Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
hadissiz kuran anlaşılmyan boynu bükük bir kitap olmadan ileri gidemez?
Selam
Sadece şu cümleniz ve buna inanıyor olmanız Allah'ı ne kadar küçümsediğiniz kanıtı. Sizin Kuranı okuduğunuzu sanmıyorum, ayetlerden haberdar da değilsiniz. Aklı başında biri böyle bir cümle yazmaz. Okuyorsanız dahi belli ki okuduğunuz size fayda vermiyor.
Şu yazdığınızın doğru olmadığını görecek o kadar ayet var ki. Ayetlerden gafil olmayanlar için tabii..
(A'RAF suresi 179. ayet) Andolsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi yarattık (hazırladık). Kalbleri vardır bununla kavrayıp-anlamazlar, gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler. Bunlar hayvanlar gibidir, hattadaha aşağılıktırlar. İşte bunlar gafil olanlardır.
Nahl;99: İnnehu leyse lehu sultanun alelleziyne amenu ve alâ Rabbihim yetevekkelun; Doğrusu onun iman eden ve rablerine tevekkül edenler üzerinde bir sultası/hakimiyeti yoktur.
Nahl;100: İnnema sultanuhu alelleziyne yetevellevnehu velleziyne hüm bihi müşrikûn; Onun sultası ancak kendisini veli edinenler ve onu (Allah’a) ortak koşanlar üzerindedir.
"hadissiz kuran anlaşılmayan boynu bükük bir kitap olmadan ileri gidemez?"
türünden Kur'an'a ihanet içeren sözler çok duyulur.
Şeytandan Allah’a sığınmak; “Euzu billahi mineşşeytanirracim (Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım / Allah’ım şeytandan sana sığınırım, beni ondan koru)” demek değildir.
Şeytandan Allah’a sığınmak:
Şeytan tipler ve güçler tarafından dayatılan düşünce ve amelleri, hemen, Allah’ın bizlere gönderdiği Kur’an terazisinde tartmaktır.
Şeytanın aklımıza, fikrimize zerk ettiği zehirleri, Allah’ın Kur’an’da bize ikram ettiği panzehirle tedavi etmektir.
Doğruyu Allah’tan öğrenip, şeytanın bizi saptırmasına engel olmaktır.
Fırtınaya tutulan geminin hemen limana sığındığı gibi, hemen Kur’an’a sarılıp problemleri Kur’an ile çözmektir. (Anlamadan Kur’an okumak bu problemleri çözmez!)
Kardeşim hadisi redderek mi sıratı müsttakime ulaşıyorsunuz? ehli sünnet itikadına göre sünneti yok sayıp hadislerden uzaklaşmak sapıklıktır bilirsin..
hayır bilmiyorum antifereç. bildiğim / emin olduğum bir şey varsa o da sizin ehl-i sünnet itikadınızın beşer odaklı din olduğu yani kesinlikle Yüce Allah odaklı din olmadığıdır. kendi içinde tenakuzlu, Kur'an ile çelişkili, korunmamış hadis iddialarından uzaklaşıp, Korunmuş Kur'an'ın aydınlığına yani zulmetten nura doğru uzaklaşmak, sizin ifadenizle sapıklık ise, evet, şükürler olsun ki ben de sapmış bulunuyorum. hemde Kur'an'ın aydınlığına doğru... peki ya siz ?
antifereç Yazdı:
yine bir ayeti açıklamak için sebebi nuzülu bilmen lazım buda hadisi bilmeyi zaruri kılıyor.. kuran hadissiz açıklanamaz.. mesela sana bir ayet vereyim ^'' la yemessuhu illel mutahharun'' hadi bu ayeti hadise bakmadan açıkla.. müfessirler bu ayetin sebebi nuzülune bakmadan açıklayamıyor..
CEVAP :
Ammar İbnu Yasir ( r.a ) anlatıyor:
'' Resulullah (a.s) buyurdular ki : ( Maide suresi 112.Ayette bahsi geçen ) sofra gökten ekmek ve et olarak indirildi.bu mucizeye mazhar olan ( havarilere ) ihanet etmemeleri ve ertesi gün için o yiyeceklerden ayırmamaları emredildi. ancak onlar bunu dinlemediler, hem ihanet ettiler hem de yemeklerden ayırıp ertesi gün için sakladılar.bunun üzerine ceza olarak maymun ve domuz suretine çevrildiler. Tirmizi, Tefsir, Maide ( 3063 )
İbnu Abbas anlatıyor :
'' Resulullah ( a.s )'ın arkasında çok güzel bir kadın namaz kılıyordu. cemaatten bazıları onu görmemek için ön safa kaçıyor, bazıları da en arka safa geliyor, rükuya vardığı zaman koltuğunun altından ona bakıyordu.bu durum üzerine Cenab-ı Hakk şu Ayeti indirdi : '' Andolsun biz, sizden önce gelip geçenleri de biliriz, geri kalanları da biliriz. ( Hicr 24 ) ( Nesai, imamet ( 2,118 ) ; Tirmizi tefsir, Hicr,( 3122)
Ebu Hureyre anlatıyor :
'' ....................... Resululllah ( a.s ) buyurdular ki : Hz. Adem'in yaşı kırk yıl eksik olarak kesinleşince hemen ölüm meleği geldi.( Adem ( aleyhisselam ) ona : '' -yani benim ömrümden kırk yıl daha geride kalmadı mı? dedi.Melek : '' - iyi ama, dedi, sen onu oğlun Davud'a vermedin mi? Adem inkar etti, zürriyeti de inkar etti... '' Tirmizi, Tefsir, A'raf, ( 3078 ). Tirmizi hadisin sahih olduğunu söyledi.
demek, dediğinize göre yukarıdaki Esbab-ı Nüzul'da da örnekleri görüldüğü gibi hadis iddiaları olmasaydı, söz konusu Ayetler açıklanamayacak ve Ayetler karanlıkta kalacaktı(!) lütfen bunları bir daha okuyun, bir daha... Sevgili Resulleri ve onun kutlu sahabilerini böylesine sapık gösteren ve İslam'ı rencide eden hadisler olmasaymış Ayetler anlaşılamayacakmış. Kur'an hadissiz açıklanamazmış . Kur'an dışında ve sürekli aynı kişilerin kitaplarını mı okuyorsunuz yoksa?
şimdi de sorduğunuz Ayet'e gelince :
Okunuş
Lya yemessuhu illelmutahherune.
Diyanet Çevirisi
Ona, ancak tertemiz olanlar dokunabilir.
bu Ayet'in anlamını bilmemiz için iddia ettiğiniz gibi karartıcı hadis iddialarına kesinlikle ihtiyacımız yoktur. ihtiyacımız olan şey, Kur'an'a daha çok ve hemen tabi olmak üzere gönülden bakmaktır. şimdi size bu Ayet'in içinde geçen '' mutahherun '' / tertemiz kelimesinin geçtiği bir kaç tane Ayet vereyim. onları boğulduğunuz rivayet dumanının etkisi altında değil de yalın ve katışıksız / objektif olarak değerlendirdiğinizde, hadisler olmazsaydı Ayet'leri anlıyamazdık diyerek kararttığınız '' tertemiz '' kelimesinin anlamını görmemek için manen kör olmak gerektiğini anlıyacaksız ( yani artık anlıyacağınızı umuyorum )
3 Al-i İmran 42 :
42 Melekler demişti ki: "Ey Meryem, Allâh seni seçti, temizledi ( ve tahharaki ) ve seni dünyâların kadınlarına üstün kıldı."
3 Al-i İmran 55 :
55 Allâh demişti ki: "Ey Îsâ, ben senin canını alacağım, seni bana yükselteceğim, seni inkâr edenlerden temizleyeceğim ( ve mutahhiruke ) ve sana uyanları kıyâmet gününe kadar inkâr edenlerin üstünde tutacağım. Sonra dönüşünüz bana olacaktır. Ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında aranızda ben hükmedeceğim."
5 Maide 41 :
41 Ey Elçi, ağızlariyle "inandık" dedikleri halde kalbleri inanmamış olanlar arasında küfürde yarış edenler seni üzmesin. yahûdiler arasında da yalana kulak veren, sana gelmemiş olan bir kavme kulak verenler vardır. Onlar kelimeleri yerlerinden kaydırırlar: "Eğer size bu verilirse alın, bu verilmezse sakının!" derler. Allâh birini şaşırtmak isterse, sen onun için Allah'a karşı hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allâh'ın, kalblerini temizlemek ( yutahhira ) istemediği kimselerdir. Onlar için dünyâda rezillik var ve yine onlar için âhirette de büyük bir azâb vardır.
7 A'raf 82 :
82 Kavminin cevabı: "Onları (şu Lût taraftarlarını) kentinizden çıkarın, çünkü onlar, fazla temizlenen ( yetetahharuvn ) insanlarmış!" demelerinden başka olmadı.
8 Enfal 11 :
11 O zaman sizi, Allah'tan bir güven olmak üzere hafif bir uyku bürüyordu, üzerinize sizi temizlemek ( liyutahhirakum ), şeytânın pisliğini (içinize attığı kötü düşünceleri) sizden gidermek, kalblerinizi (birbirine) bağlamak ve ayakları(nızı) pekiştirmek için üzerinize gökten bir su indiriyordu.
veya yasin kuranın kalbi deyip yasine önem veririz. neden? kuranda yazmıyor ama hadis yasini adeta bize mihenk taşı yapıyor..
veya tebareke suresinin faziletini yine hadis olmadan anlayamıyoruz...
neyse ki Sure'lerin faziletini anlatan bu hadis iddiaları varmış (!) yoksa Yüce Allah'ın hidayetimiz / ebedi saadetimiz için lütfedip hepimize göndermiş bulunduğu Ayetlerin faziletini de şimdi size ayriyeten anlatmak zorunda kalacaktık...
"Kur'an hadissiz açıklanmaz, boynu bükük kalır" demek "Allah meramını anlatmaktan acizdir, sözü beşeri katkılara muhtaçtır" demektir. Bu çok büyük bir iftiradır.
Müslümanlar Allah'a ve Kur'ana iftira etmekten derhal ve acilen vazgeçmeliler.
Hadisler Kur'anı tamamlar diyenlere abdest konusunda bir iki örnek verelim. Bakalım tamamlama mı söz konusu yoksa saçmalama mı?
Ateşte pişen şeyler yenince abdest alınması gerekiyormuş
673- Ebu Hüreyre (Radıyallahu
anh)’den nakledildiğine göre, Ebu Hüreyre mescit de abdest alırken yanına
Abdullah İbnu Kârız gelir. Ona, Ebu Hüreyre şu açıklamayı yapar: “Bir keş
(kurumuş çökelek) parçası yedim, bu sebeple abdest alıyorum. Çünkü ben Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm)’ın “Ateşte pişen şeyler yiyince abdest alın” dediğini
işittim.” (K.S.3681 C.10 S.472 Akçağ, alıntıları: Müslim, Hayz 90, (532);
Nesâi, Tahâret 122,(1,105,106); Tirmizi, Tahâret 58,(79); Ebû Dâvud, Tahâret
76,(194). Bu, Müslim’in lafzıdır. Müslim’de Hz. Aişe’den buna benzer rivâyet
mevcuttur. )
Hayır gerekmiyormuş
674- İbnu Abbâs (radıyallahu anh)
anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) koyun budu yedi ve namaz kıldı,
abdest almadı.”
Buhari'nin bir başka rivayetinde: Tencereden eliyle etli kemik aldı” denmiştir.
Müslimin bir rivayetinde: “Budu kemirdi, sonra namaz kıldı, abdest tazelemedi”
denmiştir. (K.S. 3686 C.10 S.474 Akçağ, alıntıları: Buhari, Vudû 50, Et’ime 18,
Müslim, Hayz 91,(354); Muvatta, Tahâret 91, (1,25); Ebû Dâvud, Tahâret
75,(187); Nesâi, Tahâret 123,(1,108). )
685- Câbir İbnu Semure (radıyallahu
anh) anlatıyor: Bir adam “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)’a gelerek:
“Koyun eti sebebiyle abdest alayım mı?” diye sordu.
“Dilersen abdest al, dilemezsen alma!” diye cevap verdi. Adam bunun üzerine :
“Deve eti sebebiyle abdest alayım mı?” diye sordu. “Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) bu sefer:
“Evet, deve eti sebebiyle abdest al!” cevabını verdi. Adam tekrar:
“Koyun ağıllarında namaz kılayım mı?” diye bir başka sual sordu:
“Evet!” cevabını aldı. Tekrar sordu:
“Pekala, deve ağıllarında namaz kılayım mı?”
“Hayır!” buyurdu Aleyhissalâtu vesselâm.” (K.S.3688 C.10 S.477 Akçağ, alıntısı:
Müslim, Hayz 97,(360). )
Eşini öpersen abdest alma.
