Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
İslam'ı
bilen bir kişi İslam'ın Ebced'i reddettiğini açıkca
görür.
NEDİR
bu ebced?
Ebced'in
kökeni çoğunlukla rivayetlerdir. Alfabeyi oluşturan 8
kelimenin ilk 6'sının Medyen ülkesinin krallarının
adları olduğu; 6 şeytanın adı olduğu; haftanın günlerinin
her birinin adı olduğu; ilâhî İsimlerin baş harfleri
olduğu; Hz. Adem (A.S.)'in cennetten kovuluşunun evreleri
olduğu; İlâhî emirleri ve yasakları verdiği;
Pers hükümdarı Sâbûr'un çocuklarının
adları olduğu rivayetler gibi;
Eski
Yunan medeniyetinde,Ortadoğu da Asur, Babil ve Mısır’da, Yahudi
ve Hıristiyan medeniyetlerinde de sayılarla kâinatın düzeni
arasında ilişkiler kuran görüşlere rastlanılan
sistemler de mevcuttu..
Arap
alfabesindeki her harfin rakamsal bir değerinin olduğu sistemin adı
“ebced”dir. Ebced aynı zamanda Arap alfabesinin ilk tertibidir.
Ebced, Arap harflerinin kolaylıkla hatırda tutulmasını sağlamak
için eski dönemlerde geliştirilmiş bir formül
olup, gerçekte bir anlamı olmayan kelimelerin ilki “ebced”
şeklinde okunduğu için bu adla anılmıştır.
Bu
formülde yer alan kelimeler şunlardır: Ebced (elif, be, cim,
dal); hevvez (he, vav, ze); hutti (ha, tı, ya); kelemen (kaf, lam,
mim, nun); sa’fes (sin, ayn, fe, sad); karaşet (gaf, ra, şın,
te); sehaz (se, ha, zel); dazağ (dad, zı, gayın). Ebced sisteminin
İbranice ve Aramice’nin etkisiyle Nabatice’den Arapça’ya
geçtiği bilinmektedir. Arap alfabesindeki harflerin sayısal
karşılığının İbranice ve Aramice’nin harfleriyle aynı
değerde olması, bu bilgiyi güçlendirmektedir. (Mustafa
Uzun, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, “ebced”
maddesi, c: 10, s. 70)
Ebced
ilmi!! bir rivayete göre ;Rasûlullah'a gelen
bir grup yahudi Kur'an-ı Kerim'deki hurûf-ı mukattaa adı
verilen Elif, Lâm, Mim, vb. harflerini Ebced'e göre
değerlendirip, "İslâm ümmetinin ömrü,
"Elif: 1, Lâm: 30, Mim: 40" olarak toplam demişler;
kendilerine hurûf-u mukattaa ile başlayan "Kef, He, Ye,
Ayn, Sad, gibi diğer ayetler hatırlatılınca önce hesap
etmeye başlamışlar, sonra bu işin altından çıkamamış,
zihinleri karışmış, rezil olmuşlardır. Ashab ve Rasûlullah
(s.a.s.) onların bu çocukça hesap işine gülmüşlerdir.
Değişik
versiyonu: Hz Peygamber döneminde Yahudi alimlerinden bir kısmı
Kur’ân ayetlerinin başında bulunan elif-lam-mim,
kaf-ha-ya-ayn-sad gibi huruf-u mukattaayı işittikleri vakit Hz.
Peygambere, hesab-ı cifri ile “Ya Muhammed! Senin ümmetinin
müddeti azdır.” demişler, Hz. Peygamber ise diğer surelerin
başındaki mukattaayı okuyarak “yok daha var” diye mukabelede
bulunmuştur. (İbn-i Kesir, Tefsirü’l Kur’âni’l
Azim, 1:38; Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s. 87) Hz. Ali’nin meşhur
Celcelutiye kasidesinin hesab-ı ebcedi ve cifirle yazıldığını,
Cafer-i Sadık (r.a.) ve mutasavvıf Muhyiddin-i Arabi gibi zatların
esrar-ı huruf ile ilgilendiklerini ve ebced hesabını mesleklerinde
bir prensip olarak kabul ettiklerini iddia eder Bediüzzaman
(Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s. 87).
Bediüzzaman ebced hesabından
ve cifr ilminden faydalanılarak ayet ve hadislerden işari mânâlar
çıkarmanın makbul bir yöntem olduğunu iddia eder ve
Her şey bizim malumatımıza münhasır değildir. Bir ilmi
bizim bilmeyişimiz, olmadığına delâlet etmez diyerek
Kurandan
“Hayır
hayır, aslında onlar özünü, hikmetini
kavrayamadıkları ve önceden kendilerine açıklanmamış
her şeyi yalanlamaya eğilimliler. Onlardan önce gelip geçenler
de işte böyle gerçeği yalanlamaya yeltenmişlerdi.
(Ger-çeği görmek istiyorsan) zalimlerin sonunun nasıl
olduğuna bir bak!” Yunus, 39’ncu
ayeti işaret eder.
Said Nursi Kur’ân
ayetlerinden cifr ilmi yardımıyla işaretler çıkarılmasını
Kur’ân’ın bir mucizesi olarak yorumlar ve doğru
metotlarının kullanılmasıyla hakikate anahtar olabilecek
nitelikte sonuçlara ulaşılabileceğini belirtir ve der
ki“Her bir ayetin mânâ mertebelerinde bir zahiri, bir
batıni, bir haddi, bir muttalaı vardır.” (Sikke-i Tasdik-i
Gaybi, s. 86)
Bu derecelerin de füruatı,
işaratı, dal ve budakları vardır. (İhya-ü Ulumi’d-din,
2:184, 174, 175)
Buna göre ayetler sadece
zahiri mânâdan mürekkep değildir. Zahirdeki
mânâsından başka bir de işari mânâsı
vardır. Cifr ilmi bu işari mânâlara ulaşabilmek için
bir araç işlevine sahiptir. Ezeli bir ilim sahibinin kelamı
olduğu için insan idraki ancak yaşadığı olaylarla
ayetlere mânâ yükleyebilmekte veya itikadın
derecesine göre ayetleri anlamlandırabilmektedir. Ayetlerin her
asra bakan yönü olduğu için, maziden haber vermesi
gibi, gelecekten haber vermesi de Kur’ân’ın mucizeliğinin
ve belagatının gereğidir.
25. Sözde ise Hz. Peygamber
gayba aşina nazarıyla (gaybı bilmeye alışık) bazı olayları
gerçekleşmeden izn-i İlahi ile bilmekte ve hadis-i şerifinde
o olaya işaret eden remizler saklamaktadır demektedir.
Hazretleri, ulaştığı bilginin
büyük bir kısmını kendinde sır tutarak Gaybı Allah
bilir sözüne ters düşmemeye de çalıştığını
belirtir.
Ebced
le neyin peşinde koşuluyor, nelere çözüm bulunuyor
sorusuna cevap nedir?
Gaybı
ancak Allah bilir
Gayb
hakkında ki bilgiler öyleki Kıyamet vakti, mesih'in geleceği!
vakti bulma çalışmaları astrolojide,fal bakmada, Kadir
gecesinin tayininde,Kuran-ı Kerim ve dahi hadislerden yapılan
çalışmalarla tarih düşürerek (Bknz: Sikke-i
Tasdik-i Ğaybi) geçmiş ve gelecek olaylara ait
tahminlerde, kullanıldığı gibi define aramada, Özel
notlar ve ticarî ilişkilerde tasavvuf ilminde, Kur'an
tefsirlerinde , ve hatta evlilikte eş seçmede
vs…,Allah'ın Apaçık dediği doğruyla batılın net
olarak ayırdığını söylediği Kuran'da gerçek gözler
önündeyken şifreli bir sistemle!, Allah’ın genele
seslenmesi haricinde, bir kısım ilimde derinleşmiş kişilerin
anlayabileceği farklı bir dille sunulan gerçeğe! ulaşmaya
çabalar..
Kur'anı
ölçtük, biçtik, idrak ettik, yolunu öyle
bir tuttuk ki iş EBCED'e kadar geldi!
hanif_42
nin de gösterdiği gibi ebced diye oluşturulan sistemlerde
değişmez sabit bir kuralın olmadığı, rakamların ve seçimlerin
nihayetinde kendi isteğinle belirlenebildiği,
İslam
denizinde EBCED Safsatasının yerinin olmadığı ortada.
Ebced
hesapları ile Kur'andan fal bakmaya kadar giden küfrün
neresini ilim diye tezgahlarlar, müşterileri kim olur hiç
anlayamadım..
__________________ Anlatan da aciz dinleyen de aciz, Hamd O Allahüssamed'e ki İlahi Kelam ile seslendi
Alıntı: "Ebced hesapları ile
Kur'andan fal bakmaya kadar giden küfrün (ve şirkin) neresini ilim diye
tezgahlarlar, müşterileri kim olur hiç anlayamadım.."
Selam kardeş,Adamların niyeti insanları böyle şeytani tezyinlerle Kurana çağırmak değilki.Asıl amaçları kendi şeytani emellerine Kuranı alet edip onu nesneleştirmek ve devreden çıkarmak. Asırlardır yapılan bu şeytani pazarlama işine Edip yüksel gibilerin alet olmasına hala bir anlam veremiyorum. Bulduğum tek cevap onun gibi düşünenlerin başkalarının şeytaniliklerine kızarken,kendi şeytani eğilimlerine tezgah hazırlıyor olmaları gibi geliyor bana.Allah ıslah etsin.
__________________ ŞEYTANDAN VE ONUN EVLİYASINDAN KAÇINMANIN EN İYİ YOLU,ŞEYTANA KÜLAHINI TERS GİYDİRMEKTİR!
Şimdi Ebced kavramına, direkt olarak falcılık büyücülük kavramıyla bağdaştırıp bu şekilde bakmak biraz sabit fikirli bit tutumu gösterir.. Ayrıca Kuran'daki Ebcedle bulunan bazı ayetlerdeki 19 sistematiği ile ilgili bir konu var.. neden olmasınki?? Fakat ayrı bir konu olarak bu ayet reddetmelerine sebep olmaması gerekiyor.. Bu konuda sapkınlık var.. Çünkü reddedilen ayetlerin 19 kavramıyla alakası yok.. Yine Müddessir Suresi'ndeki anlatılanları çarptırıp kendilerine mal etmişler ilginç bir şekilde.. Edip Yüksel'i vs.. sevmiyorum bu yüzden.. Anlatmak istediğim bu değil.. Ebced..
Ebced uygulamasına şeytan işi olarak betimlerken neyi delil alarak böyle bir önyargıya varıyosunuzki?? Geleneksel çarptırılmış falcı-cinci vs.. gibi kavramların yoğunluğuna ve popüleritesine bakarakmı böyle bir önyargı gelişiyor? Kelle başı hesabı yani?
Evet, ebced ibrani kökenli harflerin rakamsal değerleri ile ilgili bir eşleşmeyi anlatan çok farklı bir uygulamadır - gizli bir bilimdir.. Ayrıca buna şeytan işidir, büyü veya falcılıkta kullanılır deyip kestirip atmak bir önyargıdır.. Yada ebced tamamen mantıksızdır, bilimsel bir kanıtı yoktur, türünde bir açıklama getirenlerde Kuran'ın nasıl indiğini açıklasınlar? Bu soruyu sadece; her şeyde mantık arayıpta belli bir akıl yürütme aşamasından sonra anlayamadığı ve kökeni soyut konulara dayanan kavramlara çamur atan insanlara soruyorum..Kendi içlerinde cevaplasınlar.. Yada Kuran'ın bilimsel mantığını anlatsınlar.. Şunuda belirteyim ben Kuran 19 kavramıyla yada Ebcedle ispatlanır demiyorum.. Lakin ebced gizli bir bilimdir bunu kabul edin.. Fakat çarptırılmış konulara, falcılığa, cinciliğe empoze edip işin içinden kaçmayalım..
Nerden biliyosunuz belki bu konunun yararlı olan yönleride vardır evrendeki her türlü ikilemde olduğu gibi?? Evrende herşeyin ikilemi vardır; iyi-kötü, doğru-yanlış, maddi-manevi, soyut, somut. vs.. ebcedin niye olmasın??
Ebced nedir?? Öncelikle bunu anlamak ve ne işe yaradığını deneyimlemek lazım.. Merak edenler araştırsın derim.. Belkide şaşıracağınız deneyimlerle karşılaşırsınız kim bilir???
Yok dersenizki Ebced gerçek olsada şeytan işi, büyü işi vs.. kanıtlayın derim.. Sizin bana "iyi bişey olduğunu kanıtla" şeklinde soru sorabilme ihtimalini düşünücek olursam; kanıtlayamam derim.. Lakin kötü bişey olduğunuda kanıtlayamazsınız, çünkü gizli bir bilim olduğunu iddia ediyorum..
Kuran'da ebced kullanmayın diye bir şeyde yazmıyor? Yada dersenizki evet Kuran'da ebced geçmiyor o yüzden gereksiz birşey olarak bir önyargıyla gelirseniz; Kuran, matematik, fen bilimleri, biyoloji vs.. gibi kavramlarıda öğretmiyor derim..
Bazı anlayamadığımız konulara fanatik bakıyoruz bence..
__________________ Doğrusu, kesin olarak bilseydiniz.
Cehennemi görürdünüz. 102/5,6
Şimdi
Ebced kavramına, direkt olarak falcılık büyücülük
kavramıyla bağdaştırıp bu şekilde bakmak biraz sabit fikirli
bit tutumu gösterir..
hanif_42
nin de gösterdiği gibi ebced diye oluşturulan sistemlerde
değişmez sabit bir kuralın olmadığı, rakamların ve seçimlerin
nihayetinde kendi isteğinle belirlenebildiğini deneyerek
bulabilirsin. DİKKAT etmemiz gereken nokta belirli bir mantığa
dayanmadığı, kuralları belirleyenin mantığına dayandığı
yani sistemi kim inşa ederse onun kurallarının geçerliği
olduğu buna dayanarak sınırsız rakamsal sistemler
oluşturulabileceğini görmek
Salt
falcılık ve büyücülükle bağdaştırmadığımız
Ortada.
“Bediüzzaman
ebced hesabından ve cifr ilminden faydalanılarak ayet ve
hadislerden işari mânâlar çıkarmanın makbul bir
yöntem olduğunu iddia eder ve Her şey bizim malumatımıza
münhasır değildir. Bir
ilmi bizim bilmeyişimiz, olmadığına delâlet etmez
demiştir”. Doğru sözü red etmek (Bir
ilmi bizim bilmeyişimiz, olmadığına delâlet etmez
)benim ne haddime. Ancak Ebced
uygulamasına şeytan işi olarak betimlerken neyi delil alarak böyle
bir önyargıya varıyosunuz ki?
"Gayb
hakkında ki bilgiler öyleki Kıyamet vakti, mesih'in geleceği!
vakti bulma çalışmaları astrolojide,fal bakmada, Kadir
gecesinin tayininde,Kuran-ı Kerim ve dahi hadislerden yapılan
çalışmalarla tarih düşürerek (Bknz: Sikke-i
Tasdik-i Ğaybi) geçmiş ve gelecek olaylara ait
tahminlerde, kullanıldığı gibi define aramada, Özel
notlar ve ticarî ilişkilerde tasavvuf ilminde, Kur'an
tefsirlerinde , ve hatta evlilikte eş seçmede vs…
kullanılması” yani kullanım alanlarına göre
şu
ayeti de unutmadan
“Hayır hayır, aslında onlar özünü, hikmetini
kavrayamadıkları ve önceden kendilerine açıklanmamış
her şeyi yalanlamaya eğilimliler. Onlardan önce gelip geçenler
de işte böyle gerçeği yalanlamaya yeltenmişlerdi.
(Ger-çeği görmek istiyorsan) zalimlerin sonunun nasıl
olduğuna bir bak!” Yunus, 39 ayeti incelememiz gerektiği de
belirtilmişken;
önyargı
diye nitelendirdiğiniz dayanağım Gaybı ALLAH’IN
BİLMESİ yani geleceği kendisinin bildiği
noktası.Şüphesiz ki Rabbim dilerse Gayb hakkında bazı
bilgileri ilimde derinleşmiş olanlara, istediğine gösterir.
Bu ilham yoluyla da olabilir ken Allah'ın İnananlar için
kılavuz olarak betimlediği Kur'an da şifrelerle bazı kendini
bilmezlerden korumak şeklinde olduğuna inanmam mümkün
müdür? Kur'an okurken/okunurken bazılarına
(zalimlikleri, alayları vs gibi nedenlerden) APAÇIK ayetleri
anlamaması için kur'an la o kişin arasına perde
kılabilen rabbim şifre mi kullanacak! Şifre ne için
kullanılır sorusunu bir cevapla kendine..
Ama
Kıyametin kendisinde saklı bir bilgi olduğu gerçeği ve
Muhkem ayetlerin ardınca değilde müteşabihlerin peşinde
gitmenin de nelere mal olacağı gene Kur’an da gösterilmişken
Ebced'le ulaşılmaya çalışılan hedef te barizken ebced ile
Kur'an a yaklaşmaya kalkmanın neresini mazur görebilirim.
Ebced
tamamen mantıksızdır diyemeyiz Ebcedi azıcık olsun irdeleyn biri
mantıksızdır diyemez.
Tam
tersine öyle mantıklı bir hesablama ki dileyen kendisine yeni
bir sistem inşa edebiliyor. Dediğim kişinin kendi rakamları ile
kendi düzenini ortaya çıkarabileceği.
Ama
nasıl oluyorda tüm bunlardan sonra Ebced denen sistemden
İslam’ın yakasını kurtarma çabalarına Kur’an’ın
nasıl indirildiğini açıkla? Şeklinde
yaklaşabiliyorsun?
Kur’an
ın nasıl indirildiği forumda sayısız kere Kur’an dayanaklı
olarak açıklanmış, Ebcedle nasıl bir ilişki kurulabiliyor
Kur’an ın indirilmesi..
İşte
ebced ile Kur’anı ilişkilendirdiğin nokta vb. yerlerde EBCED
ilmi denen şeyin bir şer olabildiğini söylüyorum….
“Yok
dersenizki Ebced gerçek olsada şeytan işi, büyü
işi vs.. kanıtlayın derim..”
hanif_42 nin de gösterdiği gibi ebced diye oluşturulan sistemlerde değişmez sabit bir kuralın olmadığı, rakamların ve seçimlerin nihayetinde kendi isteğinle belirlenebildiğini deneyerek bulabilirsin. DİKKAT etmemiz gereken nokta belirli bir mantığa dayanmadığı, kuralları belirleyenin mantığına dayandığı yani sistemi kim inşa ederse onun kurallarının geçerliği olduğu buna dayanarak sınırsız rakamsal sistemler oluşturulabileceğini görmek
Ebced uygulamasında, böyle bir kural yok malesef. Burda bunu anlatan arkadaş neden böyle bir fanatik tutum izleyip çarptırmış bu konuyla ilgili bilmiyorum yada sen yanlış anlamışsın, lakin ebcedde uygulanan sistem aynıdır.. Büyük ve küçük ebced olarak 2 türü vardır ve "harflere istediğin gibi numaralar VEREMEZSİN".. Kim uydurmuş ebcedde kuralları belirleyenin kuralları geçer şeklinde???
Şimdi arkadaşım bu konuyu araştırmadan yazıma başka bir insanın kaynağına güvenerek cevap vermişsin.. Burdaki o arkadaşın anlattığı kuralda kullnıcının harflere atadığı numaralar değil.. sistem değişmiyor.. Ben kendim biliyorum ebced uygulamasını ve hiç bir zaman harflere kendim farklı numaralar atadığımı bilmiyorum!!! ve böyle bir sistem yok, tekniği belli..
Besmele'nin şeddesiz 19, şeddelerle 21 harfli olduğu açıklamak için fereç hüdür böyle bir örnek vermiş, lakin bu kuralları kullnıcının kendisi belirlediği anlamına gelmez.. Ya var olan bir metin grubu üzerine yada oluşturmadığın bir metin grubunu önceden hesaplaplamak suretiyle uyguladığın BELLİ KURALLARI OLAN bir sistemdir.. Kullanıcı "numerolojik kuralları" belirlemez!!! böyle birşey olsa herkez arap harflerine istediği gibi numaralar atayarak istediği gibi şekil verir ve bu bir oyuna dönüşür.. konuyu derinlemesine anlamadan cevap verdiğin açık...
yazımda eleştirdiğim konuyu burda net bir şekilde görebiliyorum.. dini baz alarak ahlak kaynaklı bir iç coşku bazı konularda fanatik tutumlar sergileyebileceğimizi gösteriyor..
bu ayeti örnek vermişsin;
“Hayır hayır, aslında onlar özünü, hikmetini kavrayamadıkları ve önceden kendilerine açıklanmamış her şeyi yalanlamaya eğilimliler. Onlardan önce gelip geçenler de işte böyle gerçeği yalanlamaya yeltenmişlerdi. (Ger-çeği görmek istiyorsan) zalimlerin sonunun nasıl olduğuna bir bak!” (Muhmmed Esed(!) Çv.)10/39
bir önceki ayete aynı çeviriyi yapan kişiden bakalım :
(Buna rağmen) yine de, (hakkı inkara şartlanmış olanlar), "Onu (Muhammed) uydurdu!" diyorlar. (Onlara) de ki: "Eğer doğru sözlü kimselerdenseniz, o zaman, onunkilere eş değer bir sure getirin; hem (bu iş için) Allah'tan başka kimi yardıma çağırabilirseniz çağırın!" 10/38
dikkat edersen aciziz kardeşim; Kuran'a inanmayan bir topluluğun henüz hikmeti kavrayamadıklarından!!! ve öncelerden anlayamadıkları şeyi yalanlamaya meğilli olduklarından bahsediyor!! konumuzla alakalı değil.. ama hikmetin tam olarak kavranamayan kısımlarının yalanlanmaya meğilli olduğu açık. bu da ilginç :)
Ayrıca!!! Allah ayetinde diyorki;
"Eğer doğru sözlü kimselerdenseniz, o zaman, onunkilere eş değer bir sure getirin"
Yani gücünüz yetiyosa ayetlerine eş değer bir sure getirin diyor??? Şimdi düşün aynı ifadeyi içeren farklı tarzda yazılmış bi cümle ile ayeti taklit edebilirsin öyle değilmi?? Ama bu şekilde olursa Allah'ın ayetlerine eşdeğer olmaz??? Demekki o ayetlerin içinde bir kod türünde bir şey varki insanın bu kitabın bir benzerini oluşturamıyacağı, eş değer anlamda yapamayacağı bir kod var anlamına gelir?? Yoksa Allah'ın ayetlerini benzer cümlelerle taklit etmek yüzeysel anlamarını farklı ifadelerle kopyalamak o kadarda zor bişey değil değil!!
Örnek olarak;
Ayet = Allah her şeye gücü yetendir..
Kopya= Allah'ın gücü herşeye yeter.. Bu iki ayet ifadesel olarak aynı olabilir fakat metinsel tabanlı eş değer değil !!! Harflerin yerleri, tümleç, yapısı vs.. farklı..
Lütfen artık şu tutumunuzu bırakın artık materyal düşünnen arkadaşlar Allah'ı bu kadar basite indirgemeyin!! Gelenekçileri eleştiricem derken Allah'ı basite indirgiyosunuz farkında değilsiniz..
Alıntı:
önyargı diye nitelendirdiğiniz dayanağım Gaybı ALLAH’IN BİLMESİ yani geleceği kendisinin bildiği noktası.Şüphesiz ki Rabbim dilerse Gayb hakkında bazı bilgileri ilimde derinleşmiş olanlara, istediğine gösterir.
Gaybın anlamı gelecekmidir? burdan anlaşılıyorki Gayb terimini gelecek anlamında anladığından Gaybı falcılığa empoze ediyosun sanırım...İlim olarak betimlediğin konu Gayb niteliğindeyse Allah bir insanı ilimde nasıl derinleştirir??
İlimde olarak tabir ettiğin derinleşme konusunu Kuran'ın açık kısmını yani yüzeyini okuyup anladıktan sonra derinleşebileceğini sanıyomusun? Yüce Allah kitabına istediği şifreyi koyabilir bunda herhangi bir mantıksızlık yok!! Çünkü Yüce Allah'ın kitabı Yüce Kuran.. Ayrıca Allah gaybı istediği insana ilham yoluyla gösterir diyerek Allah'ın bunu nasıl yaptığını anlat.. Yada Allah yaptığı şeyler hakkında tam bilgin yoksa kendi kendine karar verip hüküm koyma!! (şirk gitme)
1. Kuranda şifre yoktur diyerek aslında sen şuanda Gaybı bildiğini ve dolayısıyla bilinçsiz bir şekilde Allah'ın işini bildiğini iddia ediyorsun.. (şirk)
2. Kuran'da şifre olup olmadığına sen karar veremezsin!
3. Eğerki Kuran'da numerolojik bir şifre varsa bu tabiki ibrani kökenli alfabelerin kullandığı hesaplama yöntemi ile olucak(arapça/ibranice)
4. Anlayamadığın şeylerde önyargıda bulunarak neden şeytana mal ediyosun???
5. Anlattıklarımı İslamın yakasını kurtarmak için gibi algılayıp bu şekilde lanse etmenin sebebini benim yazdığım yazımda bul mantığına göre anlat!! Ben bu şekilde lanse etmedim bu nerden çıktı??? hem diyelimki ben islamın yakasını kurtarmak için anlatıyorum, Ne var bunda!! neden ahlak anlayışında bencillik yapıyosun? Eğer böyle bir durum varsa islamın yakasının kurtulup başka insanların inanmasına engelmi olmak istiyorsun?? Kuran sadece bir kaç azınlığın inanması içinmi geldi?.. Kuran sana bana özelmi geldi?
6. Bana ebced uygulamasını kullanıcının kuralları kendi koyduğu bir uygulamaymış şeklinde anlatmışsın; madem öyle, bana ebcedde kullanıcı nasıl kendisi kural koyar methodunu bir zahmet anlatıver!! Ama sen anlat başkalarının anlatıklarını yanlış anlıyosun o yüzden sen bildiğin ebcedi anlat bana..
7. Şeytana mal ettiğin ebced uygulamasını kendi görüşlerin doğrultusunda çamur atman ne derece doğrudur?
8. Allah'ın Yüce sözlerinin bulunduğu kitabının sadece ahlak kuralları ve tarih bilgisinden ibaret olduğu fikrini benimsemek dolayısıyla Allah'ın yeteneklerinin ve yapabiliceklerinin gücünün ne olduğunu düşürmezmi?? Farkında olmadan Allah hakkında hükümde bulunmuş olunmazmı?? Yoktan var eden!!! Yüce Rabbin kendi kitabının içine türlü türlü sırları koyması Onun için çokmu zor.?? Ayrıca bir sır varsa neden herkezin anlamasını bekliyosun?? Herkes tek düzemi zannediyosun?? Herkesin aynı algılayış kapasitesindemi olduğunu sanıyosun..? Allah kitabında seçkin kulları olduğunu belirtmiyormu?? Sen herkesmisin :) Yada herkes gibi olmak hoşunamı gidiyor? Kelle başımı?
Alıntı:
APAÇIK ayetleri anlamaması için kur'an la o kişin arasına perde kılabilen rabbim şifre mi kullanacak! Şifre ne için kullanılır sorusunu bir cevapla kendine..
1. Evet ayetler apaçık; lakin Ebcedin ayetlere anlam verdiği kanısına nasıl vardın? Ebcedin amacı bu değil! Bunu nerden çıkardın?
2. Kuran'ın kullandığı müteşabih olarak nitelendirilen sembolik bir dil vardır..
Madem apaçık terimini "şifresiz" olarak algılıyosun, bana cevap vermeden önce iyi düşün; sana kullnılan sembolik dilden bir çok ayet vericemki onların bana APAÇIK olarak anlatıcaksın..
Vesselam
__________________ Doğrusu, kesin olarak bilseydiniz.
Cehennemi görürdünüz. 102/5,6
1. Evet ayetler apaçık; lakin Ebcedin ayetlere anlam verdiği kanısına nasıl vardın? Ebcedin amacı bu değil! Bunu nerden çıkardın?
2. Kuran'ın kullandığı müteşabih olarak nitelendirilen sembolik bir dil vardır..
Kıyametin (ne zaman kopacağının) ilmi ancak Allah'ın katındadır. Yağmuru O yağdırır ve rahimlerde olanı O bilir. Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilemez ve hiç kimse nerede öleceğini bilemez. (Her şeyi) bilen ve (her şeyden) haberi olan Allah'tır.(lokman 34)
Allah'tan başka hiçbir kimse gaybı bilemez.
Allah, her çeşit gayb haberlerinden dilediğini, yalnız peygamberlerine, vahyederek bildirmiştir.
Peygamber'e bildirilen gayb haberleri, Kur'an'da yer almış olanlardan ibarettir.
İlham yolu ile vahyedemez mi derken ise şifreye ne gerek vardı manasında söylemiştim.
Şifre, bazı bilgilerin/nesnelerin istenmeyen kişilerin eline geçmemesi için saklanması/gözden uzaklaştırılması manasında kullanılan bir kavramdır. Her şey ona aitken dilediğini en basitinden kalbe akla düşüreceği iyi bir düşünce ile teşvik edebilecekken, Gökyüzüne bak aklet, gece gündüz, güneş v.b. ayetlerimi gör diyen, istediğinde Kur’an ile okuyan/dinleyen arasına bir perde kılan Rabbim neden Kur’an ı şifrelesin demem şaşılacak bir şey midir?
çünkü Allah mesajlarını size apaçık bildiriyor; çünkü Allah, doğru hüküm ve hikmetle edip-eyleyen mutlak ve sınırsız bilgi Sahibidir(Nur 18)
Dönelim Ebced’ e ayetlerden nasıl anlam çıkarıldığını sormuşsun.
ilginç geldi bana ama sence gündemde olan bahsedilen ebced ne işe yarıyor senin nezdinde?
Ebced le neyin peşinde koşturuluyor sen cevap ver ve anlatmayı dene, anlamasam itham ed!.
Benim gördüğüm Ebced uzmanları her daim ya Kur’an da bir ayete ya anlam yüklüyor ya da gelecekten haber veriyorlar.
Bilgiye her zaman açığım ki cahilliğimi giderebileyim, hatamı telafi edebilecek bir şansım olsun, tevbe rahmetinden de faydalanabileyim Rabbimin.
Ebced hesabı Fars ve eski Türk edebiyatında tarih düşürmede de kullanılmıştır. Meselâ İstanbul'un Fetih tarihi için Kur'ân-ı Kerîm'den "Âherûn" kelimesi düşürülmüştür. Bunların toplamı (elif+gayn+ra+vav+nun)=1+600+200+6+50=857
çıkmaktadır ve bu tarih Hicri 857 (M. 1453) yılı olan fetih tarihidir. Aynı şekilde Elmalılı M. Hamdi Yazır, tefsirinde Molla Câmi'den naklederek Sebe sûresinin onbeşinci âyetindeki "Beldetün Tayyibetün" (iyi bir belde) ifadesi ile İstanbul'un fethinin kastedildiğini ve İstanbul'un fetih tarihinin (857 H. yılının) bu cümlenin ebcedi ile haber verildiğini yazmaktadır (Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'ân Dili, İstanbul 1936, V, 3956).
Bir devlet kuruluşu olarak Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, devletin dinî anlayışını yansıtmak üzere 1960'larda yayımlanan ''Allah Bizimle" adlı bir kitapçıkta Ebced hesabı ile Hz. Peygamber (s.a.s.) ile ilgili olan bir âyeti, 27 Mayıs 1960 askeri darbesine tarih düşürmeye çalışmıştır. Oysa bu hesaplar, bir İsrailiyyat uydurması olup İslâm ile hiçbir ilgisi bulunmamaktadır.
İlâhî mesajın muhatabı olan insan, metinleri anlamaya yönelik olarak her dönemde farklı yorum yöntemleri geliştirmiştir. Bu çabanın amacı, ilâhî muradı anlamaya yöneliktir. Yaşamını ilâhî kasıt-lara uyarlamak için çaba gösteren insanın, aynı zamanda kutsalı, farklı yorum yöntemleriyle, yaşamına /duruşuna uydurmayı hedeflediği de olmuştur. Bunu, rahat yaşamak, tatmin olmak ve daha farklı sebeplerle yaptığı görülür. İlâhî metni kendi duruşuna uyarlama çabası, dinde ifsad edici bir ameliye olarak kabul edilir. Bu yaklaşımlar farklı fırkalar tarafından yaşanılır/savunulur olmuşsa da asıl tahribatı Kur’an’ın zâhirini hiçe sayarak bâtınî yorumu merkeze alanlar, aşırı yorumlarını asıl kabul edenler oluşturur.
İlâhî metinlerin cefr ve ebcede başvurularak yorumlanmasını savunanlar, bunu, bâtınî kasıtları anlama çabası olarak meşru hatta gerekli görmektedirler. Bu yönelimin kutsalın sınırlarını zorlar boyutta; hatta, bizatihi ilâhî mesaja aykırı olması dahi onları engelleyememiştir. Zira onlara göre yapılan, paradigmanın doğası gereğidir dolayısıyla meşru hatta lüzûmludur.
Gaybın anlamı gelecekmidir? burdan anlaşılıyorki Gayb terimini gelecek anlamında anladığından Gaybı falcılığa empoze ediyosun sanırım...İlim olarak betimlediğin konu Gayb niteliğindeyse Allah bir insanı ilimde nasıl derinleştirir??
Gayb duyu organlarımızla ulaşamadığımız ve ilmimizle somutlaştıramadığımız Allah’ın tekelinde olan bilgilerdir. Gayb’ın gelecek le sınırlı olmadığını Kur’an okuyan her inanan bilir, kavrar.Rabbim Gaybden dilediği kadar haber verirken Peygamberimizden önceki Resul, nebilerin kıssaları da bildirilmiştir. Gaybın salt gelecek olduğunu nasıl da çıkardın anlayamadım?
Hadi Gayb Bilgimizi Pekiştirelim Yanlış anlamalara meydan vermeyelim
.
Kur'an, mutlak gaybın yegane kaynağıdır. Kur'an'la bildirilen mutlak inanmamız kulluğumuzun gereği ve göstergesidir. Buna karşılık, Kur'an'ın (vahyin) dışında hiçbir beşer kaynağın mutlak gayb hakkında doğru haberler verebileceğine inanmamamız da teslimiyetimizin göstergesidir.
Kur'an'da mutlak gaybın yanısıra izafi (basit) gayb haberlerinin de bildirildiğine şahit oluyoruz. Mazi(geçmiş), hal (şimdiki zaman) ve istikbal (gelecek) haberleri diye sınıflandırabileceğimiz bu gaybî ihbarlara örnekler verelim.
Mazi'den gaybî ihbarlar:
Kur'an'da, geçmiş toplumlara ve peygamberlere dair verilen kıssaların büyük bir kısmı muhataplarca biliniyor olmasına rağmen, bu bilgilerinin eksik ve yanlış yönleri de mevcuttu. İşte bu eksik ve yanlış yönler, Kur'an'da, Allah tarafından gaybî ihbarlarla tamamlanıp tashih edilmişlerdir.
"Bunlar, sana vahyetmekte olduğumuz gayb haberleridir.." gibi ayetlerle bu tür ihbarlar kasdedilmiştir. (11/49, 12/1O2, 3/44,..)
Hal'den gaybî ibbarlar:
Hz. Peygamber (s). vahiy aldığı dönem boyunca, kendi gıyabında ve aleyhinde vuku bulan olayların ve sözlerin bir kısmından Kur'an'ın gaybî ihbarlarıyla haberdar edilmiştir. Hasr: 11-12; Muhammed: 16:Ahzab: 1O-2O; Tevbe; 42-52, 64,68, 73, 1O1, 1O7-11O; Munafıkün: 1- ayetleri, hep münafık ve Yahudîlerin, Resulullah (S)'ın gıyabındaki tutum ve davranışlarını, sözlerini ifşa eden gaybî ihbarlara örnektirler.
İstikbal'den gaybî ihbarlar:
Kur'an'da, İslamın ve müslümanların yakın ve uzak geleceğine dair birtakım gaybî haberlerin yanısıra (3/86; 5/13, 54. 24/55; 48/16, 2O. 28; 61/8, 9, 13 gibi) özel müstakbel ihbarlara da rastlanmaktadır:
Miladî 614 yıllarında; mecüsî İranlılar kitab-ehli olan Bizanslıları Suriye'de hezimete uğrattıklarında, Cenab-ı Hakk, 4 ila 9 yıl zarfında (arapça kelime bunu ifade ediyor) Bizanslilann galip geleceğini ihbar etmiş (3O/1-2) ve bu ihbar, 622 yılından itibaren gerçekleşmeye başlamıştır. Takip eden yıllarda ise Bizanslıların galibiyeti zirveye ulaşmıştır.
Gaybı Kim Bilir?
Kur'an-ı Kerîm'de, genel anlamıyla gayb'ın ancak Allah tarafından bilineceğini kesin ifadelerle bildiren birçok ayet vardır. Sadece birkaçını verelim:
De ki: "Göklerde ve yerde, Allah'tan başka hiç kimse gaybı bilmez. Ne zaman dirileceklerini de bilmezler(27/65)
Şöyle derler: "Ona Rabbinden bir mucize indirilseydi ya!" De ki: "Gayb, Allah'ın tekelinde. Hadi bekleyin; sizinle birlikte ben de bekleyenlerdenim."(10/20)
Gaybın anahtarları O'nun yanındadır; onları O'ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde olanı da bilir. O'nun bilgisi dışında bir yaprak bile düşmez. Toprağın karanlıklarındaki bir dâne, yaş ve kuru her şey apaçık bir Kitap'ın içindedir. (6/59)
" Allah, resulleri bir araya getireceği gün şöyle der: "Size ne cevap verildi?" Şöyle derler: "Hiçbir bilgimiz yok. Gaybları en iyi biçimde bilen sensin, sen!" (5/1O9)
Gaybın mutlak sahibi ve alimi olan Allah'ın, dilediği takdirde, dilediği kimselere gaybını bildirmesi aklen mümkün ve caizdir. Ancak bunun vuku bulmuş olduğu ve kimlere gaybın bildirildiği veya bildirilebileceği ancak nass'la bilinebilecek bir konu olduğundan, ilgili gibi görünen iki ayeti inceleyelim:
Birinci ayet: Allah, müminleri şu üzerinde bulunduğunuz halde bırakmayacaktır. Sonuçta pisi temizden ayıracaktır. Allah sizi gaybı bilir duruma da getirmeyecektir. Şu var ki Allah, resullerinden dilediğini seçer. O halde Allah'a ve resullerine inanın. Eğer inanır, korunursanız sizin için büyük bir ödül vardır. (3/179)
İkinci ayet: Gaybı bilendir O. Gaybı konusunda hiç kimseyi yardımcı yapmıyor.
Seçtiği bir elçi müstesna. Çünkü O, resulünün önünden ve arkasından gözetleyiciler yürütür. (72/26-27)
Bu ayetlerde, Allah'ın, gaybını ancak peygamberlere bildirebileceği; Peygamberler dışında hiç kimseye bildirmeyeceği hususu gayet sarihtir. Müfessirler bunlara dayanarak her çeşit kehanet iddialarını batıl saymışlardır. (Keşşaf tefsiri, 72/27 ayetinin yorumu)
Peygamberlere bildirilen gaybın türü ve bu bildirilmenin ne şekilde olduğu konusunda müfessir Taberî (O.31O H)'nin verdiği bir yorum aydınlatıcıdır.
"Gayb bilgisinden dilediğini nebilere indirir. Resulullah (s,)'a da Kur'an gaybı'nı indirmiştir. Onda (Kur'an'da), kıyamet günü vuku bulacak gaybı bize bildirmiştir." (Tefsîr, 72/26-27 ayetlerinin yorumunda, Abdurrahman b. Zeyd'den) Bu tefsirden, yukarıda verilen ayetlerde kasdedilen gaybın, mutlak gayb olduğu ve bu gaybın ancak tebliğ olunan bir vahiyle (son peygambere Kur'an'la) bildirildiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bildirilen gayb, peygamberler aracılığıyla bütün muhataplara iletilmek zorundadır.
HZ. PEYGAMBER VE GAYB BİLGİSİ Genel gaybın ancak Allah tarafından bilinebileceğini ve O'nun tarafından peygamberlere vahiy yoluyla bildirilenlerin dışında hiç bir kimsenin, hiç bir gaybe vakıf olamayacağını ayetlerle inceledik
Acaba bu genel kaideden Hz. Peygamber (S) istisna edilemez mi? Allah dilerse, vahyi vasıta kılmaksızın, Hz. Peygamber (S)'e bazı gaybleri bildiremez mi?
Aklen mümkün ve caiz olan bu durumun "vuku" bulduğuna dair, subütu ve delaleti kesin bir nassın olmadığım; yukanda, Cinn: 26-27 ayetlerini tahlil ederek ortaya çıkarmış bulunuyoruz.
Ayrıca "De ki: Ben size, Allah'ın hazineleri yanımdadır, demiyorum. Ve ben gaybı da bilmem; size, ben bir meleğim de demiyorum. Ben sadece bana vahyolunana uyuyorum." (6/5O, benzeri: 11/31) gibi ayetler, Hz. Peygamber (S)'in vahiy yolunun dışında, gaybı bilebileceği ihtimalini tamamen yok ediyor, kanaatındayız.
Hz. Peygamber (S)'in hayatından bazı meşhur olayların ve sözlerin Kur'an ayetleriyle nasıl uyum sağladıklarını örneklemeye geçmeden önce, zihinlerde oluşması muhtemel bir soruyu hatırlatalım.
Resülullah (S), Kur'an-dışı vahiy almamış mıdır? Kur'an'da bulunmayan bir çok rivayetlere bize gelen gaybî ihbarlar bu tür bir vahiyle bildirilmiş olamaz mı!
Kur'an-dışı (gayr-ı metlüv) vahiy iddiası ötedenberi savunulan bir tezdir. Resülullah(S)'in her söylediğinin veya -en azından- din ile ilgili konuşmalarının vahiy olduğu iddiasına, gerçekte, Kur'anî bir mesnedin bulunmadığı hususunu başka geniş bir incelemeye bırakarak, şimdilik, bu konuda Buharî'den birkaç yerde geçen bir rivayeti vermekle yetiniyoruz:
Şîa'nın iddiasına göre, güya, Hz. Peygamber (s), Ehl-i Beyt'e hususî vahiyler tebliğ etmiştir. Sahabeden Ebu Cuhayfe (r), Hz. Ali (r), ye, bu iddiayı kasdederek soruyor: "Sizin yanınızda Allah'ın kitabından ve AIlah'ın her müslümana bahşettiği kavrayıştan ve bir de şu sahîfe'den başka birşey yoktur."(Buharî: K:3.B: 39, K: 56, B: 24, 31 K: 96, B: 5: Fethu'l-barî, Beyrut Basımı C.l.s.2O4 Aynı hadislerden sözü edilen 'sahîfe"nin; Hz. Peygamber(s)'in Medine'ye hicretinden kısa bir süre sonra yazdırdığı, bütün Medine halkımn hukukunu tanzim eden ve İbn Ishak (ö. 151 H) sîretinde tam metnini bulabildiğimiz "Medine Anayasası" olduğunu çıkarabiliriz. (Ibn Hişam Kahire Basımı C.l-2,s.5O1-5O4)
İstikbal Bilgisi ve Peygamber
Kur'an-ı Kerîm'de bütün peygamberlerin, kendilerinden sonraki olaylar hakkında bilgi sahibi olmadıklarına işaret eden ayetler vardır. (5/1O9, 116-117)
Gayb konusun da aynı noktada isek ve Kafanda Ebced’in ne amaçla ne işe yaradığını ve ne gibi faydalarının olduğunu söyleyebilirsen Ebced vakasına geri dönelim?
Arkadaşım yukarda o kadar soru işareti koydum bir çok anlattığım konuya okumakmı istemedin yoksa okumadınmı???
Ayrıca Ebced'in ne işe yaradığını yukarda verdiğin linklerin birisinde anlatıyorlar.. Canın tartışmakmı istiyor?? Cevap evetse yukarda sorduğum sorulara kafanda cevap verirken ebcedin ne işe yarayabileceğini anlattım sayılır.. Şu ibranice kökenli diller ve ayetlerin bir benzerinin olamayışı olayında.. Ebcedle ilgili internette bir sürü makale var.
Lakin sen bana gaybtan haberler vermişsin :))
Gaybın ne olduğu ben bilmiyorum arkadaşım herkez gibi ve Gaybın sınırlarınıda bilmiyorum? Fakat Gayb diye tabir edilen kavrama düz mantıkla yaklaşılıp bakılırsa Gaybı sınırlandırmış olursun.. Farkındaysan bana gaybı anlatarak aklın sıra ebcede karşı koz yapmayı düşünmüşsün fakat bu şekilde düşündüysen yine materyal yaklaşmışsın olaya.. yukarda yeterince anlatamadım sanırım :)))
Geleneksel anlayışa göre ebced gelecekten haber veriyor olabilir (tarih düşürme)fakat kendi dediğin gibi Gayb'ı geleceğe bağdaştıramazsın.. Gayb gelecektir dersen Gaybın bilinmeyen yönünün özelliği kalmaz.. Ebced gelecekten haber verebilir lakin Gaybten veremez bunu yukardada anlattım.. Hayır gayb gelecektir dersen Gaybı bildiğini iddia etmiş olursun.. Yine şirk.. :) Yok gelecek nasıl bilinir? Bilemediğimiz şey Gayb değilmidir dersen, paradoksal olarak bilinen zaman kavramını Gaybe empoze etmiş olursun yine Gaybın bilimeyen yapısı kalmaz yine şirk olur.. Biz zaman kavramını ne olduğu biliyorsak zamanının niteliğinide öyle yada böyle (maddi/manevi) bilebiliriz anlamına gelir bu.. Gelecek bir şekilde bilinebilir.. Bunun dünyada bir çok insan tarafından tecrübe edinilmiş örnekleri var.. Öyleyse Gayb gelecek değil.. Daha perspektif bakalım bu olaya..
benim anlamadığım bir nokta: bana Gayb ile ilgili geçen ayetleri neden verdin..? Yukarda o kadar şey yazdım okumadınmı???
Tartışmaya devam etmek istiyosan yukardaki soru işareti ile belirttiğim sorulara cevap ver aciziz kardeşim.. biraz ikilemli düşünelim bazı konuları...
Açıkçası herşey ispat edilemez bu dünyada bunu sende biliyorsun.. ve bu tür konular kriz noktasına geldikten sonra inançlar gereği olarak sende bende tıkanıp kalırız.. uzatmaya gerek yok.. sen şöyle biran durup kendini silkeleyip neyim ben nasıl düşünebiliyorum tarzında acaip sorular sorarsan varlığının bile nasıl bir mucize olduğu sonucuna varırsın.. çok ilginç şeyler dönüyo dünyada.. herşey göründüğü gibi değil.. keşke çok basit olsa ama değil.. Allah çok üstün..
Allah birdir isimli yazdığım bi makale var onu okumanı tavsiye ederim..
__________________ Doğrusu, kesin olarak bilseydiniz.
Cehennemi görürdünüz. 102/5,6
arkadaşlar anladığın kadarıyla bir GAYB sorununuz var. tanımlamayı yapmadığınız taktirde herşeye gayb deme eğilimi içerisine gireceksiniz ki bu da konuyu iyice araştırma ruhunu zedeler.
önce gayb tanımı yapalım : rahimlerdekini ALLAH bilir.....şu anda tıp biliyor. peki bu gayb mıdır?
gelecek GAYB mıdır? eğer zaman makinası yapılırsa ne olacak?
gayb haberlerinde meryem için kalem atılmasından bahsediliyor.. bir olayın gizli kalması gayb mıdır?
kuran ayetlerine baktığımızda gayb tanımı kısır bir açıklamaya tabi tutulmamış. sınırları muğlak olan bir kavram.
ebced konusuna gelelim. hatırlarsanız ebced ile kendisini neredeyse(!) televizyon ekranından mehdi ilan etmeye vardıracak bir yaşar nuri örneği yaşadık. lütfen hafızalarınızı tazeleyin.
ama yaşar nuri kimdir? kıstas olabilir mi? o konuda bayraktar bayraklı nın televizyondan ilan ettiği (bir ara çok izlediğim belli oluyor herhalde) "kuran üzerine bir hesaplama yapılıp keşifler bulunsaydı türkiyede sadece ben ve yaşar nuri bulurduk.." diyecek kadar kuran ve edebiyatı üzerine eğilmiş kimselerden bahsedebiliyoruz.
ömer çelakıl ın yaptığı ihtimal hesapları yada serkan tekin in ibni arabi yi kullanarak yaptığı şaklabanlıklar hep televizyonlardan izlendi. ebced yada cifr kuran üzerine uygulanabildiği gibi incil ve tevrat üzerine de uygulanabilir. yada amerikan anayasası, ceza hukukumuz yada roma hukuku.
yani her metin üzerine uygulanıp bir takım cevaplar bulunabilecek bu yönteme güvenmek ne kadar akılcıdır sorgulamak lazım.
illa bir teknik diyorsanız kurandan gözünüzü kapatıp bir ayet seçin....şimdi kuran bir fal aracı mı oldu?. kuranı bu konuda suçlamak elbette akla aykırıdır. ama kuranı alet etmeyi bile aklından geçiren zihniyet ebcedçiler gibi buldukları sonuçların KURANDAN geldiğini vurgulayarak inanan kesimin akıllarını ipotek altına alacaktır.
unutmayın "dillerini kitaba bükenler...." "ayetlerimi az bir bedele satmayın..." hitapları her zaman güncelliğini korumaktadır.
isteyen kılavuz olarak kitaba inanır isteyen ayetleri cımbızlayıp formüllere dökmeye tercih edenlere
ALLAH onlar ve edindikleri veliler (kişiler veya yöntemler) hakkında hükmünü verecektir.
Yüzünü Allah’a dönmek için çabalayan onun ilminden bir şeyler kavramaya çalışan birisi nasıl olurda bir şeyleri koz olarak kullanmayı düşünür?
Genel olarak Forumların amacı İnsanların bilgi ve düşüncelerini sunması ve sunulan bilgi ve düşünceleri akıl ve mantık süzgecinden geçirerek doğrularını daha da güzelleştirmeye çalışması ve yanlışlarını doğrular ile değiştirerek düzeltmesi değil midir? El insaf burada fikirlerimizi masaya yatırarak gerçekleri bulmaya çalışıyoruz. Yanlışlarımıza (ki Koca Koca Alimlerin yanlışlarını görebilirken) kibir içinde sarılmak ve doğruları örtmek gibi bir yaklaşımda bulunduysam Allah’a sığınırım. Hal böyleyken materyal bakmakla, perspektif olamamakla, tartışmakla itham etmen hele hele de KOZ kelimesini de kullanarak yaptığın yaklaşım inan ki doğru değil.
Dediğim gibi bilgilerimiz eksik,yanlış, doğru, ayrıntılı olabilir. Amaç Cahilliği gidermek, doğruyu yakalayabilmek. Birileri ile tartışmaya girerek kibir bataklığına saplanmak gibi bir düşüncem yok. Lütfen bunu göz ardı etmeyelim.
Şirk kelimesinden sonra gülümseyebilmek mevzusuna ise hiç girmek istemiyorum. Eğer şirke düştüğüme inanıyorsan biraz daha samimi olarak kişisel sevdalarından vazgeçerek o noktayı açıklayıp izah edemez miydin gülümsemek yerine?
Ben alıcıyım.
Doğru bir düşünce ve fikir ne ise Allah’ın izniyle 1000 yıllık düşünce ve alışkanlıklarımdan vazgeçebilmek için çaba harcamaktan yüksünmem. Yeter ki yolu gösteren olsun.
Fikirlerimi ortaya sererim, yanlışlarım çıksın çıksın ki görebileyim ve umarım düzeltebileyim.
Gaybın ne olduğu ben bilmiyorum arkadaşım herkez gibi ve Gaybın sınırlarını da bilmiyorum?
BEN GAYBIN BİR KISMINI BİLİYORUM!
Ben Gaybın ne olduğunu bildiğimi iddia etmedim, Ancak Gaybe ait bilgilerin Allah’ ın lutfettiği kadarını biliyorum, birçoğumuz gibi Kur’an sayesinde.
İnanmayacaksın belki ama EBCED olmadan hem de.
Burada Kur’an da verilen örneklerden Gaybın ne olabileceğini sundum ve gene Kur’an dan ayetler ile Gaybı Allah’ın bildiğini ve dilediğine ilminden verebileceğini gösterdim ki EBCED ile uğraşanların ne yapmaya uğraştıklarını görebilelim. Allah’ın ne olduğunu da tam olarak bilmiyoruz ama Kur’an da verilen örneklerle, Allah’ı verdiği Gaybi bilgiler ışığında O nu sıfatlandırabiliyoruz değil mi?(Sevgili, dost, yardımcı, affeden,sabırlı, yumuşak huylu,..)
Fakat Gayb diye tabir edilen kavrama düz mantıkla yaklaşılıp bakılırsa Gaybı sınırlandırmış olursun.. Gayb gelecektir dersen Gaybın bilinmeyen yönünün özelliği kalmaz.. Ebced gelecekten haber verebilir lakin Gaybten veremez bunu yukardada anlattım.. Hayır gayb gelecektir dersen Gaybı bildiğini iddia etmiş olursun.. Yine şirk.. :)
Gayb gelecekdir, Gayb geçmiştir. Allah’ın Kur’an da sunduğu Cennet ve Cehennem vs. Gaybi bilgilerdir. Allah dilediği kadarını bize açıklamıştır. Bizlerin ilminin dışında kalan daha doğrusu ilmimiz ile kavrayamayacağımız bilgilerdir.
Konumuz Ebced ve Geleceği bilmek gaybi bilgidir ve Allah’tan başkası bilemez deyince nasıl oluyorda gaybi gelecekle sınırlandırıyorum?
Ebced i irdeleyen kaç makale, yazı, kişi vs. gördün ki geçmişe ait bilgileri bize derleyip sunar. Ancak inananları şevklendirmek amacı ile Kur’ana dayandırılmaya çalışan ebced hesaplarıyla bulunan ve adına bilgi denen Zan!lar hariç.
Geçmiş Para getirmiyor, mal mülk yok alışverişi yapılmıyor, dikkat çekmiyor. EBCED İlmi! İle uğraşanlar ya Astronomi ya kahin ya falcı vs. değilmidir. Bunların yanı sıra bir de İslami olarak bunu pazarlayanlar da var tabiki. Çünki bu Sektörde (Maalesef öyle görenler azımsanmayacak derecede çok) de! Para pul şan şöhret, Sanılarla hareket edenler var. Bunlar yaptıkları bu işin ücretini sence peygamberler gibi Allah tarafından ödenmeyi bekleyen ulvi kişiler midir?
Bediüzzaman Gaybı Allah bilir diye bir kısım gaybi bilgiyi eserlerinde nakletmemiş. Ne kadar ince düşünceliymiş. BİR kısmını ise neden dir nakletmiş. Bediüzzaman saygıyı hak eden bir insan elbetteki, ama kim olursa olsun İslam’ ın kabul görmediği bir sistemi, düşünceyi İslam’a yamamaya kalkamaz, kalkmamalı ve eleştirilmeli diyorum .
Bu böyleyken beni şirke düşmekle itham ediyor ve gülümsüyorsun. Korkunç gerçekten korkunç şirke bilerek ya da bilmeyerek düşen bir kimseye gülümsemek bir Müslüman yakışmaz.
Sorun Sanırım Şu gerçeği görmememizden, kabul etmememizden kaynaklanıyor;
Gayb bilgilerimizi tazelemek istememin nedeni Konunun Özünün
a- İslam da düzgün anlaşılamayan Gayb probleminde yatıyor olmasıdır
b-EBCED ile hedefin İslami bilgilere ulaşılma çabaları olmasındandır. Yoksa birileri kalkmış EBCED denen sistemi resmi ya da resmi olmayan yazışmalarında, tarihi notlarda, şifreleme amacıyla vs. kullanması beni neden rahatsız etsin ki.
Bak bu cümleler de Mustafa İSLAMOĞLUN’ dan yorumsuz
“Bu hesaplamalara bakıldığında, bunun sabit bir kriterinin olmadığını, harfleri hesaplarken bile birden çok ihtimal içinden keyfi bir çok seçim yapılmak zorunda kalındığını bilen bilir. Bu o günün zor şartlarında etrafındaki duygusal insanların dini hislerini okşamak için kullandığı bir taktik olduğunu sanırım. Fakat bunun yanlış olduğunu, ibn Abbas'ın dediği gibi Ebced'in İslami ilimler içinde yerinin olmadığını açıkça söylerim.
Efendimiz'in Ebced yaptığını ben bilmiyorum. Aksine Efendimiz zamanındaki Yahudiler'in yaptığını ve hatta İslam'ın ömrünü bu yolla hesaplamaya kalktıklarını, efendimizin de bunu komik bulup güldüğünü biliyorum.
Hz. Ali Kur'an'da kendi adını, hareketinin adını, devlet başkanlığının kendisinin hakkı olduğunu, kıyametin vaktini, Şia'nın geleceğini okuduğuna dair bir şey bilmiyorum.”
Gelelim sorularına, unutma ki ben bilgimi samimi düşüncelerimi sunuyorum. Senin görevin istersen yanlışlarımı işaret etmek ve doğruları sunmak, istersen gülümsemek!
1. Kuranda şifre yoktur diyerek aslında sen şuanda Gaybı bildiğini ve dolayısıyla bilinçsiz bir şekilde Allah'ın işini bildiğini iddia ediyorsun.. (şirk)
Gerçekten Biz sana apaçık mesajlar indirdik ve onların gerçekliğini yoldan çıkmış olanlardan başkası inkar etmez. (bakara 99)
çünkü Allah mesajlarını size apaçık bildiriyor; çünkü Allah, doğru hüküm ve hikmetle edip-eyleyen mutlak ve sınırsız bilgi Sahibidir(Nur 18)
BAKIN, katımızdan indirdiğimiz hakikatin ve rehberliğin delilini ilahi kelam aracılığıyla insanlığın önüne koyduktan sonra onu gizleyip örtbas edenlere gelince: İşte onlardır Allah'ın lanet edeceği ve onlardır yargılama yeteneğine sahip herkesin de lanet yağdıracağı. (Bakara 159)
Kur'an, insanoğluna bir rehber, bu rehberliğin apaçık bir delili ve doğruyu yanlıştan ayırt edici bir ölçü olarak (ilk defa) bu Ramazan Ayında indirilmiştir.(Bakara 185)
Bu, bütün insanlara açık bir ders ve Allah'a karşı sorumluluklarının bilincinde olanlar için bir rehber ve bir öğüt (olsun). (ALİ imran 138)
İşte bu şaşmaz (çizgi), Rabbinin yoludur. Gerçekten bu mesajlarımızı, onlardan ders al(mak iste)yen insanlara açık şekilde anlatıyoruz!(En’am 126)
Şifre yoktur derken gaybi bildiğimi iddia etmiyordum.
Ama işte Gaybı bilen Allah ilahi kelam ile apaçık sunduğu ve bütün insanlara doğruyu ve yanlışı ayırt edecek ölçüyü, mesajlarını öğüt ve ders (EBCED Dersi değil) olarak anlattığını söylüyor. Eğer bu Gaybı benim bilmem demekse ne alaka?Allah’ın işaret ettiği kadar Gaybı görmemekse benim ve inanmak isteyen herkes için gerçekten acı verici. Bilinçsiz bir şekilde evet Gaybı bildiğimi iddia edebiliyorsan niyetinden şüphe ederim.
2. Kuran'da şifre olup olmadığına sen karar veremezsin!
Affedersin, hakaret için söylemiyorum bunu emin ol ama öyle bir karar veririm ki şaşırır kalırsın! Evet şifre yok. Ne sanıyorsun Rabbimin huzuruna çıkarıldığımda Rabbim bana şifreyi çözemediğim göremediğim için azab mı edecek? O zalim mi?
Kur’an dan kendi yetisi kadar beslenmeye , anlayamadığını araştırıp bulmaya,cahilliğinden bir an bile şüphesi olmayan yine, gene ona koşmak için çaba harcayan kulunu açık seçik ve öğüt almak isteyen herkese lütfettiği Kitab’ı ilahi kelamların şifrelerini çözemediği için? Şifreleri çözdüğünü iddia edenlerin sapıklıklarını gördükten sonra onların kaynaklarına güvenemediği için ve paralelinde kişiyi iftiranın şahitlikten men edildiği gerçeğini dağ gibi önüme koyduktan sonra ben önüme koyduğu ile teslim olmaya çalıştıktan sonra, üstelik göğüslerin içindekini bildiğini ve onu arzulayanı dosdoğru yolunda emin kılacağını vaad edikten sonra ŞİFRE VESVESESİNE katılmadığım için mi? Hamd olsun Alemlerin RABBİ Her şeyi açık seçik sunmuş ki huzuruna getirildiğimiz zaman haberimiz yoktu diye bir bahanemiz olmasın. Ne büyüksün sen YA RAB.
3. Eğerki Kuran'da numerolojik bir şifre varsa bu tabiki ibrani kökenli alfabelerin kullandığı hesaplama yöntemi ile olucak(arapça/ibranice)
Bu soruna cevap vermeme gerek var mı? Kur’an da şifreleme sistemi olduğu iddiasını red ettiğimi söyledikten sonra kökeni ibranice/arapca/arami/Süryani olsa fark edecek mi?
4. Anlayamadığın şeylerde önyargıda bulunarak neden şeytana mal ediyosun???
Nasıl önyargı diyorsun. Bazı noktaları görememekle, anlayamamakla bilgimin yetersiz olduğu ile itham edebilirsin ama onca bilgi alışverişinden sonra Önyargı diye nitelendirip kesmen zalimliktir, ayıptır.
5. Anlattıklarımı İslamın yakasını kurtarmak için gibi algılayıp bu şekilde lanse etmenin sebebini benim yazdığım yazımda bul mantığına göre anlat!
Vakit ayarlayabilirsen Forumu baştan beri takip edip yukarıda yazdıklarımı okumaya tenezzül edersen EBCED ‘in İslam dini ile ne kadar zıt kutuplar olduğunu ve şeytanın şifre vs. vesvesesi vererek Kur’an ın verdiği öğretilerden uzaklaştırarak insanları oyaladığını düşündüğümü ve aksini düşündürecek bir kanıtın olmadığını göreceksin.
ALINTI :
"Yada ebced tamamen mantıksızdır, bilimsel bir kanıtı yoktur, türünde bir açıklama getirenlerde Kuran'ın nasıl indiğini açıklasınlar? Bu soruyu sadece; her şeyde mantık arayıpta belli bir akıl yürütme aşamasından sonra anlayamadığı ve kökeni soyut konulara dayanan kavramlara çamur atan insanlara soruyorum."
Ayrıca Ebced sistemini kabul etmeyenlere Kur’an’ın nasıl indirildiğini açıkla diye seslenen sendin. Ama o sualinden sonra benim EBCED’ den İslam la yakasını kurtarmak gibi algılamama şaşırmıssın!!
henüz beni neye dayanarak Önyargı ile itham ettiğini anlamadım ama kendin daha yanıt almadan seçenekleri belirleyip cevap verecekleri tekrar önyargı ile önyargın ile mahkum ediyorsun.
Alıntı :
Kuran'da ebced kullanmayın diye bir şeyde yazmıyor? Yada derseniz ki evet Kuran'da ebced geçmiyor o yüzden gereksiz birşey olarak bir önyargıyla gelirseniz; Kuran, matematik, fen bilimleri, biyoloji vs.. gibi kavramlarıda öğretmiyor derim..
40 katır mı 40 satır mı ?
Önce şu noktada samimiyetini ortaya koyman gerekmez mi?
Kur’an da DİN adına gerekli olan tüm bilgilerin mevcut olup olmadığı (ki şahsi görüşüm şüphesiz hiçbir eksik ve çelişki yoktur).
Eğer evet diyorsan Ebced’in gereksiz, faydasız bir sistem! Olduğunu ; kabul edersin ki insanlara faydası olacak konuların hepsini Rabbim rahmeti ile göstererek lütuf da bulunmuş büyüklüğünü bir kez daha göstermiştir.
Unutulmaması gereken nokta Allah’ın insanları Kur’an ilmi ile doğruya, en güzele kılavuzladığı, sosyal ve ekonomik yaşantılarını düzenlediğidi, din olarak gereken her şeyi barındırdığıdır.
Kur’an da DİN adına gerekli olan tüm bilgiler mevcuttur gerisi ya bize Rahmetinden tanıdığı özgürlük alanı ya din ile ilgisi olmayan ya da faydası olmayan şeylerdir.
Red edersen ya da ben yanlışsam Allah Hadi’ dir dilediğine/dileyene Hidayet lütfeder, o yüreklerin içini bilendir.
Tüm bunlardan sonra Belki de ben hatalıyım!
Düşüncelerini! Ve benim önyargılarımı! Paylaştığın ve Gülümseyebildiğin için! Teşekkürler
Eğer yanlış isem İnşallah Allah doğruya kılavuzlayacaktır. Vesile olacaklara, olmak isteyenlere Selam olsun
__________________ Anlatan da aciz dinleyen de aciz, Hamd O Allahüssamed'e ki İlahi Kelam ile seslendi
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma