Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
ah be dostum.neden nefesini boşa tuketiyorsun.bu ülkede yaşayanların %99 u hayatından memnun.bakma buralarda caka sattıklarına.ALLAH dediklerine.düzen nekadar müsade ediyorsa okadar konusurlar.lafla peynir gemisi yürütmeye çalışırlar.t.c de bilir bunları.serbest bırakır.ki ,işleri lak lak olsun.daha öteye geçmesin. salat ın içinde namaz yok varsada 2-3 hac uydurma ,başka anlamda aslında zekat uydurma,oda bozulmuş örtunme yok her kanun ilahi oyüzden beşer kanun koyucu olabilir. miras eşit bölünür okadar doğrucular ki,kendileri hiç hadis rivayet etmedikleri için hiç sağlam hadis yok diyorlar.onlardan başka doğrucu yok. bu ülke taguta tamamen teslim olmuş........buna karşı çıkacak yihitte pek yok bu ülkede.....
__________________ De ki: «Ey ehl-i kitap! Tevrat'ı ve İncil'i ve size Rabbiniz tarafından indirilmiş olanı ikame edinceye kadar hiçbir şey üzerinde değilsinizdir.» ALLAH HERŞEYİN EN DOĞRUSUNU BİLİR.
Önerim şu idi: "Allah'ın dinine aykırı bu 'antiseküler küfür'lerden istediğiniz birisiyle başlayın." Ama siz iki tanesini kendinizce açıklamışsınız: inanan kadınların cuma ibadetine engel olunması ve çok eşlilik denen fuhuş.
Çok eşliliğe fuhuş diyen peygambere de fahişe diyor, buna izin veren Allah'a da, doğru mu?
Hayır. Çok eşliydi diye peygambere, çok eşliliğe izin verdi diye de Allah'a fahişe diyen yok. Çünkü Allah'ın çok eşliliğe izin verdiği kocaman bir yalan. "Allah'ın indirdiğine uyulacak!" diyoruz ya, Onun indirdiği Ahzâb 52'dir ve orada söylediği şudur:
BUNDAN SONRA kadınlar sana helal değil; onları güzel bulsan bile eşlerinle değiştirmen de... - Lâ yahıllu leken nisâu min ba’du ve lâ en tebeddele bihinne min ezvâcin velev a’cebeke husnuhun
BUNDAN SONRA ifadesine dikkat - min ba'd. Nebinin eş üstüne eş alması BUNDAN SONRA haramdır demek bu. Peygamber BUNDAN SONRA eş üstüne eş almamıştır; yoksa elçilikten atılırdı, sıradan bir kafir olarak ölürdü ve o büyük gündeki cezaya çarpılırdı.
Eş üstüne eş alınmadıkça çok eşli olunamıyacağına göre Yüce Allah'ın, elçisinin şahsında, sona erdirdiği aslında çok eşliliktir. Antiseküler tagutlar işte BUNDAN ÖNCE yaşanıp defteri dürülen o "cahiliye fuhuşu"nu dayatıyor.
Düşünün. Allah eş üstüne eş almayı bu dinin nebisine haram kılar; nebi Allah'ın buyruğuna harfiyen uyar. Ama antiseküler tagutlar "Allah'ın indirdiği"ne inat, çatır çatır eş üstüne eş alır ve aldırırlar.
Bununla da kalmaz, "Çok eşlilik fuhuşsa peygamber fahişedir" derler. Oysa işleyen bi gıdımcık akıl sahibi herkes görür ki Allah "BUNDAN SONRA helal değil" diyerek BUNDAN ÖNCE edinilmiş olan çok eşli aileleri aklamıştır. Ve Hz Peygamberin çok eşli ailesi BUNDAN ÖNCE edinilmiştir. Ne fahişesi!
Her ciddi hukukta olduğu gibi Allah'ın hukukunda yasalar eskiye işlemez - illa ma kad selef. Fuhuş Allah'ın Ahzâb 52'deki buyruğuna inat, AHZÂB 52'DE SONRA eş üstüne eş almaktır.
*
Demiştik ki "Seküler anlayış, antiseküler anlayış… Hangisi Allah’ın indirdiği ile hükmetmiyorsa tagut odur."
Hangisi ne ile hükmediyor; bir örneği işte bu.
Allah’ın indirdiği: Ey nebi!Bundan sonra kadınlar sana helal değil; onları güzel bulsan bile eşlerinle değiştirmen de helal değil…" yani eş üstüne eş alman yasaktır.
Seküler anlayış: Eş üstüne eş almak yasaktır.
Antiseküler anlayış: İnananlar! Dörde kadar evlenmek caizdir. Eş üstüne eş alın.
Birbirinize her forum başlığında verdiğiniz destek çok duygulandırıcı. Örnek bir davranış.
Önerdiğiniz hususlara ve sizin gibi düşünmeyen uzak-yakın diğer her kimseye yönelttiğiniz ithamlara gelince, aklınızın bir yerinde bulunsun diye söyleyeyim;
Eğer siz ikiniz aynı kimse değilseniz, her ikinizin beyninde şekillenen "İlah" düşüncesinin birebir aynı olması, tıbben ve mantıken mümkün değildir.
Bu nedenle zorunlu olarak sizin biriniz, öbürünüzün Tanrısına şirk koşuyor.
Bu başlık da zaten "tanrı algısı" ile ilgili.
Onu bunu tanımlayıp sınıflandırmaya devam edin. Sıra birbirinize gelecek. Sonra ? Hanginizin Tanrısı daha üstün ?
Sevgili Malik (ünal) kardeşim, sık sık İsa'dan alıntılardı:
"İnsanlar şabat için değildir, şabat günü insanlar içindir"
Araçlar amaç olduğunda din aynı sizin salık verdiğiniz gibi olur.
Yani din insanlar için var olacağına, insanlar din için var olur.
Nefret kustuğunuz insanların da sizin de sahibiniz birdir.
Biraz daha halim olun.
İnkar ettiğimizi söylediğiniz ve savunageldiğiniz hadislerin birisinde (hatırlayabildiğim kadarıyla mealen söylüyorum), harp meydanında yanan ateşler arasında yavrusunu arayan bir anneyi gördüğünde resul duygulanır ve der ki, "Rabbiniz, şu kadından daha az merhametli değildir"
Ama gördüğüm kadarıyla sizin kahrınız Tanrı'dan büyük.
Usame bin ladin ile ilgili olarak açtığınız başlıkta biraz değinmeye çalıştım. İnsanları cehennemlik ilan etmeden önce biraz düşünün.
Ne o cehennemin sahibisiniz, ne de içine attıklarınızın.
Onu tutuşturan da siz değilsiniz.
Siz göksel egemenliğin kapısında bekçi misiniz ki, ne kendiniz onun içerisine giriyorsunuz, ne de başkalarının girmesine müsaade ediyorsunuz. (İncilden, mealen)
Size bir misal vereceğim. Vicdanınızda iyice, uzun uzun değerlendirin.
Eğer Kuran'da Ehli kitaba karşı "Sizin de bizim de ilahımız birdir..." şeklinde başlayan ve uzlaşmaya çağıran o ayetler olmasaydı ve ben bugün size bunu söyleseydim, böyle yapalım, böyle yapmak iyi olur deseydim "vicdanınızda" bana ne derdiniz, beni destekler miydiniz ?
Tanrı'nın Rahmeti Gazabını geçmiştir.
Bu gerçek sizin yazılarınıza da yansımalı eğer bu hususa inanıyorsanız.
Ve delil edinip örnek verdiğiniz hadis külliyatı da, "müjdeleyin, nefret ettirmeyin" diyor, eğer umursuyorsanız.
Bir de, insanlara güzel ve tatlı söz söylemek sadaka yerine geçer. En azından klavye başında parmaklarınız boşa yorulmamış olur.
Esen kalın.
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
ALGIM..
Bencileyin,
Yürüdüğüm buranın güneşi yok,
attığım her adımın,
zemini..
geçen yıllar içinde ölmüşüm,
lakin mezar kazıcısı,
hala ortalarda yok..
ki, işte bu neden ile, bencileyin dünya,
işte böyle bir, herşeysizlik..
İnsan denen varlığı kendimle türdeş asla görmedim,
ve öyleyse ben,
demek insan değilim..
ne muhabbeti sardı..
ne yargısı..
gündelikçi kadın gibiyim..
temizlerken etrafı, kendi pis..
tenzih, tenzih tenzih..
3 kerede estağfirullah ve onlardan özür,
sadece,
teşbih, teşbih, teşbih..
kapalı çarşı içinde ben,
hiçbir ses duymam,
ve geçen önünden geçtim..
şıracının şahidi,
bozacının,
kulakları uzunmu uzunlar,
dolmuş yığın..
lakin onlardan da bir sesi..
duyamadım..
sanırım hepsi birer silüet..
ya da benim kulaklarım sağır?
soluduğum şu hava,
az sonra bir zehir..
onların çok yargısı,
birbirini gübreler..
ve sanki ağıl önlerindeyim..
inan,
kokuları benden de beter..
lakin insan için her sözü,
söylemem..
çünkü ben,
bir taş duvar, bir okkayım..
hem zati Rab,
vereceğince izni vermiş..
çokça hissettiğimde o vakit,
bir çift söz eder,
derim ki,
sen zaten..
seçtiğini seçmişsin,
tavrını da..
tarzını da.. beğenmedim..
Birbirinize her forum başlığında verdiğiniz destek çok duygulandırıcı. Örnek bir davranış.
Önerdiğiniz hususlara ve sizin gibi düşünmeyen uzak-yakın diğer her kimseye yönelttiğiniz ithamlara gelince, aklınızın bir yerinde bulunsun diye söyleyeyim;
Eğer siz ikiniz aynı kimse değilseniz, her ikinizin beyninde şekillenen "İlah" düşüncesinin birebir aynı olması, tıbben ve mantıken mümkün değildir.
Bu nedenle zorunlu olarak sizin biriniz, öbürünüzün Tanrısına şirk koşuyor.
Bu başlık da zaten "tanrı algısı" ile ilgili.
Onu bunu tanımlayıp sınıflandırmaya devam edin. Sıra birbirinize gelecek. Sonra ? Hanginizin Tanrısı daha üstün ?
Sevgili Malik (ünal) kardeşim, sık sık İsa'dan alıntılardı:
"İnsanlar şabat için değildir, şabat günü insanlar içindir"
Araçlar amaç olduğunda din aynı sizin salık verdiğiniz gibi olur.
Yani din insanlar için var olacağına, insanlar din için var olur.
Nefret kustuğunuz insanların da sizin de sahibiniz birdir.
Biraz daha halim olun.
İnkar ettiğimizi söylediğiniz ve savunageldiğiniz hadislerin birisinde (hatırlayabildiğim kadarıyla mealen söylüyorum), harp meydanında yanan ateşler arasında yavrusunu arayan bir anneyi gördüğünde resul duygulanır ve der ki, "Rabbiniz, şu kadından daha az merhametli değildir"
Ama gördüğüm kadarıyla sizin kahrınız Tanrı'dan büyük.
Usame bin ladin ile ilgili olarak açtığınız başlıkta biraz değinmeye çalıştım. İnsanları cehennemlik ilan etmeden önce biraz düşünün.
Ne o cehennemin sahibisiniz, ne de içine attıklarınızın.
Onu tutuşturan da siz değilsiniz.
Siz göksel egemenliğin kapısında bekçi misiniz ki, ne kendiniz onun içerisine giriyorsunuz, ne de başkalarının girmesine müsaade ediyorsunuz. (İncilden, mealen)
Size bir misal vereceğim. Vicdanınızda iyice, uzun uzun değerlendirin.
Eğer Kuran'da Ehli kitaba karşı "Sizin de bizim de ilahımız birdir..." şeklinde başlayan ve uzlaşmaya çağıran o ayetler olmasaydı ve ben bugün size bunu söyleseydim, böyle yapalım, böyle yapmak iyi olur deseydim "vicdanınızda" bana ne derdiniz, beni destekler miydiniz ?
Tanrı'nın Rahmeti Gazabını geçmiştir.
Bu gerçek sizin yazılarınıza da yansımalı eğer bu hususa inanıyorsanız.
Ve delil edinip örnek verdiğiniz hadis külliyatı da, "müjdeleyin, nefret ettirmeyin" diyor, eğer umursuyorsanız.
Bir de, insanlara güzel ve tatlı söz söylemek sadaka yerine geçer. En azından klavye başında parmaklarınız boşa yorulmamış olur.
Esen kalın.
ne desem boş.ALLAH kendisini herkesin ayrı anlayacağı şekilde mi tanımlamış,anlatmış?tıbben ve mantıken imkansızmış?
ALLAH herşeyi tanımlamış.kafir kişiliği ve karekteri bellidir,münafıklık kişiliği ve karekteri bellidir.müslümanlık kişiliği ve karekteride bellidir.ALLAH bu üçünün arasını ayırmışdır.ve onlara nezaman nasıl davranılması gerektiğini belirlemişdir.anlamak istersen oku.saptırmak istersen nefsini dinle. saptırmak ve çarpıtmak için okadar uğraşmışınki.....nedesem boş.
__________________ De ki: «Ey ehl-i kitap! Tevrat'ı ve İncil'i ve size Rabbiniz tarafından indirilmiş olanı ikame edinceye kadar hiçbir şey üzerinde değilsinizdir.» ALLAH HERŞEYİN EN DOĞRUSUNU BİLİR.
ne güzel konuşuyorsun sen öyle pavlus pavlus! içine pavlus mu kaçtı ne!? bırak bu sevgi ayaklarını, nesin, necisin, neyin peşindesin? havari misin? sen git bunlar mitraistlere anlat öyleyse.
tanrı algım birkaç sayfa geride asılı duruyor. ben aklıyla bulunabilen yani tümevarılarak bulunabilen, alemden bağımsız bir ilaha inanıyorum. bu ilahı bulduktan sonra onu kendimce modifiye etmiyorum müşriklerin putlaştırmaları gibi hem madden (heykel, büst vs.) hem de manen (şahsi ilah tanımlamaları). ve bu şirkin dışında bir de ortak, denk tutma şirki vardır. bu da yahve apayrı bir ilahtır, god daha başkadır, got'un bunla hiç hiç alakası yoktur. bunla birlikte oğul vardır, kutsal ruh vardır, üzeyr vardır.ha bir de diablo vardır... diye ilah'ı parça pinçik etme şirki vardır. demez ki yahve putçusu aslında Allah'a tapmaya çalışıyor, demiyor ki mesih putçusu bir olan Allah'a tapmaya çalışıyor ama farklı özellikler ve mesajları kendi kafasınca ona biçiyor da işte böyle Allah'a farklı Allah anlayışlarıyla şirk koşuyor. neyse işte ben ilah'ı bulduktan sonra tümden gelime geçiyorum ve o ilahın benle ya da başka birisiyle iletişime geçerek dinini vaaz etmesini beklerim. vaaz ederse ancak bana vahyedilene uyarak yaşarım. değilse yaratılmışlara (putlara) tapmam ve onun varlığını ve ölümle onun huzuruna kavuşacağımı bilerek, onu kendimce tanımlayıp manevi şirke düşmeyerek yaşarım.
Müşrik kitap ehli ile aramızdaki ortaklık Allah'tır ama Allah inancı değildir. Onlar Allah'a inanıyorlar ama Muhammed peygambere yani Allah'ın vaaz ettiği Allah inancına inanmıyor. kendi hahamlarının, papazlarının uydurduğu Allah inancıyla şirk koşuyorlar. mesih putçusu kristçiler bunla yetinmeyip maddesel putlar (isa ve kutsal ruh) edinerek duble şirk yapıyorlar.
burada kimseye nefsani bir kin, nefret kustuğum yok ama Allah'ın yoluna oturmuş insan şeytanlarına Allah için nefretim vardır bunu itiraf etmeliyim. Şirkten (hem tağutlara kulluk hem de nefse (nefsin ilah anlayışına bağlanmaktan) kulluktan vazgeçilirse Allah için severim. Allah'ın hidayet vermediği birisine hidayetine vesile olabilmek iyi muamele ederim. çünkü adam çok samimi bir şekilde anlamaya çalıştığı halde anlamıyor. ancak bildiği halde kelimelerin yerlerini değiştirerek kıvırtan sapanlara ve saptırıcılara da anlayacağı, hak ettiği dilden konuşurum. inanmayanlara bir azap edilecek ancak saptıranlara azap üstüne azap var, ikiyüzlü münafıklar ise ciddi ciddi cehennem dibini boylayacaklardır. varsa burarlarda -ki potansiyelini baya bir yüksek görüyorum- bir daha düşünsünler.
---
hasakcay,
öncelikle bu konudan çıkarın nedir? konuyla "alakalı" iletimden kısa bir alıntı yaptın ve bu alıntıyı "alakasız" bir propagandana alet etmeye çalıştın. ben dedim seküler tağut kulu sen dedin ki antiseküler şeriatçı. hadi bunu geçelim de cuma namazı, çok eşlilik ne ALAKA? tamam onu yine tartışırız varsa ayrı bir başlık getir ya da sıfırdan aç -DA buradaki konuyla ne ALAKSI'nı bana bir izah ediversen?
korkutanda ALLAH azabı taddıracak olanda.yargılayacak olanda O.hüküm heryerde ve her şartta O nundur. ALLAH kafirleri ve müşrikleri ve münafıkları aşağılıyor.onlara kahrının mutlaka yakalayacağını söylüyor. ama satılmış olanlar ise islama savaş açanlara sevgi gösterisinde bulunuyor.evet sevgi ayetlerden bir ayettir.barış güzel olandır.ama unutma herşey yerinde ve zamanında güzeldir. savaşmadan-hicret etmeden din sahibi olamazsın.ancak bu zilletin bir parçası olursun.oturur laklak ederiz......
ha bu arada belki düşünmene yardımcı olur umuduyla:
ABD Merkez Komutanı Orgeneral James Mattis:"“Peçe takmayan kadınları 5 yaşından
itibaren dövenler var. E bu adamlarda insanlık kalmamış zaten. O yüzden
onları vurmak acayip eğlenceli“
Irak'taki bir baskında sivilleri öldürmekle suçlanan 4 asker, soruşturma
kapsamında verdikleri yeminli ifadede, operasyonda "askerlik çağına
gelen tüm erkekleri öldürme" talimatı aldıklarını söyledi. Askerler,
emirlerin komuta zinciri içerisindeki subaylardan geldiğini belirtti.
Askerlerin avukatları da müvekkillerinin sadece emirleri yerine
getirdiğini ifade ediyor.
Afganistan'da görev yapan Amerikalı askeri çavuş Jeremy Morlock, 3 sivili zevk için öldürdüklerini kabul etti.
Irak’ı yedi
yıl önce işgal eden ABD güçleri 2011’de bu ülkeden tamamen çekilmenin
hesaplarını yapsa da Iraklılar bölgede yaşanan insanlık dramının
yaralarını sarabilmiş değil. İşgal boyunca ölen Iraklı sivillerin sayısı
bile kesin olarak bilinmiyor. Iraqi Body Count 103 bin Iraklının
öldüğünü savunurken, Lancet 600 bin, Opinion Research Business
araştırması ise 1 milyon Iraklının işgal nedeniyle öldüğünü öne sürüyor.
Bu kayıplar işgali daha da tartışmalı hale getiriyor.
Yasağa uymayanı öldürüyorduk
Garret
Reppehnagen (Er): Bağdat’ta sokağa çıkma yasağı ilan edilen bir gece,
akşam devriyesi sırasına tarlasında toprağıyla uğraşan iki çiftçi
gördük. Yanımdaki asker hemen üzerlerine ateş açtı ve emirlerin sokağa
çıkma yasağını delen herkese ateş edilmesi şeklinde olduğunu söyledi.
Ölen iki çiftçinin hikayesini sonradan öğrendik. Tarlayı sulamak için
kullandıkları pompa elektrikle çalışıyormuş. Gündüzleri elektrik
olmadığı için gece tarlada iş yapmak zorunda kalmışlar. Onları öldüren
askere, “Bunu bilsen yine de ateş eder miydin” diye sordum. Bana,
“Emirler böyle” diye yanıt verdi.
Kadını parampaça ettik
Jason
Washburn (Onbaşı): Devriyedeyken bir Iraklı kadın karşıdan geliyordu.
Elinde büyük bir çanta vardı. Bize doğru ilerlediğini ve bomba
taşıdığını varsayarak hemen bomba atar diye “önleyici saldırı” yaptık.
Havayı kaplayan toz bulutu kalktığında çantanın içinde bizim için
hazırladığı meyveler olduğunu gördük. O bize yemek getirmişti, biz onu
parçalara ayırdık. Yanımızda ekstra silahlar taşıyorduk.
Ne zaman
masum bir sivili öldürsek hemen cesedinin üzerine bu silahı yerleştirip
öldürdüğümüz kişiye direnişçi süsü veriyorduk. Bunu komutanlardan
aldığımız talimatla yapıyorduk. Ölenlerin sayısı hesaplanmıyordu. Bu
şekilde kaç Iraklı hayatını kaybetti bilmiyorum. Ama inanın sayısı çok
fazladır.
Tüm taksileri taradık
Hart
Viges (Er): Bir keresinde direnişçilerden birinin bir takside olduğunu
söyleyen komutan telsizden gördüğümüz tüm taksilere ateş açmamız emrini
verdi. Hazır bekleyen keskin nişancılar şaşırmıştı, “Tüm taksilere mi
ateş açacağız? Yanlış duyuyorum heralde” dediler.
Telsizden
yarbayın cevabı duyuldu: Beni doğru duydun asker! Sana bütün taksilere
ateş etmeni emrediyorum! Bu emir sonrası taksilere mermi yağdırmaya
başladık.
Brian Casler (Onbaşı): Bazen Iraklı çocuklara ABD
ordusunun bize verdiği hazır yiyeceklerden dağıtırdık. Ama bazı
askerlerin bu yemeklerin içine işediğini gördüm. Bazıları da içecek
şişelerinin içine işedikten sonra o şişeleri çocuklara fırlatırdı.
Cesetlerle hatıra fotoğrafı
Jason
Moon (Er): Kadınlar ve çocuklar konvoyumuzun önüne çıktığında
kesinlikle yavaşlamamamız ve durmamamız konusunda kesin emir almıştık.
Eğer bir direnişçinin sivillerin arasından konvoya saldırdığına emin
olursak saymamız emredilmişti. Sivillerin sayısı 30’un altındaysa ateş
açabiliyorduk. Peki ateş altındayken hangimiz “Burada 30 kişiden fazlası
var ateş edemem” diye düşünür ki?
Vincent Emanuele (Er): Devriye
çevreye gezerken rastgele ateş açar, bir şarjörü boşaltırdık. Yoldan
geçen araçlara rastgele ateş ederdik. 8 ay boyunca bu şekilde davrandık.
Yoldaki cesetlerin üzerinden Humvee ciplerimizle geçer sonra durup
cesetlerle hatıra fotoğrafı çektirirdik.
Beyaz bayraklıları vurduk
Jason
Wayne Lamue (Er): Kürek taşıyan (yol kenarı bombası için çukur
kazdıkları gerekçesiyle), çatıda cep telefonuyla konuşan ya da sokağa
çıkma yasağını ihlal eden herkes, öldürülmesi emredilen kişilerdi. Emin
olun bu şekilde hayatını kaybeden çok insan oldu. Subaylar, “Siz
insanlara çekinmeden ateş edin biz sizi kurtarmak için gereğini yaparız”
diyordu.
Michael Leduc (Onbaşı): 2004’teki yapılan Felluce
baskınına katıldım. Bize verilen emir şuydu: Size doğru beyaz bayrak
sallayarak yaklaşan birini görürseniz bunun numara olduğundan emin olun
ve onu öldürün. Komutanlar sivil kayıpları önemsemiyordu ve kurallara
uymadan sivil kayıplara neden olanlara göz yumuyordu. Hatta rastgele
ateş açmayı teşvik ediyordu.
Çocuklu binaya bomba
Scott
Ewing (Er): Çocuklara şeker vermemizin onları çok sevmemizden
kaynaklandığını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Çocuklar araçlarımızın
yanında olduğu zaman direnişçiler bize ateş açamıyordu. Bu nedenle
sürekli şeker dağıtarak çocukları “canlı kalkan” olarak kullanıyorduk.
Bize dağıtılan uyarı metinlerinde insanlara silahlı olduklarından emin
olmadıkça ateş açmamamız öğütleniyordu. Ancak kağıtların son bölümünde
“Bu kurallar hayatınızı tehlikeye atmanızı gerektirmiyor” notu vardı.
Cliff
Hicks (Er): Amerikalı yarbayın aracına bir apartmandan ateş açıldı. Bir
şey olmamıştı ama yarbay çok sinirlendi. Ertesi gece bir C-130 o
apartmanı yerle bir etti. Oysa ki daha sabah içinde onlarca ailenin
olduğunu görmüştük.
ah sevgi ah......aliaksoy gibilerin ağzına neden hiç yakışmıyorsun?
İngiliz The Sunday Times gazetesinin
haberine göre, Irak ve Afganistan’da görev yapan 100 Amerikan askerinin
sivil halka yaptıklarını itiraf ettiler. Irak ve Afganistan’da savaşan
100 Amerikan askeri, bir araya gelerek savaşın gerçek yüzünü
Washington’da dört gün boyunca anlatma kararı aldı.
Askerlerden 80’i savaş karşıtı
derneklere cephede yaşadıklarını yazılı olarak teslim etti. İşte
gazetede yayınlanan askerlerin itirafları;
Perry O’Brien
(30) : 2003 yılında Afganistan’da görev yaptım. Elinde kürek olan
herkesi öldürme hakkımız vardı. Çünkü bu küreklerle yol kenarlarını
kazıp bomba yerleştirdikleri bilgisini almıştık.
Hele ki akşam olduğunda herkesi öldürme
yetkisine sahiptik. Kimse soru sormazdı. O saatte sokakta bulunmak
öldürülmenin gerekçesi olarak kabul ediliyordu.
Geceyarısı
insanların evlerine baskın düzenleyip kadınların ve çocukların gözü
önünde evdeki erkekleri gözaltına alırdık. Sonra onlara ne olduğu
konusunda hiçbir bilgim yok. Arkadaşlarımız içinden bu tür uygulamalara
karşı çıkanlar yine askerler tarafından ya psikolojik ya da fiziksel
olarak cezalandırılırdı.
Jason Washburn (28) : 2003 yılında
savaşın ilk günlerinde Irak’a gönderildim. Bize şeytani bir diktatörü
devirmek için Irak’a gittiğimiz söylendi. Göreve başladığımızda
ilerlediğimiz her yerde Iraklılar bize teslim oluyordu. En ufak bir
direniş göstermediler. Bizi kurtarıcı gibi karşıladılar. Buna karşılık
bizim tek yaptığımız ise sivilleri öldürmek oldu.
Irak ordusunun
bize karşı direniş gösterdiğini ve bir mahallede üslendiğini söylediler.
Bu mahalleye girmeden önce saatlerce burayı top atışına tuttuk. Sonunda
içeri girdiğimizde sokaklarda sadece sivillerin cesetleriyle
karşılaştık. Kadın ve çocukların cesetleri tanınmayacak hale gelmişti.
Aralarında tek bir üniformalıya bile rastlamadık. Bahsettikleri
karargahtan da eser yoktu. Beni buraya göndermeden önce Amerikan askeri
olarak onurlu bir iş yaptığımızı düşünürdüm. Oysa ki hiç öyle
değilmiş...
Logan Laituri (26) : Ben sadece para kazanmak için
asker oldum. Ordu bana ayda 800 dolar maaş veriyor ve Irak’taki tüm
ihtiyaçlarımı karşılıyordu. Yani 800 doların tamamını
biriktirebiliyordum. 2004’ün Aralık’ında Irak’a gönderildim. Ama
sokaklarda Irak polisini bile dövebilme hakkımız vardı. Üniformalı
polisleri hiçbir gerekçe olmaksızın midelerine yumruklar indirerek yere
devirirdik.
Komutanımız
bize “ Masum bir sivili öldürdüğünüz zaman korkmayın. Yanına bir silah
bırakın ve sanki onun ateşine karşılık vermişsiniz gibi ifade verin ”
diyordu. Bunları gördüğüm zaman orada bulunma sebebimi sorgulamaya
başladım. Ve sonunda bunları anlatmam gerektiğine karar verdim.
Kelly
Dougherty (29) : Komutanlarımız bize verdikleri brifinglerde “ olması
gereken ” ve “ yapmamız gereken ” arasındaki farkı şöyle anlatırdı.
Mesela “ Operasyona gittiğinizde sivillerin kesinlikle zarar görmemesini
sağlayın. Birinci önceliğiniz bu olsun” dedikten sonra ayağını üç kez
yere vururdu. Bu, “ söylediklerimi beyninize kaydedin ama savaş alanında
bunu uygulamayın. Sadece geri döndüğünüzde ifade verirken böyle
anlatmanız gerektiğini bilin ” anlamına geliyordu.
Çatışmalarda
yaralanan siviller, revire gelip de masada kaldıklarında cesetlerini
kadavra olarak kullanırdık. Ama ölen bir ABD askeriyse ona hiç kimse
dokunmaz büyük özen gösterilirdi.
Washington Times gazetesinin
haberine göre Amerikan ordusu, yanlışlıkla öldürdüğü siviller ya da
yanlışlıkla yıktığı binalar için 2005 yılından bu yana toplam 42.4
milyon dolar ödedi. Bu paradan evleri yıkılanlara da tazminat ödendi.
Türk
Silahlı Kuvvetleri’nin 2007 şubat ayında icra ettiği Güneş
Operasyonu’nda tek bir sivil hayatını kaybetmemiş ve tek bir sivil hedef
tahrip edilmemişken, yıllardır Irak’ta ne için bulunduğu bilinemeyen ve
yaptığı operasyonlarla ilgili dünya kamuoyuna hiçbir açıklamada bulunma
ihtiyacı hissetmeyen Amerikan Ordusu’nun kendi mensupları 17 bin sivili
yanlışlıkla (!) öldürdüklerini itiraf ediyor.
Ama Türkiye’nin
gayet haklı olduğu bir konuda, ulusal güvenliğini tehdit eden terör
örgütünün bulunduğu kamplara, hem de kısa süreli harekatlar icra ederek
teröristleri etkisiz hale getirmesi, Irak yönetimini rahatsız ediyor ve
Türkiye’nin bir an önce, bölgeyi terk etmesini isteyebiliyor…
Mesud
Barzani ise hava harekatında sivillerin öldüğünü iddia ediyor ve
Türkiye’yi tehdit ediyor. Ama, Irak halkına işkence yaptıkları, kendi
basın organlarınca ispat edilen, Amerikan askerlerine hiçbir şey
demiyor…
Ne kadar büyük çelişki değil mi? Öldüren ABD olunca yanlışlık oluyor adı…
17.000 tane yanlışlık olmuş fazla değil (!)…
nekadar insanca,pekde insanca.....değilmi aliaksoy ve gibiler......?
Alman haber dergisi Der Spiegel, Amerikan
askerlerinin Afganistanlı sivilerin cesetlerinin yanında poz verdiği
fotoğrafları yayınladı.
Fotoğraflarda, biri gülmekte olan iki Amerikan askeri, iki ölü adamın kafasını tutuyor.
Der Spiegel, fotoğrafların
Afganistan'da silahsız sivilleri öldüren bir 'haydut birlik' için açılan
inceleme sırasında keşfedilen binlerce video ve resim arasında olduğunu
söyledi.
İnceleme kapsamında beş asker cinayetle suçlanıyor.
Amerika Birleşik Devletleri ordusu, fotoğrafların yarattığı üzüntüden dolayı özür diledi.
Berlin'deki Amerikan Büyükelçiliği'nden yapılan
açıklamada, askerlerin eylemleri "iğrenç" ve "Amerikan ordusunun
standart ve değerlerine aykırı" olarak nitelendi.
Açıklama, "Fotoğraflar, 10 yıldır süregelen
operasyonlarda yer alan askerlerimizin disiplin, profesyonellik ve
saygınlığı ile büyük bir tezat içerisindedir" sözleriyle devam ediyor.
aliaksoy sen şeytani sevgine devam et.......
__________________ De ki: «Ey ehl-i kitap! Tevrat'ı ve İncil'i ve size Rabbiniz tarafından indirilmiş olanı ikame edinceye kadar hiçbir şey üzerinde değilsinizdir.» ALLAH HERŞEYİN EN DOĞRUSUNU BİLİR.
Buraya bir kaç çeşit şey yazdım ama her seferinde vaz geçtim.
Düşündüm, düşündüm ve nihayet şunu söylemeye karar verdim.
Ben size Rabbimden esenlik ve hakkınızda hayır diliyorum. Bunu kendim için de diliyorum.
Esen kalın.
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
Allah cevap verir..cevaplar, karbon kağıdının üzerinde, herkesi kapsar ve aynı seviyede değildir..
Evet.. Allah bir ama kulların sınıfları farklı.
İlk öğretim talebesine sual sorulur.. o cevap verir, belki veremez ama o talebe ondan sorumludur çünkü o düzey için bu sual gereklidir..
de, siz bile ufağı büyüğü akıllıyı zekiyi küçüğü ayırdedip cevaplar verirken, nasıl olurda Rabbın bunu ayırmadığını hesab edersiniz?
sanırım çoğunlukça edersiniz, lakin Rab bu ayrımınızı kaale almaz.. çünkü Rab, algıya göre değil, her seviyeye göre rahmetiyle cevap verir.. Rahmeti zahmet olarak algılamak, bizim en iyi yaptığımız yanlış olmalı.. Saygıyla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma