Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam müslümanlara olsun...
Evet forumu ilgiyle okudum zamanındada cevizkabuğunda ahmakça herkesgibi seyrettim.ozamanlar bu adama edip yüksele aferimler verdim.şimdi forumu birdaha okudum şimdi aferim demiyorum sadece yazık diyorum.evet gerçekten çok yazık.
Yahu ey insanlar Allah celle celaluhu nun adem babamızdan beri kısım kısım gönderdiği bu yüce kitabı anlamak okadar zormu ya.(sanki ben hepsini anlamışımda.)yani en azından bu gibi iddialara saplanıp savunmak yanlış.çünkü ayetler gerçekten ap açık ortada.ayetler ap açık ortada olduğu gibi cenabı mevla diyorki anlayamazsanız etrafınıza bakın yeryüzüne hayvanlara ormanlara uzaya illaki aradığınız bilgi size gülümseyecektir.yeterki halis niyetle sorun cevap hemen gözünüzün önüne gelecektir.nasıl google birşey aratıyorsunuz geliyor.bundan daha hızlı ve kesin doğru olarak gelecektir.
Ben şahsen Edip Yüksel in çok büyük bir yanlış yaptığını reşat halifenin bu yanlışı başlattığını ikisinin de çok büyük bir ziyana uğradığını düşünüyorum.edip henüz ölmediği yaptığının yanlış olduğunu itiraf edip alllah celle celaluhudan af dilemesi gerekir.
Şimdi Allah celle celaluhu insanlığın son rehberi olan Kur anı göndermiştir.kurandan bahsederken onun daha önceki kitaplardada olduğunu bize bildirmiş sonrada artık dininizi tamamladım demiştir.yani bana göre insanlık için mesaj Hz.Ademle başlar Hz.Muhammed le biter.
Bu arada zebur tevrat incil daha bilmediğimiz bütün gelmiş geçmiş ilahi vahiy kitaplarımız kuranla tamamlanmıştır.bunların hepsine toptan kuran diyebiliriz.
Allah bize bir olayı anlatırken olayı anlamamız açısından birde misaller örnekler ibretler verdik der.yani bizler herhangi bir ayeti düşünürken illaki ilmi düşünmeliyiz.ayeti bilinen tüm beşeri ilimlerle incelemeliyiz.çünkü bu bize bir rehberdir ayet böyle söylüyor.onun için üst boyutlarla değil zamanımızdaki bilimsel boyutlarla değerlendirmeliyiz.cevabını bulamadıklarımız gayd dır.
Birde gaybla ilgili olarak benim düşüncem "bana göre gayb benim doğumum dan önçeki ve ölümümden sonraki tüm olan ve olacak olanlardır.ben hayattayken olanlar bana gayb değildir.demekki insana gayb olması için insanın doğumundan önce ve ölümünden sonra cereyan etmesi gerekir.
Gelelim tekrar 19 hikayesine.
Ayet nediyor "Üzerinde ondokuz vardır onun."bu nedemek neden üzerinde 19 varda 20 21 22 vss..veya 15 16 17 19 yok.
neden 19
bu sayı asal sayı.veya sayı doğrusunda evreni izah eden sayı 123456789 sıralaması gibi vs...
Bence bunlar değil "üzerinde ondokuz vardır onun."derken Ebu Cehil anlatılmaktadır.
Çünkü kromosom yapısını söylemektedir.Bu Ebu Cehil diğer kitaplarda örnekler verilen firavn gibi özel tiplerdir.ben biraz internette merak edip aradım "19 kromozom"diye nekadar ilginç ve çok önemli olaylar çıktı.
Edip Yüksel.yükselmeyesice nin dediği ğibi şifre mifre değil.Kuran herkese aynı oranda hitap eder.sonra kimdahaçok düşünürse bilgi önüne gelir.fark kafa yormaktadır düşünmektedir tefekkürdedir.
Bir çobanda bu ayeti okusa ayetin bahsettiği kişi hemen gözünün önüne Ebu Cehil olarak gelir.Ama 19 haberini bilmeye bilir.çünkü burdan ilersi takvaya ilmi açıklamaya ve beşeri ilimle ibret bulmaya dayanır.allah bize diyorki araştırın bakın birçok misaller verdim birçok örnekler ibretler verdim.misaller ve ibretler kısmı bizi kesin ilgilendiriyor yani ilim sahiplerini akademisyenleri çobanı değil.
Bu 19 kromozom çok ilginç...alıntılar aşağıda..
Genom projesi tamamlandı -2
Geçen hafta başladığımız ve tarihinden bahsederek kısa bilgiler vermeye çalıştığımız genetik konumuzu, bu kez bin yılın mucizesi olarak gösterilen ve geçen hafta başarıyla bitirildiği açıklanan insan genom projesini inceleyerek tamamlayacağız.
1990 Ekim ayında başlanan ve 18 ülkenin destek verdiği bu proje ilk planda insan gen haritasının çıkarılmasını amaçlıyordu. Sonuçta varılan noktada DNA’nın %99 unun deşifre edildiği iddia ediliyordu. 2006 yılında tamamı çözülüverdi işte.
Şimdi projenin ileri sürdüğü bulguların bizler için ne anlama gelebileceğini özetlemeye çalışalım.
Genetik araştırmalar temelde iki noktaya dayanır. Önce gen tespit edilir, sonra işlevi tanımlanır. Bir örnek verelim. Smithkline Beecham ilaç şirketinin araştırmacıları Alzheimer hastalarında beyinde proteinlerin zararlı parçalara bölünmesini sağlayan bir madde (enzim) olabileceğini varsayıyorlardı. Projeden gelen bilgiler doğrultusunda DNA sıralarını araştırdılar. Sonuçta iki şüpheli kromozom ortaya çıktı. Suçlu ya 21. ya da 19. kromozom olabilirdi. Araştırmalar 19. kromozomun sorumlu olduğunu gösterdi. Böylece şimdi kısa zaman içinde bu maddeyi yok edecek ve Alzheimer hastalarını tedavi edecek ilacın geliştirilmesi bekleniyor.
Eğer genom projesi dizlimi ortaya koymasaydı bu çalışmanın gerçekleşmesi daha yıllar alacaktı.
Halen verilen bilgiler ışığında şeker hastalığı, AIDS, çeşitli barsak hastalıkları için de benzer ilaçlar geliştirilmek üzere. Genom projesindeki bilgiler çalışmaları inanılmaz şekilde ivmelendirdi.
Yine bir diğer tedavi atılımı da hastalıklara neden olan genlerin onarılmaya çalışılması. Ama bunun için daha çok yol kat etmek gerekiyor gibi.
Gen haritasının evrim süreci ve tarihi, göçler ve ırkların akrabalığı konusunda da aydınlatıcı olabileceğine inanılıyor.
İşin zorluğunu şöyle örnekleyelim. Mesela geçen hafta çözümü tamamlanan ve genetik haritanın %8ini oluşturan 1 numaralı kromozom için 150 İngiliz ve Amerikalı bilim adamından oluşan ekip 10 yıldır çalışıyordu. 1 nolu kromozom iki kat daha fazla gen içeriyor. 350si kanser, Alzheimer, Parkinson gibi hastalıklar olmak üzere toplam 3141 gen tespit edilmiş.
Projenin mimarlarının öngördüğü gelecek şöyle:
-2010 yılında hangi insanın hangi hastalık için yüksek risk taşıdığı belirlenebilecek ve erken önlem alınacak. -Kanserde risk altındakiler kolaylıkla belirlenebilecek -3 veya 4 değişik genetik testle kalp hastalığı riski taşıyanlar hemen anlaşılacak -Şeker hastalığı gelişimi önceden belirlenerek bu hastaların kilo kontrolü ve egzersizlerine hemen başlanabilecek. -Anne karnındaki bebeğin taşıyabileceği hastalıklar saptanarak önlemlere olabilecek en erken safhada girilebilecek -2020 yılında doktorlar reçete yazarken genetik özelliklerin bireysel farklılıklarını bile dikkate alabilir hale gelecek. -Kanserle uğraşan doktorlar direkt hedefe yönelik ilaçlar hazırlayabilecekler. -Psikiyatrik hastalıkların nedenleri anlaşılabilecek. Şizofrenik ve manik depresif hastaların tedavisi mümkün olacak. -2030 yılında ölüm halen kaçınılmaz son olarak duruyor olacak ancak yaşam süresi iyice uzayacak -2040 yılında gen tedavisi tamamen yaygınlaşacak ve ortalama yaşam süresi 90 yıla ulaşacak.
Ama unutmayınız program hep hesaplandığından önde gidiyor.
Bunların hepsi iyi güzel ama henüz ortada hiçbir şey yok. Her şey varsayıma dayanıyor. Proje maalesef biraz abartılıyor. Niye derseniz yanıtını tam olarak vermek kolay değil. Ticari kaygılar neden olabilir. Çünkü projeyi sahiplenip patent alırsanız gelecek sizin olacaktır. Bu nedenle birinci olma düşüncesi bu konuda çok önemli. Zaten devlet ve özel şirketler arasında inanılmaz bir rekabet var. Yine insanları umutlandırıp projenin devamı için kaynak bulmak düşüncesi de bir neden olabilir.
Konunun etik yönünü ise başlı başına irdelemek gerekir mutlaka. Yazı çok uzayabileceği için kısaca değinmek isteriz.
Halen Amerikan Patent Bürosu 6-7 bin civarında gen için patent vermiş durumda. Bunların 1000 kadarı insan genleri. Bilim adamlarının ayaklanıp genlerin bir icat değil doğada zaten var olan bir yapı olduğunu iddia ederek dava açmaları sonucunda gen patent işlemleri şu an için durduruldu. Ancak verilen patentler nedeniyle genetik deneyler yapmak eskisinden pahalı artık.
Yine bu projeyle insan sağlığı yönünden zengin ve fakir ülkeler arasındaki uçurumun artık kapatılamayacak ölçüde derinleştiğini iddia edenler var elbette. Ne de olsa genetik çalışmalar milyon dolarlarla ölçülebilen harcamalar gerektiriyor. Bu teknolojinin birkaç devlet elinde tekelleşeceği kesin.
Doğumdan önce her şeyin bilinmesinin çocuk sahibi olacakları nasıl bir paranoyaya sürükleyebileceği ise güzel film senaryosu olur.
Adet olduğu üzere ülkemizdeki duruma da kısaca değinelim.
Türkiye’de genetik bilimi henüz olması gereken düzeyde değil. Nedeni basit, para yok. Oysa Tunus dahil birçok ülkede genetik merkezler çoktan kuruldu bile. TÜBİTAK ve DPT bu konuda destek veriyor ama elbette ki yetersiz ve ne kadar devam edeceği meçhul. Özel sektörün ise bilimden anladığı kendi üniversiteni kendin yap kampanyası sadece. Şu anda hedef kapsamlı bir genetik merkezi kurulması.
İnsan genetiğiyle ilgili bölümler ODTÜ, Bilkent, Boğaziçi ve İTÜ gibi üniversitelerde var. Yine Sabancı ve Koç Üniversiteleri de bu konuya ilgi duyuyor. Tıp fakültelerinde bölümler mevcut. Ama basit bir laboratuar bile yüz binlerce dolarla kurulabiliyor maalesef. Yani işler şu ana kadar pek iç açıcı değil ama ümitler henüz tükenmemiş durumda. Üstelik Sağlık Bakanlığı son yayınladığı bildirgeyle genetik ve kök hücre konusunda araştırma yapmayı dünyanın bütün develerine ayni anda hendek atlatmakla eşdeğer hale getirdi.
Görüldüğü gibi konumuzu neresinden tutsak yazmakla bitmeyecek kadar derin. Zaten bu bilim adamları denize bir taş atar, geri kalanlar çıkarmanın yollarını aramakla günlerini geçirip dururular.
Siz yine de gönlünüzü ferah tutun. 80-90 yıl daha dişinizi sıkabilirseniz her şey daha güzel olacak…
Sağlıcakla kalınız…
Dr. Serdar Günaydın - 27 Mayıs 2006, Cumartesi
Bu makale hürriyet gazetesinden alınmıştır.
Allah celle celaluhu belkide bize bu kişi hakkında böyle haber veriyordur.en doğrusunu allah bilir.bizim vazifemiz uymak ve ummak.
Allah celle celaluhu beni ve zürriyetimi ve zürriyetimin zürriyetlerini vedahi sizleri taki kıyamete kadar kurana sımsıkı sarılanlardan ve kurana klavuzlananlardan eyler inşaallah vesselam.
__________________ Bakara 151:Nitekim kendi içinizden size âyetlerimizi okuyan,sizi kötülüklerden arındıran, size Kitab'ı ve hikmeti anlatan bilmediklerinizi size öğreten bir Resûl gönderdik.Hamd olsun sana ey rabbimiz.
|