Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam ederim
Ve şüphesiz o , senin ve kavmin için gerçekten bir zikirdir. Siz sorulacaksınız. (ZUHRUF SURESİ / 44)
sen ve kavmin için
siz ....
ben bir konuşma yapsam insanlara hitapta bulunsam bakın insanlar diyorum, buradan anlaşılacak
muhattap olduklarımdır, ey insanlar diye girerim söz bu geçmişi
ve geleceği kapsamaz,
sen ve kavmin için bir zikir,
sen ve kavmin ondan sorulacaksınız,
:)))))
biz neden sorulacaz ;)
Kıyamet saatinin bilgisi, şüphesiz Allah'ın katındadır. Yağmuru yağdırır; rahimlerde olanı bilir. Hiç kimse, yarın ne kazanacağını bilmez. Hiç kimse de, hangi yerde öleceğini bilmez. Hiç şüphesiz Allah bilendir, haberdârdır. (LOKMAN SURESİ / 34)
Allah'a kavuşmayı yalan sayanlar, doğrusu hüsrana uğramışlardır. Öyle ki, saat (kıyamet günü) apansız onlara geliverince, günahlarını sırtlarına yüklenerek: "Onda (dünyada) sorumsuzca yaptıklarımızdan dolayı yazıklar olsun bize..." derler. Dikkat edin, o işleyip-yüklendikleri ne kötüdür. (EN'AM SURESİ / 31)
tabi işin bir de bu yönü var, ansızın gelecek diyor, ilmi Allah katında diyor, hem bunları diyip hem de
benden sonraki insanlar için de mi, veya senden sonra insanlar için de bir zikirdir onlarda ondan
sorulacak,
kur'an’da siz hitabı var, bu konuştuğum anı kapsayan siz, onlar derken hani ile başlar, hani onlar,
geçmişe, ama sonraki nesillere dair yok, kıyametin ne zaman kopacağı bellidir, isa zamanındaki birine
göre, ne de olsa sonrakini müjdeliyor, demek ki, isa’dan sonra bir elçi gelecek o gelmeden kıyamet
gelmez, hadi diyelim bunu oldu bittiye getirdik, isa hükmünden sonra muhammed geldi ve aniden
finito, peki kur'an sonraki nesillere de bir zikirse, adam demez mi, demek ki kıyamet en az bir nesil
geçecek bizden sonra,
sen insanlara şahit insanlarda insanlara diyor, ileriye doğru mu yana doğru mu,
hem bir de sorulacaksınız dediği ne olaki,,
anlat bakam yunus kıssasındaki hut :)))))
meryem evlendi mi :))))))
kur'andan sorulmak :)))
nesinden sorulacağız yazılı sözlü sınavına hazırlandığımız bir kitap var karşımızda zihnimizdeki
sorulma da tabiî ki yazılı sözlü olur, evet evladım, omsalı hanig kıtalardaydı, evet yavrum İbrahim
hangi ülkelerdeydi,
Allah Allahlığını yapıyor kulda kulluğunu yapsın inş.
cin suresi son ayetlerinde söylenen elçilere açılan gayp kur'an'ı dinledikten sonra aydınlatıcı gözlem
bulan cinlerin bulduğu gözlemin verilmiş hali geleceğe ve geçmişe dair,
peki elimizdeki bu kitap ne olacak :))
adem yaprağa ne zaman ihtiyaç duydu, musa yaprakla ne yaptı, elçilere gayptan rasad verildi, musa
şihap gördü, cinler şihab rasad buldu,
sözün altı deşilmesin ama şu da unutulmamalı, şabat insanlar için insanlar şabat için değil,
kur'an hayatın müteşabihi, akıp giden hayat dururken gözümüz nerede olmalı,
önümüzde bir tezgah taşlar geçiyor, karşımızda bir levha hangi taş hangi isimle, göz levhalarda kaldı
dönmedi, tezgahtan taşlar düştü, tezgahta taşlar geldi tezgahtar kusur yaptığını anladı, adem gibi
göründü çirkinlikler, bak gözünle evraklara, karşında yansıtılanlara, tasdik veya red,
elimizde ne olduğundan öte elimizdekilere nasıl olduğumuz önemli, madem doğru sözlülerdiniz
neden elçileri öldürüyordunuz,
aç ekmek bıçak, aç var ekmek var bıçak yok yemek yenir, aç var bıçak var ama ekmek yok, ya kendi
gırtlağı ya da birilerinin gırtlağı kesilir,
vahiylerin anlatılanı yaşamak değil, Rabbin kefil olduğu, numune kılacağı bir hayatı yaşamak,
insan için sorumsuzluk hali ne ola ki,
gördüğün, duyduğun, yaşadığın muhattap olduğun her şeyden zaten sorumlu değil misin, hayat akıp
giderken RAbbimizle pişti oynamıyor muyuz, Rabb kartlarını açık oynuyor, biz de açalım, kağıtlar üst
üste gelsin eşleşssin, ama baktı bizden bir halt olacağı yok ara ara valeler yolluyor, karanlıkta bir
şimşek çaktı vale ile kağıtları topladık, sonra gene karanlık mı kaldık,
ne fark eder yazılı sözlü digital
ellerimizle dokunacağımız bir kitap sevdasında mıyız ki,
elleyip durduğumuz o mushafa zaten arınmışlardan başkası dokunamıyor,
değil mi ki mele-i ala da azgın şeytanlardan korundu,
kur'an'ı dinleyenler ile elçi arasında bir perde yok mu idi,
incil mushafını okudun o sana bir zikir olmucak mı,
bok böceği kitabını okudun o sana bir zikir olmucak mı,
ama neden bu faşizim, neden bu ehlileştirilmek kağıt mürekkeple,
kağıtlarda yazanı çözmek, yalamak yutmak, sözlükler, reklamlar,
tezgahtan düşüyor taşlar pat pat pat,
karşıda ki tabelada gözler ne güzel hımmmmm diye,
biz ademde bir kararlılık bulamadık evet insan bu,
adem tevbesi kelimelerle oldu, aynı zamanda yapraklarla örtündü varaklarla evraklarla,
yaprak pislere örtü, temzilere yelpaze, derdi ekmek değil bıçak olanlar aç kalır,
yumulun:)
ne sizin kuruntularınızla ne de ehli kitabın kuruntuları ile diye başlıyor bir ayet,
daha vahiy inerken yerleşik din edinip, imanı duraklı tanımlara bölüp yani hayatı dondurup ve
parçalayıp kendilerini İslam denen bir dine nisbet eden insanlar, hayır öyle değil kim şunu şunu
yaparsa işte kurtuluş budur,,,,,,,
kitap ehline diyor ki bahaneniz kalmasın diye, yani sizden bir bok olacağı yok alın size bir kitap daha
değişik bir şey indirmiyorum zaten, ki değil mi ki kur’an’ı kabul edenler demiyor mu bu zaten bizim
okuyup durduğumuz,
Allah olmazsa gidip tuttuğunu yatağa atacak var mı,
Allah olmazsa bulduğunu yutacak var mı?
mushafta yazmasa tartısında adaletsizlik yapacak var mı?
Allah'ın ipi boyuna bağlanmamalı, kaniş iti gibi sağa sola çektirmeyin kendizi Allah’a
Allahla ip çekiştirmede oynanmamalı her halükarda sizi fırlatır,
Allah Allahlığını yapar yeterki siz insanlığınızı yapın,
nedir o sarp yokuş bilir misin,
geceler boyu, seneler boyu kur'an araştırmaları yapmaktır,
sana sarp yokuşu bildiren nedir, hasenat, furkan, shakr, programları,
nede olsa tuzlu denizdeyiz, demir atana kadar böyle tatlı denizde,
herkes tuttuğunu yicek,
keçiye para versen yer :)
vallahi suratına tükürmeli o mürekkeplere boğulanların,
karşısına bir mazlum geldiğinde mürekkeplere bakıpta sen infak edilecek listesinde değilsin
diyenlerin,
tükrük iyi bir çözücü,
o kağıt yiyen elçilerin yemişleri ellerinden alınmalı,
hayatı giriş gelişme sonuç diye bölen o parşömen perestlerin,
karşısında dudakları susuzluktan çatlamış bir susuzun water water,
sözüne karşılık gidip sözlükte waterın anlamına bakanlara
yazıklar olsun,
tapınağa girer basar tekmeyi masaya sizi gidi engerek soyları pavyona çevirdiniz lan buraları Allah'ın
vahyine de giydirdiniz dansöz elbisesini kıvırtkan görüşlerinizi bir sağa bir sola çekip el çırpıyorsunuz,
ahanda onların beyt önündeki salatları el çırpmaktan ibaret,
Yeryüzü Allah’ın mimikleridir, mimiksiz bir iletişim msn sohbetlerinde gülümseme similisi yollamaya
benzer o gülümsemenin acı mı tatlı mı olduğunu anlayamazsınız, mimiksiz bir iletişim kağıtlar
üzerinden konuşmaya benzer, rast gele bir cümle yazın ve onu dört beş farklı tonlama ile okuyun her
birinde anlamı farklı olacaktı, Allah bizlere ruhundan üfledi daha ne arıyoruz J
Ellerimizde nelerin olduğundan öte ellerinizdeki nelere karşı nasıl olduğumuz önemlidir
Nasıllarımız dinimiz
Nedenlerimiz,dayanaklarımız ilahımız
Gözünüzle burnunuzun ucunu bile göremezsiniz denemesi bedavaJ
Gece de karanlık gözlerinizi kapattığınızda da karanlık, ama gece yürür gözleriniz kapalı olduğunda
çakılırsınız,
son olarak bir ayet vardı diyor ki Allah dilerse meryemi de meryemoğlu isayıda diriltir öldürür ona
engel olan ne, Allah kur’anı da, kıssalarıda, hadisleri, sünnetleri, kabeyi, bir anda siler atar, ona engel
mi var e peki geriye ne kalıyor kendiniz.
Sol yanınız delikanlı atıyorsa mesele yoktur, nerede ve ne ile olduğumuzdan çok nasıl olduğumuz önemlidir,
Yazı uzun oldu ama ne yapayım ali abimin çağrısı sol yanındandı.
5 Sonra şöyle dedi: "Sizlerden birinin bir arkadaşı olur da gece yarısı ona gidip, 'Arkadaş, bana üç ekmek ödünç ver. Bir arkadaşım yoldan geldi, önüne koyacak bir şeyim yok' derse, öbürü içerden, 'Beni rahatsız etme! Kapı kilitli, çocuklarım da yanımda yatıyor. Kalkıp sana bir şey veremem' der mi hiç?
8 Size şunu söyleyeyim, arkadaşlık gereği kalkıp ona istediğini vermese bile, adamın yüzsüzlüğünden ötürü kalkar, ihtiyacı neyse ona verir.
9 "Ben size şunu söyleyeyim: Dileyin, size verilecek; arayın, bulacaksınız; kapıyı çalın, size açılacaktır.
10 Çünkü her dileyen alır, arayan bulur, kapı çalana açılır.
11 "Aranızda hangi baba, ekmek isteyen oğluna taş verir? Ya da balık isterse balık yerine yılan verir?
12 Ya da yumurta isterse ona akrep verir?
13 Sizler kötü yürekli olduğunuz halde çocuklarınıza güzel armağanlar vermeyi biliyorsanız, gökteki Baba'nın, kendisinden dileyenlere Kutsal Ruh'u vereceği çok daha kesin değil mi?"
Allah, size (hükümlerini) açıklamak, size, sizden öncekilerin yollarını göstermek ve tövbelerinizi kabul etmek istiyor. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Allah cehd edenlere yollarını açmıyacak mı, Allah kimlere katından bir Furkan indirir, kapı çalanlara açılır, kapı çalan yoksa bir işe yaramaz kapı tekmeleyenlere açılmaz, kapı kendini sıvazlayanlara açılmaz, çalanlara çalanlara açılır.
1 Ne mutlu o insana ki, kötülerin öğüdüyle yürümez, Günahkârların yolunda durmaz, Alaycıların arasında oturmaz.
2 Ancak zevkini RAB'bin Yasası'ndan alır Ve gece gündüz onun üzerinde derin derin düşünür.
3 Böylesi akarsu kıyılarına dikilmiş ağaca benzer, Meyvesini mevsiminde verir, Yaprağı hiç solmaz. Yaptığı her işi başarır.
4 Kötüler böyle değil, Rüzgarın savurduğu saman çöpüne benzerler.
5 Bu yüzden yargılanınca aklanamaz, Doğrular topluluğunda yer bulamaz günahkârlar.
6 Çünkü RAB doğruların yolunu gözetir, Kötülerin yolu ise ölüme götürür.
Yol görene gösterilir,
Ha bir de Muhammed erkeklerinizin babası değildir ayetinde rical diyor, elçilerin gelişi ile ilgili de rical diyor, aynı zamanda meryem’e de elçi diye hitap eder bu da sizin erkek tanımınızı yerle bir eder, başınıza bir dert açtınız, bari o derdi de adam gibi sahiplenin,
Hayatta en çok kullandığınız araç nedir?
Neden bunu kullanırsınız?
Nasıl kullanırsınız?
Benliğiniz, ve kur’an da bir araçtır unutmayın tefekkürünüze bunları da ekleyin inş.
Ayetin birinde diyordu ki
Müslümanlar işte onlar hidayeti arayanlardır,
Birinde dedem ibraam Allah’a dua ediyordu doğru yol için,
Birinde gardaşlarım ashab-kehf dua ediyordu doğruluk ve duyarlılık için,
Birinde yunus dayım tesbih etmezse fena olacaktı
Birinde Yusuf gardaşım arzulamıştı,
Birinde Muhammed emmim meyledecekti,
Şimdi kimse karşıma geçipte bana heriflik taslamasın,
Din baştan aşağı haddini bilmektir,
Kur’an ile asgari ücreti yan yana zikretmeyi bile hayal edemeyen zihniyet kitaba sarılın yani alın koynunuza onunla yatın onunla kalkın,
Bizim kitaba sarılmaktan anladığımız kağıt ve mürekkep yalamak değildir,
Elif lam ra
İşte kitabın ap açık ayetleri……….
Ali Aksoy abim, Rabbim seni esirgesin, yüreğini korusun, istikametini arttırsın,
Hasan Hoktem abi, saygılar sevgiler, Rabb erdemini ve ferasetini pekiştirsin, selam ederim
|