Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
77/48; 2/43; 3/43; 22/77; 5/55; 9/112; 2/125; 22/26; 48/29.
Öncelikle şunu teslim edelim ki, Kuran’da ruku’ ve secde (gerçi bu iki mastara bu şekliyle Kuran’da hiç yer verilmemiştir), salatın birer rüknü olduğuna işaret eden hiçbir işaret bulunmamaktadır. Bunları salat kelimesinin bulunduğu ayetlerde üçü bir arada bulamazsınız. Salat ile birlikte ruku’, aynı ayet içerisinde, o da fiil şekliyle, yalınız bir tek defa geçiyor.
2/43 (Her kesin bildiği şekliyle): “Ve namazı kılın, zekatı verin, ruku edenlerle birlikte siz de ruku edin!”
Görüldüğü gibi bu çeviriye göre, namaz kılındıktan ve zekat da verildikten sora ruku yapılacaktır. Halbuki, “verke’û me’arrâki’în” cümlesi hal/durum belirten bir cümledir. Yani: “Ruku halinde (tam teslim olmuş olarak) salatı ikame edin ve zekatı sağlayın (Zikr’e uyun ve arının)!
Öncesinden; 40. ayetten alıp okursak, göreceğiz ki muhatap İsrail Oğullarıdır. İsrail Oğullarına : “Size verdiğim nimetimi hatırlayın ve verdiğiniz sözde durun ki ben de sözümde durayım ve benden korkun! Ve sizdekini tasdik eden (Muhammed’e) indirdiğimi kabul edin de hemen (duyar duymaz) onu kafir olmayın! Ve ayetlerimi hiç pahasına değişmeyin de benden korunun! Ve bile bile Hakk’ı batıl ile örtüp Hakk’ı gizlemeyin! Ve (ruku edenler) baş eğenler / inananlarla beraber baş eğerek salatta bulunun /(indirdiğim) Zikr’e tabi olun ve arının/arınmayı gerçekleştirin! Siz, Kitab’ı okuduğunuz halde, insanlara sadakati emrederken kendiniz onu terk mi ediyorsunuz (Siz insanlara dürüst olmayı önerirken neden kendiniz dürüst olmuyorsunuz)? Aklınızı başınıza almayacak mısınız?
Görüldüğü üzere, İsrail Oğulları İndirilen zikre inanmaya ve inananlarla birlik ve beraber olmaya çağrılıyorlar. Salat ve zekat Din’in tümüdür, Rakiîn gerçek inanlardır. Ayetlerde imana davet vardır, günlük üç beş vakit namaz ile yıllık olan bir zekat anlatılmamaktadır.
Secde de (fiil olarak) yine Kuran’da salat ile aynı ayette sadece bir kez bulunmaktadır. Nisa 102’de.
“Ve sen (o seferde bulunan birliğin) İçinde bulunur ve de onlara salatı ikame ettiğin zaman, onların bir bölüğü seninle mukim olsunlar ve teyakkuz halinde olup silahlarını da yanlarından ayırmasınlar! Bunlar secde edince/ zikri belleyip kavrayınca çevrede olsunlar. Ondan sonra seninle salatta bulunamamış bölük gelsin ve seninle salatta bulunsun! …
Görüldüğü gibi, şayet burada anlatılan namazın kılınışı ve secde de bilinen secde ise, namaz sadece bir secdeden ibaret demektir. Bir tek secdeden iki rekat bir namazı çıkaranların aklından zoru olsa gerek. Namazı Kuran’a değil de Resul’ün sünnetine dayandıranlara burada söyleyecek sözümüz olamaz. O ayrı bir tartışma konusudur.
Diğer ruku’lu ayetlere de bakalım:
77/48: Vah yalancılık ile itham edenlerin başına gelenlere! (47). Kendilerine boyun eğin / iman edin (ruku edin) denildiğinde boyun eğmez/iman etmezler (48). Vah yalacılıkla itham edenlerin başına gelenlere! 849). Ya bundan sonra hangi söze iman edecekler? (50).
Rukunun anlamının ne olduğu 50. ayetten açıkça anlaşılmıyor mu?
Rukunun Kuran’daki anlamını vermişken secdenin de kuran’dan anlamını veren ayeti buraya almada fayda var.
84/21:
Onlara ne var ki iman etmezler (20). Onlara Kuran okununca boyun eğmez/inanmaz/itaat etmezler (Lé yescudûn) (21). Bununla da kalmaz, bir de yalancılıkla suçluyorlar (22). Hal bu ki Allah onların içlerinde olanları da biliyor (23). Onlara elim azabı müjdele! (24)
Şayet secde etmek, bilinen şekliyle yere kapaklanmaksa, buna böyle iman etmiş olanların, her Kuran okunduğunda yere kapanmaları gerekirdi. Ayetlerde namaz geçiyor mu ki, secde yere kapanma anlamına olsun? Kâfirlere Kuran okununca ona iman etmeleri mi, yüz üstü yere kapanıp teslim olmaları (aman dilemeleri) mi isteniyor? Kâfirler savaşta teslim olmaya mı çağrılıyor?
3/43: Ey Meryem! Rabbine boyun eğ/buyruğuna itaat et, inananlarla beraber tam bir teslimiyet ile teslim ol! (vescudû verke’û..)
Burada kunut ile ruku ve secde biri diğerini pekiştiren aynı anlama gelen ifadelerdir. Bu ayetten Meryem’in, cemaat ile namaz kılmasının istendiği söylenemez her halde. Belki de böyle anlamasınlar diye secde rukudan önce anılmış. Ondan önce de kunut emredilmiş. Meryem namaz kılmayı red mi ediyordu ki, “Ey Meryem, Rabbine itaat et ve ruku edenlerle beraber ruku ve secdeye kapan; namaz kıl” densin?
22/77:
73: Ey insanlar, size bir örnek verildi, ona kulak verin! Sizin Allah’ın dışında çağırdıklarınız, hepsi onun için bir araya gelseler de bir sinek yaratamazlar. Ve şayet sinek onlardan bir şey kapsa onu da ondan kurtaramazlar. Talip de çaresiz, matlup da. (Siz de taptıklarınız da acizsiniz).
74: Allah’ı yeteri kadar takdir edemediler; Gerçek, Allah yegane kudretli ve yegane şereflidir.
75: Allah hem meleklerden resuller seçer hem de insanlardan. Allah yegane duyan ve yegane görendir. 76: Onların önlerindekini de arkalarındakini de bilir ve bütün işler/kararlar O’na döner.
77: Ey o gerçek inanmış olanlar! Boyun eğin, tam teslim olun, rabbinize kul olun, hayrı işleyin ki kurtuluşa / başarıya ulaşasınız. 78: Ve/yani Allah (Dini) uğruna can u gönülden cihat edin! O sizi (Dini için ve sizi muzaffer kılmak için) seçti ve size Din’de bir zorluk çıkarmadı (Dini uygulamak için size bir engel çıkarmadı, cihattan geri kalmanız için de bahaneniz olamaz). Atanız İbrahim’in yolunu izleyin! O, bundan evvel ve bunda (Kuran’da) sizi Müslüman olarak nitelendirdi ki, Resul size şahit /gözcü/öncü olsun siz de insanlara öncü olasınız. Öyleyse salatı ikame edin/ Zikr’e uyun, arınmayı sağlayın, Allah’a sıkı sıkıya tutunun! O sizin koruyucunuz ve yardımcınızdır, O ne güzel koruyucu ve ne güzel yardımcı!
77’de “ruku edin, secde edin, Rabbinize kulluk edin…” ayetinde anlatılan namazsa, 78’deki “namazı kılın, zekatı verin, Allah’a sarılın…” ne?
Salatın ikamesi ve zekatın itası, Allah’a tutunmakla, Kitabına sarılmakla/uymakla gerçekleşir.
Ayetlerin genel mesajı, gerçekten inanmışlarsa, inananların Allah’ın buyruğuna uymaları, O’na gereği gibi kul olmaları, onlardan her istediğini canla başla yapmaları, O’na boyun eğmeleri, itaatten geri durmamaları, uğruna cihat etmeleri istenmektedir. İnananların içerisinde inanmamış oldukları halde inanmış görünen münafıkların da olduğunu göz ardı etmemek lazım.
5/55:
54: Ey o gerçek inanmış olanlar! Sizden kim dininden/imanından dönerse bilsin ki, Allah, öyle bir halkı getirecek ki, O onları seviyor onlar da O’nu seviyorlar. İnananlara yumuşak başlı, kafirlere karşı çetindirler, Allah yolunda mücâhede ederler, kimsenin azarından çekinmezler. İşte bu Allah’ın lütuf ve ihsanıdır ki dilediğine onu verir. Allah sonsuz imkan sahibidir, sosuz bilendir.
55: Sizin müttefikiniz, koruyucunuz, yardımcınız ancak Allah, O’nun Resulü ve tam birer inanalar/boyun eğenler olarak (ve hum râki’ûn) Zikr’e uyanlar, temizlenenlerdir.
56: Kim Allah’ı, Resulü’nü ve inananları yar edinirse, bilsin ki Allah’ın hizbidir gâlip / muzaffer olanlar.
57: Ey o gerçek inanmış olanlar! Sizden önceki kitap ehlinden olsun, kafirlerden olsun, dininizi dalgaya alanları müttefik, koruyucu ve yardımcı edinmeyin! Allah’tan korunun, eğer inananlarsanız. 58: Siz onları Zikr’e; Din’e bağlanmaya çağırdığınızda onlar onu alay ve eğlence konusu edindiler. İşte bu, onların aptal oluşlarının sonucudur.
Bu ayetler grubu içerisinde “râki’în”nin, namazda belden bükülüp eğilenlerin olmadığı gayet açık. Yine buradaki salatın da namaz olmadığı. İman etmemiş, bir toplumu şayet önce namaza çağırır iseniz onların da onu alaya alması kaçınılmazdır! Hal bu ki, siz öncelikle onları İman etmeye, Allah’ın zikrine uymaya çağırırsınız. Ondan sonra ancak, varsa, onlara namaz kılmayı önerirsiniz.
Yine 54. ayetten anlaşılacağı üzere, inananların içinde kalpten inanmamış ya da imandan dönmüş olanlar var ki, “…leri veli edinmeyi” uyarısı yapılmıştır.
Devam edecek.
|