661- Hz. Aişe (radıyallahu anhâ)
anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) kadınlarından birini öptü,
sonra dönüp namaza gitti, abdest tazelemedi.”
Urve rahimehullah der ki: “Kendisine: “Bu sizden başka hanımı olmamalı!” dedim,
Hz. Aişe gülmekle cevap verdi.” (K.S.3668 C.10 S.461 Akçağ, alıntıları: Ebû
Dâvud, Tahâret 121,(1,104); İbnu Mâce, Tahâret 69,(502). )
Hayır al
662- İbnu Ömer (radıyallahu
anhümâ)’in şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Erkeğin hanımını öpmesi ve ona
eliyle dokunması hep mülamese (değme) sayılır. Öyleyse kim hanımını öperse veya
eliyle dokunursa ab dest alması gerekir.” Bu rivayetin bir benzeri İbnu Me’sud’dan
gelmiştir. (K.S.3669 C.10 S.461 Akçağ, alıntıları: Muvatta, Tahâret 64,(1,43).
)
Kardeşim hadisi redderek mi sıratı müsttakime ulaşıyorsunuz? ehli sünnet itikadına göre sünneti yok sayıp hadislerden uzaklaşmak sapıklıktır bilirsin..
yine bir ayeti açıklamak için sebebi nuzülu bilmen lazım buda hadisi bilmeyi zaruri kılıyor.. kuran hadissiz açıklanamaz.. mesela sana bir ayet vereyim ^'' la yemessuhu illel mutahharun'' hadi bu ayeti hadise bakmadan açıkla.. müfessirler bu ayetin sebebi nuzülune bakmadan açıklayamıyor..
veya yasin kuranın kalbi deyip yasine önem veririz. neden? kuranda yazmıyor ama hadis yasini adeta bize mihenk taşı yapıyor..
veya tebareke suresinin faziletini yine hadis olmadan anlayamıyoruz...
yine günümüzde fazlaca gündende olan cihat ayetlerinin bulundugu saff suresini muteyi bilmeden gelde açıkla....
hadissiz kuran anlaşılmyan boynu bükük bir kitap olmadan ileri gidemez?
Antifereç,
Sen kim oluyorsun da Allah'ın açık seçik dediği, herkesin öğüt alabileceğini söylediği Kuran'ı nasıl boynu bükük bırakırsın. Sen kim oluyorsun da ayetleri ayetlerle açıkladığını söyleyen Allah'a krşı gelir gibi, hadis olmadan ayetleri anlamazsınız diyorsun.
Al sana Saff suresi, bunu okuyupta anlamayacak adamın ben aklından şaşarım. Açıklamak için hadis lazımmış. Yazık. Surede herşey apaçık duruyor. Daha ne açıklaması istiyorsunuz?
Bismillahirrahmânirrahîm
1.
Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah’ı tespih eder. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
2.
Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?
3.
Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük gazap gerektiren bir iştir.
4.
Hiç şüphe yok ki Allah, kendi yolunda, duvarları birbirine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever.
5.
Hani Mûsâ kavmine, “Ey kavmim! Allah’ın size gönderdiği peygamberi olduğumu bilip durduğunuz halde niçin bana eziyet ediyorsunuz?” demişti. Onlar yoldan sapınca, Allah ta kalplerini (doğru yoldan) saptırdı. Allah fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez.
6.
Hani, Meryem oğlu İsa, “Ey İsrailoğulları! Şüphesiz ben, Allah’ın size, benden önce gelen Tevrat’ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek, Ahmed adında bir peygamberi müjdeleyici (olarak gönderdiği) peygamberiyim” demişti. Fakat (İsa) onlara apaçık mucizeleri getirince, “Bu, apaçık bir sihirdir” dediler.1
7.
Kim, İslam’a davet olunduğu halde Allah’a karşı yalan uydurandan daha zalimdir? Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.
8.
Onlar ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar. Halbuki kafirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır.
9.
O, kendisine ortak koşanlar hoşlanmasa da, dinini bütün dinlere üstün kılmak için peygamberini hidayet ve hak din ile gönderendir.
10.
Ey iman edenler! Sizi elem dolu bir azaptan kurtaracak bir ticaret göstereyim mi size?
11.
Allah’a ve peygamberine inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihat edersiniz. Eğer bilirseniz, bu sizin için çok hayırlıdır.
12.
(Bunu yapınız ki) Allah, günahlarınızı bağışlasın, sizi içinden ırmaklar akan cennetlere ve Adn cennetlerindeki güzel meskenlere koysun. İşte bu büyük başarıdır.
13.
Seveceğiniz başka bir kazanç daha var: Allah’tan bir yardım ve yakın bir fetih (Mekke’nin fethi). (Ey Muhammed!) Mü’minleri müjdele!
14.
Ey iman edenler! Allah’ın yardımcıları olun.2 Nasıl ki Meryem oğlu İsa da havarilere, “Allah’a giden yolda benim yardımcılarım kimdir?” demişti. Havariler de, “Biz Allah’ın yardımcılarıyız” demişlerdi. Bunun üzerine İsrailoğullarından bir kesim inanmış, bir kesim de inkar etmişti. Nihayet biz inananları, düşmanlarına karşı destekledik. Böylece üstün geldiler.3
Kardeşim mesela birinci göklerden bahsediyor ikinci ayette ise lime tegulune diyor. şimdi ne alaka bu ayetler arasında .. bağı kurmadan olayın arka vizyonunu bilmeden sadece tükçe roman okur gibi geçer gidersin.. tamam türkçe yazılar vr elbette anlarsın ama kuranın kasdettiği o mananın binde birini anlarsın..
peygamberimizin amcası ibni abbas ise bu sureyi açıklarken o kadar çok hadisle açıklamış ki?
yine sana şunu deyim urdan bir hüküm çıkaracagız asyette hikmeti yazıyor ama illet yok ortada o halde illeti nasıl bulacagız yine burda hadise ihtiyaç var...
sana birde soru,: müşrikleri gördüğünüz yerde öldürün ayetini hadis olmadan alırsak dünyadaki tüm müşrikleri öldürmemiz mi lazım? yoksa ayeti iniş sebebine hasretmemiz mi? buna göre bize sebeb-i nüzul için tek kaynak olan hadis lazm değil mi
birde kuran kuran diye ısrar ediyorsun kuranda: men yutiurrasule fegat etaallah.. lafzı hadislerin vazgeçilmez oldugunu bildirmiyor mu?
Diyelim İslam nedir bilmeyen bir toplumun eline kendi dillerine çevrilmiş bir kuran geçti.Bu toplum kitabı okuyup içinde yazanlara iman edip kurana göre amel etmeye başladı.Bunların elinde hadisler ve sünnete dair hiçbir bilgi yok.Kuranda biz bu kitabı sünnet yoluyla açıkladık diye ayette olmadığından sünnet nedir hadis nedir arayıp bulma derdine de düşmediler.
Şimdi Bu toplumun imanı boşa mı gider?Bunların yaşayıp uyguladığı din islam değilmidir?
kardeş ütopyalarla din olmaz bir
ikincisi kişi bilmediğinden mesul değildir.
üçüncüsü namı celili muhammedi kuranın girdiği her yere ulaşmaktadır elhamdülillah..
biz şuan elimizde sahin hadisler var ve bunların var oldugu halde reddedilmesi ile alakalı konuşuyoruz..
hadissiz kuran anlaşılmyan boynu bükük bir kitap olmadan ileri gidemez?(antifereç yazdı)
şimdi dikkat ettim bu cümlenize
Yukarıda sorduğum sorumu yok sayın.
Siz cevabınızı zaten vermişsiniz.Size göre kuran beşer sözü olmaksızın yetersiz boynu bükük bir kitap.Böyle bir kitap hiçbir topluma şefaat edemez!
Kuranı eline alıp okuyan birinden kurana ,Allahın kelamına karşı böylesine ağır hakaret işitmek gerçekten çok üzücü.
Evet muahmmed sav beşerdir ama leyse kel beşer.. yine o Allahın rasulüdür ve Allah cc kendi kitabında ene nexirun mübin diye adllandırdıgı rasulü.. yani her şeyi apaçık olarak açıklyan ve yalan söylemeyen bir rasul.. ve kim Allaha inannıyorsa rasulüne itaat ve iman etsin dediği rasulü.... şimdi kalkıp rasülu yok saymak kurana hakarettir o kuranı hiçe saymaktır...ve anlaşılmayan bir kitap haline getirmektir..
vallahi kardeşim ne usulü bilirim nede füruyu,riddeyi de zaten bilmem sadece bana Rabbimin şu öğrettiğini bilirim;
enbiya 10.ayet
Yemin olsun, size bir Kitap gönderdik ki, öğüt ve uyarınız/zikriniz/şerefiniz yalnız ondadır. Hâlâ aklınızı çalıştırmayacak mısınız?
bu arada,ha bu arada deynekte çıktı ortaya...
nasıl olurda yazılır bunlar''diyen sen.. sana soruyorum sen,nasıl olurda kuranı boynu bükük bir kitap olarak görürsün..işte bu forumda bu zamana kadar okuduğum en itici ikinci cümle,bunu açıkla bir bakalım güzel kardeşim benim.Benim kafam basmıyorda,tövbe estağfirullah tövbe.
kardeş kusura bakmada ne geliyorsa başımıza bilmemekten geliyor... eğer kuranın tümüne vakıf olunsa zaten fereç beyin kitabı elinde kalır...neyse şahıs eleştirmeyim de
14 Kim Allah’a ve elçisine isyan eder ve O’nun sınırlarını aşarsa onu da içinde ebedi kalacağı ateşe sokar. Onun için alçaltıcı bir azap vardır.
4 Nisa Suresi 13,14
Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, elçiye itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de. Eğer bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız onu Allah’a ve elçiye arz edin.
Allah’a ve elçisine itaat edin ki merhamet olunasınız.
3 Ali İmran Suresi 132
Kim Allah’a ve elçisine itaat ederse ve Allah’tan korkup sakınırsa işte kurtuluşa ve mutluluğa erenler bunlardır.
hadissiz kuran anlaşılmyan boynu bükük bir kitap olmadan ileri gidemez?
Selam
Sadece şu cümleniz ve buna inanıyor olmanız Allah'ı ne kadar küçümsediğiniz kanıtı. Sizin Kuranı okuduğunuzu sanmıyorum, ayetlerden haberdar da değilsiniz. Aklı başında biri böyle bir cümle yazmaz. Okuyorsanız dahi belli ki okuduğunuz size fayda vermiyor.
Şu yazdığınızın doğru olmadığını görecek o kadar ayet var ki. Ayetlerden gafil olmayanlar için tabii..
(A'RAF suresi 179. ayet) Andolsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi yarattık (hazırladık). Kalbleri vardır bununla kavrayıp-anlamazlar, gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler. Bunlar hayvanlar gibidir, hattadaha aşağılıktırlar. İşte bunlar gafil olanlardır.
ya kardeş her ayet kafana göre istediğin şekilde kullanma çünkü her ayetin siyak ve sibakı vardır ona bak yeter..
sözümün arkasındayım kuranı okumasam heralde kuranda ne var ne yok bilmezdim.. hafızım be tüm her yerini bilirim.. ve sözümü şu ayete göre söyledim.. tabi bu tarzda pek çok ayet var..
Nahl;99: İnnehu leyse lehu sultanun alelleziyne amenu ve alâ Rabbihim yetevekkelun; Doğrusu onun iman eden ve rablerine tevekkül edenler üzerinde bir sultası/hakimiyeti yoktur.
Nahl;100: İnnema sultanuhu alelleziyne yetevellevnehu velleziyne hüm bihi müşrikûn; Onun sultası ancak kendisini veli edinenler ve onu (Allah’a) ortak koşanlar üzerindedir.
"hadissiz kuran anlaşılmayan boynu bükük bir kitap olmadan ileri gidemez?"
türünden Kur'an'a ihanet içeren sözler çok duyulur.
Şeytandan Allah’a sığınmak; “Euzu billahi mineşşeytanirracim (Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım / Allah’ım şeytandan sana sığınırım, beni ondan koru)” demek değildir.
Şeytandan Allah’a sığınmak:
Şeytan tipler ve güçler tarafından dayatılan düşünce ve amelleri, hemen, Allah’ın bizlere gönderdiği Kur’an terazisinde tartmaktır.
Şeytanın aklımıza, fikrimize zerk ettiği zehirleri, Allah’ın Kur’an’da bize ikram ettiği panzehirle tedavi etmektir.
Doğruyu Allah’tan öğrenip, şeytanın bizi saptırmasına engel olmaktır.
Fırtınaya tutulan geminin hemen limana sığındığı gibi, hemen Kur’an’a sarılıp problemleri Kur’an ile çözmektir. (Anlamadan Kur’an okumak bu problemleri çözmez!)
Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
En doğrusunu bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
kardeş kusura bakmada alakası olmayan şeyleri yazmandaki gayeni anlayamadım..
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma