Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Dermanbeg Yazdı:
Kur'anı ölçü almıyorum derken ''Rabb'i ve onun sisteminin okunması/anlatılması adına ölçü almıyorum.Yaradan ne sevgili muhammedin neden diğer elçilerin tekelindedir.Muhammed okuduklarını kelimeleştirmeyi başarmış ve insanlığa yeni boyutlar kazandırmıştır.Ama onunla sınırlarsanız tıpkı ehli kitab'ın her elçiyi son görmeleri gibi örneğin;yahuda nın isayı kabul etmeyişi gibi;isevilerin muhammedi kabul etmeyişleri gibi.Sen bunun neresindesiz diye soracak olursan ben mesajın son bulmadığını sürekli ''rabb'in evreni yenilediğini ve bu yenileme süreci içerisinde de farklı toplumsal ihtiyaçların farklı şekillerle ortaya çıktığı için okumalarında yenilenmesi gerektiğini dillendirenlerdenim.
Bende sana bunu soruyorum,nedir bu eskiyen yenilenmesi gereken okumalar?Burada Kuranın kavramlarını kullanıpta onu ölçü almamanı(!)gerektiren sebepler nelerdir?
|
|
|
Merhaba Dermanbeg,
insan belli bir dönemden sonra, kendini, çevresindeki eşya ve olayları, gelenekleşmiş bilgi ve inanç kalıpları olarak değil de, ciddi bir biçimde anlayıp yorumlama çabasına girebiliyorsa bu mesajlar farklı coğrafyalarda pekala ortaya çıkarılabilir. Bu bağlamda insanın ele aldığı belli başlı konular; varlık, insan, devlet, hukuk, ahlak, bilgi, siyaset, sanat ve dindir. Bu sonuncusunun (yani dinin) insanın zihinsel ve psikolojik tüm sorunlarına şöyle yada böyle bir açıklama getirdiğini biliyoruz.
İnsan tekamül süreci içinde bilgi ve kültür birikimiyle, gelenekleşmiş bilgi ve inanç kalıplarını göz ardı etmeyip belli koşul ve olanaklar içinde analiz, yorum ve eleştiriye tabi tutmuştur.
Düşünen insan bunu yaparken; bir yandan içinde yaşadığı toplumun inançlarından etkilenmiş, onları etkilemiş, öte yandan da insan olmasının gereği olarak rasyonel dünyasında anlama ve bilme gücünü ortaya koyup, ümitlerinin, korkularının kaynak ve içeriğini aramıştır. İşte bu çaba içinde insan, “düşünen ve konuşan canlı” olmanın gereği olarak, tümüyle evreni ve onun içinde kendi kaderini kavramaya çalışmıştır.
İşte burada ''elçiler''sistemi doğru okuyup toplumsal ve çevresel faktörleri irdeleyerek bazı doğru ve yanlışları tespit etmiş ve düzeltici bir gayret içerisine girişmiştir.
Tüm coğrafyaları incelerseniz semavi kült kaynaklı argümanlara fazla rastlayamassınız.Eğer kur'anın evrenselliğini yada kendi dönemleri içerisinde elçilerin suhufları evrensel bir nitelik taşımış olsaydı bunu tüm coğrafyalardaki kavimlerde/uluslarda görebilirdik.Buradan ben bunun özellikle(hukuksal)boyutta evrensel bir nitelik taşımadığını ve her toplumun farklı bir cezalandırma sistemi oluşturduğunu ve bununda kesinlikle ilahi adalet mekanizmasının işlettirlmesi adına çelişki yaratmadığını görüyor ve öyle inanıyorum.
Kendi toplumlarında örneğin;bir hindu biri hırsızlık yaptığında yada bir çinli aynı suçu işlediğinde farklı cezalar verilmektedir.Önemli olan cezanın şekli değil uygulanması ve adaletin sağlanmasıdır.
Tüm toplumlarda adaletin tesis edilmesi adına farklı sistemlere başvurulmuş ama özünde asla sapmaya gidilmemiştir.
Muhammedi kendi dönemindeki şartlar içerisinde değerlendirisek bir takım hukuki cezalarında o dönemin tarzı okuması olduğunu görürsünüz.
Bu yönüyle cezalrın uygulanış şekli evrensel değildir.
Yoksa içerik öz yönüyle kuran evrenseldir.Ama bütünüyle değil
Umarım anlatablmişimdir.
Sevgili Ululelbab kardeşimede aynı zamanda cevaptır.
saygılarımla...
Not:Birazdan uzun bir yolculuğa çıkacağımdan bugün diğer gelen iletilere cevap veremiyeceğimi bildirmek istiyorum
__________________ BİLİNÇSİZ BİR ŞEKİLDE ORTAYA ÇIKAN ALIŞKANLIKLARIN BEDELİNİ HİSSİZLEŞEREK ÖDERİZ...
|