HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Bilim
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Bilim
Konu Konu: İnanç ve Bilim Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
Alperen
Admin Group
Admin Group
Simge

Katılma Tarihi: 09 nisan 2005
Gönderilenler: 2974
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Alperen

Cin13'ün diğer çalışması: Modern Fizik Kuramları (e-kitap)




__________________
Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Yukarı dön Göster Alperen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Alperen
 
asım
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 14 agustos 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 1700
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı asım

 

Antony Flew Olayı:
Tanrının Varlığının Delillerine
Tam Dört Yüz Yıl Sonra Gelen İade-i İtibar

Doç. Dr. Cafer Sadık Yaran

 Kant (öl. 1804), “Tanrı’nın varlığına ilişkin sözde
 ‘delilleri’ yıkmakla, bin yılların değilse bile
yüzyılların felsefesini bir anda moloz yığınına çevirmiştir.”
(Bryan Magee)

 “Bir İlk Sebep olan tanrıya inanmayı düşünmeye başlamamın yegane sebebi, kendi kendisini üreten ilk organizmaların kaynağına ilişkin naturalistik bir açıklama getirmenin imkansızlığıdır.” (Antony Flew, 2004)

     Aralık (2004) ayında, dini inanç ve din felsefesi açısından hiç de küçümsenmeyecek bir olay gerçekleşti. Türkiye’de herkesin AB ilişkilerine kilitlendiği bir dönemde ortaya çıkmış olmanın talihsizliğiyle hak ettiği ilgiyi görmeyen bu olay, 20. yüzyılın en önde gelen ateist filozofu veya felsefecisi Antony Flew’nun, artık ateizmden, tanrıtanımazlıktan vazgeçtiğini ve bir Tanrı’nın var olduğuna inanmaya başladığını açıkça ilan etmiş olmasıydı.

     Tanrıya inanmazlıktan Tanrı inancına geçen ilk kişi olmadığı gibi son kişi de olmayacağı aşikar olan Flew’nun bu dönüşümü neden, Türkiye’de yeterince olmasa da, Batı dünyasında şok etkisi yarattı ve büyük bir tartışmaya yol açtı? Bunun sebebi elbette, Flew’nun sıradan bir ateist olmaması gerçeğinde yatıyor. Flew, 1950’lerden beri yirminin üzerinde kitap, onlarca makale ve muhtemelen yüzlerce konferansla ateizmi sadece benimseyen ve savunan değil, sağlamlaştırmak ve yaygınlaştırmak için en azından bu yüzyıl içinde en fazla gayret etmiş ve çaba göstermiş kişilerin başında geliyordu. Flew’nun adının ve görüşlerinin 1980’lerde yazılmış Türkçe kitaplardaki ateizm tartışmalarında bile geçiyor olması bu konuda yeterince fikir veriyor olsa gerektir.

      Flew’nun, bilim felsefesindeki yanlışlama ilkesinin ateizm adına din felsefesine uygulanması, yahut ispat yükünün teistlerde olduğu gibi daha özgün ama kendisinin de bugün hiç adını anmadığı daha etkisiz görüşleri bir yana bırakılırsa, onun ateist olması ve ateizmi şiddetle savunmasındaki temel nedenlerin başında, teizmin delillerinin yetersizliği, buna karşın ateizmin evren ve insanın oluşumu ile ilgili naturalistik iddialarının ise yeterli olduğu iddiası idi.

      Teizmin delillerinin teorik aklın kılı kırk yaran çözümlemeleri karşısında yetersiz, daha basit bir ifadeyle, çürük olduğu iddiası Flew’nun ilk defa öne sürdüğü bir şey değildi. Bu görüş en keskin ve en etkili bir biçimde tam iki asır önce Kant (öl. 1804) tarafından savunulmuş, ve ondan sonra sadece felsefeciler değil pek çok teolog bile bu delillerin ya hiçbir gücü ve değeri olmadığını ya da olsa olsa zaten inanmış olan kişilerin mevcut inançlarını desteklemek gibi minimum bir değerlerinin belki olabileceğini savunmaya başlamışlardı. Yukarıdaki epigrafta alıntılanan Bryan Magge’ye ait, Kant “Tanrı’nın varlığına ilişkin sözde ‘delilleri’ yıkmakla, bin yılların değilse bile yüzyılların felsefesini bir anda moloz yığınına çevirmiştir” (Felsefenin Öyküsü, Ankara: Dost, 1998, 137), pek çok felsefe, din felsefesi, ve hatta bazen ilahiyat kitabında rastlanabilecek yaygın bir kabulün sıradan bir ifadesidir. Kant, ontolojik, kozmolojik ve teleolojik deliller gibi klasik delilleri itibardan düşürmekte o kadar başarılı olmuştur ki, bundan sonra Tanrı inancını sürdürenlerin bazısı, bu deliller yerine, Kant’ın ahlak deliline başvurmuş, bazısı dini tecrübe diye bir delil geliştirme yoluna gitmiş, bazısı da dini inancın hiçbir rasyonel delil düşünceyle ilişkisi olmada salt teslimiyete dayalı bir iman işi olduğunu savunmanın felsefi dayanaklarına sarılmıştır. Batı’daki bu gelişmelerin etkisi İslam dünyasında da görülmüş, İslam ilahiyat bilimlerinde de delillere önem verilmez olmuştur. Durumun böyle olduğu, Türkiye’nin yarım asırı geçen İlahiyat Fakültelerinde yapılan onlarca değil belki yüzlerce Tez ve araştırma arasında delillerle ilgili bir veya iki tane hariç hemen hemen hiç çalışma yapılmamış olması da gösteriyor olsa gerektir. 

      Oysa, ne ilginçtir ki, 20. yüzyılın, 50 yıllık ateizm düayeni, bir rüya gördüğünden, 81 yaşında artık ölümden korkmaya başladığından, ya da iman etmenin getirdiği iç huzura arzu duyduğundan ve benzeri özel ve öznel nedenlerle tanrıya inanmaya başladığını değil, Kant’ın moloz yığınına çevirdiği evrensel bir hakikatmiş gibi tekrarlanıp durulan teleolojik (evrende ve özellikle canlılarda görülen düzen, tasarım ve gaye, örn. DNA’daki enformasyonun ortaya çıkışı ve öteki türlere aktarılışı) ve kozmolojik (evrenin neden yok değil de var olduğu, yok iken neden Big Bang denilen Büyük Patlama ile aniden ortaya çıkıp hassas bir denge içinde genişleyerek bugünkü evren halini aldığı, vs) deliller üzerine derin derin düşünmesi sayesinde 15 yaşından beri bağlı olduğu ateizmi 81 yaşında terk ettiğini bildirmektedir. Flew olayı üzerinde düşünülecek birçok konu vardır; bize göre bunlardan biri de budur. Yani bu olay, delillerin iade-i itibarının sağlandığı tarihi bir olaydır. Umarız 2004’ten sonra, din felsefesi, sistematik teoloji ve Kelam gibi disiplinlerle uğraşanlar, elbette Ortaçağın bazı apolejistlerinin savunduğu gibi, her delilin zorunlu bir ispat ve burhan olduğunu iddia etmek zorunda olmamakla birlikte, onların, düşünen ve hakikati arayan bir aklı ve felsefe geleneği olan, bulduğu hakikati ve daha önce yanılmış olduğunu ömrünün belki son demlerinde de olsa açıkça ilan edebilecek sağlam bir yüreği bulunan, ve daha önce yanılttıklarından özür dileyebilecek ve verdiği zararı telefi etmeye çalışacağını vaat edecek kadar gelişmiş bir vicdanı da olduğu anlaşılan (bu yüzden, dinlerin Tanrı anlayışları ile ilgili ileride bunun da düzelebileceğini umabileceğimiz bazı halihazırdaki yanlış ve yakışıksız kanaat ve beyanlarına rağmen, takdir ve tebrik edebileceğimiz) Flew gibi yarım asırlık aktif ateist felsefeciler için bile ikna edici olabileceğini artık kabul ederler ve hak ettiği değeri verirler. Şu anki haliyle Flew’nun tanrısı delillerin tanrısıdır, bu nokta bir dönüm noktası olarak görülmelidir; fakat gözden kaçırılmaması ve fazla abartmadan izlenmesinde yarar olabilecek bir husus daha vardır; bu da onun, şu anki bazı eleştirel ifadelerine rağmen, “vahyi bir sistem”in Tanrısına da “açık” (open) olduğunu söylemekte oluşudur. Flew’ya ve çağımızdaki bütün bulanıklaştırma ve cesaret kırma gayretlerine rağmen hakikati arayan her akıllı, yürekli ve vicdanlı kişiye yolunda başarılar ve uzun ömürler dilemekten daha güzel ne söylenebilir?      



__________________
O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Yukarı dön Göster asım's Profil Diğer Mesajlarını Ara: asım
 
cin13
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 23 ocak 2007
Gönderilenler: 385
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı cin13

Merhaba.
Ne ilginçtir ki çoğumuzun  Tanrı inancının arkasında teleolojik,kozmolojik ve ontolojik deliller yatmasına rağmen,bu deliller bu sitede tartışılmamıştır. Antony Flew'in teizme dönme sinyalleri vermesinin nedeni bu delillerin geçerli olduğu ya da olabilecekleri değildi. Benim bu delilleri vermiş olmamın nedeni de bunların geçerliliğini savunmak değil, hem din hem de felsefe tarihinde bu delillerin büyük yer teşkil etmesiydi.

Bu delillerin herkes tarafından sorgulanması gerektiğini düşünüyorum. Acaba, neyi ne kadar biliyoruz?

Sevgili Asım kardeşim,
Antony Flew'in ve karşıt düşüncelerin hakkında detaylı bilgi edinmek isterseniz "Kozmos,Bios,Teos" adlı kitabı size öneririm.


__________________
Dinin bakış açısına göre,tüm bu fantastik harikulade evren,tüm bu karmakarışık şeyler, ancak, Tanrı’nın, insanların iyi ve kötü için çabasını gözlediği bir sahnedir.. Bu sahne,bu oyun için çok büyük!
Yukarı dön Göster cin13's Profil Diğer Mesajlarını Ara: cin13
 
ebu turab
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 08 eylul 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 529
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı ebu turab

selam,

insan aklı ve bu aklın ürettiği bilim henüz Tanrı varlığını redde mahal vermeyecek şekilde ispatlamayı başarmış değil.bir noktadan sonra tamamen iman devreye giriyor.daha fazlasına gidemiyor.ama bu hep böyle gitmeyebilir.



__________________
"sadece iki şey sonsuzdur evren ve insan ahmaklığı..
ilkinden o kadar da emin değilim." (albert einstein)
Yukarı dön Göster ebu turab's Profil Diğer Mesajlarını Ara: ebu turab
 
asım
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 14 agustos 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 1700
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı asım

cin 13 yazdı


Kozmolojik kanıt:

Evrendeki her olay bir nedene dayanır.  Nedensiz hiçbir şey gerçekleşmez. Evrendeki olaylar ya da nedenler dizisi ya sonsuza kadar gidecektir ya da bir ilk neden de son bulacaktır. Sonsuz dizi mümkün olmadığına göre o halde bir ilk neden olmalıdır. Bu ilk neden Tanrıdır. Tanrı, nedensel bir açıklamaya ihtiyaç duymaz çünkü o kendi nedenini ve izahatını kendinde bulur. İzahatını kendi içinde taşıyan tek varlık Tanrı’dır. 

Bu kanıt, Aquino’lu Thomas, Farabi, Aristoteles gibi filozoflarca kullanılmıştır.

Bu kanıta itirazlar Gazali, Hume ve Kant gibi birçok filozoftan gelmiştir. Gazali şunu sorar: Sonsuz bir dizi neden imkansızdır? Ayrıca “ilk neden” neden tek olsun? İlk nedenin iki veya daha fazla sayıda olmasının önünde herhangi bir mantıki engel yoktur.

Hume’ a göre dizinin ileriye ve geriye sonsuza kadar devam etmesinde akılsal hiçbir engel yoktur. Bir ilk neden varsa bu “ilk neden” neden evrenin içinden doğal bir “ilk neden” olmasın?

Kant da şu soruyu sorar: “Tanrı’nın neden “nedeni” yoktur? Eğer Tanrı bu kuralın dışında ise o halde evrenin kendisi de bu kuralın dışında neden olmasın? “İlk neden” neden evrenin kendisi olmasın?” Kant’a göre nedensellik ilkesi deney dünyasına ait bir ilkedir. Bu dünyanın dışında bir anlamı yoktur. O halde, deney dünyasını aşan her yorum metafiziktir. Metafizik ise hiçbir şeyi kesin olarak kanıtlamaz.


Stoeger’e göre, herhangi bir şeyin var olması, kendi varlığı için başka bir sebebe ihtiyaç duymayan bir varlığı gerekli kılarken, Carl Sagan “eğer, evreni kim yarattı sorusuna Tanrı cevabını verirsek karşımıza şu soru çıkar: Tanrı’yı kim yarattı? Eğer ,”Tanrı hep vardı” diyebiliyorsak neden “Evren hep vardı” diyemeyelim? Eğer “Tanrı nereden geldi? “sorusu biz fanilerin idrak gücünü aşıyorsa o halde “Evren nereden geldi? sorusu karşısında neden aynı cevabı veremeyelim? karşılığını verir.

Carl Sagan’ın argümanlarına yapılan itiraz, Tanrı kavramının yanlış anlaşılmasından doğan “Tanrı’yı kim yarattı”, “Tanrı nereden geldi” gibi soruların anlamsız olduğu, evrenin kendi kendini izah edemez nitelikte olduğu ancak Tanrı’nın tanımı gereği kendi kendini  izah ettiğidir. Bu soruların “Daire neden yuvarlaktır” sorusu gibi, kendi kendini izah eden bir varlığın mevcudiyetine ait izah istemek kadar saçma olduğu yönündedir.

Bertrand Russell, evrenin sadece “var olduğu” ve evrenin varlığı için izahat istemememiz gerektiğini söylemiştir.

Jean Paul Sartre ‘da evrenin “keyfi”, “sadece var” olduğunu düşünmektedir. Ünlü ateist Antony Flew de evrenin mevcudiyetini ve temel öğelerini izah edici öğeler olarak görmemiz gerektiğini belirtmektedir.



selamlar...

değerli arkadaşımız cin 13 delillerin tartışılmamasından bahsetmiş...

hepimizin allahın varlığıyla ilgili kendimize göre düşüncelerimiz vardır...

mesela ben ...

her şeyin bir ustası vardır....

iğne  bile ustasız olmaz bu kainat nasıl ustasız olabilir...

bu kadar ince ve hassas olan kainat çok usta bir sanatkarın eseri olmalıdır...

şeklinde düşünerek allahın varlığına akli bir yaklaşımda bulunmaya çalışıyorum...

fakat bir gün bu konuda farklı bir yaklaşım aklıma gelince çok rahatsız oldum....

bu kadar muhteşem bir evrenin ustası olamaz diyorun ama allah için böyle bir soru sormuyorum...

niye...

hiç bir şey yoktan var olamaz kendi kendine diyorum ama allah hariç diyorum ....

niye...


bu kadar büyük bu kadar bilgili bu kadar sanatkar bir varlık kendi kendine nasıl var olabiliyor peki...

hayır allah hakkında böyle sorular sormamalıyız çünkü aklımız bunu almaz...

peki evren hakkında nasıl sorabiliyoruz...

o zaman evren hakkında da böyle sorular sormayalım çünkü aklımız almaz...




evet ...

bu düşünceler geçti aklımdan ve çok rahatsız oldum...

allahım beni senden ayırma inancımı yok etme dedim...

halada öyle diyorum...





__________________
O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Yukarı dön Göster asım's Profil Diğer Mesajlarını Ara: asım
 
cin13
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 23 ocak 2007
Gönderilenler: 385
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı cin13

asım Yazdı:

her şeyin bir ustası vardır....

iğne  bile ustasız olmaz bu kainat nasıl ustasız olabilir...

bu kadar ince ve hassas olan kainat çok usta bir sanatkarın eseri olmalıdır...
........

bu kadar muhteşem bir evrenin ustası olamaz diyorun ama allah için böyle bir soru sormuyorum...

niye...

hiç bir şey yoktan var olamaz kendi kendine diyorum ama allah hariç diyorum ....

niye...


bu kadar büyük bu kadar bilgili bu kadar sanatkar bir varlık kendi kendine nasıl var olabiliyor peki...

hayır allah hakkında böyle sorular sormamalıyız çünkü aklımız bunu almaz...

peki evren hakkında nasıl sorabiliyoruz...

o zaman evren hakkında da böyle sorular sormayalım çünkü aklımız almaz...



Mükemmel.Mükemmel.Çok şükür. Devam edin lütfen..


__________________
Dinin bakış açısına göre,tüm bu fantastik harikulade evren,tüm bu karmakarışık şeyler, ancak, Tanrı’nın, insanların iyi ve kötü için çabasını gözlediği bir sahnedir.. Bu sahne,bu oyun için çok büyük!
Yukarı dön Göster cin13's Profil Diğer Mesajlarını Ara: cin13
 
ibrahimim
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 17 ekim 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 506
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı ibrahimim


Selamlar,

Yerçekimi keşfedilmeden önce insan kendisinin sağlam ve sonsuz büyüklükte ve hep orada duran bir zeminde sanıyordu…

Nereden bilecekti hareket halinde kendine çeken sınırlı ve boşlukta (duran aman Allah’ım boşlukta mı duruyoruz’u!?) olduğunu…

Benzer şekilde bir çocuğun ebeveynine sorduğu soru, sorunun cevabı biliniyor ama çocuk bunu henüz anlamıyor neden? Çünkü henüz çocukta bunu anlayacak donanım yok…

Şimdi biz insanoğlu, her sorunun cevabını vermeye ve her soruyu bilecek donanıma sahip olduğumuzu mu düşünüyoruz!? Oysa daha elimizde üç boyutlu görüş beş duyuyla algılama dan fazlasına sahip bile değiliz…

 

Selam ve dua ile.




__________________
Ey inananlar, Allah'tan korkarsanız O size iyi ile kötüyü ayırdedici bir anlayış verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allâh büyük lutuf sâhibidir
Yukarı dön Göster ibrahimim's Profil Diğer Mesajlarını Ara: ibrahimim
 
asım
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 14 agustos 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 1700
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı asım

değerli cin 13...

devam edin derken ...

uçurumdan aşağı düşmeye doğru gidene devam edin denir mi...

ben bir el atıp beni durduracağınızı bekliyordum...

yoksa siz ordan atladınızda bişey olmuyor mu demek istiyorsunuz...

yani...

bu iş akılla mantıkla olmazz arkadaşlar mı diyorsunuz...

akli mantıkı her delilinize bir karşı delil bulunur ....

öyleyse başka bir yol mu deneyelim...

sezgi...

allah ancak sezgiyle mi bulunabilir dersiniz...

yani kalbin derinliklerinden gelen bir iç hissediş...

gönülle mi bulunur ancak...

imzanızdaki anştayının demek istediği mi bu...

vicdan la mı bilinebilinir sadece yüce allah...




__________________
O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Yukarı dön Göster asım's Profil Diğer Mesajlarını Ara: asım
 
cin13
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 23 ocak 2007
Gönderilenler: 385
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı cin13


Merhaba.

Einstein hayatının son otuz yılını, doğanın dört temel kuvvetini tek bir kuram ile birleştirmeye adamıştı. Onu bu tutkuya iten,  evrenin özünde yer aldığına inandığı basitliğin zarafeti ve kuvvetiydi. Evreni derinden anlamanın verdiği huşu duygusu..

Evreni anlamak, Tanrı'yı anlamak demekti. Kullandığı ise aklıydı.

Asım kardeşim,
Düşünmek,soru sormak neden uçuruma götürsün.Siz lütfen devam edin soru sormaya.





__________________
Dinin bakış açısına göre,tüm bu fantastik harikulade evren,tüm bu karmakarışık şeyler, ancak, Tanrı’nın, insanların iyi ve kötü için çabasını gözlediği bir sahnedir.. Bu sahne,bu oyun için çok büyük!
Yukarı dön Göster cin13's Profil Diğer Mesajlarını Ara: cin13
 
asım
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 14 agustos 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 1700
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı asım



__________________
O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Yukarı dön Göster asım's Profil Diğer Mesajlarını Ara: asım
 

<< Önceki Sayfa Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats