HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an Hükümleri ve Kavramları
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an Hükümleri ve Kavramları
Konu Konu: KABE DİKİLİ TAŞ DEĞİL Mİ (Kapalı Konu Kapalı Konu) Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
Hasan Akcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 11 ekim 2005
Gönderilenler: 767
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP  

Semazen Yazdı:
Mâide Sûresinin 6. âyetindeki "Kâ'beyn" kelimesi üzerine icâd edilen safsata suâle gelince..... İşte anlamadıkları budur!!!

Onlara göre, Mâide 95 ve 97. âyetlerde özel isim olarak yer alan bildiğimiz Kâbe ise 6. âyetteki aynı Kâbe olmalıdır.....:)))

Bilmezler ki "kâ'beyn" kâ'b+eyn şeklindedir... Halbuki Kâbe'nin -lafın gelişi- iki tane olabilmesi için "kâ'be+t+eyn" gereklidir...

Muhatabınız Maide 6'daki "kabeyn"in iki bilek, Maide 96 ile 97'deki "kabe"nin bir bilek anlamına geldiğini öne sürmüş. Ve öğrenmek istemiş ki, Maide 6'daki kabeyn iki bilek değil de sizin öne sürdüğünüz gibi iki Beyt ise, birinci Beyt Mescid-i Haram'dadır tamam ama ikinci Beyt nerde?

Sizin buna cevabınız: kabeyn iki bilek anlamına gelmez çünkü iki tane olabilmesi için ka'beteyn gereklidir.

Benim sorumşu:

Maide 6'da bileklere kadar ayaklarınızı anlamına gelen  ercüleküm ile'l ka'beyn ifadesindeki ka'beyn "kâ'beteyn" olmadığına göre ayaklarımızın iki bileğe kadar olan kısmını değil de bir bileğe ya da üç bileğe kadar olan kısmını mı mesh edeceğiz?  

Artı, ölçülü olma çağrımı geri almak zorundayım; kimseye döve döve helva yediremem.

Sevgi ile, Hasan Akçay

Yukarı dön Göster Hasan Akcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Hasan Akcay
 
Semazen
Ayrıldı
Ayrıldı
Simge

Katılma Tarihi: 26 ocak 2006
Gönderilenler: 679
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP  

Değerli Hasan Akçay,

Zahmet edip sorunuzu yinelediğiniz için teşekkür ederim.. Muhtemelen, verdiğim cevabın kısa olmasından kaynaklanan bir anlaşılma güçlüğü yaşıyoruz...

Hasan Akçay Yazdı:

Muhatabınız Maide 6'daki "kabeyn"in iki bilek, Maide 96 ile 97'deki "kabe"nin bir bilek anlamına geldiğini öne sürmüş. Ve öğrenmek istemiş ki, Maide 6'daki kabeyn iki bilek değil de sizin öne sürdüğünüz gibi iki Beyt ise,(Hayır! Böyle söylemiyorum!Semazen) birinci Beyt Mescid-i Haram'dadır tamam ama ikinci Beyt nerde?

Sizin buna cevabınız: kabeyn iki bilek anlamına gelmez çünkü iki tane olabilmesi için ka'beteyn gereklidir.(Hayır! Böyle söylemiyorum!Semazen)

Hayır; özür dilerim anlatamamışım... Ben, öyle demek istemedim.. Bora Bey, Kâ'b ile Kâ'be'yi aynı şey saydığı için ve bizi yalanlayabilmek için şöyle diyor... "Sizin iddianıza göre Mâide:95 ve 97'deki Kâbe'ler "ayak bileği" değil de Mekke'deki Kâbe ise, o zaman Mâide:6'daki "kâ'beyn" kelimesi ile anlatılmak istenen iki adet Kâbe olurdu.." 

Biz de cevâben şunu söylemeye çalıştık... "Hayır! Mâide:95 ve 97. âyetlerdeki Kâbe ile 6. âyetteki kâ'b'ın ikilisi olan kâ'beyn aynı şey değildir... Bu âyette abdest uzuvları sayılmaktadır... Eğer, lafın gelişi -Bora'ya laf yetiştirmenin gereği- meselâ iki adet Kâbe'den bahsetmek için -farzı muhal- "kâ'beteyn" demek icâp ederdi..."

Kısacası kendisine, özel isim olan Kâbe ile Kâ'b'ın farklı şeyler olduğunu izâha çalışmıştık...

Zannediyorum, sorunuz sâkıt oldu...

Selamlar,

N_S

Hasan Akçay Yazdı:
Benim sorumşu:

Maide 6'da bileklere kadar ayaklarınızı anlamına gelen  ercüleküm ile'l ka'beyn ifadesindeki ka'beyn "kâ'beteyn" olmadığına göre ayaklarımızın iki bileğe kadar olan kısmını değil de bir bileğe ya da üç bileğe kadar olan kısmını mı mesh edeceğiz? 

Yukarı dön Göster Semazen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Semazen
 
Hasan Akcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 11 ekim 2005
Gönderilenler: 767
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP  

Hayır; özür dilerim anlatamamışım... Ben, öyle demek istemedim.. Bora Bey, Kâ'b ile Kâ'be'yi aynı şey saydığı için ve bizi yalanyabilmek için şöyle diyor... "Sizin iddianıza göre Mâide:95 ve 97'deki Kâbe'ler "ayak bileği" değil de Mekke'deki Kâbe ise, o zaman Mâide:6'daki "kâ'beyn" kelimesi ile anlatılmak istenen iki adet Kâbe olurdu.." 

 

Zannediyorum, sorunuz sâkıt oldu...

 

Evet, öyle görünüyor. Aydınlattığınız için sağolun.

 

Ancak araştırmaya devam edeceğim. Çünkü “kabeyn”in tekil halinin ka’be değil de ka’b olduğunu ilk kez sizden öğreniyorum. Daha önce bu meselenin “free-minds.org”da anadili Arapça olan kişiler tarafından müzakere edildiğine tanık oldum. Hiç biri “Kabeyn”in tekili ka’bdır demedi. Oysa bakın siz deyince mesele şıp diye sona eriverdi.

 

 

Sevgi ile,

Hasan Akçay

____________________________________

 

İçinde ka’be geçen başka bir açıklamayı sunuyorum. Orada “ka’be”nin çoğulu olarak ka’beteyn değil kevâib gösterilmiş:

 

78:33’teki kevâibe atrâba, Süleyman Ateş’e göre göğüsleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar imiş.

Öyle midir sahiden? Ayetin siyakına, sibakına bakalım:

Sorumlu davranmış olanlara ödüller var -İnne l-müttekıyne mefâzâ (78:31)
Bahçeler, asmalar –Hedâika ve e’nâbâ (78:32)
Uyum içinde salkım salkım üzümler –Ve kevâibe etrâbâ (78:33)
Dolu dolu kadehler –Ve ka’san dıhâkâ (78:34)
....

Görüldüğü üzere bir önceki ayet olan 78:32’de bahçeler, üzüm asmaları anılıyor. 78:33’teki kevâib işte o asmalarla ilgili. Kevâib, çoğuldur; üzüm daneleri demek. Tekil hali olan ka’be ise "dane"dir.

Ka’betü e’nab: üzüm danesi

"Ka’be"nin üzüm danesi anlamına geldiğini anadili Arapça olan herkes bilir. Çoğulu "kevâib"dir; üzüm daneleri anlamına gelir. Ka’be kelimesinin başka bir çoğulu olan unkûd ise salkım demek.

Yukarı dön Göster Hasan Akcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Hasan Akcay
 
Hasan Akcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 11 ekim 2005
Gönderilenler: 767
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP  

Bana söylendiğine göre Maide 6’daki “kabeyn”in tekil hali ka’b imiş; doğru mu?

 

İlk cevap, Samia’dan:

 

Yes, that's correct:  ka'bain means two heels, ankles. One heel, ankle is ka'b.

 

Evet, doğru: ka’beyn iki topuk, (iki) bilek demek. Bir topuk, (bir) bilek ka’bdır.

 

Sevgi ile,

Hasan Akçay

Yukarı dön Göster Hasan Akcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Hasan Akcay
 
Hasan Akcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 11 ekim 2005
Gönderilenler: 767
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP  

Daha önce ciddi bulduğum bazı iddialar bu durumda ciddiyetini kaybetti. Örneğin 5:95’teki “hedyen”in hidayet ile aynı kökten olup işareten anlamına geldiği, “kabe”nin ayak bileği ve “bâliga’l kabe”nin bilek olgunluğu demek olduğu. 

 

Ancak hâlâ cevabını aradığım sorular var. Örneğin bu  sitedeki kelime kökleriyle ilgili çalışmaya göre

 

Maide 6, 95 ve 97’deki ka’b ve ka’be kelimeleri neden aynı kökten geliyor?

Maide 95’teki entüm hurumun ifadesinin hacda giyilen ihramlı ne ilgisi var?

 

Maide 95, 96, 97’nin hacla değil av yasağıyla ilgili olduğu hakkındaki görüşüm devam ediyor.

 

Maide 95:

İnananlar! Yasaklı olduğunuz sürece av hayvanı öldürmeyin. Sizden kim bunu bile bile yaparsa cezası, öldürülene denkliği içinizden iki adil kişi tarafından belirlenen büyükbaş  bir hayvandır. Onu ya Kabe’ye ulaştırılmak üzere bağışlarsınız ya da kefaret için açlara yedirirsiniz ya da kendiniz sakınırsınız. Böylece suçlu cezasını tadar. Allah onun eskiden yaptığını bağışlamıştır ama yeniden yaptığının öcünü de alır. Allah üstündür; öc alır.         

 

Maide 96:

Allah kendi geçiminiz için ve yolda olanların yemesi için size deniz avını helal kıldı; yasaklı olduğunuz sürece kara avını ise yasakladı. Önünde toplanacağınız Allah’ı düşünün.

 

Maide 97:

Allah kurallı ev olan Kabe’yi, yasak ayları, bağışları ve işaretleri insanların ayakta kalması için var etti. Artık bilin ki göklerde ve yerde her şey Allah’ın bilgisi içinde oluyor; Allah’ın her şeyden haberi var.  

 

Semazen kardeşime tekrar teşekkür ederim.

 

Sevgi ile,

Hasan Akçay

Yukarı dön Göster Hasan Akcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Hasan Akcay
 
Semazen
Ayrıldı
Ayrıldı
Simge

Katılma Tarihi: 26 ocak 2006
Gönderilenler: 679
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP  

Hasan Akçay Yazdı:

Semazen kardeşime tekrar teşekkür ederim.

 

İstirham ederim... Asıl, katkınız için ben teşekkür ederim...

 

N_S

Yukarı dön Göster Semazen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Semazen
 
Semazen
Ayrıldı
Ayrıldı
Simge

Katılma Tarihi: 26 ocak 2006
Gönderilenler: 679
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP  

Semazen Yazdı:

1) Sizin safsatanızın belkemiğini oluşturan kelime "beyt" kelimesi... Siz bu kelimeye "sistem" diyorsunuz... Beyt'in lugavi karşılığının "sistem" olduğuna dair deliliniz nedir????

2) Alperen'in sorduğu gibi, Kâbe, Safâ, Merve ve Arafat'ın özel isimler olmadığına ve bu özel isimlerin Kurân inzâl olmadan önce kullanılmadığına, yâni daha sonradan uydurulduğuna dâir delilleriniz nelerdir????

Sn. Bora Arpınar,

Bendenize bir soru yönelttiniz... Öncelik verdim ve hemen cevapladım... Umarım; yukarıdaki iki soruyu cevaplamak da sizin öncelikleriniz arasındadır...

Üçüncü versiyonda görüşmek üzere..

N_S

Yukarı dön Göster Semazen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Semazen
 
bora arpınar
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 23 nisan 2006
Gönderilenler: 107
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP  

Daha önce ciddi bulduğum bazı iddialar bu durumda ciddiyetini kaybetti. Örneğin 5:95’teki “hedyen”in hidayet ile aynı kökten olup işareten anlamına geldiği, “kabe”nin ayak bileği ve “bâliga’l kabe”nin bilek olgunluğu demek olduğu. 

 

Ancak hâlâ cevabını aradığım sorular var. Örneğin bu  sitedeki kelime kökleriyle ilgili çalışmaya göre

 

Maide 6, 95 ve 97’deki ka’b ve ka’be kelimeleri neden aynı kökten geliyor?

Maide 95’teki entüm hurumun ifadesinin hacda giyilen ihramlı ne ilgisi var?

 

Maide 95, 96, 97’nin hacla değil av yasağıyla ilgili olduğu hakkındaki görüşüm devam ediyor.

 

 

Hasan Ka'b tümsek şişkin manasındadır dediğin gibi ka'b tekil eyn iki taneyi ifade eder Bu ifade Allahın mucizevi bir anlatımıdır.5/6 da İki ayağınızı bileklere kadar yıkayın veya meshedin.Ka'b diğer yazdığın ayette şişkin iri üzümleri anlatır buda doğrudur.Ordada Huri falan yoktur sonuna kadar sana katılıyorum.Entüm Hurum un hacda giyilen ihram la uzaktan yakından alakası yoktur Allahın yasak aylarının başladığı dönemi anlatır.Maide 95,96,97 Kesinlikle hacla alakalı değildir Allahın avlanma yasağını ve sınama sonucu yasak avlama yapan insanlara avladıkları hayvan ebadındaki başka bir (yabani olmayan)çiftlik hayvanını o devirde tartı teraziden çok ayak bileğine bakarak hayvanın ağırlığını takdir etme olduğu için iki adalet sahibi insan ile tespit etme olayıdır yasak avlanmaya bir cezadır.Buraya kadar tamam ama yasak avlanmada hayvan kabeye gidecek dersen orda duracaksın.Bu ayet ler Hacla alakalı değildir dolayısı ile yasak av heryerde yapılabilir Amerikadaki bir müslüman Allahın yasak ayında hayvan avladı diye ceza olarak belirlenen başka bir hayvanı kabeyemi gönderecek ne alaka hemde maide 3 e rağmen Hasan biraz daha düşün lütfen konu çok hassas.Bu ayeti hacda avlanmaya sokanlar ayetin bütün özelliğini katlederek hac dışında yavrulu hayvanları katletmededirler.

 

5/3- Leş, kan, domuzun eti ve ALLAH'tan başkasına adananlar size haram kılındı. Canları çıkmadan kesmeniz hariç, boğulmuş, vurulmuş, düşmüş, boynuzlanmış ve canavar tarafından yenmiş hayvanlar, kutsallaştırılmış taşlar üzerinde boğazlanarak fal oklarıyla dağıtılanlar, evet bunlar kötüdür. Bugün size dininizi olgunlaştırdım, size nimetimi tamamladım ve size din olarak islam'ı beğendim. Kim açlıktan dolayı zorda kalırsa, günaha istekle yönelmeden yerse ona günah yoktur. Çünkü ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.

 

 



__________________
Maide/90- İnananlar, sarhoş edici maddeler,kumar, kutsal taş ve türbeler, şans oyunları şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan sakının ki kurtulasınız.



Yukarı dön Göster bora arpınar's Profil Diğer Mesajlarını Ara: bora arpınar
 
bora arpınar
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 23 nisan 2006
Gönderilenler: 107
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP  

Semazen Yazdı:
Semazen Yazdı:

1) Sizin safsatanızın belkemiğini oluşturan kelime "beyt" kelimesi... Siz bu kelimeye "sistem" diyorsunuz... Beyt'in lugavi karşılığının "sistem" olduğuna dair deliliniz nedir????

2) Alperen'in sorduğu gibi, Kâbe, Safâ, Merve ve Arafat'ın özel isimler olmadığına ve bu özel isimlerin Kurân inzâl olmadan önce kullanılmadığına, yâni daha sonradan uydurulduğuna dâir delilleriniz nelerdir????

Sn. Bora Arpınar,

Bendenize bir soru yönelttiniz... Öncelik verdim ve hemen cevapladım... Umarım; yukarıdaki iki soruyu cevaplamak da sizin öncelikleriniz arasındadır...

Üçüncü versiyonda görüşmek üzere..

N_S

Sevgili Semazen sorunuzun cevabı burda ama ben sorumun cevabını hala alamadım ka'b tekil eyn eklersek ka'beyn 2 tane eğer bu kelimeyi kabe olarak kabul edersek ikici kabe nerde çünki hasana gelen yazıda beni doğruluyor Ka'b tek Ka'beyn iki tane zaten ayeti hac değilde avlanma yasağı ve ona verilen ceza olarak alırsak problem kalmıyor.

1-)Kuran'da, Hz. İbrâhim'le birlikte anılarak 'Kâbe' anlamına yorulan tek kelime Beyt'tir. Ka'be hiçbir belgide Hz. İbrâhim ile yan yana kullanılmamıştır.

2-)Beyt kelimesi (Beyt-i Haram'ı saymıyoruz; çünkü onun Beyt ile aynı anlama geldiğini geleneksel bilgi dışında Kuran'dan çıkaramamaktayız) hiçbir âyette siyak ve sibak âyetleri dışında hayvanlarla ilgili bir bağlamda kullanılmamışken, Ka'be kelimesinin her anıldığı belgide hayvanlar söz konusudur.

3-)Geleneksel müslümanlığa göre ka'be, Beytullah, yâni Allah'ın Evi'dir. Kuran'a göre ise çok çok Beyte'l-Haram olabilir (5/ 97). En önemli nokta ise, Kuran'da Beytullah değil, Beytü'r-Rab kavramının bulunmasıdır.

4-)Kıblenin Ka'be, Beyt veyâ Beyte'l-Haram olmamasının buna karşın Mescid-i Haram olmasının da önemi büyüktür; çünkü kıble Kâbe olsa idi "Evet, Kâbe kutsaldır" diyebilirdik; bu biçimiyle Ka'be' nin yalnızca bir Haram Ev (5/ 97) olduğunu söyleyebilmekteyiz.

5-)Hz. İbrâhim, haccı îlân ettiğinde insanları (yalnızca mü'minleri değil) Beyt'e değil, kendisine çağırmaktadır (22/ 27).

6-)Kuran hiçbir belgide Allah'ı yüceltmek ve ibâdete tahsis edilecek bir taş yapıdan söz etmemektedir. Tek istisnâ Beyt'in 'kübik yapı' yorumudur ki, Hz. İbrâhim onu inşâ bile etmemiştir, yalnızca Beyt'in kaidelerini yükseltmiştir. "Mescit onarmak neyin nesi?" diye sorabilirsiniz. İlgili âyetlerde her türlü mescidi onarmaktan değil, özel anlamda 'Allah'ın mescitlerini onarmak'tan söz edilir ki, burada "Her mescit Allah'ın değil miydi? Allah'ın olmayan mescit mi var?" (72/ 18) sorusu usumuza takılmaktadır. Sonuç olarak mescid kelimesinin ikinci anlamı olan 'itaat davranışı' ilgili belgilere en çok uyan anlamdır.

7-)Beyte'l-Haram, Kâbe olarak anlaşılamaz; çünkü bu tamlamanın anıldığı hemen her âyet kurbanlık olarak anlamlandırılan hedyeyi de içermektedir ki, Ka'be' yi ensâb (kurban sunağı) durumuna sokar; ama bu kabûl edilemez. Ayrıca bugün için hacıların Kâbe'nin içinde değil de Kâbe'ye yönelerek namaz kılması, Kâbe'yi apaçık olarak bir put statüsüne oturtur. Düşünün, Hz. İbrâhim'in kavmi heykellere taparken onların somut görünümlerine değil, simgeledikleri kıymete ibâdet etmekteydiler. Nitekim Mekke müşriklerinin taptıkları Lât, Menat ve Uzza da birtakım isimlerden ibâretti (7/ 71; 12/ 40; 53/ 23).

8-)Geleneksel müslüman inanışında hacerü'l-esved kutsal olmasına karşın Kuran'da bu taştan ne kutsiyet yüklenerek ne de tavafa başlangıç taşı olma niteliğiyle söz edilmektedir, hattâ adı bile geçmemektedir.

9-)İbrâhim'in makâmı, 'İbrâhim'in tutumu' olarak da anlaşılabilir. Nitekim Kuran'da, İbrâhim'in Beyt'in temellerini yükseltirken üzerine bastığı bir taştan söz edilmemektedir: 2/ 125; 3/ 97.

10-)Beyt'in ve Mescid-i Haram'ın inkâr edilmesi (2/ 217; 3/ 97)olayı, Beyt ve Mescid-i Haram, 'Rabb'in Sistemi' ve 'İtaat Yapısı' olarak soyut anlamlarıyla ele alındığından daha çok anlam kazanmaktadır. Yoksa somut olarak ortada duran bir yapı, inkâr edilse ne olur! Hâ, şöyle düşünebilirsiniz: "Yazısını okuduğunuz bu yazar bugünkü Beyt ve Mescit-i Haram binâlarını inkâr ediyor da, Kuran onu anlatıyor." Bu düşünce ilgili belgilerden çıkarılamaz; çünkü 2/ 217 âyeti 'haram ayda savaşmanın niteliği üzerine sorulan soruya yanıt veriyor. Biz haram ayı yadsımıyoruz ki!

11-)Ka'be kelimesinin Beyt değil, 'ayak bileği' anlamına geldiği, abdest âyetlerinden biri olan 5/ 6'daki ile'l-ka'beyn ifâdesinden kolayca anlaşılabilir. Bu anlama kolaylığını yok edercesine buradaki ka'beyn' i 'topuklar' anlamıyla çevirmek gelenek olmuştur. Oysa bu çeviri kendi abdestleriyle de çelişmektedir; çünkü bu çeviriye göre dizden altı topuklarla birlikte meshedilmelidir. Bu farzı yerine getirmeyenler de hemen hemen namaz kılan tüm müslümanlar olduğundan bu kimselerin kıldıkları namaz da kabul olmaz; çünkü abdestleri geçerli değildir. İle'l-ka'beyn bir sınırdır. O sınır da bugün olduğu gibi ayak bilekleridir. Oysa topukla zâten ayaklara dâhildir, ayrıca zikredilmesinin (üstelik bi-ka'beyn 'topuklar ile' biçiminde değil de 'ile'l-ka'beyn 'topuklara dek' olarak...) gereği yoktur. Ellerin dirseklere dek yıkanması gerektiğini anımsarsak, bu hususu daha iyi kavrarız. Böylece ka'be kelimesinin her âyette (5/ 6 dışında ki, bu belgide insanın ayak bileği anlamında kullanılmıştır) niçin hayvanlarla ilgili bir bağlamda kullanıldığı açığa kavuşmaktadır. Çünkü 5/ 97'de Kâbe'ye gönderilecek kurbanlıklardan değil, hedyenin (yaban hayvanının) ayak bileklerinin olgunluğundan söz edilmektedir. Çünkü 2 adâletli kişi öldürülen yaban hayvanının ayak bileklerinden yaşını saptayarak bu yaşa göre bir cezâ miktarı düzenleyecektir. Hedye'nin tek anlamı 'yaban hayvanı' da değildir, 'Hediye. Bağış' anlamları da Kuran'da gözümüze çarpar.

Engin Tineri

Not; Arafat dağ adı değil tanışma,kaynaşmadır

ص فا (safa) : taş, düz taş/kaya; sert geniş taş; Mekke’de bir yer; bol süt veren (dişi deveden,

koyundan, keçiden bahsederken kullanılır); ağır meyvelerle dolu palmiye ağacı.

مرو (merve) : çakmak taşı, yemeklerin üstünde pişirildiği beyaz kırılgan bir taş çeşidi;

Kabe’nin civarındaki yükseklik



__________________
Maide/90- İnananlar, sarhoş edici maddeler,kumar, kutsal taş ve türbeler, şans oyunları şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan sakının ki kurtulasınız.



Yukarı dön Göster bora arpınar's Profil Diğer Mesajlarını Ara: bora arpınar
 
Semazen
Ayrıldı
Ayrıldı
Simge

Katılma Tarihi: 26 ocak 2006
Gönderilenler: 679
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP  

Olmuyor; Bora Bey! Olmuyor!!!

Kim olduğu hakkında bilgi sahibi olmadığım Engin Tineri’den 11 madde alıntılamışsınız ve fakat yine soruları ıskalamışsınız.... Tabii cevapları da...

Bu 11 madde içerisinde, Beyt’e neden “sistem” karşılığını uygun gördüğünüzün somut, müracaat ettiğimizde bizim de göreceğimiz kanıtını ortaya koyamamışsınız... Daha doğrusu Engin Tineri ortaya koyamamış....

Kendileri şöyle demişler:

Beyt'in ve Mescid-i Haram'ın inkâr edilmesi (2/ 217; 3/ 97)olayı, Beyt ve Mescid-i Haram, 'Rabb'in Sistemi' ve 'İtaat Yapısı' olarak soyut anlamlarıyla ele alındığından daha çok anlam kazanmaktadır. Yoksa somut olarak ortada duran bir yapı, inkâr edilse ne olur?”

Tamam! Her dilde kelimelerin hakikî ve mecâzî mânâları olur... Şu anda kafa yorduğumuz Kurân’ımızın dili Arapça olduğuna göre “beyt” kelimesinin soyut (mecâzî ) anlamının “sistem” olduğuna dair bilgiyi hangi kaynaktan derlediniz... Biliyorsunuz; sözlükler kelimelerin sâdece hakiki mânâları ile yetinmezler; kelimelerin mecâzî anlamlarına kadar detay verebilirler... Öyle değil mi?

Öyle anlaşılıyor ki,  görüş sâhibinin uygun görmesi dışında bizleri de bağlayacak hiçbir somut lugavî delil bulunmuyor....

Ayrıca, bana yeni bir koz verdiniz.... :)

Diyorki Engin Tineri, İbrâhim'in makâmı, 'İbrâhim'in tutumu' olarak da anlaşılabilir.”

Biraz önce sorduğum gibi yine sormaya mecbur kalıyorum... Neden??? 

Mâkâm-ı İbrahim’deki “makâm” kelimesini “tutum” şeklinde çevirmemizi mümkün kılacak lugavî deliliniz nedir??? Öğrenelim ve biz de o kaynağa müracaat edelim...

Safâ, Merve ve Arafat için yine alıntı vermişsiniz... Bunlardan zâten haberimiz var... Cevap beklediğimiz sorumuz şu değil miydi? Bu kelimelerin Mekke’de Hacc’a ait adreslerin özel isimleri olduğunu biliyoruz ve hiçbir sorun yaşamıyoruz.. Sorunu siz icâd ettiğiniz için, bu kelimelerin özel isimler olmalarının ötesinde, kök harfleri itibariyle taşıdıkları diğer mânâları Kurân çevirilerinde esas almamız gerektiğine dair deliliniz nedir???

Dostlarımız okurken kolay anlasınlar diye şöyle örnek veriyim...

“Balıkesir çok güzel!!” cümlesini işiten kişi bundan ne anlamalıdır?

a) Ülkemiz şehirlerinden Balıkesir güzel yermiş...
b) Balı (arı balı) kesir (Arapça çok anlamında) olan bir yer varmış; orası çok güzelmiş!!! :)

Nereye geldik; farkındamısınız?! Ârife târif gerekiyor ne yazıkki! Çünkü, safsatalar karşısında ârifler tarife ihtiyaç duyarlar...

Şimde gelelim bizden alamadığınızı düşündüğünüz cevaba...


Bora Arpınar Yazdı:
Sevgili Semazen sorunuzun cevabı burda ama ben sorumun cevabını hala alamadım ka'b tekil eyn eklersek ka'beyn 2 tane eğer bu kelimeyi kabe olarak kabul edersek ikici kabe nerde çünki hasana gelen yazıda beni doğruluyor Ka'b tek Ka'beyn iki tane zaten ayeti hac değilde avlanma yasağı ve ona verilen ceza olarak alırsak problem kalmıyor.

“Hayır! Hayır! Yüz bin kere hayır!! İnanmıyorum sana!” :))

Söyler misiniz Bora Bey, neden Kâ’b kelimesini Kâ’be olarak kabul ediyorsunuz..??? Bu hakkı nereden alıyorsunuz??? Biri (kâ’b) tekil ve eril bir kelime; diğeri (Kâ’be –ister özel isim olsun ister cins isim) tekil ve dişil bir kelime... Yâni aralarında “cinsiyet” farkı var.. :))) “Kâbe”nin sonundaki dişilik tâ’sını görmüyor musunuz?!

Artık şunu anlamaya başladım... :( Siz safsatacıların derdi Kurân’ın Arapça olmasıyla... Dolayısıyla, size özel Türkçe bir Kurân inzâl olmadıkça safsata üretimine son vermeyeceksiniz....

Saygılarımı bu safsatalardan tevbekâr olacağınız güne saklıyorum..

N_S

Yukarı dön Göster Semazen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Semazen
 

<< Önceki Sayfa 23 Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats