Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
paradigma Yazdı:
TeWHiD Yazdı:
Bugün yeryüzünde yürürlükte olan rejimlerin hepsi, beşerî rejimlerdir ve hükümlerini kendileri koymaktadırlar. Dolayısıyla da Allah (c.c)'ın hükümlerine muhalefet etmektedirler. O halde bu rejimlerin hepsi "tağut" olarak isimlenir. Hatta kitlelere "en cazip ve hüsn-ü kabul gören bir rejim" olarak tanıtılan demokratik ve lâik rejimler de tağut hükmündedir. |
|
|
|
Selam
Tağut konusu her nedense çoğunlukla siyasi olarak ele alınıyor ve bu, asıl sorunu görmeyi güçleştiriyor. Tağutun tanımı aşağıdaki ayette çok açıktır:
2Bakara/257: Allah, iman edenlerin dostudur. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Kâfirlerin velileri ise tâğûttur. (O da) onları aydınlıktan karanlıklara (sürükleyip) çıkarır. Onlar cehennemliklerdir. Orada ebedî kalırlar.
Allah insanları karanlıktan aydınlığa çıkarır. Neyle? İndirdiği kitapla, Kuran ile.
Tağut insanları aydınlıktan karanlığa sürükler. Aydınlık neyle oluyordu: Kuranla.
Demek ki tağut, insanların Kuran okumasının önüne engeller koyan, onları din konusunda uydurmalara, hurafelere yönlendiren, onların yanlışa yani karanlığa(şirke) sapmasına öncü olan kişilerdir.
Peki kimlerdir bunlar? Şu anda din konusunda insanların doğruyu görmesini engelleyen, onları kendi karanlık yollarına sürükleyenler kimlerdir?
Çok açık ki bunlar siyasi rejimler değildir. Birtakım dini otoritelerdir.
|
|
|
selam
Paradigmaya katılıyorum, tağut siyasetle ilgili bir kavram değildir, dinsel bir kavramdır, bunu böyle ele almazsak , tağuta inananları ıskalarız
tevhid demiş :Bugün yeryüzünde yürürlükte olan rejimlerin hepsi, beşerî rejimlerdir ve hükümlerini kendileri koymaktadırlar. Dolayısıyla da Allah (c.c)'ın hükümlerine muhalefet etmektedirler
Rejimlerdeki hükümlerden önce, Kurandaki hükümlere bakalım, Allahın verdiği hükümlere isyan eden, helal olanı haram kılan, inançsal konularda zanna dayalı olarak kafasına göre hüküm veren, Allahın hükümlerine muhalef etmiş olmaz mı? Asıl tağuta inanmak budur
Ve Allahtan değil de, ölüden, türbeden, cevşenden,taştan boncuktan medet beklemek de bir hurafe, dolayısyla tağut değil midir? Kişiyi acizleştiren, gerçeklerden feragat ettiren, insanın kendi onuruna saygsızılığı değil midir? Yüce yaratan dururken, onursuzca ve aciz şekilde böylesi nesnelerden medet ummak tağuta inanmak değil mi? ve yine bu ortak etmek değil mi? Ve bu bizleri aydınlıktan, doğru yoldan yanlışa sürüklemiyor mu?
Elimizde böylesi somut veriler varken ve toplumun hemen hemen hepsi bu tağutlara inanıyorken , neden çok uzak ihtimallere tağut deniliyor?
saygı ile...
|