Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
ANAM BABAM SANA KURBAN OLSUN YA RESUL ULLAH.
muta.
İnşaallah temennim odurki Peygamber efendimiz le (a.s.v.) olurum. Şimdi alıntılayacağım bir yazıyı siz "Hanif İslam???????)cı
lara ithaf ediyorum belki faydası olur.
Hadisleri uyduruk göstererek insanları dinin ikinci büyük kaynağından soğutma girişimleriyle daha yakından ilgileniyorum. Müfessirin, Muhaddisin, Muhakkikin ulemanın Cumhurunun ittifak ve icma'ı kararı şudur ki; Allah (cc)'a itaat nasıl farz ise Resül-i Ekrem (sav)'e itaat ta aynen öyle farzdır. Müçtehid ve mukallid tüm alimler, Resulullah (s.a.v.) efendimizin mübarek sünnetini İslam Hukukunda ikinci kaynak olarak kabul etmiş, bunun üzerinde ittifak etmişler ve aksini iddia edenlere de kafirdir demişlerdir. Kur'an-ı Kerim'de peygamber (s.a.v.)'in postacı olduğunu beyan eden hiçbir ayet yoktur. O halde demek ki, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in postacı olduğunu iddia etmek küfri bir bid'attir. Zira, postacı adrese taşımakla görevli olduğu mektup üzerinde hiçbir tasarrufta bulunamaz; buna hakkı da yoktur. Bu teşbih batıl bir teşbihtir. Oysa Hz.Peygamber (s.a.v.) kendisine gelen vahyi okuyup amel etmekle, ümmetine açıklamakla emrolunmuştur. Halbuki mektubun muhatabı postacı değil, üzerinde adresi bulunan kimsedir.(sahibidir.) Vahyin muhatabı; hem Resul-i Ekrem (sav), hem ilahi emaneti yüklenen insanlardır.
İmam Celaleddin es-Suyuti şöyle buyurmuştur : "Allah (c.c.) size merhamet etsin. Şunu bilesiniz ki; usul ilminde maruf olan şartları taşıyan kavli olsun, fiili olsun hadisler hüccettir. Resulullah (sav.)'ın bu hadislerini inkar eden kimse küfre girer ve İslam dairesinden çıkar." ( İmam Suyuti, Sünnetin İslam'daki Yeri, sh:50. Umran Yay.İst.)
İslam inanç sisteminin temeline dinamit koymaya çalışan eski hadis düşmanları, Resül-i Ekrem (aleyhisselatü vesselam)'in mübarek hadislerinin tamamına düşmanlık etmezlerdi. Onlar mevcut hadislerin bir kısmını sahih bir kısmını uydurma kabul ederlerdi. Mesela mütevatir hadisleri sahih kabul ederlerdi, diğerlerini ise reddederlerdi. Hadislere düşmanlık sancağını ilk açan Mu'tezile akaidine sahip en-Nazzam adında bir ahmak olmuştur. İşin garip tarafı Müslümanlar arasında başlayan bu tartışmaya daha sonraları ne hikmetse (!) müsteşriklerde katılmışlardır. Hariciler, Şia, ve Mu'tezile mezhepleri arasında süren hadis kavgaları, 1800 yıllarından sonra Müsteşriklerin katılmasıyla çok daha tehlikeli ve çok daha korkunç bir boyut kazandı. Gayr-i müslim müsteşriklerden bu savaşa ilk katılan A.Sprenger idi. Daha sonra G.Weil, W.Muvir ve R.P.A. Dozy, Goldzier, İ.Schacht olmuştur. Elin gavur müsteşrikleri en azından Buhari'de ki hadislerin yarısının sahih olduğu kanaatine (!) varmışlardı. Zira o döneme kadar hiçbir Allah'ın kulu kalkıp ta ' Kuran Bize Yeter' diyerek Hadislerin hepsini kökten reddetme cesaretini gösterememişti! İşte bu tarihten sonra "Nefsini ilahlaştıran" (Furkan:43) bazı aydınlarca sürdürülen hadislere hücum savaşı; hadislerin tümünü inkarla neticelenmiş oldu.
Müsteşrikler arasındaki bu tartışma ve hücumlar, Müslüman iken Hıristiyan olan ve tekrar Müslüman olan Mirza Bakır'ın bu düşünceleri İslam alemine yaymasına ve Dr. Tevfik Sıdki'nin Mason Reşit Rıza'nın çıkardığı "el-Menar" dergisinde "İslam Kur'an'dan İbarettir" başlığını taşıyan makalesini yazıp "Sünnet'i" külliyen reddetmesine kadar sürdü. Dikkati haiz bir olay ise; Sünnetin külliyen reddi çalkantılarının ayyuka çıktığı tam bu sıralarda Mirza Bakır'ın Mısır'ı terk ederek İngiltere'ye yerleşmesi ve aynı zamanda Mısır'ın İngilizler tarafından işgal altına alınması hep aynı zamana denk (!) gelmişti.
Müsteşriklerin kaleme aldıkları, "İslam Ansiklopedisi' nde" hadis maddesini yazan Zuynbol'un ifadesine göre doğu ile batı arasında hadislere hücum noktasında köprü vazifesi gören oryantalistler ise Pakistanlı demokrat görüntüsünde Fazlur'rahman ile Mısırlı Ahmet Emin ve benzerleri idi. Tüm bu oryantalist ve mezbelelik düşünceleri bir kitapta derleyip toparlayarak son noktayı koyan ise en azılıları sayılan Mahmut Ebu Reyye idi. Hadis düşmanı Ebu Reyye'nin bir eserini Türkçeye terceme ederek Oryantalist zihniyetin ve hadis düşmanlığının Türkiye'ye yayılmasına sebep olan zat ise M. Tan' dır.
Şer'i delillerden başta Kur'an olmak üzere, Sünnet'i, İcma'ı, Kıyas'ı inkar ederek (Çünkü Tevbe suresinin son iki ayetini inkar etmektedir.) yalnız kendi Kur'an'ına (!) iman eden Edip Yüksel'in kaynak olarak sarıldığı aydın işte bu Ebu Reyye'dir. Kılavuzu karga olanın burnu b..... kurtulmazmış. Gördüğümüz kadarıyla zaten kurtulmuyor ve kurtulacağa da benzemiyor! Bu Ebu Reyye, hadislerin peygamber döneminde yazılmadığını iddia ediyor. Oysa, hayatını sünnet ve hadis araştırmaları üzerine geçirmiş, değil Türkiyede, dünyada dahi bir elin parmakları kadar az olan "Hadis İsnad İcazeti" ne sahip Prof. Dr. Muhammed Ebu Şehbe, "Sünnet Müdafaası" adlı eserinde konu ile ilgili tüm rivayetleri alıp inceledikten sonra Ebu Reyye' nin görüşlerinin gerçeklere tamamen zıt ve iftira niteliğinde olduğunu ispat etmiş, gözler önüne sermiştir!
Böylece İslam'ı uydurma hadislerden temizleme adına ortaya çıkan Ehl-i Bid'a tebliğcilere, Müsteşriklerin de katılmasıyla başlayan hadis düşmanlığı; Hadislerin tamamının inkar edilmesine, ' Kuran Bize Yeter' sloganının doğmasına yol açmıştır. Bu slogana ilk yapışan Osmanlı'daki terör çıkartan, Arap milliyetçiliğini kışkırtarak ve İngilizlerle anlaşarak bizi arkadan hançerleyen ve kutsal toprakları bizden koparan Vehhabilerdir. Vehhabi tarikatını kurduran; müslüman gözükerek Ahmed ismini alan İngiliz ajan Hempred'in etkisine aldığı Abdulvehhab isimli bir Necefli'ydi. Abdulvehhab bugünkü Suud hanedanının büyük dedesi Ebu Suud'u etkiledi ve Arap isyanlarının altyapısını oluşturan, ' Kuran Bize Yeter' diyen bu akım, kısa sürede sapık bir mezhebe dönüştü. Hadislerin çoğunluğunu reddeden, İslam alimi tanımayan, mezarları yıkan, bugün dahi aşırı dinci adıyla terörist yetiştirmeyi sürdüren Vehhabizm İslam'ın başına büyük bir bela olarak böylece doğdu. Meşhur ajan Lawrence ise askeri ve siyasi örgütlenmeyi sağladı. Hürriyet'in dinde reform baskısının ardında yine başka bir 'İngiliz- Yahudi şeytanlığı bit yeniği' seziyorum. Hürriyet'e bu konuda danışmanlık yapanlarla Vehhabileştirme operasyonuyla Arapları yanlarına alıp Osmanlı'yı yıkanlar aynı şer odakları olabilir. ABD'nin kafasına göre İslam modeli için bütçe ayırdığı zaten biliniyor. Makul İslami orta yolu seçenleri kullanamayacaklarını biliyorlar. Çünkü sünnet cemaati yanılgıya düşmez.
1900'lü yılların başlarında Mehdilik iddiasıyla ortaya çıkan Mirza Gulam Ahmed Kadıyani'nin "Kadıyanilik" hareketinden sonra Abdullah Çakralvi'nin gayretleriyle ' Ehl-i Kuran Ekolü' (Yani mealciler ideolojisi) hortlatılmış oldu! Temelleri Irak'ta atılan bu felsefe Hind'de gelişerek tüm İslam alemine yayılmış oldu. Dikkate değer bir konu ise şudur. Oryantalistlerin bir bütün olarak hepsi ya Rahip ya sömürgeci ya da Yahudi olmasıdır. Genel yapı olarak kilise kaynaklıdır. Günümüzdeki Vatikan'ın üstlenmiş olduğu rolü inkar etmek mümkün müdür? İslam adına ortaya çıktığı halde ifrat ve tefrit uçlarda dolaşmış insanların sonları hep acı bitmiştir! Bu insanlar tarih boyunca iyi niyetlerle ortaya çıkmışlardır. Yani; Tevhidi hakikatlerin keyfiyetini öğrenme ve koruma niyetleriyle yola çıktıklarını beyan etmişlerdir. Fakat ne hazindir ki bu iyi niyet, hakikate uygun olan bilgiye (ilme) sahip olmayan kimselerin kurtuluşuna değil, helakine vesile olmuştur. Şeytanın vesveseleri, onları kuşatmış ve hakikatleri inkara sevketmiştir. Acep bu insanlar, cehennem yollarının iyi niyet taşları ile döşenmiş olduğunun farkına varmışlar mıdır? Allah'ın Kelam'ın da yer alan " la hükme illa lillah" hakikatini slogan haline getiren Hariciler; cennetle müjdelenen sahabelerden ve Hz. Peygamber (sav) Efendimizin damadı olan Hz. Ali (ra)'a kafir demekten çekinmemişlerdir.
İyi niyetli olan bir Harici, Hz. Ali'yi şehid etmiştir. İslam'ı içten içe yıkmak için mücadele eden bu zalimler adil olduklarını zannetmişlerdir. Hizbü'ş-Şeytan kervanına katılan bazı kimseler; beş vakit namaz kılmazlarmış, kılsalarda çıplak olarak ve üç vakit kılarlarmış, tesettüre inanmazlarmış, papaz kıyafetlerine bürünmekten onur duyarlarmış ... Biz bunları kendi ikrarlarından veya kendi dostlarının beyanlarından öğreniyoruz. Allah Teala (cc) Ümmet-i Muhammedi bunların şerlerinden muhafaza buyursun.
İslam binasının temeline dinamit koyan bu fikirlerin kimlere ait olduğunu, fikir babalarının kimler olduğunu gördünüz değil mi? Üç-beş tane Türkçe İslami cep kitabı okuyarak kendilerini dev aynalarında gören kadın ve erkek aydınların kalkıp ta Buhari ve Müslim'e izafeten; ' Uydurma hadisler vardır' diyerek fitne çıkarmalarına sakın aldırmayın. Bir sonraki adımlarının ne olduğunu tahmin edebiliyorum: 'Hadisler madem uydurma, Kuran meali okumak bize yeter ' diye ortaya çıkacaklardır. Hürriyet'in Vehhabileştirme sürecini izlemeye devam edeceğim. Boşuna uğraşmasın; İmam Hatip ve İlahiyat okumuş Ahmat Hakan bile onları paklayamaz. Allahü Teala (cc) bunların şerrinden cümle mü'minleri emin eylesin, kendilerine de hidayet nasip eylesin. Amin.
ALINTI.
muta.
|