Yazanlarda |
|
hasan oktem Uzman Uye
Katılma Tarihi: 11 temmuz 2006 Gönderilenler: 109
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Ey yüceler yücesi Rabbim,
sana kul olmamakta direnen, lanetli şeytanın iğvasına kapılmış, sana değil şeytana kulluk etmekte karar kılmış bu Muharrem kulunu(!) hidayete kavuştur, cinlerin musallatlığından kurtar.( 0 çok cahildir bilmiyor, ona kendisini affettirecek ameller işlettir , onu sırat-ı şeytan dan, sırat-ı müstakime yönelt ya Rabbi)
|
Yukarı dön |
|
|
kul_gibi Newbie
Katılma Tarihi: 01 ekim 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 7
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
BEN OKUDUMDA KAHRIMDAN AĞLAYACAKTIM
BUYRUN SİZDE OKUYUN YA SABR DİYELİMMM
Sual: Dinimiz, kadının nasıl kapanacağını açıkça bildirdiğine göre bunun tartışması niçin yapılıyor? Tesettürü inkâr eden dinden çıkmaz mı? CEVAP Kadınların tesettürü kesin olarak açıklanmıştır. Tesettürle ilgili âyet-i kerimeleri Peygamber efendimiz açıklamış, âlimler de bizlere bildirmiştir. Bu husustaki tartışmalar kasıtlıdır.
Kur'an-ı kerimde genel olarak her şey, kısa olarak bildirilmiştir. Bunları Peygamber efendimiz açıklamış, o günden beri uygulanmıştır.
Kur'an-ı kerimde mealen, (Sakın ana-babana öf deme) buyuruluyor. (İsra 23) Bir kimse, ana-babasına öf demese, fakat sopa ile dövse, sonra da (Ben öf demediğim için, Kur'anın emrine uydum) dese, bu kimse Kur'ana uymuş mu oluyor? Âyet-i kerimenin manası, (Ana-babanızı üzmeyin hatta onlara öf bile demeyin) demektir. (Beydavi)
Bunun için Kur'an-ı kerimdeki bir âyetin hükmünü öğrenmek için Kur'an tercümesine bakmak çok yanlış olur. Herkes Kur'an-ı kerimden hüküm çıkarabilseydi, hadis-i şerifler lüzumsuz olurdu.
Hırsızlık suçtur. Bir hakim, kanunları esas almadan, sırf Anayasaya göre bir hırsıza ceza veremez. Çünkü hırsızlığın cezası açıkça Anayasada bildirilmemiştir. Birçok hükümler kanunlarla açıklanmıştır.
Bunun gibi, dinimizin bir hükmünü öğrenmek için herkes Kur'an-ı kerime bakıp anlayamaz. Kur'an-ı kerim, hadis-i şeriflerle açıklanmıştır. Hadis-i şerifleri de anlamak büyük ilim işidir. Bunları da İslam âlimleri açıklamıştır. Onun için hiç kimseye Kur'an tercümesi okumasını tavsiye etmiyoruz. Bir okuyucu "Kur'an tercümesi, okuyarak dinsiz oldum" diye acı bir itirafta bulunmuştu.
Tıp kitabı okuyarak, ilaç yapmak ve hastaya teşhis koymak yanlıştır. Kur'an tercümesinden hüküm çıkarmak bundan daha büyük yanlıştır. Çünkü yanlış ilaç kullanan ölebilir. Fakat yanlış hüküm çıkaran imanını kaybedip, sonsuz azaba düşebilir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Kur'anı kendi görüşü ile açıklayan, doğru olsa bile, muhakkak hata etmiştir.) [Nesai] (Kur'anı kendi görüşüne göre tefsir eden kâfir olur.) [Mekt.Rabbani]
Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (Mümin kadınlara söyle: [Yabancı erkeklere bakmaktan] sakınsınlar, ırzlarını korusunlar, [el, yüz gibi] görünen kısmı hariç, ziynetlerini [Saç ve gerdan gibi ziynet takılan yerleri] göstermesinler, başörtülerini yakalarına kadar [saç, kulak ve gerdanlarını] örtsünler!) [Nur 31]
Bu âyet-i kerimeden kadınların başörtüsünü sadece yakasına örteceği, baş ve vücudunun diğer yerlerini örtmenin gerekmediği anlaşılabilir. Gözünü neden sakınacak, ırzını nasıl koruyacak, ziynetten maksat nedir? Kına, sürme boya mıdır, altın, gümüş gibi ziynetler midir? Bu hususlar açık değildir, hadis-i şerifle bildirilmiştir. Bir âyet-i kerime meali de şöyle: (Ey Nebi, hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına [dışarı çıkarken] cilbablarını [dış kıyafetlerini] giymelerini söyle! Bu, onların tanınıp, eza görmemelerine daha uygundur.) [Ahzab 59]
Bu tercümeye bakıp "Kadın, tanınıp eza edilmemesi için dış elbise giyer. Tanınıp eza edilmezse, çıplak gezebilir" diyenler çıkmıştır. Bu âyetleri Resul aleyhisselamın nasıl açıkladığına bakmalıdır.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Kadının [yüz ve iki elinden başka] bütün bedeni avrettir.) [Mecmaul-enhür, El-mugni]
Bu hadis-i şerifte kadının tesettürü açıkça bildiriliyor. Kur'an-ı kerimin 17 yerinde Resulullaha (De ki, bana tâbi olun) buyuruluyor. Allahü teâlânın Resulüne tâbi olup Onun bildirdiği şekilde tesettüre riayet etmelidir!
Hz. Esma, ince elbise ile gelince, Resulullah efendimiz baldızına bakmadı. Mübarek yüzünü çevirip (Ya Esma, bir kız, namaz kılacak yaşa gelince, yüz ve elleri hariç, vücudunu erkeklere gösteremez) buyurdu. (Ebu Davud)
Hz. Âişe validemiz buyurdu ki: (İlk muhacir kadınlara Allah rahmet etsin! Tesettür âyeti inince, hemen futalarını yırtıp başlarını örttüler) buyurdu. (Buhari, Nesai)
Kadın avrettir, tesettürü farzdır. Âyet-i kerimeyi kendi görüşüne göre tefsir edip bu farzı inkâr etmek küfürdür.
Bir kadın açık gezse kâfir olmaz. Fakat kapanmanın lüzumsuz olduğunu söylerse kâfir olur. Günah ile küfür farklıdır.
Sual: "Teferruat" diyerek saçları açmak uygun mu? Sokağa çıkarken peruk takabilir miyim? CEVAP “Teferruat” diyerek saçları açmak haramdır. Hele kapanmaya önem vermeyenin imanı gider. Sokağa çıkarken peruk takmak zaruretsiz caiz değildir. Erkekler arasında başını açmak zarureti olduğu zaman, kadının peruk kullanması caiz ve lazım olur. Zaruret, başka çare bulamamak demektir. Sadece zaruret halinde peruk takabilirsiniz.
Sual: Namaz, oruç, zekat ve hac ne zaman farz oldu? Tesettür ne zaman emredildi? CEVAP Beş vakit namaz, miladi 621 yılında ve hicretten bir yıl önce mirac gecesinde farz oldu. Mirac’dan önce, yalnız sabah ve ikindi namazı vardı. Hicret, 622 de oldu. Ramazan orucu, 624’te farz oldu. Zekat da 624’te Ramazan ayında farz oldu. Hac ise 631’de farz oldu. 625 ve 627 yılında kadınlara örtünme emri geldi.
Kadınların Peygamber efendimize gelerek sual sormaları, oturup dinlemeleri hicab âyeti gelmeden önce idi. Hicab âyeti gelince, kadın erkek artık bir arada oturulmadı. Kadınlar soracaklarını, ezvac-ı tahirattan sorup öğrendiler. Resulullah efendimiz ise 632’de vefat etti. Demek ki Peygamber efendimiz, tesettür âyetinden 5 yıl sonra vefat etti. Ondan önce tesettür yoktu. Önceki hayatını anlatıp, “Resulullah kadınlarla oturup konuşurdu, kadınlar açık gezerdi” demek yanlış olur.
|
|
|
Yukarı dön |
|
|
hasanoktem Admin Group
Katılma Tarihi: 10 eylul 2006 Gönderilenler: 2837
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
kul_gibi Yazdı:
. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Kur'anı kendi görüşü ile açıklayan, doğru olsa bile, muhakkak hata etmiştir.) [Nesai] (Kur'anı kendi görüşüne göre tefsir eden kâfir olur.) [Mekt.Rabbani]
|
|
|
|
|
lanetli şeytana değilde,Allah'a kul_gibi kardeşim, senden şikayetçiyim,
yahu güzel kardeşim,
sen okuduğunda kahrından ağladığın yetmezmiş kimi, bu çıldırtan sözleri, bu canım Ramazanında hepimize de okutup , bize de kahrımızdan evin duvarlarını kafamızla yıktırtman şart mıydı?
ya sabr, ya sabr
|
Yukarı dön |
|
|
adalet Uzman Uye
Katılma Tarihi: 02 ekim 2006 Gönderilenler: 1195
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam dostlar,
Bu tür Kuran düşmanı sözler,hadis-i şerif değil,olsa olsa hadis-i heriftirler.
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
|
Yukarı dön |
|
|
siber Newbie
Katılma Tarihi: 30 kasim 2006 Gönderilenler: 5
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
bu forumu bulduğuma çok sevinmiştim aydınlanmak adına.daha çok kafam karıştı.2 saattir okuyorum.tutarsızlıklar çelişkiler içerisinde kayboldum.
sevgili "kul gibi" sizi alıntı yaptığınız yazıda kahreden nedir?bari bunu anlatın.
|
Yukarı dön |
|
|
adalet Uzman Uye
Katılma Tarihi: 02 ekim 2006 Gönderilenler: 1195
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam Siber,
Öncelikle hoşgeldin.senden ricam,konuları sindire sindire ve zihninde eleme yaparak okumaya çalış.Anladığın konuları kar hanene yaz,anlamadıklarını da yukarıda yaptığın gibi,sorgula.
Tavsiyem ise,bu siteyi okumaktan vazgeçsen bile,Allahın kitabını anlamak için okumaktan asla vazgeçme vesselam.
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
|
Yukarı dön |
|
|
muta Katilimci Uye
Katılma Tarihi: 09 kasim 2006 Gönderilenler: 93
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Fereç hüdür.
Size cevaba geçmeden evvel bir kaç şey yazmak istiyorum.
Kısa ve öz olarak HADİS külliyatının elden geçirilmesi gerekir ki bu
konuda diyanet in çalışması var İnşa allah neticesi hayırlı olur. malumunuz HADİS le siyasi,dini,ekonomik velhasıl her devirde her şekilde uğraşılmış ve ümmetin arasına nifak sokulmuştur buradan
hareketle sizde dersinizki kütübi sitte de KUR,AN a ve PEYGAMBER in hal ve hareketlerine uymayan hadislerin ayıklanması gerekir.Şimdi yazının uzamaması için siz dersiniz ki
PEYGAMBERE (a.s.v.)isnat edilen hadislerin çoğu KUR,AN a uymuyor birde kendi kendileri ile çelişiyor tamam sizin dediğiniz olsun şimdi sizin yazdığınız bir yazıyı alıntılayıp üzerine yorum yapalım.
CEVAP 3-) Bu ayette, İslam Devlet sistemi konu edilmiştir, şöyle ki:
Kuran’dan mealen:
-- De ki: Eğer Allah Teâlâ'yı seviyor iseniz bana uyunuz ki, Allah Teâlâ'da sizi sevsin ve sizin için günahlarınızı yarlığasın. ve Allah Teâlâ gafurdur, râhimdir. 3 Ali İmran 31
-- De ki: Allah Teâlâ'ya ve peygambere itaat ediniz, eğer yüz çevirirlerse şüphe yok ki Allah Teâlâ kâfirleri sevmez. 3 Ali İmran 32
Ayetlerde peygamberin Nebilik ve Devlet başkanlığı konumundan bahsedilmektedir, İstenen itaat emir komuta zinciri şeklindeki bir süreçtir, şöyle ki, peygamber öncelikle yalnız Allah’a itaat edecek, Allah’ın emirlerini insanlara tebliğ ettiğinde de , İnsanlar yaptığı tebliğe itaat etmelidirler şeklinde bir süreç, ayrıca bu sürecin içerisinde başka ayette belirtildiği üzere Ulul - Emre itaatin gerekliliği de emredilmiştir, bütün bunlara toplu olarak baktığımızda İslam devlet sisteminin emir komuta sistemiyle, yargı sisteminin yapısı ortaya çıkar, diğer bir yön olarak idari yapının teşekkülü içerisinde, biat ve şura olayı vardır. Her ne açıdan bakılırsa bakılsın bütün, tebliğ ve devlet sistemi yapılanmasının üzerinde İlahi vahiy, dolayısıyla Kuran tek esastır, zira dini Allah koyar ve din koyma olayında olsun, İlahlık olayında olsun kimseyi kendisine ortak etmez. Bütün bunlar Kuran’da detaylı olarak işlenmiştir. Örnek olması açısından kısmen değinecek olursam.
Kuran’dan, mealen :
-- Ey imân edenler!. Allah Teâlâ'ya itaat ediniz ve Peygamber'e de ve sizden olan emir sahiplerine de itaatte bulununuz. Sonra bir şey hakkında ihtilâfa düşerseniz, eğer siz Allah Teâlâ'ya ve âhi-ret gününe inanır kimseler iseniz onu Allah Teâlâ'ya ve Peygamberine arz ediniz. O hem bir hayırdır, ve hem de netice itibariyle daha güzeldir. 4 Nisa 59
-- Ve onlara eminlikten veya korkudan bir haber geldiği zaman onu yayıverirler. Ve eğer onu Peygamber'e veya kendilerinden olan emir sahiplerine arz etseler elbette onlardan bunun hükmünü çıkaracak zatlar bunu bilirlerdi. Ve eğer Allah Teâlâ'nın lûtuf ve rahmeti üzerinize olmasa idi pek azınız müstesnâ, elbette şeytana uymuş olurdunuz. 4 Nisa 83
Görüldüğü gibi, yönetim sisteminde ve sorunların halledilmesinde, İslam dininde bir hiyerarşi mevcuttur, bu sıralamada, peygamberin sünnetine tabi olduklarını söyleyenlere göre:
a) Allah’a itaati, Kuran’a itaat ile,
b) Peygambere itaati, hadislere uymak ile, ifade edip, peygamberi aramızda güncel olarak yaşıyormuş gibi günümüze taşıdılar. Bu inançlarında samimi iseler, o zaman, kaçınılmaz olarak peygamberimiz zamanındaki Ulul Emrin sözlerini de muhakkak günümüze taşımaları gerekirdi; peygamberin vefatından sonra da Ulul Emr mevcut olmuştur ve bunlar çokturlar bunların sözlerini ne yaptınız, Hadis adı altında peygamberi günümüze taşıdığınızı iddia ettiniz, Ulul Emrin sözlerini n, neden günümüze taşımadınız, zira Ulul Emre itaatin de gerekli olduğu Kuran’da kesin olarak emredilmiştir, Rivayetlerle şahısları taşıyıp güncelleştirme mantığınıza göre bunu yapmanız gerekmez miydi, fakat bu yapılmamıştır, yoksa siz ortaya attığınız kıstaslara rağmen, kitabın bir kısmını kabul edip bir kısmını red mi ediyorsunuz. Böyle yapanların cezası, Kuran ölçüsüne göre, dünyada rezillik ve ahirette şiddetli azap değil midir. (Bak, 2 Bakara 83-84-85 ).
Yapamazdınız, zira bu hem Kuran’a uygun bir davranış olamayacağı gibi, pratikte de mümkün değildi, İslam coğrafyası bir imparatorluktu ve dolayısıyla Ulul Emr binlerceydi. Durum bu olunca, binlerce çelişkili ve Kuran’a uymayan rivayetleri peygambere hadis adı altında peygambere mal edip, bunlarla da atalar dinini insanlara kabul ettirmek için bunca tarihi çabanız niyedir.
Şimdi yukarıdaki yazınızdan özetle ASL OLAN ALLAH A İTAAT TIR
DOLAYISI İLE ONUN VAHYİ KUR,AN A SONRA PEYGAMBERE PEYGAMBERDE İNSANLARA EMİR EDECEK PEYGAMBER DEN SONRA ULUL EMRE İTAAT EDİLECEK. ŞİMDİ DERSİNİZ Kİ İSLAM COĞRAFYASI İMPARATORLUKTU VE BİNLERCE ULUL EMİR MEVCUTTU "UYDURMA 1" BANA AYNI ZAMANDA YAŞAMIŞ 10 TANE ULUL EMİR GÖSTER "İSLAMİ" BAKALIM SALLAMA NEYSE PEYGAMBERDEB SONRA ULUL EMİR OLMUŞTUR DERSİNİZ DOĞRU
MÜMİNLERİN EMİRİ OLMUŞTUR PEYGAMBER EFENDİMİZ DEN SONRA VE ONLARDAN BİRAZINI SAYAYIM BU SAYACAKLAR IMDAN SONRA DAKİLER HANE DAN DIR HZ. EBU BEKİR,HZ. ÖMER,
HZ.ALİ,HZ,OSMAN,HZ,HÜSEYİN,HZ.HASAN HZ. HASAN MALUM FİTNEYİ ÖNLEMEK İÇİN MÜMİNLERİN EMİRİ OLMAKTAN FERAGAT ETMİŞTİ ŞİMDİ BUNLARDAN YANLIZ HAZRETİ ÖMER DEN GELEN BİR SÖZÜ YAZACAĞIM YOKSA GÜNÜMÜZDE BU MÜBAREK ZATLARIN BİR ÇOK SÖZÜ VAR NEYSE HZ. ÖMER DEN SÖZ YAZALIM (ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR) TANIDIK GELDİMİ YANLIZ BU SÖZ YETER SANA BİRDE PEYGAMBERİMİZİ (a.s.v.) BU
GÜNE TAŞINMASI İLE İLGİLİ SÖYLEDİKLERİN PEYGAMBERE İTAAT
SENİN SÖYLEMİN İLE KUR,AN İ EMİR İNSANLARIN EMRE İTAATI DİNİ SAYGIDIR BUNDAN NİYE GOCUNUYORSUN ZORUNA MI GİDİYOR HADİS KÜLLİYATI NIN DA ŞU ARALAR SAHASINDA UZMAN KİMSELER TARAFINDAN TARANIYOR OLMASI DA CABASI
İNSANIN (MÜSLÜMAN) HOŞUNA GİDER BU DURUM PEYGAMBERİN
1400 SENE SONRA DA EMİRLERİNE UYMAK (EVVELA KUR,AN SONRA HADİS,SÜNNET) HA BİRDE 21. YÜZ YILDA MÜMİNLERİN EMİRİ KİM SAYET ESKİ ULUL EMİR LERİ KASTEDİYORSAN BİLİRSİNKİ "DİNDE ZORLAMA YOK" VE (LAİK) BİR DEVLETTE YAŞIYORUZ DEĞİLMİ BİRDE "HANİFLİK KENDİNDEN MENKUL VAR"
BİRDE O KADAR ÇOK ŞAÇMALAMIŞSINKİ HANGİSİNE CEVAP VERECEĞİME ŞAŞIRDIM ÖRNEKMİ.
Kim Resûl’e itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur.” (Nisâ/4: 80)
BUDA SENDEN YORUM.
Ayette, peygamberin Nübüvvet ve devlet başkanlığı konumu vardır.
Yahu fereç hüdür NÜBÜVVET nedir insanlara ALLAH tan gelen vahyi iletmek değilmidir ilettiği vahyi insanlara detaylı olarak açıklamak (sorulduğunda veya gerektiğinde)değilmidir bunlara ne denir acaba hadis olmasın birde vaz ettiklerini yaşaması gerekmezmi peygamber efendimizin (a.s.v.) mesela NAMAZ ORUÇ ABDEST vs gibi bunlara da SÜNNET denmezmi SÜNNET ten
kasıt yaptığı İBADET in nasıl yerine getirildiği dir şimdi bunları yaşayanlara yapanlara neden karşı sınız HADİS VE SÜNNET e hadi onu geçtik bize KUR,AN ı sizmi meal lendirip veya tefsir edip
anlatacaksınız sizin anlatacağınıza inanmak nas mıdır siz kimsiniz bilginiz nedir yoksa HANİF ayaklarına yatıp dinde REFORM mu istiyorsunuz çarpıtarak şimdilik bu kadar devamı var.
muta.
|
Yukarı dön |
|
|
kamer Uzman Uye
Katılma Tarihi: 06 kasim 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 171
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Fereç Hüdür Yazdı:
Gönderen: 11 mart 2006 Saat 1:52pm | Kayıtlı IP
İSLAM DİNİNİN ÖĞRENİLMESİNDE KAYNAĞIN NE OLMASI GEREKTİĞİ SORUNU
Bugün İslam alemi adı altında Dünyada yaklaşık 1,5 milyarlık bir kitle bulunmaktadır, kendilerini Müslüman veya Mümin olarak tanımlamalarına ve kutsal kitaplarının kuran olduğunu ifade etmelerine rağmen inanç yönünden çok çeşitli görüşlere ve fırkalara bölünmüşlerdir, bu bölünmüşlük fert bazında olabildiği gibi, mezhep bazında da olabilmektedir, hatta bu bölünmüşlük aynı mezhep içerisinde de oluşa bilmekte, aynı mezhebin bağlısı iki dini şahsiyet aynı konuda tartışa bilmekte ve hiç bir neticeye varamamaktadırlar, hatta inanç bölünmüşlüğü bir şahsın öz nefsinde dahi oluşabilmektedir, aynı şahsın sabahki dini ayrı, akşamki dini ayrı olabilmektedir zira sabah kabul ettiğini akşam, akşam kabul ettiğini sabah değiştire bilmekte veya inkar edebilmektedir. Bu durum günümüzde olduğu gibi bin yıldan fazla bir süreden beri süregelen bir olgudur. Bu kargaşa ve bölünmüşlüğün nedenini, Kûran’ın İslam dininin Tek Kaynağı ve Tek Rehberi olarak kabul edilmemesinden kaynaklandığını söylediğimizde, bu söylemimizi kabul etmeyip karşı çıkan bir çok kimseler tarafından Kûran’a dayandırılma şeklinde karşıt iddialar ileri sürülmekte ve dolayısıyla hatalı olduğumuz iddia edilmektedir. Bununda ötesinde savlarına cevap vermemiz içinde sorgusal olarak çağrıda bulunmaktadırlar. Bende bu noktadan hareketle karşıt iddialara cevap yazmanın bir gereklilik olduğunu düşündüm. Soru bazında çeşitli şahısların iddialarından, benim gördüklerim arasında bana göre en derli toplusu olan, ve Dr. Emin Şimşek tarafından “Kur’an’ı Kerim “Sünnet-i Seniyye’ye uymayı emrediyor” başlığı altında ki çalışmayı ele alarak, kısmet olursa cevaplandıracağım. Dr. Emin şimşek çalışması içeriğinde sorusunu “Günümüzde Kütüb-i Sitte ile ümmetin en muteber Hadis Kitabı kabul ettiği hadisleri, kendi akıl ve mantığına uymadıkları gerekçesi ile eleştirmeyi adet haline getirmiş, ilim fakiri kardeşlerimize sormak isteriz” bağlamında yöneltmektedir. Vereceğim cevapları, okuyucunun kolayca karşılaştırma yapa bilmesi için, suru metni içerisine belli olacak şekilde “CEVAP :” İbaresini başlangıç olarak belirleyip kısmet olursa ifadelendireceğim, Şöyle ki :
............
BUNDAN SONRASIN DA HADİSLERE DAYALI BİR HADİS SÜRECİ ANLATILMAKTA, KENDİM HADİSLER DAYALI BU TÜR ŞEYLERİ CİDİYE ALMADIĞIMDAN, CEVABIM: BU TÜR ŞEYLERLE UĞRAŞMAYA DEĞMEZ ŞEKLİNDEDİR . İŞLENEN KONU ŞÖYLEDİR:
SORU 1-) Peygamberimiz (SAV) , kendi sözlerinin kayd edilmesini yasaklamışmıdır? Yasaklmış ise, Hadisi şerifler nasıl oluşmuştur?
El-Cevap: Evet, yasaklamıştır, lakin bu yasaklama dönemi, Kur'anın ilk nazil olduğu döneme kapsamaktadır, tümünü değil. Çünkü bu yasaklamanın birincil sebebi, yeni nazil olan Kur'an Ayetlerinin yazılmasının önemine istinaden bir yasaklama getirmiştir. Kendi sözlerinin yazılması ile Kur'an Ayetlerinin yazılmasının, geçmiş dönemlerde tevrat ve İncilin içine belli belirsiz sözlerin karışmasından endişe ettiğinden, vahiy Katiblerine Kur'an Ayetlerinin yazılmasını söylemiş, kendisinden birşeyin yazılmasını yasaklamıştır!
Konu ile İlgili Hadis-i Şerifler :
“Allah Resûlü (s.a.s) yanımıza geldi. Bazı arkadaşlarımız, hadîsle alâkalı bir şeyler yazıyorlardı. “Ne yazıyorsunuz? ” diye sordular. Onlar da; “Sizden duyduğumuz hadîsleri yazıyoruz” diye cevap verince Resûlullah şöyle buyurdular: “Sizden önceki ümmetlerin, Allah’ın kitabının yanı sıra başka kitaplardan da birşeyler yazdıkları, (başkalarının sözlerini de kayda geçirdikleri) için sapıttıklarını biliyor musunuz? ” (Hatîb el-Bağdâdî, Takyîdü’l-İlm, 34.)
Peygamberimizin (SAV) : Benden bir şey yazmayınız. Kim, benden Kur’ân dışında bir şey yazmışsa, onu imhâ etsin.” (Müslim, Zühd, 72; Darimî, Mukaddime, 42; Müsned, 3/12.)
SORU 2-) Peki, daha sonraki dönemde, yine Sahih hadisi şeriflerden gördüğümüz kadarı ile, yazın demişmidir?
El-cevab: Evet demiştir. Kur'an Ayetlerinin, vahiy katibleri tarafından belli bir sistematik çerçevesinde yazılma alışkanlığının tecrübe kazanılması üzerine, Efendimiz (SAV) kendi söz ve davranışlarının yazmılmasını emretmiştir.Çünkü, Kur'an-ı Kerimde bunu arzulamaktadır:
O’nun(SAV) hiçbir sözü hevasından değildi ve beşerî arzularından kaynaklanmıyordu.. daha doğrusu O, kendinden konuşmuyor; ancak kendine vahyolunanı söylüyordu (Necm, 53/3)
'(Ey Resulum) De ki, siz gerçekten Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve suçlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok esirgeyici ve bağışlayıcıdır.(Ali İmran,31)
Bu Ayeti Kerime peygamberimize uymayı, Allah'a uymak ile eşdeğer addetmektedir. Dolaysıyla, onun söz ve davranışlarını bilmeden Efendimiz (SAV) uymak hiç mümkünmüdür?
Konu ile İlgili Hadis-i Şerifler:
- Efendimiz (s.a.s) elini fem-i mübareklerine götürerek şöyle buyurdular:! “Yaz; hayatım elinde olan (Allah) ’a yemin ederim ki, buradan haktan başkası çikmaz.” Ebû Dâvûd, İlm, 3; Müsned, 2/162; Dârimî, Mukaddime, 43.
- Bir adam, Huzûr-u Risâletpenâhî’ye gelerek: “Yâ Resûlallah, ağzınızdan çok şey duyuyoruz; ama bunları anında ezberleyemiyoruz. Bu hayâtî şeyler, çok defa kaçıp gidiyor” diyerek hıfzından şikâyette bulundu. Bunun üzerine Efendimiz (s.a.s) , ona: “Sağ elinden yardım iste”yani yazarak, hıfzına yardımcı ol buyurdular. (Tirmizî, İlm, 12)
SORU 3-) Hadislerin 200 sene sonra yazıldığı iddia ediliyor. nedersiniz? El-Cevap:
Hz. Ebû Hüreyre (r.a) , şöyle demektedir: “Ashâb-ı Resûlullah (s.a.s) arasında benden daha fazla hadîs sahibi kişi yoktur, ancak Abdullah b. Amr İbn el-Âs müstesnâ; çünkü, ben yazmazdım, o yazardı”.(Buhârî, İlm, 39.)
Bu yazma hadisesinin peygamberimiz zamanında olduğunun en kati delilidir! Yazma Peygamberimiz zamanından beri vardı, ancak bu yazılanların bir birleştirilip Kitab haline getirilmesi Ömer bin Abdulaziz döneminde, bizzat kendisinin emri ile, Muhammed İbn Şihâb ez-Zührî tarafından yapılıştır. (Buhârî, İlm, 34)
Ömer İbn Abdülaziz Hazretleri’nin başlattığı bu tedvîn faaliyeti, yalnız Medine’de İmam Zührî ile de sınırlı kalmamış, Mekke’de Abdülmelik İbn Abdülaziz İbn Cüreyc, Irak’ta Saîd İbn Ebî Arûbe, Şam’da Evzâî, yine Medine’de Muhammed b. Abdirrahman, Kûfe’de Zâide b. Kudâme ve Süfyân es-Sevrî, Basra’da Hammâd b. Seleme ve Horasan’da Abdullah b. Mübârek, bu işi sürdürmüş ve kendilerinden sonra geleceklere dünya kadar malzeme bırakmışlardı.(İbn Hacer, Hedyü’s-Sârî, s.4; M. Accâc el-Hatîb, es-Sünne Kable’t-Tedvîn, s. 337.)
Buda, peygamberimizden 200 sene sonrasına değil, 80-85 sene sonrasına tekabül etmektedir.”
Daha birçok cevaplar vermek mümkün olmakla beraber, anlamak isteyen veya anlayan kimseler için konuyu bu şekilde ortaya koymakla yetiniyor ve cevap olarak yeterli olduğunu düşünüyorum.
Fereç HÜDÜR
|
|
|
İslam dininin öğrenilmesinde kaynağın ne olduğu sorununu kendiniz; EBU HUREYRENİN SÖZLERİNE değer vererek çözmüşsünüz.Yazınızda EBU HUREYREDEN Hz. ve (r.a.) ALLAH SENDEN RAZI OLSUN diyorsunuz.Bu samimiyet ve yakınlık ile TEK REHBER ,TEK KAYNAK KURAN'DIR demeyi nasıl açıklıyorsunuz?
EBU HUREYRE KİMDİR?
__________________ Kamer/17-22-32-40:Ant olsun Biz Kur`an`ı düşünme/öğüt için kolaylaştırdık/hazırladık.O hâlde var mı ibret alıp düşünen?
|
Yukarı dön |
|
|
dost1 Admin Group
Katılma Tarihi: 28 haziran 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 538
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selamün Aleyküm! Değerli Kamer Kardeşim!
Kamer yazdı:
İslam dininin öğrenilmesinde kaynağın ne olduğu sorununu kendiniz; EBU HUREYRENİN SÖZLERİNE değer vererek çözmüşsünüz.Yazınızda EBU HUREYREDEN Hz. ve (r.a.) ALLAH SENDEN RAZI OLSUN diyorsunuz.Bu samimiyet ve yakınlık ile TEK REHBER ,TEK KAYNAK KURAN'DIR demeyi nasıl açıklıyorsunuz?
EBU HUREYRE KİMDİR?
Allah Razı olsun.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
|
Yukarı dön |
|
|
mindar Uzman Uye
Katılma Tarihi: 02 kasim 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 373
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam
hep hadis konusu olunca kurandaki resule uyun o hevasından bişey söylemez ayetleri önümüze getirilip bak resule uymak lazım denir
Ama neden şöyle düşünmüyorlar
Tamam resule uymak lazım resul ondan yani kurandan başkasını söyledimi, söylemedi.
Yani resule uyun demek resulun getirdiğine KURANA uyun demektir... çünkü resul aracılığıyla yeni bir din geliyor herhalde allah resule uyun diyecek çünkü o kuranı teblig ediyor başka bişeyi değil
Söylediyse de bu bizi ilgilendirmez yok ilgilendirir diyorsanız, demekki siz hadislerden olan bana kuran ve bir misli daha verildi hadisine inanıyorsunuz
Eğer böyle bişeye inanıyorsanız kuranın mesajını inkar ediyorsunuz demektir
O zaman sizlerle konuşacak hiç bir şeyimiz olmaz...
Çünkü aynı telden konuşmuyoruz biz tek kuran diyoruz siz kuranla birlikte bir kuran daha peygambere verildi diyosunuz....
Peygambere verilen kuran kadar bir misli herhalde saklıydı iç cebinde bi durum olduğu zaman gizlice ordan bakıp söylüyordu
Mesela soruyorlardı ya muhammed biz şuraya gitcez gidebilirmiyiz... peygamber o an arkasını döner ona verilen diğer kitabı açar ordan bulup söylerdi.. Gidin tamam sorun yok ...
Biraz ilginç anlattım ama anlaşılması için böyle bir yola başvurdum inşallah anlatabilmişimdir.....
Selam Ve Dua İle
|
Yukarı dön |
|
|
|
|