Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 02 haziran 2010 Gönderilenler: 137
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
haktansapmaz Yazdı:
Müşriklerin küfürden yana tavır sergiler (Allah ve/yani Resulünü tekzip eder) halleriyle Allah’ın şehirlerinde ikametleri doğru değildir. Onların bütün yaptıkları boşa çıkmış olup (bundan böyle) içinde kalacakları (yer) ancak ateştir (17). Allah’ın şehirlerinde Allah’a, Âhiret gününe inanan, Allah’ın kitabını izleyip arınan ve Allah’tan başkasından çekinmeyenler (Allah’tan başkasını ilâh bilmeyenler/tanımayanlar) yaşar. İşte bunlar doğru yolda olanlardır (18). Mekke’de oturup ziyaretçilere su hizmetini sunmayı, Allah’a ve ahirete inanmış, Allah yolunda canları ve mallarıyla seferber olmuş olanları bir mi tutuyorsunuz? Allah’a göre asla bir olmazlar. Allah zalim/kafir bir halka yol vermez (19).
Başarılı bir çeviri olmuş. Tebrik ve selam ediyorum.
Hacılara su vermek gibi son derece basit, günlük bir işi , Allah neden inanarak mücadele etmek gibi son derece derin, zahmetli ve tüm hayatı kapsayacak bir işle kıyaslamış acaba? Bu ikisini kim bir tutar ki? :)
__________________ Dinin bakış açısına göre,tüm bu fantastik harikulade evren,tüm bu karmakarışık şeyler, ancak, Tanrı’nın, insanların iyi ve kötü için çabasını gözlediği bir sahnedir.. Bu sahne,bu oyun için çok büyük!
Müşriklerin küfürden yana tavır sergiler halleriyle Allah'ın şehirlerinde ikamet etmeleri doğru değildir. Onların bütün yaptıkları boşa çıkmış olup bundan böyle içinde kalacakları yer ateştir.
Mâ kane lil müşrikîne en ya'murû mesacid allahi şahidîne alâ enfus ihim bi'l kürf. Ülâike habitet a'mâl uhum ve fi'n nâri hum hâlidûn.
Allah'ın şehirleri (?): MESACİD ALLAH
Allah'ın şehirlerinde ikamet etmek:YA’MURU MESACİD ALLAH
Abdurrahman hocam, aklıma takılan iki soru var:
(1)MESACİD ALLAH "ya'muru"nun Nesnesi olduğuna göre fiilimiz geçişlidir. Oysa İKAMET ETMEK geçişsiz. Bu uyumsuzluğu gidermek için
Arapça metnin ya
ya'muru fi mesacid Allah diye düzelt(?)ilmesi ya da Türkçeye
"mesacid allah"ı yaşatmak diye çevirilmesi gerekmiyor mu?
Özne, Yüklem, Nesne açısından bakıldığında konunun "mesacid allah"ta ikamet etmek değil "mesacid allah"ı yaşatmak olduğu görülüyor. Tıpkı 19'daki "sikâyete'l hâcci"nin ziyaretçi bolluğunda yüzmek değil ziyaretçileri sulamakanlamına gelmesi gibi. SİKÂYET (سقاية) burada geçişlidir, örneğin 2:71'de olduğu gibi, değil mi?
(2)ŞAHİDÎNE ALÂ ENFUSİHİM Bİ’L KUFR ifadesinin sizin çevirinizdeki karşılığı: küfürden yana tavır sergile(mek).
Emin değilim, "şahidîne"nin anlamı (kendi küfürlerine) tanık olmak mıdır ya da (küfürden yana) tavır sergilemekmi? TANIK OLUP BİLMEK ile SERGİLEMEK farklı gibi geliyor bana.
Bir tavrı sergileyen kişi ona TANIK OLMAYABİLİR: onu bilmeyebilir, onun ayırdına varmayabilir.
Nitekim ortak koşanlar şirkten yana tavır sergiliyorlar ama onun ayırdına varmıyorlar (6:23). Bir Hristiyan arkadaşıma "ÜÇLEME şirk değil mi?" diye sordum. Değilmiş. ÜÇLEME üç dallı bir ağaçmış. Ağaç "tek"miş.
Ortak koşanlar, yalanlıyor olmalarını kendileri bilip dururken, Allah'ın mescitlerini yaşatmak onlara düşmez. Yaptıkları boşa gidenler işte onlardır; sürekli ateşte kalacaklar (17).
Allah'ın şehirlerinde ikamet etmek:YA’MURU MESACİD ALLAH
Abdurrahman hocam, aklıma takılan iki soru var:
(1)MESACİD ALLAH "ya'muru"nun nesnesi olduğuna göre fiilimiz geçişlidir. Oysa İKAMET ETMEK geçişsiz. Bu uyumsuzluğu gidermek için Arapça metnin ya Fİ ekiyle donatılıp "ya'muru Fİ mesacid Allah" diye düzeltilmesi ya da "mesacid allah"ı ayakta tutmak diye tercüme edilmesi gerekmiyor mu?
“Mesécide-allah” mefulün fîh. Mefulün fih, fiilin lazım yada müteaddi olmasına bakılmaksızın, “Bİ” ve “Fİ” eklerini alarak da almayarak da gelebilir. Örneğin: NEZELE-l-funduqa/ NEZELE fi-l-funduqi: Otele indi (geldi)/ Otelde konakladı. (NEZELE geçişsiz).
AMERA_YA’MURU_ AMR’in çeviride; “bir yerde oturmak, yaşamak, şenlenmek” anlamını tercih ettim.
YA’MURU’ya dilde örnekler: YA’MURU-l-fuqarâu –l-eryéfe: Fukara kırsal kesimlerde oturuyor. NA’MURU hézihi-l-menézile: Bu evlerde oturuyoruz.
AMERATi-l-iqaryetu : Köy şenlendi/insanlarla doldu. AMERA-l-mescidu binnés: Cami şenlendi/insanlarla doldu.
“mesacid allah"ı ayakta tutmak” şeklindeki çeviri/yorum da fiilin “mescidin ibadet edenlerle şenlenme/dolup taşma” ile ilintilendirilerek doğru sayılır.
(2)ŞAHİDÎNE ALÂ ENFUSİHİM Bİ’L KUFR ifadesinin sizin çevirinizdeki karşılığı: küfürden yana tavır sergile(mek).
Emin değilim, "şahidîne"nin anlamı (kendi küfürlerine) tanık olmak mıdır ya da (küfürden yana) tavır sergilemekmi? TANIK OLUP BİLMEK ile SERGİLEMEK farklı gibi geliyor bana.
“tavır sergilemek”anlamı yorumumdu.Şöyle de çevrilebilir:
Müşriklerin –küfre aleyhlerinde şahitlik ettikleri/ küfrü gözettikleri halde- Allah’ın mescitlerinde oturmaları(na izin vermek) doğru olmaz. Onların yaptıkları boşa çıktı, onlar ateş içinde kalacaklar.
Bir tavrı sergileyen kişi ona TANIK OLMAYABİLİR: onu bilmeyebilir, onun ayırdına varmayabilir.
Nitekim ortak koşanlar şirkten yana bir tavır sergiliyor ama onun ayırdına varmıyorlar (6:23). Bir Hristiyan arkadaşıma "ÜÇLEME şirk değil mi?" diye sordum. Değilmiş. Üç dallı bir ağaç gibiymiş. Ağaç "tek"miş.
Benim düşüncem, müşrikler 23’teki o sözü (günümüzde de hep dedikleri gibi) dünya hayatlarında sarf ettikleri bir sözdür. Ahirette Allah’a bu tarz bir karşılık veribileceğine/dillerinin dönebileceğine (Kuran’ın tasvirine göre, o gündeki korkulu duruşlarına bakılırsa) ihtimal vermiyorum.
6/23: Bir de, onların dalalette kalmalarının nedeni (onların fitnesi/baş belası), “rabbimiz Allah’a yemin ederiz ki, biz müşriklerden değiliz” demeleridir.
Abdurrahman Özlük
Selam ile.
Düzelti:
Ortak koşanlar, yalanlıyor olmalarını kendileri bilip dururken, Allah'ın mescitlerini ayakta tutamazlar. Yaptıkları boşa gidenler işte onlardır; sürekli ateşte kalacaklar (17).
Katılma Tarihi: 02 haziran 2010 Gönderilenler: 137
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam cin13,
cin13 Yazdı:
Hacılara su vermek gibi son derece basit, günlük bir işi , Allah neden inanarak mücadele etmek gibi son derece derin, zahmetli ve tüm hayatı kapsayacak bir işle kıyaslamış acaba? Bu ikisini kim bir tutar ki? :)
Ayete dikkat ederseniz aslında Allah kıyas yapmıyor. Müşriklerin zannını yeriyor ve yaptıkları işlerin değersizliğini vurguluyor.
[Tevbe/19]: Siz, ziyaretçileri sulamayı* ve Mescid-i Haram’ı (Mekke’yi) mamur/bayındır hâle getirmeyi**, Allah’a ve ahiret gününe inanan ve Allah yolunda cihad edenler (çaba gösterenler, zorluk çekenler) gibi mi kıldınız? Allah’a göre bir olmazlar. Ve Allah, zalim topluma yol göstermez.
* Ziyaretçilerin sulanması, bana göre genel bir hizmeti ifade ediyor. 77/27, 25/49, 15/22, özellikle de 72/16 gibi ayetlere bakılırsa “seka” fiilinin sadece “içirme” anlamında kullanılmadığı görülür.
** Değerli haktansapmazın verdiği anlamı yadsımamakla birlikte bu anlamı tercih ediyorum.
"Su verme" ne anlamdadır o halde? Allah genel hizmet mi veriyor? Allah'ın su indirmesi ile ilişkisi nedir?
__________________ Dinin bakış açısına göre,tüm bu fantastik harikulade evren,tüm bu karmakarışık şeyler, ancak, Tanrı’nın, insanların iyi ve kötü için çabasını gözlediği bir sahnedir.. Bu sahne,bu oyun için çok büyük!
Sizin Mescidi haram'ı, "sistem" anlayışınız itibariyle,Tevbe 19'u nasıl anladığınızı, varsa şayet, katıldığınız çeviriyi; "siqâyetu-l-hâcc ve imâratu-l-mescidi-l-haram'ın "Allah'a ve ahiret gününe iman ile beraber Allah yolunda cihad ile yapılan kıyaslamayı nasıl anladığınızı doğrusu merak ediyorum, sorduğunuz soruya gelmeden önce.
ŞAHİDÎNE ALÂ ENFUSİHİM Bİ’L KUFR ifadesinin küfürden yana tavır sergile(mek) diye tercüme edilmesi, sonra "tavır sergilemekanlamı yorumumdu" denmesi önemli. Çünkü yorum ile çeviri arasındaki farkı vurguluyor; o fark önemli.
Yorum Allah’ı ne kadar bağlar, buradan hareketle o konudaki naçizane görüşümü açıklamaya çalışayım.
"Allah MESCİDİ HARÂM diyor ama MEKKE demek istiyor!" iddiasına itirazımı şöyle dile getirmeye çalıştım:
MESCİDİ HARÂM
size göre Mekke'dir
Haluk Bey'e göre İbrahim peygambere inmiş olan din
Cevabınız: Size göre de bir secdegâh… (SECDEGÂH secde yeri demek, H A)
Benim itirazım işte tam bunadır. Allah’ın ne demek istediğini haluk, abdurrahman, hasan beyler belirleyemez. Allah’ın ne demek istediğiyle ilgili beşerî yorumlar O’nu bağlamaz.
Allah ne diyorsa onu demek ister.
Allah O EV (el-beyt) diyor, o ev demek ister. SİSTEM demek istediği beşerin yorumudur; Allah’ı bağlamaz.
MESCİDLER anlamında MESACİD diyor, mescidler demek ister.
ŞEHİRLERdemek istediği beşerin yorumudur.
MESCİDİ HARÂM diyor, Mescidi Harâm adındaki mescid demek ister.
İBRAHİM’E İNDİRİLEN DİN ya da
MEKKE demek istediği beşerin yorumudur.
Eğer Allah’ın ne demek istediği beşere kalırsa beşer alır bu niyet üretme işini zincirleme götürür. Allah’ın ne dediğini devreden çıkarır. Artık, din Allah’ın ne demek istediğine dair yorumlar olup çıkar.
Size göre de bir secdegâh… Yani SECDE YERİ. Bu, yorum değil. MESCİD "secde yeri"dir. SECDE ise insan, insan olduğundan beri* yapılıyor. Allah’ın ne demek istediğine dair "niyet okumalar zinciri"ne, Amerika’yı yeniden bulurcasına, bir de "secde"yi katmanın bence lüzumu yok.
Sevgi ile,
Hasan Akçay
____________________________
* Kral Yehu, Asur kralına bağlılığını belirtiyor. İÖ 830.
Londra British Museum'daki dikilitaştan.
Yahudiler önceleri "salât"ı kıyam-rüku-secde ile kılarlardı. Buna dair aşağıdaki çizimler Hayim Halevy Donin’in, bir tür Musevî NAMAZ HOCASI olan, "Yahudi Gibi IBADET ETMEK: İbadet ve Sinagog Servisleri El kitabı"ndan alınmıştır.
Bu konuda kendi fikrimi söylemeyi düşünmüyordum. Ancak,
sordunuz, söyleyeyim.
Bu ayetler birbirini açıklıyor:
Tevbe19: Ya siz hacılara su
vermeyi/dağıtmayıve Mescidi haram’ı onarmayı /
imar etmeyi Allaha ve Âhıret gününe inanıp daAllah yolunda cihat etmekte bulunan ile bir
mi tuttunuz? Bunlar Allah’ın indinde/katında denk olmazlar, Allah zalimler kavmine
hidayet vermez. / Allah yoluna iletmez.
Bakara 44: İnsanlara hayırda
erginliği/dürüstlüğü emredip de öz benliklerinizi unutuyor musunuz? Üstelik de
Kitap'ı okuyup durmaktasınız. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?
Cuma 5: Kendilerine Tevrat
yükletilip de sonra onu yüklenmemiş olanların durumu, ciltlerce kitap yükü
taşıyan eşeğin durumu gibidir. Allah'ın ayetlerini yalan saymakta olan kavmin
durumu ne kadar kötüdür. Allah, zalim olan bir kavmi hidayete erdirmez.
İsa: Öğrendiğimiz bilgiler ete
ve kana dönüşmüyorsa içselleşmemiştir.
Enam 23: Sonra onların:
«Rabbimiz olan Allah'a and olsun ki, biz müşriklerden değildik» demelerinden
başka bir fitneleri olmadı.
Allah’ın
mescitlerini imar etmek = Doğru yolu göstermek, hidayete sevk etmek
Mescid-i Haram : Muhammed'in mescidi, nurlu,nurlanmış mescid
hrm:nurlu
__________________ Dinin bakış açısına göre,tüm bu fantastik harikulade evren,tüm bu karmakarışık şeyler, ancak, Tanrı’nın, insanların iyi ve kötü için çabasını gözlediği bir sahnedir.. Bu sahne,bu oyun için çok büyük!
Katılma Tarihi: 02 haziran 2010 Gönderilenler: 137
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Merhaba cin13,
"Su verme" ne anlamdadır o halde? Ayette geçen ‘sikayetelhacci’ ifadesini “hacılara su verme” olarak anlamadığımı ve çevirmediğimi önceki yazımda belirtmiştim.
Allah genel hizmet mi veriyor? Allah'ın su indirmesi ile ilişkisi nedir? Sanırım verdiğim ayetleri incelemediniz. 72/16 ayetini ele alalım:
[Cinn/16]: Ve eğer onlar o yol üzere dosdoğru olsalardı, elbette onları bol su ile sulardık.
Örneğin bu ayetteki “bol su ile sulamak” tan kasıt, bana göre “geniş imkânlar sunmak, en iyi şekilde faydalandırmak” anlamlarında kullanılmıştır. İşte “ziyaretçilerin sulanması”nı da ben bu çerçevede düşünüp “hizmet” olarak yorumlamıştım.
Bir-iki soru da ben size sorayım:
1. Allah’ın mescitlerini imar etmek = Doğru yolu göstermek, hidayete sevk etmek ve Mescid-i Haram : Muhammed'in mescidi, nurlu,nurlanmış mescidise, müşriklerin Mescid-i Haram’ı imar etmesinden ne anlıyorsunuz?
2. Madem ayetler hakkında fikirleriniz var, o zaman kendi sorunuz hakkında da bir fikriniz vardır heralde: “Hacılara su vermek gibi son derece basit, günlük bir işi, Allah neden inanarak mücadele etmek gibi son derece derin, zahmetli ve tüm hayatı kapsayacak bir işle kıyaslamış acaba?”
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma