Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam
Soydash
Mircan’a
katılıyorum, birbirimizi yanlış anladığımızı düşünüyorum.
Burada
peygamber düşmanları yok, bu yüzden negatif bir tavırla hareket etmen doğru değil. Ayetleri
bize karşı silah çekermiş gibi kullanman da doğru değil. Burada ne Hz. Muhammed’le
nede onun kutsal mesajıyla savaşan müşrikler ve kafirler sürüsü var.
Buradaki
insanlar son peygamberimiz dahil tüm peygamberlerimizi severler. Çünkü Rabbimiz
onlar aracılığıyla seslenmiştir bizlere. Karşı olduğumuz şey sevgideki abartı
ve taşkınlıktır. Yatay düzlemde sevgi makuldur ama ya aşkın anlamda???
“Son Peygamberimizi seven, onun
biricik mesajı ve hayatının yegane kılavuzu olan Kur’ana sarılmalı” demenin neresi Peygamber
düşmanlığıdır?
Sen
Peygamber sevgisinden ne anlıyorsun? Nedir Hz. Muhammed’i sevmenin alameti? Onun ve
hayatının adına ortalıkta dolaşan söylentiler (rivayet) ölümünden yüzlerce yıl
sonra kitaplaştırılmış (hadisler). Peygamber sevgisi bu söylentilere mi iman
etmektir? O halde Hristiyanlar neden suçludurlar? Onlar da Hz. İsa’nın
ölümünden sonra onun adına kitaplar yazmadılar mı? Abartma ve saptırmanın
menşei onlarda İnciller, bizlerde ise Hadis Kitapları. Hatta bizlerde daha da
kötü. Zira İncillerde Hz. İsa (haşa) ne 40 erkek gücündeki cinsel bir sapık ne
de milletin gözlerini oyan barbar bir çöl bedevisi olarak tanıtılıyor.
Evet,
nedir Peygamberi sevmenin alameti?
Peygamber
sevgisi Arap örf ve adetlerini benimsemek midir? Sarık, Cübbe, Sakal mıdır?
Camiye sağ ayakla girip, sol ayakla çıkmak mıdır? Suyu ayakta değil çömelerek
içmek midir? Yemeği kaşık ve çatalla değil elle mi yemektir? Nedir Peygamber
sevgisinin alameti?
Senede
bir kere millete güller dağıtmak mıdır? Birkaç panel, konferans tertiplemek
midir? Adı anıldığında tiyatrovari bir şekilde eli göğse götürmek midir? Allah
anıldığında tüyleri diken diken olmayan ve ayetleri okunduğunda imanları
artmayan (Enfal 2) zümre neden acaba
Peygamber anıldığında adının başına bir sürü laf ekler ve halden hale girer?
Hele bazılarımız efendileri, şeyhleri anıldığında neden çok daha fazla
methiyeler düzer ve sara nöbeti geçirir gibi titrerler? Ayaklar baş olmuş,
başlar ayak…
Peygamberi
sevmek onun sakalının(?) bir kılına hem de mabetlerde tapınmak mıdır?
Kılperestler ne kadar Peygamber sevdalısıdırlar? Peygamberin biricik mesajını
kaldır as duvara sonra da onun(!) sakalının bir kılına hürmet ediyorum diye
kendini getir Peygamberi sevenler listesinin başına. Bu budalalık değil de
nedir? (Lafım sana değil, bu çirkefliğe
sapanlara)
Peygamberi
ve Peygamberleri beşer statüsünden soyutlayanlar onlara ve davalarına en büyük
ihaneti yapanlardır. Peygamberimize “levlake
levvak lemma halektül eflak (Sen olmasaydın Kainatı yaratmazdım)”
uydurmasını döktürenler aslında onu sırtından hançerlemektedirler. “Kainat ve
içindeki her şey Hz. Muhammed’in nurundan yaratılmıştır” diyenler Peygamber
dostu değil apaçık düşmanıdırlar. Evet, bunlar “sağdan yaklaşan” şeytandırlar.
Peygamberi
sevmek onu Allah yanında dinin ikinci sahibi kılmayı mı gerektirir? O halde “Peygamber de haram-helal koyma yetkisine
sahiptir” diyenler nasıl oluyor da bu çirkin tavırlarıyla aynı zamanda onu
sevmiş oluyorlar?
Peygamber(ler)imizi
sevenler asıl bizleriz. Onu Allah’ın dininde ve katında bir yan ilah olarak değil de seçilmiş
bir elçi olarak kabul ettiğimizden dolayı. Onu ölümünden yüzlerce yıl sonra
oluşturulmuş düzmecelerle değil de Kur’anla tanımaya çalıştığımızdan dolayı.
Onu bize emanet olarak verdiği kutsal kitaba (inşaAllah) sımsıkı sarılarak
izlediğimizden dolayı.
Nasıl ve
neden Hadis ve Mezhep yobazları onu yerin dibine soktuğu halde Peygamber
sevdalısı oluyorlar da “Rabbimiz, Hz.
Muhammed ve mesajı hakkında bilmemiz gerekenleri bizlere kitabında bildirmiştir,
ona uyan Peygambere uymuş, ondan sapmayan Peygamberi sevmiş olur” diyenler
Peygamber düşmanı?
Diğer
ümmetler nasıl peygamberlerine olmadık masallar düzerek ihanet etmişlerse
aynısını bizim Müslümanlar da hem de fazlasıyla yaptılar. Onlar Peygamberlerine
Allah’ın oğlu dediler biz ise bu konuda uyarıldığımızdan dolayı farklı bir
usulle taşkınlık yaptık: Allah’ın Habibi=Sevgilisi.
Peygamberini
Allah ile karşı karşıya getiren (hadis-ayet düellosu) ve sonuçta Peygamberi
adına uydurulmuş sözlerle Rabbin ayetlerini diskalifiye eden bir zihniyet
ahirette ne yüzle “bizler seni
sevenlerdik ya Resulellah” diyebileceklerdir.
Amacımız
Son Peygamberimizin "Ey Rabbim!
Doğrusu kavmim şu Kur'an'ı terkedilmiş
halde bıraktılar." (Furkan, 25/30) diyerek Allah’a şikayette
bulunacağı zümreden olmamak. Onun bize bıraktığı biricik emanete sahip çıkmak.
Onu anlamak ve yaşamak.
Bu
başlıktaki ilk yazdığın iletide bulunan ifade; “Peygambere itaatsizlik, Allah’a itaatsizliktir” bence şöyle düzeltilmeli “Peygambere itaat onun da ittiba ettiği Kur’ana itaattır, ancak böylece
Allah’a da itaat etmiş oluruz”.
O
Allah’ın KULU ve Resulüdür, fazlası değil…
Son
Peygamberimizin Sünneti Kur’andır, biz de ondan sorumluyuz, vesselam…
Peygamber
odaklı din anlayışından Allah odaklı, Kur’an odaklı din anlayışına…
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
|