Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
sorguç arkadaş...burada kimse sana saldırmıyor...aslında sen saldırıyorsun, samimi insanlar kendi anladıkları ile cevap vermeye çalışıyorlar.
emin ol, kendi adıma bu yazılırımı yazarken kimseyi İKNA etmek gibi bir niyetim yok...şahsım adına benzer sorgulamalarımı ben de yaptığım için, katkı sağlamaya çalışıyorum.
mindara da söylemiştim, KİŞİSEL olarak size kızmam, kızamam...kendi yaptığım şey için neden kızayım. ancak sorgulamanın da bir ADABI vardır...kuranı kendi içinde sorgulamak gerekir. diyanetten, çağrı filmlerinden ve ZANLARDAN ortaya atılan SAÇMA fikirlerle değil...
takılmış plak gibi, aşıktı , aşıktı, kendine aldı...şeklinde söylüyorsun...evet öyle yaptı deninceye kadar da devam edeceksin...
3-4 türlü onun ZORUNLULUKTAN gerçekleştiğini anlatmaya çalıştım, itirazın var mı..bir de buradan sorgula...neden saldırıyorsun diyorsun da, benim yaklaşımımı da ALTERNATİF görüş olarak masaya yatırmıyorsun??
ben kesinlikle, bu olayın, allah böyle dedi, hadi ben de nikahladım o zaman şeklinde olduğunu düşünmüyorum. ancak bir DEVRİM, bir MÜCADELE var orada...ve o mücadelenin arkasında duranlar SAYILI kişiler ve bir ÇOĞU güçsüz, hem maddi hem iktidar anlamında...aralarındaki en güçlü kişi yine muhammed peygamber, kabilesinden dolayı...fakat o gerekirse KABİLESİNE de sırt çeviriyor...çünkü DOĞRUYU YAŞAMAK ZORUNDA..MODEL olmak zorunda...
Ayeti şu sıra ile okuyalım :
1. Hani Allah'ın nimet verdiği, senin de kendisine iyilik ettiğin kimseye: Eşini yanında tut, Allah'tan kork! diyordun. (zeyd bu durumu inkar etse ve karşı cepheye sığınsa, sadece bu olaydan dolayı o müthiş DAVA hareketi, o çetin güçlüklere katlanmış insanlar YIKILMAZMI..neden hiç KAFA yormazsın?)
2. Allah'ın açığa vuracağı şeyi, insanlardan çekinerek içinde gizliyordun. Oysa asıl korkmana layık olan Allah'tır. (Evet, muhammed peygamber zaten TECRÜBELERDEN dolayı, Allah'ın kendisine vermiş olduğu KAVRAMA ve ÖNGÖRÜ yeteneği olayın gidişatını seziyordu. zaten sayısı az olan kişiler içinde o KIZ sokağa mı atılsaydı? onlara ne tür tacizler olduğunu ve o kız ve erkeklerin de NEFSİ olduğunu bilmiyormusunuz? bir ÖNGÖRÜDEN bahsediliyor...ve muhammed peygamber bunların başına geleceğini biliyor, Allah'tan korkmak yerine (olayların sonuçlarına MÜDAHALE EDEMEYECEĞİNİ bildiği halde, iyi niyetle ZEYDE hanımına sahip çıkmasını, belki ona şefkat, ilgi göstermesini tembihliyor. fakat sonunda olan oluyor...HER DURUM KENDİ içinde ANLAMLIDIR...nikahlamak demek ille de CİNSEL ilişki DEMEK değildir...bir sahiplenme ve KORUMA altına almak var...ne biliyoruz, zeydin hanımının muhammed peygamberin halasının kızı olduğunu..belki bir cariyeydi, belki bir KÖLE...fakat evlenmiş kadınlar, HÜR olurlar...BİLMİYORUZ...)
3. Zeyd, o kadından ilişiğini kesince biz onu sana nikahladık ki evlatlıkları, karılarıyla ilişkilerini kestiklerinde müminlere bir güçlük olmasın. Allah'ın emri yerine getirilmiştir. (Allah'ın insanların hayatlarına NASIL müdahil olduğunu KAVRAMADAN, burada mıhammed peygamberin nasıl bir anlatımda bulunduğunu ANLAYAMAZSIN...önceki notlarımda sayfalarca allah'ın kavranması ile ilgili olarak tesbitlerimi yazdım..ORADAN BAŞLANMALI...defalarca da söyledim...benim heva ve hevesimden dolayı değil denmek istiyor...allah'ın dilemesi böyle oldu, yani olay BÖYLE SONUÇLANDI...insan HER ŞEYİ KONTROL ettiğini SANIR, sadece SANIR...çünkü gerçekte HİÇ BİR ŞEYİN SONUCUNA biz KARAR VEREMİYORUZ...biz istediğimiz SONCU elde etmek için ÇABA sarfediyoruz sadece...bunu iyi ANLAYIN....)
bütün bunların yanında..allah aşkına deniz baykal hakkında ortaya atılan kaset, bir genel başkanı (hem de hırslı, hem de koltuğa yapışmış olan) koltuğundan ederken, muhammed peygamber kendi heva ve hevesi doğrultusunda HAREKET etse idi, bu HAREKET bu kadar büyüyebilir miydi???
sorgulama TEK TARAFLI olmaz...tek taraflı olursa, KABULLENDİRME olur...
Zeyneb'in evliliğine yapılan itirazları aklımın erdiğince cevapladım. Ama sayın sorguç ve didar 11 anlamamışlar ya da sayın didar11'i belki ben anlamıyorum. Aynı itirazları yineliyorlar. Lütfen daha dikkatli okusunlar.
Başkasını bilemem elbet ama benim elimden gelen bu. Özür dilerim.
prangasiz Yazdı:
peki maedem ki annelik babalık sadece kan bağıyla oluyor... genlerle gerçekleşiyor... doğal olan fıtri olan doğru olan budur... niçin peygamberin eşleri sizin anneleriniz deniyor... peygamber doğal olan bir evliliği meşrulaştırma uğruna büyük bir yük alıp evlatlığın eski eşyile evlenebiliyor... hiç bir kan bağı olmayan kadınları niçin ümmetin anneleri olarak gösterliyor... burada bir çelişki yok mudur...
Evet asım,bir çelişki görünüyor..ahzap 50 ve 52 yi anlamıyorum bir türlü,özellikle 52 de geleneğin dediği gibi elçiye evlenmeme yasağı mı konmuş yoksa evleneceği kadınların sınıflaması mı yapılmış? Bana evlenme yasağı gibi gelmedi..
Lütfen iki noktaya dikkat:
(1)"Peygamberin eşleri sizin annelernizdir"deki ANNELER biyolojik değil farazîdir yani onların özanneniz olduğunu farz edecek, o "first lady"lere saygı göstereceksiniz. Bu başka, evlatlığın biyolojik evlat olduğunu öne süren cahilî hurafe başka. İkisini karştırmayalım.
Öte yandan "Peygamber eşleriyle peygamberin ölümünden sonra da evlenilememesi"ne yapılan itirazı anlarım ama haklı bulmam. Açıklamasını sonra yapayım, Allah isterse. Yoksa daldan dala atlarsak asıl konu boğuntuya gidebilir.
(2)Ahzab 52 evlenmeyi yasaklamaz çünkü ayette (الا) istisnası var; artı, sınıflandırma da yapmaz. Onu yapan, Ahzab 50'dir. Ve sözü edilenler peygamberin zaten evlendiği kadınlardır, evlenecekleri değil. Yoksa "Bundan sonra (ailenin dışındaki) kadınlar sana helal değildir" hükmü geçersiz olur.
Allah geçersiz hükümler vermez.
Benim gördüğüm, sayın sorguç Ahzab 50-52'deki yanlışlara değil kendi kafasındaki yanlışlara itiraz ediyor.
Ayet 52 peygambere ve dolayısıyla onun şahsında bütün inanırlara EŞ ÜSTÜNE EŞ almayı haram kılmak suretiyle çok eşlilik sapıklığına son verir çünkü eş üstüne eş almadan çok eşli olamazsınız.
Rica etsem Çok eşlilik haramdır başlıklı çalışmama bir göz atar mısınız. Lütfen.
Ek:
Sayın sorguç, sorunuzu bundan önceki iletimde cevapladım. O size yetmiyorsa lütfen beni bağışlayın. Başka sözüm yok.
Alıntılıyorum:
İTİRAZ: Allah’ın bir ayet vahyedip "Evlatlığınız özoğlunuz değildir,” demesi yetmez miydi; bunu anlatmak için Peygamber’in Zeynep’le evlenmesine ne gerek vardı?
CEVAP: Onu diyen Ahzab 4-5 zaten inmiş ama müşriklere yetmemiş. Hattâ onları daha da bileğlemiş olmalı ki asarız keseriz diye elçiyi korkutmuşlar. Allah o yüzden elçisini azarlıyor:
İnsanlardan korktun sen; oysa asıl korkman gereken Allah’tır (Ahzab 37).
Bilindiği gibi batıl inançlı insanlar onulmaz derecede bağnaz oluyor. Zamanımızın gümbür gümbür yayınları bile onları etkilemiyor.
Cahiliye ise bir "ara dönem"di. Ancak bir mucize görünce inanan ilkel insandan mucizeye muhtaç olmayan ileri insana geçiş dönemi.
Muhammed’den sürekli mucize istiyorlardı:
-Rabbimizi niye görmüyoruz? -Bize neden bir melek-elçi gelmedi? -Kıyamet mi ne kopacakmış. Kopsun; görelim, o zaman inanırız! -Muhammed’in yanında bir melek olsa da uyarı görevinde Muhammed’e yardım etse ya.
Ve korkutmalar:
-Haddini aşıyor bu adam. -Atalarımızın dininden edecek bizi. -Ona uyarsak çarpılırız. -Ağzımız eğrilir; gözlerimiz kayar. -Başımıza taş yağar. -Evlatlığımız özoğlumuz değilmiş! Pöh! -Haddini bildirelim şuna!
Sonunda elbet ALLAH’IN dediği oldu. Ama kimsenin başına taş yağmadı; kimse çarpılmadı; kimsenin ağzı eğrilmedi, gözleri yamulmadı. Görmeden inanmayan o devrin insanları dersini aldı.
Allah evlatlıklarınızın karıları ile evlenebilirsiniz diye ayet yollayamazmıydı niye bunu önce zeyd le evlendirip sonra boşandırıpda yapıyor neden yuva dağılıyor (Allahın takdiri çünkü böyle olması değilmi)
bi kere olsun konunun şu kısmından yaklaşmıyorsunuz
Allah böyle bişey söylemez veya bahsetmez
Bu bir beşer sözü düşüncesi olma ihtimali yüksektir ..
Peygamberimizdeki sevgi mutlak sevgidir...Yani insanda var olan(çoğu insanın yapmadığı) Yaratıcı sevgisi,katıksız şeksiz,doyumsal ve asla yüz çevrmeye mahal vermeyecek kadar güçlü olan ...Bu fıtridr...Beşere duyulan sevgi onun peşinden gelir ama kalitesi ve süresi Yaratcıya duyulan sevginin gücüne bağlııdır..Bu insan sevgisidir...Peygamberimizin eşlerine duyduğu sevgi ya da herhangi birine duyacağı sevgi Yaratıcısına duyduğu sevginin isteklerine göre biçimleneceğine göre Peygambrimizin birini şıp sevdi diye alması mümkün değildir...Ben Peygamberimizin Zeydin karısına herhangi bir sevgi duyacağını sanmıyorum çünkü Onun Yaratcısına duyduğu sevgi buna izin verir mi vermez mi diye düşünmesi lazım...Evlatlığının karısını sırf sevdiği için aldığına inanmıyorum çünkü sonuçta karı kocayı ayırma var...Olay Allahtan kaynaklanıyor yani Allahın sosyal bir pürüzü kaldırmaya yönelik bir müdahalesi olduğunu düşünüyorum...
Ayrıca Sorguca katıldığım yönler var...Kuran'ı Kerimde bi denge olması lazım ,bana göre kadın erkek açısından ama yok...En azından meallerin bir başkalaşıma girdiğini düşünüyorum..Orijinal Kuran daa dengeli diye düşünüyorum...Yanlış düşünmüşsen Allah affetsin...
selam olsun yeniden.. hasan bey yazılarınız takip
ediyorum.. farz edelimki sizin dediğiniz gibi. kurani
öğütlere şöyle bi bakalım isterseniz kaldırılan
geleneklere yada düzenlemeye girilen meselelere söyle bi
göz atalım.. mesela kız çocuklarını gömmme;burda o toplum
için bi sıkıntı olduğu gerçek bir çok kişi bu sıkıntıyı
çekmiştir . bu emir hak ve doğru. gelelim içki
alışkanlığının kaldırılmasına;burdada içki sebebiyle aklı
yerinde olmayıpta bir çok kötülüğü insanları rahatsız
edecek birinin engellenmesi toplumsal faydadır. gelelim
kadının ötünmesi emrine; burdada o toplum içinde açık
yerlerinin görülmesin den dolayı erkekler tarafından
taciz edilmede sıkıntı var buda doğru bi emirdir.
gelelim evlatlığın boşadığı kadınla evlenebilme iznine .
bakalım topluma; insanlar evlatlık alıyordu
barındırıyorlardı yanında ama lakin evlatların bosadığı
kadınları töre sebebiyle alamıyorlardı diyelim..yani
evlatlığının hanımını her hangi içlerinden biri insan
olarak düşünelim peygamber falan değil kaç kişi bu
evlatlığının boşadığı eşine aşık olmuş da evlenmediği
için sürekli serzeniş yapmıştır.. eğerki bakım diyorsanız
cinsel ilgi duymadan sadece bakmak için onu almak
istiyorsa ki orda sağ elinizin malik olduğu bakımını
üstlendiğiniz kişiler olarak bazı bayanlardan bahsedilir.
o zaman hasan bey sizin dediğiniz gibi ona sahiplenmek
bakmak istiyorsa eş olarak almadanda evlatlık gibi
bakabilir.. sonuçta resulde zeydi bebekken
almamış.çocukken sahipleniyor bakımını üstleniyoır..
dediğiniz gibi olsaydı zeynep bakıma muhtaç olsaydı eş
olarak almadanda bakabilirdi..
sonuçta hasan bey farzedelimlerle bu olay bu şekilde
açıklanmaz...herkese soruyorum o toplumda kaç kişi
evlatlığının karısına aşık olup almakta sorun yaşadıda
Allah bunu kaldırmak istedi????
didar11 tebrikler çok iyi bi yere geldiniz. kaç kişi evlatılığının karısı ile evlenmek istemiş hem genelde evlatlığının karısı evladın gibi olmasa bile ona yakınndır ve sen de onun babası olacak yaştadırsın. neresinden bakarsak bir eksiklik var. bi yanlış var ama size göre yanlış bizde biz doğruyu bulmak istiyoruz eğer bunlar Allah sözleri ise mantıklı ve akılcı bi şekilde neyi istedi de böyle yaptı tekrarlıyorum yoksa Muhammedin isteği ile alakalı bir durummu söz konusu?
Merhaba didar11 kardeşim. Verdiğiniz örneklerin yalnızca Zeyneb'le ilgili olanını ele alalım, Allah isterse, ki konuyu derli toplu müzakere edebilelim.
didar11 Yazdı:
...gelelim evlatlığın boşadığı kadınla evlenebilme iznine. bakalım topluma; insanlar evlatlık alıyordu barındırıyorlardı yanında ama lakin evlatların bosadığı kadınları töre sebebiyle alamıyorlardı diyelim..yani evlatlığının hanımını her hangi içlerinden biri insan olarak düşünelim peygamber falan değil kaç kişi bu evlatlığının boşadığı eşine aşık olmuş da evlenmediği için sürekli serzeniş yapmıştır.. eğerki bakım diyorsanız cinsel ilgi duymadan sadece bakmak için onu almak istiyorsa ki orda sağ elinizin malik olduğu bakımını üstlendiğiniz kişiler olarak bazı bayanlardan bahsedilir. o zaman hasan bey sizin dediğiniz gibi ona sahiplenmek bakmak istiyorsa eş olarak almadanda evlatlık gibi bakabilir.. sonuçta resulde zeydi bebekken almamış.çocukken sahipleniyor bakımını üstleniyoır.. dediğiniz gibi olsaydı zeynep bakıma muhtaç olsaydı eş olarak almadanda bakabilirdi.. sonuçta hasan bey farzedelimlerle bu olay bu şekilde açıklanmaz...herkese soruyorum o toplumda kaç kişi evlatlığının karısına aşık olup almakta sorun yaşadıda Allah bunu kaldırmak istedi????
kaç kişi bu evlatlığının boşadığı eşine aşık olmuş da evlenmediği için sürekli serzeniş yapmıştır..
Bizden 1500 yıl öncesinin olaylarını bugünün araçlarıyla ölçemeyiz. Örneğin istatiskî araştırma yapamayız; o devirde kaç kişi evlatlığının eşini delicesine sevdi de o cahilî hurafe yüzünden eş alamadı... buna dair istatiskî bir veri ortaya koyamayız.
Ama bunun önemli bir gerekçe olduğu kesin. Belirtilmesi iyi oldu. Teşekkür ederim.
eğerki bakım diyorsanız cinsel ilgi duymadan sadece bakmak için onu almak istiyorsa ki orda sağ elinizin malik olduğu bakımını üstlendiğiniz kişiler olarak bazı bayanlardan bahsedilir. o zaman hasan bey sizin dediğiniz gibi ona sahiplenmek bakmak istiyorsa eş olarak almadanda evlatlık gibi bakabilir..
Haklısınız. Ama Ahzab 37'nin konusu olan evliliğin gerekçesi cahilî bir hurafenin sona erdirilmesidir. Gerekçe evlatlığınızın evlenmiş olduğu kadının bakımı ile sınırlı değil.
Sorun, evlatlığınız eşittir sizin biyolojik oğlunuz iddiasıdır. Fesat üstüne fesada yol açar bu kabul. Örneğin miras paylaşımını kana bular; evlatlığınızın biyolojik ana babasını öğrenme hakkını elinden alıp ruhsal bunalımlara girmesine yol açar. O yüzden Ahzab 5'te Allah şöyle der:
Onları babalarının adları ile çağırın(Ud ûhum li âbâ ihim)
Ama babalarını bilmiyorsanız onlar dinde sizinkardeşleriniz (fe in lem ta’lemû âbâ ehum fe iḣvân ukum fîddîn)
sorguç arkadaş...burada kimse sana saldırmıyor...aslında sen saldırıyorsun, samimi insanlar kendi anladıkları ile cevap vermeye çalışıyorlar.
emin ol, kendi adıma bu yazılırımı yazarken kimseyi İKNA etmek gibi bir niyetim yok...şahsım adına benzer sorgulamalarımı ben de yaptığım için, katkı sağlamaya çalışıyorum.
mindara da söylemiştim, KİŞİSEL olarak size kızmam, kızamam...kendi yaptığım şey için neden kızayım. ancak sorgulamanın da bir ADABI vardır...kuranı kendi içinde sorgulamak gerekir. diyanetten, çağrı filmlerinden ve ZANLARDAN ortaya atılan SAÇMA fikirlerle değil...
takılmış plak gibi, aşıktı , aşıktı, kendine aldı...şeklinde söylüyorsun...evet öyle yaptı deninceye kadar da devam edeceksin...
3-4 türlü onun ZORUNLULUKTAN gerçekleştiğini anlatmaya çalıştım, itirazın var mı..bir de buradan sorgula...neden saldırıyorsun diyorsun da, benim yaklaşımımı da ALTERNATİF görüş olarak masaya yatırmıyorsun??
ben kesinlikle, bu olayın, allah böyle dedi, hadi ben de nikahladım o zaman şeklinde olduğunu düşünmüyorum. ancak bir DEVRİM, bir MÜCADELE var orada...ve o mücadelenin arkasında duranlar SAYILI kişiler ve bir ÇOĞU güçsüz, hem maddi hem iktidar anlamında...aralarındaki en güçlü kişi yine muhammed peygamber, kabilesinden dolayı...fakat o gerekirse KABİLESİNE de sırt çeviriyor...çünkü DOĞRUYU YAŞAMAK ZORUNDA..MODEL olmak zorunda...
Ayeti şu sıra ile okuyalım :
1. Hani Allah'ın nimet verdiği, senin de kendisine iyilik ettiğin kimseye: Eşini yanında tut, Allah'tan kork! diyordun. (zeyd bu durumu inkar etse ve karşı cepheye sığınsa, sadece bu olaydan dolayı o müthiş DAVA hareketi, o çetin güçlüklere katlanmış insanlar YIKILMAZMI..neden hiç KAFA yormazsın?)
2. Allah'ın açığa vuracağı şeyi, insanlardan çekinerek içinde gizliyordun. Oysa asıl korkmana layık olan Allah'tır. (Evet, muhammed peygamber zaten TECRÜBELERDEN dolayı, Allah'ın kendisine vermiş olduğu KAVRAMA ve ÖNGÖRÜ yeteneği olayın gidişatını seziyordu. zaten sayısı az olan kişiler içinde o KIZ sokağa mı atılsaydı? onlara ne tür tacizler olduğunu ve o kız ve erkeklerin de NEFSİ olduğunu bilmiyormusunuz? bir ÖNGÖRÜDEN bahsediliyor...ve muhammed peygamber bunların başına geleceğini biliyor, Allah'tan korkmak yerine (olayların sonuçlarına MÜDAHALE EDEMEYECEĞİNİ bildiği halde, iyi niyetle ZEYDE hanımına sahip çıkmasını, belki ona şefkat, ilgi göstermesini tembihliyor. fakat sonunda olan oluyor...HER DURUM KENDİ içinde ANLAMLIDIR...nikahlamak demek ille de CİNSEL ilişki DEMEK değildir...bir sahiplenme ve KORUMA altına almak var...ne biliyoruz, zeydin hanımının muhammed peygamberin halasının kızı olduğunu..belki bir cariyeydi, belki bir KÖLE...fakat evlenmiş kadınlar, HÜR olurlar...BİLMİYORUZ...)
3. Zeyd, o kadından ilişiğini kesince biz onu sana nikahladık ki evlatlıkları, karılarıyla ilişkilerini kestiklerinde müminlere bir güçlük olmasın. Allah'ın emri yerine getirilmiştir. (Allah'ın insanların hayatlarına NASIL müdahil olduğunu KAVRAMADAN, burada mıhammed peygamberin nasıl bir anlatımda bulunduğunu ANLAYAMAZSIN...önceki notlarımda sayfalarca allah'ın kavranması ile ilgili olarak tesbitlerimi yazdım..ORADAN BAŞLANMALI...defalarca da söyledim...benim heva ve hevesimden dolayı değil denmek istiyor...allah'ın dilemesi böyle oldu, yani olay BÖYLE SONUÇLANDI...insan HER ŞEYİ KONTROL ettiğini SANIR, sadece SANIR...çünkü gerçekte HİÇ BİR ŞEYİN SONUCUNA biz KARAR VEREMİYORUZ...biz istediğimiz SONCU elde etmek için ÇABA sarfediyoruz sadece...bunu iyi ANLAYIN....)
bütün bunların yanında..allah aşkına deniz baykal hakkında ortaya atılan kaset, bir genel başkanı (hem de hırslı, hem de koltuğa yapışmış olan) koltuğundan ederken, muhammed peygamber kendi heva ve hevesi doğrultusunda HAREKET etse idi, bu HAREKET bu kadar büyüyebilir miydi???
sorgulama TEK TARAFLI olmaz...tek taraflı olursa, KABULLENDİRME olur...
selam olsun...
Merhaba
SORGUÇ VE DİDAR,
yukarıdaki tesbiti MANTIK çerçevesi içinde SORGULARMISINIZ???
bakınız sizin talep ettiğiniz gibi "allah dedi ben yaptım" şekilselliğinden uzak bir yorum var...
merhaba hayrullah. şimdi önce bi idda vardı . resul
aşıkmıydı ?? siz muhatap olup önce aşkla ilintili değil
dediniz.ve eklediniz resul onu belki barındırmak için
almıştır dediniz. sonra baktınız bu tutmadı,Allah
evlatlığın kendi öz evladı gibi olamayacağını anlatmaya
çalışan bi bi öğüt olduğunu demeye çalıştınız.. şimdi
önceye gene dönecez..bir ailede evlatlık müeessesinde
bakıma alınan belli bi yaşı geçmiş ergen çocuk olursa ev
içindeki mahremiyet sınırları belirleniyor zaten.. kendi
öz evladına olan rahatlığı diğer ergen yaşa ulaşmış başka
birinin çocuğuna gösteremezsin zaten.. ama bebekkkenden
alınmış bir çocuğun durumu farklıdır.. o gerçekten annesi
ve babası gibi beller..resulun durumundaki o an bakımı
için alınmış bi yetişkin çocuktan bahsediyoruz..resulun
eşlerinin bi ana benzetmesi yapılarak mahremiyet çizgisi
kaldırılmadı ortada.. burda sadece onlarla evlenme
yasağını ortaya koymak için yapılan bi sıfatlandırma
olduğu açık..bir yandan bu sıfatı kullanırken evlenme
yasağı olarak tanımını ortaya koyan bu emir bir yandanda
evlatlıklarınız öz evladınız olamaz diyor..sanki bu
millet aptalda öz evladı olamayacağını bilmiyor..özür
dileyerek söylüyorum ama bu bi gerçek..
. (Zeyd, o kadından ilişiğini kesince biz onu sana
nikahladık ki evlatlıkları, karılarıyla ilişkilerini
kestiklerinde müminlere bir güçlük olmasın.)evlatlık alıp
besleyen kimlerdi sence??bir ailesi olanlar değilmi??evde
bir bayan olmalı değil mi??ve bu adam kalkıcak evine
barındırmak için aldığı evladının eşiyle bir süre
dialoğunu aile çerçevesinde oluşturucak.. sonrada bu aile
ortamında evlatlığı bi sebeple boşanacak.. ve adam eş
üstüne eş getirecek ..gelininide eş üstüne eş getirecek
öylemi.. yetmiyor araplara eş almak ne diyim. evlatlığın
eşiyle boşanmadan sıcak bi aile ortamındayken alan sahıs
gelinine belli bi mesafede bi duruş sağlayabilirken bi
anda ayrılınca ona cezb asık olabilir diye size sıkıntı
olmasın eğer böyle bi durumda kalırsanız bu geleneği
kaldıralımki evlatlığın boşadığı hanımları alabilirsiniz
diyemi geliyor??arkadaşım bakın mahremiyet çizgileri
zaten kuranda beyan ediliyor.. yetimlerin mal varlığının
sebebiyle onları almaya olan düşkünlükleri ortada ..
zaten uyarılar bu yönde..alınan evladın boşadığı kadını
almakla evlatlığa yapılan bi zulm olduğunu herkesce
aşikar bir durumdur. burda size zorluk olmasınderken bazı
kişilerin menfaatleri düşünülürken evlatlıkların ruh hali
hiç düşünülmüyor mu???
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma