Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
İsrail'e verilecek en büyük ceza
Bugünlerde İsrail’e haklı bir öfke içindeyiz. İnsaf, insaniyet, hukuk veya meşruiyet dinlemeden kendi çıkarları için şımarıkça ve küstahça davranan, onyıllar evvelki bir mazlumiyeti daimi bir zalimliğe tahvile çalışan bir devlet var karşımızda.
İsrail’le mevcut resmi ilişkileri asgariye indirerek ve çeşitli antlaşmaları askıya alarak, hükümet İsrail’in haksız ve gayrımeşru eylemlerine tepkisini ortaya koyuyor. Mavi Marmara gemisindeki yolculuğa katılarak canını feda edenler de büyük bir hizmet gördüler.
Peki biz, yani sivil toplumun üyeleri? Bizler İsrail’e tepkimizi nasıl ifade edeceğiz? Her akşam haberleri izleyip öfkemizi bileyerek veya ağız dolusu söverek İsrail’ zarar veremediğimiz kesin. Ya da gündelik sohbetlerimizi İsrail’in zulümlerine odaklayarak da çözüme katkıda bulunduğumuz söylenemez.
O halde ne yapmalıyız?
Sürekli can korkusuyla yaşayan insanların diyarı İsrail. Her an başlarına bir füze ya da bombanın düşebileceği kaygısıyla, tedirgin ve gergin yaşıyor insanlar orada. Bireysel korkularının uzantısı olarak da İsrail denilen türedi devletin bir gün ortadan kaldırılması ihtimalinden dehşete düşüyorlar.
Fütursuz saldırganlıklarının altında da bu korku var zaten. Niye bu kadar korkuyorlar sizce? Cevabı Kitap veriyor: “Onlar, kendi elleriyle önceden yaptıkları işler (günah ve isyanları) sebebiyle hiç bir zaman ölümü temenni etmeyeceklerdir.. Yemin olsun ki, sen onları yaşamaya karşı insanların en düşkünü olarak bulursun.” (Bakara)
Bu, kelimenin tam anlamıyla dünyeviliktir. Mümkün olsa pençelerini dünyaya geçirip ahiret hiç yokmuş gibi yaşamaya çalışmaktır. Bütün yatırımını dünyaya, bu hayata yapmak ve ölüm korkusuyla kulaklarını tıkamak, vicdanını susturmaya kalkışmaktır.
Öyleyse İsrail’ vereceğimiz en büyük cezalardan birisi biz daha fazla ahiret ve ebedi diyar özlemi duyarak yaşamak olmalı. Yahudilerin benzemekten en fazla kaçınmamız gereken özelliği de bu yani dünyevilik değil mi zaten? Dünyayı amaçlıktan araçlığa, ahiret meyvelerinin tarlalık konumuna tekrar indirmek ve ebedi hayat eksenli yaşamak, inanın, İsrail’e verilecek en büyük cezalardan birisidir.
İsrail aynı zamanda finans ve ekonomik manipülasyonların üssüdür. Eski IMF başkanının şimdinin İsrail ekonomi bakanı olması bir tesadüf olabilir mi? Uluslararası finans ve para piyasasını onların kontrol ettiği ve bankacılık faaliyetlerini en çok onların sevdiği de bir vakıa.
Öyleyse, para ve faiz eksenli bir hayattan kaçınmak İsrail’e verilecek en büyük cezalardan bir diğeri olsa gerek. Alman ekonomist Werner Sombart kapitalizmin Avrupa’da finans ve faiz piyasasını ele geçiren Yahudilerin eseri olduğunu söyler. O yüzden kapitalizmin tuzaklarına düşmekle İsrail’in oyununa gelmek arasında pek fark yok.
İktisat, kanaat ve şükür, emin olun, İsrail’in yüzüne vurulacak en şiddetli maddi ve manevi tokatlardır. Hırs, kanaatsizlik ve şükürsüzlük ise dünyaya dünyevilik ideolojisini ve hayat tarzını telkin eden İsrail ve İsraililerin silahını tersine çevirmektir.
Yine, müzik, televizyon, sinema, kitle iletişim ve eğlence gibi sektörlerin ağababaları onlar. Özellikle televizyon dizileri ve filmler İsrail yandaşları tarafından kamuoyu oluşturmak ve beyin yıkamak için birer silah gibi kullanılıyor. Hayali perdelerden yüz çevirip hakiki eğlence ve neşe kaynağı olan hayatın kendisine yönelmek, aile içindeki muhabbet ve sohbeti yeniden keşfetmek, televizyonun düğmesini sık sık kapatmak.. işte İsrail’e bir ceza daha.
Ve en önemlisi, İsrail ırkçılık demektir. Yahudiler üstün ırktır, çünkü onlar seçilmiştir. Bu kibir ve üstünlük duygusu, diğer din mensuplarına karşı nefrete varan düşmanca duygular üretir onlarda. İsrael Shahak, Türkçe’ye de çevrilmiş birçok kitabında, bu ülkede hüküm süren ve kaynağını dini yorumlardan alan şovenist ve mürteci politikaları gözler önüne serer. Yahudi olmayanları insan bile saymayacak kadar ileri gidebilen bir ırkçılıktır bu. Kendi içinde bile kast sistemi gibi uygulamaları olan, mesela, kara derili bir Yahudinin asla beyaz bir Yahudiyle eşit olamayacağı bir gayyadır.
Diğer bir deyişle, İsrail haksız da olsa kendi ırkdaşına ve dindaşına arka çıkmak, zulme ortak olmaktır. İnsanlara tepeden bakmaktır. Küstahlık ve kibirdir.
Öyleyse, İsrail’ verilecek en büyük ceza, ırkçılıktan, kibirden ve zulümden uzak durmaktır. Dini kendine değil Allah’a has kılmaktır. Zillete düşmeden tevazuyu, kibre girmeden izzeti muhafaza etmektir.
Kısacası, bilfiil politikanın uzağında olan bizlerin İsrail’e verebileceği ve aslına bakarsanız hakikatte en etkili ve en büyük ceza Yahudileşme temayüllerinden uzak durmaktır vesselam!
Murat Çiftkaya - Haber 7
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
|