Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Sevgili hocam, siz ve ekser Kuran bilirleri, Kuran'ın her hükmünü her zaman ve mekanda genel geçer hükümler olarak görüyorsunuz. Bense bu kimi hükümleri, kimi zaman ve mekanda vukuu sözkonusu olmuş kimi vakalar ve kimi ilgili şahıslar sebebiyle verilmiş hükümler olarak görüyorum. Durup dururken, henüz olmamış, olması muhtemel bir olay hakkında hüküm verildiği, bana göre, Kuran esprisine ters düşer.

O nedenle ben Mu'minûn'un ilgili sözlerinin genel olduğunu düşünüyorum. Erkeklere hastır diyorum. Yani sizin de benimsediğiniz Prof Bayındır ve ekibinin, mal bulmuş mağribî misali, geçmişte hiç kimsenin göremediği, ancak Allah'ın Ali Rıza'ya nasip ettiği o görüşüne katılmıyorum.

Kâfirûn'daki MÂ'ya gelince, mutabakat için (MEN değil de) MÂ geldiği görüşünü benimsiyorum. Bu MÂ'ya masdariyye diyenler,  hak ve batıl anlamına sıfat mansına diyenler de olmuş.     

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

"...Müminûn 6’daki MÂ MELEKET EYMÂNUHUM "yemin nikahlı eşler"dir. "Olağan nikahlı eşler"e alternatif onlar; ordaki EV bağlacı onun için YA O YA O anlamına geliyor."

EV edatı "yahut" anlamına bir bağlaçtır. Pek çok manaya delâleti vardır:

* Haber cümlesinde şek ve ibhâma delâlet eder.

Şekke örnek: Raeytu Hsenen ev huseynen= Ben Hasanı yahut Hüseyni gördüm (hangisini gördüğümden emin değilim).

İbhâma örnek: İnnâ ev iyyâkum le alâ huden ev fî dalâlin mubîn= Şüphe yok ki biz yahut siz ya hidayet yahut dalâlet üzereyiz. (34/24)

* Emir ve nehye delâlet eden cümlelerde taxyir ve ibâheye ndelâlet eder.

Taxyire örnek: Kuli-ssemeke ev işrab-illebene= Ya balık ye yahut süt iç (ikisini cem etme)!

İbâheye örnek: İqra' kitâbe-nnahvi ev-issarfi= Ya nahiv kitabını oku yahut sarf kitabını (ikisini de okuyabilirsin)!

Kuran'dan bir örnek: Kûnû hûden ev nesârâ= Yahudi yahut hiristiyan olun (İsteyen yahudi isteyen hiristiyan olur; ikisi de olabilirsiniz)! Burada ev teb'îd ifade ediyor.

* Bazen tafsîl için olur.

Kuntu âkilu-llahme ev-il'asele= Ben et yahut bal yerdim. Yani gah onu gah onu / gah ondan gah öbüründen yerdim.

* Bazen "ilâ" yahut "illâ" yahut "hattâ" manasına olup kendinden sonra muzmer bir "en"i masdariyye ile muzari mansup okunur.

Le edribennehû ev yetûbe= Yemin olsun ki ben onu döveceğim yahut tevbe eder (...onu tevbe edinceye kadar döveceğim).

Ve immâ nuriyenneke ba'dallezî ne'iduhum ev neteveffeyenneke= Kesinlikle onlara va'dettiğimiz (azabı), senin canını alıncaya kadar (almadan önce) sana göstereceğiz. (10/46, 13/40)

Bazen şartiyye dahi olur. Le edribennehû 'âşe ev mâte= Kesinlikle ben onu döveceğim; ister yaşasın ister ölsün!

Şimdi değerli hocam "YA O YA O" deyip kestirip atmakla olmuyor. Nisa 3 diyor ki onlara:  Yetimler hakkında âdil olmayacaksanız, sırf mallarına sahip olmak için onları nikahınız altına sokmayın, başka kadınlarla ikişer, üçer, dörder evlenebilirsiniz. Mümkün olmuyorsa (sahiplerinin izni ile) câriyelerle evlenin! Sapmayasınız için doğru olan budur. 

Cariyeler sahiplerinin nikahlı eşleri değiller. Ama sahipleri isterlerse onlarla ilişkide bulunabilirler. Onlar onların mülkü çünkü. Onun içindir ki, Evlenemeyenler, sahiplerinin onayıyla bu cariyelerle evlenir de onlardan biri bir fahişelikte bulunursa (daha önce muhsan değildiler, yine de zavvallılıklarından muhsanlığa güçleri yetmeyebilir ) aynı suçu işleyen muhsan kadına verilen cezanın yarısı ile cezalandırılırlar. 

Prof. A. Bayındır o konuşmasında "mâ meleket eymân"a köle ve cariyeler deyip duruyor, siz onun "YA O YA O" dediğine "evet" diyorsunuz da neden cariye dediğine "evet" dimiyorsunuz, üstelik o prof. Üstüne üstlük de o, kendi anlayamamış bugüne kadar da, benim gibi prof. olmayan, hala öğrenci olan birinin bulduğu tâze görüşüne uymuş!

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Bu ayetlerde kölelik/cariyelik vs.. ile ilgili tanımların geçtiğini söylemek bu sistemi Kur'an desteklemiş yada uygun görmüştür demek gibi algılanıyor sanki...İçinde bulunduğu toplumu (eski alışkanlıklarına ve inançlarına olan bağlılıklarından dolayı) bezdirmeden, olması gerekenin akıl yoluyla oluşmasını sağlamak adına Kur'anda kesin hüküm bildirilmemiş olması desteklediği anlamına gelmez...diğer taraftan Kur'an kesin bir şekilde köleliği neden kaldırmış olsun o sadece bir hatırlatma/öğüt için değil mi seçenekler insanın önüne kendi tercihini yapılması için konulur "bunu yaparsan bu, yapmassan şu" denir..kesin hükümle kaldırılmıştır dediğimizde tartışılan ayetlerde açık bir ifadeyle bunun delilini göremiyorsak duygu bazında eğip bükmeler meydana gelir.

..Ve lekad yessernel kur’âne lîz zikri fe hel min muddekir. (Kamer/22)
...İn huve illâ zikrun lil âlemîn. (sad/87)
Kitâbun unzile ileyke fe lâ yekun fî sadrike haracun minhu litunzire bihî ve zikrâ lil mu’minîn (araf/2)

Kur'an bir hatırlatıcı/öğütleyici/uyarıcı/yönlendirici olarak kendisiyle akıl sahiplerinin uyarılması ve kendisine yerleştirilen akılla iblis/nefis arasındaki savaşta hangi tarafı tutmaları gerektiklerini görmeleri ve bunu sağlamak için örneklemeler/örnek davranışlar, tavsiyeler ve yapılması gerekenlerin bildirildiği ayetlerle gelmedi mi, eğip bükmeler neyin nesi...

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

O nedenle ben Mu'minûn'un ilgili sözlerinin genel olduğunu düşünüyorum. "Erkeklere has"tır diyorum. (haktansapmaz)

Buradaki "düşünüyorum"  DÜŞÜNMÜYORUM olsa gerek. Siz Müminûn 1-6’nın kadınları da kapsadığını düşünmüyor, erkeklere has olduğunu düşünüyorsunuz.

İnananlar kurtulmuştur - Kad eflehal mu’minun  

Apışaralarını saklayan kimselerdir onlar.

ama "eşleri" YA DA "yeminlerinin sahip oldukları" başka. Onlar konusunda kınanmazlar.

(Size göre:

ama "karıları" VE DE "cariyeleri" başka. Onlar konusunda kınanmazlar.)

Sonuç olarak

madem "erkeklere has"tır bu ayetler,

madem kadınları kapsamazlar

o halde

kurtuluşa eren kadınlar

*

Ve ayetlere takınılan bu tavır Kuran'ı Allah'ın elinden alır, şunun bunun eseri yapıp çıkar. Örneğin birileri Mâide 90’nın erkeklere has olduğunu DÜŞÜNÜR:

Ey inananlar - Yâ eyyuhellezîne âmenû

(Birilerine göre: Ey erkekler!)

Ey inananlar! İçki, kumar, fal okları ve dikili taşlar şeytanın pis işlerindendir; onlardan uzak durun ki kurtulasınız.

Ama madem bu ayet artık "erkeklere has"tır ve madem Allah'ın kadın kullarını kapsamaz, sonuç olarak içki kadınlara haram değildir.

*

Yine örneğin birileri Cumu'a 9'un erkeklere has olduğunu DÜŞÜNÜYOR. Hem o kadarla da kalmıyor, fırsat verilmiş ki, yüzyıllardır uygulanmasını dayatıyorlar:

Ey inananlar - Yâ eyyuhellezîne âmenû

(Birilerine göre: Ey erkekler!) 

Ey inananlar! Toplanma günü salât için çağrı yapıldığında Allah'ı anmaya koşun; alış verişi bırakın.

Ama "erkeklere has"tır bu ayet. Çünkü kadınlara cuma namazının farz olmadığına dair icmâ vardır (Süleyman Ateş). Üstüne bir de hadis: "Cumayı cemâatle kılmak her müslümana farzdır. Yalnız, şu dört kişiye farz değildir: köleye, kadına, çocuğa ve hastaya." (Ebû Dâvûd, Cumu'a:8; Rûh'l-Meânî: 28/102)

* 

Kısacası, DÜŞÜNÜYORUM deyip ayetlere istediğimiz anlamı verirsek inanan kadınların işte böyle, örneğin

apışaralarını açması caiz olur;

alkol alması helal ilan edilir;

cuma "salât"ına gitmesi farz olmaktan çıkar.

Sevgi ile,

Hasan Akçay

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Video: Cuma dahil, namazlar Kabe'de kadın-erkek birlikte kılınıyor.

Fiilî sünnetullah bu. Çünkü inananlar Kabe'yi kadın-erkek birlikte tavaf ediyorlar, ta kamete kadar; müezzin "Allahu ekber!" der demez oldukları yerde durup namaza başlıyorlar. Ayrışacak vakit yok.

Sevgi ile,

Hasan Akçay

Namaz ve Kabede yada camide namaz, Kabeyi tavaf da insanın kendi yapısı ve kendi buluşudur. (haktansapmaz)

Hocam, bu sizin iddianız ve fena halde yanlış bir iddianız ama buradaki müzakerenin konusu değil. Benim ondan söz etmemin nedeni:

Nasıl siz bütün inananlara seslenen Mu'minûn 1-6'nın erkeklere has olduğunu öne sürüyorsanız birileri de Cumu'a 9'un erkeklere has olduğunu öne sürüyorlar. 

Haklılar mı? Eğer haklı olsalardı "Allah'ın evi"nde de erkeklere has olurdu cuma namazı. Bakın, fiilî sünnetullah var orda. Tıpkı güneşin doğudan gelmesi gibi asla değiştirilemeyen bir olay.

Nasıl hiçkimse güneşi batıdan getiremiyorsa cuma namazını da Mescidi Harâm'da erkeklere has kılamıyorlar.

O namazlara kendim tanık oldum; Kabe'nin 25-30 metre ötesindekileri ayırmaya kalkışan polise itiraz edip Kabe'yi gösterdim ve "Elinizden geliyor ise ordakileri ayırın!" diye bağırdım. Ordan biliyorum. Siz de hiç olmazsa video kayıtları yoluyla tanık olun istedim. Yani size kanıt getirdim.

SÜNNETULLAH kelimesini kavram olarak müzakereye açmak aklımın ucundan dahi geçmedi. Ben onu tıpkı güneşin doğudan gelmesi gibi zorunlu bir oluş anlamında kullandım. 

Ve daha başka birileri çıkar, Mâide 90'nın erkeklere has olduğunu DÜŞÜNÜR. Haklı mı olurlar? 

Kısacası

Cumu'a 9'un erkeklere has olduğunu öne sürüp

"Cuma salâtı kadınlara farz değildir"

gibi bir anlamı peydahlamak ne ise

Mâide 90'nın erkeklere has olduğunu öne sürüp

"İçki kadınlara haram değildir"

gibi bir anlamı peydahlamak ne ise

Mu'minûn 1-6'nın erkeklere has olduğunu öne sürüp

"inanan kadınlar apışaralarını saklamazlar"

gibi bir anlamı peydahlamak odur. 

Meramımı şimdi anlatabildim mi?

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Fiilî sünnetullah bu. Çünkü inananlar Kabe'yi kadın-erkek birlikte tavaf ediyorlar, "

Buna sünnetunnâs deseniz! Allah'ın namaz kılma, ka'beyi tavaf etme gibi bir sünneti mi olur! O taktirde insanların yaşadığı dünyanın her meskun yerinde sünnettulahlar (sünnetünnâs) farklılıklar arzediyordur. İnsanoğlu, kendi yapar kendi tapar. Namaz ve Kabede yada camide namaz, Kabeyi tavaf da insanın kendi yapısı ve kendi buluşudur. Şayet müslümanların namazları, kabeyi tavafları birer sünnetullahsa, Budist ayinleri, mevlevilerin semaları, alevilerin cemleri, tarikatların hayy huyları, tamtamların depinmeleri de birer sünnetulah. 

Cumanın haftanın bir günü olduğu ve o günde bu adla toplu namaz kılındığı, bunun için umum müslümanlar bu günde namaza çağrıldıklarına inanmıyorum. Kadınların surede söz konusu cumalarla mükellef olduklarına da inanmıyorum.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Muhatap alınanlar "sadece" iman eden kimseler (Yâ eyyuhellezîne âmenû) arasında olup bu eylemleri gerçekleştirenler,

...izâ nûdiye lis salâti min yevmil cumuati fes’av ilâ zikrillâhi...Ve izâ reev ticâreten ev lehveninfaddû ileyhâ ve terekûke kâimâ...
vahye kulak vermeleri için toplanmaya çağırıldıklarında Allah'ın öğüdüne koşması istenenler, ticaret ve eğlenceyi görünce tercihlerini onlara yöneltip Peygamber söylevini dikkate almadılar... (cuma/9,11)
"alışverişi yapanlar, ticaret ve eğlenceye yönelmeyi tercih edenler"  bu kimseler muhatap olanlar... (cuma/9,11)

....el hamru vel meysiru vel ensâbu vel ezlâmu...fectenibûhu leallekum tuflihûn.
Felah bulmaları için, hamr, kumar, dikili taşlar ve fal oklarından kaçınmaları istenenler...
"Hamr, kumar, dikili taşlar ve fal oklarıyla içli dışlı olanlar" bu kimseler muhatap olanlar...(maide/90)

Ey iman etmiş kimseler arasında bulunup Hamr, kumar, dikili taşlar ve fal oklarıyla içli dışlı olanlar, alışveriş ve ticaretle ilgilenirken kendilerine vahiy yoluyla Allah öğüdünü aktarmak için toplanmalarını bekleyen peygamberi dikkate almayanlar...

İman eden topluluk içerisinde kadınlar bu eylemleri (alışveriş, ticaret ve eğlenceye yönelmeyi tercih edenler, Hamr, kumar, dikili taşlar ve fal oklarıyla içli dışlı olanlar) gerçekleştirenler arasında bulunuyorduysalar, kadınlarda muhataplar arasındadır, aksi halde değiller.

koşullar ve kültür...