuta bildiği şeyi emrediyor.
Andolsun, biz Süleyman'ı imtihan ettik, tahtının üstünde bir ceset bıraktık. Sonra (eski durumuna) döndü. (SAD SURESİ / 34)
taht doğada orjinali olmayan bir araç, oturmayı kolaylaştırır, rahat ettirir.Bu tahtı yapan ve yaptıran orjinali mi bozdu yoksa tesbih mi etti,
Ona: "Köşke gir" denildi. Onu görünce derin bir su sandı ve (eteğini çekerek) ayaklarını açtı. (Süleyman:) Dedi ki: "Gerçekte bu, saydam camdan olma düzeltilmiş bir köşk-zemindir." Dedi ki: "Rabbim, gerçekten ben kendime zulmettim; (artık) ben Süleyman'la birlikte alemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum." (44)
köşk, parlak zemindeki parlak taşlar,
velhasılı kelam bu meseleyi bir kardeşle konuştuktan sonra kur'anda geçen araçları ve araçların yapım aşamasını incelemeye aldım, şu an gördüğüm odur ki, açlık elbisesinin nedeni araç değil araçları kullanan insanlardır, ki sanayi toplumu da budur.
aynı araçlar birilerinin elinde infak, adalet ve ıslaha dönüşürken birilerinin elinde sömürüye dönüşür,
inşallah bir sonraki yazımda bunu örneklendirmeye çalışacağım, yalnız şu unutulmasın ki,Musa, fravun ve israil oğulları ne ise şu anda durumumuz odur, ve tek çıkar yol evleri kıbleler edinmektir,
selam ve dua ile
|
Yukarı dön |
|
|
cin13 Uzman Uye
Katılma Tarihi: 23 ocak 2007 Gönderilenler: 385
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selamlar.
cin13 Yazdı:
Teknolojinin faydaları zararından fazladır. Böylece beni ve
benim gibi düşünen yüzbinlerce bilim insanını da akl-ı selim olmamakla itham
etmiş oldunuz. Bu başlığa cevap yazmamın nedeni ülkemizdeki bilim ve
teknolojiye yönelik çalışmaları hor, anlamsız ve zararlı gören zihniyetin
yansımalarını bu başlık altında da gördüğüm içindir. ABD ve Avrupa’yı niçin
yüzyıl geriden takip ettiğimizi anlayamamış zihniyetin. |
|
|
çoban Yazdı:
Çıkış noktanız yanlış değerli Dostum."İlerleme" tanımınız doğru
değil.ABD ve Avrupa tarihin hiçbir döneminde "Muslim"lerden ileride
olamadılar,Allah'ın imtihanına göre. |
|
|
Siz ve sizin gibi düşünenler sırf müslim etiketi taşımayı üstünlük olarak
gördüğü, bilimi,teknolojiyi aşağı gördüğü sürece bilim sahibi ülkelerin sömürgesi olmaya
devam ederiz elbette. Bırakalım bu dünyayı onlara, ahiret nasılsa bizimdir,
değil mi?
cin13 Yazdı:
Bilim, kutsal bir zihinsel etkinliktir. İnsan aklının en yüce ürünlerindendir. Teknoloji
ise bilimin somutlaşmasıdır. Teknoloji, daha keskin deneyler yapabilmek için
geliştirilen yöntem, araçlar ve bunların yan ürünleridir. Teknoloji, bu döngü
içerisinde bilimin gelişmesine yardımcı olur. |
|
|
çoban Yazdı:
Teknoloji sadece Allah'ın izni ve gözetiminde
'kısıtlı-sınırlı'yapılabilir.(Nuh'un gemi yapması gibi)Onun dışında insan bu
alana bulaşmamalıdır. |
|
|
Artık, başka peygamber gelmeyeceğine göre o halde teknoloji yapamayacağız. O
halde kitlesel “mağaramıza dönüş” hareketi başlasın. Hadi gelin mağaramıza geri
dönelim!
cin13 Yazdı:
Örnek vereyim: Evrenin genişlediğini keşfetmek, hem dini hem
felsefi hem de bilimsel sonuçları olan önemli bir olaydır. Bu keşif ise
zamanının teknolojik olarak en üstün teleskoplarıyla olmuştur.Başka bir
örnek : Wilkinson Mikrodalga Anizotropi Sondası, birkaç yıl önce,
evrendeki arkaalan ışımasındaki küçük farklılıkların büyük patlama kuramını
desteklediğini keşfetmiştir. Bu ve diğer kesiflerin felsefi,dini ve bilimsel
devrimlere neden olduğunu burada
yazmıştım. |
|
|
çoban Yazdı:
Başka/Batıl kültürlerin "kusmuklarıyla" avunmak Hanif bir
Mümine yakışmaz.Sözkonusu buluşların hiçbirisi Mümin'in ahiret sürecini etkilemez.Bize
düşen Salih amel üretmektir. |
|
|
Demek ki size göre bilim, salih amel kapsamına girmiyor. Vah vah! Küçümsediğiniz
bilim sayesinde kazanılan ya da kuvvetlenen, o ilmi dayanaklı inanç mı
değerlidir yoksa oturduğunuz yerden ilmi "kusmuk" olarak
nitelendiren sizinki mi? Bilmeye,araştırmaya yönelik onca ayet manasızmış oysa.
Bilgisayar,internet, otomobil,uçak,tren vs.. hepsi senin “kusmuk” olarak
adlandırdığınız bilimin ürünleri. İmanınızın gereği olarak hemen şimdi bilgisayarı
kapatın, kıyafetlerinizi çıkarın, (kıyafetlerimiz de makine teknolojisi ürünü),
dağa çıkıp bir mağaraya yerleşin. Gerekirse duman ya da güvercinle
haberleşirsiniz. Çünkü,hayatınız batıl kültürlerin kusmuklarıyla dolu.
cin13 Yazdı:
Dolayısıyla bilim ve teknoloji sadece kendi sahalarında
kalmaz, insanın diğer ruhsal ve zihinsel ürünlerine de katkı yaparlar.
Bilim-felsefe, bilim-din, bilim-sanat ilişkilerini « felsefeye
giriş » kitaplarından ayrıntılı olarak öğrenebiliriz.
Teknoloji’nin zararının faydasından çok olduğunu iddia etmek için tüm bu
verileri alt alta yazıp, eksilerini artılarından çıkarmak, daha sonra
teknolojinin Kuran’dan onay almadığını iddia etmek lazımdır. |
|
|
çoban Yazdı:
Yanlış önerme! Önce Kuran'a sormak lazım diye düşünüyorum.
|
|
|
Buyrun, Kuran’dan kanıtınızı getirin. Ayrıca böyle “önerme” gibi kelimeler
kullanmayın. “Mantık” bilimi formel bir bilim dalıdır. Aman dikkat.
cin13 Yazdı:
Bu çok zorlu bir iddiadır. Burada,birbirimizle iletişim kurmamızı
sağlayan, Kuran’dan onay almadığını iddia ettiğiniz teknolojidir.
Teknolojiyi yadsımak aslında mümkün de değildir. Teknoloji sözlük anlamı
olarak uygulama ya da sanat bilimi demektir. Taştan oyma bıçak da, taş tekerlek
de zamanının teknolojisidir. Alet kullanmaya başlayan insan, teknolojiyi
kullanmaya başlamış demektir. Bu bilim tarihinden de öncedir. İnsan ve
teknolojiyi, diğerinden ayrı düşünmek bu yüzden mümkün değildir.
Teknolojisiz dünyanın fertleri olsaydık bugün dünya'nın kaplumbağaların ya
da öküz başının üzerinde durduğunu sanıyor olacaktık. Ya da « Acaba, Allah
bu söylediği ile ne demek istedi ? » diyecektik. Allah'ın yerleri ve
gökleri incelememizi tavsiyesinde mutlaka bir hikmet vardır. |
|
|
çoban Yazdı:
Atalarımız, İbrahim,İsmail,Davut,İsa,Musa,Muhammed'in sözünü ettiğin
teleskoptan yoksun olmaları onların iman değerlerinde bir düşüşe sebep olur mu?
|
|
|
Bize düşen evreni,insanı
öğrenmektir. Umulur ki bu imanımızı artırır.
Bilgi, imanı taklit ve gelenek olmaktan çıkarır. Benim, yaşamımın beyyine
üzerine olmasından anladığım budur.
cin13 Yazdı:
Güneşin nasıl ısı ve ışık yaydığını keşfetmek iyi, ama bunu
hidrojen bombası yapmak için kullanmak kötüdür.
Tekrar edelim : Sorun, bilim veya teknoloji değil-asla olamaz, insanın
bunu hangi amaçlar ile kullandığıdır. |
|
|
çoban Yazdı:
Atom Bombasını Hak uğruna kullanacak bir zümre varmıdır acaba?Bunu nasıl
başaracağını doğrusu çok merak ediyorum.Bilen söylesin. |
|
|
Bravo. Nasıl da yakaladınız yanlışımı..Bir gol de bana atmış oldunuz.
Kastettiğim şu: Güneş, enerjisini hidrojen atomlarını helyum atomlarına
dönüştürerek sağlar. Hidrojen bombası da aynı prensiple çalışır.Ancak bombada
kontrolsüz füzyon vardır. Yani, bu füzyon bilgisini ilmimizi artırıp, evreni
daha iyi anlamak için de kullanabiliriz, bomba yapmak için de..Kötü olan bu
bilgi değildir. Belirleyici olan insan niyetidir. Anladınız?
cin13 Yazdı:
Y.N. Öztürk�e bir soralım. Sanayi ve teknoloji mi kötü diyecek
yoksa bunları sömürü için araç edinen insanlar mı ? |
|
|
çoban Yazdı:
Sor,ancak politik davranabilir! |
|
|
Y. N.Öztürk’ü referans siz gösterdiniz, ben değil. Referansınızdaki
çelişkiyi gösteriyorum. Referansınız sizin gibi düşünmüyor. O halde neden
gösteriyorsunuz?
Saygılar.Sevgiler.
__________________ Dinin bakış açısına göre,tüm bu fantastik harikulade evren,tüm bu karmakarışık şeyler, ancak, Tanrı’nın, insanların iyi ve kötü için çabasını gözlediği bir sahnedir.. Bu sahne,bu oyun için çok büyük!
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam CİN13,
'Sadece Kuran'ortak paydamıza rağmen yeryüzündeki duruşumuz maalesef birbirine oldukça uzak.Allah'ın gücünü Bilim ve Teknolojinin altında gören mantığınızı hayretle izliyorum.
Dostum, siz Allah'ın taraftarı olmanın ne demek olduğunu bilmiyorsunuz.Biz,Bedir'de taraftarlarını 5000 melekle destekleyen Yüce Allah'ın bizi de aynı şekilde dilerse 5 Milyar Melekle destekleyeceğine iman ediyoruz,sadece Muslim'ler olarak.
Söylenenleri anlamaya çalışma yerine kızgınlığınızı ve nefretinizi yansıtmışsınız cevabi yazınızda.Konuyu uzatma yerine sizi sukunete ve yeniden düşünmeye davet ediyorum.
Selametle.
|
Yukarı dön |
|
|
|
|