HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an'da İnanç Konuları
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an'da İnanç Konuları
Konu Konu: REKAT SAYISININ FARZLAŞTIRILMASI ÜZERİNE Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
erdemli
Katilimci Uye
Katilimci Uye
Simge

Katılma Tarihi: 06 temmuz 2005
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 96
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı erdemli

Selam,

Sonuçta kuranda geçen sadee üç vakitin adı söz konunusu.

Yukarıda belittiğiniz gibi İsa rasul de üç vakit kıldı, bunu incilden görebliyoruz.

Din konusunda öenmli olan çok yapmak değil, sayıyı artırmak değil, doğruyu yapmak olmalı.

 

Çok çok yapıcaz derken Allah'ın sınıralrını aşmak da söz konusu....

Sonuçta öenmli olan birincil konu tevhiddir ve tevhid içinde sadece AllaH'ın hükümleri vardır.

Selam ile

 

 



__________________
Allah temiz akıl sahiplerini sever!
Yukarı dön Göster erdemli's Profil Diğer Mesajlarını Ara: erdemli
 
Hasan Akcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 11 ekim 2005
Gönderilenler: 767
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Hasan Akcay

Hud/79.(Y.N.Ö.):Sana özgü bir davranış olarak, gecenin bir kısmında, o Kur'an'la meşgul olmak üzere uyanık ol/uykudan uyan. Böylece Rabbinin seni övgüye layık bir konuma ulaştırması umulur.

BU ayetlede KURAN'I MUHATAP ALAN MÜSLÜMANLARA gece namazı farzdır kanatindeyim.
(kamer)

Hud/79'da gece (teheccüd) namazı yok, her halde İsra 79 demek istediniz. Orda ise şöyle deniyor:

Ayrıca gecenin bir bölümünde fazladan ibadet için senin uyanman gerekir... -Ve mine'l leyli fetehecced bihî nafileten leke...

Bu ayet, Nisa 103'le birlikte okununca, farz ikame eder görünmüyor çünkü anılan gece namazının vakti belirtilmemiş; oysa Yüce Allah Nisa 103'te diyor ki namaz inananların üzerine vakitli olarak yazıldı -inne's salâte kânet ale'l müminîne kitâben mevkûta.

Nûr 58'de anılan iki namazın vakitleri Hûd 114'te belirtilmiş: gündüzün iki ucuna yakın gece saatleri -tarafeyi'n nehâri ve zülefen mine'l leyl. 

Yani "salâti'l-fecr"in vakti belirtilmiş: gün doğmadan hemen önce. "Salâti'l-işa"nın vakti de belirtilmiş: gün battıktan hemen sonra.  

Ama gece (teheccüd) namazı gecenin gün batımından gün doğumuna kadarki hangi saatinde kılınacak? Belirtilmemiş...

Yüce Allah hem "Namazlar inananların üzerine vakitleri belirtilmiş olarak  yazıldı," der hem de gece namazını vakti belirtilmemiş olarak yazar mı? 

Sevgi ile, Hasan Akçay

Yukarı dön Göster Hasan Akcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Hasan Akcay
 
Turk_Ibrahim
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 15 ekim 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 340
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Turk_Ibrahim

Hasan Akcay Yazdı:

Evet, kısaltılmışı 1 rekat olan salâtın tamamı 2 rekattır. Kesindir bu; kuşkudan arınmmıştır - la raybe fih, Ve Kuran Allah'ın kuşkudan arınmış hükümlerini ihtiva eden kitabıdır; beşerin "Olabilir de olmayabilir de" diyen mantığıyla verdiği hükümleri ihtiva eden kitabı değil. 

O Allah'ın ismiyle ki, Rahman ve Rahimdir.

konuya dönük araştırmalarımdaki kişisel görüşüm şudur ki, Eğer namazda Rekat sözkonusu olsa bu rekatlerin ve rekatlerde yapılacakların. -Vakti ile belirlenmiş Farz olan Salat- için Kuran'da belirtilmesi gerekmez miydi? Elbette Yüce Rabbimiz hangi ibadeti nasıl ve ne şekilde farz kılacağını bize sormaz. ama Benim düşünceme göre FARZ temelli bir ibadette bu gerekirdi. Çünkü Farzları yerine getirip getirmemek Dünya yaşamı ve Din günü ile ilgili büyük sorumluluk konuları.

Özetle kişisel görüşümdür : Namaz da rekat diye bir kavramın sözkonusu olduğunu sanmıyorum. yani bir rekatte 2 secde, otur, kalk ruku et yine 2 kere secdeye in son oturuş yap şeklinde bir sıralama düzeni olduğunu da düşünmüyorum. Bunlar insanın o anki iç dünyası ve Alemlerin Rabbi'ne nasıl yöneleceği ile ilgili doğaçlama olması gerekir diye düşünüyorum. Yine bu açıdan şunu söylerimki, Salata başlayıp Allah'a yönelen, sonra da ilk secdesinde Alemlerin Rabbi'nin azametini ve büyüklüğünü, kendi kulluğunu hatalarını acizliğini düşünüp hüngür hüngür ağlamaya başlayan bir kardeşim o Salatı isterse öylece bitirsin. isterse sabaha kadar ağlasın. Orada kalsın. Ya da Kıyamda, Halık/Bari/Musavvir/Hakim olan Rabbine "tesbih nağmeleri" döktüren bir kul içinde birşeyler hissediyorsa bırakın orada kalsın. Salatı yerine getirmeye koyulan abdestini alır. dilerse Salatına Secde ile başlar Kıyamla bitirir. ya da bir süre yan yatar düşünür düşünür Aşkla Rabbine bağlanır. Kalkar Ruku yapar. Ayağa kalkar O'nun güzel isimlerine şiirler düzer. Okur ve Okur.. Ağlar ve Ağlar.. Hisseder ve Hisseder.. Yalvarır ve Yalvarır.. Azim ve Mütekebbir olan Yüce Allah'ın Azametini kavrar boynu bükülür.. Böylece sürer.. Bittiği zamanda biter. Yerine getirilir. Herkesin Salatı Rabbi ile kendisi arasında bir olgudur. "Rekat" "Allahuekber ile başlama" "Son oturuş" gibi konuların bu yukarıdaki doğaçlama yöneliş ahengi ve atmosferini dağıtmaktan başka bir şeye yarayacağını düşünmüyorum. Ancak insan sosyal bir varlık olduğu için Salatını bitirdiğini ve Salat anında kendisini rahatsız etmeyenlere teşekkür etme ve artık dünyevi muhataplıkta olduğunu gösterme babında bazen çevresine hissettirmek için sağa sola Selam verir. Bazen de vermez bu da bir ayrıntı bence.

Bunun yanında konumuza dönersek  Savaşta ya da korku anında süresini/ve/veya yönelişinin şeklini kısaltır..  (En doğrusunu Yüce Rabbim bilir.)

Düşünceme ve araştırmalarıma göre Aşağıdaki Ayet yukarıdaki tanımladığım namazı yerine getirmenin yanında "Müslümanların bir arada bir düzende birlikte ikame ettiği Orta Namaz"ı içeriyor. Bu -Günün Sadece tek Vakti- birlikte yerine getirilen Salat'ı çok ayrıntılı ve en ince noktalarına kadar araştırmakta fayda var. Bu metnin sonunda bu konuyla ilgili bir özet bilgi aktaracağım. Şimdilik konu dağılmasın:

4/102 Sen de içlerinde bulunup onlara salatı başlattığın zaman onlardan bir bölük seninle beraber salatı yerine getirsin ve silâhlarını da yanlarına alsınlar secde edince arkanıza geçsinler; bu kez salatı yerine getirmeyen öteki bölük gelsin, seninle beraber salatı yerine getirsinler, korunma(tedbir)lerini ve silâhlarını da alsınlar...

Silahları yanına almak.....  Secde bitince arkaya geçmek ...... namaz kılmayan bölüğün gelip Salatı yerine getirmesi ...... yine silahların yanlarına alınması.. ......

Yani bir panik ve ihtiyat hali sözkonusu. Ve bu "Vakti ile Emredilen Farz ibadet" bu psikolojide seri bir halde yapılıyor. Rekatı kısaltmak sözkonusu değil Salatı ihtiyatlı halde seri (kısaltarak-sadece özünü yerine getirerek) ikame etmek sözkonusu.

Zaten, Bakara 239 Salatı, Rekat diye birşeyin sözkonusu bile olmadığını, Salatın Allah ile yakınlaşmak-anmak/zikr-tesbih nağmeleri döktürmek olduğunu bize tüm Ayetlerden çok daha güzel anlatıyor:

Bir korku ve endişe duyarsanız yürüyerek veya binit üzerinde yerine getirin. Güvene kavuştuğunuzda bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği şekilde Allah'ı zikredin.

Aynı şekilde Nisa/103'de, Sadece özü yerine getirilip vaktinde yerine getirilen Salattan Sonraki Sükunet Salatının ne şekilde olacağını bize anlatıyor, yani Ayakta, Oturarak ya da yan yatarak.. yani ayrıntılara rekatlara boğulmadan Alemlerin Rabbini "ANMAK, YAKARMAK, YÖNELMEK, ZEKERİYYANIN TESPİH NAĞMELERİNİ, İBRAHİMİN YÜZÜNDEKİ ÖZ YÖNELİŞİNİ, MUHAMMEDİN SEVDAYLA BAĞLANIŞINI... YERİNE GETİRMEK"...:

Korku halindeki namazı tamamlayınca, artık Allah'ı ayakta, oturarak, yan yatmışken anın. Sükûnet bulduğunuzda, namazı tam bir biçimde yerine getirin.

yani bu "Farz Vakite uymak" göreviniz. Bunu korku halinde böyle yerine getirin- ama bu korku hali bitince yine Vakitlerinizi Allah ile ve özce, yakınlaşarak, samimi olarak, ayakta, oturarak, yan yatmışken  bütünleştirin. Alemlerin Rabbini çokça Anın. anlamında.

Salat öz anlamı itibariyle: "Kulun Vaktinin bir bölümünü Allah ile bütünleştirmesi, yakarması, anması, tesbih nağmeleri döktürmesi..." Ve bu Abdest ile başladığında tam bir sembol davranış haline geliyor. Yani bir vaktin salatı bir kıyam'da olabilir.. Bin Secdede... Ya da Alemlerin Rabbinin - "İster Allah diye yakarın, ister Rahman diye yakarın. Hangisiyle yakarırsanız yakarın, en güzel isimler/Esmâül Hüsna O'nundur. Salatında sesini yükseltme, kısma da. İkisi ortası bir yol tut."- Hitabı gereğince.. "Orta" bir sesle O'nun güzel isimlerinin içinde olduğu, O'na Okunan.. -tam yürekten gelen bir şiir- de Salat olabilir.

Sana, Seni hiç görmeden inandım... / Ve.. Seni, "Rabb"'im olduğun için sevdim... /  O kadar "Yüce"sin ki Seni görmeden bile gözlerim kamaşıyor.. / Bana bu cümleleri söyleten aklı ve dili de sen verdin.. / Öyleyse al alnım Secdede, Al Senin olsun.. / Öyleyse Al Dilim Senin Güzel İsimlerinde, Al Senin Olsun.. /  "Ey Rahman" "Ey Rahim" Biliyorsun Ben zaten seninim./ Ve.. Bağışla ki Cennette de Sana böyle Sesleneyim./ Ve.. Annemi, Babamı ve Ailemi de bağışla ki daha bir coşkuyla Seni haykırayım../ Rızkımı Genişlet ki bir yetim doyurayım.. / Ülkemi Vahyin ile donat ki daha huzurlu olayım...

--

Abdest alınacak ve Vakti ile belirlenmiş Farz olan Salat Yerine Getirilecek. Doğaçlama...  ve yüz, beden, Ruh Sadece Allah'a dönük.

 

Yıllardır şartlanmış kafamızda "Rekat" kavramı o kadar yer etmişki "binit üzerinde kılın" ve "binit üzerinde yerine getirin" anlamları arasındaki çok ince noktayı bile kaçırıyoruz. Bu nedenle, Kültürde şekillenen "Namaz Kılmak" kavramını hiç kullanmayarak, Kur'an Kavramıyla "Salatı İkame Etmek-Yerine Getirmek" olarak beynimize nakşetmekte büyük fayda olduğunu düşünüyorum.

--------------------------------------------

NOT : "Orta Namaz" Konusu :

Kur'an'da namazın Vakitleri bildiğimiz gibi 3'tür, Süleyman Ateş İsra-78 Ayetini gerçekten güzel çeviri yapmış :

Güneşin sarkmasından (aşağı kaymasından) gecenin kararmasına (yatsı vaktine) kadar namaz kıl ve sabahın Kur'an'ın(ı, uzunca Kur'an okunan sabah namazını) da (unutma). Çünkü sabah Kur'an (okuması) görülecek şeydir. / İsra-78

Akşam-yatsı vakitleri arası ve Sabah gün doğmadan önce ya da (kanımca ve Ayetten anladığıma göre) doğduktan sonra da kılınabilir.. Sabah vakti yani... Bildiğimiz "Sabah" kavramı.  Tabii Özellikle Sabah vakti çok uzun ve tefekkürlü, Kur'an ile bütünleşmiş bir Salat olması için Gün doğmadan, Günlük telaşın vurguları vurmadan, Seher Vakti tam bir huşu içinde yerine getirilmesi mükemmel olur..

Bunun yanında :

"Orta Salat- Salat-ı Vusta" ın Emredildiği Ayetin şekline lütfen dikkat ediniz :

Salat'ları ve Orta Salatı koruyun. Tam bir saygıyla Allah'ın huzurunda kıyam edin. / Bakara-238

Bu Salat niçin diğerlerinden ayrılmış? Düşünceme göre işte bu Salat Cemaatle kılınan, toplu yerine getirilen, belirli bir ahenk içerisinde ikame edilen Salat. Yani aynı zamanda Cuma Süresinde geçen Cuma(Toplantı Günü) Salatı. Yani Günlük yaşamın, Sosyal dünyanın Salatı. Diğerleri gibi değil. Diğerleri daha özel ve kişisel. Bu Salatta Ortak bir çağrı, Toplumsal bir olgu ve Topluca bir yöneliş ve Kıyam mevcut. Zaten Savaş anında Salatı kısaltma ayetinde bu toplu olarak ikame edildiği için seri yerine getirme çağrısı mevcut. Kişisel yerine getirilen bir Sabah Salatında bu çağrıya gerekte yok. Çünkü zaten bir rekat sayısı, şekil ya da süre ön görülmemiş. Aslında toplu kılınan Salattada bir rekat yok. yani "Talimat veren" kişi isterse Kıyamda başlar ve bitirir..  Ama bu bir Sembol Salat. Yüzünü sadece Allah'a dönen Kulların birlikte Salatı.

Bu konuyu iyiden iyiye araştırmakta büyük fayda var. Özellikle Hz.Muhammedin Orta Salatı hep aynı şekilde yerine getirip getirmediği kaynaklardan araştırılmalı. (Ama bazen elini bağladığı, bazen bağlamadığı.. bunlar bilgilerde var.) Belki de birlikte bir "Zikr" yerine getirildi (Hutbe) Salat bitirildi. Zaten yukarıdaki Salatı kısaltma Ayetinde dikkatlice bir süzme yapılırsa "Secde yapınız ve kısaltınız gibi bir anlamdan ziyade" "Eğer Salatınızda Secde ederseniz güvenlik için arkanıza geçsinler" gibi bir ifade mevcut gibi. Ayrıca bu toplu Salatta geçen -Tam bir Saygıyla Allah'ın huzurunda Kıyam edin- kısmının da bize birşeyler anlatabildiğini sanıyorum. Çünkü "Çoğul Hitab Mevcut".  Bunlar benim düşüncelerim. Sadece paylaşmak istedim.

Açıkçası, 21. yüzyılda -maalesef çok kişinin derdi olmasa da- artık milyarlara hitap eden Yüce Kitabımızdan Rekat sayısı çıkartmak ve bunu da kendine Farz etmek kaç kişinin bilgi dağarcığı ile mümkün olabilir ki?. Oysa Salat vakti ile belirlenmiş bir farz. Kur'an ise Evrensel.. Ve bu ibadetten biz sorguya çekileceğiz. E bunu da uyduruk dinin mezhep putlarından "rekat" kavramı alıp uygulama bilinç ve durumumuz olmadığına göre.. O halde Kur'an Odaklı Dinde "Rekat" kavramı ve standart bir sıra ile yapılan kıyam, ruku, secde, son oturuş, selam Yoktur.

Rabbimin bana bu sırayı sayıyı sormayacağından ve bu standartın gerçek ve öz Salatın yerine getirilmesine katkı sağlayamayacağından eminim. Üstelik Rabbimin beni bu en Temel ibadette tarihçilere ve uyduruk dinin putlarına muhtaç etmeyeceğinden de eminim. Ama öğlenden sonra Oruca başlayıp ertesi gün öğlende bitirirsem sorgum çetin geçer ve bu asla "Oruç" olmaz Çünkü: "Tan yerinde beyaz iplikle siyah iplik ayırt edilinceye kadar yiyin için, sonra da orucu geceye kadar tamamlayın... " Bakara-187

Bir de son eklemek istediğim konu bu "Salat" Kuran'da "İkame-Uygulama-Yerine Getirme" yönlendirmesi ile tanımlanan ve Vakitleri ile farz olan Salat.. Kevser Suresindeki ve bazı diğer Ayetlerdeki "Salli" "Salat" ile Maun Suresindeki -an salatihim sahun/onlar desteklerinde gaflettedir- karıştırmamak gerekir. O kavram, içeriğinde "Destek ve Uğruna Çaba" anlamı içeren daha başka boyutu olan bir kavram ve fiil İlgili Başlık : Salat Kavramının Tahlili http://63.231.71.139/forum_posts.asp?TID=2212&PN=1

Bu Noktada şimdilik son söyleyebileceğim şudur ki mezhep ve şartlanmışlık tutuculuğundan kurtulmuş iyi yetişmiş profesyonel bir grubun sanki yeni Vahyediliyormuş gibi Kuran'ın çevirisini yapması kadar önemli bir gündem ve konu göremiyorum. Ayrı bir konu görünse de bu konu ile yakından ilgilidir. Örneğin Kuran'da çoğunlukla Salatın yanıbaşında geçen ve "Zekat" diye çevrilen kavramın "Yuzakkihim-Arınma/temzilenme yolu ile derece alma" kullanımı ile aslında tamamen "Salatın" çevresinde ve çerçevesinde bir kavram olduğu mutlaka ortaya çıkarılmalıdır. yani bir tür Takvanın "kaçınma değil" "yürüme ve verme-alma boyutu" gibi bir kavram bu ve Kuran'da çoğu zaman Salat ile yanyana.. Şimdi Allah aşkına Kuran mantığı ve sistematiğini kavramış bir akl-ı Selim kardeşim bu Ayetin başı ve sonu arasına malın 40 ta birini vermek diye uydurulan kavramın nasıl girebileceğini lütfen düşünsün. "Salatı yerine getirin, zekatı verin; rüku edenlerle birlikte rüku edin.".. Elbette bu çeviri yanlış. belki (aciz bilgimle) doğrusu :  "Salatı Yerine getirin, arınıp yükselin (Allah katında derece, Rütbe) alın, Ruku edenlerle birlikte Ruku edin" olabilecektir. Zaten A'raf 156 Ayeti bu anlamı çok güçlü bir şekilde pekiştiriyor : "Azabıma dilediğimi çarptırırım. Rahmetime gelince, o herşeyi çepeçevre kuşatmıştır. Ben onu; sakınıp korunanlara, arınıp yükselenlere derece alanlara, ayetlerimize inananlara yazacağım.".. Kur'an sistematiği açısından yukarıdaki Ayette, beynimizde önyargılı ve asılı duran "diğer Zekat ibadetinin" yeri sizce olabilir mi? Ama tüm çevirilerde "Arınıp yükselenlere derece alanlara" kısmı "Zekat verenlere" şeklinde çevrilmiş.

Bu kavramları daha profesyonel kişiler mutlaka uygun şekliyle çevirmeli ve çok detaylı bir Çeviriyi topluma sunmalıdır derim.

En doğrusunu Yüce Rabbim bilir.

Saygılarımla.



__________________
"Bak işte günler!Biz onları insanlar arasında dolandırır dururuz. Allah bu sayede iman edenleri bilecek, sizden tanıklar edinecektir."3:140
--BLOG--
Yukarı dön Göster Turk_Ibrahim's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Turk_Ibrahim Ziyaret Turk_Ibrahim's Ana Sayfa
 
adalet
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 02 ekim 2006
Gönderilenler: 1195
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı adalet

 turk-İbrahim yazdı:

    Salata başlayıp Allah'a yönelen, sonra da ilk secdesinde Alemlerin Rabbi'nin azametini ve büyüklüğünü, kendi kulluğunu hatalarını acizliğini düşünüp hüngür hüngür ağlamaya başlayan bir kardeşim o Salatı isterse öylece bitirsin. isterse sabaha kadar ağlasın. Orada kalsın.

    Ya da Kıyamda, Halık/Bari/Musavvir/Hakim olan Rabbine "tesbih nağmeleri" döktüren bir kul içinde birşeyler hissediyorsa bırakın orada kalsın. Salatı yerine getirmeye koyulan abdestini alır. dilerse Salatına Secde ile başlar Kıyamla bitirir. ya da bir süre yan yatar düşünür düşünür Aşkla Rabbine bağlanır. Kalkar Ruku yapar. Ayağa kalkar O'nun güzel isimlerine şiirler düzer. Okur ve Okur.. Ağlar ve Ağlar.. Hisseder ve Hisseder.. Yalvarır ve Yalvarır.. 

   Azim ve Mütekebbir olan Yüce Allah'ın Azametini kavrar boynu bükülür.. Böylece sürer.. Bittiği zamanda biter. Yerine getirilir. Herkesin Salatı Rabbi ile kendisi arasında bir olgudur. "Rekat" "Allahuekber ile başlama" "Son oturuş" gibi konuların bu yukarıdaki doğaçlama yöneliş ahengi ve atmosferini dağıtmaktan başka bir şeye yarayacağını düşünmüyorum.

  Evet, İbrahim kardeş,bu tür güzel düşünceleri yazınca seninle kardeş olduğumu hatırlıyorum,ama yanlış olduğuna inandığım düşüncelerini okuyunca kendimi tutamamayıp sana kızıyorum.Bilmemki orta yolu nasıl bulcez.?



__________________
"Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
Yukarı dön Göster adalet's Profil Diğer Mesajlarını Ara: adalet
 
kamer
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 06 kasim 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 171
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı kamer

Selam;

   38. sayfadaki yazımda İSRA/79 MEALİNİN başına HUD/79 yazdığımdan düzeltme yaptım.Tüm kardeşlerden özür diliyor hakkınızı helal etmenizi rica ediyorum.Hasan Akçay'a da  uyarısından dolayı teşekkür ediyorum.

Esen kalın.

Allah' Emanet olun.



__________________
Kamer/17-22-32-40:Ant olsun Biz Kur`an`ı düşünme/öğüt için kolaylaştırdık/hazırladık.O hâlde var mı ibret alıp düşünen?
Yukarı dön Göster kamer's Profil Diğer Mesajlarını Ara: kamer
 
elmuh
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 07 eylul 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 435
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı elmuh

Selamlar,

S.Ateş Bakara 238'in çevirisinde "orta namaz" dan bahsetmiş ama anladığım kadarı ile ya bunu farz olarak nitelediği üç namazın uzantısı olarak beş vakit namazdan biri olarak kabul ediyor, ya da fikir değiştirmiş bunu bir namaz olarak kabul etmiyor. Yukarıda alıntılanan S.Ateş'in görüşlerinde farz olan namazlarda orta namaza atıf yok.

Kanımca Kuran'ı fazla zorlamadan iki vakit namazının farz olduğu açıkça belirtiliyor, Sabah ve Akşam namazı (Hud 114, İsra 78). Apaçık bir Kurandan da bu beklenirdi.

Orta namaz olarak anlamlandırılan çeviri yerine vusta kelimesini yüce/iyi olarak alarak Yüce namaz / İyi namaz gibi bir çeviri yapılması durumunda, ayetin geri kalanıyla da uyumlu olmakta. Aksi taktirde orta kelimesine sadece yakıştırmalar yaparak namaz vakti üretebiliyoruz ki, benim görüşümce bu da pek açık olmuyor.

M.Esed Bakara 238 : Namazlarınıza ve namazı en uygun şekilde ifa etmeye dikkat edin ve Allahın huzurunda içten bir bağlılıkla durun.

Diğer taraftan namazın rekat sayısı ve kılınması hususunda Türk-İbrahim'e katılmaktayım. Kuranda rekat sayısı verilmemiştir. Nasıl kılınacağı ile ilgili şekilsel sınırlamalar da konulmamıştır. Ancak bugünkü namaza ne şekilde gelindiğine dair detaylara da sahip değiliz, belki baştan  beri böyleydi.

Bu konu ne zaman gündeme gelse ister istemez Y.N. Öztürk'ün İslam Nasıl Yozlaştırıldı eserindeki bir paragraf aklıma geliyor:

"Sahabi neslinin Resul uygulamasından sapmaya ilişkin ilk şikayetleri arasında namazla ilgili olanlar dikkat çekmektedir. Bir örnek olarak, Peygamberimizin hizmetinde olmakla ünlenmiş sahabi Enes B. malik'in şu sözünü verelim. Enes (ölm. 90/708) bir gün ağlayarak şöyle demiştir: " resulden öğrendiklerimizin içinde bozulmadan duran tek şey namazdı; onu da tanınmaz hale getirdiler." (bk. Turtuşi, 112-113)"

Özde Kuran'da belirtilen namaz şartlarına bağlı kalarak rekatlı ve bugünkü şekilde kılmanın hatalı olduğunu da düşünmüyorum, ayrıca sınır koymamak kaydıyla uygulanabilir buluyorum.

Benim hiçbir delile dayanmaksızın kişisel tahminim, spekülasyon da diyebilirsiniz, odur ki içtihadi olarak belirlenen rekat sayısı, namazı tekrarlama ihtiyacı duyularak oluşturulmuştur. Bir rekatta tam bir teslimiyet ve huşu içinde kılınamaz ise, en az bir rekatta doğru namaz kılma ümidiyle. Bu fikre nereden vardığımı soracak olursanız:

Sabah namazı farzı 2 rekat, huşu içinde namaz kılmak için en uygun zaman,

Öğle namazı farzı 4 rekat, huşu içinde namaz kılmak için en zor zaman, zihnin gündelik olaylar ile en fazla meşgul olduğu zaman,

Akşam namazı farzı 3 rekat, günlük olaylar bitmiş ama zihin yorgun.

Dediğim gibi bunlar benim rekat sayısı sorusuna aradığım cevap olarak şimdilik bana en mantıklı gelen kendi yorumum.

Yukarı dön Göster elmuh's Profil Diğer Mesajlarını Ara: elmuh
 
Turk_Ibrahim
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 15 ekim 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 340
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Turk_Ibrahim

elmuh Yazdı:

Kanımca Kuran'ı fazla zorlamadan iki vakit namazının farz olduğu açıkça belirtiliyor, Sabah ve Akşam namazı (Hud 114, İsra 78). Apaçık bir Kurandan da bu beklenirdi.

Orta namaz olarak anlamlandırılan çeviri yerine vusta kelimesini yüce/iyi olarak alarak Yüce namaz / İyi namaz gibi bir çeviri yapılması durumunda, ayetin geri kalanıyla da uyumlu olmakta. Aksi taktirde orta kelimesine sadece yakıştırmalar yaparak namaz vakti üretebiliyoruz ki, benim görüşümce bu da pek açık olmuyor.

Selam,

"Ey inananlar! Toplantı günü, Salat için çağrı yapıldığında, Allah'ı anmaya/Allah'ın Zikri'ne koşun! Alış-verişi bırakın! Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır."

Cuma Suresinde bu Orta Salat mevcut kardeşim.

yani 2 vaktin haricinde insanların çağrıldığı bir Orta Salat var. Gün içinde .. Toplantıyla pekişik, Sosyal bir Yöneliş ve içeriği belki birlikte Secde belki birlikte Tesbih Nağmeleri ve Zikr. Toplumun Alemlerin Rabbi'ne birlikte doğaçlama Yönelişi, haykırışı, Anışı, Eğilişi, Yakarışı, Secdesi, Kıyamı, Saygısı diyelim geçelim.

------------

Aslında ben birşey yazacağım ama yanlış anlaşılmaktan korkuyorum. Yani yazayım sonunda. Biz bu Salat işinin içine bu kadar dalmayalım. Herşeyi belli ve doğaçlama. Özellikle bu toplu yerine getirilen Salat'la ilgili, Öz ve bozulmamış halini topluma taşımak amacıyla belki bir ortak araştırma ve çalışma yürütülebilir. Ama bir ibadete bu kadar dalınmaz. Bu apaçık bir ifrat-tefrittir. Dinde aşırıya kaçmak, Özü kaçırmak, Hedefi şaşırmaktır. yani şu amaçla söylüyorum : Biz şekil, yatma-kalkma, sayısal standartlar dininin mensubu değiliz. Salat ise Abdestli bir şekilde. (yapacağı fiile özel bir anlam yükleyerek ve temizlenerek) Yüksek sesli olmayan ve tamamen sessiz de olmayan bir şekilde Allah ile birlikte olmaya vakit ayırmadır. yakarıştır, Tesbih nağmeleridir, Zikrdir.. ve tamamen Doğaçlamadır. Hangi tarafa yönelirsek yönelelim Rabbimiz o taraftadır. hangi İsmiyle çağırırsak çağıralım En Güzel isimler O'nundur"

İşte işin özeti Alemlerin Rabbi olan Yüce Allah'tan :

Kimlermiş Allah katında derece alan Takva Sahipleri ?:

Yüzlerinizi doğu ve batı yönüne çevirmeniz zafer ve mutluluğa ermek değildir.

Zafer ve mutluluğa ermek o kişinin hakkıdır ki,

Allah'a,

ahiret gününe,

meleklere,

kitaplara,

peygamberlere inanır;

akrabaya,

yetimlere,

çaresizlere,

yolda kalmışa,

yoksullara,

özgürlüğüne kavuşmak gayretinde olanlara

malı seve seve verir,

(Allah'ın Dinini) destekler, (elini taşın altına sokar),

arınıp yüksel (-meye çaba harcarlar)

Böyleleri söz verdiklerinde ahitlerine vefalıdırlar;

bolluk ve bereket zamanı kadar,

zorluk, sıkıntı ve şiddet zamanında da sabırlıdırlar.

İşte bunlardır özüyle sözü bir olanlar.

Ve işte bunlardır korunan takva sahipleri.

Bakara- 177

-----------

Rabbimiz hepimizi bağışlasın ve doğruya kılavuzlasın.

Saygılarımla.

 



__________________
"Bak işte günler!Biz onları insanlar arasında dolandırır dururuz. Allah bu sayede iman edenleri bilecek, sizden tanıklar edinecektir."3:140
--BLOG--
Yukarı dön Göster Turk_Ibrahim's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Turk_Ibrahim Ziyaret Turk_Ibrahim's Ana Sayfa
 
kamer
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 06 kasim 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 171
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı kamer

Aleyküm Selam!Dost1  Kardeşim!


dost1 yazdı:   

Selam Olsun Resul'e yardım edenlere!

Bu sözünüzü biraz açarsanız bizi mutlu edersininiz!

 

Alemlerin Rabb’ine Hamd olsun!

Salat ve Selamların en güzeli Peygamber Efendimize ve Al-i Muhammed’e olsun!

İnşaAllah Rabb’im nasip ettiği kadar açmaya çalışacağım.Allah ilmimizi , idrakimizi , kavrayışımızı artırsın.

     Ahzap/56.(Y.N.Ö.):Şu bir gerçek ki, Allah ve melekleri, o Peygamber'e destek verirler/onun şanını yüceltirler. Ey inananlar! Siz de ona destek olun/onun şanını yüceltin ve ona içtenlikle selam verin.    
    Şu bir gerçek ki, Allah ve melekleri, o Peygamber'e destek verirler/onun şanını yüceltirler:
Allah ve melekler Peygambere yardım ettiler mi?Destek verip şanını yücelttiler mi?Peygamber Efendimiz vahiy aldığında bu sorumluluk altında tek başına idi .Deki; ben Müslümanların ilki olmakla emr olundum.(En’am/163).Hz.Hatice (Allah Ondan Razı olsun) iman etti.Hz.Ali (Allah Ondan Razı olsun) Tasdik etti ve Hz.Fatıma (Allah Ondan Razı olsun) babasının doğru söylediğini kabul etti, toplumun yüz çevirdiği, hakaret ettiği,eza cefa ettiği bir dönemde Hz.Ali  5 yıl Peygamber efendimizle Kabe’de namaz kılmıştır...Geçen 1400 küsür yılda hayatı en fazla araştırılan , örnek alınan, elindeki bunca imkana karşılık dünyalığa en az  değer veren Hz.Muhammed’dir.Soruyorum aklını işletenlere?Allah ve melekler Peygambere yardım ettiler mi ?

    Ey inananlar! Siz de ona destek olun/onun şanını yüceltin ve ona içtenlikle selam verin.Biz aciz insanlar bundan 1400 küsür yıl önce yaşamış bir Peygambere nasıl yardım edebiliriz?Muhammed b.Abdullah; Mekke’de yaşıyor köklü ve soylu bir aileye mensup, toplum kendisini emanete ihanet etmeyen , özü sözü doğru , yaşlılara saygı gösteren , zalimlerin karşısında olan , fakirlere yardım eden , şu tepenin ardında düşman var desem bana inanırmısınız dediğinde evet sen hep doğru söyledin denilen bir insan…
     Ey örtüsüne bürünen, kalk ve uyar (Müddesir/1-2) vahyinden sonra ;

Rahman ve Rahim Allah adına,

Hamd  Alemlerin Rabbi Allah’adır.

Rahman’dır, Rahim’dir O.

Din gününün Malik’i sultanıdır O.

Yalnız sana ibadet eder, yalnız senden yardım dileriz.

Dosdoğru giden yola ilet bizi.

Kendilerine nimet verdiklerinin,üzerlerine gazap dökülmemişlerin , karanlık ve şaşkınlığa saplanmamışların yoluna. (Fatiha/1-7) ayetlerini tebliğ edince ne oldu da   toplum  tarafından dışlandı , itiraz edildi, delirdi dediler,cinlenmiş dediler,mecnun dediler.O toplum Muhammed b. Abdullah’a mı karşı çıkıyordu ,Resulullah’a mı, yoksa  O sözleri Vahy edene mi ? Yurdundan çıkardılar , yatağına can dostu Hz.Ali yattı,Yüce Allah çıkarıldığı şehri feth etmeyi nasip etti.

      İnsanların tüm engelleme  gayretlerine rağmen Allah ve melekler yardım ediyordu,ama insanlar?Bir kısım sahabe; canıyla , malıyla yardım ederken ,bir kısım sahabe canıyla malıyla O nur’u söndürmek istiyordu.Bir kısım sahabe canım ,anam, babam sana feda olsun ey Allah’ın Resul’ü derken,bir kısım sahabe gel seni başımıza başkan yapalım,en güzel kadınlarımızı verelim, istediğin kadar dünyalık verelim gel şu vahyi anlatma, atalarımızın dinine uyalım diyor….

     Peki biz inandık iman ettik diyenler Allah Resul’üne nasıl yardım edeceğiz ? Evet maalesef SALAVAT çekerek/getirerek/okuyarak yardım ettiğimizi sanıyoruz.Evet salavatta Allah’ım senin yardımın  zaten Muhammed’e Al-i’ne var, bizde sana söz veriyoruz Muhammed’e ve Al-i Muhammed’e ve günümüzde Kur’an’ı en üst düzeyde hayatına geçirmiş , yaşayan , yorumlayan insanlığa hizmeti olan kullarına  yardım edeceğiz /destek olacağız bu davada diyoruz.Ama biz Salavat getirdik;

- Dünyalık işlerimizin yoluna girmesi için

-Sıkıldığımızda rahatlamak için

-Şefaat etmesi için

-Kendimizi dindar göstermek için

-Sen Yüce Kuran’ı getirdin , biz salavat getirip hadislere uyacağız dedik

-Sen Bir elime Ay’ı bir elime Güneşi verseniz davamdan vazgeçmem dedin , biz sana salavat getirip O’nu ölülere okuyoruz

-Sen Ehli Beyt bendendir dedin , biz sana Salavat getirip Onlara bu dünyayı dar ettik

-Sen veda haccında yüz binin üstünde insana hitaben Ben kimin Mevlasıysam Ali’de O’nun Mevlasıdır dedin , biz sana salavat getirip O’na kılıç vuranı Allah’ın lanetlediği  ve  emrettiği gibi lanetlemek yerine medh edici sözler söyledik

-Sen Hüseyin’i öptün , kokladın biz sana salavat getirip O’nun başını gövdesinden ayırdık!…

-Allah;Ahzab:21 de Andolsun,Allah’ın Resul’ünde sizin için;Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman,Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır ...

     Ey Muhammed sen çok güzel ahlaklısın , biz kendimize zarar veririz ama senden bize zarar gelmez.Bırak bu vahyi anlatmayı senin önceki halin daha güzeldi ,biz sünnetti, hadisdi , içtihattı, tevildi ,mezheplerdi, tarikatlardı din diye birşeyle meşğulüz .Kendimizide , bizim gibi olanlarıda kandırıyorduk.Bütün bunları yaparken sana salavat bile getiriyoruz!…..

Rad/(18): Rablerinin çağrısına olumlu cevap verenler için güzellik vardır. O'na olumlu cevap vermeyenlere gelince, yeryüzündekilerin tamamı onların olsa, bir o kadar da ilave edilse, kurtulmak için bunların tümünü fidye verirlerdi. Böylelerinin hesabı kötü olacaktır; varacakları yer de cehennemdir. Ne kötü yataktır o!

 

Bakara/(177): Yüzlerinizi doğu ve batı yönüne çevirmeniz zafer ve mutluluğa ermek değildir. Zafer ve mutluluğa ermek o kişinin hakkıdır ki, Allah'a, âhıret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır; akrabaya, yetimlere, çaresizlere, yolda kalmışa, yoksullara, özgürlüğüne kavuşmak gayretinde olanlara malı seve seve verir, namazı kılar, zekatı öder. Böyleleri söz verdiklerinde ahitlerine vefalıdırlar; bolluk ve bereket zamanı kadar, zorluk, sıkıntı ve şiddet zamanında da sabırlıdırlar. İşte bunlardır özüyle sözü bir olanlar. Ve işte bunlardır korunan takva sahipleri.

 

Bakara/(89): Yanlarındakini doğrulamak üzere kendilerine Allah katından bir kitap geldiğinde, daha önce inkâr edenlere karşı zafer isteyip durdukları halde, tanıyıp bildikleri kendilerine gelince, onu inkâr ettiler. Küfre sapanların üstüne olsun Allah'ın laneti!...

 

Nisa/(69): Allah'a ve resule itaat eden kişilere gelince, bunlar, Allah'ın kendilerine nimet verdikleriyle beraberdirler. Peygamberlerle, hak dostlarıyla, şehitlerle, hayır ve barışı sevenlerle. Ne güzel dosttur bunlar!  

 

Maide/(13): Sonunda, verdikleri mîsakı bozdukları için onları lanetledik de kalplerini kaskatı yaptık. Kelimeleri yerlerinden kaydırıyorlar. Öğütlenmek üzere çağırıldıkları şeyden nasiplenmeyi unuttular. İçlerinden çok azı hariç, sen onlardan hep hainlik görürsün. Bununla birlikte onları affet, ellerini tut. Çünkü Allah güzellik sergileyenleri sever.

 

Maide/48: Sana da Kitap'ı hak olarak indirdik. Kitap'tan onun yanında bulunanı tasdikleyici ve onu denetleyip güvenilirliğini sağlayıcı olarak... O halde onlar arasında Allah'ın indirdiğiyle hükmet, Hak'tan sana gelenden uzaklaşıp onların keyiflerine uyma. Sizden her biri için bir yol/şerîat ve bir yöntem belirledik. Allah dileseydi sizi elbette bir tek ümmet yapardı. Ama size vermiş olduklarıyla sizi imtihana çeksin diye öyle yapmamıştır. O halde hayırlarda yarışın. Tümünüzün dönüşü Allah'adır. O size, tartışmış olduğunuz şeylerin esasını bildirecektir.

 

Maide/93: İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlara; bundan böyle korunup iman ederek iyi işler yaptıkları, sonra takvaya sarılıp imanda kemale erdikleri, sonra bir mertebe daha korunup güzellikler sergiledikleri takdirde, daha önce tatmış olduklarından ötürü hiçbir günah yoktur. Allah, güzel düşünüp güzel davrananları sever. 

Bakara/159: BAKIN, katımızdan indirdiğimiz hakikatin ve rehberliğin delilini ilahi kelam aracılığıyla insanlığın önüne koyduktan sonra onu gizleyip örtbas edenlere gelince: İşte onlardır Allah'ın lanet edeceği ve onlardır yargılama yeteneğine sahip herkesin de lanet yağdıracağı.

En'am/33: Söylediklerinin seni kederlendirdiğini çok iyi biliyoruz. Gerçek şu ki, onlar seni yalanlamıyorlar; o zalimler Allah'ın ayetlerine karşı direnmekteler.

A’raf/156: "Bize hem bu dünyada güzellik yaz hem de ahirette. Dönüp dolaşıp sana geldik." Buyurdu ki: "Azabıma dilediğimi çarptırırım. Rahmetime gelince, o herşeyi çepeçevre kuşatmıştır. Ben onu; sakınıp korunanlara, zekatı verenlere, ayetlerimize inananlara yazacağım."

 

A’raf/158: De ki: "Ey insanlar! Ben sizin üstünüze Allah'ın resulüyüm. Göklerin ve yerin mülkü o Allah'ındır. İlah yoktur O'ndan başka. O diriltir, O ölüdürür. O halde Allah'a ve resulüne iman edin; Allah'a ve onun sözlerine inanan o ümmi peygambere iman edip uyun ki, doğruya ve güzele ulaşabilesiniz."

 

Nisa/93: Bir mümini kasten öldürene gelince, onun cezası içinde sürekli kalmak üzere cehennemdir. Allah gazap etmiştir böylesine, lanetlemiştir onu; çok büyük bir azap hazırlamıştır ona.

 

Ahzab/21 Yemin olsun, Allah resulünde sizin için, Allah'ı ve âhiret gününü arzu edenlerle Allah'ı çok ananlara güzel bir örnek vardır.

 

Tevbe/100: Muhacirlerden ve Ensar'dan ilklerle, güzel düşünüp güzel davranmada onları izleyenler var ya, Allah onlardan razı olmuştur; onlar da O'ndan razıdırlar. Onlara altlarından ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. Sonsuza dek hep orada kalacaklardır. Büyük kurtuluş işte budur!

 

Tevbe/107: Bir de şunlar var: Tutup bir mescit yapmışlardır: Zarar vermek için, nankörlük için, inananları fırkalara bölmek için, daha önceden Allah ve resulüyle savaşmış kişiye gözetleme yeri kurmak için. "İyilik ve güzellikten başka bir şey istemiş değiliz!" diye gerile gerile yemin de edecekler. Allah şahittir ki, onlar kesinlikle yalancıdırlar.

 

Hud/18: Yalan düzerek Allah'a iftira edenden daha zalim kim var? Onlar Rablerine arz edilecekler. Tanıklar diyecekler ki: "İşte bunlardır Rableri hakkında yalan uyduranlar." Herkes duysun ki, Allah'ın laneti zalimler üstünedir.

  

İsra/47: Onların seni dinlerken, neye kulak verdiklerini biz daha iyi biliriz. Aralarında fısıldaşırlarken de şöyle konuşur o zalimler: "Büyülenmiş bir adamdan başkasının ardısıra gitmiyorsunuz!"

 

Enbiya/105: Yemin olsun, zikirden sonra Zebur'da şunu yazmıştık: Yeryüzüne benim iyilik ve barış seven kullarım vâris olacaktır.

 

Kasas/85: Bu Kur'an'ı sana farz kılan, elbette ki seni vaat edilen yere/belirlenen sona götürecektir. De ki: "Hidayeti getireni de açık bir sapıklık içinde olanı da en iyi Rabbim bilir."

 

Ankebut/10: İnsanlar içinden öylesi vardır ki, "Allah'a inandık" der fakat Allah uğrunda bir eziyete uğratılınca, insanlardan gelen fitneyi Allah'ın azabı gibi tutar. Ve eğer Rabbinden bir yardım gelirse kesinlikle şöyle diyeceklerdir: "Biz sizinle beraberdik." Allah, âlemlerin göğüslerindekini en iyi şekilde bilmiyor mu?

 

      Bu düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istedim.İnsanlığı bir çizgi üzerinde düşünürsek çizginin en üstünde Rahmeten lil Alemin Hz. Muhammed var .  Ahlak olarak da Kur’an ahlakı. En altta ise hayvanın bile yapamayacağı kötülükleri yapabilenler.Biz o çizginin neresindeyiz ,bize şah damarımızdan daha yakın O’lanla beraber düşündüğümüzde bize gerçeği göstereceğine inanıyorum.Rabb’im bizleri fırsat varken tedbir alanlardan eylesin.

Salavat,

Sahabe,

Radiyallahu anh, kelimelerinin anlamlarını hayatına geçiren kullarından eylesin.

 

Ali İmran/104: İçinizden hayra çağıran, doğruluk ve güzelliği belirlenene özendiren, kötülük ve çirkinliği belirlenenden sakındıran bir topluluk olsun. Kurtuluş ve zafere erenler işte onlardır.

 

Doğrusunu Allah bilir.

 

Allah’a emanet olun,

 

Elhamdulillahi Rabb’il Alemin



__________________
Kamer/17-22-32-40:Ant olsun Biz Kur`an`ı düşünme/öğüt için kolaylaştırdık/hazırladık.O hâlde var mı ibret alıp düşünen?
Yukarı dön Göster kamer's Profil Diğer Mesajlarını Ara: kamer
 
dost1
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 28 haziran 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 538
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı dost1

Selamün Aleyküm! Değerli Kamer Kardeşim!

 

Selam Olsun Resul'e yardım edenlere! Cümlenizle ilgili olarak;

Bu sözünüzü biraz açarsanız bizi mutlu edersiniz! Demiştim.

Allah Razı olsun. Elinize, gönlünüze, yüreğinize sağlık.

Duygularınız, yazınızın tümüne yansımış ki, bu okuyana da yansıyor.

 

Kamer yazdı:

Ey Muhammed sen çok güzel ahlaklısın , biz kendimize zarar veririz ama senden bize zarar gelmez.Bırak bu vahyi anlatmayı senin önceki halin daha güzeldi ,biz sünnetti, hadisdi , içtihattı, tevildi ,mezheplerdi, tarikatlardı din diye birşeyle meşğulüz .Kendimizide , bizim gibi olanlarıda kandırıyorduk.Bütün bunları yaparken sana salavat bile getiriyoruz...

Değerli Kardeşim!

İslam alemi,

Ahzap 56 : İnnAllahe ve MelaiketeHu yusallune alen Nebîyy ya eyyühelleziyne amenu sallu aleyhi ve sellimu tesliyma;

Ayetindeki "sallu" yu yazınızda belirttiğiniz anlamda hayatlarına geçirebilselerdi


Bu gün içinde olduğumuz durumlara düşülür müydü hiç?

Rabb'im ilminizi artırsın.İnşaAllah.

Duanıza canıgönülden katılıyorum.

Kusursuz olan Allah'tır.

Şüphesiz en doğrusunu Allah bilir.

Sevgi,saygı ve muhabbetle.

Allah'a emanet olunuz.

Ali İmran/104: İçinizden hayra çağıran, doğruluk ve güzelliği belirlenene özendiren, kötülük ve çirkinliği belirlenenden sakındıran bir topluluk olsun. Kurtuluş ve zafere erenler işte onlardır.

 

Moderatör Notu: Salat-ı Vusta'nın müzakere edildiği iletiler ayrı bir başlığa taşınmıştır: Salat-ı Vusta




__________________
Halil Ay
Yukarı dön Göster dost1's Profil Diğer Mesajlarını Ara: dost1
 
muta
Katilimci Uye
Katilimci Uye


Katılma Tarihi: 09 kasim 2006
Gönderilenler: 93
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı muta

17 İSRA SURESİ 110

De ki : '' ister'' Allah'' diye dua edin, ister '' Rahman '' diye dua edin. hangi isimle çağırırsanız  O en güzel isimler hep onundur. bununla beraber namazda sesini pek yükseltme.kendin işitmeyecek kadarda gizleme.ikisinin arası bir yol tut. ''   

Ayetteki mavi kısımın anlamı:           

öyle ki, namaz kılarken okuduğun Ayetleri sadece kendine duyuracaksın. başkalarına eziyet vermemelisin.sesinin tonu/şiddetine dikkat et.

selam,

Yukarıdaki alıntı hasan oktem den.

Bu topikteki tartışma 40 sayfayı geçmiş ben öbür sayfalara bakmadan buradan tartışmaya başlayacağım sebebi yanlışı baştan düzeltmek gerek. hasan oktem yukarıda mavi kısım diye

söylediğiyerde yorumunu vermiş bakalım konuyu nereye bağlamış.

benim asıl üzerinde durmak istediğim konu bu Ayet değil. konu sadece namaz veya rekat sayılarıda değil aslında. asıl değinmek istediğim konu, dışarıdan ( Kur'an dışı her çeşit zanni yoldan) bir şekilde temin edilip, kutsallaştırılıp , sonrada ön kabüller/din haline getirilen bu beşeri bilgilerin , Kur'an da karşılığının aranmasıdır/ böyle müthiş bir gaflete düşülmesidir. namazda rekat sayılarının farzlaştırılması ise, bu gaflete sadece bir örnektir:

Şimdi hasan oktem konuya girmiş "asıl konu yukarıda verdiği ayet "İSRA 110" değil miş? konu sadece namaz ve rekat sayıları da değil miş? ama dişarıdan her çeşit zannı yolun KUR,AN da aranmasıdır. Namaz da rekat sayılarının fazla laştırılması? ve GAFLET? hani konu rekat sayısı değildi şimdi gaflet oldu bakalım

hasan oktem daha neler yazmış.

 

Kur'an da , namazın rekat sayılarını anlatmamış olan yüce Allah'ın , namazda Ayetleri hangi ses tonu/şiddeti ile okuyacağımızı buyurmuş olması sizcede çok önemli ve en ayrıntılı bir açıklama şekli değil midir?

peki, bizim bu Ayetten almamız gereken ilahi ders ne olabilir?

asırlarca Kur'an dışı bilgilerle dejenere edilmiş , bir sürü katkılar/ hadis iddiaları eklenmiş olan güzel dinimize yapılan ilavelerden bir taneside, farzlaştırılmış haliyle '' namazda rekat sayılarıdır ''

ne diyorlar? işte bakın Kur'an da kaç rekat namaz kılacağımız yazmıyor, iyiki hadisler/mezhepler var, olmasaydı namazdaki rekat sayılarını Kur'an da eksik olduğu ( açıklamadığı) için bilemeyecektik(!)

peki yüce Allah ne buyuruyor?

'' lakad sarrafna fi hezel Kur'an i , linnesi min kulli meselin'' Andolsun ki, biz bu Kur'an da tüm insanlar için bütün meseleleri sayıp dökmüşüzdür'' 

bu Ayet e göre Allah , Kur'an da hiçbir şeyi eksik bırakmadığını emir buyurduğuna göre ( biz de Kur'an a iman ettiğimizi iddia ettiğimize göre) namazın farz olan rekat sayıları nerededir kardeşim?

Namaz ın farz olan rekat sayılarını soran hasan oktem şimdi vereceğim "AYET" e ne yorum getirir acaba.

NİSA-59.

Siz ey imana ermiş olanlar! Allah'a, Peygamber'e ve aranızdan  kendilerine otorite emanet edilmiş olanlara itaat edin; ve herhangi bir konuda anlaşmazlığa düşerseniz, onu Allah'a ve Peygamber'e götürün,  eğer Allah'a ve Ahiret Günü'ne [gerçekten] inanıyorsanız. Bu [sizin için] en hayırlısıdır ve sonuç olarak da en iyisidir.

Birde NİSA-65.

Ama hayır, Rabbine andolsun ki onlar, [ey peygamber], aralarında anlaşmazlığa düştükleri her konuda seni hakem yapmadıkça ve sonra da senin kararına kalplerinde hiçbir burukluk duymaksızın tam bir teslimiyetle tâbi olmadıkça, [gerçekten] inanmış olmazlar.

Bu AYET lere ne yorum getirmek gerek acaba hasan oktem?.

Şimdi hasan oktem in AYET verip "İSRA-110" sonra verdiğim AYET le konunun alakası yok deyip asıl maksadının "NAMAZ DA REKAT" deyip KUR,AN da FARZ NAMAZIN kaç rekat olduğunu yazmadığın dan hareketle kendi kişisel yorumunu verelim sonrada biz kendi yorumumuzu ekleriz.

 

sorun bence şuradadır:

KUR'AN dışından yani dışarıdan, bir şekilde ( hadisler/ mezhepler) yoluyla temin edilen/ üretilen/ icad edilen rekat sayıları ile ilgili bilgilerin, Allah'tan gelmiş gibi kutsal bilgi addedilerek/sayılarak farz haline getirilmiş olmasıdır.kullar Tevhid akidesine göre yalnız yüce Allah'a ait olan yetkilere saygısızca müdahale ederek, rekat sayıları tespit edip, sonrada bunları farzlaştırmışlardır.

bu da yetmezmiş gibi, kendi icad ettikleri bilgileri utanmadan Kur'an da arıyorlar.

bu da yetmezmiş gibi, Kur'an'da farz olan rekat sayılarını bulamayınca da , işte bakın Allah bazı açıklamaları Peygamber/elçiye ,vahy-i gayri metluv  yoluyla yapmış , iyiki hadisler/mezhepler var, yoksa namazımız bozulacaktı diyebiliyorlar.

peki, İsra suresi 110. Ayet' indede görüldüğü gibi , namazdaki ses tonu /siddeti ayrıntısını bile bize tarif eden yüce Allah , bu Kur'an da herşeyi sayıp döktüm/açıkladım diyen yüce Rabbimiz rekat sayılarını unutmuş olabilir mi(haşa) ? ona unutmak yakıştırılamayacağına göre , demek ki böyle bir farz yok.olmayan bir şey nasıl unutulsun ki?

yani Allah, şu anda ehl-i sünnet vel cemaatın , şianın, vehhabilerin düşündüğü şekilde namazda rekat sayılarında herhangi bir farz yapmamış. O halde  yüce Allah'a direnip(haşa) zorla mı farzlaştıracaksınız,kendinize gelin artık.

yapmakla mükellef olduğumuz tüm bilgiler ( namazda ses tonu/şiddeti ayrıntısına varana kadar) tek kaynak-tek rehber olan korunmuş Kur'an da mevcuttur.korkarım ki başka başka kaynak arayanlar veya Kur'an a zorla zanni bilgileri yapıştırmak isteyenler , Allah'ın huzurun da verecek cevap bulamayacaklar( yüce Allah'a a ve sevgili Peygamberimize iftira edip, saldırdıkları için)

Şimdi hasan oktem KUR,AN da namazı inkâr edemediğine göre rekatının (farz)kaç olduğunu nasıl kılındığını sen nasıl TESBİT edeceksin ve DELİLİN nedir namazı nasıl kılacağız bize bir yol göstersen engin birikimin ile ALLAH ın huzuruna gittiğimiz vakit nasıl hesap vereceğiz ALLAH SORDUĞU VAKİT SİZE PEYGAMBER GÖNDERMEDİMMİ EMİRLERİMİ TEBLİĞ ETSİN DİYE DEDİĞİ ZAMAN.

ALINTI- YORUM.

Hz. Peygamber'in, Allah'tan aldığı vahiy ile Kur'an mesajını yaşanılır kılmak ve müminlerin onu pratik durumlara uygulayabilmelerini sağlamak amacıyla verdiği emirlere her Müslümanın teslim olması yükümlülüğünü tereddütsüz bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu emir ve talimatlar, Peygamber Muhammed (s)'in sünneti (yani, "metodu") olarak tanımlanan kavramı oluştururlar ve (her türlü şüphe ihtimalinden uzak bir kesinlik taşıdıkları takdirde) Kur'an ile birlikte tam bir hukukî bağlayıcılık taşırlar

BURADA NİSA-80. AYET İDE VERELİM DE hasan oktem in çarpıtmaları uydurmalarına kesin bir cevap olsun.

NİSA-80.

Kim Peygamber'e itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur; yüz çevirenlere gelince; Biz seni onlara bekçilik yapman için göndermedik.

Burada NİSA-81. AYET ve açıklamasını vermedikmi yarım kalır.

NİSA-81.

Onlar, "Biz sana itaat ediyoruz."  derler, ama yanından uzaklaştıklarında, içlerinden bir kısmı, gecenin karanlığında, senin dile getirdiğin [i-nançlar]dan başka şeyler tasarlarlar;  ve Allah onların böyle gece karanlığında tasarladıkları her şeyi kaydeder. O halde kendi başlarına bırak onları ve yalnızca Allah'a güven; zira hiç kimse Allah kadar güvene layık olamaz.

AÇIKLAMA.

Lafzen, "Ve onlar İtaat' derler". Bu, Hz. Peygamber zamanındaki Medineli münafıklara ve -dolayısıyla- bütün zamanlardaki İslam'ın ikiyüzlü "hayranlar"ına ve yarım-gönüllü izleyicilerine bir işarettir.

gizli gizli Allah'ın Elçisi'nin mesajını çarpıtmaya çalışırlar. Bâte fiili, "geceyi geçirdi" anlamına gelir; beyyete halinde ise, "gece boyunca (bir şeyi veya bir şey yapmayı) düşündü," yahut, "gece boyunca (bir şeyler) tasarladı" (Lisânu'l-Arab); yani, "gece karanlığı" tarafından sembolize edilen bir gizlilik içinde.

ŞİMDİ DE "SÜNNET" NE DEMEKTİR (LUGAT) SÖZLÜK TARİFİNİ VERELİM hasan oktem E bakalım ne der.

Kanun, yol, âdet. * Siret-i hasene. * Ist: Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm'ın sözü, emri, hal ve takriri. Müslümanların ittibâında ve dinlemesinde maddî ve manevî pek çok fazilet bulunan, tatbikinde mühim sevablar, terkinde mühim zararlar bulunan İslâmî emirler. Sünnet'e Farz-ı Nebevî de denir.( $ âyetinde i'cazlı bir icaz vardır. Çünkü: Çok cümleler, bu üç cümlenin içinde dercedilmiştir. Şöyle ki: Şu âyet diyor ki: "Allah'a (C.C.) imanınız varsa, elbette Allah'ı seveceksiniz. Mâdem Allah'ı seversiniz, Allah'ın sevdiği tarzı yapacaksınız. Ve o sevdiği tarz ise, Allah'ın sevdiği zata benzemelisiniz. Ona benzemek ise, Ona ittiba etmektir. Ne vakit Ona ittiba etseniz, Allah da sizi sevecek. Zâten siz Allahı seversiniz, tâ ki Allah da sizi sevsin."İşte bütün bu cümleler, şu âyetin yalnız mücmel ve kısa bir meâlidir. Demek oluyor ki: İnsan için en mühim âli maksat, Cenâb-ı Hakkın muhabbetine mazhar olmasıdır. Bu âyetin nassıyla gösteriyor ki; o matlab-ı âlânın yolu, Habibullah'a ittibadır ve Sünnet-i Seniyyesine iktidadır...L.)(Resül-i Ekrem'in (A.S.M.) Sünnet-i Seniyyesinin menbaı üçtür: Akvali, ef'ali, ahvâlidir. Bu üç kısım dahi üç kısımdır: Ferâiz, nevâfil, âdât-ı hasenesidir. Farz ve vâcib kısmında ittibaa mecburiyet var; terkinde, azab ve ikab vardır. Herkes ona ittibaa mükelleftir. Nevafil kısmında, emr-i istihbabî ile yine ehl-i iman mükelleftir. Fakat, terkinde azab ve ikab yoktur. Fiilinde ve ittibaında azim sevablar var; ve tağyir ve tebdili, bid'a ve dalâlettir ve büyük hatâdır. Âdât-ı seniyyesi ve harekât-ı müstahsenesi ise, hikmeten, maslahaten, hayat-ı şahsiye ve nev'iyye ve içtimaiyye itibariyle onu taklid ve ittiba etmek, gayet müstahsendir. Çünkü: Herbir hareket-i âdiyesinde, çok menfaat-ı hayatiye bulunduğu gibi, mutâbaat etmekle o âdâb ve âdetler, ibadet hükmüne geçer. Evet mâdem dost ve düşmanın ittifakıyle Zât-ı Ahmediye (A.S.M.) mehâsin-i ahlâkın en yüksek mertebelerine mazhardır. Ve mâdem bil-ittifak nev-i beşer içinde en meşhur ve mümtaz bir şahsiyettir. Ve mâdem binler mu'cizâtın delâletiyle ve teşkil ettiği âlem-i İslâmiyetin ve kemalâtının şehâdetiyle ve mübelliği ve tercüman olduğu Kur'ân-ı Hakimin hakaikının tasdikıyla, en mükemmel bir insan-ı kâmil ve bir mürşid-i ekmeldir. Ve mâdem semere-i ittibaiyle milyonlar ehl-i kemâl, meratib-i kemalâtta terakki edip saâdet-i dâreyne vasıl olmuşlardır. Elbette o zâtın sünneti, harekâtı, iktida edilecek en güzel nümunelerdir ve tâkib edilecek en sağlam rehberlerdir. Ve düstur ittihaz edilecek en muhkem kanunlardır. Bahtiyar odur ki: Bu ittiba-ı sünnette hissesi ziyâde ola. Sünnete ittiba etmiyen, tembellik eder ise, hasâret-i azime; ehemmiyetsiz görür ise, cinâyet-i azime; tekzibini işmam eden tenkid ise, dalâlet-i azimedir.

SÜNNETİN TEFERRUATLI TARİFİNİ YAPMIYACAĞIM(alıntı) ŞİMDİ DE İCMA NE DEMEKTİR ONA BİR BAKALIM.

İCMA.Toplanma. Dağınık şeyleri toplamak. * Hazırlamak. * Azm ve kasdeylemek. * Topluluk. Fikir birliği. Bir mes'eleden âlimlerin ittihad etmesi. * Fık: Sahabe-i Güzin Hazretlerinin (R.A.) ittifakları üzere akaid hükmüne geçmiş umur-u diniyenin tamamı.

Hasan oktem sizin "NAMAZ",REKAT hakkında (farz) nasıl kılınacağına rekat ının kaç olacağına DELİLİNİZ NEDİR çarpıtma yaptım üzerine de yorum ekledim le olmaz EĞER DELİLİNİZ YOK İSE SİZE İNANILMAZ KUR,AN  A GİDİP KUR,AN I UYGULAYALIM DİYORSUNUZ O ZAMAN SİZİ KUR,AN IN EMRİ PEYGAMBERE İTAATA ÇAĞIRIYORUM.

NİSA-80.

Kim peygambere itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur. Kim de yüz çevirirse, biz seni onlara bekçi olarak göndermedik.

İNSANLARA DOĞRU BİLGİ VERİLMESİ DİLEĞİ İLE.

muta.

Yukarı dön Göster muta's Profil Diğer Mesajlarını Ara: muta
 

<< Önceki Sayfa 18 Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats