Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Öyle görünüyor ki ,Üzüm yeme maksatını zorluyorsunuz?Hemüzüm yiyeyim,denk gelirse bağcıyıda döveyim mantığı ile bir yere varılamaz. Kafanız karışıksa,ki öyle görünüyor...Anlamadığınız noktaları net ve kişiselleştirmeden sorunuz lütfen. Öncelikle bu konuyu anlamak istiyorsak mevcut "GEZEN AYLARIN" batıl olduğu konusunda hem fikir olmamız gerekir. Üç sual sormalıyız; 1-"İbadet" nedir? Allah bizden nasıl yaşamamızı istiyor? 2-Maide suresinde ki AV YASAĞI Yerelmidir? Evrenselmidir? (Surenin adını/anafikrini gözönünde bulundurarak yorumlamakta fayda var.) 3-"Haram aylar" ile oynamak kimin işine yarar? Bu konuda Kuranda "Onlar" işaret ediliyor.Mesel EKONOMİK!!! Günün koşullarını Çok İYİ Tahlil etmek gerekiyor. Toplum yapısı-Ekonomisi ve Siyasal konjuntürü incelediğimizde oldukca ilginç bilgilere ulaşıyoruz; Aiağıda ki Linki sıkılmadan okur ve VAHYİN İNDİĞİ ZAMAN DİLİMİNDE ki mevcud Ekonomik/Sosyal ve Kültürel Ortamı incelerseniz,görüşünüzün netleşeceğini düşünüyorum:
Link ilgili sevgili Hasan kardeşimin fikirlerinide almak isterim.Her nekadar konu ile "dolaylı" ilgili olsada TEMİM ve KUREYŞ kabilesinin Siyasal durumunun bize yeni bakış açıları kazandıracağını düşünüyorum.
Saygılarımla...
__________________ Haşr -10
"Rabbimiz, bizi ve bizden önce inanmış olan kardeşlerimizi bağışla; kalbimizi inananlara karşı kin beslemekten koru.
Rabbimiz, sen şefkatlisin, Rahimsin,"
Değerli arkadaşım Kur’an bizleri açık ve anlaşılır bilgilerin ardı sıra gidin diye uyarır. Çok doğrudur bu hayatımızda da aynen böyledir. Bir beşerin sözü ya da kitabından bahsediliyorsa bunun doğruluğu konusunda da her zaman şüphe ederim. Siz verdiğim örnekte Elmalının meali değil demişsiniz. Değerli arkadaşım belkide haklısınızdır, günümüzde yazılı olan meallerin hepsi acaba gerçekten kendi yazmalarımıdır dersiniz? Elbette kur’an o ayda indirildi sözünden hepsi indirildi anlamayacağız o gecede derken bir bölümü gece ama o gece Ramazanın içinde bir gece. O ayda indirilmeye başlandı diye anlamalıyız.
Gelelim bakara suresi 185. ayette geçen cümleye bütün meallerde yani herkez bu cümleden Ramazanı belli bir ay olarak algılamış, bende öyle algılıyorum. Sizin öne sürdüğünüz kanıtlar Allahın ayetleri açıkça anlattığı izah ettiği örnekler verdiği sözcüklerine uymuyor arkadaşım, bu benim düşüncem. Onun içindir ki kabul edemem. Siz haklıysanız bunu Rabbin huzurunda göreceğiz.
Yazınızda örnek verdiğiniz ayete baktığımda orucun ne kadar tutulacağı örneğini, bakara 184. ayette ben göremedim. Yani burada İKİ ELİN PARMAKLARI İLE SAYILABİLEN gün kadar tutun ibaresi yok, yoksa siz bu sözlerden buradan bunumu anladınız?Yada kur'anın neresinden çıkardınız?
Daha öncede söylediğim gibi kur’andan hüküm çıkarmak için zorlanma yöntemi yoktur, ayetler bir ya da birkaç yerde örneklerle açıklanır ki anlaşılsın. Sizin izahlarınızdan günümüzde Kur’an meali yazan hiç kimse anlamamış ki yazanda olmamış.
Bir örnek vermek istiyorum siz kur’anın asla böyle bir hükmü yokken, birden fazla evlilik (çok eşlilik)haramdır diyorsunuz, yanlış anladıysam düzeltiniz lütfen. Sizin yönteminiz ile gittiğimizde bugün tarikat ve cemaatlerin önlerine gelen konularda haramdır dediklerinden fazla farkı olmaz, neden mi söyleyeyim. Allah kur’anda birden fazla evlenme konusunda özel konularda izin verdiği, fakat normal şartlarda doğru ve adaletli bir evlilik olmadığını birçok ayet örnekleri ile anlatır. Dikkat edin çok açık ve anlaşılır bir şekilde izah ettiği halde siz, buna haram diyorsanız, bu yanlış bir yaklaşım tarzıdır. Kur’ana bu şekilde bakanlar içki ve kumar konusuna da aynı yaklaşımla bakmışlar ve Allah özellikle haram sözünü kullanmadığı ve burada bu kötü alışkanlıklar için özenle seçtiği ( bunlar şeytan işi bir pisliktir) sözcükleri ile açıkladığı halde, sizin yönteminizden yola çıkarak bunlara haramdır dememiz gerekir, yada söyleyenler haklı demeliyiz. Hâlbuki Rabbim bu kötü alışkanlıkların kulları tarafından belkide belli bir zaman içinde nefislerine dayanamayıp yapacaklarını bildiğinden, bu kelimeyi özellikle kullanmamış bizleri büyük günahlardan kurtarmıştır. Dikkat edin Haram sözcüğüyle bahsettiği konular Rabbin çok nefret ettiği ve sinirlendiği konulardır, yani büyük günahlardır. Bizlere öneride bulunmuş ve bu şeytan işi pislikten kurtulmamız için bizleri uyarmıştır.
Bu örnekleri vermemin nedeni kur’ana çok zor bir yaklaşımla değil basit ve anlaşılır bir mantıkla bakmamız gerektiğidir. Allah eğer oruç tutacağımız ayı sizin söylediğiniz sözlerin ardından anlatmaya çalışsaydı, bu anlatım kur’anın geneline uygun düşmezdi. Allah Ramazan ayı ile herkezin bildiği bir aydan bahsediyor ki, bu güne kadar herkez bu ayın başlangıcı hilali gözleme yoluna giderek oruca başlamışlardır. Aslında ilk defa bir konuda belkide, tüm mezhepler bile aynı konuda birleşmişlerdir. Çünkü bunun dışında yaşanmış bir örnek de yoktur.
Değerli arkadaşım düşünce ve inançlarınıza elbette saygılıyım, ama benim düşünceme ve inancıma da saygı duyulmasını beklerim. Güzel günler dileklerimle Haluk Gümüştabak
Bunlar Rabbin çok nefret ettiği ve sinirlendiği konulardır, yani büyük günahlardır.
Sayın Gümüştabak,
Belki ayrıntı gibi görünüyor olabilir ama kırmızı ifadelerinizden,
"Sinirlenen" bir ilahın,sinirleri de olmalı...
Sinirleri olanın kemikleri ve kasları da olmalı.
Anladım ki sürekli yazılarınızda "Rabbim diyor ki" diye
başlamanızın bir sebebi varmış..
Saygılar...
__________________ Haşr -10
"Rabbimiz, bizi ve bizden önce inanmış olan kardeşlerimizi bağışla; kalbimizi inananlara karşı kin beslemekten koru.
Rabbimiz, sen şefkatlisin, Rahimsin,"
Değerli haluk dost, Kuranda oruca başlama işaretinin/vaktinin, ayın hilal şeklini görmekle olacağına dair ayet var mı?
Bakara 189’dan anladığımıza göre Peygambere hilali sormuşlar. Bu ayet inmiş. Ayete göre hilal, insanlar ve hacc için vakit ölçüleridir…
Peki bu veya Kuranın başka bir ayetinde “hilali görünce oruca başlayın” diye bir ifade var mı?
Ve insanların daha kolay bir yolu varken, yani ayın gökyüzünde en kolay görülebileceği, tabak gibi yusyuvarlak şeklini görmek varken, oruca başlamak için neden ipincecik hilal şeklini görmeye çalışmışlar/çalışırlar ki?
Katılma Tarihi: 13 ocak 2010 Yer: Turkiye Gönderilenler: 288
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selamlar ..kuranda geçen oruç. ayetleri.
Yanlışlıkla olması dışında bir müminin bir mümini öldürmeye hakkı olamaz. Yanlışlıkla bir mümini öldüren kimsenin, mümin bir köle azat etmesi ve ölenin ailesine teslim edilecek bir diyet vermesi gereklidir. Meğer ki ölünün ailesi o diyeti bağışlamış ola. (Bu takdirde diyet vermez). Eğer öldürülen mümin olduğu halde, size düşman olan bir toplumdan ise mümin bir köle azat etmek lazımdır. Eğer kendileriyle aranızda antlaşma bulunan bir toplumdan ise ailesine teslim edilecek bir diyet ve bir mümin köleyi azat etmek gerekir. Bunları bulamayan kimsenin, Allah tarafından tevbesinin kabulü için iki ay peşpeşe oruç tutması lazımdır. Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir.
Allah, kasıtsız olarak ağzınızdan çıkıveren yeminlerinizden dolayı sizi sorumlu tutmaz, fakat bilerek yaptığınız yeminlerden dolayı sizi sorumlu tutar. Bunun da keffareti, ailenize yedirdiğiniz yemeğin orta hallisinden on fakire yedirmek, yahut onları giydirmek, yahut da bir köle azat etmektir. Bunları bulamıyan üç gün oruç tutmalıdır. Yemin ettiğiniz takdirde yeminlerinizin keffareti işte budur. Yeminlerinizi koruyun (onlara riayet edin). Allah size ayetlerini açıklıyor; umulur ki şükredersiniz!
Ey iman edenler! İhramlı iken avı öldürmeyin. İçinizden kim onu kasten öldürürse öldürdüğü hayvanın dengi (ona) cezadır. (Buna) Kabe'ye varacak bir kurban olmak üzere içinizden adalet sahibi iki kişi hükmeder (öldürülen avın dengini takdir eder). Yahut (avlanmanın cezası), fakirleri doyurmaktan ibaret bir keffarettir, yahut onun dengi oruç tutmaktır. Ta ki (yasak av yapan) işinin cezasını tatmış olsun. Allah geçmişi affetmiştir. Kim bu suçu tekrar işlerse Allah da ondan karşılığını alır. Allah daima galiptir, öç alandır.
"Ye, iç. Gözün aydın olsun! Eğer insanlardan birini görürsen de ki: Ben, çok merhametli olan Allah'a oruç adadım; artık bugün hiçbir insanla konuşmayacağım."
Müslüman erkekler ve müslüman kadınlar, mümin erkekler ve mümin kadınlar, taata devam eden erkekler ve taata devam eden kadınlar, doğru erkekler ve doğru kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, mütevazi erkekler ve mütevazi kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah'ı çok zikreden erkekler ve zikreden kadınlar var ya; işte Allah, bunlar için bir mağfiret ve büyük bir mükafat hazırlamıştır.
(Buna imkan) bulamayan kimse, hanımıyla temas etmeden önce ardarda iki ay oruç tutar. Buna da gücü yetmeyen, altmış fakiri doyurur. Bu (hafifletme), Allah'a ve Resulüne inanmanızdan dolayıdır. Bunlar Allah'ın hükümleridir. Kafirler için acı bir azap vardır.
Eğer o sizi boşarsa Rabbi ona, sizden daha iyi kendini Allah a veren, inanan, sebatla itaat eden, tevbe eden, ibadef eden, oruç tutan, dul ve bakire eşler verebilir.
Sayılı günlerde olmak üzere (oruç size farz kılındı). Sizden her kim hasta yahut yolcu olursa (tutamadığı günler kadar) diğer günlerde kaza eder. (İhtiyarlık veya şifa umudu kalmamış hastalık gibi devamlı mazereti olup da) oruç tutmaya güçleri yetmeyenlere bir fakir doyumu kadar fidye gerekir. Bununla beraber kim gönüllü olarak hayır yaparsa, bu kendisi için daha iyidir. Eğer bilirseniz (güçlüğüne rağmen) oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.
Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun. Kim o anda hasta veya yolcu olursa (tutamadığı günler sayısınca) başka günlerde kaza etsin. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Bütün bunlar, sayıyı tamamlamanız ve size doğru yolu göstermesine karşılık, Allah'ı tazim etmeniz, şükretmeniz içindir.
Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar sizin için birer elbise, siz de onlar için birer elbisesiniz. Allah sizin kendinize kötülük ettiğinizi bildi ve tevbenizi kabul edip sizi bağışladı. Artık (ramazan gecelerinde) onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için takdir ettiklerini isteyin. Sabahın beyaz ipliği (aydınlığı), siyah ipliğinden (karanlığından) ayırt edilinceye kadar yeyin, için, sonra akşama kadar orucu tamamlayın. Mescitlerde ibadete çekilmiş olduğunuz zamanlarda kadınlarla birleşmeyin. Bunlar Allah'ın koyduğu sınırlardır. Sakın bu sınırlara yaklaşmayın. İşte böylece Allah ayetlerini insanlara açıklar. Umulur ki korunurlar.
Haccı ve umreyi Allah için tam yapın. Eğer (bunlardan) alıkonursanız kolayınıza gelen kurbanı gönderin. Kurban, yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. Sizden her kim hasta olursa yahut başından bir rahatsızlığı varsa, oruç veya sadaka veya kurban olmak üzere fidye gerekir. (Hac yolculuğu için) emin olduğunuz vakit kim hac günlerine kadar umre ile faydalanmak isterse, kolayına gelen bir kurban kesmek gerekir. Kurban kesmeyen kimse hac günlerinde üç, memleketine döndüğü zaman yedi olmak üzere oruç tutar ki, hepsi tam on gündür. Bu söylenenler, ailesi Mescid-i Haram civarında oturmayanlar içindir. Allah'tan korkun. Biliniz ki Allah'ın vereceği ceza ağırdır.
__________________ ben yanlız kendimi kurana adadım.
Gelelim bakara suresi 185. ayette ge�en c�mleye b�t�n meallerde yani herkez bu c�mleden Ramazan№ belli bir ay olarak alg№lam№�, bende �yle alg№l№yorum. Sizin �ne s�rd���n�z kan№tlar Allah№n ayetleri a�№k�a anlatt№�№ izah etti�i �rnekler verdi�i s�zc�klerine uymuyor arkada�№m, bu benim d���ncem. Onun i�indir ki kabul edemem. Siz hakl№ysan№z bunu Rabbin huzurunda g�rece�iz.
Yaz№n№zda �rnek verdi�iniz ayete bakt№�№mda orucun ne kadar tutulaca�№ �rne�ini, bakara 184. ayette ben g�remedim. Yani burada ცKც ELცN PARMAKLARI ცLE SAYILABცLEN g�n kadar tutun ibaresi yok, yoksa siz bu s�zlerden buradan bunumu anlad№n№z?Yada kur'an№n neresinden �№kard№n№z?
Selam , sayin halukgta,
Mesajinizin su kismi biraz garip olmamis mi kitap adina?
Siz mesela, oruc tutacaginiz zaman, ayette 30 gun dendigi icin mi (sayet tutuyorsaniz) o kadar sure oruclu kaliyorsunuz?
Ola ki baska bir duzen de kurulmus olsaydi dunya ve bir ay karsilik
olarak bir yil'a denk gelseydi, siz yil dendi diye, bir yil boyunca
oruclu mu yasacaktiniz?
Veya Allah oruc bitiminde kurbani kesin, 3 gun bayram yapin dedigi icin mi kurban bayrami kutluyorsunuz veya seker bayrami?
Hic kimse diyemez ki %100 dogrudur. Onu yalniz Allah bilir. Ama Hasan Akcay, bence gayet de mantikli bir cikarim yapmis. Hic Arapca'm olmamasina ragmen, anlasilir ve mantikli geliyor. Hatta inanamadigim icin tekrar sorup kendisine emin olmak istedim.( Ki kisisel olarak, bugunku sekliyle tutulan oruc sekline kokten karsi biriyim.)
Musrik Mekke oruc ayeti gelmeden once de oruc tutuyordu. Hic oruc tutmamis insanlar degildi ki onlar.
Mantiken Allah'in, yesillik olsun diye degil, farkli bir duzen kurmak icin indirmesi gerekir birseyleri yeni kitabinda.. Yoksa bir kismimiz tevrat'la bir kismimiz incil'le idare eder giderdik degil mi?
__________________ sana iyi görünen bir başkasının kötüsüyse ona "gerçek" değil “düşün” denir. gerçekler değişmez ama düşün değişkendir.
Katılma Tarihi: 21 temmuz 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 30
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Sayın mermus,
Öyle görünüyor ki ,Üzüm yeme maksatını zorluyorsunuz?Hemüzüm yiyeyim,denk gelirse bağcıyıda döveyim mantığı ile bir yere varılamaz. Kafanız karışıksa,ki öyle görünüyor...Anlamadığınız noktaları net ve kişiselleştirmeden sorunuz lütfen. Öncelikle bu konuyu anlamak istiyorsak mevcut "GEZEN AYLARIN" batıl olduğu konusunda hem fikir olmamız gerekir. Üç sual sormalıyız; 1-"İbadet" nedir? Allah bizden nasıl yaşamamızı istiyor? 2-Maide suresinde ki AV YASAĞI Yerelmidir? Evrenselmidir? (Surenin adını/anafikrini gözönünde bulundurarak yorumlamakta fayda var.) 3-"Haram aylar" ile oynamak kimin işine yarar? Bu konuda Kuranda "Onlar" işaret ediliyor.Mesel EKONOMİK!!! Günün koşullarını Çok İYİ Tahlil etmek gerekiyor. Toplum yapısı-Ekonomisi ve Siyasal konjuntürü incelediğimizde oldukca ilginç bilgilere ulaşıyoruz; Aiağıda ki Linki sıkılmadan okur ve VAHYİN İNDİĞİ ZAMAN DİLİMİNDE ki mevcud Ekonomik/Sosyal ve Kültürel Ortamı incelerseniz,görüşünüzün netleşeceğini düşünüyorum:
Bana yazdığınız mesajı okudum. Okudum okumasına da, okurkende , düğün değil bayram değil eniştem beni neden öptü diye düşünüp gülümsemekten de kendimi alamadım.
Sayın Hasan Akçay’ a yönelttiğim sorunun sebeb olması dışındamesajınıza sebebiyet verecek başka bir neden bulamadım , varsa bilgilendirisiniz.Ayrıca o soru ve mesajlardabu şekilde reaksiyona sebeb olabilecek bir neden de göremiyorum.
Öyle görünüyor ki ,Üzüm yeme maksatını zorluyorsunuz?Hemüzüm yiyeyim,denk gelirse bağcıyıda döveyim mantığı ile bir yere varılamaz. Kafanız karışıksa,ki öyle görünüyor...
Burada bağcıdan kastedilen siz iseniz lütfen nedenini söyleyiniz , mantığımı nasıl anladığınızı , kafamın karışık olduğu teşhisinizi neye dayanarak koyduğunuzu da belirterek…
Eğer değilseniz bağcı kimse onun cevap vermesini tercih ederim.
Anlamadığınız noktaları net ve kişiselleştirmeden sorunuz lütfen.
Hangi sorum kişiseldir ?kimin şahsını hedef almışımdır? Lütfen!
Kişiselliktenkastınız kendi merakımı celbeden sorularsa eğer burada kimseye vekaleten bulunmuyorum, tamamiyle kendi merak ettiğim soruları soruyorum.
Bakın iyi dinleyiniz.
İlmi münazaraların yapıldığı bir ortamda bu tür kayıkçı kavgalarına girişmek belki ego tatmini açısından cazip gelebilir ama ne yapana ne de okuyanlara en ufak bir faydasının olmadığı kanaatindeyim.Tam tersine tarafları gereksiz yere germeninötesinde bir getirisi olmaz.Kendi adıma şu kadarını söyleyeyim ki; iyice tanıyana kadar her insanın (buna siz ve sayın Hasan Akçay ve bu sitede yazan her şahıs dahildir) şahsiyeti , onuru en az kendiminki kadar aziz ve saygıya layıktır. Muhatabımın fikrine karşı gelmek , tezine karşı anti tez geliştirmek, itiraz babında sorular yöneltip fikir beyan etmek , muhatabımın şahsının, nazarımda değerine zeval getirmez.Kaldı ki bir insan, bir akademik çalışma, tez , teori, yorum ve yeni bir düşüncenin altına imza atıp, münazara ortamlarındaveya ikinci ve üçüncü şahısların bulundukları ortamda deklare edip altına imzasını atmışsa,fikir meydanına çıkmışsa, o çalışma ve yoruma gelecek her türlü itiraz ve soruların BİRİNCİ DERECEDE MUHATABIDIR.Aynı zamanda gelecek destek ve ilmi payeninde. Bu muhataplık elbette yasayla ,ısrarla, ya dalütfenkabullenilmez. İlmi terbiye, fikir namusu ve bilim ahlakı bunu gerektirir.Bu bağlamda itirazımı direk sayın Hasan Akçay’ a yönelttim, bunun dışında şahsi hiçbir sebep yoktur. Yoktur , çünkü ne sizi ne sayın Hasan Akçay’ı nede itirazını paylaştığım sayın Haluk Gümüş Tabak’ı tanımam.Ama sayın Hasan Akçay ileaynı fikirleri paylaşan ve sorularımausulü dairesinde itiraz yada cevap yöneltmek isteyen olursa , siz yada başka herhangi biri , hiç fark etmez o şahısladafikir alışverişindebulunup münazara etmekten gocunmam, çünküderdim şahıslarla değil fikirlerle.
Şayet kişi; itiraz , yorumve soru kabul etmiyorsaçalışmasınıbu tür tartışma platformlarına asmamalıdır.Bu sitenin ısrarcı müdavimlerinden değilim ,4-5 yıldır arada girer göz atıp çıkarım , yıllar boyunca da hiçbirmünazaraya iştirak etmedim, heveslisi de değilim .Ama gözlemlediğim kadarı ilebu siteye giren arkadaşların din ve kuran konularında belli bir bilgi , ilgi ve hassasiyetleri var ve ortaya atılan görüşlere kayıtsız kalamıyorlar.Bu yüzden böylebir sitede deklare edilen her fikre eleştiri ve itiraz gelmesi de gayet doğaldır. İştirakçi arkadaşların bunu göz önünde bulundurmaları gerekir.
Öyle görünüyor ki ,Üzüm yeme maksatını zorluyorsunuz?Hemüzüm yiyeyim,denk gelirse bağcıyıda döveyim mantığı ile bir yere varılamaz. Kafanız karışıksa,ki öyle görünüyor...Anlamadığınız noktaları net ve kişiselleştirmeden sorunuz lütfen.
Bu üslubunuzu beğenmedim, böyle bir platforma yakışmıyor, devam ettirmekte ısrarcı olursanız bu size yazdığım son mesaj olur.
Katılma Tarihi: 21 temmuz 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 30
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Sayın Hasan Akçay
Soru sormam, itiraz etmem hoşunuza gitmiyorsa açıkça söyleyebilirsiniz,gücenmem, helalleşir yollarımıza gideriz, sizi de üzüp yormamış olurum.Soru sormaya devam edersem çoğuna katılmadığım yorumunuz hakkında başka itirazlarımda olacak. Ne dersiniz?
(1)Yasak dolunaylarda avlanmak yalnızca kuzey yarıkürede değil güneyde de yasaktır. Buna itirazımız var mı?
İtirazımız yoksa neden "Yasağa güney yarıkürede uyulunca dört yasak dolunay sekiz olur!" çıkarımıyla itiraz ediyoruz?
Yasak dolunaylar yarıkürelerde dörder tane. Yani kuzey yarıkürede nasıl dört tane ise güney yarıkürede de dört tane.
(2)Avlanma yasağına kuzey yarıkürede uyulunca güneydeki yasak dolunayların sayısı sekiz olmuyor;
güney yarıkürede uyulunca da kuzeydeki yasak dolunayların sayısı sekiz olmuyor.
Peki "sekiz"i nerden çıkarıyoruz?
Bu vesileyle Tevbe 36'nın mevcut meali hakkında Haluk kardeşimizin görüşünü merak ediyorum. Örneğin benim bildiğim IDDET sayımdır. Ama mevcut mealde sayı diye tercüme edilmiş. Haluk kardeşimiz doğru buluyor mu bunu?
Mevcut meal: Allah'ın ındinde ayların sayısı onikidir - İnne ıddeteş şuhûri ındellah isné aşere şehran.
Dikkat edelim, "ayların sayısı"nda geçen "ay"dan kasıt dolunaydır çünkü 29 gündür. Aslında 29 küsur gündür ama o küsurun göz ardı edilmesini şimdilik biz de görmezden gelelim.
Ben bu mealin yanlış olduğunu yakın zamanlardaki dolunayların bir dökümünü yaparak ortaya koymaya çalıştım.
Bu döküm incelendiğinde açıkça görüldüğü üzere (dolun)ayları sayısı onikidir diye bir kural yok çünkü bazan onikidir, bazan onüç.
Örneğin 7T2009 ve 26T2010 dolunayları arasındaki sürede o sayı onüçtür.
Hicrî takvimi körü körüne onaylayanların uyanmaları ve ay yılıyla ilgili bu yalanı görmeleri gerekmez mi? İslama yakışıyor mu bu yalancılık ve boş vermişlik?
Hem de o yalanın bedeli NESÎ denen katmerli küfür (ziyâdetun fî'l küfr, 9:37) yoluyla Allah'ın dinine fatura edilip dururken?
Lütfen inceleyin.Altı çizik sürede 13 dolunay, ötekilerde 12 dolunay var. Kırmızılar sıcak dolunay, koyular haram aylar olmak üzere T:temmuz, a:ağustos, e:eylul,
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma